TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#diş

diş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, diş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ağız ve diş sağlığını desteklemenin yeni yolu: Ağız duşu nedir? Haber

Ağız ve diş sağlığını desteklemenin yeni yolu: Ağız duşu nedir?

Günümüzde ağız ve diş sağlığı, genel sağlıkla doğrudan ilişkilendirilen önemli bir konu haline gelmiştir. Bu bağlamda, ağız hijyenini sağlamak ve dişlerin arasındaki bölgeleri etkili bir şekilde temizlemek için kullanılan ağız duşları, giderek daha fazla popülerlik kazanmaktadır. Ağız duşu nedir? Birlikte inceleyelim. Ağız duşu nedir? Ağız duşu, diş sağlığını korumak ve diş eti hastalıklarını önlemek için kullanılan bir cihazdır. Ağız duşları, ağız içindeki yiyecek artıklarını ve plakları temizlemek amacıyla su veya suyun içine karıştırılan özel bir solüsyon kullanır. Bu cihazlar, diş fırçası ve diş ipi gibi geleneksel diş temizleme yöntemlerinin tamamlayıcısı olarak kullanılabilir. Ancak, ağız duşlarının tek başına diş fırçası ve diş ipi yerine geçmediği unutulmamalıdır. Diş fırçası ve diş ipi kullanımı ile birlikte düzenli olarak kullanıldığında, ağız duşları daha etkili bir temizlik sağlayabilir. Ağız duşu ne işe yarar? Ağız duşu, ağız ve dişlerin arasındaki yiyecek artıklarını ve plakları temizlemek, diş eti hastalıklarını önlemek ve ağızda oluşabilecek kötü kokuları gidermek için kullanılır. Ağız duşları, su ve/veya ağız sağlığı için özel olarak formüle edilmiş sıvıları kullanarak, ağızda temizlik ve masaj etkisi yaratır. Ağız duşları, diş fırçalamaya ek olarak kullanılır. Diş fırçalaması, diş yüzeylerinin mekanik olarak temizlenmesini sağlarken, ağız duşu su basıncıyla dişlerin arasındaki bölgeleri temizler ve diş etlerine masaj yapar. Bu araç, özellikle diş aralarında ve diş etlerinin altında biriken plak ve artıkları uzaklaştırmaya yardımcı olur. Ağız duşlarının düzenli kullanımı, diş ve diş eti sağlığını korumak, diş çürüklerini ve diş eti hastalıklarını önlemek ve ağız hijyenini artırmak için etkili bir yöntem olarak önerilmektedir. Bununla birlikte, ağız duşlarının tek başına diş fırçalamanın yerini tutmadığı unutulmamalıdır. Ağız duşları, diş fırçası ve diş ipi ile birlikte kullanıldığında en etkili sonuçları sağlar. Ağız duşunu kimler kullanmalı? Ağız duşu, ağız ve diş sağlığını korumak isteyen herkes tarafından kullanılabilir. Ancak, belirli durumlar veya ihtiyaçlar bu cihazı kullanmayı daha önerilebilir hale getirebilir. İşte ağız duşunu kullanması özellikle önerilen kişilerden bazıları: Diş eti problemleri olanlar: Diş eti iltihabı (gingivitis) veya periodontal hastalığı gibi diş eti problemleri yaşayan kişiler, ağız duşunu diş etlerini temizlemek ve diş eti sağlığını iyileştirmek için kullanabilirler. Diş arası temizliği zor olanlar: Dişlerin arasındaki temizliği zor olan kişiler, özellikle diş aralarında plak ve yiyecek artıkları birikme eğilimi gösteriyorsa, ağız duşu kullanarak bu bölgeleri temizleyebilirler. Ortodontik tedavi görenler: Diş teli ya da diğer ortodontik apareyler kullanan kişiler, ağız duşuyla dişlerin arasındaki temizliği daha etkili bir şekilde gerçekleştirebilirler. İmplant veya köprü sahipleri: İmplant ve köprü gibi sabit protezler kullanan kişiler, bu protezlerin altındaki alanları temizlemek ve diş eti sağlığını korumak için ağız duşundan faydalanabilirler. Kronik diş eti hastalığı olanlar: Kronik diş eti hastalığına sahip olanlar, diş etlerini düzenli olarak temizleyerek ve bakteri birikimini azaltarak durumlarını yönetmeye yardımcı olmak için ağız duşu kullanabilirler. Diş fırçası ve diş ipi kullanmakta zorlananlar: Diş fırçalamak ve diş ipi kullanmakta zorlanan kişiler, ağız duşuyla daha kolay ve etkili bir şekilde ağız-diş temizliği yapabilirler. Her durumda, ağız duşu kullanmadan önce bir diş hekimine danışmak ve doğru kullanımı öğrenmek önemlidir.

"Aile Diş Hekimliği" uygulaması 20 ile yaygınlaştırılacak Haber

"Aile Diş Hekimliği" uygulaması 20 ile yaygınlaştırılacak

Sağlık Bakanlığınca, ağız ve diş sağlığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesiyle bireylerin çok küçük yaşlardan itibaren ağız ve diş bakımını alışkanlık haline getirmesini sağlamak ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için önemli adımlar atıldı. Bu kapsamda, sağlık problemi ortaya çıkmadan diş çürüğü ve risk faktörlerini dikkate alarak önlenmesini ve kontrolünü hedefleyen "Aile Diş Hekimliği" uygulaması, 2022'de yılında hayata geçirildi. Eskişehir, Karabük ve Kırşehir'de pilot olarak başlayan uygulamayla, 42 Aile Diş Hekimliği biriminde yaklaşık 10 bin çocuğa ulaşıldı. Çocukların ağız ve diş sağlığı durumlarının kayıt altına alındığı, gerekli değerlendirmeler yapılarak koruyucu tedavilerin uygulandığı, düzenli takip ve kontrolünün sağlandığı bir sistem olan Aile Diş Hekimliği uygulaması, 2024 yılında 20 ilde yaygınlaştırılacak. Uygulamanın, 2028 yılının sonuna kadar tüm nüfusu kapsayacak şekilde kademeli olarak 81 ilde hayata geçirilmesi hedefleniyor. "Çocukların düzenli diş kontrollerinin yapılması mümkün hale getirildi" Yeni modelle birlikte devam eden tedavi edici ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin yanı sıra özellikle çocuklar için önem taşıyan "koruyucu ağız ve diş sağlığı" çalışmaları mevcut sisteme entegre edildi. Bu kapsamda, hizmetlere erişimin kolaylaştırılması ve 0-12 yaş aralığındaki çocukların düzenli diş kontrollerinin yapılması mümkün hale getirildi. Uygulama kapsamında, çocukların muayeneleri yapılarak çürük risk durumları belirlendi ve uygun koruyucu tedaviler uygulandı. Uygulamalarla ilgili bilgilendirilen ailelerin, ağız ve diş sağlığı farkındalık eğitimlerine katılımları sağlandı. Muayenesi tamamlanan çocuklar düzenli aralıklarla kontrol edildi. "Randevular, MHRS üzerinden alınabilecek" Aile Diş Hekimliği uygulaması, gerek tedavi kapsamı, sevk zincirinin sağlanmış olması ve kurumlar arası koordinasyonu, gerekse bilgi sistemleri altyapısı ve kontrol mekanizmaları ile dünyadaki benzer uygulamalara örnek teşkil ediyor. Uygulamanın, Türkiye genelinde yaygınlaştırılması için altyapı çalışmalarının tamamlanması sonrasında randevular, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden alınabilecek. Aileler, 0-12 yaş arası çocukların tüm ağız ve diş sağlığı tarama sonuçları ve takip randevularını, e-Nabız üzerinden görüntüleyebilecek. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bilim insanları akciğer kanserinin Türkiye haritasını literatüre kazandırdı

Dişsiz mi kalacağım derdine son! Haber

Dişsiz mi kalacağım derdine son!

Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, diş çekimi sonrası yapılan implant tedavisi hakkında bilgi verdi. “Diş çekildiği an implant yapılması mümkün.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, dişin çekildiği an implant yapılmasına ‘immediate implant’ denildiğini dile getirdi. Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, “Geleneksel yöntemde diş çekildikten sonra 3-6 ay beklenmesi gerekir. Bu uzayan tedavi süreci, hastaları dişsiz ya da kullanılması zor olan diş protezleri ile baş başa bırakır. Günümüzde gelişen teknoloji ve bilgi birikimimiz sayesinde diş çekimi yapıldığı seansta implant yerleştirilmesi mümkün.” dedi. Hastaya uygulanıp uygulanamayacağı diş çekimi sırasında belli oluyor Tedavi süresinin kısalmasının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, şunları kaydetti: “Tedavi süresinin kısalması implant çevresi kemik ve diş eti çevresinin korunması gibi avantajlar sağlaması yönünden oldukça popülerlik kazanmış bir tedavi metodudur. Fakat immediate implant protokolü normal implant cerrahisine göre daha komplekstir ve uygulanması cerrahi hassasiyet gerektirir. Bazı durumlarda yapılması mümkün olmayabilir, bu diş çekilmeden önce belirlenebilir.” Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, hastaya uygulanıp uygulanmayacağının ağız içi müdahale, röntgen ve tomografi tetkikleri sayesinde işlem öncesinde belirlenebildiğini de söyledi. Diş çekilmeden önce kurtarılmaya çalışılır Diş çekimine karar verilmeden önce, dişin sağlam dokularının dolgu ya da kaplama gibi yapılacak restorasyonu destekleyecek kalitede ve hacimde olması gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, bunun dışında sağlıklı bir kökü olmasının elzem olduğunu ifade ederek, “Dişler çekilmeden önce dolgu, kök kanal tedavisi veya kök ucu rezeksiyonu gibi işlemlerle kurtarılmaya çalışılır. Bunlara rağmen iyileşme gözlenmezse dişin çekimi uygundur.” dedi.  Daha önce başarılı bir kanal tedavisi yapılmış dişlerin, yapılan işlemden dolayı içindeki su miktarı azaldığı için kırılganlaştığını da söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, şunları kaydetti: “Uygun olmayan bir bölgeden kırıldıklarında restore edilemez duruma gelirse de çekilmesi gerekebilir. Eğer yapılan kanal tedavisi başarısızsa ağrı ve iltihaplanma durumlarıyla karşılaşılabilir. Bu tarz durumlarda kanal tedavisi yenileme ya da diş çekimi yapılması uygundur.” İmplant yapılması uygun olmayan bölgeler için kemik grefti yapılabiliyor Dr. Öğr. Üyesi Musa Erdem, diş çekilip implant yapılmasının çekilen dişin etrafındaki sert ve yumuşak dokunun korunmasına olumlu katkılar yapacağını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Diş çekilip implant yapımının çok geciktiği durumlarda bölgedeki kemik hacmi ve diş eti kalitesi azalabilir. Bu da istenmeyen bir durumdur. İmplant yapılması uygun olmayan bölgeler için kemik grefti operasyonları yapılır. Bu halk arasında kemik tozu olarak bilinir. Özellikle bu işlemlerde otojen greft dediğimiz hastanın kendi kemiğinden alıp yapılan operasyonlar altın standart olarak kabul edilir.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Aktarlardan hastalıklardan korunmak için kış çayı önerisi

Ağız kokusuna dikkat! Diş çürüğü belirtisi olabilir Haber

Ağız kokusuna dikkat! Diş çürüğü belirtisi olabilir

Diş üzerinde bulunan bakteri plaklarının, düzenli diş fırçalama ile temizlenmediği takdirde asidik bir ortam oluşturduğunu ifade eden Diş Hekimi Özge Nur Durkaya, “Oluşan asit diş yüzeyindeki mineralleri çözerek dişte madde kaybı oluşturur ve diş yüzeyinde çürük oluşumu başlatır” diye konuştu. Tüketilen besinlerdeki asit, tükürüğün içeriği ve kalitesi, dişlerin yapısı ve çeşitli hastalıkların da diş çürüğü için ortam oluşturabileceğine dikkat çeken Durkaya, “Diş çürüğü, dişin dış yüzeyinin çözünmesiyle meydana gelen boşluklardır. Bu boşluk tedavi edilmediği takdirde genişler ve şiddetli ağrı ve hassasiyet gibi belirtilerle gündelik hayatınızı olumsuz etkileyecek duruma gelebilir” dedi. Bazı çürükler fark edilmeyebilir Dişlerin çiğneme yüzeyindeki çürüklerin gözle görülebildiğini ancak diş aralarında ve arka kısımlarında, üst çenede oluşan çürüklerin daha zor görüldüğünü aktaran Diş Hekimi Durkaya, “Fark edilmeyen çürükler düzenli diş muayenesi yaptırmayan bireylerde, çürüğün ilerleyerek dişin ağrımasına sebebiyet verir” şeklinde konuştu. Belirtilerin dikkate alınması gerekiyor Diş Hekimi Özge Nur Durkaya, diş çürüğünün belirtilerini ise “Tatlı, sıcak, soğuk içecek ve yiyecekler tüketilirken dişlerde meydana gelen hafif ya da keskin bir ağrı, nedensiz şekilde meydana gelen ağrı, dişlerde gözle görülebilir renk değişimi, lekelenme ve çukur oluşumu, herhangi bir yiyecek ısırıldığında ortaya çıkan ağrı, ağızda kötü koku oluşumudur” şeklinde açıkladı. “Başlangıçtan itibaren çürüğü kontrol altına almak gerekir” Bu belirtilerden biri görüldüğünde mutlaka bir diş hekimine muayene olunması gerektiğini belirten Diş Hekimi Özge Nur Durkaya, şu ifadeleri kullandı: “Düzensiz yapılan hekim kontrolleri veya var olan semptomların kaybolması halinde doktora danışmamamız meydana gelen çürüklerin ilerlemesine sebebiyet verebilir. Gitgide ilerleyen çürükler ağrı ile gündelik hayatı olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda dişin yapısında meydana gelen çözünmeler ilerledikçe, yapılan tedavide daha fazla dokunun kaybolması anlamına gelir. Bu nedenle başlangıçtan itibaren çürüğü kontrol altına almak gerekir. Düzenli bakım, sağlıklı diyet, düzenli hekim kontrolleri ile diş çürüklerini kontrol altına alabilirsiniz.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Çocuklarda ağız kokusu hastalık habercisi olabilir

Çocuklarda diş hekimi korkusu nasıl önlenir? Haber

Çocuklarda diş hekimi korkusu nasıl önlenir?

Çocukların diş hekimi korkusu yaşamasına ebeveynlerin farkında olmadan fırsat verdiğini belirten Dt. Özlem Karabıyık, “Çocukların birçoğu diş hekimlerine karşı büyük bir korku yaşar. Bu korkunun ebeveynler tarafından pekiştirilmesi doğru bir davranış değildir. ‘Uslu durmazsan seni diş hekimine götürürüm’ gibi tehditler, çocukların korkularını tetikleyen en önemli nedenlerdir” dedi. İstinye Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama Merkezi İSÜ Dent’ten Dt. Özlem Karabıyık, çocukların diş hekimi korkusu yaşamasına ebeveynlerin farkında olmadan yol açabildiğini vurgulayarak, bu korkunun tetiklenmemesi için ailelerin dikkat etmesi gereken durumlar hakkında açıklamalarda bulundu. “Uslu durmazsan dişçiye götürürüm gibi ifadeler kullanmayın” Çocukların diş hekimlerinden neden korktuğu konusuna değinen Dt. Karabıyık, “Çocukların birçoğu diş hekimlerine karşı büyük bir korkuyla karşı karşıyadır. Bu korkunun ebeveynler tarafından pekiştirilmesi doğru bir davranış değildir. ‘Uslu durmazsan seni diş hekimine götürürüm’, ‘yemeğini çabuk ye yoksa doktor dişlerini çeker’ gibi tehditler, çocukların korkularını tetikler. Aile içerisinde yaramazlık yapan çocuklarını engellemek adına ebeveynlerin onları diş hekimlerine götürmekle tehdit etmeleri, diş hekimi koltuğundan korkmalarına neden olur. İleriki yaşlarda da bu korku, ‘dental fobi’ olarak kişilerin hayatlarına yerleşir” şeklinde konuştu. “Olumsuz deneyimler çocuklar ile paylaşılmamalı” Dt. Karabıyık, çocukların diş hekimlerine karşı duyduğu olumsuz duyguların basit yöntemlerle aşılabilmesinin mümkün olduğunu vurguladı. Ebeveynlerin diş hekimleriyle yaşadığı kötü deneyimlerin çocukları da olumsuz etkilediğini ve diş hekimlerinden korkmalarına neden olduğunu belirten Dt. Karabıyık, “Bu nedenle yaşanılan kötü tecrübelerin çocukların yanında anlatılmaması gerekir. Diş tedavilerinin ağrılı işlemler olduğu ile ilgili çocuklara olumsuz bilgiler ve örnekler verilmemelidir” dedi. “Çocuklar için düzenlenmiş klinik ortamlar seçilmeli” Ailelerin çocukları için seçtikleri diş hekimlerinin, çocukların korkularının giderilmesinde önemli rol oynadığına değinen Dt. Karabıyık, “Ebeveynler mutlaka güvenilen ve önceden ziyaret edilen bir diş hekimi tercih etmelidir. Çocuklar kendileri için özel hazırlanmış kliniklerde tedavi gördüklerinde diş hekimlerine karşı davranışları olumlu yönde etkilenmektedir. Çocuklar bu şekilde diş hekimi korkularını az da olsa yenmiş olmaktadırlar” ifadelerini kullandı. “Sık kontrole götürmek korkularını yenmesinde etkilidir” Çocukların diş kontrollerinin ilk dişin çıkışından itibaren (6 aylıkken) başlaması gerektiğini kaydeden Dt. Karabıyık, “Böylece çocuklar diş hekimlerine daha kolay alışır ve korkuları engellenebilir. Ağız ve diş sağlığı için yapılan sık kontroller erken teşhis için de önemlidir. Aileler çocuklarını diş sağlığı eğitimine alıştırırken sevimli diş fırçaları ve diş macunları kullanabilir. Böylece diş tedavilerinin korkutucu olmadığı bilinci çocuklarına aşılanabilir” dedi. “Sorularına genel cevaplar verin” Çocuğun diş doktorundaki tedavi sırasında neler yapılacağı hakkındaki sorularına mümkün olduğu kadar basit cevaplar verilmesi gerektiğini belirten Dt. Karabıyık, şu önerilerde bulundu: “Çocuk diş doktorunda ne yapılacağını sorduğunda, gidince diş hekimi neler yapılması gerektiğini bize anlatacak gibi genel cevaplar verilmesi, çocukların yanlış şeyler hayal ederek korkmalarının önüne geçecektir. Tüm insanlar gibi çocuklar da bilinmeyenden ve acı çekmekten korkarlar. Bu yüzden çocuklara psikolojik yaklaşım konusunda özel eğitim almış çocuk diş hekiminin çocuğunuzu bilgilendirmesi daha doğru olur." “Hekimle ilk karşılaşma çok önemli” Hekimle çocuğun ilk karşılaşmasının büyük önem taşıdığını da sözlerine ekleyen Dt. Karabıyık, “İlk karşılaşmada çocuğun hekimi ve ortamı sevmesi amaçlanır. Hekim kendini, ortamı ve kullanacağı aletleri çocuğa tanıtarak kafasında kuracağı korkuları engeller. Ardından çocuğa neden diş tedavisi görmesi gerektiğini ve neler yapılacağını yaşına uygun olarak onun anlayabileceği bir dille, oyun havası verilerek anlatır. Daha sonra tedaviye başlanır. Daha kolay tedavilerden zor olanlara doğru gidilerek çocuğun zamanla bu tedavilere alışması sağlanır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır

Diş teli olanlar dikkat! Haber

Diş teli olanlar dikkat!

Diş doktoru Samira Murad, diş teli temizliğinin, ortodontik süreçte kişilerin ağız hijyenini sağlayabilmeleri için önemli bir konu olduğunu belirterek, "Diş tellerinin temiz tutulması ve ağız hijyeninin sağlanması, braketlerin etrafında oluşabilecek lekelenmelerin, diş çürüklerinin, iltihaplanmanın ve farklı komplikasyonların ortaya çıkmasını engeller. Bu nedenle dişlerde çürüklerin ya da herhangi bir rahatsızlığın oluşmaması için diş teli temizliğinin günlük olarak doğru bir şekilde yapılması gerekir" dedi. Diş teli tedavisinin uzun ir süreç olduğunun altını çizen Murad, "Kemik yapısı gelişimini tamamlamış olan her yaştan bireye rahatlıkla uygulanabilir. Ortodontik tedavi öncesinde bir hazırlık süreci vardır. Hazırlık süreci tamamlandıktan sonra dişlerin üzerine özel yapıştırıcı kullanarak braketler yerleştirilir. Yerleştirilen braketlerin arasından tel gergin bir şekilde geçirilir. Telin gerginliği sonucunda dişlere istenilen yönde hareket etme imkanı tanınır. Doğuştan var olan çene rahatsızlıkları, çarpık diş, diş şekillerinin bozuk olması ve dişler arasındaki boşluklar bu tedavi yöntemi ile giderilebilir" dedi. Ağız ve diş sağlığına gereken önemin verilmemesi halinde dişlerde bakteri oluşumunun artacağını belirten Murad, "Bu bakteriler braketlere yerleşerek diş taşı oluşumuna yol açabilir. Diş taşlarının oluşması sonucunda diş ve diş eti rahatsızlıkları meydana gelebilir. Diş telleri takılmasının ardından ağız ve diş temizliğini sağlayabilmek önemlidir. Dişlerin yüzeyine yapıştırılan braketlerin ve tellerin aralarında gıda artıklarının birikmesi çürük oluşumunu tetikleyebileceği için diş tellerinin düzenli olarak temizlenmesi önemlidir" dedi. Tedavi görenlerin diş tellerine zarar vermemek için kesinlikle yumuşak uçlu, düz diş fırçası kullanması gerektiğini kaydeden Murad, "Şarjlı diş fırçaları da orta hızda kullanıldığında diş telleri için güvenlidir. Günde en az 2-3 kez diş fırçalanmalıdır. Diş aralarına ulaşmak için de diş arası (ara yüz) fırçaları kullanılabilir. Braket takılı dişlerin temizliği normal diş temizliğinden daha uzun sürer. Braketlere zarar vermemek için çok dikkat etmek gerekir" dedi. Murad, diş tellerinin bakımı için yenilen yiyeceklere de özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, "Diş tellerinin ve dişlerin lekelenebileceği yiyeceklerden uzak durmalıyız. Sert kabuklu yiyecekler ve diş tellerine yapışacak karamelli veya şekerli yapışkan yiyeceklerden de uzak durmak gerekir" dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Özel durumu olan çocuklara sorunsuz diş tedavisi

Özel durumu olan çocuklara sorunsuz diş tedavisi Haber

Özel durumu olan çocuklara sorunsuz diş tedavisi

Diş hekimi koltuğunda bilinç açıkken tedavi yaptırmanın önemli bir stres faktörü olduğunu ve çoğu özel durumlu çocuğun bu stresi kaldıramadığını dile getiren Çocuk Diş Hekimi Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, “Bu durumda genel anestezi altında tedavi yapmak gerekebiliyor. Genel anestezi altında diş tedavisi yaptırmak aile için manevi açıdan yorucu bir süreç olabiliyor. Unutulmamalıdır ki çoğu diş problemi önlenebilir.” dedi. Üsküdar Diş Hastanesi Çocuk Diş Hekimi Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, özel durumu olan çocukların diş sağlığı konusunda bütün çocuklarda olduğu gibi velilere önemli görevler düştüğünü ifade ederek, özel durumu olan çocukların diş bakımı hakkında bilgi verdi. Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, aslında diş bakım rutininin herkes için aynı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Günde en az 2 kez diş fırçalamak, 6 yaşından sonra diş ipi kullanmak ağız bakımının temelini oluşturur. Ancak seçilecek diş fırçası ve diş macunu değişiklik gösterebilir. Kullanımının kolay olması için elektrikli diş fırçasının kullanılması tavsiye edilir. Çocuğun tükürme yetisinin olması kullanılan diş macunu miktarını değiştirebilir. Tükürebiliyorsa, diş macunu kullanımı yaşına uygun olarak yapılabilir. Aksi takdirde, flor içerikli bir diş macunu sürüntü şeklinde ya da pirinç tanesi büyüklüğünde kullanılmalı.” Genel anestezi altında tedavi yapmak gerekebiliyor Özel durumu olan çocukların dişlerinde problem oluşursa sorun ortaya çıktığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, şöyle devam etti: “Diş hekimi koltuğunda bilinç açıkken tedavi yaptırmak önemli bir stres faktörüdür ve çoğu özel durumlu çocuk bu stresi kaldıramıyor. Bu durumda genel anestezi altında tedavi yapmak gerekebiliyor. Genel anestezi altında diş tedavisi yaptırmak aile için manevi açıdan yorucu bir süreç olabiliyor. Unutulmamalıdır ki çoğu diş problemi önlenebilir. Bütün çocuklarda olduğu gibi özel durumlu çocuklarda da ağız ve diş temizliğinin sağlanması pek çok diş probleminin oluşmasını engeller. Çocuk kendi ağız bakımını tam olarak yapabilecek duruma gelene kadar velilerin çocuğa yardımcı olması gerekiyor.” Pratik malzemeler özel durumu olan çocukların diş tedavilerini kolaylaştırıyor Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, bütün sağlık alanlarında olduğu gibi diş hekimliğinde de teknolojinin hızla geliştiğini dile getirerek, “Son dönemde geliştirilen, kullanımı pratik malzemeler özel durumu olan çocukların diş tedavilerini kolaylaştırıyor. Dijital görüntüleme de son dönemde diş kliniklerinde kullanılan ve hasta konforunu arttıran önemli bir teknoloji. Hızlı uygulanabilen süt dişi dolgu ve kanal tedavisi malzemeleri de aynı şekilde tedaviyi kolaylaştırıyor.” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Şebnem N. Koçan, ilk süt dişi çıkmaya başladığında ailelerin bir çocuk diş hekimi randevusuna gitmesini tavsiye ederek, ağız sağlığının korunması için gerekli bilginin ailelere verilebileceğini, en az 6 ayda bir rutin diş hekimi kontrolüne gidilmesinin de hem yeni başlayan sorunların ilerlemeden çözülmesi hem de sağlıklı dişlerin korumaya alınması açısından faydalı olacağını anlattı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Anne olmayı engelleyebilen hastalık! Bu hastalık her 5 kadından birinde görülüyor

Diş hekimi Sarıyar’dan diş hassasiyeti uyarısı Haber

Diş hekimi Sarıyar’dan diş hassasiyeti uyarısı

Özellikle soğuk havalarda artış gösteren diş hassasiyetinin soğuk, şekerli-ekşi yiyecek içecekler ile diş fırçalama ve hava uyaranlarına karşı oluşan kısa süreli, keskin ve rahatsız edici bir ağrı olduğunu ifade edene Diş Hekimi Hakan Sarıyar, sıcak-soğuk veya ekşi yerken dişleriniz sızlıyorsa dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda bilgilendirdi. Diş Hekimi Sarıyar Sıcak, yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti; “Soğuk, tatlı, ekşi veya çok fazla asitli yiyecek ve içecekler, soğuk hava şartları gibi uyaranlar; dişlerinizin ağrımasına ya da sızlamasına neden oluyorsa dişlerinizde hassasiyet vardır. Diş hassasiyeti, genel olarak kısa süreli ve geçici bir ağrı ile karakterizedir. Ancak diş hassasiyetine yol açan ana etkenler tedavi edilip kaldırılmadığı sürece, diş hassasiyeti semptomları ilerleme gösterebilir. Dentin hassasiyeti olan kişilerin yaşam kaliteleri, hassasiyet semptomlarından olumsuz etkilenir. Bu kişiler en favori yiyecek ve içeceklerinden keyif alamaz, özellikle soğuk içeceklerin ılınmasını beklemek zorunda kalırlar. Dentin hassasiyeti; daha çok 20-45 yaş aralığındaki kişilerde meydana gelse de, toplumda ergenlik çağlarından 70'li yaşlara kadar dağılım göstermektedir. Hassasiyet yaşlanma ile birlikte azalırken, diş eti rahatsızlığı olan bireylerde görülme sıklığı artmaktadır. Düzenli olarak asitli yiyecek ya da içeceklerin tüketilmesi Limon gibi asit içeren meyvelerin ağız içerisinde tutulması, kola ve benzeri asit içeren içeceklerin düzenli olarak tüketilmesi dişin minesini aşındırır ve dentin tübüllerinin açığa çıkmasına neden olduğu için dişlerde hassasiyet oluşmasına neden olur. Ayrıca; yüzme havuzlarındaki klor, reflü hastalığının varlığı, kronik yaygın kusma, alkolizm, peptik ülser, ilaçlara bağlı gelişen ağız kuruluğu, diyabet (şeker hastalığı), tükürüğün tamponlama kapasitesi, pH'ı ve akış hızı; diş yüzeylerinde özellikle de diş etine komşu alanlarda farklı aşınma tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmakta ve bu durumlar hassasiyetin artmasına neden olmaktadır. Diş taşı temizliği sonucu görülen geçici diş hassasiyeti Diş taşı temizliği sonucu dişlerde kök yüzeyleri açığa çıkacağı için hassasiyet, belirli bir süre artabilir. Fakat bu durum geçicidir ve diş taşı temizliği yapılmasına engel değildir. Çünkü diş taşı temizliği yapılmayan hastalarda, diş taşları dişeti hastalığının artmasına yol açacağı için diş hassasiyetinin artmasına yol açmakla kalmayıp diş kaybına bile neden olabilir. Bu nedenle 6 ayda bir ihtiyaç halinde diş taş temizliği yapılması birçok hasta için çok önemlidir. Diş eti hastalığı olan bireylerde de genelde diş hassasiyeti görülür. Bunun nedeni diş köklerinin diş eti çekilmesi sebebiyle korumasız kalmasıdır. Dişlerde bulunan çürükler Birçok hasta ağız içerisinde bulunan çürüklerden habersizdir. Ağız içerisinde bulunan ve kişinin haberinin olmadığı çürüklerde, dişin en iç kısmında bulunan ve damar sinirlerin bulunduğu yapı olan pulpaya doğru ilerledikçe diş hassasiyetine neden olabilir. Bu çürükler tedavi edilmediği takdirde, ağrı artacaktır. Dişler, diş ve diş eti yapısına uygun bir fırçayla sert bir şekilde fırçalamadan günde en az 2 defa düzenli bir şekilde fırçalanmalıyız.” BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kovid testi yoksula hayal mi oldu?

Gömülü 20 yaş dişleri kist oluşumuna neden olabilir Haber

Gömülü 20 yaş dişleri kist oluşumuna neden olabilir

Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi M. Seda Altop, 20 yaş dişlerinin çekilip çekilmemesi konusunda değerlendirmelerde bulundu. Altop, bu tür dişlerin asemptomatik olsa dahi çevresinde kese oluşturabileceğini ve her vakanın ayrı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyduğunu belirtti. 20 YAŞ DİŞLERİNİN ÇEKİLMESİNE HER ZAMAN GEREK OLMUYOR 20 Yaş dişleri çenemizin en arka kısmında yer alan dişler olduğunu hatırlatan Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi M. Seda Altop “En geç çıkan dişler oldukları için çene kavsinde sıklıkla yer bulamazlar. 20’li yaşlarda radyografi sonrası genel değerlendirme ile teşhis ve gerekirse müdahale planlanmalıdır.” dedi. Hangi durumlarda 20 yaş dişlerinin çekilmesine gerek olmadığı konusunda bilgi veren Altop, “Ağızda tamamen sürmüş 20 yaş dişleri; eğer kapanışta ise yani karşılığında diş varsa, düzgün pozisyonda, çevre dokulara zarar vermiyor ve sağlıklı ise çekilmesine gerek kalmaz.” açıklamasını yaptı. YARI GÖMÜLÜ 20 YAŞ DİŞLERİNDE BAKTERİ TEHLİKESİ Gömülü ya da yarı gömülü 20 yaş dişlerinin çekim gerektirip gerektirmediği konusuna da değinen Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi M. Seda Altop, “Çene kemiği içerisinde yarı gömülü 20 yaş dişlerinde, üzerindeki diş eti ile diş arasında bakteri birikimine bağlı diş eti iltihabı gelişebilir. Bu durumda çene yüz abseleri, yüzde şişlik, ağrı, ağız açmada kısıtlılığa neden olabilir ve çekilmesi gerekir.” dedi. Tamamen çene kemiği içerisinde gömülü 20 yaş dişlerinin de sorun oluşturabileceğine dikkat çeken Altop, sözlerini şöyle tamamladı: “Tamamen gömülü 20 yaş dişlerinde, asemptomatik olsa bile etrafındaki kese, kistlere dönüşebilir. Bu nedenle radyografik değerlendirme gerekir. Anatomik olarak sinirle ilişkisi, kist oluşup oluşmadığı, çevre doku ve dişlere zararı değerlendirilerek çekim kararı verilir.” BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Diş sıkma sorunu botoksla çözülebilir mi?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.