TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#bebek sağlığı

bebek sağlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bebek sağlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yaz aylarında bebek sağlığı için dikkat edilmesi gerekenler Haber

Yaz aylarında bebek sağlığı için dikkat edilmesi gerekenler

Anne adayları ve yeni bebek sahibi olmuş ebeveynler hayatın en büyük mucizelerden birine şahit oluyor. Bebek sahibi olmak sorumluluğu da beraberinde getirirken anne ve babalar çocuklarının bakımı için endişe duyabiliyor. Yaz aylarında sıcakla birlikte bebeklerin konforunu ve sağlığını korumak için anne ve babaların bazı konulara özel olarak dikkat etmesi gerekiyor. Yenidoğan bebeklerde cildin nemi, daha büyük bebeklere kıyasla azdır ve ciltten sıvı kaybı daha fazladır. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde sıvı gereksinimleri artar diyen Doç. Dr. Ece Göçmen bebeklerin sıvı ve beslenmesine yönelik şu bilgileri verdi: “Yenidoğan bebekler su dahil tüm besinlerini anne sütünden karşılayabilir. Dolayısıyla sıcak yaz günlerinde artan su ihtiyaçlarını karşılamak için daha sık emzirilmek ister. Bu normaldir ve sadece anne sütü alan bebekler için ek olarak su verilmesi gerekmez. Ancak tıbbi gereksinimlerle mama desteği uygulanıyorsa ve beslenmenin yüzde 50’den fazlası mama ise, çok sıcak yaz günlerinde bebeğe su verilebilir. Bunun için kaynamış ve oda sıcaklığında soğutulmuş su, kaşıkla bebeğe sunulduğunda, o an için susuzluğu olan bebeğin suyu kabul ettiği gözlenir. Bebek ihtiyaç duyduğu kadar suyu kaşıkla alabilir.” YAZ AYLARINDA BEBEKLERİN KIYAFETLERİNE DİKKAT! Yaz aylarında bebeklere gündüz tek kat, penye, kısa kollu bir giysi giydirilmesi yeterlidir diyen Doç. Dr. Ece Göçmen “Akşam saatlerinde hava serin olursa yine tek kat, ancak uzun kollu ve bacaklı giysilere geçilebilir. Giysilerin yüzde 100 pamuklu, nefes alabilen dokumaya sahip, bol, hafif, açık renkli ve boyasız olmasına dikkat edilmelidir. Uyku sırasında bebeğin üstü, ince pamuklu veya müslin bir örtüyle, terlemeyeceği şekilde örtülebilir. Uyku sırasında aralıklı olarak bebeğin boynunu ve göğüs bölgesini kontrol ederek terleme ve sıcaklık hissini takip edilmeli. Buna göre bebeğin rahat etmesi için gerektiğinde giysileri azaltılıp arttırılabilir” dedi. YAZ AYLARINDA BEBEĞİNİZİN İSİLİK PROBLEMLERİNE KARŞI YAPMANIZ GEREKENLER Yaz aylarında bebeklerde karşılaşılan en sık cilt problemlerinden biri isiliktir olduğunu belirten Doç. Dr. Ece Göçmen bebekleri isiliğe karşı korumak için yapılması gerekenleri şu şekilde açıkladı: “Ortam sıcaklığı artınca, vücut sıcaklığının dengelenmesi için terleme başlar. Fazla ter üreten ter bezlerinin gözenekleri tıkalıysa, ciltten kabarık, çevresi kızarık, toplu iğne başı gibi nokta nokta döküntüler oluşur. Buna isilik denir. Sık terleyen boyun bölgesinde yoğun olarak ortaya çıkan isiliğin tedavisi için; ortam sıcaklığını düşürerek terlemeyi azaltmak, pamuklu bol giysiler giydirmek, ılık suyla banyo yaptırarak gözeneklerin açık kalmasını sağlamak yeterlidir. Yaz aylarında ciltten tam emilmeyen yağlı kremler ya da bebek yağları sürülmesi ter bezlerinin gözeneklerini kapatarak isiliğin çoğalmasına neden olabilir. Bu tür bebek ürünleri kullanılmamalıdır.” YENİDOĞAN BEBEKLERE GÜN AŞIRI BANYO YAPTIRILMALI! Normalde yenidoğan bebeklere gün aşırı banyo yaptırılması yeterlidir diyen Doç. Dr. Ece Göçmen “Sıcak yaz günlerinde her gün banyo yapılması bebeğe rahatlık sağlar ve isilik oluşmasını da önler. Her gün banyo yapılıyor ise, her gün sıvı temizleyici kullanılmasına gerek yoktur. Sık kullanılan sıvı temizleyiciler cildin kurumasına neden olabilirler. Yaz aylarında bebeklere her gün düz su ile duş aldırılması ve haftada bir ya da iki kez sıvı temizleyici kullanılması yeterli olacaktır. Bebek cildinin pH’sı ile uyumlu, içinde emolient olan sıvı temizleyiciler, temizlik barlarına tercih edilmelidir. Cilt kuruluğu veya cildinde soyulma olan bebekler için, banyo sonrası, ciltten kolay emilen ve paraben içermeyen bir losyon kullanılması uygun olur” dedi. YAZ AYLARINDA BEBEĞİNİZİN BEZ BÖLGESİNE DİKKAT! Yaz aylarında bez bölgesinin temizliğine de diğer zamanlardan daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerekir diyen Doç. Dr. Ece Göçmen “Alt bezinin sık değiştirilmesi, iyi hijyen sağlanması, bez bölgesine uygun bariyer oluşturan kremlerin her bakım sonrası ince bir tabaka oluşturacak şekilde sürülmesi uygundur” dedi. YAZ AYLARINDA YENİDOĞAN BEBEKLERİ GÜNEŞTEN VE SICAKTAN KORUMANIN YOLLARI Güneşe çıkma saatleri olarak aslında tüm yaş grupları için olan öneri, yenidoğan bebeklerimiz için de geçerlidir diyen Doç. Dr. Ece Göçmen güneşten ve sıcaktan korunmak için şu bilgileri verdi: “Güneş ışınlarının en dik olduğu saat 10:00 ile 16:00 arasında güneşe çıkılmamalıdır. Yenidoğan bebeklerde güneş koruyucu krem kullanılması tavsiye edilmez. Bu saatlerde bebeklerin gölgede kalması, baş, yüz ve boyun bölgelerini koruyacak şekilde geniş kenarlı şapka giydirilmesi, vücut bölgelerinin de UV ışınlarından korunacak şekilde giydirilmesi gerekir. Yenidoğan bebeklere güneş gözlüğü takılması uygun değildir. Bebeklerde ciltten D vitamini yapımının uyarılması için; haftada 3 gün, sabah saat 10:00, akşam üzeri saat 16:00 civarında, üzerinde penye atleti varken, kollarının ve bacaklarının yaklaşık 15 dakika kadar, güneş ışınları ile direkt temas ettirilmesi yeterlidir. Yaz aylarında ağızdan D vitamini 400 ü her gün verilmeye devam edilmesi gerekir. Yenidoğan sarılığından korunmak için güneşe çıkarılma uygulaması özellikle yaz aylarında kesinlikle yapılmaması gereken bir uygulamadır. Oda sıcaklığının 22-24 derece, oda neminin yüzde 40-55 olması tavsiye edilir. Klima veya vantilatör kullanarak, fanı direkt bebeğin üzerine gelmeyecek şekilde, oda sıcaklığını ayarlayabilirsiniz. Ek olarak odada taze hava akışı da iyi bir şekilde sağlanmalıdır.” YENİDOĞAN BEBEKLER SİVRİSİNEK VE BÖCEKLERDEN NASIL KORUNUR? Yaz aylarında bebeklerin sivrisinek ve diğer böceklerle teması sonrası alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir diyen Göçmen “Bu teması engellemek için sineklik ve cibinlik kullanılabileceği gibi, ultrasonik kovucular da tercih edilebilir. Bu amaçla cilde sürülen losyon veya spreyler yenidoğan bebekler için uygun değildir” dedi. YENİDOĞAN BEBEKLER UÇAĞA BİNEBİLİR Mİ? Yenidoğan bebeklerin taburculuk sonrası eve giderken ilk seyahatleri de dahil olmak üzere, araba koltuğunda seyahat etmeleri güvenlikleri için gereklidir diyen Göçmen “Yenidoğan dönemine uygun bir araba koltuğu seçilmelidir. Araba koltuğu aracınızın arka koltuğuna, sırtı sürücüye, yüzü arkaya bakacak şekilde yerleştirilmelidir. Bebeğin kemerlerinin bağlanmış olması ve araç hareket halindeyken koltuktan çıkarılmaması, özellikle uzun seyahatler sırasında mutlaka akılda tutulmalıdır. Araç içi klima, ortam sıcaklığını 22-24 derece tutacak ve fanı direkt olarak bebeğin üzerine gelmeyecek şekilde çalıştırılabilir. Doğum sonrası 8. günden itibaren bebeğinizle birlikte uçak seyahati yapabilirsiniz. Bebekler bir refakatçinin kucağında özel bebek kemeri ile seyahat edebilecekleri gibi, ayrı bir koltukta 40x40 cm boyutunda araba tipi bir koltukta da seyahat edebilirler. Kalkış ve inişlerde bebekler kulakları tıkanmasın diye emzirilebilir, biberonla beslenebilir veya emzik kullanılabilir. Uçakta bebeğin ihtiyacı olabilecek malzemeler için bir çanta hazır olmalıdır” dedi. HABER MERKEZİ

“Sağlık ekibi içerisinde mutlaka ebelere yer verilmeli” Haber

“Sağlık ekibi içerisinde mutlaka ebelere yer verilmeli”

Afet dönemlerinde ebelik hizmetlerinin önemine değinen Prof. Dr. Neriman Soğukpınar, “Olağandışı ya da afet olarak da adlandırılan bu tür durumlarda arama kurtarma faaliyetleri hiç şüphesiz ilk yapılması gerekenlerdir. Bu sırada acil sağlık hizmetleri, afetzede bireylerin yaşama şanslarının artırılmasında ve ölümlerin önüne geçilmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle literatürde, savunmasız ya da dezavantajlı grup olarak adlandırılan kadınlar ve çocuklar ise başta depremler olmak üzere doğal afetlerde en fazla etkilenen grubu oluşturuyor. Diğer yandan normal bir yaşam dönemi olan gebelik ve doğum süreçleri, yaşamın sürekli var olan biyolojik gerçekleri olup, çoğunlukla acil müdahaleyi gerektiren önemli durumlardır” dedi. “Gebelik, takibi özenle yapılması gereken bir durumdur” Gebeliğin özel bir durum olduğuna değinen Prof. Dr. Soğukpınar, “Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından, her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği bir dünyaya ulaşmak amacında programlar yürütülüyor. Gebelik dönemi,  sağlık ve hastalık çizgisinin birbirine yaklaştığı ve kadınların daha çabuk hastalandığı, sağlık takibinin yapılmasını gerektiren özel bir dönemdir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde, anne çocuk sağlığı hizmetlerinden, daha geniş kapsamda üreme sağlığı hizmetlerinden doğrudan sorumlu olan meslek üyesi olan ebeler de kendilerine hizmet etmesi beklenen birinci öncelikli sağlık ekibi üyesidir. Ülkemizde 1996 yılından bugüne üniversite eğitimi ile Avrupa Birliği standartlarında eğitim almakta olan ve zorunlu mezuniyet koşulları bulunan ebelik mesleğinin afet durumlarında rolü çok önemlidir. Çünkü yaşama sağlıklı başlama noktasında iki cana aynı anda hizmet veren ebelik mesleğinin hizmet alanları oldukça geniştir. Bunlar; gebelik öncesi danışmanlık, gebelik izlemlerinin yapılması akla ilk gelecek olanlardır. Diğer bir hizmet alanı ise gebeliklerin takibi sırasında gelişebilecek normalden farklı durumların yani risklerin erken saptanması ve uzmana sevk edilmesidir. Normal doğumları kendi sorumluluğunda gerçekleştirme ehliyeti bulunan ebelerin, doğum sonrası döneme ilişkin lohusalık bakımı, yenidoğan muayenesi ve bakımı da bu dönemde yerine getirilmesi önemli sorumluluklarındandır” dedi.  “Afetler düşük ve erken doğum riskini artırır” Doğal afetler sırasındaki ebelik hizmetlerine değinen Prof. Dr. Soğukpınar, “Doğal afetler sırasında annelerin ve çocuklarının hayatını kurtarabilecek üreme sağlığı hizmetlerinin sağlanması son derece önemli olup, bu kapsamda yapılması gerekenler, afetzede gebelerin öncelikle genel sağlık durumunun stabilize edilmesi, daha sonra da ivedi olarak bebek izlemin yapılmasıdır. Düşük ve erken doğum riskinin yüksek olduğu bu süreçte, acil obstetrik bakım ilkeleri kapsamında, gebeliğin sonlanma olasılığına karşı hazırlıklı olunmalı, mutlaka acil ekipmanların tedarik edilmesi gözden kaçırılmamalıdır. Rutin klinik hizmetlerinin olanaksız olduğu afet durumlarında acil doğum eylem planı ile doğumlar gerçekleştirilmeli, doğum sonu süreçte ise kanama nedeni ile özellikle kritik olan ilk saatler sonrasında gerekli lohusa bakımı sürdürülmelidir. Yenidoğanın fizik muayenesi ile emzirmenin sürekliliği için bireysel danışmanlık da ihmal edilmemesi gerekli rutin uygulamalardır” diye konuştu. Afetler sırasında anne ve bebek sağlığının korunmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Soğukpınar, “Doğumdan sonraki 42’nci güne kadar geçen dönem hem anne hem de yenidoğan sağlığı için oldukça kritik bir dönemdir ve bu zaman aralığındaki bakım eksikliği, hastalık ve ölüm riskini artırabilir. Yapılan çalışmalar çok ani gelişen doğal afetler sırasında gebelik döneminde anemi, bebek ölüm hızı, formül mama ile beslenen bebekler, düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerin yüzdelerinde artışlar olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak; afetler gibi olağandışı süreçlerde özellikle kadınlar ve çocuklar savunmasız nüfus olarak değerlendirilerek, bu gruba hizmet vermek üzere sağlık ekibi içerisinde mutlaka ebelere yer verilmelidir” diye konuştu. Ege Ajans

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.