TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre Mühendisleri Odası

Çevre Mühendisleri Odası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre Mühendisleri Odası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ÇMO emekçileri Genel Merkezde toplandı… “Öfke ve üzüntü içerisindeyiz” Haber

ÇMO emekçileri Genel Merkezde toplandı… “Öfke ve üzüntü içerisindeyiz”

Tez-Koop-İş Sendikası'nda örgütlü Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) işçileri, ek zam talebiyle eylem yaptı. Ücretlerinin iyileştirmesi adına ek protokol imzalamak için ÇMO’yu masaya çağırdığını fakat dönüş sağlanmadığını aktaran emekçiler, Çevre Mühendisleri Odası Genel Merkezi önünde bir araya geldi. Çevre Mühendisleri Odası emekçileri adına basın açıklamasını okuyan İşyeri Temsilcisi Cem Yenilmez, “Çevre Mühendisleri Odası emekçileri geçinemiyor! Resmi enflasyon oranlarının katbekat üstüne çıkan gerçek enflasyon oranları ve alım gücündeki sert düşüşler karşısında geçinmek, barınmak, en temel ihtiyaçlarını karşılamak oda emekçileri için imkânsız hale geliyor” dedi. ODA EMEKÇİLERİN TALEPLERİNİ DİNLEMİYOR Açıklamanın devamında şu ifadeler yer alıyor: “Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, yapılan personel toplantılarında emekçilerin taleplerini dinlemiyor; sendikamızın ek protokol çağrısını yanıtsız bırakıyor. Ücrete ilişkin talepler odanın mali durumu gerekçe gösterilerek geri çevriliyor. Oda Yönetim Kurulu, maaşların ödenebilmesinin tek yolunun odanın bütçesinin temelini oluşturan üye aidatlarının toplanması olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Emekçilerin, oda üyeleriyle aidatların ödenmesine ilişkin yapmak durumunda kaldığı görüşmeler yine emekçileri yıpratıyor. Bu yıpratıcı süreç sonunda, son dönemlerdeki en yüksek aidat gelirlerine ulaşılmış olsa da Oda Yönetim Kurulu tarafından ücrete ilişkin bir iyileştirme öngörülmüyor. Odanın örgütsel sorunları, sorunun taraflarıyla çözülmeye çalışılmıyor. Bunun yerine oda emekçileri, çalışan olarak bir parçası ve tarafı olmadıkları çatışmaların içine çekiliyor.” HAKLARIMIZIN VERİLMESİNİ İSTİYORUZ “Bizler; meslek örgütü çalışanları olarak Odamızda yaşanan gerek ekonomik sorunların gerekse Oda örgütlülüğü ile ilgili sorunların tanığıyız” denilen açıklamada, “Bu zorlu süreci Oda örgütüne zarar vermeden aşmak konusunda hassasiyet ile hareket etmeye çalışırken; Oda Yönetim Kurulunun sorunları ve kaynağını yok sayan, hiçbir şekilde sorumluluk almayan bir üslupla paylaştığı açıklamadan dolayı öfke ve üzüntü içerisindeyiz! Bizler; meslek odalarının üyeleri ile birlikte çalışanlarının da hakkını savunması, her hangi bir işveren gibi değil TMMOB a bağlı bir meslek odası yönetimi gibi hareket etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz! Dayanışma çağrımızı en geniş kanallara yaymak için gereken güç, emekçiler olarak örgütlü gücümüzde mevcuttur! Haklı olduğumuzun söylemlerde onaylanmasını değil, haklarımızın verilmesini istiyoruz” bilgisi paylaşıldı.

Çevre Durum Raporu’nda 'İyileşme yok' Haber

Çevre Durum Raporu’nda 'İyileşme yok'

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan, her yıl açıkladıkları Çevre Durum Raporu değerlendirmelerinde iyileşme görmek bir yana tüm sorunların çözülmeden büyüyerek devam ettiğini, üzerine yeni çevre mücadeleleri ve sorunları eklendiğini kaydetti. Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey Ormanları, Aliağa, Bergama, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Gördes, Menderes, Murat Dağı, Munzur Dağı, Yarımada, Ovacık, Soma, Yatağan, İkizdere, Akbelen, Kanal İstanbul, Çeşme gibi bölgelerde yapılmak istenen projeleri ‘ekolojik yıkım’ olarak değerlendiren Akdoğan, tüm merkezi ve yerel idarelerin bu yıkımdaki sorumluluğunu tekrar hatırlattı. Öte yandan; Orman / tarım alanlarının, meraların, doğal karakteri korunması gereken alanların mevzuatlar eliyle madencilik, sanayi, enerji turizm, konut vb. faaliyetlere açılarak kaybedildiğini söyleyen Akdoğan, İzmir’in ‘Doğa İle Uyumlu, Yaşanabilir Kent’ hedefinden uzaklaştığını söyledi. YÖNETİM POLİTİKALARI ETKİN DEĞİL “Dünyada olduğu gibi ülkemizin doğal varlıklarında, biyolojik çeşitliliğinde havası, suyu, toprağında ekolojik yıkımı yaşıyoruz” ifadelerini kullanan Akdoğan, “Ülkemizin her köşesinde yürütülen çevre mücadelelerini değerlendirdiğimizde; 40 yıllık Çevre Kanunu ve Çevre Bakanlığı geçmişine sahip ülkemizde, çevre kalitesinin korunup geliştirildiğini, ülke yönetiminde doğal varlıkların ve yaşamın korunmasını esas alan yönetim politikalarının etkin olduğunu söyleyemiyoruz. Kentleşme, sanayileşme, tarım, madencilik ve diğer tüm sektörlerin yarattığı çevresel risklerin belirlenmesi, çevresel yüklerinin ortaya konarak bütünsel bir planlama anlayışı ile yönetilmesi gerekmektedir. Çevre Mühendisliği meslek disiplininin de var olma nedeni ve ana uzmanlık alanı olan tüm bu süreçlerde planlama ve denetim çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi. TEKRAR HATIRLATIYORUZ Akdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Orman alanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji turizm, konut vb. faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Bir taraftan yangınlarla kaybettiğimiz orman alanlarımız en büyük tahribatı Orman Mevzuatı kapsamında verilen izinlerle yaşıyor… 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük depremin yıkıcı etkileri devam ederken Adıyaman, Şanlıurfa ve Malatya illerinde yaşadığımız seller ile kayıplarımız arttı. Bilimsel gerçekleri dikkate almayan, deprem riskini göz ardı ederek yerleşim alanları belirleyen, yapılaşma kararları alan, kamu arazilerini, tarım ve orman arazilerini, toplanma alanlarını sermayenin yararına imara açan, kamusal denetim yetkisini kullanmayan tüm merkezi ve yerel idarelerin bu yıkımdaki sorumluluğunu tekrar hatırlatıyoruz.” YAŞAM TALANI İLE KARŞI KARŞIYA! Deprem sonrası enkaz kaldırma çalışmaları safhasında alınmayan önlemler ile solunan toz ve asbest riskinin; sulak alanlara, orman alanlara dökülen hafriyat atıklarının çevre ve halk sağlığını tehdit ettiğini dile getiren Akdoğan, “Geçici barınma alanlarının koşullarının iyileştirilmesi ve yeniden inşa sürecinin doğru bir şekilde planlanması gerekiyor. Doğa olaylarının benzer şekilde afetlere dönüşmemesi için betona ve ranta dayalı kentleşme ve büyüme politikalarının terk edilmesi, kamusal denetimin etkin kılınması ve kentlerimizin doğayla uyumlu ve afetlere dirençli hale dönüştürülmesi gerekiyor. Deprem ve sonrasında yaşananlar, son yıllarda gerçekleşen faaliyetler, çılgın projeler, izinler, büyük bir ısrarla sürüklendiğimiz nükleer santral macerası nasıl bir doğa ve yaşam talanı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” dedi. KAZ DAĞLARI, SALDA, AKKUYU… Ekolojik yıkım ile karşı karşıya kalan kritik bölgeleri örnek gösteren Akdoğan, “Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey Ormanları, Aliağa, Bergama, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Gördes, Menderes, Murat Dağı, Munzur Dağı, Yarımada, Ovacık, Soma, Yatağan, İkizdere, Akbelen, Kanal İstanbul, Çeşme gibi ülkemizin her köşesinde yürütülen ‘Ekolojik Yıkım’ projeleri adını buraya sığdıramadığımız pek çok yerde artarak devam ediyor... Atıkların doğru yönetilememesi nedeni ile plastik kirliliğinin küresel bir sorun haline geldiği günümüzde, ülkemizin genelinde olduğu gibi kentimizde de oluşan atıkların tamamını ayrı toplayamıyoruz” bilgisini paylaştı. SORUNLAR BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR Ülkemizin her yanında yaşanan kent / doğa talanı ve çevre sorunlarının birçok örneğini Homeros`un ‘Gök kubbenin altındaki en güzel şehir’ olarak tanımladığı İzmir’de de yaşamaya devam ettiğimizi vurgulayan Akdoğan, şunları ekledi: “ Doğa İle Uyumlu, Yaşanabilir Kent hedefini ortaya koyan İzmir ne yazık ki bu hedeften uzaklaşarak, her tarafında kuşatıldığı çevre problemleri ile boğuşmaya devam ediyor. Her yıl yaptığımız Çevre Durum Raporu değerlendirmelerinde iyileşme görmek bir yana tüm sorunların çözülmeden büyüyerek devam ettiğini, üzerine yeni çevre mücadeleleri ve sorunları eklendiğini görüyoruz.

ÇMO’dan asbest uyarısı: “Yeni bir afetin göstergesi” Haber

ÇMO’dan asbest uyarısı: “Yeni bir afetin göstergesi”

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Hatay İli Asbest Teknik İnceleme Raporu’nu bugün yayımladı. Deprem bölgesinde ilk günlerden itibaren çalışma yürüterek çevre kirliliği, ekolojik yıkım, halk sağlığı ve suya erişim gibi yaşam konularında değerlendirmeler yaparak teknik raporlar yayımlayan ÇMO'na göre, Hatay'da döküm sahaları ve yerleşim yerlerinden alınan her dört numuneden ikisinde asbest tespit edildi. Şube, 21-22 Nisan 2023 tarihlerinde Hatay'ın Antakya ve Samandağ ilçesinde üç döküm sahası ve bir yerleşim yerinden olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numuneleri alarak analiz etti ve değerlendirdi. DERE YATAKLARI, ZEYTİNLİKLER, SERALAR…  Raporda atık yönetimi ile ilgili bölgede yapılan tespitler şöyle: “İnşaat ve yıkıntı atıklarının ayrıştırılması için planlanan döküm alanların seçim kriterleri teknik olarak uygun olmadığı görülmüştür, çalışma yaptığımız alanlarda özellikle seçilmemesi gereken bölgelerin döküm sahasına dönüştüğü görülmüştür. Konutların, çadırların ve kamu kurumların (okulların, spor merkezlerinin...) yaklaşık 100 metre yakınında döküm sahaları tespit edilmiştir. Dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgeler döküm sahası olarak tercih edilmiştir. Bu durum bir yeni bir afetin göstergesidir.” ÇOK CİDDİ HALK SAĞLIĞI RİSKİ…  Raporun devamında ise şunlar yer alıyor: “Yaptığımız incelemelerde; İnşaat ve yıkıntı atıklarının taşınması, geçici depolama sahalarında ayrıştırılması ve atıkların bertarafı süreçlerinde yapılan çalışmaların neredeyse tamamının mevzuatlara uyulmadan yapıldığı tespit edilmiştir. Özellikle atık yönetiminde çalışanlar ve bölgede yaşayan insanlar hiçbir şekilde kişisel koruyucu donanımları (asbestle çalışmalara uygun maske, tulum ve eldiven) kullanmamakta, çok ciddi halk sağlığı riskleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Afet ve Atık yönetmeliklerin deprem bölgesinde dikkate alınmadığı, 25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete 'de yayımlanan Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğe hiçbir şekilde uyulmadığı tespit edilmiştir. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.