#dava

dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, dava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bahar ve Candan kardeşlerin davasında ara karar: 1 sanığa tahliye Haber

Bahar ve Candan kardeşlerin davasında ara karar: 1 sanığa tahliye

Bahar ve Nihal Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanıklı dolandırıcılık davasında, mahkeme bir sanığın tahliyesine karar verdi. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Alisya Bahar Candan ve Nihal Candan hakkında, dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olmak suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar ve 8 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Duruşmada, ara karar olarak tutuklu sanık Ayhan Güldan'ın tahliyesine karar verildi. Bahar Candan'ın tutukluluk halinin devamına, diğer sanıkların savunmalarının alınması için ise duruşmanın 11 Eylül'e ertelenmesine karar verildi. Duruşmada, Nihal Candan'ın savunma yapamayacak durumda olduğunu belirterek savunmasının daha sonra alınmasına karar verildi. İddianameden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan'ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı. İddianamede tutuklu  Gülnihal Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği de aktarılmıştı. İddianamede Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun liderliğindeki şebekenin ucuza araç sattıklarını söyleyerek vatandaşları sazan sarmalı yöntemiyle dolandırdığı belirtilmişti. Bahar ve Nihal Candan'ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti. İddianamenin devamında “Şüphelilerin önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı” ifade edilmişti. İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın'ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa' konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti. Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek “Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan'ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın'ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan'a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan'ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu” şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti. İddianamede Bahar Candan'ın 'suç örgütüne üye olmak' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar 'kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık' suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan'ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.

Sinan Ateş davasında yeni gelişme: Polislere suç duyurusu Haber

Sinan Ateş davasında yeni gelişme: Polislere suç duyurusu

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın duruşmasında mahkeme başkanıyla Ateş ailesinin avukatları arasında tartışma yaşandı. Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında gerginliğin devam etmesi üzerine mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel'in kolluk ekiplerince dışarı çıkarılmasını istedi. Mahkeme verilen talimatını yerine getirmeyen kolluk görevlilerinden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı M.D., Şube Müdürü Tedbirlerden Sorumlu Müdür U.A.'nın da aralarında bulunduğu 15 polis hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Mahkeme başkanı polislerin sicillerini istedi Remzi Çayır'ın dışarı çıkarılmasının ardından yeniden konuşan mahkeme başkanı, polislere şu ifadelerle tepki göstermişti: “Dışarıya çıkın. Oradaki görevlileri istiyorum. Sicillerini istiyorum. Görevlerini yerine getirmediler. Beni burada bas bas bağırttılar. Anlaşıldı mı? Tutanağınızı tutun. Polisler hakkında da tutanak tutacaksınız. Ben burada on defa emir vermek zorunda değilim. Herkes yerine otursun. Bağırarak iş yapmak zorunda değilim. Polislerde sorumlu, orada düzeni bozanlarda sorumlu burada. Neye çekiniyorsunuz siz. Emri ben vermişim talimatı ben vermişim, niye yerine getirmiyorsunuz, günahı, sevabı, hukuk bütün sorumluluğu bana ait. Niye yerine getirmiyorsunuz, neyden korkuyorsunuz? Ayıp. Devletin gücünü göstermekten bu kadar aciz misiniz, yasayı uygulamaktan bu kadar aciz misiniz, ne geçiyor elinize düzeni bozunca.” Ne olmuştu? 2 Temmuz'da görülen Sinan Ateş duruşmasında sanık Serdar Öktem'in sorgusu esnasında mahkeme başkanı ile Ateş ailesinin avukatları arasında tartışma yaşandı. Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında çıkan gerginliğin devam etmesi üzerine mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel'in dışarı çıkarılmasını istedi. Mahkeme başkanı "Ağzınıza hakim olamıyorsanız çıkacaksınız, dışarı çıkacaksınız" deyince bir başka avukat, "Çıkar o zaman" dedi. Mahkeme başkanı, "Atın bunu" diye bağırmıştı. Ateş ailesinin avukatı ile duruşmayı izleyen Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı. Mahkeme başkanının talimatını yerine getirmeyen Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı ile görevli polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmişti.

Ata Emre Akman cinayeti davasında erteleme kararı Haber

Ata Emre Akman cinayeti davasında erteleme kararı

Balıkesir’de Ata Emre Akman’ın sipariş teslim ettikten sonra defalarca bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 12 Temmuz’a ertelendi. Mahkeme zanlı E.Ö.’nün kemik yaşının tespit edilmesine yönelik talebi doğum kayıtları esas olduğu için gerek görmedi. Baba Orhan Ö. için ise azmettirme suçundan müebbet hapis cezası istendi. Dava sonunda konuşan Avukat Özden Başak, "Hiçbir karar bizim çocuğumuzu geri getirmiyor. Biz insani açıdan baktığımızda mutsuzuz. Ama hukuki açıdan değerlendirdiğimizde. Mahkeme gerçekten çok hızlı bir şekilde yargılamayı yürüttü. Hem katil, hem babası açısından istenebilecek en üst sınırdan savcılık mütalaa açıkladı. Bu anlamda içimizde biraz da olsa bir soğukluk oldu. 12 Temmuz’a ertelendi duruşma. Ne haksız tahrik indirimi ne de 62. madde kapsamında öngörülen takdir indirimi uygulanmaksızın en üst kattan cezalandırılmasıyla alakalı talepte bulunuldu" dedi. Avukat İbrahim Erenci ise, "Genel anlamıyla değerlendirildiğinde Cumhuriyet Savcılığı’nın mütalaası hukuki eksende meslektaşımın da dediği gibi son derece uygun. Bizim hepimizin kabul edebileceği. Neden? Çünkü babanın azmettirdiği yönünde. Katilin de ismini vermek istemiyorum. Yani katilin de canavarca his şevkiyle öldürmesi sebebiyle cezalandırılmasını ve alt sınırdan da uzaklaşılması gerektiğini söyledi savcılık makamı. Yani bu sınıra yakın demektir. Biz de ceza indirimi uygulanmasın, kravat indirimi, iyi hal indirimi vesaire bunlardan bıktık usandık. Ceza verildikten sonraki infaz süreci de insanın canını yakıyor. Yani kimin canını yakıyor biliyor musunuz? Suç işlemeyen, devletine bağlı, yasalara bağlı insanların yüreğini kanatıyor" dedi. Anne Zuhal Akman, Türkiye’ye seslendi Dava çıkışı konuşan anne Zuhal Akman da, "Sabah 09.30’da girdiğimiz duruşma az önce bitti. Ve ben 11 saati geçen bir sabah programı izledim. Hayatım boyunca hiç izlemediğim. Bu hayatın içinde benim oğlumun hiçbir yeri yok. Adı da geçmedi biliyor musunuz? Ata’nın adı geçmedi. Kanıksanmış, çürümüş kokuşmuş bir ahlak yapısının içerisinde evlilikler deniyor, fakat onlarınki evlilikse biz evlilerinkisi ne demek bilmiyorum. 1 yıl onunla, 3 yıl onunla, ondan bir çocuk yapmış. Ben sadece şunu söyleyeceğim. Bir annenin 4 tane çocuğu var. 3’nün babası farklı. Bir adam var, üç tane çocuk peydahlamış. O kadınlar hep mağdur sonuçta. Ama o çocukları da sonradan nüfusunu almış. Evliliği yok, nüfus kağıdında hala nüfus dairesinde bekar diye geçiyor. Bu caninin babasının babası da boşanmış. O da öyle yaşıyor. Ya sizin aklınız oluyor mu? Burası Balıkesir. Burası küçük, güzel bir şehir. Kuvayi Milliye şehri burası" dedi. Anne Akman sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece Ata için demiyorum. Buradaki bütün çocuklar gördüğümüz, görmediğimiz, tanıdığımız, tanımadığımız Çağlalar, Sedefler, Gizemler için, herkes için. Yani bıçağın mutfak dışında kullanıldığını burada gördük ya. Mutfağın dışında bıçağın ölüm aleti olarak kullanıldığını gördük. Buna bir durun dememiz gerekiyor. İsviçre’nin ülkesinin refahını alalım. Evet üremeliyiz. Ben 2 tane çok güzel çocuk yaptım. Dostlarım, arkadaşlarım, yeğenlerim de çok güzel 2 tane çocuk yapıyor. Annesi babası belli. Ceza, infaz yasaları değişmesi gerek. Hemen şimdi. Ata’dan beri kaç tane çocuk öldü? Kaç tane katil, çocuk olarak yargılanmaya başlayacak. Dün Kocaeli’de, müdür yardımcısı 18 yaş altı eline silahı nereden alıyor ya? Ata’nın babasının silahı var. Ata eline silah almadı. 18 yaşının altında silahlı müdür yardımcısını vuruyor. Öldürdü. Atadan hemen üç beş gün öncesinde İbrahim Okturan. Ne oldu? Çocuk mu oldu şimdi. Ya adam diyor ki, azmettirici her yerinden her söylediğinden artık yani yakalanıyor. Her türlü azmettirici olduğu pat pat her taraftan yüzüne vuruluyor. Diyor ki ’Ben aslında çocukları çok severim. Ben Balıkesir’de üç sene çocukları taşıdım. Çocuk servisliği yaptım’ diyor. Balıkesir’dekiler ben gidiyorum, benim küçük çocuklarım yok burada. Servisçilerinize dikkat edin. Servisçi diyor bu adam kendisine. 3 yıl boyunca çocukları götürmüş. Getirmiş çocukları çok seviyormuş. Ama kendi 18 yaşın altında olduğunu söylediği çocuğuna sabahtan akşama kadar beyanlarına göre 21 tane bira içiyormuş. Fakat, hayır ben asla çocuğuma içirmiyorum diyor. Ben çok kızıyorum diyor. İçmesine müsaade etmiyorum diyor. Cani oğlu da diyor ki ’Ya ben diyor işte babamla diyor en son diyor 4 tane bira aldık diyor ikisini arabada içtik diyor’. Nereden tutsanız tutarsızlık. Nereden tutsanız elinizde kalır. Kalır. Türkiye ceza, infaz, yasaları derhal değiştirilmeli. Bunu Türk halkı istiyor" dedi.

Motokurye davasında istinaf kararını açıkladı Haber

Motokurye davasında istinaf kararını açıkladı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinde görülen duruşmaya sanıklar Halil İbrahim Demirci, Bülent Açıkgöz ve Mustafa Demirci ile maktul Samet Özgül’ün ailesi katıldı. Mahkeme Başkanı yargılamanın başladığını bildirerek, maktul Özgül’ün kardeşi B.Ö.’ye söz verdi. Tüm sanıkların beraber hareket ettiklerini belirten B.Ö., “Sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını mahkemeden talep ediyoruz” dedi. “Bıçağın nereye saplandığında öldüreceğini bilir” Maktulün annesi H.B.Ö. ise, “Sen iyi bir baba olsaydın. Çocuğuna başka birinin çocuğunu kestirmezdin. Senin çocuğun sağlıkçı, bıçağın nereye saplandığında öldüreceğini bilir” ifadesine yer verdi. Müşteki ifadelerinin ardından başkan, Cumhuriyet Savcısına mütalaasını açıklaması için söz verdi. Savcı mütalaasında Bülent Açıkgöz ile Mustafa Demirci hakkında ‘kuşkudan şüpheli yararlanır’ ilkesiyle ayrı ayrı beraatlerine, sanık Halil İbrahim hakkında da, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını mahkemeden talep etti. “Haklarını helal etsinler” Mütalaaya karşı söz alan Halil İbrahim Demirci, “Çok pişmanım, haklarını helal etsinler. Savunmamda belirttiğim şekilde hareket ettim” ifadesine yer verdi. Diğer sanıklar Açıkgöz ve Demirci ise savcının mütalaasına iştirak ettiklerini belirttiler. Dava dosyasını inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi yerel mahkemenin sanıklar Bülent Açıkgöz ve Mustafa Demirci hakkında verdiği, ‘kasten öldürmeye yardım etmek’ suçundan 12 şer yıl hapis cezası kararını bozdu. Kararda, mahkeme Açıkgöz ve Demirci hakkında, ‘şüpheden sanık yararlanır’ maddesiyle yerel mahkemenin verdiği cezayı bozarak beraatlerine karar verdi. İstinaf, yerel mahkemenin tutuklu sanık Halil İbrahim Demirci hakkında "kasten öldürme" suçundan verdiği müebbet hapis cezasını bozdu ve yine ‘kasten öldürme’ suçundan takdir indirimi uygulayarak 25 yıl hapis cezası verdi. Olayın geçmişi Motokurye Samet Özgül, 5 Kasım 2022’de Etlik’te, trafikte yol verme tartışmasında bıçakla yaralanmış, kaldırıldığı hastanede müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekiplerince başlatılan çalışmayla, Özgül’e bıçakla saldıran Halil İbrahim Demirci ile aynı araçtaki Mustafa Demirci ve Bülent Açıkgöz gözaltına alınmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıklar hakkında "kasten öldürme" ve "kasten öldürmeye yardım" suçlarından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açmıştı.

İstanbul'da bıçaklanan Aslıhan Zengin davasında yeni gelişme Haber

İstanbul'da bıçaklanan Aslıhan Zengin davasında yeni gelişme

Kağıthane Merkez Mahallesi'nde geçtiğimiz Aralık ayında saat 00.30 sıralarında meydana gelen olayda Marmara Üniversitesi İstatistik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Aslıhan Zengin (20), akşam saatlerinde yardım amaçlı semte yeni taşınan çocukluk arkadaşı Eren Y.'nin evine gitmişti. Burada arkadaşları Sıla K. ve Yunus Emre K. ile taşınmaya yardımcı olan Zengin, birkaç saat sonra yanlarından ayrılarak evine dönmüştü. Kıyafetlerini değiştiren genç kız ardından kahve içmek için tekrardan arkadaşlarının da olduğu Eren Y.'nin evine gitmek için gece yarısı yola çıkmıştı. “Abi korkuttun beni” dediği şahıs belinden bıçaklamıştı Yaya olarak yürüyen genç kız, yaklaşık 15 dakika sonra Eren Y.‘nin bulunduğu binanın önüne gelmişti. O esnada kapının şifresini yanlış giren genç kızın arkasından bir şahıs koşarak yaklaşmıştı. Genç kızın “Abi korkuttun beni” diye tepki verdiği kasklı şahıs, hiç sesini çıkartmadan genç kızı belinden bıçaklamıştı. Olayın ardından saldırgan bıçağı olay yerinde peçeteye sarıp attıktan sonra kaçarken, genç kız yere düşmüştü. Kanlar içerisinde kalan genç kızın çığlıklarını duyan arkadaşları yanına gelmişti. İlk müdahalesi arkadaşları tarafından yapılan genç kız için sağlık ekiplerine ihbarda bulunulmuştu. Bıçaklanan kızın 3 organı zarar görmüştü İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralanan genç kızı yaptıkları ilk müdahalenin ardından Sarıyer Seyrantepe Yerleşkesindeki Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırarak hemen ameliyat alınmıştı. Bıçaklanması sonucu 3 organı zarar gören genç kız, 6 saat süren ameliyat sonucu hayati tehlikeyi atlatarak normal bakım servisine alınmış, günler sonrada taburcu edilmişti. Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri, çevredeki güvenlik kamera görüntülerini incelemeye alarak genç kızın ifadesine başvurmuştu. Bıçaktan parmak izi çıkmamış, saldırganın net yüz görüntüsü bulunamamıştı Genç kız ifadesinde kendisini yaralayan şahsın evinin bulunduğu sokaktan itibaren kendisini takip ettiğini, kendisini rahatsız eden ve şüphelendiği kimsenin olmadığını söylemişti. Saldırganın Zengin'i olayı gerçekleştirdikten sonra peçeteye sarıp attığı bıçağın kriminal incelemesinde herhangi bir parmak izine rastlanılamadığı öğrenilmişti. Olayla ilgili ortaya çıkan görüntülerde ise saldırganın olaydan sonra binadan çıkıp, koşarak merdivenlerden aşağıya indiği, cadde üzerinde bir süre daha koştuğu ardından kaskını çıkartıp yol kenarında beklediği esnada çevirdiği taksiye bindiği, bir süre semtte dolaşıp Merkez Mahallesi'nde bir sitenin önünde park halinde olanda plakasız motosiklete bindiği ve Hasdal yönüne doğru giderek kayıplara karıştığı tespit edilmişti. Şahsın elde edilen görüntülerinin net olmaması nedeniyle eşleşme sağlanamamıştı. Kağıthane Asayiş polisinin yakaladığı şahıs tutuklanmıştı Olayla ilgili yaklaşık 5 aydır teknik ve fiziki takip yapan Kağıthane Asayiş Büro Amirliği polisleri, gelen ihbarları da değerlendirerek şahsın Murat H. (35) olduğunu tespit etmişti. Mobilya dükkanında çalışan şahsın iş yerine baskın yapan polis, onu bulamamıştı. Çalışanlara güvenlik kamera görüntülerini izleten polis, şahsın Murat H. olduğunu doğrulamıştı. İş yeri sahibi ise H.'nin bipolar davranış bozukluğu rahatsızlığı olduğunu söylemişti. Şahsın Güngören'de bir adreste mobilya montajında olduğunu öğrenen Kağıthane Asayiş Büro Amirliği polisleri, eve baskın düzenlemişti. Baskında H., montaj yaptığı esnada iş üstünde kıskıvrak yakalanmıştı. Gözaltına alınan şahsın evinde arama yapan polis, olay esnasında başında olan siyah-turuncu renkli kaskı ve olay esnasında giydiği kıyafetleri ele geçirmişti. Çocuğu ateşlendiği için ilaç bulmak için koştuğunu söylemişti Şahsa görüntüleri izleten polis, olay esnasında sokağa giren, sokakta elinde kaskla kaçan ve tedirgin şekilde taksiye binerek kaçan şansın kendisi olduğunu kabul etmişti. Ancak olayı kendisinin gerçekleştirmediğini, çocuğu ateşlendiği, ona ilaç almak için sokakta koştuğunu, taksi çevirdiğini ve aslında motosikleti olduğunu ancak lastiği patladığı için taksiyle evine gittiğini belirtmişti. Polis ise şahsın, taksiden indikten sonra motosikletle evine gittiğini tespit etmişti. Emniyete götürülen Murat H.'nin yapılan sorgulamasında “yalan beyan”, “kasten yaralama” ve “suç uydurma” gibi suçlardan kayıtlarının olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca şahsın ilk eşinin yumurtalık kanseri olduğu, ikinci bir telefon olduğu ortaya çıktığı ve farklı kadınlarla ilişkisi olduğu, eşini bu süreçte aldattığı, onu defalarca kez darbettiği, kanseri yenemeyen kadının ise hayatını kaybettiği ortaya çıkmıştı. Ayrıca Murat H.'nin geçtiğimiz sene Ocak ayında başka bir kadınla evlendiği ve 1.5 yaşında oğlu olduğu öğrenilmişti. Kendisini bıçaklayanı tanımadığını söylediği saldırgan tutuklanmıştı Diğer yandan bıçaklanan Aslıhan Zengin'in, emniyete gelerek Murat H.'yi teşhis ettiği bilgisine ulaşılmıştı. Evinde bulunan kıyafetlerini ve kaskını doğrulayan Aslıhan Zengin, şahsı tanımadığını ifade etmişti. Emniyette ifadesi alınarak adliyeye sevk edilen Murat H. çıkartıldığı mahkemece “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. “Aslıhan aracıma bindi, sosyal medyadan ekledim” Bu olaydan yaklaşık 13 gün sonra şoke eden bir gelişme yaşandı. Edinilen bilgiye göre, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Cafer B. (23) isimli şahıs, Kağıthane Asayiş Büro Amirliğine gelerek olayı kendisinin gerçekleştirdiğini söyledi. Şahıs ifadesinde, korsan taksicilik yaptığı dönemde Aslıhan Zengin'in kendi aracına bindiğini, daha sonra kendisini sosyal medyadan eklediğinde platonik olarak aşık olduğu İkra U. ile ortak arkadaş olduğunu gördüğünü ifade etti. “Kızla aramızı yapmadığı için bıçakladım” Şahıs ifadesinin devamında, Aslıhan Zengin'den kendisine bu ilişkinin olması için aracılık etmesini istediğini söylediğini, olay günü Aslıhan'ı aynı taleple ilgili aradığını, Aslıhan'ın kendisine aşağılayıcı ifadeler kullanması üzerine ablasına ait araçla olayın yaşandığı yere geldiğini, Aslıhan'ı yolda görüp kendisinin bıçakladığını söylediği bilgisine ulaşıldı. Şahıs olayda tutuklu Murat H.'nin kullandığı ve evinden çıkan kaskı da ne şekilde kendisinin aldığını ve geri verdiğini hatırlamadığını beyan etti. “Psikolojik olarak iyi durumda değil” Bunun üzerine Kağıthane Asayiş Büro Amirliği polisleri, olayla ilgili Cafer B.'nin aracını kullandığını söylediği ablası Semra B.'nin ifadesine başvurdu. Semra B. de ifadesinde, “Cafer 7-8 ay önce trafik kazası geçirdi. Bu kaza sonrası psikolojik olarak etkilendi ve olmayan şeyleri ben yaptım demeye başladı. Sürekli kendisine ailemize komplo kurulduğunu, televizyonda gördüğü birçok olayı kendisinin yaptığını beyan etmeye başladı. Olay da bahsetmiş olduğu aracı ben 28.02.2024 tarihinde satın aldım. Yani olay tarihinde yani 23.12.2023 günü benim böyle bir aracım dahi yoktu. Kardeşim Cafer olmayan şeyleri kendi yapmış gibi söylemeye başladı ve psikolojik olarak iyi bir durumda değildir. Kardeşimi tedavi ettirmeye çalışıyoruz, ancak yanaşmıyor. Platonik aşık olduğunu iddia ettiği İkra U. isimli şahıs benim kapı komşum olur. İkra'da Aslıhan Zengin'i tanımaz” dedi. Suçu üstlenmeye çalışan şahıs adli kontrolle serbest Olayla ilgili emniyette yeniden ifadesine başvurulan Aslıhan Zengin, şahsın platonik aşık olduğu İkra U.'yu hiç tanımadığını, şüpheli Cafer B.'nin anlattığı hiçbir şeyin aralarında geçmediğini, şahsın kim olduğunu dahi bilmediğini söyledi ve Cafer B.'den şikayetçi oldu. İfadelerin ardından savcılık talimatı üzerine Cafer B., “suç uydurma” suçundan gözaltına alındı. Adli işlemleri sonrası adliyeye sevk edilen şahıs, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Şahsın “intihara teşebbüs”, “kasten yaralama” ve “ateşli silahla kanununa muhalefet” suçlarından kaydı olduğu ve işsiz olduğu öğrenildi.

Beşiktaş’taki terör saldırısına ilişkin davada sanık hakkında ne karar verildi? Haber

Beşiktaş’taki terör saldırısına ilişkin davada sanık hakkında ne karar verildi?

Beşiktaş'ta 10 Aralık 2016’da gerçekleşen 40 polis memurunun şehit olduğu ve 7 vatandaşın da hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin firari olarak aranırken 7 yıl sonra yakalanan sanık Aydın Ekici’nin davasında karar çıktı. Beşiktaş Vodafone Park çevresinde 10 Aralık 2016’da gerçekleşen 40 polis memurunun şehit olduğu ve 7 vatandaşın da hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin firari olarak aranırken geçtiğimiz sene yakalanan sanık Aydın Ekici’nin yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Ekici Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağladı. Sanık avukatı ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada PKK terör örgütü yüzünden İstanbul’a göç ettiğini belirten Ekici, “Maddi ve manevi olarak bu örgüt yüzünden zarar gördüm. Tek amacım İstanbul’a gelip, para kazanmaktı. Mehmet Emin denen şahsın kim olduğunu bilmiyorum” ifadelerini kullandı.   “Çok büyük bir mağduriyet yaşamaktayım” Savunmalarına Şükrü Koç’un PKK elemanı olduğunu bilmediğini söyleyen Ekici, “Şükrü Koç ile ihtiyaçlarım için birbirimizle konuşuyorduk. Üzerimde bulunan kimlik abimin kimliğidir. Şükrü Koç ile aramızda geçen telefon görüşmesi başka bir adli dosyayla ilgiliydi. Bu olayla alakalı değildi. Bu olaydan ötürü çok büyük bir mağduriyet yaşamaktayım. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. Duruşmada son sözü sorulan sanık “Adaletin tecelli edeceğinden şüphem yok. Burada hayatım söz konusudur. Takdir sizindir” dedi. 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı Kararını açıklayan mahkeme, sanık Aydın Ekici’yi ‘Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak’ suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmeden heyet, ayrıca üzerine atılı diğer suçlardan delil yetersizliğinden dolayı da beraatına hükmetti.

İstanbul'da "Sarallar" organize suç örgütüne yönelik yeni dava Haber

İstanbul'da "Sarallar" organize suç örgütüne yönelik yeni dava

İstanbul'da, "Sarallar" olarak bilinen organize suç örgütüne ilişkin düzenlenen yeni iddianamede, örgüt elebaşı Ümit Saral'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme", "tehdit" ve 8 kez "nitelikli yağma" suçlarından 97 yıldan 147 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 11 mağdur "müşteki" olarak yer alırken, 22 kişi "sanık" sıfatıyla belirtildi. Örgüt elebaşı ve yöneticisi Ümit Saral ile yetkilendirilen örgüt yöneticisi Tolgahan Çeken'in, Saral'ın talimatları doğrultusunda örgüt üyelerine yasa dışı emir ve talimatlar vererek, mağdurlardan zorla maddi menfaat sağlamaya çalıştığı ifade edildi. İddianamede, örgüt mensuplarının kendilerini göstermek ve örgütün üstünlüğünü kabul ettirmek adına birçok suç eylemi gerçekleştirdiği belirtilirken, örgüt yöneticilerinin talimatlarının sorgulanmaksızın yerine getirildiği vurgulandı. İstanbul'da faaliyet gösteren organize suç örgütlerinin tespiti ve çalışma alanlarının deşifresine yönelik yapılan çalışmalarda, daha önce işlemiş olduğu suçlardan dolayı tutuklu bulunan Ümit Saral'ın, avukatı olan Tolgahan Çeken aracılığıyla cezaevinde telefon kullanarak örgütü yönettiği belirlendi. İddianamede, ayrıca yürütülen soruşturma kapsamında sanık Çeken hakkında tutuklama kararı verildiği, ancak tahliye olduktan sonra Saral adına eylem ve faaliyetlerine devam ettiği ifade edildi. Saral'ın cezaevinde yaptığı görüşmeler sonrası aldığı talimatlar doğrultusunda diğer örgüt üyelerini yönlendirdiği bilgisine ulaşıldı. 26 Nisan 2022'de emniyete yapılan bir ihbar sonrasında polis ekiplerinin intikal ettiği iş yerinde yapılan görüşmede, müştekiler Özcan Güleş ve Cemil Çelik'in, iş yerine gelen 4 kişinin silahlı olduklarını belli edecek şekilde "Ümit Saral'ın selamı var. Size etek giydirecek. 1 milyon lira ceza kesti size bir an önce ödemenizi yapın" şeklinde tehdit edildiği ve bu eylemin sanık Çeken tarafından organize edildiğinin belirlendiği ifade edildi. Sanık Tolgahan Çeken'in avukatlık yetkilerini kullanarak suç örgütü yönettiği tespit edildi Sanık Saral'ın cezaevinde bulunuyor olmasının elebaşılığını yaptığı değerlendirilen organize suç örgütünün eylem ve faaliyetlerini etkilemediği, sanık avukatı Çeken aracılığıyla örgütü yönettiği, Çeken'in de görevi gereği sahip olduğu avukatlık yetkilerini örgütün çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullandığı kaydedilen iddianamede, sanık Çeken'in ticari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturduğu izlenimiyle mağdurlar üzerinde baskı ve tehditte bulunarak menfaat temin etmeye çalıştığı anlatıldı. İddianamede, örgütün vatandaşlar üzerinde tehditle baskı kurduklarının tespit edildiği, sanık Saral'ın soy bağı ve soyadı nedeniyle ulusal olarak bilinirliği bulunan "Sarallar" olarak tanınan suç örgütüyle organik bağ içerisinde olduğu, cezaevinde olmasına rağmen sanık Çeken aracılığıyla örgütün devamlılığını sağladığı, diğer örgüt üyesi sanıkların da bu durumu bilerek yer aldıkları ve örgütün varlığını devam ettirmesi için eylemlerde bulunduklarına yer verildi. Sanıkların gerçekleştirdiği 7 farklı eylemin anlatıldığı iddianamede, örgüt faaliyeti çerçevesinde "yağma", "tehdit" ve "ateşli silahlar ve bıçaklar ile aletler hakkında kanununa muhalefet" başta olmak üzere çeşitli suçları işlediği vurgulandı. İddianamede, sanık Ümit Saral ile Tolgahan Çeken'in "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme", "tehdit" ve 8 kez "nitelikli yağma" suçlarından sanık Saral'ın 97 yıldan 147 yıl, Çeken'in ise 87 yıldan 127 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 20 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme", "nitelikli yağma", "tehdit" ve "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşındırma veya bulundurma" suçlarından 17'şer yıldan 31'er yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası istendi. İddianame İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi, sanıkların yargılanmalarına önümüzdeki günlerde başlanacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.