TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#böbrek

böbrek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, böbrek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Böbrek iltihabının belirtileri Haber

Böbrek iltihabının belirtileri

Böbrek iltihabı nedeniyle zamanla böbrek fonksiyonlarında ciddi oranda azalma başlayabiliyor. Bazı kurallara uymak böbrek iltihabının oluşmasını engelleyebiliyor. Böbrek iltihabının oluşmaması için vücudun ihtiyaç duyduğu günlük 1,5-2 litre civarındaki suyu kesinlikle tüketmek gerekiyor. Doç. Dr. Bülent Altunoluk, böbrek iltihabı ve tedavisi ile ilgili bilgi verdi.  Bir tür idrar yolu enfeksiyonu Böbrek iltihabı, alt idrar yolları denilen üretra ve mesane kaynaklı enfeksiyonun zamanında ya da doğru tedavi edilememesi sonrası böbreklerin birinde veya ikisinde birden ilerlemesi sonucu meydana gelen bir tür idrar yolu enfeksiyonudur. Böbrek iltihabı genellikle alt idrar yollarındaki enfeksiyonun yayılması sonrası geliştiğinden belirtiler de ona göre değişiklik gösterebilmektedir. Böbrek iltihaplanmasının pek çoğu önce alt idrar yollarında yani mesane veya üretrada başlar. Daha sonra enfeksiyon yukarıya doğru ilerleyerek böbrekte de enfeksiyon gelişir. Alt idrar yolları enfeksiyonunun bu aşamada tedavi edilmemesi sonucu enfeksiyon yukarıya yani böbreğe doğru ilerleyerek daha şiddetli bir tablonun gelişmesine yol açar. Böbrek iltihabında görülebilen belirtiler şöyledir; ·  İdrar yaparken yanma veya ağrı hissi ·  Sık idrara gitme isteği ·  Bulanık, kötü kokulu veya kanlı idrar ·  Kasıklarda ve göbek altı bölgede ağrı ·  Karında veya yanlarda (hastalanan böbrek tarafında) ağrı ·  Bulantı, kusma ·  Yüksek ateş, üşüme ve titreme  İlerlerse hastaneye yatış gerekebilir Böbrek iltihabında belirtilerin şiddetine göre hafif vakalar ağızdan antibiyotik desteği ile ayaktan takip edilebilir. Yüksek ateşli ve kanda beyaz küre veya CRP yüksekliği olan tüm akut vakalar hastaneye alınmalı ve derhal damardan sıvı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Özellikle kadınlarda tedavi edilmeyen genital enfeksiyonlar, idrar yollarına geçerek enfeksiyon gelişmesine neden olabilir. Vezikoüreteral reflü(mesanedeki idrarın böbreklere doğru geri kaçmasına yol açan doğumsal anomali), böbreklerinde diğer doğumsal anomaliler bulunan (at nalı böbrek, gelişmemiş küçük kalmış böbrek, polikistik böbrek gibi), böbrek taşları bulunan, az su içen, idrarını tutan kimselerde böbrek enfeksiyon gelişme riski yüksektir. Ayrıca diyabet varlığında, nöropatik mesane gelişmişse, sürekli idrar yolu sondası varsa ve ameliyat gerektiren belirgin prostat büyümesi olan hastalar riskli guruptadır.  Tedaviye başlanmazsa sorun kronikleşir Böbrek enfeksiyonuna yol açan bakterilerin büyük bölümü bağırsaklarda bulunan mikroorganizmalardır. Böbrek iltihabı, idrar tahlili ile anlaşılabilmektedir. İdrar tahlilinde enfeksiyonu gösteren beyaz kan hücrelerinin ve bakterinin fazla görülmesi, nitrit + saptanması değerlidir. Kan tahlilinde ise beyaz kan hücrelerine ek olarak, CRP ve sedimantasyon yüksekliği görülür. Bu sonuçların hepsi iltihap varlığında yükselir. İdrar kültürü yaptırılarak hastalığa neden olan mikroorganizma saptanır. Ultrasonografi cihazı ile böbrek genişliği, böbrek parankim yapısı, böbrek taşı veya apse olup olmadığı da görülebilmektedir. Uygun tedavi edilmeyen alt idrar yolları enfeksiyonunun böbreklere ilerlemesi sonucunda böbrek iltihabı gelişmektedir. Böbreklere ulaşan enfeksiyon sonucunda hastada yüksek ateş, yan ağrısı, üşüme ve titreme gelişebilmektedir. Bu aşamada hastaneye yatırılarak uygun antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Tam tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon kronikleşecektir ve sık sık böbrek iltihaplanması meydana gelecektir. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Böbreklerim sağlıklı mı? Böbrek sağlığı için neler yapılmalı?

Böbreklerim sağlıklı mı? Böbrek sağlığı için neler yapılmalı? Haber

Böbreklerim sağlıklı mı? Böbrek sağlığı için neler yapılmalı?

Böbreklerin vücutta hayati önem taşıyan pek çok işlevi üstlenen ve sağlıklı yaşamak için büyük katkıda bulunan önemli organlar olduğunu belirten Dr. Hasan Levent, böbreklerin üstlendiği görevleri de açıkladı. Levent, bu görevleri şu şekilde aktardı: “Atık ürünleri vücuttan uzaklaştırır, yediğimiz gıdaların, kullandığımız ilaçların metabolizması sonucu ortaya çıkan üre, ürik asit ve diğer zehirli maddelerin idrar yoluyla atılmasına yardımcı olur. Vücudun su ve elektrolit dengesini korur, fazla suyu atarak sıvı dengesini, asit - alkali dengesini, tuz- mineral dengesini korur. Kan basıncını düzenler, kan basıncını kontrol eden renin hormonunu sentezler. Kemik sağlığını destekler. Kemiklerimizi güçlü ve sağlıklı tutan D vitaminini, aktif formu olan Kalsitriole çevirir. Kan yapımına yardımcı olur. Kırmızı kan hücrelerinin yapımına yardımcı olan Eritropoetin hormonunu sentezler.” “Az su içmek böbrek hastalığını beraberinde getirir” Böbrek hastalıklarını meydana getiren pek çok faktör bulunduğunun da altını çizen Levent, konuşmasının devamında ise, “Enfeksiyon, az su içmek, aşırı su kaybı, doktorlara danışmadan kullanılan ilaçlar, toksinler, kalp yetmezliği, yüksek kan şekeri, karaciğer yetmezliği, böbrek taşları ve bazı tümörler hastalığı oluşturabilir. Ağrı, yorgunluk, halsizlik, göz çevresinde şişlik, ayak ve ayak bileklerinde şişme, mide bulantısı, iştahsızlık, kuru ve kaşıntılı deri, idrarda artma veya azalma, sık idrara çıkma, idrarda kan, idrar renginde koyuluk, köpüklü idrar, kas krampları, uyumakta güçlük, nefes darlığı, ağız kokusu, baş ağrısı, baş dönmesi” ifadelere yer verdi. “Tuzlu yiyeceklerden kaçının” Böbrek rahatsızlıklarının tedavi ve önleme yöntemleri hakkında da bilgi veren Dr. Hasan Levent, konuşmasının tedavi ile ilgili şu bilgileri verdi: “İlaçları dikkatli kullanın. Reçetesiz satılan ilaçları doktora danışmadan kullanmayınız. Fazla tuzdan kaçının. Çok tuzlu yiyecekler kandaki mineral dengesini bozarak, böbreğin düzgün çalışmasını zorlaştırabilir. Susuz kalmayın. Günde 8-10 su bardağı su içiniz. Sağlıklı ve dengeli beslenme yapın. Egzersiz yapın. Haftada en az 3 gün yarım saat yürüyüş yapın. Alkol ve sigara gibi toksik yapıcı maddeleri kullanmayın. Risk faktörlerini bilin. Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği, şişmanlık, ailede böbrek hastalığının olması, ilerlemiş yaş gibi bu risk faktörlerinden herhangi biri varsa ya da belirtilerden herhangi birini fark ederseniz doktorunuza başvurunuz. Belirtilere bağlı olarak tanı koymak için kan ve idrar testleri, görüntüleme tetkikleri yapılacaktır. Tanıya göre tedavi programı uygulanacaktır.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Hıçkırık tutması tehlikeli mi?

Her 10 kişiden birinde görülüyor… Böbrek taşı oluşumuna dikkat! Haber

Her 10 kişiden birinde görülüyor… Böbrek taşı oluşumuna dikkat!

Hastalığa yatkın kişilerde çocukluktan itibaren başlayabilen böbrek taşları genetik yatkınlık dışında beslenmeye dikkat edilmezse ciddi sağlık sorunu olabiliyor. Örneğin; takviye olsun diye bilinçsizce alınan C vitamini ve protein tozları bile böbrek taşına yol açabiliyor. Oysa ki bol su içmek, az tuz tüketmek, Akdeniz tipi beslenmek gibi basit önlemlerle bu hastalıktan korunmak mümkün. Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren, böbrek taşlarını, temelde bir “atılım” problemi olarak tanımlıyor. Böbreklerin, suda çözünen ve vücudumuzda fazla oluşan maddelerin idrar oluşturarak dışarıya atılmasını sağlayan bir itrah organı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren, “Böbrekten 50'ye yakın madde idrarda çözünerek atılmaktadır. Ancak bu maddeler içerisinde 7-8 tanesi fazla miktarda atılırsa idrarda çözünemez ve kristalleşebilirler. İşte böbrek taşı oluşmasının ana nedeni idrarda az çözünebilen bu maddelerin idrara fazla atılmasıdır” diyor. Bu maddelerden en sık görüleni kalsiyum ve oksalat olarak kabul ediliyor; bunun dışında ürik asit, sistin gibi daha az sıklıkta görülen maddeler de idrara fazla atılıp böbrek taşı oluşturabiliyor. Ayrıca, bu kristalleşmeyi engelleyen sitrat gibi bazı moleküllerin de idrarda az bulunmaları böbrek taşı oluşumunu tetikleyebiliyor. “AİLESİNDE BÖBREK TAŞI OLANLAR DİKKAT ETMELİ” Böbrek taşlarının başlıca oluşma nedeni genetik olsa da beslenme gibi çevresel koşullar da etkili olabiliyor. Genetik yatkınlığı bulunan hastaların diyetlerine ve yaşam tarzlarına dikkat etmeleri tavsiye ediliyor. Tıp dünyasında, son yıllarda böbrek taşı oluşumunun, sadece böbrek kaynaklı değil, sistemsel hastalıkların sonucunda da oluşabilen bir rahatsızlık olduğuna dair bilimsel kanıtlar sunuluyor. Dolayısıyla metabolik sendrom gibi bazı bozuklukların genetik yatkınlığı bulunan hastalarda böbrek taşı oluşumunun da artığına dair ciddi bilimsel kanıtlar mevcut. Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren, böbrek taşı oluşumundan korunmak için faydası kanıtlanmış temel önlemleri şu 10 maddeyle sıralıyor:  METABOLİK SENDROMDAN KENDİNİZİ KORUYUN Öncelikle aşırı kilo, insülin direnci, yüksek kötü kolesterol ve düşük iyi kolesterol seviyeleri; kan basıncı artışı, karakterize diyabetten kalp damar hastalıklarına kadar çoğu ciddi hastalığın öncüsü olduğu kabul edilen metabolik sendrom, böbrek taşı oluşumunu tetikliyor ve bu nedenle bu hastalıktan korunmak gerekiyor. Tanı konulursa yaşam tarzı düzenlemeleri ve sağlıklı diyet ile metabolik sendrom hastalığı genellikle başarıyla tedavi ediliyor. SAĞLIKLI BESLENİN Sağlıksız hazır gıdalarla beslenme, aşırı şekerli besinler yeme, yağlı yemekler, hareketsizlik ve özellikle kalitesiz uyku düzeni hastalarda metabolik sendrom oluşturabiliyor. Göbek çevresinden kilo alan, kendini enerjisiz hisseden, halsizlik yorgunluk şikayeti bulunan hastaların mutlaka hekime başvurmaları tavsiye ediliyor. Sağlıklı beslenme deyince akla gelen Akdeniz diyeti metabolik sendromdan dolayısıyla böbrek taşından koruyan başarılı diyetlerin başında geliyor. Bunun dışında hazır ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak, özellikle akşam 8'den sonra yemek yememek, yaz aylarında bol olan ve çok şeker ihtiva eden meyvelerden az tüketmek gerekiyor. EK VİTAMİNİ DOKTOR ÖNERİSİYLE ALIN Son zamanlarda çok popüler olan vitamin ve mineral takviyeleri doğru ve uygun kullanıldığında çok faydalı olsa da bilinçsiz kullanıldığında o oranda zarar verebiliyor. Örneğin aşırı C vitamini alımı böbrek taşı oluşumunu arttırıyor. Doğru takviye almanın yöntemi vücuttaki düzeyine ve vücudun ihtiyacına göre takviyeleri belirlemektir. Çoğu vitaminin ve mineralin düzeyleri artık kandan ölçülebiliyor ve bu düzeye göre takviye ihtiyacı ortaya çıkıyor. Fazla ve gereksiz takviyeler böbrek taşı oluşumunu artırabiliyor. FAZLA PROTEİN ALMAYIN Aşırı protein alımı, böbrek taşı oluşumunu artırıyor. Örneğin vücut geliştirmek için egzersiz yapan özellikle genç hastalar, hızlı kas oluşturmak adına ticari olarak satılan protein tozlarını kullanıyor. Genetik yatkınlığı olan hastalarda bu aşırı protein alımı, taş oluşumuna veya var olan taşların büyümesine neden oluyor. Bu hastalar, kas kütlelerini belki daha hızlı arttırıyor ama böbrek taşı hastalığının sıkıntıları ile boğuşmak durumunda kalıyor. BOL SIVI ALIN Böbrek taşı genellikle az sıvı tüketimi, dolayısıyla vücutta oluşan zararlı maddeleri çözecek miktarda idrar üretilmemesiyle ilişkili. Yeteri kadar sıvı tüketmeyen kişilerin idrarı, maddelerden zengin ancak suyu az olan yoğun bir yapıya sahip oluyor. Bu idrarın içindeki bazı unsurlar önce kristalleşiyor, ardından da böbrek taşı haline geliyor. Bol miktarda sıvı tüketmek, bu nedenle önem taşıyor. Yaz aylarında daha da çok dikkat edilmeli. GAZLI İÇECEKLERDEN UZAK DURUN Çay, kahve ve kola gibi içeceklerin tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalı. Bazen gıdalara eşlik eden, bazen ise sadece verdiği ani ferahlama hissi nedeniyle çok tercih edilen asitli içeceklerden uzak durmak gerekiyor. Yapılan klinik araştırmalar, fosfat içermeleri nedeniyle gazlı ve şekerli içeceklerin fazla tüketilmesi halinde böbrek taşı oluşma riskinin arttığını gösteriyor. AZ TUZ TÜKETİN Özellikle böbrek taşı konusunda genetik yatkınlığı olan kişilerin günlük tuz tüketiminin 3 - 5 gram yani yaklaşık bir çay kaşığını geçmemesi tavsiye ediliyor. Tabi sebze, meyve ve ekmekte de tuz olduğunu göz önüne alarak bu hesabı yapmak gerekiyor. Yemekleri tuzsuz pişirmek, tabağımıza gelen yemeği ise tuz yerine baharat, bitki ve sirke gibi alternatiflerle çeşnilendirmek mümkün. OKSALAT İÇEREN GIDALARDAN KAÇININ Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalat olarak kabul görüyor. Böbrek taşlarında en sık görülen taş cinsleri arasında ilk sırayı kalsiyum oksalat taşı alıyor. Bu nedenle ıspanak, pırasa, çilek, çikolata, fındık, ceviz ve kakao gibi gıdalar ile et, tavuk ve balık gibi hayvansal gıdaların da yüksek miktarda oksalat içerdiği için böbrek taşı hastaları tarafından mümkün olduğunca az tüketilmesi gerekiyor. Tüketimi halinde de bol sıvı alınması tavsiye ediliyor. EGZERSİZ YAPIN Hareketsiz bir yaşam da böbrek taşı için iyi değil, yürüyüş ve egzersizin bu taşların oluşumunu azaltmada önemli olduğu biliniyor. Bu nedenle mümkünse düzenli egzersiz yapın, egzersiz yapamıyorsanız da günlük en az 9 bin adımlık yürüyüşler ile vücudunuzu hareket halinde tutun.   İYİ UYUYUN Günlük uyku düzeninin sağlıklı olması, böbreklerin fonksiyonlarını da etkiliyor. Metabolizma, gün boyunca hasar gören böbrek dokusunu gece uyku sırasında onarıyor. Uykusuz kalmak, tüm organlar için olduğu gibi böbreklerin de bu yenilenme sürecini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle mümkünse gece 23.00 gibi uykuya geçin ve 7-8 saat uyuyun. Son olarak kapalı yöntem cerrahi girişimlerle hastaların böbrek taşlarını, en son teknolojileri kullanarak başarılı bir şekilde temizlediklerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren “Ancak çok sık nükseden böbrek taşlarının oluşmaması için elimizden geleni yapmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum” sözleriyle uyarıda bulunuyor. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Uyku bozuklukları ağrıya sebep oluyor

Annesi elinden tuttu: Hayata yeniden merhaba dedi Haber

Annesi elinden tuttu: Hayata yeniden merhaba dedi

İzmir’in Gaziemir ilçesinde yaşayan ve kısa zamanda hastalığı ilerlemesi sonucu böbrekleri harap olan Burak Aşkın, böbrek yetmezliği nedeniyle haftada 3 kez diyalize bağlanmak zorunda kalıyordu. Genç yaşta diyalize bağlı bir yaşam sürmenin psikolojik zorluklarını da yaşayan Aşkın’ın imdadına ise annesi yetişti. 48 yaşındaki anne Şükran Aşkın’ın böbreği, yapılan incelemeler sonucunda nakil edilmeye uygun olduğu tespit edildi. Nakil ameliyatı, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesinde Doç. Dr. Aşkın Eroğlu ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Başarılı geçen ameliyat sonrasında, annesinin böbreği Burak Aşkın’ın vücuduna hemen uyum göstererek çalışmaya başladı. Doğum gününde unutamayacağı bir hediye alan Burak, diyalizden kurtularak yeni hayatına merhaba dedi. Ameliyat sonrasında kendine gelen Burak Aşkın için Organ Nakli Koordinatörü Tuğçe Zeyrek ve nakil ekibi tarafından sembolik doğum günü partisi düzenlendi. ''ONU MUTLU GÖRMEK BENİM İÇİN DÜNYAYA BEDEL'' Nakil sonrasında oğlunun sağlığına kavuştuğunu gören anne Şükran Aşkın, “Oğlum, benim için ikinci kez doğmuş gibi. Her annenin evladı onların en kıymetli varlıklarıdır. O sağlıklı olmadığı zaman ben zaten sağlıklı olamam. Onu mutlu ve sağlıklı görmek benim için dünyalara bedel” dedi. ''ANNEM SAYESİNDE YAŞAMA TUTUNDUM'' Nakil sonrasında duygularını paylaşan Burak Aşkın ise “Genç yaşta diyalize bağlı bir yaşam sürmek benim için çok zordu. Beni doğuran, bu yaşlara getiren, düştüğüm zaman elimden tutan annem, yine en zor zamanımda yanımdaydı. Bugün öğrendim ki; insanlar iki defa doğabiliyormuş bu yaşamda. İlki, 25 yıl önce gerçekleşmişti. İkincisi ise bugün gerçekleşti benim için. Bugün, ikinci kez annem sayesinde yaşama tutundum” diye konuştu. Türkiye’de 60 binin üzerinde diyaliz hastası olduğunu belirten İEÜ Medical Point Hastanesi Nefroloji Kliniğinden Prof. Dr. Hüseyin Töz, “Bu hastaların önemli bir kısmı organ nakli bekliyor. Ülkemizde gerçekleştirilen böbrek nakillerinin büyük kısmında anne, baba, eş ve yakın akraba gibi canlı vericilerden gerçekleşiyor ancak organ naklinde en önemli kaynak, öldükten sonra yapılan organ bağışlarıdır. Toplum olarak bu bilinci yakalamamız gerekiyor” dedi.

1.2 kiloluk böbreği alındı sağlığına kavuştu Haber

1.2 kiloluk böbreği alındı sağlığına kavuştu

Aşrı kiloları nedeniyle farklı rahatsızlıkları bulunan ve sol böbreğinde tümör tespit edilen Emine Lale Elmalı (70) gerçekleştirilen laparoskopik (kapalı) böbrek operasyonu ile sağlığına kavuştu. Robotik Cerrahi Direktörü Prof. Dr. Burak Turna, geçmişte meme kanseri operasyonu geçiren, akciğer, kalp ve tansiyon problemleri olduğu için ameliyat edilmesi riskli olan Emine Lale Elmalı'ya 3 saatlik başarılı bir operasyon gerçekleştirdiklerini söyledi. Ülkemizde bu operasyonu yapabilen sayılı merkez arasında olduklarını ifade eden Prof. Dr. Burak Turna, hastanın ameliyatın ardından kısa sürede taburcu olduğunu da dile getirdi. Prof. Dr. Burak Turna, “Emine hanıma yaptığımız incelemelerin sonucunda sol böbreğin tümörle aşarı büyüdüğünü tespit ettik. Böbreği çıkardığımızda da 1.2 kiloya ulaştığını gördük. Aşırı kilolu olduğu için yapılması riskli olan operasyonu Laparoskopik yöntemle 3 saatte başarıyla tamamladık. Hastamız diğer böbreğiyle yaşamını sürdürebilecek. Kapalı yöntemle yapılan ameliyat neticesinde vücudunda daha az hasar oluştuğu için hastamız operasyonun ardından yürümeye başladı ve üç gün gibi kısa bir süre içerisinde taburcu oldu. Bundan sonraki yaşamında kendisine sağlıklı günler diliyorum” diye konuştu. KAPALI YÖNTEMLE İYİLEŞME HIZI DA ARTIYOR Laparoskopik cerrahi tekniği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Burak Turna şunları söyledi: “Laparoskopik yöntemle küçük bir kesi ile operasyonu gerçekleştiriyoruz. Bu yöntemle hastaların ameliyat sonrası daha az ağrı duyması ve normal yaşama daha erken dönmesi imkanı sağlanıyor. Üstelik açık ameliyata göre yara izi de az olduğu için estetik anlamda da avantaj sunuyor. Bu yöntem vücutta daha az travmaya neden olduğu için hem kan kaybı daha az oluyor hem de iyileşme süresi kısalıyor. Hastada enfeksiyon riski azalıyor. Bu konudaki oldukça deneyimli bir ekip olarak toplum sağlığı için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” HABER MERKEZİ

Her 10 kişiden 1'inde böbrek sorunu var... Haber

Her 10 kişiden 1'inde böbrek sorunu var...

Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Serhat Korkmaz, böbrek sağlığına dikkat çekerek, “Her yaşta görülebilen ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı artan kronik böbrek hastalığı erken teşhis edildiği takdirde, uygun bir tedavi yöntemiyle ilerlemesi engellenebilmekte veya yavaşlatılabilmekte ve yüksek ölüm riski azaltılabilmektedir” dedi. Her yaşta görülebilir Dr. Korkmaz, Dünya Böbrek Günü ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak, böbrek sağlığının önemine vurgu yaptı. Türk Nefroloji Derneğinin gerçekleştirdiği araştırmaya göre, erişkinlerde ortalama 6-7 kişiden birinde, çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığının mevcut olduğunu hatırlatan Dr. Korkmaz, “Her 10 kişiden birinde herhangi bir şekilde böbrek hastalığı bulunmaktadır. Bu da oldukça ciddi bir orandır. Sıklıkla sinsi ve sessiz seyreden bir hastalık olduğu için hastaların çoğuna erken dönemde tanı konulamamaktadır. Bu da hastalığın son dönemi olan böbrek yetmezliğine ilerlemesine sebep olmaktadır. Erken teşhis edilemeyen kronik böbrek hastalığı; böbrek işlevinin ilerleyici kaybı sonucu son dönem böbrek yetmezliği ile kronik böbrek hastalığına eşlik eden kalp-damar hastalıklarına bağlı erken ölüm riskini beraberinde getirmektedir. Her yaşta görülebilen ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı artan kronik böbrek hastalığı erken teşhis edildiği takdirde, uygun bir tedavi yöntemiyle ilerlemesi engellenebilmekte ve ya yavaşlatılabilmekte ve yüksek ölüm riski azaltılabilmektedir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, vücut ağırlığın kontrolü, tuzun azaltılması, yeterli sıvı alınması, sigaradan uzak durulması, ağrı kesici ilaçlardan kaçınılması, kan basıncının ve kan şekerinin kontrol altında tutulması gibi önlemlerle kronik böbrek hastalıklarından korunmak mümkün olabilmektedir. Dünya Böbrek Günü vesilesiyle; böbrek hastalığı teşhisi konup tedavileri devam eden bütün hastalarımıza acil şifalar diliyor, özellikle risk grubunda olduğunu düşünen kişileri muayene ve tetkik için sağlık kurum ve kuruluşlarımıza bekliyoruz” ifadelerine yer verdi. İHA

Böbreğini satmak isteyen kişi ve alıcı hastaya hapis cezası Haber

Böbreğini satmak isteyen kişi ve alıcı hastaya hapis cezası

İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına sanıklar Emrah Z. ve Orhan T. ile avukatları katıldı. Son savunmaların ardından dosyayı karara bağlayan mahkeme, sanıkların "organ ve doku ticareti yapmak" suçundan beşer yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanıkların eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına ve yargılama sürecinde pişmanlık gösteren davranışlarda bulunduklarına kanaat getiren mahkeme, Emrah Z. ile Orhan T'nin "organ ticareti yapmak ve aracılık suçuna teşebbüs"ten birer yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme sanıkların savunmalarına itibar etmedi Mahkeme gerekçeli kararında, sanıkların savunmalarında suçlamayı reddedip olayın rızai bir durum olduğunu söylediğine yer vererek, sanıklardan Emrah Z'nin olaydan önce iki kez ilan vererek böbreğini satmak istediğini, sonrasında bu olayın yaşanması nedeniyle sanık savunmalarına itibar edilmediği vurgulandı. Sanıkların organ nakli için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İl Etik Komisyonuna müracaatta bulundukları ancak sanık Emrah Z'nin daha önce satış ilanı vermiş olması nedeniyle başvurularının kabul edilmediği aktarılan gerekçeli kararda, bu şekilde sanıkların organ ticareti yapmaya teşebbüs ettikleri kaydedildi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, "ihbar eden" sıfatıyla yer almıştı. Böbrek nakli ameliyatı olmak isteyen Orhan T. (65) ile bağışçı adayı Emrah Z'nin (34) "akrabalık dışı organ nakli" için 2019'da İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İl Etik Komisyonuna başvurdukları anlatılan iddianamede, başvurunun komisyon toplantısında değerlendirilip Emrah Z'nin verdiği telefon numarası araştırıldığında alıcı ile verici arasında "etik olmayan bir durum" olduğunun tespit edildiği vurgulanmıştı. İddianamede, yapılan araştırmada Emrah Z'nin, sağlık kuruluna verdiği telefon numarası ile "Acil. Böbreğimi satmak istiyorum" şeklinde birkaç kez ilan verdiğinin belirlendiği bilgisi yer almıştı. Bunun üzerine Orhan T. ve Emrah Z. hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtilen iddianamede, başlatılan soruşturmada her iki sanığın "organ veya doku ticareti yapmak" suçundan 5 yıldan 9'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti. İlanı kendisinin vermediğini öne sürmüştü Daha önceki duruşmalarda savunma yapan Emrah Z, söz konusu ilanları kendisinin vermediğini öne sürmüştü. Sanık Orhan T. de "Böbrek hastasıyım. Şu an bile haftada 3 gün diyalize gidiyorum. Yakınlarımın böbrekleri bana uymadı. Oğlumun yanında çalışan diğer sanık Emrah Z, bana böbreğini vermeyi kabul etti. Karşılığında da herhangi bir para istemedi. Beraber hastaneye müracaat ettik. Yasaya uygun değilmiş, böbrek nakli olmadı. Bu iş için Emrah'a para vermedim." ifadelerini kullanmıştı. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.