TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#barajlar

barajlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, barajlar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İstanbul'daki barajlar "alarm" veriyor Haber

İstanbul'daki barajlar "alarm" veriyor

Son yılların en büyük kuraklıklarından birini yaşayan kentte, yağışların uzun yıllar ortalamasının altında olması ve sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle kentte su sağlayan barajlardan bazıları kurudu. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, kentin önemli su kaynaklarından olan Büyükçekmece Gölü kuraklıktan etkilendi. Geçen yıl, gölde aynı dönemde yüzde 46,64 olan su doluluğu yüzde 3,97'ye düştü. Söz konusu oran son 11 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. Büyükçekmece Gölü'nde daha önce dolu olan bölgelerden suların çekildiği, kuraklık nedeniyle toprağın kuruyup çatladığı görüldü. Su seviyesi en düşük Sazlıdere Barajı Kentte su sağlayan barajlar arasında su doluluk seviyesi en düşük Sazlıdere oldu. Barajda su doluluk oranı geçen yıl 5 Kasım'da yüzde 44,02 iken bugün itibarıyla yüzde 2,77'ye geriledi. Pabuçdere Barajı ise kuruma noktasına geldi. Bugün su doluluk oranı 3,45 iken, geçen yılın aynı dönemde yüzde 3,42 ölçülmüştü. Kazandere Barajı'nda da geçen sene 5 Kasım'da yüzde 27,01 olarak tespit edilen doluluk oranı yüzde 7,3'e kadar düştü. Terkos Barajı'nda su doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 7,95 olurken, geçen yılın aynı döneminde yüzde 43,34 olarak kayıtlara geçmişti. Elmalı Barajı'nda geçen yıl 5 Kasım'da 43,58 olan doluluk oranı, son 6 yılın en düşük seviyesine inerek yüzde 16,04'e kadar geriledi. Alibey Barajı'nda doluluk son 9 yılın en düşük seviyesinde Alibey Barajı'nda geçen yıl aynı dönemde yüzde 22,9 olan doluluk oranı yüzde 17,71'e düştü. Bu oran, son 10 yılın en düşük seviyesi olarak kayda geçti. Istrancalar'da ise geçen yıl yüzde 26,78 olan doluluk oranı, bugün yüzde 27,59 olarak belirlendi. Darlık Barajı'nda da geçen yıl 5 Kasım'da yüzde 41,72'lik doluluk oranı, bugün yüzde 28,83 oldu. Ömerli Barajı'nda su doluluk oranı, bugün itibarıyla yüzde 38,12 olurken, geçen yılın aynı döneminde yüzde 42,92 olarak kayıtlara geçmişti. Bu oran da son 9 yılın en düşük seviyesi olarak dikkati çekti. Ayrıca kente su sağlayan 10 barajın 7'sinde su seviyesi yüzde 20'nin altına düşerken, genel doluluk ise yüzde 17,59 olarak ölçüldü. Barajlardaki su kritik seviyede İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, İstanbul'a su sağlayan barajlardaki doluluğun kritik seviyeye düştüğünü söyledi. Yağışların azalmasının barajlardaki doluluğu hızlı düşürdüğünü belirten Prof. Dr. Toros, "Genel doluluk yüzde 18'in altına düştü. Bazı barajlarda ise neredeyse su kalmadı." dedi. Prof. Dr. Toros, kısa vadede su kullanımı konusunda önlemler alınmasının önemli olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: "Kentte yaşayanlar, kullandığı suyun 3'de 1'i kadar tasarruf yapabilirse İstanbul susuz kalmayacaktır. Bunu yaptığımız takdirde yeni yağışlar gelinceye kadar herhangi bir sıkıntı yaşanmayacaktır. Ayrıca mutfakta, lavaboda, duşta, sifonda kullandığımız su miktarını azaltmalıyız." BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İstanbul’da su kesintisi – 5 Kasım 2023 Pazar

Barajlar alarm verirken uzmanlar uyardı: Tifo gibi hastalıklar görülebilir Haber

Barajlar alarm verirken uzmanlar uyardı: Tifo gibi hastalıklar görülebilir

İstanbul’un barajlarındaki su oranı yüzde 27,81 olarak ölçülürken, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman su hijyeni konusunda uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arman, “Azalan su çok daha kolay kirlenebilir, etkin temizlik ve ilaçlama koşulları sağlanamayabilir. Bazı vektör dediğimiz aracı hayvanların artışına neden olabilir. Tüm hijyen şartlarına çok dikkat etmemiz lazım. Eğer temiz olmadığını düşünüyorsak suyu kaynatarak içmek çok gerekli. İçindeki her tür tortu, mikroorganizma tutma açısından bir potansiyel oluşturacaktır. Eğer dağıtılan suya ulaşan bir tehdit noktasına geldiğimiz ortaya konursa bu son derece önemli. Bu ara çok aşırı sıcaklar da var ama bağırsak sistemi enfeksiyonlarıyla ilgili gerçekten başvuran hasta sayısında ciddi oranda bir artış var. Çok uzun süredir geçmişte gördüğümüz tifo gibi gelişmemiş ülke hastalıkları görmüyoruz ama zaman içinde su kısıtlılığı, özellikle kanalizasyonun temiz suları kirletmesi durumunda bunları tekrar görmemiz bile söz konusu olabilir” dedi. İstanbul’da su konusu gündemdeki yerini korurken, barajlardaki doluluk oranı İSKİ verilerine göre bugün yüzde 27,81 olarak ölçüldü. Azalan suyun çok daha kolay kirlenebileceğini belirten uzmanlar, dezenfeksiyon çalışmalarının önemine dikkat çekti. Konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Azalan su çok daha kolay kirlenebilir, yine suyun azalması sebebiyle etkin temizlik ve ilaçlama koşulları sağlanamayabilir. Bazı vektör dediğimiz aracı hayvanların artışına neden olabilir. Tabii ki barajdaki suyun azalması dışında dağıtılan suyun azalması, su kesintileri günlük hayatımızı çok negatif yönde etkileyecektir. Su hayatın merkezi, dünyanın yüzde 70’i su ama temiz su kaynağı yüzde 3 kadarını oluşturuyor. Temiz su çok önemli bir nokta. Gerek içme suları gerek kullanma sularının yeterli olması son derece önemli. Hijyen ve sanitasyon (temiz içme suyu, atık su ve kanalizasyonunun yeterli arıtımı ve bertarafı ile ilgili halk sağlığı şartları) şartlarının sağlanabilmesi lazım. Bunun için de su gerekli. Temiz beslenebilmemiz lazım, bunun için de temiz su gerekli" dedi. "Tüm hijyen şartlarına çok dikkat etmemiz lazım" Bütün bu kaynakların azalmasının önemli bir sorun oluşturabileceğini söyleyen Prof. Dr. Arman, "Diğer taraftan özellikle su kesintileri ortaya çıkmaya başladığında bu biraz daha geçmişin sorunu ama biliyorum ki Türkiye’de hala metal boru kullanılan yerler var. Özellikle metal boruda çok önemli kesintilerden sonra oluşabilecek negatif basınçla toprağın içindeki hastalık yapabilecek mikropların suyun içine çekilebilmesi gibi bir durum da riskleri daha da arttırabilir. Mutlaka hep söylediğimiz tüm hijyen şartlarına çok dikkat etmemiz lazım. Eğer temiz olmadığını düşünüyorsak mutlaka suyu kaynatarak içmek çok gerekli. Bunun dışında tabii ki vücut ve el temizliği, el hijyeninin sağlanması gerekiyor. Bu temiz, klorlanmış sularla olabilir. Klor tabletler var, biz hastanelerde de dezenfeksiyon amacıyla kullanabiliyoruz. Suların dezenfekte edilerek kullanılması, kontrollerin yapılması bu daha tabii ki vatandaş değil de yönetsel boyutu işin ama suların dezenfeksiyonu ve kontrollerinin yapılması son derece önemli" dedi. "Tifo gibi gelişmemiş ülke hastalıkları görmüyoruz ama tekrar görmemiz bile söz konusu olabilir" Temiz su kaynaklarının insanlık için büyük önem taşıdığını ve oluşabilecek durumlara karşı çalışmaların titizlikle sürdürülmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Arman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Plastiklerde bekleyen sıvılarda özellikle mayalar, mantar cinsi mikroorganizmalar çok kolaylıkla çoğalabiliyor ama esas olarak hastalık yapıcı dediğimiz kolera, dizanteri gibi mikroplar, çeşitli bu vektör dediğimiz sinek, böceklerin artışı nedeniyle onlar aracılığıyla taşınacak hastalıklar çok daha ön planda olacaktır. Önlemlerin çok daha yoğun olarak tabii ki gerçekleştirilmesi, oluşturulması gerekiyor. Öncelikle tortudan uzaklaştırılması gerekiyor. İçindeki her tür tortu mikroorganizma tutma açısından bir potansiyel oluşturacaktır. Tortudan arındırılması, ondan sonra dezenfeksiyonun yapılması ve sonraki kontrolleri önemli. Eğer dağıtılan suya ulaşan bir tehdit noktasına geldiğimiz ortaya konursa bu son derece önemli. Evlerde çiğ tüketilecek gıdalarla, pişerek tüketilecek gıdaların ayrı ortamlarda kesilmesi, bir araya konmaması bu eskiden beri, bilinen şeydir. Güvenli olmadığını düşündükleri hiçbir suyu özellikle içmek için kullanmasınlar, bu tür durumlarda mutlaka kaynatarak tüketsinler. Kullanma suyu olarak klorlayarak kullanabilirler. Bu ara çok aşırı sıcaklar da var ama bağırsak sistemi enfeksiyonlarıyla ilgili gerçekten başvuran hasta sayısında ciddi oranda bir artış var. Çok uzun süredir geçmişte gördüğümüz tifo gibi gelişmemiş ülke hastalıkları görmüyoruz ama zaman içinde su kısıtlılığı özellikle kanalizasyonun temiz suları kirletmesi durumunda bunları tekrar görmemiz bile söz konusu olabilir. Şu anda hem aşırı sıcaklar, yiyeceklerin daha kolay bozulmasına, mikroorganizmaların daha kolay çoğalmasına neden olabildiği gibi belki de bir miktar su erişimiyle ilgili sınırlılık olan noktalarda kirlenmeye ve bağırsak enfeksiyonlarındaki artışa katkı sunması söz konusu olabilir. Gerekmedikçe suyu akıtmayalım, dişimizi fırçalarken arada kapatalım, elimizi yıkarken ovalama sırasında suyu kapatıp, dururlarken tekrar açabiliriz. Minik damlaları korumak da hem bizim için hem geleceğimiz için çok değerli olacaktır.” Bu haber de ilginizi çekebilir: Ekrem İmamoğlu’ndan İstanbul’daki sağanak yağışa ilişkin açıklama

Kütahya'da baraj ve göletlerin doluluk oranları belli oldu Haber

Kütahya'da baraj ve göletlerin doluluk oranları belli oldu

Kütahya’daki baraj ve göletlerin doluluk oranları açıklandı. Kütahya’da Haziran ayı başı itibarıyla doluluk oranının barajlarda yüzde 14-100 ve göletlerde yüzde 25-90 arasında değiştiği belirtildi. "MEVCUT SU DURUMUNA GÖRE HAREKET EDİLMELİ" DSİ 3. Bölge Müdürlüğünden konuyla ilgili yapılan açıklamada, ”Kütahya’da idaremizce inşa edilerek işletmeye açılan başta, Kayaboğazı Barajı hizmet hisselerine göre sanayi suyu, endüstri suyu ve Tavşanlı Sulamasının su ihtiyacını karşılamaktadır. Haziran ayı başı itibarıyla Kayaboğazı Barajının doluluk oranı yüzde 100 seviyesinde, Beşkarış Sulamasının su kaynağı olan Beşkarış Barajında doluluk oranı yüzde 40 seviyesinde, Kureyşler Sulamasının su kaynağı Kureyşler Barajında doluluk oranı yüzde 14 seviyesinde, Çavdarhisar Sulamasının su kaynağı Çavdarhisar Barajında doluluk oranı yüzde 20,5 su seviyesinde olduğu görülmüştür. Yağışların azlığı ve depolamalı tesislerde (baraj, gölet) yeterli su birikmemesinden dolayı, söz konusu durumun en az olumsuzlukla atlatılabilmesi için mevcut su durumuna göre hareket edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir” denildi. 'BÜYÜK ÇAPLI EKİM YAPMAYIN' UYARISI Açıklamada, ”Bölgemiz sorumluluk alanı içerisinde yer alan Kütahya’daki göletlerin 2 Haziran 2023 tarihi itibariyle doluluk oranı yüzde 25-90 arasında değişmektedir. Baraj ve göletler ile ilgili her türlü rutin bakım ve onarım çalışmaları 'İşletme ve Bakım Talimatı' doğrultusunda her yıl ve sulama sezonu içerisinde yapılmakta baraj ve göletlerdeki kapak yapılarının boyanması, çalışır halde olması için gerekli muayenelerinin yapılması sağlanmaktadır. Kurak geçen yıllarda barajlara yeterli su gelmemekte, bu da sulamada sıkıntılara neden olmaktadır. Çiftçilerimizin buna göre davranarak ürün planlamaları yapmaları, büyük çaplı ekim yapmamaları, su ihtiyacı fazla olan bitkilerin ekilmemesi veya ektirilmemesi gerekmektedir. Konunun tüm sulayıcılara ve su kullanıcı örgütlerine ekim öncesi gerekli duyurular Valilikler, Kaymakamlıklar, İl, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine, Belediye Başkanlıklarına, Ziraat Odalarına, Muhtarlıklara bildirilmektedir” ifadelerine yer verildi. Kütahya'nın Demirciören Göleti ve Enne Barajı'ndan yararlanan Arif İnce, Mehmet Avcı ve Musa Aslankıran, "Şükürler olsun, baraj ve göletlerimiz doldu. İnşallah mahsullerimizde bereketli olur" dediler. İHA

Ege Bölgesi’nde kuraklık çanları Haber

Ege Bölgesi’nde kuraklık çanları

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Türkiye, son 52 yılın en kurak kış mevsimini geçiriyor. Kuraklık; ülkenin 7 bölgesinde de kendini gösteriyor. Barajlar beslenemiyor, yeraltı suları neredeyse tükendi, tarımsal alanlarda biyoçeşitlilik azaldı. Yağışlar önceki yıllarla karşılaştırıldığında yüzde 40,6 azaldı. Geçen yıla göre ise yüzde 31 azalan yağışlar tehdit oluşturdu. Durum; dünyayı besleyen İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi bütün Akdeniz ülkeleri için geçerli. Bu da önümüzdeki dönemde tüm dünyada gıda fiyatlarının daha da artacağını gösteriyor. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan ve “Kışın susuz kalan tarımsal bitkilerin acı tablosu yazın önümüzde olacak” diyen TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, ülkede sulama yatırımlarına öncelik verilmesine vurgu yaptı.  KIŞ MEVSİMİNDE ÇİFTÇİ SULAMA YAPIYOR Kış mevsiminde çiftçinin sulama yaptığını söyleyen Dr. Çakıcı, kış bitkilerinin gelişim göstermediğini ifade etti. Dr. Çakıcı, “Kuraklığın kısa ve uzun dönemde mutlaka etkileri olacak. Çok fazla yağış eksiğimiz var. Yağışsız gün sayısı çok fazla, yağışların arası çok açılıyor. Yağış miktarı az ve bu miktar tamamlanamıyor ve bundan sonra da tamamlanması çok zor. Şiddetli yağışlar da istenmeyen bir şey. Bu arada hava sıcaklıkları da çok yüksek seyrediyor. Şu anda kışlık sebzelerde erken gelişim oluyor, çiftçi sulamak zorunda kalıyor, bitki; nem eksikliğinden gelişmediği için küçük kalıyor. Uzun vadede kar yağışı yok, dolayısıyla yüzey suları oluşmuyor. Göller, barajlar dolmuyor. Bu durumun etkisini yazın göreceğiz. Kar yok, yeraltı sularında seviye düşüklüğü mutlaka olacaktır. Bunu geçen sene de yaşadık. Çiftçi normal sulama kanalarından eksik su aldı. Dolayısıyla bazı ürünlerini sulayamadı. Pamuk ve mısırda özellikle ciddi sıkıntılar oldu. Yeraltı sularına yüklenildi, yeraltı suları düştü. Çözüm yeraltı suları olunca da bu sefer elektrik ve mazot masrafı arttı” dedi. YAĞIŞ OLMAZSA ÜRÜN ZEHİRLENİR Dr. Çakıcı, “Çiftçi buğday gibi ürünlerde yağışı ön görerek azotlu gübreleme yapar. Ama yağış olmayıp, gübreyi de atmışsa bu durum ürünün yanmasına sebep olabilir. Kuraklığın üzerine bir de sıcaklıklar var. Kış olmadı. Kışın olmaması meyvenin de olmaması demek. Çünkü meyvelerin soğumaya ihtiyacı var. Meyvelerin uyuması ve dinlenmesi gerekiyor. Kış döneminde bu olmayınca, bitki soğuklama ihtiyacını karşılamayınca verdiği çiçekler baharda düşecek” yorumunda bulundu.  DÜNYADA GIDA FİYATLARI YÜKSELECEK Kuraklığın dünyayı besleyen bütün Akdeniz havzasındaki ülkelerde yaşandığını vurgulayan Dr. Çakıcı, bu durumun önümüzdeki dönemde tüm dünyada gıda fiyatlarının artmasına sebep olacağının da altını çizdi. Dr. Çakıcı, “Bütün Akdeniz havzasında durum böyle. Dünyayı da bu havzadaki İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkeler besliyor. Bu durum gıda fiyatlarının yükseleceğini gösteriyor. Yem bitkileri de azalacaktır, dolayısıyla hayvancılık sektörü de zorlanacak, et ve sütü de daha pahalı tüketeceğiz” dedi. SULAMA YATIRIMLARINA ÖNCELİK VERİLMELİ! Ege Bölgesi’nin bulunduğu coğrafi yapısından dolayı avantajlı olduğunu belirten Dr. Çakıcı, bölgede sulama yatırımlarına öncelik verilmesi gerektiğini söyledi. Dr. Çakıcı, “Su seviyelerinin düşmesi, barajlarda sulama kanallarına verilecek suların azalması yaz döneminde pek çok üründe sıkıntı yaşayacağız. Pamukta, mısırda, sebzede… Ege Bölgesi’nde sulu tarım yapılıyor. Buradaki susuzluğun sıkıntısını çok yaşayacağız. Orta Anadolu’da zaten yeraltı sularına çok yüklenildiği için bu mevsimde sulama ihtiyacı duyuyor. Bu duruma gelindi, bu çok sıkıntılı… Obrukların oluşumu coğrafi yapıdan da kaynaklanıyor. Dolayısıyla Ege Bölgesi’nde bu tür obrukların oluşması, coğrafi yapısı gereği zor. Ege Bölgesi’nin avantajı; kirletilmezse nehirler var. Bakırçay Havzası, Gediz, Büyük-Küçük Menderes var. Ama maalesef bu suları hem kirletiyoruz, kullanamıyoruz hem de yeterince sulama yatırımı yok. Bölgedeki sulama yatırımları çok eski. 40-50 senelik sulama yatırımları var buralarda. Bu sulama yatırımlarına devlet öncelik vermeli. Yeraltı suyu rezerv sudur aslında, öncelik yüzey sulamasıdır. Yeraltı sularına yüklenilince bu rezerv tüketilmiş oluyor. Yeraltı suları gittikçe daha da derine iniyor, bu sene daha ne kadar gidilecek? Merak ediyoruz açıkçası” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.