TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#dava

dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, dava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beşiktaş’taki terör saldırısına ilişkin davada sanık hakkında ne karar verildi? Haber

Beşiktaş’taki terör saldırısına ilişkin davada sanık hakkında ne karar verildi?

 Beşiktaş'ta 10 Aralık 2016’da gerçekleşen 40 polis memurunun şehit olduğu ve 7 vatandaşın da hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin firari olarak aranırken 7 yıl sonra yakalanan sanık Aydın Ekici’nin davasında karar çıktı. Beşiktaş Vodafone Park çevresinde 10 Aralık 2016’da gerçekleşen 40 polis memurunun şehit olduğu ve 7 vatandaşın da hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin firari olarak aranırken geçtiğimiz sene yakalanan sanık Aydın Ekici’nin yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Ekici Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağladı. Sanık avukatı ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada PKK terör örgütü yüzünden İstanbul’a göç ettiğini belirten Ekici, “Maddi ve manevi olarak bu örgüt yüzünden zarar gördüm. Tek amacım İstanbul’a gelip, para kazanmaktı. Mehmet Emin denen şahsın kim olduğunu bilmiyorum” ifadelerini kullandı.   “Çok büyük bir mağduriyet yaşamaktayım” Savunmalarına Şükrü Koç’un PKK elemanı olduğunu bilmediğini söyleyen Ekici, “Şükrü Koç ile ihtiyaçlarım için birbirimizle konuşuyorduk. Üzerimde bulunan kimlik abimin kimliğidir. Şükrü Koç ile aramızda geçen telefon görüşmesi başka bir adli dosyayla ilgiliydi. Bu olayla alakalı değildi. Bu olaydan ötürü çok büyük bir mağduriyet yaşamaktayım. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. Duruşmada son sözü sorulan sanık “Adaletin tecelli edeceğinden şüphem yok. Burada hayatım söz konusudur. Takdir sizindir” dedi. 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı Kararını açıklayan mahkeme, sanık Aydın Ekici’yi ‘Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak’ suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmeden heyet, ayrıca üzerine atılı diğer suçlardan delil yetersizliğinden dolayı da beraatına hükmetti.

İstanbul'da "Sarallar" organize suç örgütüne yönelik yeni dava Haber

İstanbul'da "Sarallar" organize suç örgütüne yönelik yeni dava

İstanbul'da, "Sarallar" olarak bilinen organize suç örgütüne ilişkin düzenlenen yeni iddianamede, örgüt elebaşı Ümit Saral'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme", "tehdit" ve 8 kez "nitelikli yağma" suçlarından 97 yıldan 147 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 11 mağdur "müşteki" olarak yer alırken, 22 kişi "sanık" sıfatıyla belirtildi. Örgüt elebaşı ve yöneticisi Ümit Saral ile yetkilendirilen örgüt yöneticisi Tolgahan Çeken'in, Saral'ın talimatları doğrultusunda örgüt üyelerine yasa dışı emir ve talimatlar vererek, mağdurlardan zorla maddi menfaat sağlamaya çalıştığı ifade edildi. İddianamede, örgüt mensuplarının kendilerini göstermek ve örgütün üstünlüğünü kabul ettirmek adına birçok suç eylemi gerçekleştirdiği belirtilirken, örgüt yöneticilerinin talimatlarının sorgulanmaksızın yerine getirildiği vurgulandı. İstanbul'da faaliyet gösteren organize suç örgütlerinin tespiti ve çalışma alanlarının deşifresine yönelik yapılan çalışmalarda, daha önce işlemiş olduğu suçlardan dolayı tutuklu bulunan Ümit Saral'ın, avukatı olan Tolgahan Çeken aracılığıyla cezaevinde telefon kullanarak örgütü yönettiği belirlendi. İddianamede, ayrıca yürütülen soruşturma kapsamında sanık Çeken hakkında tutuklama kararı verildiği, ancak tahliye olduktan sonra Saral adına eylem ve faaliyetlerine devam ettiği ifade edildi. Saral'ın cezaevinde yaptığı görüşmeler sonrası aldığı talimatlar doğrultusunda diğer örgüt üyelerini yönlendirdiği bilgisine ulaşıldı. 26 Nisan 2022'de emniyete yapılan bir ihbar sonrasında polis ekiplerinin intikal ettiği iş yerinde yapılan görüşmede, müştekiler Özcan Güleş ve Cemil Çelik'in, iş yerine gelen 4 kişinin silahlı olduklarını belli edecek şekilde "Ümit Saral'ın selamı var. Size etek giydirecek. 1 milyon lira ceza kesti size bir an önce ödemenizi yapın" şeklinde tehdit edildiği ve bu eylemin sanık Çeken tarafından organize edildiğinin belirlendiği ifade edildi. Sanık Tolgahan Çeken'in avukatlık yetkilerini kullanarak suç örgütü yönettiği tespit edildi Sanık Saral'ın cezaevinde bulunuyor olmasının elebaşılığını yaptığı değerlendirilen organize suç örgütünün eylem ve faaliyetlerini etkilemediği, sanık avukatı Çeken aracılığıyla örgütü yönettiği, Çeken'in de görevi gereği sahip olduğu avukatlık yetkilerini örgütün çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullandığı kaydedilen iddianamede, sanık Çeken'in ticari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturduğu izlenimiyle mağdurlar üzerinde baskı ve tehditte bulunarak menfaat temin etmeye çalıştığı anlatıldı. İddianamede, örgütün vatandaşlar üzerinde tehditle baskı kurduklarının tespit edildiği, sanık Saral'ın soy bağı ve soyadı nedeniyle ulusal olarak bilinirliği bulunan "Sarallar" olarak tanınan suç örgütüyle organik bağ içerisinde olduğu, cezaevinde olmasına rağmen sanık Çeken aracılığıyla örgütün devamlılığını sağladığı, diğer örgüt üyesi sanıkların da bu durumu bilerek yer aldıkları ve örgütün varlığını devam ettirmesi için eylemlerde bulunduklarına yer verildi. Sanıkların gerçekleştirdiği 7 farklı eylemin anlatıldığı iddianamede, örgüt faaliyeti çerçevesinde "yağma", "tehdit" ve "ateşli silahlar ve bıçaklar ile aletler hakkında kanununa muhalefet" başta olmak üzere çeşitli suçları işlediği vurgulandı. İddianamede, sanık Ümit Saral ile Tolgahan Çeken'in "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme", "tehdit" ve 8 kez "nitelikli yağma" suçlarından sanık Saral'ın 97 yıldan 147 yıl, Çeken'in ise 87 yıldan 127 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 20 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme", "nitelikli yağma", "tehdit" ve "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşındırma veya bulundurma" suçlarından 17'şer yıldan 31'er yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası istendi. İddianame İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi, sanıkların yargılanmalarına önümüzdeki günlerde başlanacak.

FETÖ’cü Profesör’ün yargılandığı davada mağdurların ifadeleri ortaya çıktı Haber

FETÖ’cü Profesör’ün yargılandığı davada mağdurların ifadeleri ortaya çıktı

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu, çocuk hastalara verdiği uyuşturucu ilaçlar aracılığıyla çocukların ailelerinin cinsel istismarla suçlanmasını sağlamıştı. Perşembe günü görülen davada yargılamaya devam edildi. Dosyada gizlilik kararı bulunurken, duruşmada sanık Süleyman Salih Zoroğlu, doktorun eşi ve beraberindeki 4 kişi ile tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmada, müşteki olan ve dört mağdur da ifade verdi. Zoroğlu'nun hastasının annesi olan ve duruşmada müşteki olarak yer alan İ.K, yaşadıklarını şu şekilde ifade etti: "Ailemi kaybetmiştim. Kızım anneannesine düşkündü ve psikolojisi bozuldu. Bu durum üzerine psikolojik tedavi yöntemlerine başvurduk. İlk olarak Ahmet Bey ile görüştük, ancak bir süre Salih Zoroğlu ile iletişime geçmedik. Kızıma tedavi ile ilgili sorular sorduğumda, 'Zamanı var, anlatacağım' diyordu. Bir sonraki seans için kliniğe gittiğimizde, kızımın babası tarafından tecavüze uğradığını söylediler. Ben buna inanmadım ve 'Bunu ispatlayın' dedim. Kızıma ketamin iğneleri vurulduktan sonra, kızım sigara içip saçma şiirler yazmaya başladı. Bir gün ketamin etkisi altında abisinin yanına gidip 'Benim yaşadıklarımı biliyor musun?' diye sordu. Abisi korkudan 'biliyorum' diyerek onu sakinleştirdi. Ancak ertesi gün kızım bunların hiçbirini hatırlamıyordu." "I.K, kızının karakola götürülüp ifadesinin alınmasına ilişkin şunları belirtti: 'Kızıma iğne vurulduktan sonra karakola götürüyorlar. Karakolda kızım, eşim ve benim ona istismarda bulunduğumuzu söylüyor. Zoroğlu, kızım hakkında hayatıma girdikten sonra hayatım değişti demiş. Bu şahıs çocuklara ketamini vurduktan sonra onları kusturup, kusmuklarını temizletiyor. Ben kendimi sorguladım, nasıl bir anneyim diye. Savcı, onların verdirdiği ifadeleri şüpheli bulduğu için biz içeri alınmadık. Orada çalışan Zeynep bizi klinikten kovdu. Bize 'Çocuğunuz sizi görünce kriz geçiriyor, buradan gidin' dediler. Ben ağlayarak eve geri döndüm. Kızımın canı hala ketamin çekiyor. Bize ketamin bulabileceğimiz yerleri soruyor.'" “Çapa Hastanesinden kaçak bir şekilde beni içeri sokup ketamin çalmamı istediler.” Ailesinde yaşadığı kayıplar sebebiyle intihar girişimlerinde bulunduğu ve annesinin patronu vasıtasıyla Zoroğlu hakkında bilgi sahibi olup seanslara başlayan mağdur çocuk beyanlarda bulundu. “Ben tedavi için gittiğim evde oradakiler benden Çapa Hastanesinden kaçak bir şekilde beni içeri sokup ketamin çalmamı istediler. Ben bunu kabul etmedim. Bana sulandırılmış ketamini her hafta kullandırdı. Daha sonra iğne olarak vermeye başladılar. Her geçen gün daha da kötü olmaya başladım. Bizden ketamin kullandığımızı ailelerimize söylememizi istemiyorlardı. Bana birçok ilaç kullandırıldı. Sadece onu dinlememizi istediği bir psikolojiye sokuyordu. Beni iş yerindeyken diğer hastaların seanslarına sokup, örnek hasta olarak gösteriyordu. Ben ilacın yokluğunu çekiyorum zaman zaman. Hala vücudumda yara ve morluklar var. Savcılık kararı ile Mazhar Osman ruh sağlığı ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi görüyorum.” Dedi. Bana anne ve babamı şikayet etmezsem bu hastalıktan kurtulamayacağımı söylüyordu. Benim adıma babamı CİMER’e şikayet edip bu şikayetin ardından pasta keserek kutlama yaptılar. “Karakola gitmeden önce ilaç verilip, ne söylemem gerektiğiyle ilgili telkinlerde bulundu” Savcılığa verdiği ilk ifade hakkında konuşan mağdur çocuk “İlk ifadem esasa alınsın istemiyorum. İlk ifademi ilacın etkisi ve doktorun beni manipüle etmesi ile verdim ben o ifadeyi. Bana karakola gitmeden önce ilaç verilip, ne söylemem gerektiğiyle ilgili telkinlerde bulundu” şeklinde konuştu. “Ona baba eşine ise anne dememi istiyordu.” Zoroğlu’nun kendisine sürekli anne ve babasını suçlayıcı ifadelerini aktardığını söyleyen mağdur çocuk “Salih Zoroğlu bana anne ve babamın hapse gireceğini bundan sonra ona baba eşine ise anne dememi istiyordu. Üniversite hayallerim vardı. Beni Üniversite için yurt dışına göndereceğini söylüyordu” ifadelerini kullandı. Sağlık Bakanlığı avukatları sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek davaya katılma talebinde bulundu. Mağdurların ve müştekilerin beyanlarının alınmasının ardından avukatlar da beyanda bulundu. Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep ederken, tutuksuz sanıkların vekilleri ise müvekkilleri hakkındaki adli kontrollerin kaldırılmasını istedi. Müşteki avukatları, Aile Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı avukatları ise sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek davaya katılma talebinde bulundu. Duruşmayı erteleyen mahkeme gelecek celsenin 3 gün süreceğini belirtti. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Süleyman Salih Zoruğlu ile Ahmet Aktaş’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Müştekiler ve Aile Bakanlığı’nın katılma taleplerini kabul eden mahkeme, Sağlık Bakanlığı’nın, suçtan doğrudan zarar görmediğine kanaat getirerek, bakanlık vekilinin katılma talebini reddetti. Mahkeme, tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin de devamına karar verdi. Mahkeme, gelecek duruşmanın da uzun sürebileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak, duruşma için 3 gün verdi. Buna göre gelecek duruşma 22-23 ve 24 Mayıs’ta görülecek. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yaşları 7 ile 18 arasında değişen 21 mağdur çocuğun ve ebeveynlerinin alınan beyanlarına, mağdur çocuklarla ilişkili seans kayıtlarına, ailelere gönderilen mesaj içeriklerine de iddianamede yer verildi. İddianamede şüpheli Süleyman Salih Zoroğlu’nun mağdurlara teşhis koyarak seanslar sırasında Ketamin maddesi verdiği, cinsel içerikli sorular yönelttiği, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklarının bozulmasına neden olduğu, ailenin çeşitli üyelerini istismarla suçlayarak maddi talepler içeren tehditvari girişimlerde bulunduğu, çocukları kendi tutacağı bir eve yerleştirmeye ve yurt dışına göndermeye çalıştığı yönündeki beyanlarla şikayetçi olunduğu anlatıldı. Şüpheli Zoroğlu’nun klinik ve ev adreslerinde ele geçirilen maddeler üzerinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme ve analizler neticesinde Ketamin ve Ketamin bulaşıklı madde ve materyaller tespit edildiği de iddianamede açıklandı. Bu maddeyi içeren ürünlerin psikiyatri alanında çocuklar için güvenlilik ve etkililiğinin gösterilmediği de iddianamede belirtildi. Bilirkişi Heyet Raporu’nda ise Ketamin’in çocuk ve ergenlerde ruhsal hastalıklarda kullanım ruhsatının olmadığı kaydedildi. İddianamede şüphelinin mağdur çocuklara yönelttiği kapalı uçlu soruları, hasta mahremiyetini ihlal edici uygulamaları, ebeveynlere yönelik düşmanca ifadeleri, intihar girişimlerine ilişkin pozitif pekiştirgeçlerinin temel mesleki ve etik ilkelere aykırı olup, bu süreçteki eylemlerinin çocuğun duygusal istismarı kapsamında değerlendirilebileceği yer aldı. İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun 21 kez “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama”, 21 kez “Eziyet”, 4 kez “İftira”, 2 kez “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, 2 kez “Şantaj”, 2 kez “Uyuşturucu Madde Kullanımını Özendirme”, 1 kez “Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme” 1 kez “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etme” suçlarından toplam 96 yıldan 972 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan, diğer 5 şüpheli hakkında da değişen oranlarda hapis cezası istendi. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle Zoroğlu önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

Kahramanmaraş'ta onlarca kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı davasında yeni gelişme Haber

Kahramanmaraş'ta onlarca kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı davasında yeni gelişme

Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanık ve müşteki avukatları hazır bulundu. Kimlik tespitlerinin ardından davanın ikinci günündeki duruşmaya başlandı. İddianame özetinin okunmasıyla başlayan duruşmada, Ezgi Apartmanı müteahhidi Y.A. salonda hazır bulundu. Tutuklu sorumlu mühendis fenni mesul M.T. ve iç mimarı E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Mahkeme başkanı, tutuklu sanıklar ve tanıklarla ilgili beyanları okudu. Tanık M.K, binanın altındaki pastanede tadilat işlemleri başlamadan önce, binanın görevlisi nezaretinde kazan dairesine girerek yapılan tahribatı gördüğünü ifade etti. M.K, "Kazan dairesi ve kirişlerdeki tahribatları gördüm. Fotoğrafını çekip bina yöneticisine teslim ettim" şeklinde konuştu. Pastane çalışanı C.E. ise tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanı, çalıştığı döneme ilişkin C.E.'ye sorular yöneltti. C.E., "Halen çalışıyorum, 6,5 yıldan beri. Biz geldiğimizde yapılmıştı. Yapılan tadilatlara ilişkin bilgim yok. Ben geldiğimde mutfak kuruluydu. Malzemeleri pastane girişinden içeri alıyorduk. Arka tarafta herhangi bir giriş yeri yoktu" şeklinde cevap verdi. Daha sonra tanık A.Ş., "Ben pastanenin tadilatı sırasında başka bir şubede çalışıyordum" dedi. Tanık İ.Ş.A. ise, "Ben 2001 ve 2002 yıllarında ofisim vardı. Daha sonra yakındaki inşaatım vardı ve ben oraya geçtim. Kiracıydım. Kervan pastanesi binayı aldı. Ben o binayı biliyorum ama kolon kesilip kesilmediğini görmedim. İş yerim varken kazan dairesindeki kazanın değiştirildiğini ve bu sırada kapı üzerindeki kirişlere müdahale edildiğini gördüm" şeklinde konuştu. Tanık işletme müdürü H.K., "İşletme sorumlusuydum. 2017 ila 2023 arasında çalıştım. Tadilat sırasında geçici şube açtık ve günlerimizi orada geçiriyorduk. Binada sütun veya kolon bulunmuyordu. Havalandırma bacaları ve tadilatlardan haberim yoktu. Kazan dairesiyle ilgimiz yoktu. Önceki merdiven dönerdi ve demirden yapılmıştı" ifadelerini kullandı. Diğer bir tanık M.G., "Pastanemin tadilat yapıldığı dönemde şehir dışındaydım" şeklinde konuştu. İç mimarlık ofisinde çalışan A.B., "İç mimarlık işini yapan E.D.'nin yanında çalışıyordum. Islak zemine şap attık. Banyo duvarlarına ve zemine şap attık. İlk katta zemin, ikinci katta asma kat vardı. Yaklaşık 20-25 gün çalıştık. O zamanlar 4-5 kişiydik. Geldiğimizde şap ve sıva işi için hazırlandı, o işleri yaptık" dedi. İnşaatın kalıp işlerini yapan tanık B.T., "Ezgi Apartmanı'nın demir ve kalıp işlerini yapıyordum. Binanın yapımında görev aldım. 8'likten 20'liğe kadar demir kullandım. İnşaatın tamamlanması yaklaşık iki yıl sürdü. Kalıpları 15-20 gün aralığında söktük. Binada taşıyıcı kolon bulunmuyordu" şeklinde konuştu. Tanık R.Y., "Bu işi iç mimar adına yaptık. Mermer işiyle uğraşıyorum. İşi sırayla yapıyoruz. Geldiğimizde şap atılmış, üzerine mermer döşedik" ifadelerini kullandı. Tanıkların ifadelerinin ardından katılan vekillerin beyanları alındı. Mahkeme savcılığı, sanık S.K. ve M.P. için kırmızı bültenle aranmalarına karar verilmesini talep etti. Daha sonra sanıkların savunmalarına geçildi. Sanık Y.A., önceki savunmalarını tekrarladı. Sanık fenni mesul M.T., masum ve suçsuz olduğunu ifade ederek tahliyesini talep etti. Mahkeme başkanı, iç mimar E.D.'den savunma istedi. Sanık iç mimar E.D., tahliyesini talep etti. Avukat Taner Akıncı, depremlerde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyerek binanın yapım aşamasındaki eksiklikleri anlattı. Akıncı, pastane sahipleri S.K. ve M.P.'nin yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Avukat Mesut Çakar, "Dosyanın uzman bir bilirkişiye gönderilerek bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz. Kahramanmaraş ilinde binlerce deprem dosyası var. Hangi sanık hakkında kırmızı bültenle arama talep edildi? Karadeniz Teknik Üniversitesinden asli kusurlu değil de kusurlu olarak yargılanmasına devam edilen insanlar var" dedi. Mahkeme heyeti, savunma yapan avukatın ardından toplantı için ara verdi. Gece geç saatlere kadar süren duruşmada mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına, sanıklar S.K. ve M.P.'nin yakalama emrinin beklenmesine, kırmızı bülten talebinin reddine, dosyanın bilirkişiye gönderilmesine daha sonra karar verilmesine karar verdi. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, “İki tam gün boyunca oldukça yoğun bir duruşma geçirdik. Maalesef uzun zamandır haksız suçlamalarla karşı karşıya kaldık ve bunları anlatabilme imkanımız oldu. Temsil ettiğimiz kişiler adına en azından haklı tespitlerin ve bulguların ortaya çıktığını düşünüyoruz. Bir sonraki duruşma 3 Mayıs tarihine ertelendi. Müdahil tarafın kırmızı bülten çıkarılması talebi mahkeme tarafından haklı gerekçelerle reddedildi. Biz her zaman savunma yapmaya hazırız. Ancak, sosyal medya üzerinden yoğun baskılar devam ediyor. Bu tür süregelen davalar için olumsuz etkiler doğuruyor. Ancak, savunmalarımızı doğru şekilde ortaya koyduk. Biz binanın müteahhidi, fenni mesulü, mimarı veya statik projesini çizen kişiler değiliz. Evet, bir pastane var ancak, bu pastanenin dışında dükkanlarımız ve dairelerimiz de bulunuyor. Bu tür bir yerde, haksız yere bir binanın çökmesine ve 35 canın hayatını kaybetmesine yol açacak bir hatanın içinde olmak mümkün değil. Bazı eksiklikler bulunmakta ve mahkeme başkanı bunların farkında. Bu eksikliklerin tamamlanmasıyla dosyanın bilirkişiye gönderileceğini düşünüyoruz. Bugün net taleplerimiz var: dosyanın bilirkişiye sevk edilmesi ve yakalama kararının kaldırılması. Çünkü, yakalama kararı ciddi bir baskı oluşturuyor, özellikle sosyal medyada ön yargı oluşturuyor. Günah keçisi ilan edilerek, ancak cevaplarımızı verdiğimizi düşünüyorum. Haklılığımıza inanıyoruz, zor bir dosya ancak amacımız maddi gerçeğe ve adalete ulaşmak. Kim sorumlu ve suçluysa ortaya çıksın, ancak haksız yere kimse suçlanmasın, adalet yerini bulsun” dedi. Duruşma 3 Mayıs 2024 tarihine ertelendi.

Trump’a açılan “zarar tazminatı” davasında karar verildi Haber

Trump’a açılan “zarar tazminatı” davasında karar verildi

New York'taki Manhattan Federal Mahkemesi'nde sonuçlanan davada, Carroll'un talebi doğrultusunda bu kararın verildiği açıklandı. Trump'ın Carroll'a tazminat ödemesi ve cezai tazminata mahkum edilmesi Donald Trump'ın, itibarını onarması ve yaptığı açıklamaların neden olduğu duygusal zarar için E. Jean Carroll'a 18.3 milyon dolar tazminat ödemesine hükmedildiği, ayrıca 65 milyon dolar da cezai tazminata mahkum edildiği bildirildi. Kararın duyurulmasının ardından Trump, kendi sosyal medya platformu üzerinden yaptığı değerlendirmede kararı "tamamen saçma" olarak nitelendirerek temyize başvuracağını açıkladı. Trump, Carroll'un kendisi aleyhine açtığı ilk dava kararına da atıfta bulunarak, "Her iki karara da katılmıyorum. Beni ve Cumhuriyetçi Parti'yi hedef alan bu Biden destekli cadı avını tamamen temyize götüreceğim" şeklinde konuştu. Ayrıca Trump, ABD hukuk sisteminin siyasi bir silah olarak kullanıldığını belirtti. Trump, Carroll'un İddialarını Reddetti Eski ABD Başkanı ve iş insanı Donald Trump, eski dergi yazarı E. Jean Carroll'un daha önce açtığı davada "cinsel taciz" ve hakaret suçlamalarından mahkum edilmişti. Carroll, ilk mahkeme zaferinden sonra 2019 yılında Trump'a yönelik ikinci bir "zarar tazminatı" davası açmıştı, bu kez cinsel saldırı iddialarıyla ilgili yaptığı ifadeler nedeniyle. Manhattan Federal Mahkemesi, Carroll'un yeni davasında jürinin Trump'ın ne kadar tazminat ödeyeceğine karar vereceğini duyurmuştu. Dava geçen hafta başlamış ve Trump, duruşmalarda Carroll'un iddialarını reddetmişti.

İstanbul'da bombalı eylem davasında karar çıktı Haber

İstanbul'da bombalı eylem davasında karar çıktı

İstanbul'da bombalı eylem yapmak üzere keşif çalışması için kalabalık yerleri araştırdığı belirlenen ve sahte kimlikle yakalanarak tutuklanan 'Botan Gever-Xalit Seydo' kod adlı şüpheli Mehdi Mıhçı'nın da arasında bulunduğu 2 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 22.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Mehdi Mıhçı ile sanık avukatları hazır bulundu. ''Söylendiği gibi herhangi bir eylem için İstanbul’a gelmedim’’ Duruşmada tercüman aracılığıyla savunma yapan sanık Mıhçı, ‘’Ben 2014 yılında PKK’ya katıldım. Katıldıktan sonra hiçbir şekilde savunma yönünde tecrübem olmadığı için örgüt beni savaş meydanlarına göndermedi. Bir süre sonra da PKK’dan normal hayatıma dönmeyi istedim. Bu sebeple 2015 yılının sonunda Irak’a geçiş yaptım. 2022 yılına kadar orada yaşadım ve çalıştım. Sonra Türkiye’ye dönme kararı aldım ancak pasaport ve kimliğim yoktu. Kaçakçılardan kimlik temin ettim ve İstanbul’a geldim. Daha önce hiç İstanbul’a gelmemem sebebiyle Irak’tan Ali isimli arkadaşımdan daha önce İstanbul’da yaşadığı için yardım istedim. O da bana Mahmut’un iş adresini verdi. Mahmut da bana bir pansiyon ismi verdi. Mahmut ile olan tanışmam bu şekildedir, bunun dışında kendisini tanımam. Benim 4 bin Euro ve bin dolarım vardı, o parayı Civan isimli bir arkadaşıma aileme göndermesi için vermiştim. Sonrasında gönderip göndermediğini öğrenmek için onunla birkaç görüşme gerçekleştirdim ama anladım ki parayı aileme göndermemiş. En son görüştüğümüz sırada ise polisler beni ve onu aldılar. Bu kişi bana iftira atmıştır, paramı da alıp gitmiştir. Ben söylendiği gibi herhangi bir eylem için İstanbul’a gelmedim, 9 yıl önce örgüte katıldığım için benim cezalandırılmam isteniyor’’ şeklinde konuştu. Son sözü sorulan sanık, tahliyesini talep etti. 14 yıl 3 ay hapis cezası Kararını açıklayan mahkeme, sanık Mehdi Mıhçı’nın 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' suçunun vasfının ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ olarak değiştirildiğini belirtti. Bu suçtan 10 yıl 6 ay hapis ve 'zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik' suçundan da 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan sanık toplamda 14 yıl 3 ay hapis cezası alarak tutukluluk halinin devamına karar verildi. Ayrıca sanık hakkında 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan da beraatına hükmedildi. Sanık Mahmut Kaplan’ın ise 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçunun vasfının ‘silahlı terör örgütüne yardım etme’ olarak değiştiğini belirten heyet, sanığı bu suçtan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı ve yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin de kaldırılmasına karar verdi. Ayrıca sanık hakkında ‘Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet' suçundan da beraatına hükmedildi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Mehdi Mıhçı'nın 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs', 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' ve 'zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 23 yıl 3 aydan 43 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede diğer şüpheli Mahmut Kaplan'ın ise 'silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet' suçlarından 9 yıldan 19 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.