TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Beslenme

Beslenme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Beslenme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanından Ramazan ayında beslenme önerileri Haber

Uzmanından Ramazan ayında beslenme önerileri

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi ve Uzman Diyetisyen Ecenur Özkul Erdoğan, Ramazan ayının her geçen yıl 10 gün daha erken başlamasıyla kış mevsimine denk gelmeye başlaması ve havaların soğuk olması nedeniyle oruç tutacakların beslenmesinin önemini vurguluyor. Bu yıl mevsim geçişinde başlayan Ramazan ayında oruç tutacakların bağışıklık sistemini güçlü tutmaları gerektiğini belirtiyor. Uzman Diyetisyen Ecenur Özkul Erdoğan, Ramazan ayını daha rahat geçirmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için önemli önerilerde bulunuyor. İftarda ve sahurda özellikle ıspanak, portakal gibi mevsim meyve ve sebzelerini mümkünse normalden daha fazla tüketilmesini öneriyor. Ayrıca, yanında mutlaka probiyotik içeren besinler alınmasının önemine dikkat çekiyor. Bu besinlerin bağışıklığı koruyacak ve güçlendireceğini belirtiyor. İftar ve Sahurda Sağlıklı Beslenme İpuçları Ramazan ayında sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken Ecenur Özkul Erdoğan, probiyotiklerin bağışıklık sistemini ve bağırsak sağlığını desteklediğini belirtiyor. Bu nedenle, iftar ve sahur sofralarında yoğurdun bulunması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve haftada en az 2 kez balık tüketilmesinin önemli olduğunu ekliyor. Baharatların da bu süreçte destekleyici olduğunu belirten Erdoğan, zencefil ve zerdeçal gibi baharatların her öğünde rahatlıkla kullanılabileceğini belirtiyor. İftar ve sahur arasında bol su tüketiminin önemine de değinen Erdoğan, en az 8-10 bardak su içilmesi gerektiğini vurguluyor. Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, bu sayede şeker düşmelerinin önüne geçilebileceğini ifade ediyor. Özellikle yağlı ve şekerli besinlerin Ramazan ayında fazla tüketilebileceğine dikkat çeken Erdoğan, oruç açarken su tüketiminin önemli olduğunu ve ardından çorba ile devam edilmesini öneriyor. Ani yeme alışkanlıklarının şeker ve tansiyon yükselmesine neden olabileceğini vurguluyor ve yemekler arasında kısa aralar verilmesinin faydalı olacağını belirtiyor. Sahur Önerileri ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Ecenur Özkul Erdoğan, sahurun önemine vurgu yaparak, sahurun atlanması durumunda gün içinde büyük açlık hissedileceğini ve bu durumun mide yanması, baş ağrısı gibi problemlere yol açabileceğini belirtiyor. Sahurun atlanması durumunda metabolizma hızının düşeceğini ve bu durumun Ramazan sonrası kilo alımına neden olabileceğini ifade ediyor. Sahurda mutlaka yumurta tüketilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, yumurtanın anne sütünden sonra gelen en kaliteli protein kaynağı olduğunu ve tokluk süresini artırarak besleyici olduğunu belirtiyor. Sahurda tabağın yarısının sebzelerden oluşması gerektiğini vurguluyor ve zeytinyağlı yemeklerin tercih edilebileceğini, çiğ sebzelerin ve meyvelerin de alternatif olabileceğini ekliyor. Ancak tuzlu olanların tüketiminden kaçınılması gerektiğini belirtiyor. Çay ve kahve tüketimi konusunda uyarılarda bulunan Erdoğan, bu içeceklerin vücuttan su atıcı etkisi olduğunu ve gün içinde su tüketiminin zaten kısıtlı olduğu Ramazan'da ekstra su kaybına neden olabileceğini ifade ediyor. Bu nedenle, çay tüketimini kısıtlamanın önemli olduğunu ve şekersiz kompostoların tercih edilmesinin daha sağlıklı olabileceğini belirtiyor. "Oruç Tutmanın Sağlık Üzerindeki Etkileri" Ecenur Özkul Erdoğan, oruç tutmanın sağlık üzerindeki faydalarını vurgulayarak, aralıklı orucun dünyada kabul gören bir beslenme yöntemi olduğunu ifade ediyor. Ramazan ayında tutulan orucun, bu sağlıklı beslenme yönteminin güzel bir örneği olduğunu belirtiyor. Erdoğan'a göre, sağlıklı bireylerin doğru şekilde oruç tutması durumunda 30 gün boyunca yağ yakabileceğini ve kilo verebileceğini belirtiyor. Orucun ayrıca kansere karşı koruyucu, Alzheimer riskini azaltıcı ve kolesterolü düşürücü etkilerinin olduğunu da vurguluyor. Bu faydaları destekleyen çeşitli araştırmalar olduğunu da ekliyor. Orucun sadece Ramazan ayında değil, başka zamanlarda da tutulabileceğini söyleyen Erdoğan, bu uygulamanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurguluyor. Bu nedenle, orucun sadece dini bir vecibe olmanın ötesinde, sağlık için de faydalı bir uygulama olduğunu belirtiyor.

Uzmanından altın değerinde öneriler: Kışın hasta olmamak için böyle beslenin! Haber

Uzmanından altın değerinde öneriler: Kışın hasta olmamak için böyle beslenin!

Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan 'obezite' artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Ağız kokusuna dikkat! Diş çürüğü belirtisi olabilir

Doğru beslenmenin temeli çocuklukta atılıyor Haber

Doğru beslenmenin temeli çocuklukta atılıyor

Diyetisyen Berna Ertuğ, çocukluk çağı beslenmesi hakkında önemli bilgiler verdi. Çocuklukta sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi, ileriki yaşlarda sağlık sorunları ile karşılaşma risklerini azalttığının altını çizen Ertuğ, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının temelinin çocukluk çağında atıldığını ve obezite gibi önemli hastalıkların önüne geçmenin bu sayede mümkün olunduğunu belirtti. "Tek tip beslenme engellenmeli" Çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması konusunda anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğini işaret eden Ertuğ, " Beslenme her yaşta önemli olmakla birlikte, büyüme çağında daha da önem kazanır. Beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılır. Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır. Çocukların tek tip beslenmesi engellenmelidir. Öğün içerisinde tabaklarındaki besin çeşitliliği mutlaka artırılmalıdır. Fast food gibi daha hızlı ve daha kolay erişilebilir yiyecekler yerine, sebze ve meyve gibi posa içeriğinden zengin yiyecekler tüketmeleri sağlanmalıdır. Posasız besinlerden en çok tercih edilen rafine edilmiş tahıl gruplarına giren beyaz ekmek, pirinç ve makarna miktarlarının fazla tüketilmesi önlenmelidir. Pişirme yöntemlerine de özen gösterilmeli, kızartmadan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır" dedi. "Yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın ve yiyin" Sevmediği bir besini yemesi için çocuğa ısrar edilmemesi gerektiğine değinen Ertuğ, " Birkaç gün sonra tekrar o besini sunarak çocuğun sevmesi sağlanabilir. Çocuğun tüketmesi istenen besinler anne babalar tarafından da çocukla birlikte yenmelidir. Onunla beraber düzenli öğün saatleri belirleyip yemek hazırlarken onlardan yardım almak; masada birlikte yeme alışkanlığı edinmek ve bu öğünlere vakit ayırmak doğru beslenme alışkanlıkları kazanılmasında fayda sağlar. Çocuklara mutlaka su içme ve yavaş yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Büyük porsiyonlar azaltılmalı, çocuk ideal porsiyonlara alıştırılmalıdır. Fast food, çikolata ve bisküvi gibi alışkanlıklar asla yasaklanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki yasaklı besinler her zaman çocuğa daha cazip gelecektir. Belirli ölçülerde ara ara tüketilmelerine izin verilmelidir. Burada bir diğer önemli nokta çocukların fast food ve çikolata gibi besinlerle ödüllendirilmemesi gerektiğidir. Ödül olarak meyve tercih edilmelidir. Çocukların özellikle beslenme çantalarına önem verilmelidir. Ara öğün olarak meyve, süt ya da peynirli sandviçler hazırlayarak daha sağlıklı öğün tüketimi sağlanabilir" ifadelerini kullandı. "Fiziksel aktivitelerini artırın" Ertuğ, çocukların fiziksel aktivitelerinin artırılması gerektiğini belirterek, "Okuldaki spor aktiviteleri desteklenebileceği gibi anne babalarıyla beraber hafif ve orta tempolu egzersizler yapmaları sağlanabilir. Eğer çocuğun kilo problemi varsa asla diyete sokulmamalıdır. Bu konuda mutlaka yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandıracak bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınmalıdır" dedi. "Öneriler" Diyetisyen Ertuğ, çocuklarda sağlıklı beslenme programının uygulanması için şu önerilerde bulundu: "Tüm aile için uygun olan düzenli yemek ve atıştırma saatleri belirleyin. Yemek zamanlarını paylaşın ve çocuklarınızla yemek yiyin. Yemek saatlerinde tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli yiyecekler sunun. Yiyecekleri kolayca yönetebilecekleri şekilde sunun. Örneğin, küçük çocuklarda boğulmayı önlemek için yiyecekleri parçalara ayırın veya ezin. Tatlıyı rüşvet olarak kullanmaktan kaçının. Meyve tabağı veya yoğurt/meyveli yoğurt gibi sağlıklı tatlı seçenekleri sunun. Çocuğunuza yiyeceği kadar yemek porsiyonları oluşturun. Fazla besin koyup, tüketemediğinde tabağını bitirmeden kalkamazsın gibi cezalandırıcı cümleler kurmak ileri yaşlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme isteğini tetikler. Farklı yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini birlikte öğrenin. Yeni yiyecekler ve tarifler deneyin. Evde tuttuğunuz abur cubur miktarını sınırlayın. Atıştırmalıklar için elinizin altında bir kase meyve bulundurun. Çocuklarınıza sağlıklı ev yapımı yemekler yerken ailece yemek yemenin önemini vurgulayın." BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: D vitamini nedir, ne işe yarar, eksikliği nelere yol açar? İşte D vitamini açısından zengin besinler!

Hamilelikte yenmemesi gereken besinler nelerdir? Haber

Hamilelikte yenmemesi gereken besinler nelerdir?

Hamilelik, bir kadının yaşamındaki en önemli dönemlerden biridir ve sağlıklı bir bebek doğurmak için dengeli ve besleyici bir diyetin önemini vurgular. Ancak, anne adaylarının tüketiminden kaçınması gereken bazı besinler vardır. Bu besinler hem anne hem de bebek için ciddi sağlık riskleri taşıyabilir. Hamilelikte yenmemesi gereken besinler, genellikle potansiyel gıda zehirlenmeleri, enfeksiyonlar veya doğumsal bozukluklara neden olabilen mikroorganizmalar içerir. Ayrıca, bazı besinler de yüksek seviyelerde cıva veya diğer zararlı maddeler içerebilir, bu da bebeğin sinir sistemi gelişimine zarar verebilir. Bu nedenle, hamilelik döneminde sağlıklı bir beslenme planı oluştururken, bu riskli besinlerden kaçınmak, anne ve bebek sağlığını korumak için kritik bir adımdır. İşte hamilelikte yenmemesi gereken besinler … Çiğ veya Az Pişmiş Et ve Deniz Ürünleri Çiğ veya az pişmiş et ve deniz ürünleri hamilelikte gıda zehirlenmesine neden olabilir. Özellikle çiğ balık ve deniz ürünleri (sushi, istiridye vb.), hamilelikte listeria ve toksoplazma gibi bakteri ve parazitlerin bulaşma riskini artırabilir. Bu nedenle, hamilelik süresi boyunca tamamen pişmiş et ve deniz ürünlerini tüketmek önemlidir. Çiğ Yumurta Çiğ yumurta ve çiğ yumurtadan yapılan ürünler, hamilelikte Salmonella bakterisi riski taşıyabilir. Bu nedenle, çiğ yumurta içeren yiyeceklerden (örneğin, çiğ kek hamuru, soslar veya mayonez) uzak durmak ve bu tür yiyecekleri tamamen pişmiş hale getirmek oldukça önemli. Çiğ Süt ve Süt Ürünleri Çiğ süt ve çiğ sütten yapılan ürünler pastörize edilmediği sürece zararlı bakteriler içerebilir. Hamilelikte listeriozis riskini artırabilir. Listeriozis, bebeğin gelişimi için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Kafein Aşırı miktarda kafein tüketimi düşük doğum ağırlığına, erken doğuma ve diğer komplikasyonlara yol açabilir. Kafein, gebelikte sınırlı miktarda tüketilmesi gerekir.  Kahve, çay, gazlı içecekler ve çikolata gibi kafeinli ürünlerin tüketimine dikkat etmek önemlidir. Alkol Hamilelik döneminde hiçbir miktar alkol güvenli değildir ve bu yüzden kesinlikle tüketilmemesi gerekn bir maddedir. Alkol, bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir ve fetal alkol sendromu gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Hamilelik süresince alkol içilmemesi önemlidir. Yüksek Cıva İçeren Balıklar Büyük balıkların etinde yüksek seviyelerde cıva bulunabilir, bu da bebekte sinir sistemi sorunlarına yol açabilir. Tüketilmemesi gereken besinler arasında yer alır. Sakatat Sakatat, hamilelikte yüksek miktarda A vitamini ve kolesterol içerebilir. Aşırı A vitamini alımı, doğum kusurlarına neden olabilir. Kabuklu Deniz Ürünleri Kabuklu deniz ürünleri (karides, midye, istiridye vb.), hamilelikte alerjik reaksiyon riskini artırabilir. Alerjiye sahip kadınlarda bu tür yiyeceklerden uzak durmak önemlidir. Yetersiz Pişirilmiş Sebzeler Hamilelikte tüketilen sebzelerin yeterince pişirilmesi önemlidir. Yetersiz pişmiş sebzeler, toksoplazma gibi enfeksiyon riskini taşıyabilir. Sebzelerin iyice yıkanması ve tam olarak pişirilmesi gereklidir. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Hamilelik belirtileri nelerdir? İlk hamilelik belirtileri nasıl anlaşılır?

MEB'den yeni düzenleme: Teneffüslerden biri en az 20 dakika olacak Haber

MEB'den yeni düzenleme: Teneffüslerden biri en az 20 dakika olacak

Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Yapılan değişikliğe göre, öğrencilerin beslenmelerini rahat yapabilmeleri için okullarda teneffüslerden birinin en az 20 dakika olması sağlanacak. Nakil konusunda kolaylık getirildi Yönetmelikte göre, 2024-2025 eğitim ve öğretim yılından itibaren öğrencilerin şubelere dağılımının dengeli olması için bu işlemler e-Okul sistemi üzerinden otomatik yapılacak. Ayrıca şubeleri okutacak öğretmenlerin belirlenmesi de bu sistem üzerinden gerçekleştirilecek. Düzenleme öncesinde sadece anne ve babası çalışan çocuklara nakil konusunda kolaylık sağlanıyorken yapılan değişiklik ile yetim ve öksüz çocuklar, ailesinde ağır engelli bulunan çocuklar için de nakil konusunda kolaylık getirildi. Yapılan düzenlemeyle okula gelmeyen, bir derse girdiği halde bir veya daha fazla derse özürsüz olarak girmeyen öğrencinin durumu velisine bildirilecek. Devamsızlığın 5'inci, 10'uncu ve 15'inci günlerinde bildirim yapılacak. Doğum yapan öğretmenlerin nöbet tutmama hakkı 2 yıla çıkarıldı Yönetmeliğe göre, doğum yapan öğretmenlerin 1 yıl olan nöbet tutmama hakkı, anne ile çocuğun daha fazla bir arada kalabilmelerini sağlamak amacıyla 2 yıla çıkarıldı. Deprem bölgesindeki okul öncesi eğitim kurumlarında katkı payı alınmayacak Öte yandan, düzenlemeye göre 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde bulunan okul öncesi eğitim kurumlarında, 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında katkı payı alınmaması kararlaştırıldı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Beslenme hakkı masaya yatırıldı: Çocukların dörtte biri okula aç gidiyor!

Çocuklukta doğru beslenme hastalıklardan koruyor Haber

Çocuklukta doğru beslenme hastalıklardan koruyor

Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Cemre Balkan, çocukluktaki doğru beslenme alışkanlığının bireyleri ilerleyen yaşlardaki obezite, kalp, damar ve diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya yardımcı olduğunu söyledi. Okulların açılması ile birlikte çocukların beslenme alışkanlıkları önem kazanmaya başladı. Aileler çocuklarının aç kalmasını önlemek için beslenme çantası düzenlerken, Diyetisyenlerinden Cemre Balkan, her çocuğun kendi sağlık ve yaktığı kalori durumuna göre beslenme çantası düzenlenmesi gerektiğinin önemine değinerek, sağlıklı beslenme çantası düzenlemenin püf noktalarından bahsetti. “Çocukluktaki beslenme alışkanlığı; kalp, damar ve obezite gibi hastalıklardan korunmaya yardımcı oluyor” Çocuk yaştaki sağlıklı beslenme konusuna değinen Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Cemre Balkan, “Okula başlayan çocukların öğünlerinde sağlıklı yemekler yemeleri, gelişimleri açısından oldukça önem taşır. Çocukların büyüme eğrilerini yakalayabilmeleri için makro besin ögeleri ihtiyaçları çocuğunuzun fiziksel aktivite durumu da baz alınarak karşılanmalıdır. Örneğin fiziksel aktvitesi yüksek; antrenmanları olan ya da kilosu beklenenin altında olan bir çocuktan bahsediyor isek yanına daha fazla ara öğün vermeli ve yiyeceklerin porsiyonunu arttırmalıyız. Ancak obezite gözlemlediğimiz bir çocukta ise çoğu zaman içeriği temiz, az kalorili, porsiyonu küçük öğünler tercih etmeliyiz. Örneğin sadece makarna değil de sebzeli makarna ya da meyveli yoğurtlar yerine meyve ve yoğurdu ayrı tüketmek. Çocukluk çağında başlayan sağlıklı beslenme alışkanlığı bireylerin ileriki yaşamında obezite, kalp ve damar hastalıkları, diyabet gibi kronik hastalıklardan korunmasına yardımcı olur” dedi. “Beslenme çantası hazırlarken özellikle mevsimine göre meyve sebze koymayı ihmal etmeyelim” Beslenme çantasına koyulacak yiyecekler hakkında bilgi veren Cemre Balkan, “Çocuklarımıza beslenme çantası hazırlarken özellikle mevsimine göre meyve sebze koymayı ihmal etmeyelim. Meyve ve sebze tüketimi çocukların vitamin, mineral ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Sebze sevmeyen çocuklar için sebzeli börekler hazırlayarak çocuğunuzun sebze yemesini sağlayabilirsiniz. Beslenme çantasında her gün bir meyve bulunmalıdır. Yemekten sonra meyve tüketemeyecekse bile, teneffüs aralarında açlık hissettiğinde açlığını dindirmenin en sağlıklı yolu meyve tüketimidir. Çocuğunuzun enerji ihtiyacını karşılamak için kuru yemişler de ekleyebilirsiniz. Günde 2-3 adet ceviz, 50 gram fındık veya 10 adet badem verebilirsiniz. Beslenme çantası menülerini planlarken aynı besinlerin sık sık ve üst üste kullanılması çocuklar için sıkıcı olabilir. Yiyecek ve içeceklerin besin değeri kadar görüntüsü ve albenisi de önemli. Çocukların hoşuna gidecek eğlenceli sunumlar oluşturmak için alternatifli olmanızda fayda var. Gazlı içecek tüketimi yerine ayran, taze meyve suları tüketilmelidir. Çocukların kantinden paketli atıştırmalık tüketmesini önlemek için beslenme çantasında sağlıklı atıştırmalık olarak muz, elma, meyveli kek, kuru kayısı, kuru üzüm gibi seçenekler sunabilir” diye konuştu. Örnek beslenme çantası menüsü Çantaya koyulacak yiyeceklerden gün gün bahseden Balkan, şu bilgileri verdi: “Pazartesi günü; ev yapımı hamburger, çiğ sebze, 8 adet fındık, ayran ve mevsim meyvesi konulabilir. Salı günü; peynirli omlet, tam tahıllı ekmek, taze sıkılmış meyve suyu ve 2 tam ceviz konulabilir. Çarşamba günü; 2 dilim kıymalı ya da ıspanaklı börek, ayran, mevsimine uygun meyve ve bir avuç fındık. Perşembe günü; ekmek arası peynir-zeytinli sandviç, çiğ sebze, mevsim meyvesi ve ayran. Haftanın son iş günü ise; şekersiz fıstık ezmeli muzlu krep, süt ve 1 avuç leblebi-kuru üzüm beslenme çantasına konulabilir.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Grip aşısında önemli uyarılar

Foggo Çocuk Kongresi’nde konuştu: Yoksulluk insan hakları ihlalidir! Haber

Foggo Çocuk Kongresi’nde konuştu: Yoksulluk insan hakları ihlalidir!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği (ÇİİÖDER), Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği (ÇOKMED) tarafından organize edilen 4. Uluslararası Çocuk Koruma Kongresi devam ediyor. İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde gerçekleşen kongrenin 2'nci gününde yapılan etkinliklere, yıllardır yoksulluk alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo da konuşmacı olarak katıldı. "Türkiye’de çocuk yoksulluğu ve çözüm önerileri" başlıklı konferansta konuşan Foggo, çarpıcı mesajlar verdi.  KARANLIK GÜNLERDE IŞIK SAÇAN BİRİ Oturum başkanlığını üstlenen Prof. Dr. Bahar Gökler, "Bazen ülkelerin karanlık günlerinde ışık saçan insanlar olur. Onlardan biri de benim için Hacer Foggo. Yıllarını bu tür toplum çalışmalarına vermiş bir kişi. Ağırlıklı olarak insan hakları konularına odaklanan gazete ve dergilerde 1 yıl muhabir olarak çalıştı. 2013 yılından bu yana kent yoksulluğu üzerine çalışmış, çocuklara yönelik merkezler kurulmasına öncülük etmiştir" sözleriyle etkinliğin açılışını yaptı. ÇOCUK YOKSULLUĞUNU SULUKULE’DE FARKETTİM Her geçen gün çocuk yoksulluğunun daha da derinleştiğini belirten Foggo, "Uzun yıllardır kent yoksulluğu üzerine, akademik olmaktan ziyade sahada çalışıyorum. Çocuk yoksulluğunu fark etmem Sulukule'de başladı. Kentsel dönüşüm kavramı o mahalleyle birlikte ortaya çıktı. Orada mücadele ederken görünmeyen bir grup vardı, o da çocuklardı. Çocuk işçiliğinin ne kadar fazla olduğunu fark ettik. Çocuk yoksulluğu aslında yetişkin olduğunda da o yoksulluğun devam etmesi anlamına geliyor. Eğer müdahale edilmezse o çocuğun aldığı miras yoksulluk oluyor. Ama bu anne karnında da başlayan bir şey. Annenin hamileliğinde ilk bin gün çok önemlidir. Yetersiz besleniyorsa çocuğun gelişimini etkiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Bebek95 projesi bu anlamda çok önemli. Sokaklarda, okullarda, evlerde çalışırken her ailede çocuk kaçıncı sınıfa gidiyor diye sorduğumda, özel sınıfa gidiyor, öğrenmek güçlüğü çekiyor gibi sözler duyuyorum. Sonra fark ettim, yetersiz beslenmenin çocuklarda öğrenme güçlüğünü de ortaya çıkaran en önemli etken olduğunu. Yoksulluk meselesini insan hakları ihlali olarak tanımlıyorum. Her gün çocuk yoksulluk oranının yükseldiğini görüyoruz. Bu bir müdahale yapılmadığını da gösteriyor" ifadelerini kullandı. ANNE KARNINDAN YETİŞKİNLİĞE KADAR İZLENMELİ Çocuk yoksulluğunu önlemenin tek yolunun erken çocukluk eğitimi olduğunu dile getiren Foggo, "Birçok belediye kreş açıyor ama öncelikle bunlar erişilebilir değil. Kadınların terlikle çocuklarını bırakabilecekleri merkezlerin olması çok önemli. Ya da belediyelerin kreşleri bile çok pahalı artık. Erken çocukluk eğitimi yoksulluğu da önleyici bir şey olabilir. Okul yemeği de öyle… Ekmeğe yağ sürüp bile koyamadığı zamanlarda çocuğu okula göndermemeyi tercih ediyor aileler. Bununla ilgili bir müdahale yapılmıyor. Okul öncesine verilen ücretsiz öğün dahi bu yıl ortadan kaldırıldı. Çocuk beslenmesi ve okul yemeği konusunda sizlerin de daha fazla duyarlı olmasını istiyorum. Gerçekten çocuk evde bir şey yiyemiyor bari okulda bir öğün sağlıklı yemek yesin. Çocuk için verilen sosyal yardımları kirası ya da faturalar için kullanmak zorunda kalıyor insanlar. O küçücük paralar bir şekilde başka şeyler için kullanılıyor. Yoksulluk derinleştikçe yalnızlık da çoğalıyor. Çünkü ulaşım da pahalı bir şekilde izole olan insanlar haline geliyorlar. Çocukların anne karnından yetişkin olana kadar izlenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. 7 EKİM'E KADAR SÜRECEK 4. Uluslararası Çocuk Koruma Kongresi, 7 Ekim'e kadar devam edecek. Program kapsamında düzenlenen çok sayıda kurs, konferans, atölye çalışması, diyalog çalışmalarıyla çocuk haklarına yönelik toplumsal bilinç oluşturacak. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Beslenme hakkı masaya yatırıldı: Çocukların dörtte biri okula aç gidiyor!

Virüse karşı beslenme kalkanı Haber

Virüse karşı beslenme kalkanı

Kovid-19 yeni çıkan varyantlarıyla birlikte yaşamımızı etkilemeye devam ediyor. Özellikle Eris ve Pirola varyantının son günlerdeki yayılımı ‘kapanma’ endişesine yol açtı. Söz konusu varyantların kışın daha fazla hasar bıraktığı kaydedilirken, ‘Sağlıklı bir beslenme ile virüse yakalanmamak mümkün mü?’ sorusu sorulmaya başlandı. Peki, daha çok hangi besinleri tercih etmeliyiz ve tüketim aşamasında nelerden kaçınmalıyız? Konuya dair görüşlerine yer verdiğimiz Uzman Diyetisyen Deniz Zünbülcan, yeni varyantlara karşı bağışıklık kalkanı olan önerilerde bulundu.  TEMİZ HAVADA GÜNLÜK FİZİKSEL AKTİVİTE Zünbülcan, şunları kaydetti: “2020 yılından beri hayatımızda birçok değişikliğe neden olan Kovid-19 salgını bugünlerde yeni varyantlarıyla karşımıza çıkmaya başladı. Özellikle mevsim geçişlerinde hasta olma riski zaten daha yüksekken bu salgının varyantlarının da yeniden görünür olması çoğu kişide ister istemez endişe sebebi olmaya başladı. Haklı olarak kişiler kış mevsimi gelmeden bağışıklığını güçlendirmenin yollarını arıyor ve virüse yakalanmamak için nelere dikkat etmeleri gerektiğini merak ediyorlar. Öncelikle hijyen kuralları bizim için çok önemli, ellerin temizliğine, toplu alanlarda çok fazla vakit geçirmemeye, kapalı alanların havalandırılmasına dikkat edilmesi çok önemli. İkinci olarak tabii ki beslenme ve yaşam şekli değişiklikleri bizim için çok önemli. Bu noktada hareketli bir hayat benimsenmeli güçlü bir bağışıklık sistemi için temiz havada günlük fiziksel aktivite mutlaka olmalıdır.” Beslenmede dikkat edilmesi gerekenlere de değinen Zünbülcan, şunları sıraladı: “Oldukça geniş ve önemli ancak en önemli noktalara değinmek gerekirse su ve sıvı tüketimi, hücreleri iyi besleme, özel besinlerden faydalanma olarak özetleyebiliriz. Su ve sıvı tüketimi:  Boğazınızda mikrop yayılımını önlemek, metabolizmanızın işlevlerini gerçekleştirebilmesi, vücut ısınızı dengede tutabilmeniz için su ve sıvı dengesine dikkat edilmesi çok önemlidir. Ayran, bitki çayları, maden suyu, kefir gibi içecekler sıvı tüketimi yerine kullanılabilir ancak suyun da yeterli miktarda içilmesi ihmal edilmemelidir. Bitki çayı olarak hem bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek hem de boğazınızı temizlemek için ıhlamur, adaçayı, ekinezya gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz. Zencefil ekleyerek temizleme kapasitesini arttırabilirsiniz. Yeterli su içip içmediğinizi anlamak için ise idrar renginize bakmalısınız. Hedefimiz açık renkte bir idrar renginizin olması.  Hücreleri iyi besleme: Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmek istiyorsanız tek istediğimiz mide doygunluğu değildir. Hücrelerinizin de iyi beslenmesi çok önemlidir. Bunun yolu ise kalori bazlı değil fayda bazlı beslenmekten geçmektedir. Gün içindeki öğün sayınızın ve içeriğinin vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılaması gerekmektedir. Özellikle kendinizi yorgun, halsiz hissediyorsanız, bir şey yapmak istemiyorsanız, saçlarınızda dökülme yaşıyorsanız, ‘çabuk hasta oluyorum ve toparlanamıyorum’ diyorsanız, ‘son zamanlarda her şeyi unutur oldum’ diyorsanız bir kan tahlili yaptırmanızda ve sonrasında da buna uygun bir tedavi uygulanmasında fayda var. Özel besinler: Yeterli ve dengeli beslenmenizin yanı sıra bazı özel besinlerin beslenme programınıza eklenmesi de hastalıklardan korunmanıza destek olabilir. Propolis, arı ekmeği, arı sütü gibi arı ürünleri, yumurta, hindi eti gibi protein içeriği yüksek besinler kefir, probiyotik yoğurt, ev yapımı turşu gibi fermente ürünler, spirulina, açai gibi tozlar bu besinlerden bazılarıdır.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Uzmanlardan koronavirüste yeni varyant uyarısı!

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.