TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#derya zünbülcan

derya zünbülcan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, derya zünbülcan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sadece sıcaklık değil, zehirlenmeler de kavuruyor! Haber

Sadece sıcaklık değil, zehirlenmeler de kavuruyor!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Yaz aylarının başlaması ile artan hava sıcaklıkları vücutta birçok dengenin bozulmasına neden oluyor. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmakta. Peki, her geçen gün artan hava sıcaklarına karşı önlem alınırsa yaz hastalıklarından korunmak mümkün mü?  Doğru bir beslenme yöntemine işaret eden Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Derya Zünbülcan, vatandaşları hem uyardı hem de önerilerde bulundu. Sıcaklıkların artışı ile birlikte metabolizmada bazı değişiklikler oluşacağına değinen Zünbülcan, metabolizmanın artan sıcaklıklara uyum sağlayabilmek için vücut ısısını arttıracağını ve kalp debisini düşüreceğini belirtti. Özellikle çocuk, yaşlı ve hamile olan bireyler ile şeker, kalp ve yüksek tansiyon problemi olan bireylerin daha çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Zünbülcan, yaz aylarında artış gösteren gıda zehirlenmelerine de dikkat çekti.  TANSİYON DENGESİZLİĞİ, BAŞ AĞRISI, HALSİZLİK…  Kavurucu sıcaklarda dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın vücudun su ihtiyacının karşılanması olduğunu kaydeden Zünbülcan, “Deri, solunum, idrar ve dışkı ile normalden fazla su kaybı olur. Su kaybedildiği zaman yaşanan elektrolit kaybı ile beraber, tansiyon dengesizliği, baş ağrısı ve halsizlik ile karşılaşılabilir. Sıvı kaybı özellikle çocuk ve yaşlılarda çok büyük risk taşımaktadır. Günlük sıvı ihtiyacımız her bir kalori için 1 ml’dir. Yani kadınların ortalama 2 litre, erkeklerin ise ortalama  2,5 litre su ihtiyacı vardır. Ancak normalin üzerinde sıcaklıkta seyreden havalarda ve egzersiz yapıldığında bu ihtiyaç artar. Egzersiz yapanlar her yarım saat için ortalama 1-2 bardak su eklemelidir. Su içmek zor geliyorsa içine nane, limon, elma gibi meyve parçaları ekleyebilirsiniz. Yeterli su alıp almadığınızı kontrol etmek için idrar renginize bakabilirsiniz.  Açık renkli bir idrar görüyorsanız sıvı alımı yeterlidir. Koyu sarı ise su alımınızı arttırmakta fayda olacaktır” bilgisini paylaştı.  KAHVALTI GÜNÜN EN ÖNEMLİ ÖĞÜNÜ  “Gün içerisinde 3 ana, 3 veya 4 ara öğün olmak üzere toplamda 6-7 öğünden oluşan bir beslenme programı uygulanmalıdır” diyen Zünbülcan, “Mevsim sebze ve meyvelerinden faydalanılmalı, günde en az 2 porsiyon meyve tüketilmelidir. Şerbetli tatlılar yerine muhallebi, dondurma gibi daha hafif seçenekler tercih edilmelidir. Güne muhakkak kahvaltı ile başlanması gerekir. Havalar  sıcak olunca danışanlarımızda gördüğümüz en büyük yanlış kahvaltının yapılmamasıdır. Oysa kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Az yağlı peynir, süt, zeytin, bol yeşillik, tam tahıllı ekmek ve bitki çayları ile zenginleşmiş bir kahvaltı yapılması gerekiyor” sözlerine dikkat çekti.  BEDENİN ISI DENGESİNİ SAĞLAYAN BESİNLER…  Sıcak havalarda dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktanın ise bedenin ısı dengesini sağlayan besinleri tüketmek olduğunu vurgulayan Zünbülcan, “İlk olarak salatalık, acur, şeftali, karpuz, kavun, kayısı gibi su içeriği yüksek mevsim meyve ve sebzelerini tüketmeye dikkat edin. Bu hem bağışıklık sisteminiz açısından büyük önem taşır hem de bedeni sıvı kaybına karşı korur. Ancak karpuz, kavun gibi besinler sağlık ve su içeriği yüksek besinler olsa da şeker açısından da zengin olduğunu unutmamalısınız. Porsiyon kontrolüne dikkat ederek tüketmelisiniz. İki üçgen dilim karpuz veya bir ay dilimi kavun bir porsiyon meyve yerine tüketilebilir. Bununla birlikte ceviz, badem, kabak çekirdeği, fındık gibi kuruyemişler içinde bulunan vitamin ve mineraller vücuda dinçlik verir. Sıcak havaların halsiz bırakmasını önler” dedi.  FARK ETMEDEN KİLO ALABİLİRSİNİZ “Bir de yenilmemesi gerekenler var” diyen Zünbülcan, şöyle devam etti: “Kremalı, aşırı baharatlı, aşırı yağlı ve soslu, mayonezli yiyecekler, hamur tatlıları ve şerbetli tatlılar bedenin sıcak hava ile baş etmesini zorlaştırır. Bu besinler hem çabuk bozulduğu için hem de sindirimi güç olduğu için tercih edilmemelidir… Hava sıcaklığı artınca ilk sarıldığımız soğuk buzlu içecekler olsa da, bu içecekler bedeni rahatlatır gibi görünse de kalori yükünü arttıran farkında olmadan kilo almaya neden olan seçeneklerdir. Kimi zaman fark etmeden büyük bir bardak şekerli ve asitli bir içecek tüketerek bir porsiyon kebap yemiş kadar kalori alırsınız. Ferahlamak ve sıvı dengesini sağlamak için bal ile tatlandırılmış limonata, ayran, kefir, soda gibi içeceklerden de faydalanabilirsiniz.” SORBE YAZ İÇİN EN DOĞRU SEÇİM Hava karardıktan sonra yemek yenmemesi gerektiğini söyleyen Zünbülcan, “Sıcak havalarda bedenin daha sağlıklı olması için gün ışığını takip etmek gerekiyor. Yaz akşamları davetler ve özel geceler daha fazla olsa da hava karardıktan sonra bir şey yememek sıcaklara daha dirençli olmanızı sağlar. Özellikle akşam yenen tatlılar halsizliği arttıracağı için yemekten sonra tatlı yememeye özen göstermelisiniz. Ancak eğer yiyecekseniz meyve tatlıları veya sorbe yaz için en doğru seçim olacaktır” yorumunda bulundu.  GIDA ZEHİRLENMELERİ ARTABİLİR  Çay ve kahve konusunda da insanları uyaran Derya Zünbülcan, şunları ekledi: “Çay ve kahveyi seven bir toplum olduğumuz için birçok insan çay ve kahveyi su niyetine tüketebiliyor. Oysa bu çok büyük bir hatadır. Çay ve kahve metabolizma için diüretik etkilidir. Yani vücuttan su atılmasını sağlar. Bu susuzluğun artması demektir. Susuzluk artarsa baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk artar. Bu nedenle yaz aylarında çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır ya da tüketilen her bardak çay ve kahve tüketimi ile beslenmemize bir bardak su ilavesi yapılmalıdır.”  Yaz aylarında gıda zehirlenmelerinin artabileceğini vurgulayan Diyetisyen Zünbülcan, özellikle et ve sütlü gıdaların mikrobiyolojik açıdan zararlı gıdalar olabileceğini belirtti; Gıda zehirlenmelerini önlemek adına açıkta satılan ürünlerin satın alınmaması ve hijyenine güvenilen yerlerden besinler temin edilmesi gerektiğini söyledi.

Diyet aç kalmak mıdır?  Haber

Diyet aç kalmak mıdır? 

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte ‘Nasıl kilo veririm?’ telaşı da başladı… Fakat bu süreç içerisinde birçok insan kilo vermeyi ‘aç kalmak’ olarak algılıyor. Doğru bilinen yanlışların beraberinde sağlık problemlerini meydana getirdiğini kaydeden Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Derya Zünbülcan, “Sağlıklı diyet ancak yaşınız, boyunuz, kilonuz, vücut kompozisyonunuz, Psikososyal durumunuz, eğitim durumunuz, sosyoekonomik durumunuz, bireysel alışkanlıklarınız ve bazı kan tahlillerinizin bir diyetisyen tarafından ayrıntılı analiz edilip size uygun bir diyet yazılması ile mümkündür” dedi.  CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇAR  “Diyet yapmak aç kalmak demek değildir” diyen Zünbülcan, “Diyet yapmak, sizi ruhsal ve bedensel olarak aç bırakmayan, optimal beslenme planı ile kilolarınızdan keyifle arınmak demektir. Aç kalmak, vücudu kıtlık psikolojisine sürükleyerek elindekileri daha kötü koşullarda kullanmak üzere depolamasını sağlar. Aç kalarak ilk başta hızla kilo veren metabolizma bir süre sonra kendisini korumak için kilitleyerek kilo verimini durdurur. Kilo kaybında süreklilik isteniyorsa açlık diyetlerinden uzak durulmalıdır. Aç kalarak yapılan düşük kalorili, sihirli diyetler baş ağrısı, zihin bulanıklığı, sinirlilik, yorgunluk, kalpte ritim bozukluğu, adet düzensizliği, sıvı elektrolit dengesizliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” sözlerini kullandı.  SİZ HERHANGİ BİRİ DEĞİLSİNİZ  Başka bir kişiye iyi gelen diyet listelerinin herkes de aynı etkiyi sağlayamayacağını aktaran Zünbülcan, “Siz herhangi biri değilsiniz. Siz özelsiniz! Bu, arkadaşınızın zayıfladığı diyetin size uygun olmadığı anlamına gelir. Çok sevdiğim bir benzetme vardır. Diyetlerimiz kıyafetlerimiz gibidir. Her birimizin kıyafetinin rengi, bedeni, modeli ve tarzı nasıl farklı ise sağlıklı ve dinamik olmamızı sağlayacak, bizi ideal kilomuza taşıyacak diyet sistemimizde farklı olmalıdır. Sağlıklı diyet ancak yaşınız, boyunuz, kilonuz, vücut kompozisyonunuz, Psikososyal durumunuz, eğitim durumunuz, sosyoekonomik durumunuz, bireysel alışkanlıklarınız ve bazı kan tahlillerinizin bir diyetisyen tarafından ayrıntılı analiz edilip size uygun bir diyet yazılması ile mümkündür” eleştirisinde bulundu.  DİYETTE İSTEMEDİĞİMİZ BİR DURUM  ‘Ekmek tüketmeyi tamamen bıraktığımda kilo veririm’ anlayışının da yanlış bir yaklaşım olduğunu kaydeden Zünbülcan, şunları ekledi: “Ekmek, toplumumuzun enerji ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılayan önemli bir besin olmakla birlikte diyete girmeye karar verdiğimiz anda keskin bir hamle ile sofralardan uzaklaştırılan ilk besindir. Ekmek, makarna, pilav birer karbonhidrat kaynağıdır. Ve vücudumuz temel enerji kaynağı olarak karbonhidratları kullanır. Zayıflama süresince miktarlarının kısıtlanması doğru bir seçenek olsa da ekmek, makarna, pilav gibi besinlerin sofralarımızdan tamamen kaldırılması kas ve karaciğerdeki glikojen depolarının kullanılmasını sağlayacaktır. Bu (diyette istemediğimiz bir durumdur ve halk arasında ‘kasları yemek’ olarak tabir edilir) kaybettiğiniz kilonun yağ ağırlığından değil kas ve su ağırlığından gitmesi demektir.”  OBEZİTEYE DAVET…  Derya Zümbülcan'ın tavsiye ettiği sağlıklı ve keyifli kilo verme yöntemi ise şu şekilde: “Güne bir bardak oda sıcaklığında su ile başlayın. Su metabolizmanızın canlanmasını sağlar. Günde en az 8-12 bardak su için. Meyve ve sebzeler metabolizma için önemlidir. Bir gün içerisinde en az 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze tükettiğinizden emin olun. Rafine undan yapılmış fırın mamulleri yerine tam tahıllıları tercih edin. Çalışmalar kahvaltı yapan bireylerin ideal ağırlıklarını daha iyi koruduklarını gösteriyor. Kilo kontrolü ve sağlıklı bir metabolizmaya sahip olmak için kahvaltınızı atlamamaya özen gösterin. Yağ tüketiminizi azaltın. Salatalarınıza kişi başı bir tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyin. Sebze yemeklerini kilo verme sürecinde gönül rahatlığı ile sofralarınızda bulundurun ancak koyduğunuz yağ miktarına dikkat edin. Yemeğinizi etli pişiriyorsanız yağ eklemenize gerek yok, etsiz pişiriyorsanız bir kilo sebzeye bir yemek kaşığı sıvı yağ ilavesi yapın. Alışveriş sepetinizden kola, gazoz, paket meyve sularını çıkartın. Kalitesiz kalori içeren bu içecekler yerine ayran, maden suyu, taze sıkılmış meyve sularını tercih edin. Yaşınıza, boyunuza, kilonuza ve cinsiyetinize uygun olan gereksinmeleriniz öğrenin. Gereksinmeler ile yediklerinizi karşılaştırın. Yedikleriniz, gereksinmenizden fazla ise azaltma yoluna gidin. Egzersiz sağlıklı yaşam için önemlidir. Haftada 3-5 gün (mümkünse her gün) en az yarım saat yürümeye çalışın. Uyku düzeninize dikkat edin. Altı saatten az uyumak obeziteye davet çıkarıyor.” 

Bayramda nasıl beslenmeliyiz? Uzmanından öneriler Haber

Bayramda nasıl beslenmeliyiz? Uzmanından öneriler

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Ramazan ayında tutulan yaklaşık 1 aylık orucun ardından çeşit çeşit yiyeceklerin yer aldığı bayram sofraları kurulmaya başlandı. Fakat Ramazan Bayramı’nın ilk gününden itibaren bir ay boyunca dengeli beslenen bünyenin bozulabileceği de söz konusu.  Görüşlerine yer verdiğimiz Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Derya Zünbülcan, bünyenin bayramda bir anda yorulmaması için tavsiyelerde bulundu. Özellikle tatlıya dikkat çeken Zünbülcan, “İki dilim baklavada 400-450 gram kalori vardır” dedi. ARA ÖĞÜNLER ATLANMAMALI Ramazan Bayramı’nın ilk gününden itibaren bir ay boyunca dengeli beslenen bünyenin bozulabileceğine dikkat çekerek bazı uyarılarda bulunan Zünbülcan, şunları kaydetti: “Bir ay boyunca dengeli bir şekilde beslenen bünye bayramda bir anda yorulmamalı. İlk olarak kahvaltı bizim için çok önemli. Kahvaltı hafif ve dengeli bir kahvaltı olmalı. Tam tahıllı ekmek, biber, domates, yeşillik ve belki doğal reçel gibi yiyecekler tercih edilmelidir. Tabi ki bizim için önemli olan yiyecekler de vardır. Bunlardan bir tanesi tatlıdır ve ara öğün yemeğimizdir. Yine bayramda ara öğünler atlanmamalı. Tatlıya dikkat edilmelidir. Çünkü iki dilim baklavada 400-450 gram kalori vardır. Dolayısıyla tatlıya dikkat etmeliyiz.” ÇAY VE KAHVE YERİNE SU  Bayram boyunca çay, kahve yerine daha çok su tercih edilmesi gerektiğini belirten Zünbülcan, aynı zamanda bayramda alınan kalorilerin çeşitli egzersizlerle eritilmesi gerektiğini söyledi. Bayramda yeme içme konusuna dikkat çeken Zünbülcan son olarak, “Çok miktarda çay, kahve içersek mide yanması gibi çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliriz. Aynı zamanda egzersiz unutulmamalı misafirliklere mümkünse yürüyerek gidilmeli. Kısa mesafelerde yaptığımız bu tür egzersizlerle kalorimizi eritmeliyiz” bilgisini paylaştı. 

Ramazanda nasıl beslenmeliyiz? Haber

Ramazanda nasıl beslenmeliyiz?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - RÖPORTAJ Müslümanların 11 ayın sultanı olarak nitelendirdiği Ramazan ayının bereket ve neşesini yaşamamıza sayılı günler kaldı. Yılın her döneminde önemli olan yeterli ve dengeli beslenme, Ramazan ayıyla birlikte değişen öğün saatleri, azalan fiziksel aktiviteye karşın artan Ramazan sofralarının bereketi ile bir kat daha önem kazanıyor. ‘Bu yıl Ramazan ayını sağlık ve keyif dolu geçirmek istiyorum, ramazan ayından kilo almadan çıkmak istiyorum, uzun süren açlık, arkasından gelen halsizliği yaşamak yerine orucumu dinç bir şekilde tutmak istiyorum’ diyenlere Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Derya Zünbülcan, altın değerinde tavsiyeler sundu. 9 temel kurala dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Zünbülcan, besin zehirlenmelerinin önüne geçmek için uyarılarda bulundu. AĞIR OLMAYAN BİR ANA YEMEK… 9 kuralı detaylandırabilir misiniz? Hafif ve dengelenmiş bir beslenme uygulayın. Sağlıklı bir bireyin oruç tutması vücudu arındırır. Bu arınmayı sağlayabilmek için öğün sayısındaki azalma, uzayan açlık sürelerine uygun bir beslenme programı uygulanmalıdır. Bu dönemde tüm besin gruplarını (et grubu, süt grubu, süt grubu, meyve-sebze grubu) yeterli ve dengeli bir şekil içeren hafif ve hazmı kolay bir beslenme planı uygulanmalıdır. Kalsiyumdan zengin yoğurt, peynir, kabak çekirdeği, badem gibi magnezyumdan zengin gıdalar ile C vitamini içeren biber, kivi, çilek besinler sofraya eklenmelidir. İftarı iki parçaya ayırın. Tüm gün boyunca aç kalan bedene bir anda yüklenmek kan şekerinde dalgalanmalara yol açar. Kan şekeri dengesizliklerini önlemek için iftar iki kısımda yapılmalıdır. İlk olarak hurma, peynir, bir kase çorba ve bol salata ile oruç açılarak 30 dakika mola verilmelidir. Sonrasında ağır olmayan bir ana yemek yoğurt ve salata ile iftar tamamlanmalıdır. Sahurun önemine ilişkin neler söylemek istersiniz? Mutlaka sahura kalkın. Ramazanda en çok yapılan hataların başında sahura kalkmamak gelir. Değişen metabolizmanın dengeye ulaşması, uzun süren açlık nedeniyle gün içerisinde zorlanılmaması için sahura kalkmak gerekmektedir. Sahura kalkmak kadar önemli olan bir diğer nokta sahurda tüketilecek besinlerin ayarlanmasıdır. Sahurda haşlanmış yumurta, az yağlı peynir, bol yeşillik, 1 porsiyon taze meyve, 2-3 tam ceviz tüketilmeli. Tüm gün daha tok kalabilmek için 2-3 dilim ekşi maya çavdar ekmeğinden faydalanılmalıdır. Barsal sisteminin düzenlenip gerginliğin giderilmesi içinse yeşil elma, kuru kayısı tüketilmelidir. İftariyelikleri doğru seçin. İftariyelik seçiminde yüksek yağ ve şeker içeriğine sahip besinlerden kaçınılmalıdır. Bunların yerine kuru kayısı, kuru elma, ceviz, fındık, fıstık gibi sağlıklı atıştırmalıklar, tuzsuz zeytin, hurma, tam tahıllı ekmek, yarım yağlı peynir gibi oruç tutmayı kolaylaştıracak besinler güvenli miktarlarda tüketerek vücudumuza katkı sağlanmalıdır. Özellikle hurma içerdiği vitamin ve mineraller ile bedenin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan önemli bir besindir. Yüksek oranda folik asit, magnezyum, kalsiyum içerir. Daha dinç oruç tutmaya yardımcı olur. KALBİNİZİ VE BEDENİNİZİ MUTLU EDİN İştah kontrolü için anahtar besinler kullanmamız gerekirse bunlar neler olmalıdır? Ramazanda iştah dengelemek, iftar sonrası tatlı isteklerini bastırmak için süper besinler faydalanmak isteyenlere şifa dağıtıyor. Ramazan alışveriş listenize tarçın, çörekotu, yumurta, kefir ve kuru fasulye, esmer buğdayı ekleyin. Bu besinler iştah kontrolünüzü sağlatarak ramazandan kilo almadan çıkmanıza yardımcı olur. Salatayı sofranızın vazgeçilmeziniz yapın. İftar ve sahur sofrasında yeşil yapraklı sebzelerin beslenmemizdeki önemini bir kere daha anımsayarak salata tüketme alışkanlığı kazanılmalıdır. Tükettiğimiz salatanın vitamin ve minerallerinden maksimum faydalanmak için salata malzemelerini mümkün olduğu kadar az bıçak darbesine maruz bırakma ve servise yakın hazırlama gibi ufak fakat önemli beslenme tüyolarından faydalanılmalıdır. Bitkisel çayların bir faydası var mı? Elbette. Özellikle beyaz çay ve yeşil çay için. Beyaz çay, çay yaprakları okside olmadan, güneş ışığından korunarak tepe tomurcuğundan toplanan en kıymetli yeridir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda keşfedilen çeşitli sağlık faydaları ile dikkat çekmektedir. Yeşil çay, beyaz çayın aksine hasat edildikten sonra hemen kurutulan yapraklardan meydana gelir. Eski tıbbi yazıtlarda çayın uyarıcı özelikte olduğu, yorgunluğu giderme ve beyin fonksiyonları üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu yazılmıştır. Yeşil çayla ilgili yapılan çalışmaların pek çok çalışmada yeşil çay tüketiminin içerdiği kateşin sebebiyle kilo kontrolünde ve vücut yağını azaltmada önemli olduğu görülmüştür. Herhangi bir sağlık probleminiz yok ise ramazanda günde 2–3 fincan yeşil çay içerek kalbinizi ve bedeninizi mutlu edebilirsiniz. BESİN ZEHİRLENMELERİNE DİKKAT! Sıvı kaybı nelere yol açacaktır? Sıvı tüketimine özen gösterin. Ramazanda uzayan günler ve sıcak havalarla birlikte yetersiz su alımı, besin zehirlenmeleri sonucunda oluşan diyare (ishal), artan sıcaklıklar sonucunda terleme gibi nedenler ile vücudumuzdan sıvı elektrolit kaybı yaşanabilir. İftardan sahur vaktinin bitimine kadar olan süre içerisinde hiç kalori içermeyen doğal içeceğimiz olan suyu içmek için susamayı beklemeyin. Sıvı ihtiyacını karşılayabilmek için ayran, süt, soda, taze sıkılmış meyve suları, bazı bitki ve meyve çayları tercih edilebilir. Sahurda 1 kase probiyotik yoğurt yiyin. ‘Hipokrat, kötü sindirim tüm kötülüklerin anasıdır’ demiştir. Bağırsaklarımız sindirim sistemimizin en önemli elemanlarındandır. Bağırsaklarımızda sindirime yardımcı olan zararlı bakterilerin yanı sıra yararlı bakteriler de mevcuttur. Sahurda 1 kase probiyotik yoğurt tüketmek veya gece ara öğünde 1 bardak light kefir içmek bağırsakların sağlıklı çalışmasına yardımcı olacaktır.

Bu besinler mutluluk veriyor Haber

Bu besinler mutluluk veriyor

ÇAĞLA GENİŞ-RÖPORTAJ Bugünlerde yataktan kalkmakta zorlanıyor, üzerinizde bir ağırlık var gibi hissediyor, hiçbir şey yapmak istemiyorsanız sebebi tükettiğiniz yanlış besinler olabilir. Yapılan çalışmalara göre tabağımız için seçtiğimiz besinler bedenimizin kimyasını değiştiriyor. Bu kimya değişimi ise ruhumuzu etkiliyor. Yani tükettiğiniz besin sizi daha mutlu ya da mutsuz hissettirebiliyor. Bu döngüden kurtulmanın yolu ise doğru besinleri beslenmenize dahil etmekten geçiyor. Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Derya Zünbülcan, mutlu ettiği bilimsel olarak kanıtlanan 7 besini anlattı. MUZ, BALIK, KABAK ÇEKİRDEĞİ... -Mutluluk veren sağlıklı besinler nelerdir? Muz, B vitamini başta olmak üzere sinir sistemi için faydalı pek çok vitamin ve mineral içerir. Kendinizi ruhsal olarak yorgun hissediyorsanız iyi hissetmek için muzdan faydalanabilirsiniz. Muz hem tatlı isteğinizi dengeler hem de duygusal direncinizi arttırır. Muzun üzerine biraz bal ve kakao ekleyerek bir taşta birkaç kuş vurabilirsiniz. Balık, beynin sağlıklı çalışmasına yardımcı olan yağ asitlerini içerir. Sinir sistemimizin rahatlamasını sağlar. Haftada iki ya da üç öğün balık yemek depresyondan korunmaya yardımcı olur. Bu yağ asitlerinden en iyi şekilde faydalanmak için dikkat edilmesi gereken iki şey vardır. Birincisi balığın kültür değil deniz balığı olmasıdır. İkincisi ise kızartma yerine ızgara, buğulama veya fırında balığın tercih edilmesidir. Son zamanlarda beslenmemize dahil olan kaju, sinirleri yatıştırma konusunda tam bir uzman besindir. İçerdiği yüksek b vitamini ile ruh yorgunluğunu alır. Bizi depresyondan korur. Günde 8-10 kaju tüketimi ile depresyon belirtilerini azaltabilirsiniz. Adını zayıflama diyetlerinde duymaya alışkın olduğunuz lahana sadece zayıflama diyetlerinin değil iyi hissetmenin yıldızıdır. İçerdiği C vitamini, folik asit ile strese karşı savaşır. Duygu dengesini sağlar, bizi ani ruh hali değişimlerinden korur. Lahananın yemeğini, salatasını yapabileceğiniz gibi çorbasını da yaparak metabolizmanıza destek olabilirsiniz. Kabak çekirdeği hepimizin severek tükettiği bir besindir. Kabak çekirdeği triptofan adını verdiğimiz iyi hissetmek, iyi uyumak, ağrıdan korunmak, daha genç kalmak için gerekli bir madde içerir. Triptofan aynı zamanda serotinin adı verilen mutluluk kimyasalının üretiminde görevlidir.  Bedende yeterli triptofan olmazsa serotonin üretilmez. Bu nedenle düzenli olarak kabak çekirdeği tüketmek depresyona karşı en etkili beslenme alışkanlıklarından biridir. GÜNDE 2 FİNCAN YEŞİL ÇAY -Saydıklarınız oldukça şaşırtıcı... Peki başka neler var bu mutluluk veren sihirli besinler arasında? Yeşilçay, Çin’de 5.000 yıl önce kullanılan, çok güçlü bir antioksidandır. M.Ö. 1000-200 yılları arasında yazılmış kitaplarda sağlıklı kişilerin stresten korunmak için yeşil çay içmeleri tavsiye edilmiştir. Düzenli yeşil çay tüketimi bedeni temizler, toksinleri atar, beyin fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasına yardım eder. Hem depresyondan korunmak hem de formumu korumak istiyorum diyorsanız günde 2 fincan yeşil çay içmeye davetlisiniz. Sindirimden tutun da bağışıklık sistemine dek, kakulenin vücudumuzda neredeyse iyi gelmediği hiçbir yer yok. Kakule beyin hücrelerinin düzgün şekilde işlemesini destekliyor ve bu sayede bizi depresyondan koruyor. Mutlu eder. Üstelik tadı da öyle güzel ki her yemeğe ekleyebilir, her gün çayını yapıp içebilirsiniz. İyi hissettiren besinler listesinin belki de en şaşırtanı: ıspanak. İçerdiği yüksek vitamin ve mineraller ile ruhunuzu bir kalkan gibi koruyor. Koenzim q10 ile daha zinde hissettiriyor. Mevsimi geçmeden ıspanağa sofranızda yer açın. DÜZENLİ UYKU VE SU TÜKETİMİ! -Mutluluk veren besinlerden bahsettik... Kişiyi depresyondan koruyacak alışkanlıklar konusunda neler söylemek istersiniz? İyi uyuyun. Düzenli uyku güzel hissetmenin anahtarıdır. Düzenli su için. Günde 10-12 bardak su tüketmeden günü tamamlamayın. Mandalin, portakal gibi c vitamini içeren meyveleri beslenmenize ekleyin. Yeşilçayın içine limon sıkın. Böylece faydasını arttırmış olacaksınız. Paketli gıdadan uzak durun. Evde yemek yapmaya başlayın. Temiz beslenmek ruhunuza iyi gelecek. Kendinizi dinlemek için zaman ayırın. Anda kalın. Spor yapmaya başlayın. Hareket kötü düşünceleri hayatınızdan uzaklaştırmaya yardımcı olacaktır. Kurubaklagil tüketmeyi alışkanlık haline getirin. Kurubaklagil bağırsaklara iyi gelen lifler ve ruha iyi gelen vitaminler içerir. Gaz yapıyorsa kimyon ile tüketmeyi deneyebilirsiniz. Bitki çaylarının rahatlatıcı gücünden faydalanın. Lavanta, papatya, melisa, sarı kantaron hem iyi uyumanıza hem rahat hissetmenize yardımcı olacaktır. Tüm bunları yaparken ne kadar değerli olduğunuzun farkına vararak, içinizde kendinizle olan bağı hissederek yapın. Göreceksiniz o zaman tüm bu değişiklikler kalıcı olacak.

2022’nin altın besinleri Haber

2022’nin altın besinleri

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER Beslenme ve Diyet Danışmanlığı yapan Derya Zünbülcan, 2021’i geride bırakıp yepyeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız şu günlerde evde ailecek geçirilecek yılbaşı gecesi ve sonrasında sıkıntı yaşanmaması ya da yaşanacak sıkıntının en aza indirilmesi için beslenme önerilerini sundu. 2022’ye güzel bir başlangıç yapmak için bugün yeni kararlar almanın büyük önem taşıdığına dikkat çeken Diyetisyen Zünbülcan, sözlerine şöyle başladı: “Yavaş yavaş 2021’i geride bırakıp yepyeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken sağlık anlamında da 2022’ye güzel bir başlangıç yapmak için bugün yeni kararlar almak büyük önem taşıyor.” YENİ BİR ‘BİZ’ Evde yapılan kutlamalar için birkaç öneride bulunan Zünbülcan, 2022’nin altın besinlerinden bahsetti. “Bu yıl kendi değerimizi bilelim. Bize iyi gelmeyen şeyleri 2021’de bırakıp, 2022’ye yeni bir biz olarak girelim. Şimdiden herkese şahane bir yıl dilerim” diyen Zünbülcan, şunları kaydetti: “Evde yılbaşı kutlarken kilo kontrolü için iki temel kural vardır. Birincisi; kendinizi iyi hissettirecek yemek seçimleri yapmak, ikincisi ise yemek yaparken tadımlara dikkat etmek. En lezzetlisine ulaşmak için minik tadımlar yaparken çeşit çok olacağı için yemek miktarı da artar. Gece başlamadan kalori kotanızın gereksiz kalorilerle dolmaması için tadım yaparken dikkat etmelisiniz. Yemeğe çok aç oturmamaya özen gösterin. Yağsız protein ve kompleks karbonhidratları kullanın. Yemekten yaklaşık 2-3 saat evvel ara öğün yapın. Ara öğünde yağsız peynir, grisini, leblebi, sütlü kahve, kuru kayısı ile 2 tam ceviz gibi besinleri kullanabilirsiniz.” HEM HAFİF HEM SAĞLIKLI… Yemeğe salata ve zeytinyağlı sebze ile başlangıç yapılması gerektiğini belirten Zünbülcan, “Ana yemek olarak yılbaşının vazgeçilmezi hindi eti etini kullanabilirsiniz. Hem hafif hem sağlıklı bir seçenek olacaktır. Yemekten sonra tatlı olarak cevizli kabak tatlısı, şekersiz ayva tatlısı, fırında armut veya elma gibi hafif meyve tatlılarını seçebilirsiniz. Tüm gece dikkat etmeye çalıştınız ancak yine de fazla kaçırdıysanız... Ertesi gün; Yeni yılın ilk gününde geç uyansanız bile ilk öğün kahvaltı olmalıdır. Kahvaltıda haşlanmış yumurta veya yağsız omlet, peynir çeşitleri, söğüş sebzeler ve bol maydanoz, dereotu ve roka tüketin. İsterseniz 1-2 dilim ekşi maya çavdar ekmeği alabilirsiniz. Öğlen ve akşam yemeğinde mutlaka bir kase çorba olsun. Sebze yemeği ve yoğurt veya peynirli salata gibi hafif besinler tüketebilirsiniz” bilgisini paylaştı. ÖDEM ATAN ÇORBA Malzemeler: 2 yemek kaşığı zeytinyağı 3 orta boy soğan 1 orta boy havuç 2 diş sarımsak 1 tatlı kaşığı acı kırmızı pul biber 1 tatlı kaşığı karabiber 1 silme çay kaşığı tuz ½ çay bardağı dolusu yarı haşlanmış bulgur 1 çay bardağı dolusu yağsız yoğurt 1 demet maydanoz 2022’NİN TOP 5 BESİNİ Propolis: 2021 yılında korona virüs ile adını sıkça duyduğumuz propolis bu yıl da adını duyurmaya devam edecek. Fakat herhangi bir ilaç kullanıyorsanız kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmadan kullanmamalısınız. Zencefil: Bedeni dinç tutan, solunum sistemini destekleyen zencefil sağlığın desteklenmesinde büyük önem taşıyor. Metabolizma hızını arttırmaya yardımcı olmak ve bağışıklık sisteminizi desteklemek adına zencefili listelerinize mutlaka ekleyin. Kefir: Kalsiyum, fosfor ve magnezyum açısından zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendiren etkisiyle bilinen kefir, bağırsak sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur. Kimyon: Kalp sağlığını destekler, enfeksiyonlara karşı etkilidir. Bir tatlı kaşığı kimyon tüketmek, birçok bilinen antioksidandan çok daha fazla etkilidir. Zeytinyağı: Yıllardır sağlığa olan faydaları ile sağlık makalelerinde top besinler arasında yer alan zeytinyağı 2022’de de sağlıklı besinler listesindeki yerini koruyor. Kanserden korunmak, kalp damar hastalıkları önlemek için bu yıl sofralardan zeytinyağını eksik etmeyin.

Duygusal şişmanlığa dikkat Haber

Duygusal şişmanlığa dikkat

E. ÇAĞLA GENİŞ Diyetisyen Derya Zünbülcan, son yıllarda Türkiye’de obez sayısının artmasının, duygusal şişmanlıktan kaynaklandığını söyledi. Duygusal açlık veya duygusal şişmanlık, fizyolojik açlıktan oldukça farklı olduğuna dikkat çeken Zünbülcan, bu konuda yapılması gerekenleri sıraladı. Hem kadınları hem de erkekleri etkileyen duygusal açlığın özelikle hormonal ve psikolojik değişimlerin yaşandığı dönemlerde ortaya çıktığını ifade eden Zünbülcan, “Duygusal açlık dönemlerinde yeme sınırı yoktur. Adeta bir boşluğu doldurmak istercesine çikolata, pasta, hamburger gibi yüksek kalorili besin tüketimi vardır. Kişi yemek yedikçe problemin çözüleceğine veya üzerinin örtüleceğine inandığı için duygusal yeme dönemlerinden kilo alınarak çıkılır” ifadelerini kullandı. NEDENLERİ BULUNMALI Fizyolojik ve duygusal açlık arasında farka değinen Zünbülcan, “Fizyolojik açlık, bedenin ihtiyacı olan kalori ve besin ihtiyacıdır. Duygusal açlık, kalbin ve ruhun sıkıntısından karnın doyma sesinin duyulmadığı bir açlıktır. Günümüzde hem kadınları hem erkekleri derinden etkileyen duygusal açlık, özellikle hormonal ve psikolojik açıdan çeşitli değişimlerin yaşandığı dönemlerde ortaya çıkar. Duygusal açlık dönemlerinde yeme sınırı yoktur. Adeta bir boşluğu doldurmak istercesine çikolata, pasta, hamburger gibi yüksek kalorili besin tüketimi vardır. Keyif veya mutluluk bulma amacıyla oturulan sofralardan, genelde alınan yüksek kalorilerin vicdan azabıyla kalkılır. Kişi yemek yedikçe problemin çözüleceğine veya üzerinin örtüleceğine inandığı için duygusal yeme dönemlerinden kilo alınarak çıkılır. Bu durumda yeme krizlerinin nedenleri bulunmalı ve çözüm sürecine gidilmelidir” dedi. STRESLİ DÖNEMLERE DİKKAT Stres anında kortizol adı verilen hormonun fazlaca salındığına dikkat çeken Zünbülcan, “Kortizol metabolizmayı yavaşlatır, besin alımını arttırır. Bu nedenle stresli dönemlerde duygusal şişmanlıkla karşılaşılır. Aç değilken besin tüketimi, gizlice ve hızlı bir şekilde yemek yeme eğilimi, kızgınken öfkeli bir şekilde besin tüketimi, yedikçe sakinleşme durumu varsa duygusal açlıktan bahsedilebilir. Duygusal açlık, kısır döngünün başlangıcıdır. Kişi mutsuz oldukça yer, yedikçe mutsuz olur. Başta sadece mutsuz oturulan sofradan, kilolu ve mutsuz kalkılır. Bu durum insülin direnci, reaktif hipoglisemi, tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ve depresyon için önemli bir risk faktörüdür” şeklinde konuştu. NOT EDİN Başa çıkmak için öncelikle fiziksel mi yoksa duygusal mı aç olunduğunun tespit edilmesi gerektiğini belirten Derya Zünbülcan, “Kendinize, ‘Gerçekten aç mıyım?’ diye sorun ve bedeninizin cevabını içten bir şekilde dinleyin. Aldığınız cevap eğer, ‘Aç değilim ama yine de yemek istiyorum’ ise duygusal yeme probleminizin nedenini bulmaya çalışın. Hangi besinlere yöneldiğinizi tespit edebilmek için yediklerinizi, saatleri ve besini tükettiğiniz andaki hislerinizle birlikte not edin. Yediğiniz şeyleri kaydetmek, daha kontrollü yemenizi sağlayacaktır. Hızlı zayıflamak adına bilinçsize uygulanan düşük kalorili diyet programları kişiyi gece yeme ataklarıyla birlikte duygusal açlığa itebilir. Bu sebeple bunlardan da uzak durulması gerekiyor. Özellikle buzdolabının düzenli olması gerekiyor. Poğaça, börek, pasta gibi aşırı yağlı ve kalorili besinler yerine süt, yoğurt ve taze mevsim meyveleri bulundurulmalı” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.