TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#can atalay

can atalay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, can atalay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Başkan Sengel: Darbe teşebbüsüne karşı hukuk devletini savunmak için hazırız Haber

Başkan Sengel: Darbe teşebbüsüne karşı hukuk devletini savunmak için hazırız

Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından yapılan,   Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP)  Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararı hakkında yaptığı açıklamanın bir hukuk darbesi olduğunu belirterek meclis üyeleri ve yurttaşlarla birlikte Atatürk Anıtı önünde bir açıklama yaptı. Açıklamasında Hukukun üstünlüğüne vurgu yapan Başkan Ceritoğlu Sengel; “Bugün burada Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay başvurusunda verdiği ihlal kararı üzerine  “uymama” ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması çeklindeki kararı Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü olduğunu vurgulamak için bulunuyoruz. Atamızın huzurunda gururla aldığım Hukuk eğitimim ve kıymetli hocalarımdan öğrendiğim üzere Hukuk Devletinin onuru için toplandık. Dairenin; Anayasa Mahkemesini adeta terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan, milletin iradesi olan yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tehdit etmeye çalışan, bir yargı makamının Türk Milleti adına verdiği karara yakışmayacak ifadeler kullanan kararı,  hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir hukuk devleti için dönüm noktası niteliğindedir.  Bu karara imza atan Yargıtay üyeleri hukuku hiçe saymış ve Anayasamızın hükümlerini tanımaz bir tavır sergilemişlerdir. Bu ülkeye güven, hukuka güven ile adalete güven ile tesis edilir. Bu anayasa tanımaz keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak sadece avukatların,  siyasilerin değil siyasilerin değil her yurttaşın sorumluluğudur. Her türlü darbe teşebbüsünün tereddütsüz karşısında yer alan bizler hukuk devletini korumak için birer vatandaş olarak dahi üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır bulunmaktayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Her şey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine her şey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan yerine getiren daima karar verenden daha kuvvetlidir” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir’de 10 Kasım’da o yollar kapalı olacak!

CHP’li Deniz Yücel kürsüye çıktı, Kavala’yı ve Atalay’ı unutmadı Haber

CHP’li Deniz Yücel kürsüye çıktı, Kavala’yı ve Atalay’ı unutmadı

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Deniz Yücel, Meclis Genel Kurulu’nda CHP’nin grup önerisi üzerine konuştu. AK Parti döneminde yargının siyasallaşmasına ilişkin konuşan Yücel, “Hakim - savcı olmak için AK Parti’nin il ve ilçe teşkilatlarında görev yapmanın kriter olduğu; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanlarının Cumhurbaşkanı ile çay toplarken fotoğraf verdiği bir ülkede yargı bağımsızlığından söz edilemez” dedi. AK PARTİ DÖNEMİNDE YARGI SİYASALLAŞTIRILDI Kürsüden AK Parti sıralarına seslenen Yücel, Osman Kavala, Can Atalay ve gezi sanıklarını da unutmadı: “Sizin döneminizde tutuklama bir tedbir olmaktan çıkarıldı, bir cezalandırma yöntemi haline getirildi. Gezi direnişinden suç çıkarma inadınız yüzünden suçsuz insanlar yıllarca hapiste tutuldu. Osman Kavala hakkında 18 Şubat 2020’de tahliye kararı verildi ama tahliye edilmedi çünkü aynı gün başka bir dosyadan hakkında yeniden tutuklama kararı verildi. AHİM’in Osman Kavala hakkındaki tutukluluğun son bulması gerektiğine dair kararı görmezden gelindi. Halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş Can Atalay’ın milletin meclisine gelmesi Anayasa’nın 83’üncü ve 38’inci maddelerine açıkça aykırı bir şekilde engellendi. En sonunda da özel olarak oluşturulan ve görevlendirilen bir mahkeme tarafından gezi sanıklarına haksız ve hukuksuz cezalar verildi. Çünkü AK Parti yargıyı tamamen siyasallaştırdı.” ADALETİN SİYASALLAŞTIĞI YERDE KİMSE GÜVENDE DEĞİLDİR! Konuşmasında AB Komisyonu 2022 yılı Türkiye Raporu’na dikkat çeken Yücel, “Raporda hakimler ve savcılar üzerindeki baskıların yargı bağımsızlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna dikkat çekiliyor. Bu ülkede demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını savunan herkesin “Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksinde” 140 ülke içinde Türkiye’nin neden 116’ıncı sırada yer aldığını sorgulaması gerekiyor. Adaletin siyasallaştığı yerde, iktidar sahipleri dâhil kimse güvende değildir. Yargı mensuplarının baskı altına alınmak istendiği bir ülkede hiç kimse kendisini özgür hissedemez” diye konuştu. YARGI PAKETİ DEĞİL, YARGIYI ELE GEÇİRME PAKETİ Ekim 2019'dan Mart 2023'e kadar tam 7 Yargı Reformu paketinin Meclis’e getirildiğine değinen CHP’li Yücel, 7 yargı paketinin de reform değil yargıyı ele geçirme amaçlı olduğunu ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: “Savunma hakkı dediniz sonra kalkıp baroları bölüp parçalayan, avukatları kutuplaştıran bir teklifi tüm baroların itirazına rağmen bu meclisten geçirdiniz. Üstelik kanun teklifinin görüşmelerinde, savunmayı temsil eden baro başkanlarını, avukatları önce Ankara’ya sonra da milletin meclisine sokmadınız. Adalete erişim kolaylaşacak dediniz, Anayasa Mahkemesi, son 10 yılda, 115 bin başvurudan 56 bininde “makul sürede yargılanma hakkının” ihlal edildiğine karar verdi. Yani bu ülkede adalet arayan her iki vatandaştan birinin adalete erişim hakkı ihlal edildi. Ceza adaleti sağlayacağız dediniz, yandaş kanallara kara propaganda yaptırıp, bağımsız haber yapmaya çalışan kanallara ceza yağdırdınız. Öğrencisinden sanatçısına, esnafından işçisine herkesi susturmak ve baskı altına almak için yargıyı kullandınız. A'dan Z'ye sözde yargı reform paketleri ile adım adım siyasallaştırdığınız yargıyı, AK Parti'nin siyasal amaçlarına araç yaptınız.” SİYASİ YÖNÜ OLAN DAVALARDA TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ YARGIÇLAR SÜRÜLÜYOR Hukukun üstünlüğüne inanan, sadece anayasanın, yasaların ve hukukun gösterdiği yoldan yürüyen yargı mensuplarının da var olduğunu belirten Yücel, AK Parti’nin yargı bağımsızlığını savunanlara verdiği cezaları şöyle örneklendirdi: “2023 yılı Yaz Kararnamesi’nden sadece iki örnek vereceğim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı verdiği Yargıçlar Sendikası Başkanı Karşıyaka Hâkimi Ayşe Sarısu Pehlivan’ı, isteği dışında Adana Hâkimi olarak görevlendirdiniz. Osman Kavala’nın tahliye edilmesi yönünde oy kullanan İstanbul Ağır Ceza Hâkimi Sercan Karagöz'ü de isteği dışında Ağrı’da hâkim olarak görevlendirdiniz. Bu görevlendirmeler, yürütmenin yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik açık müdahalesi değil midir?” Bu haber de ilginizi çekebilir: Deniz Yücel'den gelir adaletsizliği açıklaması

Can Atalay'ın başvurusunu AYM, genel kurula sevk etti Haber

Can Atalay'ın başvurusunu AYM, genel kurula sevk etti

Anayasa Mahkemesi 1. Bölümü, Türkiye İşçi Partisi milletvekili Can Atalay’ın başvurusunu Genel Kurul’a sevk etti. Can Atalay, vekil seçilmesinin ardından yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. 2023 Mayıs ayında gerçekleşen Türkiye genel seçimleri sonrasında, özellikle sosyal medya ve ana akımda sıklıkla adı geçen Can Atalay, pek çok kişi tarafından araştırılmaya başlandı. Tüm bu süreçte adını hemen hemen her kesimden insanın öğrendiği ve bu nedenle hayatına ilişkin detayların merak edildiği Can Atalay kimdir? Kariyeri, tutukluluk ve milletvekilliği sürecine yönelik bilgileri, haberimizin devamında sizin için derledik. Can Atalay’ın hayatı 24 Mart 1976 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Can Atalay’ın tam adı, Şerafettin Can Atalay’dır. Annesi bankacı, babası ise muhasebecidir. Ailenin tek çocuğu olan Can Atalay, önemli bir siyasi figür olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay’ın yeğenidir. (Şerafettin Atalay, 1971 yılında siyasi bir suikastle öldürüldü.) Çocukluk ve gençlik çağlarını İstanbul’un Kadıköy semtinde geçiren Atalay, o dönemde ailesinin arkadaşları olan Aziz Nesin, Can Yücel ve Yaşar Kemal gibi ünlü isimlerle zaman geçirme şansı elde etti. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlayan Can Atalay, mezuniyetinin ardından NTV’nin hukuk departmanında işe başladı. O dönemlerde Ahmet Şık’ın avukatlığını yaptı. Merkezi İstanbul’da bulunan Sosyal Haklar Derneği’nin yönetim kurulunda görev aldı. 2014 yılında meydana gelen ve 301 maden işçisinin ölümüne sebep olan Soma Maden Faciası olayında avukatlık görevi üstlendi. Adından Ermenek’te meydana gelen maden kazasında da avukat olarak rol aldı. 2016 yılında yaşanan Adana öğrenci yurdunda çıkan yangında mağduriyet yaşayan ailelerin de avukatı oldu. Avukatlık hayatı boyunca bunlar gibi pek çok davada aktif görev alan Can Atalay hem toplumsal olaylarda hem de bireysel mağduriyet davalarında zorluk yaşayan kişilerin safında yer alması ile tanındı. Can Atalay neden tutuklandı? İstanbul Taksim’de konumlanan Gezi Parkı’na alışveriş merkezi açılmasına yönelik yapılan girişimin engellenmesi amacıyla, Taksim Dayanışması birtakım çalışmalar yürütüyordu. O dönem Can Atalay, Taksim Dayanışması’nın avukatı olarak görev aldı. Ardından Gezi Davası’nda, dava sürecine sanık olarak dahil edildi ve gözaltına alındı. Hakkında açılan 2 davadan da beraat etti. Ancak hemen akabinde “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla hukuk önünde yargılandı. 25 Nisan 2022 tarihinde, davanın Silivri 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında ise 18 yıl hapis cezası almasına karar verildi. O tarihten bu yana cezaevinde bulunuyor. Can Atalay nasıl milletvekili oldu? Can Atalay, 14 Mayıs 2023 yılında gerçekleştirilen Türkiye genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) üzerinden Hatay milletvekili adayı oldu. Çıkan sonuçlara göre girmiş olduğu bu seçimi kazanan Atalay, Hatay Milletvekili olarak seçildi. Bu durum sonucunda hapishaneden tahliye edilmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne başvuruda bulunuldu. Ancak talebi oy çokluğu ile reddedildi. Tüm bu sürecin sonunda Can Atalay, kişi hürriyet ve güvenlik hakkının ihlalini gerekçe göstererek, Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Can Atalay kimdir? Haber

Can Atalay kimdir?

2023 Mayıs ayında gerçekleşen Türkiye genel seçimleri sonrasında, özellikle sosyal medya ve ana akımda sıklıkla adı geçen Can Atalay, pek çok kişi tarafından araştırılmaya başlandı. Tüm bu süreçte adını hemen hemen her kesimden insanın öğrendiği ve bu nedenle hayatına ilişkin detayların merak edildiği Can Atalay kimdir? Kariyeri, tutukluluk ve milletvekilliği sürecine yönelik bilgileri, haberimizin devamında sizin için derledik. Can Atalay’ın hayatı 24 Mart 1976 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Can Atalay’ın tam adı, Şerafettin Can Atalay’dır. Annesi bankacı, babası ise muhasebecidir. Ailenin tek çocuğu olan Can Atalay, önemli bir siyasi figür olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay’ın yeğenidir. (Şerafettin Atalay, 1971 yılında siyasi bir suikastle öldürüldü.) Çocukluk ve gençlik çağlarını İstanbul’un Kadıköy semtinde geçiren Atalay, o dönemde ailesinin arkadaşları olan Aziz Nesin, Can Yücel ve Yaşar Kemal gibi ünlü isimlerle zaman geçirme şansı elde etti. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlayan Can Atalay, mezuniyetinin ardından NTV’nin hukuk departmanında işe başladı. O dönemlerde Ahmet Şık’ın avukatlığını yaptı. Merkezi İstanbul’da bulunan Sosyal Haklar Derneği’nin yönetim kurulunda görev aldı. 2014 yılında meydana gelen ve 301 maden işçisinin ölümüne sebep olan Soma Maden Faciası olayında avukatlık görevi üstlendi. Adından Ermenek’te meydana gelen maden kazasında da avukat olarak rol aldı. 2016 yılında yaşanan Adana öğrenci yurdunda çıkan yangında mağduriyet yaşayan ailelerin de avukatı oldu. Avukatlık hayatı boyunca bunlar gibi pek çok davada aktif görev alan Can Atalay hem toplumsal olaylarda hem de bireysel mağduriyet davalarında zorluk yaşayan kişilerin safında yer alması ile tanındı. Can Atalay neden tutuklandı? İstanbul Taksim’de konumlanan Gezi Parkı’na alışveriş merkezi açılmasına yönelik yapılan girişimin engellenmesi amacıyla, Taksim Dayanışması birtakım çalışmalar yürütüyordu. O dönem Can Atalay, Taksim Dayanışması’nın avukatı olarak görev aldı. Ardından Gezi Davası’nda, dava sürecine sanık olarak dahil edildi ve gözaltına alındı. Hakkında açılan 2 davadan da beraat etti. Ancak hemen akabinde “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla hukuk önünde yargılandı. 25 Nisan 2022 tarihinde, davanın Silivri 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında ise 18 yıl hapis cezası almasına karar verildi. O tarihten bu yana cezaevinde bulunuyor. Can Atalay nasıl milletvekili oldu? Can Atalay, 14 Mayıs 2023 yılında gerçekleştirilen Türkiye genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) üzerinden Hatay milletvekili adayı oldu. Çıkan sonuçlara göre girmiş olduğu bu seçimi kazanan Atalay, Hatay Milletvekili olarak seçildi. Bu durum sonucunda hapishaneden tahliye edilmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne başvuruda bulunuldu. Ancak talebi oy çokluğu ile reddedildi. Tüm bu sürecin sonunda Can Atalay, kişi hürriyet ve güvenlik hakkının ihlalini gerekçe göstererek, Anayasa Mahkemesine başvurdu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Gezi Parkı olayları nedir? Gezi Parkı olayları nasıl başladı?

Yargıtay'dan Can Atalay'ın tahliye talebine ret Haber

Yargıtay'dan Can Atalay'ın tahliye talebine ret

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay'ın tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemini reddetti. Daire, Gezi Parkı davası kapsamında 18 yıl hapse mahkum edilen, 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçilen Atalay hakkında, avukatının yargılamanın durması ve tahliyesine yönelik talebini karara bağladı. Buna göre, şartları oluşmadığı gerekçesiyle Atalay'ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durması istemi reddedildi. Sanığın, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinde belirtilen "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan yargılandığı anımsatılan kararda, Anayasa'nın 83 ve 14. maddeleri kapsamında yasama dokunulmazlığına ilişkin değerlendirme yapıldığı belirtildi. Yasama dokunulmazlığına ilişkin Anayasa'nın 83. maddesinde iki istisna bulunduğuna işaret edilen kararda, bunlardan ilkinin "ağır cezayı gerektiren suçüstü hali", ikincisinin ise "seçimden önce soruşturulmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar" olduğuna işaret edildi. Anayasa'nın 14. maddesi kapsamına hangi suçların gireceğine Anayasa koyucunun somut bir niteleme yapmadığı aktarılan kararda, bu durumun yargı içtihatlarına bırakıldığı belirtildi. Kararda, "Anayasa koyucunun iradesinin, milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kasteden bir faaliyette bulunduğu takdirde dokunulmazlıktan yararlanmaya devam etmemesi gerektiği yönünde olduğu açıktır." değerlendirmesinde bulunuldu. TCK'nin 302, 307, 309, 311, 312, 314, 315 ve 320. maddeleri ile 310. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suçların "mutlak ve asli nitelikte terör suçu" olduğuna işaret edilen kararda, şu ifadelere yer verildi: "Açık bir şekilde 5237 sayılı TCK'nin 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320. maddeleri ile 310. maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçların Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Aksi takdirde Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kasteden pek çok kanlı terör eylemini gerçekleştirdikleri için haklarında, sayılan mutlak terör suçlarından soruşturma ve kovuşturma bulunup yakalanması mümkün olmayan ve kırmızı bültenle aranan şahısların milletvekili seçilmesinin ve yemin ederek göreve başlamalarının önü açılır ki bu durumun hukuken isabetli olduğunu savunmak mümkün değildir." Gezi Parkı nedeniyle yürütülen eylemlere ilişkin yerel mahkeme kararına atıf yapılan Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararında, eylemler sırasında 78 ilde 746 kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlendiği, 280 iş yeri, 259 özel araç, 103 polis aracı, 1 konut, 1 polis merkezi, 5 kamu binası, 12 parti binası ve çok sayıda kamu malının zarar gördüğü anımsatıldı. Yerel mahkemece Atalay'ın, "bir plan dahilinde yürütülen kalkışma hareketinin başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleşmesi kapsamında faaliyette bulunduğu"nun kabul edildiği kaydedilen kararda, Atalay'ın şiddet olaylarının tırmanmasına zemin hazırlayan Taksim Dayanışması'nın etkili üyelerinden olduğu ve atılı suçların "asli faili" kabul edilen Osman Kavala ile irtibatı bulunduğu bildirildi. Kararda, yargılamanın genel hükümlere göre devam etmesi gerektiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı: "Sanığın üzerine atılı cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunun Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında yer alması ve soruşturmasına seçimden önce başlanmış olması dikkate alındığında, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrası ikinci cümlesi uyarınca yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine varılmakla, yargılamanın genel usul hükümlerine göre devam etmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır." Daire, Gezi Parkı davasına ilişkin kararını daha sonra verecek. Atalay hakkındaki davanın geçmişi Can Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde Gezi eylemlerine ilişkin davada yargılanmış ve TCK'nin 312. maddesindeki "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçuna "yardım eden" sıfatıyla katıldığı gerekçesiyle 18 yıl hapse mahkum edilmişti. Mahkemece, davanın diğer sanıkları Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet, Ayşe Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de Atalay gibi "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin 8 sanık hakkındaki mahkumiyet kararını hukuka uygun bulmuştu. AA

CHP’li Deniz Yücel: Millet iradesi gaspedilemez Haber

CHP’li Deniz Yücel: Millet iradesi gaspedilemez

Can Atalay görüşmesi sonrasında Marmara Cezaevi (Silivri) önünde açıklamalarda bulunan Yücel, “Biz sadece kendi partimizden olan ve haksızlığa uğrayan milletvekilleri için mücadele etmiyoruz. Millet iradesi ile seçilen her vekil için bu mücadeleyi veriyoruz. Bizim mücadelemiz haksızlığa uğrayan, özgürlüğü kısıtlanan herkes için… Adalet için...” CHP’Lİ YÜCEL’DEN CAN ATALAY’A CEZAEVİ ZİYARETİ CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Deniz Yücel, Marmara Cezaevi’ne (Silivri) giderek Can Atalay’ı ziyaret etti. Cezaevindeyken Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın milletvekili seçildiği halde tutukluluğunun sürdürülmesi tartışılmaya devam ediyor. Görüşme sonrası ayrıntıları aktaran Yücel, şunları söyledi: CAN ATALAY’DAN MESAJ: “ADALETE İNANCIM TAM” “Meslektaşım Hatay Milletvekili Can Atalay’ı Silivri’de ziyaret ettim. Kendisiyle kısa bir sohbet etme imkânı buldum. Durumu gayet iyi olmakla birlikte hukuksuzca özgürlüğünün kısıtlanması konusunda adaletin yerini bulacağına inancı tam. Ancak geciken adalet, adalet değildir. Bu sebeple bir an önce tahliye edilmeli ve olması gereken yerde, milli iradenin tecelli ettiği TBMM’de kendisini görmeliyiz. Bu düşüncelerimi kendisine de ilettim. Sayın Atalay da bir hukukçu olarak bu ülkede adaleti savunan, bulunduğu konuma hakkıyla ve emeğiyle gelmiş hukukçuların olduğuna inandığını ve en kısa sürede aramıza döneceği inancını taşıdığını ifade etti.” CAN ATALAY’IN TUTUKLULUĞU HUKUKA AYKIRI ÇÜNKÜ… Adalet Komisyonu Üyesi olarak ilk ziyaretini Can Atalay’a gerçekleştiren Yücel, sözlerine şöyle devam etti: “Buraya hem CHP Milletvekili hem de TBMM Adalet Komisyonu Üyesi olarak geldim. Komisyon seçimlerinden hemen sonra özellikle ilk olarak Can Atalay’ı ziyaret etmek ve buradaki adaletsizliğe bir kez daha dikkat çekmek istedim. Can Atalay’ın durumu, hukuka, insan haklarına ve demokrasiye aykırı… Hukuka aykırı çünkü ortada kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Demokrasiye aykırı çünkü YSK milletvekili adayı olabilir demiş, Hatay halkı iradesini ortaya koymuş, seçimi kazanmış, mazbatasını almış, yemin töreninde de ismi okunmuş… İnsan haklarına aykırı çünkü seçme, seçilme hakları ihlal ediliyor. Anayasa’nın 83’üncü maddesi çok açık… Can Atalay, milletvekili seçilmiştir. Bir milletvekili hakkında da yargılama kararını ancak Meclis alabilir. Sayın Atalay, hakkındaki yargılama derhal durmalı ve hemen tahliye edilmelidir.” HAKSIZLIĞA UĞRAYAN HER KESİM İÇİN MÜCADELEYE DEVAM Atalay’ın bir an önce serbest bırakılması gerektiğine vurgu yapan İzmir Milletvekili Yücel, “Çok da geç kalınmıştır. Sayın Can Atalay özgür olmalı, aramızda olmalıdır. Bu görüşlerimi kendisi ile de paylaştım. Burada bir milletvekilinin, ona oy verenlerin iradesi gasp edilmekte, Anayasa çiğnenmektedir. Biz CHP olarak “Hak, hukuk ve adalet” diyen bir partiyiz… Sadece kendi partimizden olan ve haksızlığa uğrayan milletvekilleri için mücadele etmiyoruz. Millet iradesi ile seçilen her vekil için bu mücadeleyi veriyoruz. Bizim mücadelemiz haksızlığa uğrayan, özgürlüğü kısıtlanan herkes için. Adalet için... Siyasi iktidar kendisine muhalif tüm kesimlere cunta dönemlerini aratmayacak şekilde baskı uyguluyor. Bu baskı ile toplumda korku ve endişe oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak hiç kimsenin şüphesi olmasın, CHP sonuna kadar hak, hukuk, adalet ve demokrasi için mücadele etmeye devam edecektir” diyerek sözlerini sonlandırdı. HABER MERKEZİ

Hukukçulardan Can Atalay tepkisi: Derhal serbest bırakılmalı Haber

Hukukçulardan Can Atalay tepkisi: Derhal serbest bırakılmalı

ÇAĞLA GENİŞ Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilen ve Gezi Davası kapsamında bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Can Atalay hala tahliye edilmedi. Atalay’ın tahliye edilmesi için İzmir’de bir araya gelen hukuk kurumları Bayraklı’daki Adliye Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) İzmir, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen açıklamada, “Can Atalay’a Özgürlük” yazılı pankart açıldı, “Hatay halkı vekilini istiyor”, “Savunma susmadı susmayacak” sloganları atıldı. Kurumlar adına ortak açıklamayı Av. Aytekin Aktaş okudu. HALKIN İRADESİNİN YOK SAYILMASIDIR Milletvekili seçilmesinin ardından geçen iki haftalık süreçte Atalay’ın hala tahliye edilmemesinin kabul edilmez olduğunu belirten Aktaş, “Gezi Davası nedeniyle bir yılı aşkın süredir haksız şekilde Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan meslektaşımız Av. Ş. Can Atalay, 14.05.2023 tarihinde gerçekleştirilen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonucunda, Hatay halkının oyları ve iradesi ile Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili seçilmiştir. Mazbatası Hatay İl Seçim Kurulu tarafından düzenlenerek avukatlarına teslim edilmiş, milletvekili olarak seçildiğine ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararı 30.05.2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Son olarak 2 Haziran Cuma günü Can Atalay’ın TBMM kaydı yapılmıştır. Seçilme yeterliliği bulunan, milletvekili olarak seçilen ve mazbatasını alan bir milletvekilinin, seçimin üzerinden 15 günden fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen hala tahliye edilmemiş olması kabul edilemez. Her türlü hukuka aykırı uygulamayı ‘milli irade’ bohçasına sokarak kendince meşruiyet zemini yaratan siyasi iktidarın, ‘milli iradenin’ temeli olarak gördüğü seçim sandığına ve o sandıktan çıkan iradeye saygı duymaması; açıkça halk iradesinin gasp edilmesi, Hatay halkının iradesinin yok sayılmasıdır” dedi. DERHAL SERBEST BIRAKILMADIR Atalay’ın serbest bırakılması çağrısında bulunan Aktaş, “Hatırlatıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83. Maddesine göre; ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının niteliği ve halkın oyları ile milletvekili seçilen bir kişinin tutukluluğuna ilişkin çok sayıda yargı kararı ve yaklaşık otuz yıllık yerleşik içtihat bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin daha önce Mustafa Balbay, Sebahat Tuncel, Enis Berberoğlu, Leyla Güven, Ömer Faruk Gergerlioğlu başvurularına dair verdiği kararlar ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun tüm bu kararlara atıfla verilen Cumhuriyet Davası’na ilişkin bozma kararı, seçilmiş bir milletvekilinin cezaevinden tahliyesinin hakimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilebilecek bir husus değil, bir anayasal zorunluluk olduğunu ortaya koymaktadır. Buna rağmen Can Atalay için hala tahliye kararı verilmeyerek TCK’nin 109. maddesinde düzenlenen ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçu işlenmektedir. Halihazırda milletvekili olarak seçilmiş olan Can Atalay, seçmenlerinin iradesini parlamentoda temsil etmek, yasama faaliyeti içerisinde yer almak ve deprem bölgesinde olan Hatay için çalışmalarına başlamak üzere derhal serbest bırakılmalıdır” vurgusu yaptı” diye konuştu. BU İHLALE SON VERİLMELİ Ortak açıklamanın ardından söz alan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Şu an yapılan şey suç işlenmesine devam ediliyor olmasıdır. Bugün ülkemizde yaşanan hukuksuzluklar her gün yenisi eklenerek devam ediyor. Türkiye’de bugün 500’ün üzerinde avukat tutsak. Bu ülkede hak mücadelesi vermek sizi cezaevine götürüyor. Bu ihlale son verilmeli ve Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Bu mücadele yükseltilerek devam edecektir” ifadelerini kullandı.

SON GİRİLEN HABERLER

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.