TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çağla Geniş

Çağla Geniş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çağla Geniş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir basınından, gazeteci Çağla Geniş’i hedef alan Karakaş’a büyük tepki! Haber

İzmir basınından, gazeteci Çağla Geniş’i hedef alan Karakaş’a büyük tepki!

Bergama'da yerel bir haber sitesi sahibi olarak bilinen gazeteci Murat Karakaş, bir radyo programında İzmir'in saygın gazetecilerinden Çağla Geniş'i ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ni hedef alarak açıklamalarda bulundu. Daha önce mülteciler ve Ukraynalı kadınlar hakkında sarf ettiği cinsiyetçi ve ırkçı ifadeler nedeniyle Basın Konseyi tarafından kınama cezası alan Murat Karakaş, son açıklamalarıyla İzmir basınında büyük tepkilere yol açtı. Bu yıl 12. kez düzenlenen Şakir Süter Gazetecilik Yarışması'nın jürisinde yer alan Çağla Geniş hakkında yorum yapan Karakaş, "Yarışmada her sene ödül kazanan bir kız var, sanki müdavimi gibi. Adı nedir? Geniş. Çağla Geniş... Bu sefer utandılar mı ne yaptılar jüriye vermişler. Bu yıl da eğer ödül alsaydı ‘Hayırdır’ diyecektim. Kendisi çok başarılı demek ki Allah neler yaratıyor” sözleriyle dikkatleri üzerine çekerek tepki topladı. Bu gönderiyi Instagram'da gör İzmir Gazeteciler Cemiyeti (@igcizmir)'in paylaştığı bir gönderi İGC: İTİBARINI ZEDELEMEYE ÇALIŞMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR! Sözde gazeteci Murat Karakaş’ın, Çağla Geniş ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ne karşı sarf ettiği sözleri kınayan İzmir Gazeteciler Cemiyeti sosyal medya hesabından tepki gösterdi. İGC yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: Bakircayturk.com adlı internet sitesinde program yapan, adını daha önce de kadınlara yönelik ırkçı ve cinsiyetçi söylemlerle duyduğumuz Murat Karakaş geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği radyo programında İzmir Gazeteciler Cemiyetimizi ve meslektaşımız Çağla Geniş’i hedef alarak ağır sözler sarf etmiştir. Bu şahsı hiçbir şekilde muhatap kabul etmemekle birlikte, 12 yıldır onur ve başarıyla sürdürdüğümüz, Bergama Belediyesi ile birlikte merhum gazeteci büyüğümüz Şakir Süter’in anısına düzenlediğimiz yarışmanın saygınlığı ve şahsın başarılı meslektaşımıza yönelik ağır ithamları nedeniyle açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. Yerel bir radyoda program yapan bu şahıs, daha önce de mülteciler ve Ukraynalı kadınlar hakkında sarf ettiği cinsiyetçi ve ırkçı ifadeleri yüzünden Cemiyetimiz ve Cemiyetimizin üye olduğu Basın Konseyi tarafından kınanmıştır. Önceki açıklamaları nedeniyle sehven özür dileyen ancak yanıltıcı ifadelerle kin ve nefret dolu yalan ve iftiralarına devam eden Karakaş’a karşı her türlü yasal haklarımızı kullanacağımızı kamuoyu bilgisine sunarız. Ayrıca, gazeteci, her şeyden önce mesleki etik değerleri ve insana saygıyı en ön planda tutmak zorundadır. Böyle davranmayan birine gazeteci denmez, bu meslekten kabul edilmez. Kişisel itibarın olmayışı kişileri bağlamakla birlikte mesleğin itibarını küçük düşüren, meslek ilkelerini çiğneyen hiçbir girişim ve söyleme izin vermeyeceğiz.” Bu gönderiyi Instagram'da gör Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi (@tgs_izmir)'in paylaştığı bir gönderi TGS: KENDİSİNİ “GAZETECİ” OLARAK LANSE EDEN ŞAHSI KINIYORUZ Murat Karakaş’ın haddini aşarak sarf ettiği sözlerine Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi sosyal medya hesabından açıklama yaparak tepki gösterdi: TGS yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Kendisini “gazeteci” olarak lanse eden @murat__karakas adlı şahsın, İzmir basınının başarılı isimlerinden @caglageniss ile ilgili ağza alınmayacak söylemlerde bulunmasını kınıyoruz. Erkek egemen olan sektörümüzde kadın emeğinin yok sayılmasını ve kadınların başarılarına gölge düşürülmesini ise reddediyoruz. Başarılı meslektaşımız Çağla Geniş @caglageniss ve onun nezdinde her türlü baskı, mobbing ve zorluğa rağmen sektörde var olma mücadelesi veren tüm gazeteci kadınların yanlarında olduğumuzu belirtiyoruz. Murat Karakaş’ı 2021 yılında Egedesonses adlı internet sitesindeki programında mülteci kadınlar hakkında, “Ukrayna’dan bayan mülteciler gelse o zaman hepimiz evimizde misafir ederiz. Afganistan’dan geliyorlar. Sakallı sakallı leş gibi” sözleriyle hatırladığımızı not düşerken; kamuoyuna, böyle isimlere itibar etmemesi ve bu tür söylemlere karşı mücadele etme çağrısında bulunuyoruz.” Bu gönderiyi Instagram'da gör Genç Gazeteciler Platformu (@genc_gazeteciler_platformu)'in paylaştığı bir gönderi GENÇ GAZETECİLER PLATFORMU’NDAN KARAKAŞ’A TEPKİ! Genç Gazeteciler Platformu, başarılı gazeteci Çağla Geniş’e karşı hadsizce sözler sarf ettiği sözde gazeteci Murat Karakaş’a sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Platform’dan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Daha önce Ukraynalı kadınlar için iğrenç kelimeler kullanan ve ‘gazeteci’ demeye utandıran @murat__karakas , yine lağım akıtmış ağzından… Bir kadın ve bir gazeteci için tiksindiren bir yaklaşım sergilemiş. Bu terbiyesizliği kınıyor, hem kadınlar hem de meslektaşlarımız adına özür dilemeye davet ediyoruz... @caglageniss”

Dövme sanat olarak anlaşılmaya başladı Haber

Dövme sanat olarak anlaşılmaya başladı

E. ÇAĞLA GENİŞ Dövme yapmaya nasıl başladınız? Mesleğe başladığınız zamanla bu zamanı kıyaslarsanız neler değişti? 15 sene oldu. Dövme yapmaya başlamadan önce resim ve yağlıboya çalışıyordum. Önceleri okuldan önce harçlığımı çıkartmak amacıyla karakalem yapıyordum. O dönemde sokaklarda kötü şartlarda dövme yapan bir adam vardı. Benim tezgahım da onun hemen yanındaydı. Ondan görüp dövmeye meraklandım. Bir gün birlikte dövme yaptık ve benimkinin resimsel olarak onunkinden daha iyi oldu. Ben bu işi yaparım o zaman dedim ve amatör olarak başladım. Sonra iş ilerdi ve İzmir’de bir dövme yarışmasına katıldım. Kendime güvenmiyordum ama tüm dallarda birinci olunca 2004’e doğru artık bir dükkan açmaya karar verdim. Mesleğe başladığım dönemle şimdi arasında çok fark var. Önceden dövme malzemesi diye bir şey yoktu. Boncuk iğnesi dediğimiz çelik iğnelerle steril olmayan şartlarda yapılıyordu. İnternet de yoktu. Kendini geliştirme şansın yoktu. Deneme yanılma yoluyla kendini geliştiriyordun. Şimdi başlayanlar çok şanslı; kimse öğretmese de internetten bakarak öğrenebiliyor. Bizim gelişim biraz resimsel anlamda hızlı gelişmeden kaynaklı oldu ama malzeme açısından imkanlar çok dardı. EN ÖNEMLİSİ HİJYEN VE İŞÇİLİK Dövme yaptırırken nelere dikkat edilmeli ve dövme modeli seçimi nasıl olmalıdır? Yaptıracak kişi ömür boyu taşıyabileceği bir şey seçmeli. Biz genelde özel tasarımlara yönlendiriyoruz. Çoğunlukla televizyonda gördüğü bir ünlü veya futbolcudan özenti bir şekilde onun dövmesinden istiyorum diye gelenler var. Kişiye özel olması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Dövmeyi neresinde taşımak istiyor, sosyal hayatında bir engel olacak mı gibi konulara dikkat etmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun dışında en önemlisi hijyen ve işçilik. Yaptıracağı kişiyi de iyi araştırması gerekiyor. Tüm malzemelerin değişmesi ve tek kullanımlık olması gerekiyor. İlk yaptıracaklar hem çok canım acımasın hem ufak bir şey olsun alışayım diyorlar. Onun yerine kafasında bir şey tasarlayıp dövme sanatçısından da fikir alıp pişman olmayacağı nereye yaptıracaksa kasın yapısına göre oraya oturacak bir şekilde başlarlarsa daha iyi olur. Yapmayı en çok sevdiğiniz tarz ve figürler neler? Ben daha çok doğaçlama, realistik figürler, üç boyutlu ve özel tasarımlar çalışıyorum. Renkli dövmeleri de seviyorum ama bizim toplumun tenine çok uygun değil. Beyaz tenli birisi gelirse genelde renkli dövmeye yönlendiriyoruz. Bir de ben ön tasarım yapmıyorum. Ana temayı vücuda oturttuktan sonra genelde doğaçlama çalışıyorum. Ben de bilmiyorum başta ne olacağını. Ana temayı çizip tabloyu çıkardığımda yaparken aklıma geliyor daha çok. KIŞ AYLARI DÖVME YAPTIRMAK İÇİN İDEAL Dövme en iyi nasıl bakılır ve zamanla dövme solar mı? Zamanla solma yapar ama mesela buğday tene sahip olanlar çok renkli dövmelerden uzak durursa iyi olur. Renkli dövmelerde zamanla solma oluyor. Siyah beyazlarda da oluyor ama düzgün bir şekilde yapıldıysa dövme solsa bile yine güzel gözüküyor. Tabi renkli dövmelerde de solma olduğu zaman rötuşa girilebilir. Krem sürmeden, korunmasız bir şekilde fazla güneşin altında yatılırsa bu dövmeye zarar verir. İlk yapıldığında 1 ay boyunca güneşi tavsiye etmiyoruz. Dövme kış aylarında yaptırılırsa daha iyi olur. 2-3 ay içinde renkler tam olarak oturuyor. Yüksek faktörlü kremlerle güneşe çıkarken korunurlarsa dövme daha uzun ömürlü ve canlı kalır. Türk toplumunun dövmeye bakış açısı nasıl? Önyargılar var. Ama müşteri portfolyoma baktığımda hakim, avukat, doktor ve savcı da var... Çok sayıda kişinin dövme yaptırmasıyla birlikte bu önyargı biraz daha kırıldı. Türkiye’de dövme sanatı çok gelişti ve iyi sanatçılar çıkmaya başladı. Toplum tarafından bu işin bir sanat olduğu anlaşılmaya başladı. Özel tasarımlar ve güzel dövmeler çıkmaya başladı. Dövme önceden serseri işi olarak görülen çizgiden kaydı.

Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması'ndan İLKSES'e 2 ödül birden   Haber

Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması'ndan İLKSES'e 2 ödül birden  

KEMAL ÖZKURT Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın ekonomi gazeteciliğini teşvik etmek amacıyla düzenlediği, EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması’nda ödül alan gazeteciler ve eserleri belirlendi.  EBSO Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Ürün, Metin Akdaş, Aytekin Öztaş, Süha Kahraman, Cüneyd Temel, Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Petek Durgeç, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Üzeyir Aydın, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Tuncer ve TRT İzmir İl Müdürlüğü Temsilcisi Gül Benli’den oluşan jüri, 01.01.2022-31.12.2022 tarihleri arasında yayınlanan eserler arasında yaptıkları değerlendirme sonucunda ödül alan gazeteciler açıklandı.  Gazetemiz İLKSES'in başarılı muhabirlerinden Çağla Geniş, "Öğrenciler Şimdi de Ucuz İş Gücü Oldu" eseriyle, haber-araştırma-inceleme dalında mansiyon ödülü, Nurettin Baki, "İklim Krizine Meydan Okuyorlar" eseriyle röportaj dalında ikincilik ödülünü almaya hak kazandı.  EBSO’nun 1996 yılından bu yana düzenlediği ve 2000 yılından itibaren, o yıl vefat eden Basın Müşaviri Aytaç Sefiloğlu’nun adı verilen gazetecilik yarışmasında; dereceye giren gazetecilere ödülleri önümüzdeki günlerde düzenlenecek törenle verilecek. Ödül alan gazeteciler ve eserleri şu şekildedir:  HABER- ARAŞTIRMA-İNCELEME DALI 1-Gökçe Adar Çubukçuoğlu- 9 Eylül- Otel Görünümlü Ev Düzenbazlığı 2- Kenan Yeşil – Yeni Bakış -Bakkal Fişi Çekti                                        Duygu Göksu –Ekonomi –Ege’nin Kullanılmış Suları Kazanıma Dönüşüyor   3- Sercan Özipekçi- Yeni Bakış – Aradığınız Krediye Ulaşılamıyor                                                                                                         Mansiyon- Çağla Geniş- İLKSES- Öğrenciler Şimdide Ucuz İş Gücü Oldu RÖPORTAJ DALI 1-Mete Tamer Omur –Hürriyet- Suyun Altından Gelen Taleple Robot Ürettiler                                                                                                           2- Nurettin Baki – İLKSES- İklim Krizine Meydan Okuyorlar                                                                                                     3- Gökçe Adar Çubukçuoğlu  -9 Eylül – Talih Kuşunun Peşini Bırakmadı                                                                                                                                  Mansiyon- Feyaz Tatar- Ege Telgraf –Vasatın Altı Bize 5 Basar. 

TMMOB İzmir'den o düzenlemeye tepki Haber

TMMOB İzmir'den o düzenlemeye tepki

ÇAĞLA GENİŞ TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşen toplantıda, açıklamayı Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Kenan Öztan okudu. Tarım ve orman alanlarında düzenleme içeren yeni kanun teklifine ilişkin eleştirilerin sıralandığı açıklamada, “Orman alanları her türlü tesisin yapılmasına açılırken ‘kamu yararı’ kavramına sığınılmaktadır. Bir afetin yaraları sarılırken diğer afetlerin önü açılmamalıdır. Özetle 126 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, ‘kaş yapılırken göz çıkaracak’ uygulamalara yol açacaktır” vurgusu yapıldı. ‘KAMU YARARI’ KİSVESİ ALTINDA Bu yıl buruk bir ormancılık haftası ve ormancılık günü kutladıklarını belirten Öztan, “Bildiğiniz gibi 6 Şubat 2023 saat 04.17 de meydana gelen depremde 11 ilimizde on binlerce insanımız yaşamını yitirmiş, yüz binden fazla insanımız yaralanmış ve yaklaşık 13,5 milyon insanımız depremden etkilenmiştir. Daha deprem acısı dinmeden Adıyaman ve Şanlıurfa’da meydana gelen sellerde 20 vatandaşımız yaşamını yitirmiştir. Bu sellerin asıl nedeni ormanların, meraların ve doğanın tahribi sonucudur. İnsanlık; tarih boyunca süregelen savaşlar, salgın hastalık, afetler vb. nedenlerle yaşam kalitesini sınırlayan tüm bu olumsuzluklara karşı mücadele ederken diğer yanda ise ormanlar, meraları ve doğayı ne yazık ki tahrip etmekten geri kalmamıştır. Günümüzde ise ‘kamu yararı’ kisvesi altında ormanlar meralar, korunan alanlar, milli park alanları, zeytinlikler; açık alan maden işletmeciliği, HES, RES, sanayi tesisi, konut vb. yapılara heba edilmektedir. Türkiye henüz 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin acısını yaşarken, 15 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de Orman Kanunu’nun 17’nci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Uygulanması Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapıldı. Daha 15 ay önce çıkarılan bu yönetmelikte orman alanlarında ‘Lisanssız elektrik üretim tesisleri ile lisanslı güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerine orman sayılan alanlarda izin verilmez’ hükmü bulunurken; yapılan değişiklikle tam tersi bir uygulama getirilerek ormanlarda lisanslı güneş enerjisi santrali kurulmasının da önü açılmıştır” dedi. DİĞER AFETLERİN ÖNÜ AÇILMAMALI Tarım ve ormanlık alanların yapılaşmanın parçası olabilmesinin önünü açan kanunnameye tepki gösteren Öztan, “Orman Kanunun 17. maddesinin üçüncü fıkrası kamu yararı ve zaruret gerekçeleriyle ormanlardan verilebilecek izinleri düzenlemektedir. Bu maddeye hemen hemen her yıl bir ekleme yapılarak verilen tesislerin kapsamı genişletilmektedir. Bu kapsamda ormanlarda havaalanı, demiryolu, boru hattı, mezarlık, hayvan bakımevi, atış poligonu gibi elliye yakın tesise izin verilebilmektedir. Orman Kanunu’nun 17’nci maddesinde yapılan değişikliklerin nedeni anlaşılmaya çalışılırken; 24 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Bu Kararname ile de Orman Kanunu’na 2018 yılında bir torba kanun ile eklenen Ek 16’ncı maddede belirtilen, yine taşlık, kayalık, verimsiz orman alanlarıyla mera alanlarında geçici veya kesin iskân alanları kurulabilmesinin önü açılmıştır. Üstelik kararnameye göre yerleşime açılacak orman alanlarını belirleme yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı bütünüyle devreden çıkarılmıştır. Depremlerden zarar gören yurttaşlarımızın bir an önce sıcak yuvalarına kavuşması tüm ülkenin arzusudur. Ancak bu yapılırken panikle ve aceleyle hareket edilmesi, bilimsel altyapısı oluşturulmadan kararlar alınması, ormanlar, meralar ve diğer ekosistemlerin zarar görmesine yol açabilecektir. Bu gibi durumlarda ilk akla gelen ormanlar ve meralar olması kabul edilemez. Orman alanları her türlü tesisin yapılmasına açılırken ‘kamu yararı’ kavramına sığınılmaktadır. Bir afetin yaraları sarılırken diğer afetlerin önü açılmamalıdır. Özetle 126 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, ‘kaş yapılırken göz çıkaracak’ uygulamalara yol açacaktır” ifadelerini kullandı. YENİ TAHRİBATLARA YOL AÇACAK Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından hazırlanan rapora göre her yıl yaklaşık 4,7 milyon hektar orman alanının tahrip edildiği bilgisini paylaşan Öztan, “Aynı kaynakta 1990 yılından bu yana 178 milyon hektarlık orman alan yok olduğu belirtilmektedir. Bu arada ne yazık ki yeryüzünde temiz ve içilebilir su havzalarının önemli bir bölümünün ormanlık alanlarda olduğu bir gerçektir.  Ülkemizde de durumun çok farklı olduğunu söylemek zordur. Her ne kadar orman alanını artıran ender ülkelerden biri olduğumuz (1973 yılında 20,2 milyon ha günümüzde 23,1 milyon ha) söylense de yapılan araştırmalarda nüfusun artmadığı, görece az arttığı ya da azaldığı illerde orman alanları arttığı halde endüstrinin ve nüfusun yoğun olduğu ve giderek arttığı kentlerde ormanların azaldığı bilinen bir gerçektir. Bu arada orman envanter tekniğinin gelişmesi ile alan miktarının önemli ölçüde arttığı birçok kez dile getirilmiştir. Orman alanlarının tahribatına dönük yasal düzenlemeler tam bitti derken; tıpkı depremlerde olduğu gibi artçılar şeklinde yeni düzenleme ile karşılaşıyoruz.  Mevcut iktidar 22 yıllık döneminde (2002-2023); 6831 sayılı Orman Kanunu’nda 35 kez yapılan değişiklikler yetmemiş ki bu kez 36’ncı değişiklik teklifi 1 Mart 2023 tarihinde TBMM’ye sunuldu ve hızla komisyonlardan geçirildi, muhtemelen görev süresi dolmadan da yasalaşacak! TBMM’ye sunulan yeni değişiklik teklifinin bütününe baktığımızda, çok ciddi tutarsızlıkların olduğunu görmekteyiz. Gerçeklerden uzak popülist anlayışla fiili durumları devam ettiren, mevcut yasal düzenlemelerle de çelişen bu kanun değişikliği teklifi, ormanlarımızı korumaktan çok uzak olduğu gibi yeni tahribatlara yol açacaktır” açıklamasını yaptı.  

Büyükşehir'de mobbing iddiası: Engelli emekçi kalp krizi geçirdi Haber

Büyükşehir'de mobbing iddiası: Engelli emekçi kalp krizi geçirdi

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Türkiye’de hayatın pek çok alanında yok sayılan engelli bireyler, çalışma hayatında da mobbing ve baskılarla mücadele ediyor. Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya aykırı ayrımcı davranışların son mağduru İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Grand Plaza’ya bağlı Halk Ekmek Fabrikası’nda çalışan ve kalp rahatsızlığı bulunan 50 yaşındaki engelli bir kadın emekçi oldu. İddiaya göre; engelli raporunda ‘Efor gerektirmeyen hafif işlerde çalıştırılabilir’ ibaresi bulunmasına rağmen temizlik işleri yapmaya zorlanan engelli kadın, sözlü hakaret ve ağır iş yükü sonucu kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılarak anjiyo yapılan ve tedavisi süren kadının yaşadıklarına Engelli Çalışanların Haklarını Savunma, İzleme ve Geliştirme Platformu’ndan (EÇSAV) tepki geldi. Büyükşehir bünyesindeki çeşitli şirketlerde çalışan ve iş yaşamında sorunlarla karşılaşan engelli işçiler tarafından kurulan EÇSAV’ın sözcüsü Ezgi Kılıç, “Engelli çalışanlar köle değildir. Onlar da diğer çalışanlar kadar temel insan hakları ve çalışma haklarına sahiptir. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerini göreve çağırıyoruz. Hem uluslararası sözleşmeler hem de anayasal olarak net bir biçimde ifade edilmiş olan çalışma hakkımızın görmezden gelinmemesi konusunda gerekli sorumluluklarını yerine getirsinler” sözleriyle isyan etti. MOBBİNG SONUCU KALP KRİZİ GEÇİRDİ Grand Plaza’da çalıştığı dönemlerde kendisinin de benzer baskı süreçlerini yaşadığını ve dilekçe vererek başka bir şirkete geçtiğini anlatan Kılıç, “Büyükşehir bünyesinde çeşitli birimlerde çalışan iki kadın çalışanımızın yaşadığı baskı ve mobbing süreçleri bizi bu mücadele alanına itti. Engelli kadın çalışanlara yönelik mobbinglerle ün salan Grand Plaza A.Ş yönetimi, daha önce 16 yıllık yüzde 70 ortopedik yürüme engeli olan santral görevlisi bir kadın arkadaşımızı İmbat Kafe’ye garson olarak göndermek istedi. Grand Plaza da çalıştığım dönem ben de benzer baskılara maruz kaldım. Engelli çalışanların iş güvenliği meseleleri hiç dikkate alınmıyordu. Tüm bunlara karşın sendikaların duyarsız ve tepkisiz tutumları ile karşılaştık. Son olarak Grand Plaza’ya bağlı Halk Ekmek Fabrikası’nda 14 yıldır çalışan ve kalp rahatsızlığını bulunan 50 yaşındaki engelli kadın arkadaşımız, dayatılan baskı ve mobbinglere dayanamayarak kalp krizi geçirdi. Yaşanan bu olay bizi derinden etkiledi. Arkadaşımızın engelli raporunda ‘Efor gerektirmeyen hafif işlerde çalıştırılabilir’ ibaresi bulunmasına rağmen temizlik işleri yapmaya zorlandı. Sürekli olan heyet raporunun yenilenmesi istendi. Bunun yanı sıra sözlü hakarete maruz bırakıldı ve ağır iş yüküyle cezalandırılması sonucu kalp krizi geçirerek anjiyo olmak zorunda kaldı” dedi. ‘GEÇMİŞ OLSUN’ BİLE DENMEDİ Engelli işçilerin çalışma yaşamında yaşadığı bu ayrımcılıkların uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya aykırı olduğunu hatırlatan Kılıç, “Tüm bu yaşananlar sonrasında ne Grand Plaza A.Ş. yönetimi ne de Halk Ekmek Fabrikası yönetiminden bir kişi arayıp arkadaşımızın durumunu sormadı. Yalnızca kalp krizi geçirdikten sonraki gün fabrikadan aranıp hastanede olduğunu bildiren raporu istenmiş ve geçmiş olsun bile denilmemiş.  Öyle ki hem şirket yönetimine hem Büyükşehir Belediyesi’ne konu defalarca sözlü ve yazılı olarak iletilmesine rağmen mobbing ve iş yükü ortadan kalkacağına daha da artmıştır. Engelli personel her türlü ayrımcılık, aşağılanma, görmezden gelinme ve dışlanma biçimleri ile cezalandırılmakta; insanca ve onurlu biçimde çalışma hakları göz ardı edilmektedir. Özellikle engelli ve kadın personele yönelik insan onuruyla bağdaşmayan her türlü olumsuz uygulama ve yaklaşımlar bu şirket yönetimi tarafından rutin bir alışkanlık ve yerleşik bir kültür halini almıştır. Oysaki engelli çalışanı engel durumuna uygun görevlerde çalıştırmamak, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini engel durumuna uygun bir şekilde planlamamak cinayete teşebbüstür. Engelli çalışana, çalışma yaşamında ayrımcılık yapmak Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ihlalidir. Çalışma yaşamında engelli bireye yönelik ayrımcılık yapmak, Anayasası’nın 10, 49, 50 ve 70’inci maddelerinin ihlali olmakla beraber, 5378 sayılı Engellilerin Haklarına İlişkin Kanun’un 14. maddesinin açık ihlalidir” ifadelerini kullandı. ENGELLİ ÇALIŞANLAR KÖLE DEĞİLDİR Yaşanan hak ihlalleri karşısında Büyükşehir bürokratlarını sorumluluk almaya davet eden Kılıç, şunları söyledi: “Engelli çalışanlar köle değildirler. Onlar da diğer çalışanlar kadar temel insan hakları ve çalışma haklarına sahiptir. Konuyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerini göreve çağırıyoruz. Hem uluslararası sözleşmeler hem de anayasal olarak net bir biçimde ifade edilmiş olan çalışma hakkımızın görmezden gelinmemesi konusunda gerekli sorumluluklarını yerine getirsinler. Platformumuz bundan sonra da söz konusu şirketlerde engelli çalışanların temel çalışma haklarını sonuna kadar savunmaya devam edecektir. Ayrıca engelli ve kadın çalışanlara yönelik düşmanca tutumunu her fırsatta ortaya koyan Grand Plaza A. Ş. ve Halk Ekmek Fabrikası yönetimi hakkında gerekli hukuki girişimleri başlatacağız. Engelli çalışanların her türlü insani ve çalışma haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.