[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhuriyet Halk Partisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Başkan İlgazi’den sermaye sahiplerine “Sendika Anayasal haktır” çıkışı Haber

Başkan İlgazi’den sermaye sahiplerine “Sendika Anayasal haktır” çıkışı

AYSELİN UZUN - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konak İlçe Başkanlığı İşçi ve Emek Komisyonu tarafından Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasıyla birlikte işçilerin sendikal haklarına dikkat çekildi. CHP Konak İlçe Başkanı Ozan Ali İlgazi başta olmak üzere Konak Kent Konseyi, Sosyal-İş Sendikası ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyelerinin katılın gösterdiği açılmada “Sendika Haktır, Engellenemez" sloganları yükseltildi. EZİLEN İŞÇİ OLACAKTIR İşçisinin sendikalaşmasına karlı çıkan ve bu konuda yaptırımda bulunan iş verenleri sert sözlerle eleştiren İlgazi, “Gün geçmiyor ki bir işçinin hakkı yenmesin, emeği sömürülmesin! Gün geçmiyor ki hukuk sistemi güçlüden (sermayeden) yana olmasın! Ama bilmiyorlar ki sonunda kazanan işçi oluyor, bundan sonra da kazanan aynı şekilde ezilen işçi olacaktır. Dünya’nın gelişmiş ülkelerinde yapay zeka üzerine icatlar, programlar yapılırken; ülkemizde ise işçinin sendikalaşmasını engellemeye yönelik türlü türlü entrikaları programlanıyor. Mesela bir gecede iş kolu değiştirmek gibi! Türkiye’de sendikalaşma oranı, ocak ayında yüzde 15,22 iken İsveç’te yüzde 64.9, Norveç 49.2, İtalya 34.4, Danimarka 66.5, Finlandiya 60.3 ile en yüksek sendikalaşma oranına sahip ülkeler. Bunun yanında Fransa 8.8, Amerika 10.1, İspanya 13.6, İsviçre 14.9 ile en düşün orana sahip ülkeler konumundadırlar. Sendikalaşmanın bir hak olduğu anayasamızda çok net şekilde ifade edilmiştir” açıklamasında bulundu. HAKLARA RAĞMEN…  “Toplu İş Sözleşmesi ve yetkili sendika hakkı kazanabilmek için, iş yerinde çalışan işçilerin en az yüzde 50’sini temsil eden sendika olması gerekmektedir. Bu yetki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından onaylanır” diyerek sendikanın Anayasal bir hak olduğuna dikkat çeken İlgazi, bunun ülkemizde sermaye sahipleri tarafından çiğnendiğine vurguladı. İlgazi, “Anayasa’nın 51. maddesi diyor ki: ‘çalışanlar, önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptirler’ Buna göre her bir işçi istediği gibi bir sendikaya üye olabilir, değiştirebilir veya üyelikten ayrılabilir. Ancak ne yazık ki, sermaye sahipleri anayasamızda ve kanunlarımızda açıkça belirtilmiş haklara rağmen; hak yemeye, zorbalıklar sergilemeye devam ediyorlar. Bunun son örneklerinden biri de maalesef, Telus Digital şirketinde yaşanmaktadır. İstanbul ve İzmir’de yer alan Kanada merkezli şirkette çalışan işçilerin yüzde 60’ı, Çağrı İş Sendikası’na üye olarak anayasada ve kanunlarda kendilerine tanınmış haklara sahip olmak istemişlerdir. Şirket ise itiraz ederek konuyu mahkemeye taşımıştır. Bununla kalmayıp bir gecede iş kolunu hizmet olarak değiştirmiştir. Bunun neticesinde işçilerin üyelikleri bir gecede sıfırlanmıştır. Buna rağmen Çağrı İş Sendikası’nın bir dönem Toplu İş Sözleşmesi yapma hakkı bulunmaktadır. Telus’un yaptığı itirazın ilk duruşması Ankara 4.İş Mahkemesi’nde 15 Ekim’de görülmüştür. İkinci duruşma ise 19 Aralık'ta yapılacaktır. Bizler de bu duruşmayı yakından takip edeceğiz. Telus Digital dava görülürken boş durmuyor işçilere Personel İyileştirme Programı altında mobbingler uyguluyor hatta ve hatta 2 kişiyi işten atıyor. Berfin Büyükertaş ve Abdülkerim Bişkin. İkisinin de tek kabahati, haklarına sahip çıkmak ve sömürü düzenine boyun eğmemek! Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak dün olduğu gibi bugün de yarında her zaman ezilen, hakları sömürülen işçilerimizin yanında olacağız. Sömürü düzeni bitecek, sermaye ve patron kaybedecek; işçi ve emek kazanacak” dedi. Telus Digital işçileri adına söz alan Hasan Hüseyin Yavuz ise “Biz düşük ücretlere, keyfi kesinti ve yasaklara, iş yerinde baskı ve haksız işten çıkarmalara artık dur demek için sendikalaştık. Sendikamız Çağrı İş, geçen Temmuz ayında hem işkolu barajını aştı hem de iş yerinde yeterli sayıya ulaştı ve bakanlıktan yetki belgesini aldı. Fakat Telus şirketi ilk önce yetkimize itiraz etti, daha sonra sendikal örgütlenme sürecimizde öncü olan arkadaşlarımızı hukuksuzca işten çıkardı. Bugün geldiğimiz noktada ofis içinde baskılar devam ediyor, koşullar kötüye gidiyor, maaşlarımız enflasyon karşısında eriyor ve her geçen gün daha da fakirleşiyoruz. Geçtiğimiz haftalarda ofisin önünde, sosyal medyada, hatta mecliste yükselttiğimiz çağrıyı burada yineliyoruz: Telus, itirazı geri çek, sendika ile masaya otur! Toplu iş sözleşmesi hakkımız, anayasal hakkımıza saygı duy” şeklinde konuştu.

CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan kimdir? Haber

CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan kimdir?

Gazeteci Yavuz Oğhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkez İletişim Koordinatörü olarak atandı. Peki, Yavuz Oğhan kimdir?  YAVUZ OĞHAN KİMDİR? 1969 doğumlu Yavuz Oğhan, gazetecilik kariyerine ATV’de Ali Kırca'nın ekibinde gece muhabiri olarak adım attı. Beş yıl süren muhabirlik görevinden sonra haber müdürlüğüne terfi etti. Ardından, Uğur Dündar’ın Ankara temsilciliği görevini yürüttüğü Star gazetesinde çalıştı ve sonrasında CNN TÜRK’ün Ankara haber müdürlüğü ve temsilciliğini üstlendi. 2009 yılında İstanbul’a taşınarak CNN TÜRK’te haber koordinatörü olarak göreve başladı ve 2011’de bu görevinden ayrıldı. Posta ve Radikal gazetelerinde yöneticilik yaptı, Artı 1 kanalında ise Genel Yayın Yönetmeni olarak görev aldı. Yavuz Oğhan, ayrıca RS FM’de "bidebunudinle" adlı programı hazırlayıp sundu. Son olarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından CHP Genel Merkez İletişim Koordinatörlüğü’ne atandı. CHP'DE İLETİŞİM KOORDİNATÖRÜ OLDU Yeni görevine başladığını sosyal medya üzerinden duyuran Oğhan, paylaşımında şu açıklamaları yaptı: “30 yılı aşkın süredir devam eden gazetecilik maceramda bugün açtığım bambaşka bir sayfanın haberini vermek istiyorum size. Bugünden itibaren Cumhuriyet Halk Partisi’nde Genel Merkez İletişim Koordinatörlüğü görevini üstleniyorum. Son beş yılda büyük emeklerle yetiştirdiğimiz Gazete Pencere’de geçen sürecin bundan sonraki bölümünde masanın diğer tarafında olacağım. Gazete Pencere’de ise bundan böyle Genel Yayın Yönetmeni olarak, gazeteyi birlikte kurduğumuz İzzet Doğan devam edecek. Kısa sürede Türkiye’nin tanıdığı, takip ettiği bir mecra haline gelen Gazete Pencere’nin bundan sonra da aynı heyecan ve dinamizm ile yayın hayatına devam edişini, okur ve takipçi olarak izlemek bana da gurur verecek. Sizden de ricam, büyük emek biriktirdiğimiz gazetemizi sahipsiz bırakmamanız. Neticede Gazete Pencere size, CHP'nin iletişimi bana emanet”

Yücel’den Bakan Tekin’e sert tepki: Milli güvenlik sorunu! Haber

Yücel’den Bakan Tekin’e sert tepki: Milli güvenlik sorunu!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yönelik sert eleştirilerde bulundu. Yücel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, çocukların laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırılmaya çalışıldığını, CHP’li belediyelerin kreş projelerinin engellenmek istendiğini iddia ederek, Bakan Tekin’in uygulamalarını sert bir dille eleştirdi. Kreşlerin çalışan anne babalar için hayati bir önem taşıdığını vurgulayan Yücel, açıklamasında çocuklara yönelik çağdaş, hijyenik ve destekleyici eğitim hizmetlerinin önemine dikkat çekti. KREŞLER ÇALIŞAN ANNE BABALARIN KURTARICISI Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak Yusuf Tekin’e sert tepki veren Yücel, “En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırmaya çalışan, okulları dahi temizlemeyi beceremeyen, evlatlarımıza bir öğün yemeği çok gören, tarikat sevdalısı zat şimdi de CHP'nin en çok önemsediği projesini engellemenin derdine düşmüş. Milli güvenlik sorunu olan Yusuf Tekin, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin açtığı kreşleri kapatmak ve yenilerinin açılmasına da mâni olmak istiyor. Bana bak hadsiz adam! O kreşler çalışan anne babaların kurtarıcısı... O kreşlerde çocuklar çok uygun fiyatlara eğitim alıyor... O kreşlerde çocuklarımız hijyenik ortamda en az bir öğün yemek yiyebiliyor. Sen, ÇEDES dayatmasıyla sınıflara maket mezar dikip ağıt yaktırırsın, biz çocuklara gülmeyi, şarkı söylemeyi, hayatı öğretiriz... Sen, öğrencilere vatan hainlerinin mezarını temizletirsin, biz çevreyi korumayı öğretiriz... Sen çocukları Orta çağ karanlığına hapsetmeye çalışırsın, biz Atatürk'ü ve Cumhuriyet değerlerini öğretiriz. Çünkü sen, aydınlığa, sanata, bilime, erdeme, onura, cesarete, umuda, akan suya, meyve çağında ağaca, güzel olan her şeye düşmansın... Sen bu milletin ve çağdaş Türkiye'nin düşmanısın” ifadelerine yer verdi.

İzmir ses yükseltti: Siyasiler ve sivil toplum örgütleri adalet için buluştu Haber

İzmir ses yükseltti: Siyasiler ve sivil toplum örgütleri adalet için buluştu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi tarafından ilki İzmir’de düzenlenen ‘Adalet Buluşmaları- Şiddetle Mücadele’ panelinde, CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ve Adalet Politikaları Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem önemli mesajlar verdi. Şiddetin tüm boyutlarıyla ele alındığı bu önemli buluşmada, çözüm önerileri ve adaletin rolü tartışılırken; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Parti Meclis Üyesi Özkan Tice ve Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay da toplantıda yer aldı. ÜLKENİN TÜM DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇTIRACAK OLANLARIZ Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından kürsüye davet edilen CHP İzmir İl Başkanı Aslanoğlu, şiddetsiz bir gelecek için çalışmaya devam edeceklerini vurguladı. Aslanoğlu, sözlerine şöyle başladı: “Türkiye'de son 22 yılda yaşananları iki başlıkla özetleyebiliriz aslında. Biri adaletsiz Türkiye, diğeri şiddet mağduru Türkiye. Adalet yok! Yargıda, atamada, gelir dağılımında, eğitimde adalet yok. Şiddet mağduruyuz! Kadınlar, çocuklar, istismara ve mobbinge maruz kalanlar, yaşama tutunmaya çalışırken katledilenler, ekonomik şiddete uğrayanlar şiddet mağduru. Yasaların uygulanmadığı yerde çetelerin, tarikatların insafına bırakılanlar, tek adam anlayışı ve parti devletine dönüşmüş sistemde her gün yok sayılanlar, yalnız bırakılanlar şiddet mağduru… Bizler, bu ülkenin çocukları, fikirleri, söylemleri, okudukları veya izledikleri nedeniyle ezilmemesi gereken bir toplumuz. Aksine bizler, sorgulayan yeni nesil, yüceltilsin isteyenleriz. Meslek odaları ve sevdalılarız; emekliler, ezilenler, çiftçiler, köylüler, akademisyenler, atanamayanlar, baskı altındaki hâkimler, savcılar ve avukatlarız. Biz halkız, Cumhuriyetiz, Türkiye’yiz. Biz, biz olmaktan vazgeçmediğimiz sürece adaleti yeniden sağlayacak, şiddeti yok edecek ve ülkenin tüm dağlarında yeniden çiçekler açtıracak olanlarız.” YILAN GÖRDÜĞÜNDE BAŞINI EZENLERDENİZ Adalet Politikaları Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdem de, “Bu düzenin karşısındaki tek kuvvet Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Ülkeyi sevenler, gelecek için endişeli olanlar, kim varsa… Herkesin CHP çatısı altında bir elden ve ortak biçimde önümüzdeki seçimi kazanarak CHP’yi getirmesi gerekiyor. Bunun başka yolu yok. Ben en çok tüm CHP’lilere güveniyorum. Bizler bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenlerden değil, yılan gördüğünde başını ezenlerdeniz” çağrısında bulundu. CHP Muğla Milletvekili Uzun ise şu ifadelere dikkat çekti: “Tüzük kurultayımızın hemen sonunda ülkenin kurtuluşa ve aydınlık yarınlarına nasıl kavuşacağına ilişkin çalışmaları üstenci bir yapıyla değil, toplumcu bir anlayışla çözebileceğimiz anlayışındayız. Elbette çalışmalarımızın tek ayağı ve kentte başlatılan bölümü dışında yapılmakta olan gölge Adalet Bakanlığı ismi ile yürüttüğümüz çalışmalar var. Bunların etki ve izlerini ağır ağır görmeye başladık. Çalışmaların anlam ifade etmesi için birlikte olduğumuzu, bir arada yarattığı gücü ortaya koymalıyız. Bu nedenle bizim bildiğimiz ve ifade ettiğimiz bu durumu rakiplerimiz de biliyorlar ki bizi bu noktadan yıpratmaya çalışıyorlar. Bizim bir tane ülkemiz var. O ülkemizin aydınlığı ancak CHP’nin yaratacağı aydınlıkla mümkün olacaktır. Ülkemizin geleceğini yeniden inşa etmek ve aydınlık ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşamımızın her yerine yansıtabilmek için bugün buradaki başlangıcın hepimize hayırlı olmasını diliyorum.” SOKAKLARDAN, MEYDANLARDAN KORKAMAYIZ CHP Aydın Milletvekili Bülbül de, “CHP, 47 yıl sonra ilk kez birinci parti oldu. CHP değişim kurultayı ile birlikte artık vatandaşa da değişimi hissettirmeli. Ekonomi, sağlık, adalette değişim yaşanacak. Çözümlerle vatandaşı ikna etmeliyiz. Emekliye, asgari ücretliye, yargıda mağdur olana, işsize çözümleri ortaya koyacağız. Sokaklardan, meydanlardan korkamayız. Özgürlük için meydanlara sokaklara çıkacağız, gaz, cop yiyeceğiz. Ancak hak ve özgürlükler için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Biz karşı koyuyoruz ancak taban olmazsa, vatandaş olmazsa, sokaklara çıkmazsa bunda sonuç alamayız. Bunun için diyoruz ki sokaklara da çıkacağız, meydanlara da çıkacağız. El birliği ile vatandaşa anlatacağız” mesajını iletti.

Meclis Üyesi İpek Kul: İstanbul Sözleşmesi manipülasyonlara uğratıldı Haber

Meclis Üyesi İpek Kul: İstanbul Sözleşmesi manipülasyonlara uğratıldı

İLKSES TV ekranlarında yayınlanan Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programının konuğu İzmir Büyükşehir / Bayraklı Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Av. İpek Kul oldu. Programda Türkiye’de kronikleşen bir sorun haline gelen kadın cinayetlerine değinen Kul, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çekerek, “Sözleşmeden çekilme kararı kesinlikle meşru değil. Ancak biz artık Türkiye’de bir şeyin hukuka uygun olup olmadığını tartışmaktan çok başka gündemler akışında kayboluyoruz. Gündemimiz çok hızlı değişiyor” açıklamasından bulundu. ÇEKİLME KARARI KESİNLİKLE MEŞRU DEĞİL “Türkiye’de birçok kadına karşı şiddet ve cinayet olayına şahit oluyoruz. Ancak bir şekilde hiçbirinin sonucu kamu vicdanını tatmin edecek şekilde olmuyor” diyerek sözlerine başlayan Kul, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının kanunen meşru olmadığını dile getirerek, “Bütün bunlara baktığımda aslında bir sosyal politikanın ürünü olduğunu düşünüyorum ben. Son günlerde İstanbul Sözleşmesiyle ilgili tartışmalar tekrar gündeme geldi. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesinin ne olduğunu, esasında neyi hedeflediğini konuşmakta fayda var. Çünkü sözleşme bazı manipülasyonlara maruz kaldı. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmes'inin neyi koruduğundan bahsetmek istiyorum. Sözleşmenin asıl adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi.” Burada sözleşmenin kendi içerisinde aile kavramını barındırıyor olmasıyla da aslında topluma yansıtıldığı gibi aile kavramını tanımıma ve hiçe sayma gibi bir amacının olmadığını gösteriyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin kendi adı içinde bir aile geçiyor. Ancak biliyorsunuz İstanbul Sözleşmesi bir gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çekilme kararıyla sonlandı. Buna ilişkin çok sayıda Avrupa Konseyi’nden tepkisel davranışlar söz konusu oldu. Sözleşmeden çekilme kararı kesinlikle meşru değil. Çünkü hem Danıştay’ın mütalaasında hem de Danıştay’ın 5 kişilik heyetinin 2 üyesinin “Bu çekilme hukuka uygun değildir” ifadelerinde bunu görüyoruz. Ancak biz artık Türkiye’de bir şeyin hukuka uygun olup olmadığını tartışmaktan çok başka gündemler akışında kayboluyoruz. Gündemimiz çok hızlı değişiyor. O yüzden bazı şeylere sadece o anlık tepki gösteriyoruz” ifadelerini kullandı. SÖZLEŞME ÖCÜLEŞTİRİLİYOR Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını eleştiren ve bu kararın verilmesinin altında iktidar olma kaygısı yattığını vurgulayan Kul, “Geçtiğimiz haftalara baktığımızda 2 genç kadının korkunç bir şekilde katledilmesi ve hala Narin‘in failleri hakkında net bir bilgi konulamayan 8 yaşında bir çocuğun ölümü, kaybolduğu sanılan ve 20. gününde bulunan Rojin’in intihar ettiğine yönelik bazı söylemlerin olması gibi tehditlerle karşı karşıyayız. Bu nedenle gündem çok hızlı değişiyor. İstanbul Sözleşmesi’ni aslında iptale götüren süreci hala devam eden politikalarda çok net görebiliriz. Ben bunun AK Parti’nin ve kendi iktidar paydaşı partilerin tek başına iktidarı alabilmek için yeterli çoğunluğa sahip olmadığını ve 2023 Genel Seçimlerinde başka ortaklara da ihtiyacı olması üzerine gelişen bir reaksiyon olduğunu düşünüyorum. Çünkü neredeyse taban tabana zıt olan partiler bir ittifak oluşturdular. Bu partilerden bir tanesi olan HÜDA PAR’ın kadınların sahiplendirmesi yönünde açıklamaları oldu. Ve tabi ki de böyle bir partinin kadınları koruyan bir sözleşmeye onay vermesi mümkün değildi. Ancak neticesinde sözleşmenin bahsedildiği gibi aile kavramını görmezden gelmesi mümkün değil. Öte yandan sözleşme LGBT ile çok ilişkilendirildi ama sözleşmenin içerisinde LGBT ile alakalı bir düzenleme olmadığı gibi ilişkilendirilmesinin de ben bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sözleşmeye gelen eleştirilerden bir tanesi “Kadının beyanı esastır” cümlesiydi. Burada kadının beyanının sorgulanamayacağını ve bunun erkekleri mağdur edeceğini öne sürdüler. “Kadının beyanı esastır” cümlesi aslında eski Yargıtay içtihatlarına dayanmakla birlikte, kadının şiddet anında gördüğü psikolojiyle sorgulanmaması ve anında önleyici tedbirler alınması adına bir uygulamadır. Zaten bu daha sonra bir yargılama olacak ama önleyici tedbirlerin alınması gerekiyor. Ancak bu cümle manipüle edilerek sözleşme öcüleştiriliyor” diye konuştu. ÇEKİLME KARARINDAN DÖNÜLMESİ ELZEM Partisinin ve Özgür Özel’in İstanbul Sözleşmesi konusundaki adımlarını çok önemli bulduğunu belirten Kul, “Genel Başkanımız Özgür Özel, İstanbul Sözleşmesiyle ilgili yaptığı bir vurguda ‘AK Parti iktidarının yaptığı tek iyi şey ne derseniz , İstanbul Sözleşmesi derim’ demişti ama onu da oy kaygısıyla harcadıklarını belirtmişti. Ben bunun çok doğru bir tespit olduğunu düşünüyorum. Öte yandan hala bu karardan dönülmemesini de caydırıcılık olmaması nedeniyle bazı kesimlere cesaret verdiğini söyleyebilirim. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından dönülmesi elzem” dedi.

İzmirli başkanlardan Kılıçdaroğlu’na destek Haber

İzmirli başkanlardan Kılıçdaroğlu’na destek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Avukat Mustafa Doğan İnal’a yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) söylediği sözler nedeniyle yargılandığı dava duruşması dün gerçekleşti. İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada, Kılıçdaroğlu'nun ‘zorla getirilme’ kararı kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. İzmirli belediye başkanları, bu karara tepki göstererek Kılıçdaroğlu'na sosyal medya hesapları üzerinden desteklerini ifade etti. Belediye başkanları, yargının tarafsızlığını sorgulayan açıklamalarda bulunurken, bu kararın hukukun siyasallaştığına dair endişeleri artırdığını vurguladılar. YILDIZ: KILIÇDAROĞLU VE HALKIMIZIN ORTAK DERDİ AYNI Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, “Hukukun olduğu yerde, gözdağı olamaz. Önceki Dönem Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu için verilen ‘zorla getirme’ kararı; ülkemizde yargı bağımsızlığının ve adalet terazisinin olmadığının göstergesidir. Tamamen siyasi bir çıkar girişimidir. Cumhuriyet ve değerlerlerinin yola çıkışının 101’inci yılına erişirken, demokrasi mücadelemiz devam ediyor. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve halkımızın ortak derdi aynıdır; arkasındayız” ifadelerine yer verdi. DUMAN: YARGININ TARAFSIZLIĞINI KAYBETTİĞİNİN GÖSTERGESİ Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında verilen zorla getirme kararı, yargının tarafsızlığını kaybettiğinin açık göstergesidir.  Bu karar siyasidir. ‘Hak, hukuk, adalet’ diyerek verdiği mücadele ile milyonlara umut olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun arkasındayız” diye aktardı. KINAY: SUÇLULAR DOLAŞIRKEN, BU KARARI KABUL ETMİYORUZ Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, “Önceki dönem Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından zorla getirme kararı verilmesi hukukun bağımsızlığına ve tarafsızlığa sürülmüş büyük bir lekedir. 26 suç kaydı bulunan suçlular, katiller, hırsızlar, tecavüzcüler sokakta elini kolunu sallayarak dolaşırken, eski Genel Başkanımıza yönelik alınan bu kararı kabul etmiyoruz. Muhalefeti susturmak ve gündemi değiştirmek için gösterilen bu çabaya karşı sözümüz çok net. Kemal Kılıçdaroğlu yalnız değildir” sözlerine yer verdi. SENGEL: TAMAMEN SİYASİ BİR KARAR Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında verilen duruşmaya zorla getirme kararı, tamamen siyasi bir karardır. Bu karar da göstermektedir ki, hukukun üstünlüğü yine siyasi amaçlara kurban edilmektedir.  Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman olduğu gibi bu hukuksuzluğun karşısında durmaya devam edeceğiz.  Adalet bir gün herkese lazım olacak” diye vurguladı. UZUN: KARARI KABUL ETMİYORUZ Narlıdere Belediye Başkanı Erman Uzun, “Cumhuriyet Halk Partimizin 7'nci Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında verilen zorla getirme kararı, adaletin temel ilkelerine ve demokratik değerlerimize zarar vermiştir. Yıllardır ülkemizin daha demokratik, adil ve özgür bir yer olması için mücadele eden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında verilen bu kararı kabul etmiyor, her zaman yanında olduğumuzu ifade ediyoruz” dedi.

Başkan Aslanoğlu CHP Gençlik Kolları ile bir araya geldi Haber

Başkan Aslanoğlu CHP Gençlik Kolları ile bir araya geldi

Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Ruhsar Selis Çelik ve yönetimi ile il gençlik kolları yönetim kurulu toplantısında bir araya geldi. Gerçekleştirilen il gençlik kolları yönetim kurulu toplantısına Menderes Belediye Başkanı İlkay Çiçek de katılım gösterdi.  Başkan Aslanoğlu, CHP Gençlik Kolları’nın gençlerin geçim, barınma ve gelecek kaygısı başta olmak üzere tüm sorunlarını gür bir sesle dile getirmek üzere yola çıktıklarını vurgulayarak, “İl Gençlik Kolları Başkanımız Ruhsar Selis Çelik ve yönetimi ile bir araya gelerek, il gençlik kolları yönetim kurulu toplantımızı gerçekleştirdik. Menderes Belediye Başkanımız İlkay Çiçek'in de katıldığı toplantımızda; gençlerimizle omuz omuza yürüdüğümüz iktidar yolunda gerçekleştireceğimiz çalışmalara ilişkin fikir alışverişinde bulunup, gündeme ilişkin genç bakış açılarını dinledik” ifadelerini kullandı.  İKTİDARA YÜRÜYORUZ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, kadın ve gençlik örgütleri kongrelerinin tamamlanmasının ardından ilk koordinasyon toplantılarını İl Başkanı Şenol Aslanoğlu başkanlığında Menderes’te gerçekleştirdi. Aslanoğlu toplantıda şunları söyledi:  "İzmir il örgütü olarak bugün Menderes’te çok faydalı toplantılar yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapılacak ilk seçimlerde iktidara geleceğini biliyoruz. Bunu taraflı tarafsız tüm anketlerde, sokakta, vatandaşlarımızla bir araya geldiğimiz tüm ortamlarda görüyoruz. Ancak biz iktidarı garanti gibi görüp rehavete kapılacak bir örgüt değiliz. İzmir örgütü partimizin en çalışkan, en aktif ve toplumsal tüm olaylarda ilik aksiyon alan örgütüdür. Bunu da partimiz içinde sağlanan uyuma ve birliğe borçluyuz. Yeni bir döneme girdik. Özellikle kadın ve gençlik kolları örgütlerimiz yenilendi ve örgütlerimize taze bir kan geldi. Yenilenen bu yönetimlerimiz ve ana kademe ilçe başkanlarımız ile bugün koordinasyonumuzu arttırmak, fikir alışverişinde bulunmak için dört ayrı oturumda CHP İzmir’in iktidar yolundaki hazırlıklarını ve çalışmalarımızı bir üst seviyeye taşıyacak yol haritalarını konuştuk. Gençlik ve kadın kolları il yönetimlerimiz ile birlikte ilçe başkanlarımızla ayrı toplantılarda ve daha sonra genişletilmiş son oturumda hep beraber önümüzdeki dönemi konuştuk."

CHP’li Kılıç gençleri meclise taşıdı: Bu gençlik nereye gidiyor? Haber

CHP’li Kılıç gençleri meclise taşıdı: Bu gençlik nereye gidiyor?

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada gençler arasında artan suç oranlarına dikkat çekti. Meclise sunduğu önerge ile suç oranlarındaki artışa medyanın etkisinin araştırılması için komisyon kurulmasını öneren CHP’li Kılıç, internet, sosyal medya, televizyon programları ve dizileri ile gençlerin suça özendirildiğini dile getirdi. Genel Kurul’a hitabında iktidar tarafından sorunun araştırılmak yerine muhaliflerin cezalandırıldığı şeklinde görüşlerini paylaşan CHP’li Kılıç, gençler arasında yaşanan bu sorunun çözümü için komisyon kurulması çağrısında bulundu. Yaşadıklarımız korku filmini aratır Kendisinin de bir anne olarak sürekli kafasından kötü senaryolar geçirdiğini belirten CHP’li Kılıç, verilen önergenin bir milat olmasını umduğunu söyledi. Şiddet olaylarının her gün yaşanmasının korku filminden kötü olduğu şeklinde yorumlayan CHP’li Kılıç, “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yıllardır cevabı aranan bir soru var, hep de herkesin de dilindedir: ‘Bu gençlik nereye gidiyor?’ Son dönemlerde sorduğumuz soru da ‘Gençlerde bu suç oranı neden bu kadar fazla?’ diye. Artık belki de bugün bir milat olur, bu soruyu tersten sorarız. ‘Bu gençlik için biz, bu siyasetçiler ne yapıyoruz?’ diye bir soruyu açmak gerekiyor bence. Bunun cevabını da birlikte aramalıyız. Ben bu konuya milletvekili sorumluluğu ama bir anne duyarlılığıyla bakıyorum. Benim de ergenlik döneminde bir oğlum var, adı Deniz. Ev ve okul dışında olduğunda, inanın, benim de yüreğim ağzımda; hele de arar da telefonumu açmazsa, mesajıma cevap vermezse, inanın, aklımdan bir sürü senaryo geçiyor filmlerdeki gibi ve biliyorum ki bizi izleyenler, buradaki milletvekili arkadaşlarım, anne babalar aslında aynı şeyi hissediyorlar ve hele de son günlerde yaşanan şiddet olaylarıyla da bu kaygı durumumuz aslında hepimizin de ortak noktamız. Her gün şiddet vakaları, cinayet olayları, her yer suç mahalli; organize vahşetin tam ortasındayız. Diyoruz ki: Acaba bu bir korku filmi mi? Hayır, korku filmi değil, korku filmini bile aratır bu yaşadıklarımız. Diyorum ki: Acaba kabus mu? Kabus olsa uyanırdık, bir türlü uyanamıyoruz neler yapsak da. O yüzden kafamızda hep aynı sözcük, kadınlar ve gençler adına bir sözcük var, bir mesaj: ‘Bugün de ölmedim anne’ diye, aslında hepimizin kafasından da bu sözcük geçiyor” şeklinde konuştu. İnternet ve diziler gençleri özendiriyor Gençlerin suça internet ve sosyal medya içerikleri ile çekildiğini aktaran CHP’li Kılıç, televizyondaki dizi ve programların içeriklerine de tepki gösterdi. Dizilerde işkence edenlerin kahramanlaştırıldığını dile getirerek, “Sorun belli: Gençlerde ve çocuklarda hızla yükselen çete ve mafyalara özenme, kolay para kazanma ve lüks yaşam isteği, uyuşturucu kullanımı, şiddet eğilimi gençlerin hayatını karartmaya devam ediyor. Yoksul bölgelerde yaşayan gençler suça teşvik ediliyor, uyuşturucu batağına sokuluyor ama yetkililer uzaktan seyrediyor. Çeteler sosyal medyada lüks hayatlarını gençlere pervasızca pazarlıyor; kara para aklayanlar enerjili, altınlı kahvelerini içmeye devam ediyor dışarıda. Çeteler, yeni nesil mafyalar internetten açık açık propaganda yapıyor. Yeni nesil şarkılarda aleni olarak uyuşturucu kullanımı güzellemesi yapılıyor. Sosyal medyada tıklanma uğruna şiddet videoları kol geziyor. Dizilerde ise suçlular gençlere kötü örnek; esas oğlanlar hep yakışıklı, hep aşık, baktığınızda hak savunucusu ama bir bakıyorsunuz, patır patır adam öldürüyor, işkence yapıyor ama kahraman olarak dayatılıyor izleyicilere, gençlere ve çocuklara. Gündüz programları ise evlere şenlik; ahlaksızlık diz boyu, şiddet diz boyu. Ve son günlerde konuşulan Discord ve Telegram konuları var, uygulamaları var. Çocukların beynini yıkıyor, zorbalığa alıştırıyor; tacizi, tecavüzü, şantajı doğallaştırıyor. Bunlar ülkemizin ve gençlerimizin maalesef gerçekleri. Dün bu uygulamalardan Discord’a bir erişim engeli getirildi; ya, demezler mi adama, “Bugüne kadar ne neredeydiniz? bunca olay yaşanmadan önce neredeydiniz?” derler. Sadece yasaklayarak bunların, bu suçların önüne geçemezsiniz. Sadece infaz düzenlemesiyle de bu toplumsal çöküşü, gençlerdeki bu ahlaki çöküşün önüne geçemezsiniz. Biz komşusu açken tok yatmayan, yan sokakta cenaze olduğunda yedi gün evinde televizyonu açmayan bir milletiz; merhametimiz en belirgin özelliğimizdi ama toplum olarak bu hâle geldik. Tabii ki bunu sorgulamak zorundayız” diye konuştu. Adalet sistemine “cadı avcısı” benzetmesi Konuşmasında muhalif kişilerin hedef alınarak yaptırımlar uygulandığını söyleyen CHP’li Kılıç, Radyo Televizyon Üst Kurumu Başkanının kuruma tanıdıklarını aldığını dile getirdi. İktidarın sorunları çözmek yerine kendisi gibi düşünmeyenleri hapse tıktığını iddia eden CHP’li Kılıç, “Bunlar olurken RTÜK Başkanı ne yapıyor? Denetlemek yerine, muhalif kanaldaki sunucunun mimiğine ceza kesiyor ya da eş dost akrabasını kurum içine yerleştirmekle uğraşıyor. Suç makinaları dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor ama iktidar gibi düşünmeyen vatandaşlar, işini yapan gazeteciler, insan hakları savunucuları, milletvekilleri hapse tıkılıyor ve bu yapılırken de adalet sistemi cadı avcısı olarak kullanılıyor iktidar adına. Peki, bu devletin bir görevi yok mu arkadaşlar, bizlerin bir görevi yok mu? Sınırları korumak görevlerimiz arasında. Koruyabiliyor muyuz? Hayır. Ekonomik kalkınmayı artırmak zorundayız. Artırabiliyor muyuz? Hayır. Toplumun huzur ve güvenini sağlamak zorundayız. Peki, sağlayabiliyor muyuz? Maalesef, hayır. Eğitim, adalet, sağlığa hiç girmiyorum; kokuşmuşluk, çürümüşlük zaten o alanlarda diz boyu. Gençlerde şiddet, uyuşturucu, çeteleşmeye özen, zorbalık, hepsi bütüncül sorunlar ve çözersek bu sorunu sadece biz çözebiliriz, sadece bu kurumda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülür, yeter ki kararlı olalım arkadaşlar. Aileden başlayarak eğitimden ekonomiye, denetimden adalet sistemine kadar gerekli düzenlemelerin yapılması için bu araştırma komisyonunu kurmak zorundayız, gençlerimizi başka türlü bu yozlaşmadan kurtaramayız” dedi. Gelin komisyonu kuralım Suça karışmış ve özendirilmiş çocukların tüm milletvekillerinin sorumluluğunda olduğunu belirten CHP’li Kılıç, konunun siyaset üstü olduğunu belirtmek adına “bir dakikalığına şu rozetleri de çıkarın” diye tüm milletvekillerine seslendi. Araştırma komisyonunun kurulması için çağrı yapan CHP’li Kılıç, Genel Kurul’a hitabını şu sözler ile bitirdi: “Değerli arkadaşlar, bunlar bizim çocuklarımız, yeğenlerimiz, torunlarımız; ya, eline kıymık batsa, gözünden yaş aksa, kaşını çatsa içimize dert olduklarımız. O yüzden bir dakikalığına şu rozetleri de çıkarın, elinizi vicdanınıza koyun, Allah aşkına en azından kendi hayatınızdaki gençleri, çocukları düşünün, bırakın siyaseti, kapının dışında kalsın, bir nesli şiddet ve suç sarmalından kurtarmak bizim boynumuzun borcu. Ya, eli kolu bağlı durup göz yummayalım maalesef bu kötü gidişe. Ve bugünden sonra değerli arkadaşlar, bugünden sonra milletvekili olarak hepimiz adına aileler ve gençlere güven, kötülere kâbus olalım; gelin, bu araştırma komisyonunu kuralım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.