TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Liderlerimizin belirlediği hedefe yaklaşıyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Liderlerimizin belirlediği hedefe yaklaşıyoruz

Yılmaz, resmi ziyareti kapsamında Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)-Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) tarafından düzenlenen İş Dünyasıyla Buluşma Programı'na katıldı. Buradaki konuşmasında Yılmaz, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin çok üst düzeyde, tarihi, kültürel bağlarının ise son derece derin olduğuna işaret ederek, iki ülke arasında dostluğun ötesinde kardeşlik hukuku olduğunu söyledi. Ekonomik ve ticari ilişkilerde kazan-kazan prensibiyle hareket ettiklerini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti: "Son dönemlerde geldiğimiz nokta hiç de azımsanacak bir nokta değil. 3 milyar doları aşan bir ticaret hacmimiz var artık. Liderlerimizin belirlediği 5 milyar dolar hedefine yaklaşıyoruz. Çeşitli tedbirlerle, tercihli ticaret sistemi listesindeki ürünlerin artırılmasından tutun, gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, ortak birtakım yatırımlar, projelere varıncaya kadar birçok alanda alacağımız mesafelerle bu ticaret hacminin önce 5 milyara sonra çok daha üst noktalara çıkacağından hiçbir şüphemiz yok. Diğer yandan baktığınız zaman ulaştırmadan gümrüğe, sağlıktan içişlerine, konsolosluk alanlarına varıncaya kadar iki ülke arasında ikili, çok taraflı birçok işbirliğinin devam etmekte olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle gümrük işlemlerinin basitleştirilip daha yeknesak hale getirilmesi konusunu Ticaret Bakanlığı'mız başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızla çalışıyoruz." Tercihli Ticaret Anlaşması'nın 1 Temmuz 2023'te yürürlüğe girdiğini ve belli ürünleri kapsadığını belirten Yılmaz, her geçen yıl bunu daha da genişletmek için iki ülkenin gayretlerini sürdüreceğini ifade etti. "Başarılı yatırımcı, sorunları çözülen yatırımcı başka yatırımcıları da cezbeder" Yılmaz, Türkiye'nin Özbekistan'da doğrudan yatırımlarının 1,5 milyar dolara ulaştığını, bunun her geçen yıl arttığını söyledi. Özbekistan'daki 1900 civarında Türk firmasının hem Özbekistan'ın ekonomisine, kalkınmasına hem de istihdamına destek olduğunu dile getiren Yılmaz, bu firmaların tekstil, enerji, finans, sigortacılık, metal gibi pek çok alanda faaliyet yürüttüğünü ifade etti. Yılmaz, Özbekistan'ın yatırımcıyı ve girişimciyi öne koyan anlayışı çerçevesinde doğrudan yatırımlar, yatırım teşvikleri, özelleştirme, kamu, özel ortaklığı mevzuatı ve yeşil ekonomi alanındaki teşviklerin tek bir çatı altında toplanmasını öngören yasa taslağı hazırlıklarını takip ettiklerini belirterek şunları kaydetti: "Önümüzdeki dönem çok daha uygun bir yatırım ortamında şirketlerimizin yatırımlarını artırarak devam ettirmelerini bekliyoruz. Müteahhitlik alanında da önemli ilişkilerimiz var. Başta içinde bulunduğumuz şu an Taşkent City Projesi olmak üzere birçok sembol, önemli projeye Türk müteahhitleri imza attılar. Geçtiğimiz yıl 250 büyük uluslararası müteahhitlik firması liste olarak yayınlandı. Onlar arasında 40 Türk firması var. Çin'den sonra ikinci sırada geliyoruz. Bu kapasitemizin Özbekistan'da da oldukça önemli bir noktaya geldiğini ifade etmek isterim. Bugüne kadar 286 proje üstlenmiş müteahhitlerimiz. Toplam tutar 7,5 milyar dolar mertebesine gelmiş durumda. Piramit Tower'dan Gardens Residence'a birçok projede Türk firmalarının imzası olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de kalkınma programları kapsamında altyapıdan yenilenebilir enerjiye, konut projelerine varıncaya kadar birçok projede yine Türk firmaların önemli sorumluluklar üstlenmelerini bekliyoruz." İki ülke arasındaki ekonomik faaliyetlerin artarak devam ettiğini, siyasi ilişkilerin mükemmel denilebilecek noktada bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bize düşen, siyasetçiler, devlet yöneticileri olarak uygun şartları oluşturmak. Gerisi özel sektörün işi, sizlerin işi. Siz ne kadar başarılı olursanız Özbekistan'a o kadar daha fazla yatırımcı gelir. Ben hep söylüyorum, yatırımcı yatırımcıyı çeker. Başarılı yatırımcı, sorunları çözülen yatırımcı başka yatırımcıları da cezbeder." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Enflasyonla mücadelede yüzde 20'nin altını hedefliyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Enflasyonla mücadelede yüzde 20'nin altını hedefliyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TRT HABER'da soruları yanıtladı. Orta vadeli programa ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, bunun 3 yıllık bir program olduğunu anımsattı. Yılmaz, "Orta vadeli programımız işliyor, etkilerini gösteriyor. Temel büyüklükler itibarıyla baktığımızda geçen yılı büyümede iyi bir şekilde kapattık, yüzde 4,5 büyüme sağladık. İlk defa ülkemiz ekonomik büyüklük olarak 1 trilyon doları geçti. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz, satın alma gücü paritesine göre 11. büyük ekonomiyiz." diye konuştu. Yılmaz, kişi başına gelirin 13 bin doları aştığını belirterek, bu dönemde ihracat ve turizmin de ciddi bir performans gösterdiğini dile getirdi. "Türkiye, ihracatta 256 milyar dolar, hizmet ticaretinde de 100 milyar dolar performans ortaya koydu." ifadelerini kullanan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Geçen yıl mayıs aylarında 60 milyar dolar civarındaydı cari açığımız. Yıl sonu 45 milyar dolarla kapattık. Bugün geldiğimiz noktada 31 küsur milyar dolarlardayız. Bütçe performansımız da son derece olumlu ve orta vadeli programdaki hedeflerden daha iyi gerçekleşti, 6,4 olacak demiştik. Gerçekleşme 5,2 oldu. Finansal tarafta da Türkiye bu dönem reel ekonominin yanı sıra önemli iyileşmeler sağladı. Merkez Bankamızın rezervleri yükselme eğilimine girdi, kur korumalı mevduatta ciddi düşüşler sağlandı, kredi risk primlerimizde çok ciddi bir geriye gidiş oldu. Yurt dışından borçlanma maliyetlerimizde ciddi bir düşüş oldu, geçmişe göre yine kur oynaklığının azaldığı bir dönem gördük. Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemize ilişkin değerlendirmelerinde olumlu değişimler izledik. Orta vadeli program çalışıyor, sonuçlarını görmeye başladık ama bu program malum bir yıllık değil, 3 yıllık. Bu yılın ikinci yarısında ve izleyen yıllarda programın sonuçlarını daha net bir şekilde görmüş olacağız. Enflasyon bağlamında özellikle meyvelerini, etkilerini çok daha net bir şekilde görmeye başlayacağız." Yılmaz, enflasyonla mücadeledeki yol haritasının etkilerinin de görülmeye başlandığına işaret ederek, "Geçen yıl ortalama aylık enflasyonumuz 4,3 civarında gerçekleşmiş. Son olarak mart ayında 3,2 enflasyon gördük. Bunun önümüzdeki aylarda daha çok ivme kaybetmesini bekliyoruz. Aylık bazda enflasyon oranımız giderek düşüş trendini gösterecek. Yıllık bazda etkiler ise biraz zaman alacak, mayıs ayından sonra haziran ayı enflasyonundan başlayarak yıllık bazda düşüşleri de göreceğiz. Yılın ikinci yarısında özellikle haziran, temmuz, ağustos, eylül, bu dört ayda daha hızlı bir düşüşü yıllık enflasyon bazında göreceğiz." ifadelerini kullandı. Enflasyonun düşürülmesinin temel öncelikleri olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Vatandaş şu anda enflasyonu birinci öncelikli konu olarak görüyorsa bu hükümetin de birinci öncelikli konusudur. Gelecek yıl yüzde 20'nin altını hedefliyoruz, 2026'da ise tek haneli rakamlara yeniden dönecek ülkemiz. Bunun planını programını yapmış durumdayız." dedi. "Bir yasal düzenleme ihtiyacı görünüyor" Maliye politikalarında yapılacaklara ilişkin de açıklamalarda bulunan Yılmaz, orta vadeli programda enflasyonla mücadeleyi üç ayaklı bir stratejiyle şekillendirdiklerini ve bunlardan birinin de maliye politikası olduğunu aktardı. Yılmaz, Türkiye'nin tarihinin en büyük felaketlerinden birinin de 6 Şubat'ta yaşanan depremler olduğunu hatırlatarak, "Bunun getirdiği 104 milyar dolarlık bir yükle devletimiz, kamu karşı karşıya kaldı. Bu yıl bütçemizde 1 trilyon 28 milyar deprem harcaması ödeneği öngördük. Buna rağmen bütçe harcamalarını bir seviyede tutuyoruz. Geçen yıl 'bütçe açıkları yüzde 10'ları aşacak' söylemlerinde bulunanlar vardı, bunun gerçek olmadığı görüldü." dedi. Fahiş fiyatların önlenmesine yönelik de Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz de her zaman serbest piyasa ekonomisinden yana olan bir hükümet olduk ama bütün dünyada şu bir gerçek serbest piyasa kuralsız bir piyasa değil. Aksine kuralların çok daha hakim olduğu, etkin olduğu bir piyasa. Son dönemde rekabet politikalarımız konusunda çok daha kararlı adımlar atılıyor. Önümüzdeki dönem, rekabet hukukun çok daha etkin ve hızlı çalışması için bir gayret içindeyiz, belki bazı düzenlemeler de yapılacak bu çerçevede." Yılmaz, bununla ilgili bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Amacımız, yaptırımları daha etkili, caydırıcı hale getirmek ve bu şekilde de piyasada tüketicilere haksız fiyat uygulamalarının oluşumunu engellemek. Bu konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı görünüyor. Yakın bir zamanda ben Meclisimizin gündemine bu tür tekliflerin geleceğini düşünüyorum. Biz, kesinlikle bu konularda topyekun bir anlayış birliğinden yanayız, bir dayanışma olması gerektiğine inanıyoruz. Birtakım çevrelerin aşırı kar hırsıyla fırsatçılıkla hareket etmelerini hiçbir şekilde maruz göremeyiz ve bu konuda da gerekli adımları kararlı bir şekilde atacağız." Kamuda tasarruf Yılmaz, kamuda tasarruf çalışmalarına ilişkin soru üzerine, bu konunun son derece önemli ve sıcak bir başlık olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kamuda tasarrufa yönelik açıklamaları bulunduğunu belirten Yılmaz, Erdoğan'ın talimatının ardından ciddi bir çalışma başlatıldığını ifade etti. "Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı geniş kapsamlı, çok maddeli çalışmalar yapıyor. Çalışma bittiğinde Cumhurbaşkanımıza arz edilecek." diyen Yılmaz, şunları söyledi: "Makro politikamız açısından tüketimin daha uygun artış düzeyine gelmesi ve iç tasarrufların artması gerekiyor. Gerek kamuda gerek özel kesimde daha fazla tasarruf ve tasarrufları da daha üretken alanlara kanalize etmek için çalışacağız. Bir taraftan tasarrufu bir taraftan da verimliliği hedefliyoruz. Yeni çalışmamızın şöyle bir boyutu da var. O da izleme ve denetim. Kamuda tasarruf genelgeleri geçmişte de vardı. Yeterince uygulanmadığına dair eleştiri var. Bunu da dikkate alarak, kurumların bu yasal ve idari düzenlemeler sonrasındaki uygulamalarını çok dikkatli bir şekilde izleyen, denetleyen bir mekanizmayı da eş zamanlı olarak devreye almayı planlıyoruz." Yabancı sermaye girişi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye'ye yabancı sermaye girişinin ne durumda olduğuna ilişkin soru üzerine, yerel seçimlerin ardından ülkeye yabancı sermaye girişinin başladığını dile getirdi. Türkiye'den 2022'de yabancı kaynaklı 13,2 milyar dolar para çıkışı, 2023'te ise ülkeye 8,3 milyar dolar yabancı kaynaklı para girişi olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Uygulanan programın ve siyasi güvenin etkisini bu rakamlardan net bir şekilde görüyoruz. Seçim öncesi bir spekülatif hava oluşturuldu seçimden hemen sonra normale döndük. Bu spekülasyonların gerçekten hiçbir temeli yoktu. Türkiye ekonomisine zarar vermeyi öngören birtakım çevrelerin sistematik çalışmaları oldu. 22 Mart'tan sonra 1,2 milyar lira sadece hisse senedi piyasasına girişi görüyoruz. Ocak-Şubat döneminde net portföy girişi 5,5 milyar dolar. Bunun daha da artmasını bekliyoruz. Türkiye izlediği politikalarla ve güven ortamıyla bu dönemden de en güçlü şekilde yararlanan ülkelerden biri olacaktır." Cevdet Yılmaz, doğrudan yatırım için çok sayıda şirketin Türkiye'deki yatırım fırsatlarını araştırdığını ancak bu yatırımların gerçekleşmesinin zaman alacağını vurguladı. İsrail'e yönelik ihracat kısıtlaması Türkiye'nin İsrail'e yönelik ihracat kısıtlamasının bölgede hangi gelişmelere sebep olabileceği sorulan Yılmaz, Gazze'de bütün dünyanın gözleri önünde insanlığın katledildiğini söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin ilk anından bu yana Filistin'in yanında olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "İsrail ile askeri malzemeler ve savaş malzemelerin ticareti hiçbir zaman yapılmadı. O coğrafyada 7 milyon Yahudi kökenli nüfus 8 milyondan fazla Müslüman Filistinli nüfus var. Oradaki ticaret aynı zamanda oradaki Filistinlilerle de ticaret. Büyük oranda da özel sektör odaklı yürüyen bir ticaret. Filistinli kardeşlerimize de bir miktar olumsuz etkisi olacağını da bilerek ticaret kısıtlamaları söz konusu oldu. Niye yaptık bunu? İsrail Türkiye'nin havadan yardımına engel oldu. Bizden başka bunu yapan ülke yok. Maalesef bütün bunlara rağmen içeride büyük bir yalan ve iftira kampanyası da yürütüldü. Türkiye olarak kararlı bir şekilde, kim ne derse desin, hangi yalan, iftira kampanyası düzenlenirse düzenlesin Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Beklentimiz, bir an önce kesintisiz ve yeterli insani yardım olsun. Bu kısıtlamaları da ona bağladık. Kesintisiz insani yardım ve ateşkes oluncaya kadar bunu yapacağız." Kalkınma Yolu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak'a gerçekleştirdiği ziyaretin iki ülke ticari ilişkilerine yansımasının nasıl olacağı sorulan Yılmaz, Irak ile çok boyutlu bir ilişkiye sahip olduklarını dile getirdi. Güvenlik, terörle mücadele ve enerjinin yanında, iki ülke ticaretinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, ziyaretin en kritik gündeminin Kalkınma Yolu olduğunu ifade etti. Yılmaz, Kalkınma Yolu'nun işbirliği için önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Çatışmalar, kavgalar, etnik bölünmeler, mezhebi çatışmalar... Bunların hiç kimseye faydası yok. Yapmamız gereken daha fazla işbirliği, hem güvenlikte hem de ekonomide. Bunu yaptığımız zaman bölgesel olarak çok daha farklı bir noktaya gideceğimize inanıyorum. Bugün Gazze, Suriye'de, Irak'ta yaşananlar olumsuz ama ben uzun vadede hiç umutsuz değilim. Türkiye'nin büyük katkısıyla, Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle, Türkiye Yüzyılı'nın bölgesel etkilerini hep birlikte göreceğimize inanıyorum." Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, geçtiğimiz günlerde Ankara'da Kazakistan Başbakanı Oljas Bektenov'u misafir ettiğini, Romanya'ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini, gelecek dönemde soydaş ülkeler ve diğer ülkelerle daha fazla ticaret ve yatırımın yapıldığının görüleceğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: Enflasyonu düşürücü büyüme stratejisi izliyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: Enflasyonu düşürücü büyüme stratejisi izliyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Asrın İş İnsanları Derneği (ASRİAD) tarafından düzenlenen Geleneksel İftar Programı’na katılarak Türkiye'nin istikrarlı büyümesini vurguladı. Yılmaz, deprem ve enflasyon gibi zorluklara rağmen ülkenin büyüme yolunda istikrarını koruduğunu ifade etti. Enflasyonun düşürülmesinin öncelikli politikaları arasında olduğunu belirten Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde cari açığı azaltacak, OVP planlarımızı hayata geçireceğiz. Reel ekonomide iyi durumdayız ancak finansal açıdan bazı zorluklar yaşıyoruz. Halkın en büyük sorunu enflasyon ve bizim de önceliğimiz bu. Enflasyonu azaltıcı bir büyüme stratejisi izliyoruz. Kısa vadede bazı dönemsel etkiler olabilir ancak orta ve uzun vadede fiyat istikrarı ile sürdürülebilir büyüme birbirini güçlendirecektir. Ekonomik rekabet gücümüzü ve verimliliğimizi artırmaya yönelik yapısal reformlar da gündemimizde" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Asrın İş İnsanları Derneği (ASRİAD) tarafından düzenlenen Geleneksel İftar Programı'nda Türkiye'nin büyüme performansını ve ekonomik verileri değerlendirdi. Yılmaz, dünya ortalamasının üzerinde yüzde 4,5 büyüme kaydeden Türkiye'nin, geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketine rağmen istikrarlı büyümesini sürdürdüğünü belirtti. Ülkenin milli gelirinin 1 trilyon dolar barajını aşarak 1 trilyon 119 milyar dolara yükseldiğini vurgulayan Yılmaz, kişi başına milli gelirin 13 bin dolara ulaştığını ve 14 bin dolar seviyesini hedeflediklerini ifade etti. Sanayinin ve imalat sanayisinin büyüme hızının arttığını da paylaşan Yılmaz, ekonomik politikaların aşırı ithalatı azaltmaya yönelik olduğunu ve tüketimi daha dengeli hale getirdiklerini dile getirdi. Yılmaz, konuşmasında yaklaşan yerel seçimlere de değindi. Seçim atmosferinin yerel politikaları etkilemeye yönelik olduğunu belirten Yılmaz, önceliklerinin yerel düzeydeki politikalara odaklanmak olduğunu vurguladı. Adayları Murat Kurum'un İstanbul'da afetlere hazırlık ve ulaşım konularına odaklanacağını belirten Yılmaz, İstanbul'un yatırımsızlığının acı sonuçlarını görebileceğini, bu nedenle adaylarına destek çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Nitelikli yatırımcılarımızı desteklemeyi sürdüreceğiz Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Nitelikli yatırımcılarımızı desteklemeyi sürdüreceğiz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen "Bursa İş Dünyası Buluşması"nda yaptığı konuşmada, ülke genelinde ve il düzeyinde politikaların şekillendirilip uygulanmasında ortak akıl ile hareket ettiklerini belirtti. Yılmaz, pandemi ve sonrasında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle dünya ekonomisinin tarihsel ortalamaların altında büyüdüğünü ifade ederek, geçen yıl dünya ekonomisinin yüzde 3 oranında büyüdüğünü vurguladı. Türkiye ekonomisinin, küresel olumsuz koşullara ve deprem felaketine rağmen geçen yılı yüzde 4,5 oranında büyüyerek tamamladığını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin trilyon dolarlık ekonomiler liginde yer aldığını aktardı. Tüketimi daha dengeli bir seviyeye çekmek, yatırımı ve ihracatı güçlendirerek ülkenin sağlıklı bir şekilde büyümesini teşvik etmeyi hedeflediklerini belirten Yılmaz, "2024 yılında iç ve dış talebin dengeli bir şekilde büyümeye katkı sağlamasını ve istihdam ile özel sektör yatırımlarının artmasını bekliyoruz. Hizmet ve sanayi sektörlerinin ekonomik büyümeye devam etmesini öngörüyoruz. Fiyat istikrarı son derece önemlidir. Enflasyonla mücadele bu dönemin temel önceliğidir. Büyümeyi makul bir düzeyde sürdürürken enflasyonu da düşürmeyi amaçlıyoruz. Çeşitli denge unsurlarını aynı anda gözetmek durumundayız" ifadelerini kullandı. Yılmaz, enflasyonda aylık bazda giderek ivme kaybı yaşandığını belirterek, "Yıllık hedeflerimizi gerçekleştirmeye yönelik olarak kurumlarımız gerekli adımları atıyorlar. Dolayısıyla, hem büyümeyi hem de istihdamı sürdürürken enflasyonu azaltmak istiyoruz. Çünkü kalıcı refah artışının ve sürdürülebilir büyümenin fiyat istikrarıyla yakından ilişkili olduğuna inanıyoruz" şeklinde konuştu. Enflasyonla mücadeleye öncelik verdiklerini vurgulayan Yılmaz, şu şekilde konuştu: "Halkımız bugün 'enflasyonla mücadeleye öncelik verin' diyor. En önemli sorun alanı olarak burayı görüyor. Dolayısıyla, siz de 'halkımızın sorunu bizim sorunumuzdur' diyoruz ve buna öncelik vermiş durumdayız. Enflasyonu da göreceksiniz, adım adım düşüreceğiz. Yıllık etkileri, enflasyondaki aylık ivme kaybını önümüzdeki aylarda daha net göreceğiz ama yıllık etkiyi yılın ikinci yarısında göreceğiz. Haziran ayı enflasyon rakamlarıyla başlayarak göreceğiz. Ardından yıl boyunca inşallah belirgin bir düşüşü hep birlikte göreceğiz enflasyonda, yılın ikinci yarışında. 2025 yılında ise enflasyondaki hedefimiz yüzde 15'ler seviyesine gerilemesi. 2026 yılında ise tek haneli enflasyona yeniden ulaşacağız. Burada kararlıyız. Bunu laf olsun diye söylemiyoruz. Planımızı, programımızı buna göre yapmış durumdayız. Adım adım bu hedefimize ulaşacağız." "Nitelikli yatırımcılarımızı ve ihracatçılarımızı desteklemeye devam edeceğiz" Yılmaz, şubat ayıyla birlikte 12 aylık cari açığın 32-33 milyar dolara gerileyeceğini öngördüklerini ifade ederek, Türk ekonomisinin ihracatta da çok iyi performans sergilediğinin altını çizdi. İstihdam oranının yüzde 49 seviyesine ulaştığını anlatan Yılmaz, "Bu da Türkiye için tarihi bir seviye. İlk defa bu kadar yüksek seviyede iş gücünün istihdam edildiği bir dönem yaşıyoruz. Burada da kadın istihdamın artışın önemli bir rol oynadığını ifade etmek isterim. Toplam istihdamımız 32 milyon 222 bin seviyesine yükseldi." dedi. Yılmaz, Türkiye'nin yerel seçime gittiğini belirterek, "Yerel seçime gidiyoruz, genel seçim yapmıyoruz. Genel seçimlerde meclis belirlenir, hükümet belirlenir. Ulusal düzeyde politikalar tabii ki genel seçimlerden etkilenir. Bu çok tabii bir şey ama yerel seçimler ulusal politikalarla ilgili seçimler değil. Halkımızın mahalli, müşterek hizmetleriyle ilgili seçimler. Yerel seçimlerden makro politikaların değişeceğine dair söylemler tamamen spekülatiftir. Bizim politikalarımız belli, geçtiğimiz mayıs ayındaki seçimlerden sonra sayın Cumhurbaşkanımızın çok güçlü sahiplenmesinde, iradesiyle hepimizin ortak emeğiyle, çalışmasıyla, orta vadeli programımızı ilan ettik ve bunu da kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz, geçirmeye de devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarını sarmaya devam ettiklerini anlatan Yılmaz, yeni para politikalarına ilişkin de iş insanlarına bilgi verdi. Özellikle yatırımcılara ve ihracatçılara daha düşük maliyetli kredi oluşturmak için adımlar attıklarını ifade ederek, "Bütçedeki deprem yükünden dolayı mali alanımız kısıtlı ama mali alanımız genişledikçe iş dünyamızın yanındayız. Özellikle nitelikli yatırımcılarımızı ve ihracatçılarımızı desteklemeye devam edeceğiz. Seçici finansman mekanizmalarıyla desteklemeye devam edeceğiz." diye konuştu. Yılmaz, yapısal reform yapan ülkenin geleceğe daha güvenle bakacağını vurgulayarak, "Dolayısıyla sadece bu reformların somut etkileri değil, beklenti kanalıyla yapacağı etkilerle de ekonomimize güç katacağına ve özellikle bu yılın ortalarından itibaren gelişmekte olan ülkelere dönük artmasını beklediğimiz sermaye hareketliliğinde de Türkiye'nin daha fazla pay almasına destek olacak diye inanıyoruz." dedi. "Bursa'ya merkezi idare olarak ulaştırma başta olmak üzere birçok alana yatırım yapıyoruz" Bursa'nın sanayinin öncü kentlerinden olduğunu belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye Yüzyılı'nda katma değeri yüksek sanayinin oluşumunda Bursa'nın çok büyük bir rol oynayacağına yürekten inanıyorum. Özellikle dış ticaret fazlası veren, 18 milyar dolara yakın ihracat yapabilen bir il olması bizim için çok kıymetli. Tüm sanayicilerimizi ve bütün çalışanlarımızı yürekten tebrik ediyoruz. Biz de merkezi idare olarak bu çerçevede ulaştırma başta olmak üzere birçok alana yatırım yapıyoruz." Yılmaz, Bursa'ya yapılan kara yolu yatırımlarını anlatarak, Bursa'yı Ankara ve İstanbul'a 2 saat 15 dakikada bağlayacak Yüksek Hızlı Tren projesi çalışmalarına bu yıl için 13 milyar lira ödenek ayırdıklarını vurguladı. Bursa'nın kent için ulaşım projelerine de değinen Yılmaz, "2024 yılında toplam proje bedeli 7,3 milyar lira olan 4 adet müstakil sulama projemiz var. 5 adet 3,2 milyar lira değerinde gölet projemiz var." ifadesini kullandı. Yılmaz, yerel yönetimlerin önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ben gerçek belediyeciliği şöyle tarif ediyorum: Kişisel şan şöhret için başka işlere basamak yapmak için belediyeyi kullanmayan, kaynaklarını gerçekten halkın hizmeti için kullanan bir belediyecilik, işin özü bu. Burada da 'ekonomik belediyecilik' dediğim bir kavram var doğrusu. Belediye iki şeyi yapmalı. Bir, insanlar için kaliteli bir yaşam ortamı oluşturmalı. İki, işletmeler ve çalışanlar için uygun bir iş ve yatırım ortamına katkıda bulunmalı. Bu ikisini yapan belediye gerçek belediyecilik yapıyor demektir. Bizim beyannamemizde de var. Bu ekonomik şehir belediyeciliği. Bundan sonraki dönemde belediye başkanlarımızın iş dünyasıyla, çalışan kesimlerle ve periyodik olarak toplantılar yapması, bir araya gelmesi onlarla birlikte şehri planlaması, geliştirmesi konusunda anlayışımız var." Yılmaz, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın KOBİ OSB projesini değerli bulduğunu ifade ederek, "Tam da benim 'ekonomik belediyecilik' dediğim bir çalışma. Merkezi idare, yerel yönetim ve iş dünyası iş birliğine de çok güzel bir örnek gerçekten. Bu projeyi yakından takip edeceğiz." dedi. Konuşmanın ardından Yılmaz, iş insanlarıyla basına kapalı görüştü.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Her zaman Kıbrıs Türkü'nün yanındayız Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Her zaman Kıbrıs Türkü'nün yanındayız

KKTC Başbakanlığı tarafından İstanbul'da bir otelde düzenlenen "1. Kentler ve Kültürler Buluşması"nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit düşen Tabip Teğmen Hulusi Elçi'ye Allah'tan rahmet dileyen Yılmaz, terörle kararlı mücadelenin devam edeceğini ifade etti. Türkiye ile KKTC arasındaki derin gönül birlikteliğinin ifade edildiği bir iftar sofrasında yer almanın onur ve mutluluk verici olduğunu dile getiren Yılmaz, kardeşliğin ramazan ayı vesilesiyle daha da güçlenmesini ve geleceğin bu birlik ve beraberlik temelinde daha da sağlamlaşmasını diledi. Katılımcılara Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileten Yılmaz, Türkiye ve KKTC'nin tarihe dayanan köklü bağlarla birbirine sıkı sıkıya bağlı, kalpten gelen bir gönül birliği içinde olan iki devlet olduğunu vurguladı. Yılmaz, şunları söyledi: "Bu bağlar, milletimizle Kıbrıs Türk halkının ortak acıları ve sevinçleriyle beslenmiş, milli davaya olan inancımızla güçlenerek bugünlere ulaşmıştır. Kıbrıs Türk'ü, tarih boyunca Kıbrıs Adası'nın asli unsuru olduğu kadar Türk milletinin de ayrılmaz bir parçası olmuştur. Malazgirt'ten Anadolu'nun kapılarını açan ruha, İstanbul'un fethinden çağ açan inanca kadar Kıbrıs Türk'ünü ayrı düşünmek mümkün değildir. Adada yaşanan zulme karşı Türk milletinin sessiz kalmaması da bunun en önemli göstergesidir. Kıbrıs Türk halkı, Rum baskısına karşı direnirken tüm Türkiye'nin Kıbrıs Türk'ünün geleceği için bir araya gelmesi, geçmişten gelen bu kader birliğinin bir sonucudur. Ortak mücadele ruhuyla gerçekleşen 1974 Kutlu Barış Harekatı, Mehmetçik ve mücahitlerimizin omuz omuza vererek yürüttüğü bir istiklal mücadelesi olmuştur. Bu harekat, Kıbrıs Türk'ünü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı uygulamalara son vermiştir." Yılmaz, bu yıl Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılını coşkuyla ve çeşitli etkinliklerle kutlayacaklarını belirterek, bu etkinlikler kapsamında Türkiye'den bir grubun gemiyle KKTC'ye gitmesinin planlandığını ifade etti. Kıbrıs Türkü'nün özgürlüğü için cesurca savaşan ve bu uğurda canlarını seve seve veren tüm Mehmetçikleri, mücahitleri ve şehitleri rahmetle andığını dile getiren Yılmaz, "Kıbrıslı Türklerin özgürlük mücadelesine liderlik eden Dr. Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı da minnetle anıyorum. Bu vesileyle kutlu Barış Harekatı'na öncülük eden merhum Ecevit ve Erbakan'ı da anmak istiyorum. Allah onlardan razı olsun. Eğer o cesur kararları almamış olsalardı, bugün bu tabloyla karşı karşıya olmazdık" şeklinde konuştu. Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını ve KKTC'nin 40. yılını geride bıraktığını vurgulayarak, artık kalkınma alanında ustalık dönemine girildiğini belirtti. İktisadi ve mali işbirliği temelinde ulaşımdan enerjiye, tarımdan turizme her alanda Kıbrıs Türkü'nün yanında olduklarını ve tüm imkanlarını Kıbrıs halkının hizmetine sunduklarını söyledi. Yılmaz, "Sadece adada değil, dünyanın her yerinde yaşayan her bir Kıbrıs Türkü'nün geleceğe, öz vatanının yarınlarına güvenle bakmasını istiyoruz" şeklinde konuştu. KKTC'nin geniş bir diasporasının bulunduğunu belirten Yılmaz, KKTC'nin tüm bölgeleriyle gelişmesi ve kalkınması için yapısal reformların da işbirliği içinde hayata geçirildiğini ifade etti. KKTC Cumhurbaşkanlığı binası ile Cumhuriyet Meclisi binasının inşaatına hızla devam edildiğini ve kasım ayına yetiştirilmesinin öngörüldüğünü dile getiren Yılmaz, destekler kapsamında KKTC'li çiftçilerin, besicilerin ve üreticilerin de yanında olduklarını söyledi. 245 üreticiye yaklaşık 11 milyon liralık ödeme yapıldığını ifade eden Yılmaz, KKTC'de ilk kez yurt yapmaya başladıklarını, söz konusu yurdun 802 kişi kapasiteli olduğunu belirtti. KKTC'de çok daha sağlıklı, güçlü bir yükseköğretim sistemi için gerekli adımların işbirliği içinde atılacağını söyleyen Yılmaz, "KKTC vatandaşlarının ülkemizde oturma ve çalışma izninden muaf tutulması, KKTC'den ülkemize kimlikle seyahat edebilmeleri ve sağlık hizmetlerinden faydalanabilmeleri gibi pek çok kolaylığı getirdik, yenilerini de ekleyeceğiz. Temel felsefemiz şu; KKTC'de yaşayan kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hangi konulardan istifade ediyorsa aynısını eşit bir şekilde elde etmeleri, o hizmetlerden faydalanmaları." dedi. Yılmaz, KKTC ile belediyecilik tecrübesini de paylaştıklarını, KKTC'deki 11 belediyenin 29 projesine kaynak tahsis edildiğini söyledi. Türkiye ile KKTC arasında elektrik alanında çift hatlı kablo projesinin hayata geçirileceğini ifade eden Yılmaz, "Bunu başardığımız zaman gidişli gelişli olacağı için bu kablo sistemi, KKTC yenilenebilir enerji konusunda da potansiyelini kullanabilir hale gelecek. Bu projenin fizibilite çalışmalarına başlamış durumdayız." bilgisini verdi. Yılmaz, Gazze'de herkesin yüreğini yakan manzaraların olduğuna işaret ederek, "Bunları görünce yapılan barış harekatının ne kadar anlamlı olduğunu da bir kez daha hepimiz herhalde takdir ediyoruzdur diye düşünüyorum. Türkiye'nin garantörlüğü olmasa, barış harekatı olmasa Gazze'de yaşanan manzaralara benzer manzaraların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de yaşanabileceğini herhalde hepimiz görüyoruzdur diye inanıyorum. Çok şükür Türkiye buna müsaade etmedi. Bu anlamda tekrar emeği geçenlere, hem mücahitlere hem silahlı kuvvetlerimize, askerimize şükranlarımızı sunuyoruz." ifadesini kullandı. KKTC'nin istikrarının Doğu Akdeniz'in istikrarı anlamına geldiğini belirten Yılmaz, "Burada da şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum; geçmişte denenip sonuç alınmayan yöntemlerin tekrar tekrar denenmesinin de bir anlamı yok. 40 yıllık bir devlet var, 50 yıllık bir barış harekatı geçmişi var, bir realite var. Bu realiteyi bütün dünyanın görmesi gerekir, anlaması gerekir. Kıbrıs Türklerinin özden gelen hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statüleri tespit edilmek durumundadır, biz buna inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda her zaman Kıbrıs Türkü'nün yanındayız." diye konuştu. 31 Mart yerel seçimlerine az bir zaman kaldığını söyleyen Yılmaz, Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum'a destek istedi. Bir belediye başkanının belediye kaynaklarını şan ve şöhret için kullanmasının yanlış olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti: "Kendisi için, kendisinin kariyer basamağı olarak kullanıyorsa gerçek belediyecilik yapmıyor demektir. Yine bu belediye başkanı belediyeyi ideolojik amaçlarla, farklı amaçlarla kullanıyorsa gerçek belediyecilik yapmıyor demektir. Gerçek belediyecilik çok sade bir şey, kanunlarında yazan görevler var, o görevler çerçevesinde belediyeye verilen kaynakları verimli, etkili kullanan, halkın ihtiyaçlarına yönelik kullanan belediye başkanı ise gerçek belediyecilik yapıyor demektir. Biz polemiklere, çatışmalara, kavgalara ihtiyaç duymuyoruz. İstanbul'un kaybedecek vakti yok, İstanbul'un gerçek belediyeciliğe ihtiyacı var. Son 5 yılda İstanbul'un sermayesine doğru düzgün yatırım yapılmadı. Geçmişten gelen sermayeyi yiyerek bir anlamda devam edildi. Geçmişten gelen sermayeyi bir 5 yıl kullanabilirsiniz ama buna bir 5 yıl daha İstanbul'un tahammülü yok, kaybedecek vakti yok. Biz inanıyoruz ki donanımıyla, geçmiş tecrübesiyle Murat Kurum kardeşimiz gerçek belediyecilik yapacaktır. Sermayeyi yemeyecektir, sermayeye ilaveler yapacaktır." Yeni afetler yaşamamak adına risklerin yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, özellikle İstanbul'da kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini, bunun lafla olacak bir şey olmadığını, somut projelerle gerçekleştirilebileceğini sözlerine ekledi. Tatar: KKTC Türk devletlerinin Akdeniz'e açılan bir kapısı, bir penceresidir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise yol, altyapı ve iletişimdeki yatırımların ardından gelecek dönemde kabloyla elektriğin de gelmesiyle KKTC'nin başka bir dönemle buluşacağını dile getirdi. Tatar, Kıbrıs'ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün ne anlama geldiğini bir kez daha dünyaya güçlü şekilde duyuracaklarını belirterek, "Biz bir kez daha federal temelde bir anlaşmayla bizleri bir tehlikeye sürükleyebilecek entrikalara hayır diyoruz." dedi. Artık yeni bir siyasetin varlığına işaret eden Tatar, "Bu siyaset milli bir siyasettir." ifadesini kullandı. Ersin Tatar, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bağımsız bir Türk devleti olarak Türk devletlerinin en güneydeki bir temsilcisi ve dolayısıyla tümünün Akdeniz'e açılan bir kapısı, bir penceresidir." diye konuştu. Tatar, kendisinin başbakanlık döneminde Maraş açılımını yaparken Murat Kurum'un çok yardımlarının olduğunu belirterek, Kurum'a seçimde başarılar diledi. "Türkiye'de yaşayan Kıbrıslı iş adamlarına KKTC'de yatırım yapmak için kapılarımızı açıyoruz" KKTC Başbakanı Üstel de İsrail'in "insafsız şekilde sivil, çocuk ve kadın demeden Gazze halkına bombalar yağdırdığını" dile getirerek, "Dünya oturdu seyrediyor. Bir tek Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimleri var." dedi. Geçmişte Türkiye'ye gelmiş ve burada yaşayan Kıbrıslı iş insanlarına seslenen Üstel, "Bundan sonraki süreçte değerli Kıbrıslı iş adamlarına KKTC'de yatırım yapmak için kapılarımızı açıyoruz. Bürokrasiden kendilerini kurtarıyoruz. Kendilerinin, ülkemizde bizimle birlikte bu hayata devam etmelerini arzuluyoruz." diye konuştu. Üstel, KKTC'nin "ana vatan Türkiye ile hiçbir zaman ayrılmadığını" kaydederek, Türkiye'nin her zaman KKTC'deki büyük projelerin destekçisi olduğunu vurguladı. KKTC Başbakanı, Türkiye ile Anadolu'dan gelen suyu Mesarya Ovalarıyla çok yakında buluşturacaklarını aktararak, bunun için çalışmaların başladığını söyledi. Türkiye'den KKTC'ye kabloyla enerji gelmesi için protokol imzaladıklarını kaydeden Üstel, artık KKTC'de enerji sorununun kalmayacağını dile getirdi. KKTC Başbakanı Ünal Üstel ve Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum'un da konuşma yaptığı programa, Türkiye'nin Lefkoşe Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Dursun Özbek ile bazı medya kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Katılımcılar, program öncesinde "Kuzey Kıbrıs'ı İstanbul'da Yaşamak" adlı fotoğraf sergisini gezdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz Tunceli'de Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz Tunceli'de

Elazığ'dan askeri helikopterle Tunceli'ye gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, burada Vali Bülent Tekbıyıkoğlu, protokol üyeleri ve partililer tarafından karşılandı. İlk olarak Tunceli Valiliği'ni ziyaret eden Yılmaz, Vali Bülent Tekbıyıkoğlu'ndan kente ilişkin brifing aldı. Ardından kentte bir otelde düzenlenen "Tunceli İş Dünyası ve Kanaat Önderleri Buluşması"’na katılan Yılmaz, burada kısa bir konuşma yaptı. Yılmaz, kuruldukları günden bu yana bölgesel milliyetçiliğe karşı olduklarını ifade ederek, "Bu anlamda son 20 yılda önemli, cesur adımlar attık. İnsanların anadillerini rahatça konuşup, kullanabilmeleri, mezhep, inançlarını rahatça ifade etmeleri noktasında önemli gelişmeler sağlandı. Demokratik standartlar daha da gelişime açıktır. Demokrasi dediğimiz şey bir süreçtir. İnsanlar, konuşurlar, meselelerini tartışırlar, farklı çözümler ortaya koyarlar. Bu konuda da hiç kimsenin aracılığına ihtiyaç duymadığımızı vurgulamak isterim" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, katılımcıların görüşlerini dinledikten sonra merkez Moğultay Mahallesi’nde Tuncelili iş adamı Kazım Güntaş tarafından yaptırılan Hüseyin Güntaş Kütüphanesi ve Konferans Salonu'nun açılışını gerçekleştirdi. Açılışın ardından Yılmaz, karayoluyla Pertek ilçesine geçti. Buradaki ziyaretlerinin ardından Elazığ'a hareket etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: 2026’da tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: 2026’da tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl'e ziyaretlerde bulunmak üzere geldi. Valilik ve iş dünyası ziyaretlerinin ardından düzenlenen iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, burada vatandaşlara seslendi. "20-21 yıllık bir döneme asırlık hizmetleri sığdırmamız mümkün oldu" Yılmaz, AK Parti'nin 21 yıllık döneminde asırlık hizmetler gerçekleştirdiğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli olarak üzerinde durur ve şöyle der; 'biz bu millete efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.' Biz de onunla birlikte yol arkadaşları olarak, bu millete efendilik değil, hizmetkar olma anlayışıyla gece gündüz koşturuyoruz. Masa başında değil, alandayız. İnsanlarımızla birlikteyiz, her an milletimizle iç içeyiz. Cumhur İttifakı olarak, millete hizmetkar olmayı en büyük şeref olarak görüyoruz ve bu anlayışla 20-21 yıllık bir döneme asırlık hizmetleri sığdırmamız mümkün oldu. Bu anlayışla eser ve hizmet siyaseti anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Geçen yıl dünya ekonomisi yaklaşık olarak yüzde 3 oranında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 oranında bir büyüme gösterdi." Türkiye'nin geçtiğimiz yıl ekonomik açıdan önemli bir büyüme kaydettiğini vurgulayan Yılmaz, "Alhamdulillah, siyasi istikrarımız devam ediyor. 21 yıldır, Türkiye istikrar ve güven ortamında yoluna devam ediyor. Bu, adeta havayla, suyla birlikte değerli bir unsurdur. Olmadığında insanlar, kıymetini daha iyi anlıyorlar; ancak varken belki de yeterince fark edemiyoruz. Bu noktayı vurgulamak isterim: Siyasi istikrar olmadığında, güven ortamı da yok olur. Ekonomik gelişme ve kalkınma, huzur ve güven ortamının olmaması, uluslararası alanda hak ettiğimiz saygınlığı kazanamamamız demektir. Dolayısıyla ülkemizi hak ettiği yere taşımanın en sağlam zemini, güven ve istikrardır. Siyasi güven ve istikrar da işte tam olarak bu noktada devreye girer. Bugün de bu unsurlar mevcut. Başımızda, Allah'ın yardımıyla güçlü bir liderimiz var. Dünya, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiği bir zamanda bulunuyor. Kuzeyimizde savaşlar, güneyimizde çatışmalar, diğer taraftan pandemi sonrası dünya hala tam olarak toparlanamadı. Bu zorlukların üzerine bir de tarihimizin en büyük felaketlerinden biriyle yüzleştik. Maalesef, 11 ilimizde 14 milyon insanımız bu felaketten etkilendi. Ancak bütün bu ağır koşullara rağmen, Türkiye güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor. Dünya ekonomisi yüzde 3 civarında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 oranında bir büyümeyi başardı. Dünya ortalamasının 1,5 puan üzerinde. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, ihracatımız 256 milyar dolara ulaştı, turizm gelirimiz 54 milyar doların üzerine çıktı, istihdamımız 32 milyonu aştı. Milli gelirimiz ilk kez 1 trilyon doların üzerine çıkarak 1,1 trilyon doları aştı. Kişi başına milli gelirimiz ise 13.110 doları aştı. Tüm bunlar, Türkiye'nin geçen yıl elde ettiği başarıların bir göstergesidir" şeklinde konuştu. "2026’da ise Allah’ın izniyle yeniden tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız" Enflasyonda düşüşlerin yaşanacağını vurgulayan Yılmaz, "Sorunumuz enflasyonda. Reel ekonomi gerçekten çok sağlam. Üretim artıyor, ihracat artıyor, büyüme artıyor, turizm gelirlerimiz artıyor. Fakat fiyat istikrarında zorluklar yaşamaktayız ve bu noktada yeni planlarımızı, programlarımızı hayata geçiriyoruz. Orta vadeli programımızı uygulamaya koyuyoruz. Sonuçları almak biraz zaman alabilir; ancak bu Mayıs’tan sonra, Haziran, Temmuz gibi yaz döneminde yıllık bazda belirgin bir düşüş göreceğimize inanıyorum. 2025 yılında orta vadeli programımız doğrultusunda enflasyon oranının yüzde 15'lere düşmesini bekliyoruz. 2026’da ise Allah’ın izniyle yeniden tek rakamlı enflasyon oranlarına ulaşacağız. Bu bir süreçtir. Planlarımızı ve programlarımızı hazırladık ve adım adım bunları hayata geçiriyoruz" şeklinde konuştu. “Ekonomik politikalarımıza gölge düşürmeye çalışanlara lütfen itibar etmeyin” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Bazıları spekülasyonlar yapıyorlar, seçimlerden sonra şu değişecek, bu olacak diye konuşuyorlar. Değerli dostlar, bu tür iddialara itibar etmeyin. Spekülasyonlara, manipülasyonlara prim vermeyin. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizim ifadelerimize, yetkili kurumların açıklamalarına, saygın bilim insanlarının ve analistlerin söylediklerine odaklanın. Sosyal medyada dolaşan söylentilere, ekonomik politikalarımıza gölge düşürmeye çalışanlara itibar etmeyin. Unutmayın, bu bir yerel seçimdir. Genel politikalar açısından büyük değişiklikler beklemek gerçekçi değildir. Ortada net bir yol haritamız var ve bu programı adım adım uygulamaya devam edeceğiz. Sürpriz bir değişiklik söz konusu değil. Programımız açık ve şeffaf bir şekilde belirlenmiştir. Kimse bu konuda endişe duymasın, kararlılıkla yol haritamızı takip ediyoruz. Bu nedenle, seçim sonrası spekülasyonlara prim vermemeliyiz.” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iş dünyası toplantısının ardından Bingöl’den ayrılarak iftar programına katılmadı. Programa, AK Parti Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Zeki Korkutata, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2025'te enflasyonda çok daha düşük seviyeler olacak Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2025'te enflasyonda çok daha düşük seviyeler olacak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırına ilişkin açıklamalarda bulunarak, "Bu yılın ortasına kadar geçerliliği var, temmuz ayına kadar süremiz var. Yaklaştığı zaman bir etki değerlendirmesi yapılacak, artılarına, eksilerine bakılacaktır. Enflasyonun seyrine, kiralardaki duruma, hepsine bakılarak bir karar verilecektir." ifadelerini kullandı. Yılmaz, canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı. Fitch Ratings'in Türkiye'nin kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çıkarmasının, Türkiye'nin hak etmediği bir konumda bulunduğunu bir kez daha gösterdiğini ve bunun doğru yönde verilmiş bir karar olduğunu belirten Yılmaz, Orta Vadeli Programı (OVP) kararlılıkla hayata geçirmeye, yatırım ortamını iyileştirmeye devam edeceklerini ve bütün bunların sonucunda, diğer kredi derecelendirme kuruluşlarından da benzer not artırımlarının geleceğini ifade etti. Yılmaz, enflasyonla mücadeleye öncelik verdiklerini ve bunun politika setini OVP ile ortaya koyduklarını vurgulayarak, buna ilişkin para, maliye politikaları ve yapısal reformları içeren güçlü bir programı hayata geçirdiklerini kaydetti. Enflasyonda yıllık bazdaki belirgin düşüşün haziran-temmuz aylarında görüleceğini, gıda ve hizmet grubundaki enflasyon üzerinde özellikle çalıştıklarını dile getiren Yılmaz, "2024'ün ikinci yarısında belirgin etkileri göreceğiz. 2025'te çok daha düşük seviyeler olacak. 2026'da ise tek haneli enflasyona yeniden ulaşacağız ve bu konuda kararlıyız. Bunu laf olsun diye de söylemiyoruz. Planımız, programımız, politika setimiz var ve bu da şeffaf bir şekilde izlenen bir süreç." diye konuştu. "Kurun enflasyonun üstünde gelişmesini beklememek gerekir" "Son 10 haftada Merkez Bankasının rezervlerinde 14,5 milyarlık bir azalma söz konusu. Bu da 'seçim sonrasında bir politika değişikliği mi olacak' sorusuna gelip takılıyor gibi gözüküyor?" sorusuna yanıt veren Yılmaz, serbest kur rejimi izlediklerini, Merkez Bankasının spekülasyonlarla mücadele etme görevini yerine getirdiğini ve küçük yatırımcıyı koruyacak şekilde müdahalelerini yapacağını anlattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle devam etti: "Bir ülke enflasyonla mücadele ediyorsa kendi parasını zaten daha cazip hale getiriyor demektir. Dolayısıyla eğer gerekiyorsa Merkez Bankamız son dönemde yaptığı gibi sıkılaştırıcı adımlar da atıyor burada. Bazı spekülatif şeyler gördüğü zaman geçici de olsa bir takım adımlar da atabilir, başka enstrümanlar da kullanabilir. Burada şunu küçük yatırımcının özellikle bilmesi lazım, daha geniş perspektifte baktığınız zaman, enflasyonla mücadele edilen bir ortamda, kurun enflasyonun üstünde gelişmesini beklememek gerekir. Böyle bir şey yok yani bu eşyanın tabiatına aykırı. Nominal kurdan bahsetmiyorum ama reel kurdan bahsediyorum. Enflasyondaki artış kurda da bir miktar artış getirecektir. Son dönemde enflasyon bir miktar beklentinin üstünde oldu, bu bir miktar kura yansıyacaktır. Bu da normal bir şey. Bunu kurda çok aşırı hareketlilik oluyor diye yorumlamamak gerekir." "Büyümemizin kompozisyonunun, enflasyonist olmayacak, cari açığı arttırmayacak şekilde, yatırım ve ihracat ağırlıklı bir yapıya doğru geçmesini arzu ediyoruz" diyen Yılmaz, tüketimi daha ılımlı hale getirmeyi, iç tasarruf oranlarını arttırmayı, artan tasarrufları da daha üretken alanlara kanalize etmeyi hedeflediklerini, böylece hem belli oranda büyümeyi sağlamayı hem de dezenflasyonist sürece katkıda bulunmayı istediklerini ifade etti. "Enflasyonun gidişine, kiralardaki gidişata bakılarak bir karar verilecektir" Yılmaz, sosyal refah açısından konut konusunun çok önemli olduğunu, özellikle birinci konut üzerinde durduklarını ve afet riskini dikkate alarak büyük bir kentsel dönüşüm programını ilan ettiklerini anımsatarak, "Önümüzdeki dönemlerde gerek merkezi idare gerek yerel yönetimler olarak daha fazla sosyal konut üretme konusunda politikalarımızı göreceksiniz." diye konuştu. Konut arzını artırmanın önemine işaret eden Yılmaz, sosyal konut, ilk konut sahipliği gibi hususların yanı sıra afette dayanıklı, yeşil dönüşümle birlikte enerji anlamında da daha efektif bir konut yapılanmasına doğru gidilmesini gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırının, enflasyonist dönemde kiracıları korumak, gözetmek için alınan bir karar olduğunda dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Asıl olan tabii enflasyonu düşürmek ve bu ihtiyacı ortadan kaldırmak. Dolayısıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürdüğünüz zaman buna ihtiyaç kalmayacak zaten. Ama bu konudaki karar henüz alınmış değil. Bu yılın ortasına kadar geçerliliği var. Temmuza kadar süremiz var. Yaklaştığı zaman bir etki değerlendirme yapılacaktır. Artılarına, eksilerine bakılacaktır. Enflasyonun gidişine, kiralardaki gidişata, hepsine bakılarak bir karar verilecektir." Yılmaz, deprem bölgesindeki konutlara ilişkin, "440 bin hak sahipliği var. 46 binini bugün itibarıyla teslim etmiş durumdayız. Yani bir yıl gibi bir süre geçti, 46 bin konut teslim edildi." dedi. Özellikle sanayideki sektör temsilcilerinin ara eleman konusunda arayış içerisinde olduğunu belirte Yılmaz, bunu aşma noktasında kapsamlı bir çalışma yürütüldüğünü ifade etti. Eleman arayışını ortadan kaldırmak adına eğitim sisteminin kazandırdığı beceriler ile iş gücü piyasasının talep ettiği becerileri örtüştürmek adına mesleki eğitim çalışmalarına ağırlık verildiğine dikkati çeken Yılmaz, bu kapsamda ilgili kurumlarla koordineli çalışmaların devam ettiğini söyledi. Yılmaz, kadınların iş gücüne katılımı konusunda Türkiye'nin önemli bir potansiyele sahip olduğuna işaret ederek, "İş gücü açığımızın önemli bir kısmının, kadınların özellikle eğitim alarak, mesleki eğitim alarak, girişimci olarak iş gücü piyasasına girmeleri bu sorunumuzu hafifletecektir. Önemli bir katkısı olacaktır. Bu konuda da zaten ciddi bir ilerleme sağlıyoruz. Önümüzdeki dönem ben bunun hızlanarak artacağını düşünüyorum." diye konuştu. Yeni çalışma modellerinin sisteme dahil edilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Özellikle kadınlar için, gençler için yeni çalışma biçimlerini daha fazla yaygınlaştırmamız lazım." ifadesini kullandı. "Pandemi sonrası tüm dünyada gelir dağılımında bozulma oldu" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, büyümenin tabana yayılması ve büyümeden tüm vatandaşların payını alabilmesi için nasıl bir durumun öngörüldüğüne ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti: "Bu büyümenin nimetlerini topluma yaymanız lazım ki gerçekten kalkınmış bir ülke haline gelmeniz mümkün olsun. Dolayısıyla büyüme gerekli ama yeterli değil. Buna kesinlikle katılıyorum. Büyümemiz iyi ama bir taraftan da şunu yaşadık. Pandemi ve pandemi sonrası süreçle birlikte maalesef tüm dünyada gelir dağılımında bir bozulma oldu. İlk defa Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri'nde dünya geriye gitti. Bırakın hedeflere doğru ilerlemeyi geriye gitmeye başladı. Dolayısıyla bu konular çok önemli. 2023'te nispi bir düzelme sağladığımızı söyleyebilirim." Yılmaz, ekonomideki büyümenin yansıması olarak 2023'te istihdam oranlarında iyileşmelerin kaydedildiğine dikkati çekti. Yılmaz, "2022'de emeğin milli gelirdeki payı 23,6'ymış, 2023'te 29,1'e yükselmiş. Yani 2023'te nispi olarak 5,5 puan civarında emeğin payında bir artış var. Bu da gerçekten çok olumlu bir gelişme. Bunun gelir dağılımına yansımasını henüz istatistiki olarak görmüş değiliz. Bunlar bir yıl sonradan hesaplanan rakamlar." diye konuştu. Deprem bölgesine ilişkin çalışmalar Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlere ilişkin çalışmalarda ne aşamaya gelindiğinin sorulması üzerine Yılmaz, afetin 14 milyon insanı ve 11 ili doğrudan etkileyen çok büyük bir yıkım oluşturduğunu hatırlattı. Deprem bölgesindeki yaraların sarılması için ilk andan itibaren çalışmaya başladıklarını belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "İlk dönemler yaptığımız bir hesaba göre 104 milyar dolar gibi bir maliyetle ülkemiz karşı karşıya kaldı bu deprem sonrası. Bunun da en ağırlıklı yükü geçen yıl ve bu yıl. 2025'den itibaren azalan oranlarda devam ediyor. Ama bütçe açısından baktığınızda iyi taraflarından biri şu tek seferlik harcama, deprem harcamaları. Dolayısıyla bütçede yapısal bozulmaya sebep olmuyor. Geçici artışlar getiriyor. Bütçe açığınızı geçici olarak arttırıyor. Bir süre sonra çalışmalar bittikçe bütçe açığınız normal seviyesine tekrar geri dönmüş oluyor." Yılmaz, depremden etkilenen illerde inşa edilecek konutların son durumuna ilişkin, "440 bin hak sahipliği var. 46 binini bugün itibarıyla teslim etmiş durumdayız. Yani bir yıl gibi bir süre geçti, 46 bin konut teslim edildi. Artık her ay 15-20 bin konut teslimi yapılacak diye planlıyoruz ve yıl sonunda 200 bini bulmuş olacağız diye tahmin ediyoruz." bilgisini verdi. Parasal sıkılaşma konusunda depreme yapılan harcamalardan dolayı mali konuda bir eksiklik olduğuna yönelik eleştiriler olduğunun sorulması üzerine Yılmaz, şunları anlattı: "Biz deprem konusunda mali disiplin diyemeyiz. Yani o depremin yaralarını sarmak olmazsa olmaz bir şey. Orada zaten tartışamazsınız yani. Sadece şunu söyleyebilirim. Depremdeki harcamalara rağmen açığımızı belli bir oranda tutmayı başardık, bu iyi bir başarı. İlk başladığında yüzde 10'ları aşacak deniyordu. Hatırlayın yani bundan bir süre önce yüzde 10'u aşacak bütçe açığımız diyen ekonomistler vardı, 5,2'de tutabildik. Bu büyük bir başarı bence mali açıdan. Bunu yaparken deprem harcamalarından kesinlikle hiçbir taviz vermiyoruz." Asgari ücretlilere ve emeklilere ilişkin adımlar Asgari ücretli çalışanların ve emeklilerin seçim öncesi bir beklentisinin olduğuna ve bu konuda yeni bir gelişme yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, "Olabildiğince elimizdeki tüm imkanları kullanarak bu konularda adımlar attık. Önümüzdeki dönemlerde de ekonomimiz büyüdükçe, geliştikçe, istikrarımız meyvelerini vermeye devam ettikçe emeklilerimiz başta olmak üzere bütün kesimlere dönük yine aynı yaklaşımımızı devam ettireceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın." diye konuştu. Cevdet Yılmaz, bütçenin sonsuz olmadığına ve kısıt olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bizim önceliğimiz emekli oldu, çalışanlar oldu. Kesinlikle bundan hiçbir tereddüt yok. Bütçemizin içindeki payına bakabilirsiniz. Çalışanların payına, emeklilere yaptığımız aktarmaların sosyal güvenlik sistemine. Ama bir taraftan da şu gerçek tabii, emekli sayımız da oldukça yüksek bir rakama geldi, 16 milyon gibi bir rakama ulaştık. Dolayısıyla burada en küçük attığınız adımın büyük bir yansıması oluyor. Bayram ikramiyelerinde yüzde 50 artış yapıldı değil mi? Bunun mali yansıması 27 buçuk milyar lira. Tek başına bu atılan adımın mali etkisi 27,5 milyar lira." Aynı işi yapan insanlardan eşit oranda vergi almak adına çalışmaların yürütüleceğine de dikkati çeken Yılmaz, "Aynı işi yapan, herkesten eşit oranda vergi almak istiyorsunuz. Birisi öderse diğeri ödemezse ne olur? Hem sosyal adaletsizlik olur hem de haksız rekabet olur. Yani aynı konuda çalışan iki işletme var diyelim. Biri vergisini ödüyor düzenli bir şekilde, diğeri ödemiyorsa rekabet güçleri etkilenir ve haksız rekabet olur. Dolayısıyla kayıt dışılığı engellediğiniz zaman rekabet ortamını da güçlendirmiş olursunuz." dedi. Yerel seçimlere dair açıklama Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nin büyük bir demokratik olgunluk içinde, yüksek bir katılımla gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, 31 Mart'taki yerel seçimlerin de aynı şekilde tamamlanacağına inandığını söyledi. Yerel seçimlerde, mahalli müşterek hizmetleri en iyi yapacak kişinin seçilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, vatandaşın genel seçimdeki siyasi tercihinin yerel seçimde farklılık gösterebileceğine de değindi. Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ziyaretlerindeki izlenimlerinin sorulması üzerine şu karşılığı verdi: "Gerçekten bir huzur iklimi var Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu'da. İşte belli bir yaşa gelmiş insanlarız ömrümüz hakikaten bu terörle terörün yol açtığı zararlarla geçti. Özellikle en büyük zararı da Doğu ve Güneydoğu insanı gördü. Orada yaşayan Kürt vatandaşlarımız gördü. Niye? Terörün olduğu yerde yatırım olmuyor. Terörün olduğu yerde hayvancılık olmuyor, turizm olmuyor. Terörün olduğu yerde nitelikli insan gelip görev yapmıyor. Dolayısıyla toplumsal olarak büyük bir kayıp yaşadı o bölge. Sermaye başka bölgelere göç ediyor. Terörün azaldığı, terörün marjinalize olduğu bir ortamda da en büyük faydayı bence bölgede yaşayan insanlar görüyor." Turizme yönelik çalışmalara ilişkin detaylar veren Yılmaz, Antalya'da 60 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir hedefi koyduklarını açıkladı. 2023 yılında 57 milyondan fazla turist ve 54 milyar dolardan fazla gelir elde edildiğini belirten Yılmaz, kişi başına gelir ve geceleme gelirinin de arttığını söyledi. 2030'a kadar turizm gelirini 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Yılmaz, bunun cari açığın kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandıklarını kaydetti. Sadece deniz kum güneş turizmi değil, kültür turizminden, kış turizmine, sağlık turizmine kadar 12 aya yayılan bir turizm modeli hedeflediklerini de vurgulayan Yılmaz, merkezi hükümet ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun turizmin geliştirilmesinde önemli rol oynayacağına inandığını da sözlerine ekledi. "Yerel ve merkezi yönetim uyumu önemli" Yerel yönetimlerle merkezi yönetimin uyumu ve koordinasyonu önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Merkez hükümetin size ayırdığı bir şeyi doğru yönde ve iyi kullanırsanız sorunları çözersiniz. Ama kullanamazsanız bunu bütün toplum ya da o şehirde yaşayan insanlar öderler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu 5 yıl içinde kendisine merkezi hükümetin ayırdığı ya da verdiği kaynakları doğru kullandı mı? Murat Kurum gelirse bu kaynakları nasıl kullanacak? Bakın bunun en güzel cevabını Sayın İmamoğlu kendisi veriyor. Nasıl veriyor? Başarısız olduğunu bir anlamda ilan etmiş oluyor. Çünkü işte 'Merkezi idare bana yeterince güç vermediği için şunları şunları yapamadım' diyor." ifadelerini kullandı. Murat Kurum'un seçilmesi halinde farklı bir belediyecilik anlayışını ortaya koyacağına inandığını belirten Yılmaz, "Kurum, 'Sadece İstanbul' diyor. İstanbul'un problemleri, somut problemleri, hayatında insanların gündelik hayatında yaşadığı şeyler belli. 'Ben bunlara odaklanacağım' diyor. Nedir bunlar? Ulaşım. Daha kısa sürede insanlar erişebilecek, ulaşabilecekler. 'Bunun hazırlıklarını yaptım' diyor. Somut projelerini ortaya koyuyor. Afet İstanbul'un en temel meselelerinden ki Murat Bey bu konuda Türkiye'nin herhalde parmakla sayılabilecek uzmanlarından biri." ifadelerini kullandı. "Yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelişinin yakın zamanda daha fazla olacağını öngörüyoruz" Ekonomiye ilişkin hem kendisinin hem de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yabancı yatırımcılarla görüşmeleri olduğunu aktaran Yılmaz, "Yabancıların Türkiye'ye gelişinin yakın zamanda daha fazla olacağını öngörüyoruz." dedi. Yabancı yatırımcıların en çok, seçimden sonra ekonomi politikalarının devam edip etmeyeceğini sorduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu çok önemli tabii. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Dışarıdan da sermayeyi daha fazla cezbetmemiz lazım ki daha hızlı bir şekilde hedeflerimize ulaşabilelim." diye konuştu. Yılmaz, Türkiye'nin yatırım çekmek için büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve doğru politikalarla bu potansiyeli kullanabileceğini dile getirdi. Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi, modernizasyonundaki gelişmelere ilişkin soruya Yılmaz şu yanıtı verdi: "Vize muafiyetinin iş dünyası için, öğrenciler için, araştırmacılar için bu işlerin kolaylaştırılması gerektiğini söylüyoruz. Bu konularda müzakerelerimiz devam ediyor. Dışişleri Bakanlığımız bir taraftan, Avrupa Birliği biliyorsunuz bakan yardımcımız var ve başkanlığımız var. Avrupa Birliği Başkanlığı. Onlar bu konuları çok yakından takip ediyorlar. Diğer yandan Ticaret Bakanlığı'nın bu gümrük birliği konusunu muhataplarıyla yakından takip ediyor. Bazı ülkeler siyasi sebeplerle Avrupa Birliği'ni Türkiye'ye karşı bir enstrüman olarak kullanıyorlar. Yani kendi milli diyelim politikalarını Avrupa Birliği üzerinden uygulamaya çalışıyorlar. Bu da aslında hem Avrupa Birliği'ne hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine zarar veriyor. Oysa ortak menfaatlerimiz var. Avrupa bizim temel ihraç pazarımız, sermaye hareketlerimizin büyük bir kısmı Avrupa'yla, turizmimizin önemli bir kısmı Avrupa'yla, 5 milyona yakın insanımız var Avrupa'da yaşayan. Dolayısıyla çok yoğun ilişkilerimiz var." Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yapılan çalışmalara ilgili de bilgi veren Yılmaz, "Yeni bir mali işbirliği programı hazırlıyoruz. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz 9,5 milyar lira civarında bir büyüklüğe sahipti. Yeni yapacağımız 14 milyar civarında bir büyüklüğe sahip olacak ilk çalışmalarımıza göre. Ve çok kritik projeler var önümüzde." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Jeopolitik sorunlar çözülebilirse ekonomiye de yansır Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Jeopolitik sorunlar çözülebilirse ekonomiye de yansır

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Antalya Diplomasi Forumu'nda düzenlenen "Uluslararası Ticaret, Bağlantısallık ve Karşılıklı Bağımlılık" başlıklı yuvarlak masa toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Yılmaz, küresel ticaretin yavaşladığını vurgulayarak, pandemi ve jeopolitik gerilimlerin bu durumda etkili olduğunu belirtti. Dünya genelinde refahın olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Yılmaz, ikinci dünya savaşından sonra küresel yapıların değiştiğini ve üretimin batıdan doğuya kaydığını ifade etti. Uluslararası kurumların bu yeni gerçeklere uyum sağlayamadığını dile getiren Yılmaz, dünyanın ekonomik olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi beş üyesinden daha büyük olduğunu belirtti. Yılmaz, bu sorunların ikili ve bölgesel işbirlikleriyle ele alınabileceğini vurgulayarak, "İnsanlık olarak elimize her zaman çözüm fırsatları geçiyor. Bu nedenle olumsuz bakmamalı, kötümser olmamalıyız. Geleceğe odaklanmalı ve bu sorunları çözme konusunda yenilikçi yöntemler aramalıyız. Bu bağlamda ikili ve bölgesel ilişkilerin önemli bir gündem maddesi olacağını düşünüyorum. Türkiye olarak komşuluk ilişkilerimizi geliştirmeye odaklanıyoruz." şeklinde konuştu. Bu bağlamda, fiziksel altyapının güçlendirilmesinin yanı sıra düzenlemelerin basitleştirilmesi ve kolaylaştırılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Yasama süreçlerinin daha basit hale getirilmesi önemli. Bu sayede ikili ve bölgesel işbirliği potansiyelini daha iyi değerlendirebiliriz. Ancak, bu işbirliklerinin yeni bir küresel ortamın kurulması çabalarımızı engellememesi gerekiyor. Dünya bağlantısının arttığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla, ikili ve bölgesel işbirliklerinin devam etmesinin yanı sıra yeni bir küresel ortamın oluşturulması için de çalışmalıyız. Bu çaba, daha dengeli ve adil bir ortamın oluşturulmasına yönelik olmalıdır. Çünkü küresel sorunlar arasında iklim değişikliği de dahil olmak üzere birçok önemli konu bulunuyor." şeklinde devam etti. "Diplomasi, ekonomi için hayati öneme sahip," diyen Yılmaz, ülke içinde siyasi istikrar ve güvenilirlik olmadan ulusal, bölgesel ve küresel anlamda başarının zor olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin son 20 yılda ortalama yüzde 5,4 büyüdüğünü, dünya ekonomisinin ise yüzde 3,6 büyüdüğünü belirtti. Bu başarının, siyasi istikrar, öngörülebilir politikalar, iç güvenlik ve emniyet sayesinde elde edildiğini ifade etti. Enflasyonla mücadele politikalarının sadece ekonomik öngörülebilirlik için değil, aynı zamanda kalıcı ve sürdürülebilir bir sosyal refah için de hayati önem taşıdığına dikkat çeken Yılmaz, uygun politikalarla hem enflasyonla mücadele edilebileceğini hem de kalıcı büyümenin sağlanabileceğini belirtti. Yılmaz, bu bağlamda politik ekonomi görüşünün önemli olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: "Çünkü politika ekonomiyi ve ticareti etkiler. Ticaret ve ekonomi de siyaseti etkiler. Dolayısıyla bu iki alan arasında sürekli bir etkileşim bulunmaktadır. Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmaya barışçıl bir çözüm bulunabilirse, Gazze'deki felakete çözüm bulunabilirse, Afrika'da istikrar sağlanabilirse; bu tür jeopolitik sorunların çözülmesinin ticarete ve ekonomiye de yansımaları olacağı açıktır. Bu noktada diplomasiye büyük ihtiyaç duyuyoruz, çatışmalara değil. Çünkü savaş hiç kimseye bir şey kazandırmaz, ancak barış herkese kazandırır. Bu nedenle, bunun Kafkasya'da, Afrika'da, Orta Doğu'da ve dünyanın her yerinde görülmesini arzuluyoruz. Hem insani nedenlerle hem de ekonomik büyüme ve küresel refah için. Dolayısıyla, diplomasi sadece siyaset için değil, aynı zamanda ekonomi için de son derece önemlidir, çünkü bu iki alan arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur." Yılmaz, Türkiye'nin ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde fırsatlar bulunduğuna dikkat çekerek, Türkiye'nin Gümrük Birliği üyesi olduğunu ancak ciddi vize sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu belirtti. "Eğer ticaret ve ekonomiyi desteklemek istiyorsak, insanların hayatını kolaylaştırmamız gerekiyor, özellikle iş insanları, öğrenciler, kültür ve sanat sektöründeki kişilerin." şeklinde konuştu. Yılmaz, Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi gerektiğine dikkat çekerek, bunun AB'nin geleceğine ve Türkiye-AB ilişkilerine fayda sağlayabileceğini ifade etti. Teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediğine değinen Yılmaz, artık sadece ürünlerin değil, hizmetlerin ve soyut varlıkların ticaretinin de mümkün olduğunu belirtti. Ülkeler arasındaki uzaklığın dijital altyapılar sayesinde ticareti geliştirebildiğini vurgulayan Yılmaz, bu yönde destekleyici ve akıllı yasaların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.