TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ayrımcılık

ayrımcılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ayrımcılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yaşam savaşını kazandı, ayrımcılığı yenemedi! Haber

Yaşam savaşını kazandı, ayrımcılığı yenemedi!

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yaşayan Oğuzhan ve Başak Özcan çiftinin hayatı, 6 yıl önce kızları Feride Sıla’nın ikinci kattan düşmesiyle birlikte kabusa döndü. Hemen tedavi altına alınan ancak doktorların ‘yaşamaz’ dediği Feride, yoğun bakım ünitesindeki 89 günlük mücadelenin ardından hayata yeniden tutunmayı başardı. Fakat beyninde oluşan hasar nedeniyle yemek yiyemez, konuşamaz ve yürüyemez hale geldi. Uygulanan rehabilitasyon tedavileri ile zaman içerisinde büyük bir aşama kaydetti. Tedavi süreci devam eden ve destekle de olsa yürüyebilen Feride, bu yıl yaşıtları gibi okula da gitmeye başladı. Ancak bu kez de okul yolunda ayrımcılıkla tanıştı. Kemalpaşa’nın Ansızın Köyü’nde yaşayan Feride, taşımalı eğitimle okula giden öğrenciler için sağlanan servis imkanından faydalanmak istedi. Ancak iddiaya göre servis şoförü, Merkez Cumhuriyet İlkokulu’nda özel eğitim sınıfı öğrencisi olan Feride’yi servise kabul etmedi. Servis şoförü gerekçe olarak Feride’nin öğretmenler tarafından belirlenen ders saatlerini gösterirken, Özcan ailesi ise servise binemediği için haftalardır okula gidemeyen kızlarının eğitim hakkının engellendiğini belirterek CİMER ve Milli Eğitim Müdürlüğüne şikayette bulundu. HAYATTA KALMASI MUCİZEYDİ Yaşanan talihsiz kazanın ardından yeni bir hayata başladıklarını belirten baba Oğuzhan Özcan, “Kızım 2,5 yaşındayken bir trafik kazası geçirdi. Hayatta kalması mucizeydi, öngörülmüyordu. Ama yoğun tedavi sürecinin ardından hayata tutundu. Hala bir tedavi sürecindeyiz. Beyninde travmaya bağlı hasar oluştu. Bedensel olarak da biraz sıkıntı çekiyor” dedi. HAFTALARDIR OKULA GİDEMİYOR Özel eğitim sınıfına giden 9 yaşındaki kızının okul yolunda yaşadığı servis çilesini anlatan Özcan, “Öğretmenleri Feride için en uygun dersin öğleden sonra olacağını, onun seviyesine uygun bir öğrenci daha olduğunu ve en büyük faydayı bu şekilde göreceğini söyledi. Taşımalı eğitim olduğu için devlet ulaşım imkanı sağlıyor. Dolayısıyla sevindik çünkü Kemalpaşa ilçesinin Ansızca Köyü’nde yaşıyoruz. Kemalpaşa Merkez Cumhuriyet İlkokulu’nun özel eğitim sınıfına gidiyordu. Fakat servis şoförü araca almak istemediği için haftalardır okula gidemiyor. Şoför Feride’nin okul saatlerini gerekçe göstererek servise kabul etmeyeceğini söylüyor. Ama buna biz karar vermiyoruz. Öğretmenleri öğleden sonra gelmesini uygun gördü. Zaten sabah saatlerinde 4 farklı ilaç alıyor. Temizliği, öz bakımı ve ilaç saati derken biz zaten sabah erken saatlerde okula gidemezdik. Şoför hiçbir şekilde uzlaşıya yanaşmıyor. Çocuğunuzu ya sabahtan getirin ya da ben götüremem diyor. En son okul müdürü ve öğretmenler de devreye girdi. Onlara da kızımızı servise almayacağını söyledi” ifadelerini kullandı. BENİM KIZIM FAZLALIK OLDU! Konuyla ilgili CİMER ve Milli Eğitim Müdürlüğüne şikayette bulunduğunu dile getiren Özcan, “Kişisel bir husumet mi güdüyor anlamıyorum. Alamam gibi bir şey söylemeye hakkı yok çünkü devlet veriyor bu hakkı kızıma. Mantıklı bir sebep bulamıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı ve CİMER’e şikayette bulundum. Emekli maaşım henüz bağlanmadığı için çalışmaya devam etmek zorundayım. Dolayısıyla ben de götürüp getiremiyorum. 2 haftadır servise alınmadığı için okula gönderemiyoruz. 14 tane servis aracı var. Ama benim kızım fazlalık oldu. Başka özel öğrencileri de alıyor üstelik aracına. Kızımın eğitimi şu an aksıyor. Yetkililerle görüştüğümde de herkes aynı şeyi söylüyor. Bu devletin verdiği bir hak, servise almak zorunda diyorlar. Benim kızımın sabah mı öğlen mi okula gideceğine biz karar vermiyoruz, öğretmenler veriyor. Ama servis şoförü kendi karar vermek istiyor. Benim çocuğum engelli bir çocuk ve sabahtan okula gelememe sebebi belli. Şikayet edeceğimi söylediğimde ise ‘Sen bilirsin’ diyor. Müdürü, öğretmeni bile dinlemiyor. Böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- 40 yakınını kaybeden Filistinli doktor: Her sabah ölenlerin listesine bakıyorum!

Ayrımcılıkla savaşan otistik aktivist: Moris Karmona Haber

Ayrımcılıkla savaşan otistik aktivist: Moris Karmona

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Moris Karmona, İzmir’de yaşayan otistik bir birey. Annesini hastalık sebebiyle 2004 yılında kaybeden Karmona, babasıyla birlikte Karşıyaka’da yaşıyor. Okul hayatı boyunca kaynaştırma öğrencisi olan 41 yaşındaki Karmona, çocukluk yaşlarında sosyal iletişim kurmakta zorlandığını ve akran zorbalığına maruz kaldığını anlatıyor. O dönem yaşadıklarını hala daha büyük bir üzüntüyle hatırlayan Karmona, bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla ve üyesi olduğu KEDİ (Kabul-Eşitlik-Dahil Olma-İstihdam) Otizm Derneği’ne fikirleriyle katkı koyarak geçiriyor. Sadece kendi değil tüm otistik bireylerin hakları için dernek çatısı altında örgütlü mücadele yürüten ve aynı zamanda kendi otizm hikayesini anlatacağı bir kitap yazmaya başlayan Karmona, “Otizmli olmak hata değil, bunun kabul edilmesi gerekiyor. Otizme önyargılı toplumlar asla gelişemez” diyor. AKRAN ZORBALIĞI CANIMI YAKMIŞTI Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde maruz kaldığı akran zorbalıklarını anlatan Karmona, “Annemi genetik bir rahatsızlıktan dolayı 2004 yılında kaybettim. Babamla birlikte yaşıyoruz. AÖF Halkla İlişkiler ve İşletme Bölümü’nü bitirdim. Okul hayatım boyunca kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim gördüm. İlkokuldayken çok büyük zorluk çekmedim. Bana hiç ‘Sen otistiksin’ dememişlerdi. Ama ortaokuldayken maalesef üst sınıfta okuyan öğrencilerden bir tanesi bana ‘Sen otistiksin’ demişti ve çok gücüme gitmişti. Bence bu yaptığı çok hoş değildi. Bazı sınıf arkadaşlarım ise çantamdaki ders kitaplarımı kurcalamışlardı. Her derste bana sataşmışlardı. Bu sebeple derslerimde de başarısız olmama neden olmuşlardı. Derslere odaklanamıyordum bana sürekli sataştıkları için. Sınıflar arası maç yapılırken beni aralarına almamalarına çok üzülmüştüm. Bu tür haksızlıkları hiçbir zaman hak etmemiştim. Akran zorbalığı canımı çok yakmıştı. Okul hayatım boyunca kendimi diğer öğrencilerden farklı hissettiğim anlar çok oldu” dedi. KENDİMİ İFADE EDEBİLİYORUM Büyüdükçe sosyal ilişkiler kurma konusunda kendini geliştirdiğini söyleyen Karmona, “Okul yıllarımda sosyalleşme konusunda bazı zorluklar elbette yaşadım. İnsanların beni garipsediği anlar oldu. Ama artık pek yaşamıyorum. İnsanlarla iyi iletişim kuruyorum. Kendimi ifade edebiliyorum. Göz teması da kurabiliyorum. Karşıyaka Haber Gazetesi’nde engellilerle ilgili köşe yazıları yazıyorum. Karşıyaka Kültür Sanat Derneği ile birlikte bazı engelsiz projeler hazırlamaya çalışıyorum. Şiir okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Kendimle tek başıma vakit geçirmeyi de seviyorum. Severek dinlediğim sanatçıların konserlerine de gidiyorum. Kitap okumayı çok seviyorum. Sosyal yaşam içerisinde bir şekilde var olmayı başarmış bir bireyim. Çok sayıda otizmli arkadaşım var” ifadelerini kullandı.  AYRIMCILIĞA SON VERİLMELİ Otizmin başarmak için engel olmadığını vurgulayan Karmona, “Maalesef otizmliler ayrımcılığa sürekli maruz kalan dezavantajlı bireylerdir. Tıpkı diğer engelliler gibi. Ama artık bu ayrımcılığa son verilmesi lazım. Türkiye’de otizmli bireyler için çok ağır olmayan işlerde istihdam sağlanmalı. Otizm Eylem Planı için biran önce harekete geçilmeli. Otizmli biriyle iletişim kurarken onlara otizmli olup olmadıklarını sormamaları gerekiyor. Bana böyle bir şey sorulduğunda kendimi kötü hissederim. Mecaz anlamda kullanılan kelimeleri anlamakta güçlük çekiyoruz. Bize yapılan şakaları çoğu zaman anlayamayıp üzülebiliyoruz. Otizmli olduğum için ben de zaman zaman önyargılı davranışlarla karşılaştım” şeklinde konuştu. ‘YAPAMAM’ ENDİŞESİNE KAPILMASINLAR Kendini her alanda geliştirebilmek için gayret ettiğini anlatan Karmona, şunları söyledi: “Eve kapanmaktan ziyade daha çok faal olmayı tercih ediyorum. Küçük yaşlardan itibaren otizmin bir engel olmadığını kendi kendime kabullendirerek yaşadım. ‘Ben neden böyleyim’ diye hiç düşünmedim. Hayal kurmayı severim. En büyük hayalim çok yönlü çalışkan bir birey olabilmek. Kendimi her alanda geliştirebilmek istiyorum. Özellikle otizmli bireyler kesinlikle ‘hiçbir şey yapamam’ gibi endişelere kapılmasınlar. Otizme önyargılı toplumlar asla gelişemez.” FİKİRLERİYLE KATKI KOYUYOR Bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla ve üyesi olduğu derneğe fikirleriyle katkı koyarak geçiren Karmona, “Dernekte faydalı çalışmaların yapılması için önerilerde bulunuyorum. Amacımız farkındalık yaratmak. Otizmliler ne yazık ki çok fazla hak kayıplarına maruz kalıyorlar. Artık buna dur dememiz gerekiyor. Maalesef toplum otizm konusunda yeterince bilgi sahibi değil. Artık Türkiye genelinde otizmle ilgili bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Ben burada sadece kendi haklarım için değil diğer otizmliler için de mücadele yürütüyorum. Kendi yaşadığım ayrımcılıkları düzenlediğimiz söyleşilerde özneler adına anlatıyorum, bu da faydalı oluyor. Aynı zamanda bir kitap yazıyorum, kendi otizm hikayemi anlatacağım. Otizmlilerin her alanda topluma dahil edilmesi gerekiyor. Bizler için en önemli şey istihdam. Otizmli olmak bir hata değil, bunun kabul edilmesi gerekiyor. Okullarda çok fazla ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Otizmli arkadaşlarımın sürekli akran zorbalığına maruz kaldıklarını duyuyorum ve çok üzülüyorum” dedi. MORİS EN ÇALIŞKAN ÜYEMİZ Kuruluş aşamasından itibaren otizm öznelerinin dernek çalışmalarında etkin olmasını amaçladıklarını belirten KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu ise, “Moris, derneği kurmak için yola çıktığımda görüşünü aldığım ilk insan. Moris şimdi en çalışkan üyemiz. Derneğimizin bir mottosu var: ‘Birlikte Başaracağız’. Moris bu ruha çok uygun şekilde aktif olarak çalışmalara katılıyor. Çocuk yaşlarda karşılaştıkları ve giderek etkileriyle birlikte büyüyen ayrımcılıkla yaşayan otistik yetişkinler toplum içinde yalnızlığa itiliyor. Uğraş, spor ve iş alanları yaratılmıyor, hayatlarını bağımsız bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli destek sistemleri sağlanmıyor. Bütün bunları değiştirebilmeyi amaçlayan hak savunuculuğu çalışmaları içinde ebeveynlerin yanı sıra yetişkin otistiklerin bulunması çok önemli” açıklamasını yaptı.   

Ünlü şarkıcı Gülşen'e idari para cezası Haber

Ünlü şarkıcı Gülşen'e idari para cezası

TİHEK'in kararına göre, 3 imam hatip lisesi mezunu, Nisan 2022'deki bir konserinde imam hatip liselilere yönelik sözler sarf eden ve hakkında yasal işlem başlatılan Gülşen Çolakoğlu'nun "ayrımcılık yasağını ihlal ettiği" gerekçesiyle Kurul'a başvurdu. Başvurular kapsamında görüşü sorulan Çolakoğlu'nun avukatı, müvekkilinin, halkın herhangi bir kesimine yönelik incitici bir ifade kullanmak istemediğini, sözlerin yanlış anlaşıldığını, buna ilişkin de müvekkilinin özür dilediğini bildirdi. Görüşte, Gülşen Çolakoğlu'nun, konserde, ekibinden kendisini seyircilerin arasında omuzlarda taşımalarını istediğini, ekipteki arkadaşlarından birinin "Seni imam taşısın" şeklinde cevap vermesi üzerine de anlık refleksle ekipteki lakabı "imam" olan arkadaşına yönelik "şakalaşma" mahiyetinde sözler kullandığı belirtildi. Başvurucuların konserdeki bu şakalaşmanın muhatabı olmadığı savunulan görüşte, başvuruların reddine karar verilmesi istendi. Başvuruyu inceleyen TİHEK, "ayrımcılık yasağının ihlal" edildiğine hükmetti ve her bir başvurucu yönünden Çolakoğlu'na 50'şer bin lira idari para cezası verilmesini kararlaştırdı. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA TİHEK'in kararında, Anayasa'nın 10'uncu maddesine göre herkesin kanun önünde eşit olduğu, Anayasa'nın 24'üncü maddesinde de din ve vicdan hürriyetinin güvence altına alındığı ifade edildi. 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'na göre ayrımcılığın her türlüsünün yasak olduğuna işaret edilen kararda, eğitim temelinde de ayrımcılık yapmanın bu yasağın ihlali anlamına geldiği vurgulandı. Başvuruya konu sözlerin "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedilen kararda, "Demokratik ve laik devletin temel amaçlarından biri, toplumsal çeşitliliği koruyarak, bireylerin sahip oldukları inançlarıyla barış içinde bir arada yaşayabilecekleri siyasal düzenleri inşa etmektir" denildi. Çolakoğlu'nun kullandığı ifadelerdeki muhatapların imam hatip lisesi mezunları olduğu aktarılan kararda, "Bir sanatçı tarafından toplumun önemli bir kesimini yakından ilgilendiren bir konuda sarf edilen sözler, eleştiri ve değerlendirme sınırlarını aşarak ayrımcılık boyutuna ulaşmıştır" tespitine yer verildi. BİR ANLIK REFLEKSLE... Başvuruya konu olayda, "inanç temelli ayrımcılık" yapıldığı kaydedilen kararda, şu ifadeler kullanıldı: "Söz konusu ifadelerin sadece bireysel bir isnatta kalmayıp, 1951 yılından beri faaliyette bulunan okullardan mezun olan herkesi zan altında bıraktığı gerçeği göz önüne alındığında, muhatap vekili tarafından olayın başvuran ile hiçbir alakasının olmadığı, söz konusu ifadelerin önceden planlanmadan, herhangi bir haksız fiil kastı taşımadan, sahnedeki bir müzisyen arkadaşıyla şakalaşırken bir anlık bir refleksle söylendiği savunmalarına itibar edilmemiştir." Gülşen Çolakoğlu, imam hatip liselilere yönelik sözlerinden dolayı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan yargılanmış, İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesince 10 ay hapis cezasına çarptırılmış, bu cezanın hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişti. NTV

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.