Genç beyinler insanca yaşayabilmek için göçtü
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yükseköğretim mezunlarıyla ilgili 2021-2023 yıllarına ait Beyin Göçü İstatistiklerini yayımladı. Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarından mezun olanların 2015 yılında yüzde 1,6’sı yurtdışına göç ederken 2022 yılına kadar bu oran sürekli yükselerek yüzde 2,1’e ulaştı. 2023 yılında ise bu oran görece az seviyede gerileyerek yüzde 2,0 oldu. Beyin göçünün cinsiyetlere göre dağılıma bakıldığında, erkeklerin yurtdışına daha fazla göç etme eğiliminde olduğu gözlemlendi. Zira 2015 yılında yükseköğretim mezunu olan erkeklerin yüzde 2’si yurtdışına yerleşmiş iken 2022 yılında bu oran yüzde 2,5 ile zirveye ulaşmış, 2023 yılında ise yüzde 2,4 oldu. Öte yandan 2015 yılında yükseköğretim mezunu kadınların yüzde 1,1’i beyin göçü kapsamında değerlendirilmiş, 2022 yılında bu oran yüzde 1,7 ile en yüksek noktasına erişmiş, 2023 yılında ise yüzde 1,6’ya geriledi.
BİLİŞİM VE TEKNOLOJİ İLK SIRADA
2023 yılında yurtdışına göç eden yükseköğretim mezunlarının alanlara göre dağılımı incelendiğinde bilişim ve iletişim teknolojileri alanında mezun olanların yüzde 6,8’inin, mühendislik, imalat ve inşaat alanında mezun olanların yüzde 4,4’ünün, doğa bilimleri, matematik ve istatistik alanında mezun olanların yüzde 2,6’sının göç ettiği açıklandı. Bu alanların hemen arkasında ise sosyal bilimler yer alırken, hizmetler alanında mezun olanların yüzde 2,1’i, sosyal bilimler, gazetecilik ve enformasyon alanında mezun olanların yüzde 2,0’ı, sanat ve beşerî bilimlerden mezun olanların yüzde 1,9’u yurtdışına yerleşti. Bunun yanında göç veren bölümlere bakıldığında ise 2023 yılında moleküler biyoloji ve genetik bölümü mezunlarının yüzde 17,9’u, biyomühendislik bölümü mezunlarının yüzde 10,2’si, işletme mühendisliği bölümü mezunlarının yüzde 9,8’i göç etti. TÜİK’in verilerine göre 2023 yılında ekonomi bölümü mezunlarının yüzde 7,6’sı yurtdışına göç etti. Türkiye’deki yükseköğretim mezunlarının 2023 yılında en fazla göç ettiği ülkelere bakıldığında “Batı’nın daha çok tercih edildiği görülmekle beraber yüzde 21,4’ü ABD’ye, yüzde 17,5’i Almanya’ya, yüzde 11,2’si İngiltere’ye göç etti. Bu ülkeleri yüzde 6,9 ile Hollanda, yüzde 4,9 ile Kanada takip etti. ABD’ye göç edenler en fazla işletme, bilgisayar mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği; Almanya’ya göç edenler en fazla bilgisayar mühendisliği, makine mühendisliği, işletme; İngiltere’ye göç edenler en fazla bilgisayar mühendisliği, işletme, makine mühendisliği bölümü mezun olduğu görüldü.
GELECEĞE DAİR UMUT YOK
Beyin göçünü engellemek için siyasal iktidarın mevcut politikalarından vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Lülüfer Körükmez, “Bireylerin neden yurt dışı gittiğinin sebepleri çok açık ve belirgin aslında. Burada bir gelecek görmüyorlar kendilerine maalesef. Aldıkları eğitimin onlara güvenli bir gelecek, mutlu olabilecekleri bir gelecek hazırlayacağına dair umutları yok. Dolayısıyla kendilerine bir gelecek kurmak için gidiyorlar. Yakın dönemde siyasal iktidar hem şu an için hem de gelecek için umut doğurabilecek adımlar atmıyor. Eğitimin değersizleşmesi, üniversiteden mezun olduklarında gelecekte o mesleğe yetebileceklerine ve hayatlarını idare edilebilecek yeterli kazanç sağlayacaklarına dair umut vermiyor. Güvenli bir gelecek sağlamıyor. Güvenli derken sadece ekonomik anlamda söylemiyorum. Aynı zamanda fiziken güvenlikten de bahsediyoruz artık maalesef ki kadınların yaşadıklarını görüyoruz. Dolayısıyla öğrenciler temel olarak kendilerine bir hayat kurmak için gidiyorlar. ‘Giderlerse gitsinler’in sonuçlarını görüyoruz. Doktorlar gidiyor ve hastanelerdeki halimizi görüyoruz. Yeterli sayıda doktor yok ve pek çok hastanede sağlık hizmeti almakta zorlanıyoruz. Dolayısıyla bunun sonu hem şu an için hem uzun vadeli maalesef bir felaket. Siyasal iktidarın mevcut politikalardan vazgeçip daha özgürlükçü, hukukun ve adaletin sağlandığı bir ülke tesis etmek için yeniden adım atmaya başlaması ve aynı zamanda akılcı politikalar izlemesi gerekiyor. Birdenbire sihirli değnek ile değiştirme imkanları elbette yok. Ama ‘umut etmek’ az bir şey değildir. Dolayısıyla ‘bugün böyle ama yarın böyle olmayacak’ duygusu en azından gençlerin göçmesini engeller. Ve nihayetinde hem şu an hem de gelecek için daha umutlu bir perspektifimiz olur. Umut faktörünü biz çok görmezden geliyoruz ama şu andan çok geleceğe dair kaygı aslında bu gidişişlerin sebeplerinden bir tanesidir” diye konuştu.
GAZETECİLİK DAHA ÖZGÜR
Ege Üniversitesi Gazetecilik mezunu Menekşe Dilan Menekşe şimdi Kanada’da mesleğini yerine getirmeye çalışıyor. Menekşe, Kanada’da gazetecilik yapma fırsatının daha rahat olduğunu söylerken ülkede kendilerine yeni bir alan yaratmada kolaylık yaşadıklarını ifade etti. Menekşe, “Amerika Kıtasını seçmemin nedeni, özellikle gazetecilikte ifade özgürlüğünün geniş olması ve habercilere değer verilmesiydi. Washington DC’de freelance gazetecilikle tanıştım ve internet haberciliğinin önemini fark ettim. Amerika’da gazetecilerin maddi olarak daha iyi koşullara sahip olsalar da Kanada’da durum Türkiye’ye oldukça benziyor; lobiler gazeteciliği etkiliyor ve internet haberciliği baskılanıyor. Ancak Kanada’da gençlerin de kendilerine yer bulabileceğine ve değişimin mümkün olduğuna inandığım için burada yaşamaya devam ediyorum. Gazetecilik alanında işe girmek için Networking hala önemli bir rol oynasa da çalışma koşulları daha esnek ve özgür. Gazetecilikte gerekli araçları maddi olarak sağlayabiliyorum ve insanlarla etkileşim kurmak burada çok daha kolay. Örneğin, bir milletvekiliyle aynı restoranda sohbet etme fırsatı bile bulabiliyorum. Gazetecilerin toplumun önde gelen liderlerine erişimi çok daha rahat. Bu esneklik ve ulaşılabilirlik, işimi daha verimli yapacağım ihtimalini her zaman canlı tutuyor” diye konuştu.
CAN GÜVENLİĞİMDEN BİLE EMİN DEĞİLİM
Bir yılı aşkın süredir Almanya’da hemşirelik yapan Ege Üniversitesi Hemşirelik mezunu Buse Göl Kısa ise ekonomik sıkıntıların ilk önceliğinin olmadığını dile getirirken daha insanca bir sistemde yaşayabilmek için burayı tercih ettiğini dile getiriyor. Göl Kısa, “Gecen yıl temmuz ayının ortalarında buraya taşındım, ama tabi bu kararı daha önceden almıştım. Buraya gelebilmek için çok emek harcadım. Türkiye’deyken başladığım sınavlar buradaki teorik ve pratik denklik sınavları ile devam etti. Avrupa’da ne yaparsanız yapın, denklik almanız gerekiyor. Meslek, üniversite, dil, ehliyet için. Türkiye’den aldığımız her eğitimi burada sınavla tekrar kanıtlamamız gerekiyor. Öyle ki, başaramayıp geri dönen tanıdıklarım var. Kültür farklılığı var. Misafirperverlik, sıcakkanlılık ve iklim özlediğim şeylerden bazılar. Öte yandan asla özlemeyeceğim şeyler daha çok. Burada insanlar sokaklarda cinsiyet ayrımı olmadan özgürce hareket edebilir. Şiddet korkusu olmadan istediğini giyebilir, grev yapabilir. Yanlış eylemlerde bulunmadığı sürece insanlar yine istediği gibi karnını doyurabilir, insan hakları var. Bir sağlık çalışanı gözüyle değerlendirecek olursam; Kendini kanıtladıktan sonra her şey güzelleşiyor. Önemli olan kendi sorumluluğunu alabilmen. Hasta sayıları daha az ama yaşlı hasta sayısı aşırı fazla. Ama kimse seni istemediğin yerde çalışmaya zorlayamaz. Kurumun izin verdiği şekilde çalıştığın saati kendin belirleyebilirsin. Mesela ben yüzde 80 çalışmak istiyorum diyerek haftada 4 gün çalışabilirsin. Maaşın da ona göre ayarlanır tabi. Üniformaları hastaneden temiz şekilde bedenimize göre alıyoruz. Yemek molası iş saatine dahil değil ve herkes kendi yemeğini kendisi getirmek zorunda. İnsan ömrü de uzun. Sokaklarda yaşlı insanlar bile sürekli bisikletle ulaşım sağlıyor. Bürokrasinin yavaşlığı ise gerçekten bir mit değil. Kendim yaşadım. Sınavı geçtikten üç ay sonra anca denklik evrağımı alabildim ve hala süren evrak işlerim var. Benim buraya gelme sebebim ise Almanya aşığı olmam değil tabi ki. Türkiye’yi seviyorum. Ama orada can güvenliğimden bile emin değilim. Haberler yüzünden psikolojim darmaduman haldeydi. Şimdi mümkün olduğu kadar bakmamaya çalışıyorum. Alım gücü de sebeplerimin arasında var ama asla ilk sebebim değildi. Neticede burada da zengin değilim. Burada yalnız olmak zor. Özellikle küçük bir şehirde yasayan insan için daha zor. Ailenin uzakta olması, izinsiz ülkeye girememeleri. İzin işlemlerinin uzun sürmesi. Aile birleşimi olayı zaten minimum 1 yılı alan bir süreç. Ama neticede kurulu düzen için bazı fedakârlıklar gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
ÜLKE NORMALE DÖNERSE DÖNEBİLİRİM
Ege Üniversitesi Turizm İşletmeciliği mezunu olan Berkan Tercan ise yaşadığı koşulları şöyle anlatıyor: “2021 yılında önce Amerika’ya gitme kararı aldım. Birkaç aylık hazırlığın ardından Colorado eyaletinde bir otelde çalışmaya başladım. 2 yılın ardından Türkiye’ye dönüp vizemi yenilememi istediler fakat bürokratik sebeplerden dolayı tekrar gidemedim. Aynı yıl Türkiye’deki depremden dolayı Kanada bir fırsat sundu ve kapılarını Türk vatandaşlarına açtı. Bende o grupla beraber Kanada’nın Vancouver şehrine geldim. Gelmemdeki en büyük sebeplerden biri turizmci denilince insanların aklına az maaşlı çok çalışan köle misali bir çalışan geliyor. Hiçbir sosyal hayat yok, tek düşüncenin çalıştığın yer olması gerekiyor. Ayrıca ülkedeki ekonomik sebeplerinde hesaba katarsak niye buraya geldiğim belli. Burada hayatın sadece iş olmadığı, insanların 2-3 gün haftalık izin alması gerektiğini savunan bir sistem içerisindeyiz. Kalan zamanda metal sağlığın için yapabileceğini bir sürü aktivite bulunuyor. Tabi zorlukları da var. Ailenden arkadaşlarından uzaksın,10 saat zaman farkı ile yaşıyorsun fakat seçim yapmam gerekiyordu. Geri dönüp dönmemeyi henüz düşünmedim fakat ileride bir gün ülkece normal hale döndüğümüzde neden olmasın.”