TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#aşı

aşı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, aşı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanı uyardı: Aşı olmayanlar bu hastalıkları yayıyor Haber

Uzmanı uyardı: Aşı olmayanlar bu hastalıkları yayıyor

Kocaeli Şehir Hastanesi'nden Çocuk Enfeksiyon Hekimi Uzman Dr. Esra Çakmak Taşkın, 22-28 Nisan tarihleri arasında kutlanan Dünya Aşı Haftası dolayısıyla önemli bilgilendirmelerde bulundu. Dr. Çakmak Taşkın, amacın toplumun sağlığını ve refahını iyileştirmek için dünyada aşılamaya daha fazla katılım sağlamak olduğunu belirtti. "Aşılama, dünyanın en başarılı ve uygun maliyetli sağlık müdahalelerinden biridir. Aşılar, 200 yılı aşkın süredir hastalıklara karşı bizi korumaktadır. Ülkemizde 1981'den bu yana yürütülen 'Genişletilmiş Bağışıklama Programı' kapsamında boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, çocuk felci, hepatit B, hepatit A, zatürre ve suçiçeği aşıları, Aile Sağlığı Merkezlerinde tüm bebeklere ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Ayrıca rahim ağzı kanseri, rotavirüs ishali, menenjit ve COVID-19'a karşı aşılar da ülkemizde mevcuttur ve risk gruplarındaki erişkinlere tetanoz, boğmaca, grip, zatürre aşıları yapılmaktadır. Özellikle gebelere yapılan aşılar sayesinde yenidoğan bebekleri de korumak mümkün hale gelmektedir," şeklinde konuştu. Dr. Çakmak Taşkın, geçmişte büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalığın aşılar sayesinde artık görülmediğini vurguluyor. "Çiçek hastalığı, 1977 yılından itibaren aşılama sayesinde tamamen yok edildi ve sonrasında ihtiyaç kalmadığı için çiçek aşısı tüm dünyada durduruldu. Çocuk felci de aşılar sayesinde sınırlı sayıda ülkede görülmektedir. Ancak, tüm bu gelişmelere rağmen dünyada aşılamanın istenilen düzeye ulaşmadığını görmekteyiz. Dünya genelinde yaklaşık 20 milyon eksik aşılı veya aşılanmamış çocuk bulunmaktadır. Özellikle son birkaç yılda kızamık, difteri, boğmaca ve diğer bazı aşı ile önlenebilen hastalıklarda salgınlar yaşanmaktadır. Ülkemizde kızamık eliminasyon programı kapsamında yapılan yoğun aşılama çalışmaları sayesinde kızamık vakalarında önemli bir düşüş yaşanmış olsa da, son zamanlarda eksik aşılı veya aşılanmamış kişilerin göç, savaş gibi nedenlerle küresel dolaşımının artması ve aşı karşıtlığı gibi sebeplerle artış göstermektedir" şeklinde konuştu. "Aşı şart, hem çocuklarımızı hem de kendimizi korumak için" Dr. Taşkın, iletişim araçlarının artmasıyla aşı karşıtlığının daha geniş kitlelere yayılarak ciddi bir sorun oluşturduğuna dikkat çekiyor. “Bu durum, aşıların etkinliği, koruyuculuğu ve yan etkilere ilişkin yanlış ve yetersiz bilgilerden kaynaklanmaktadır. Aşılar, hastalığın bireyler arasında bulaşıcılığını önleyerek toplumu koruduğundan, aşısız her birey toplum sağlığını da tehlikeye atmaktadır. Aşılama hizmetlerinde kısa sürelerle de olsa bir aksama olması, aşı ile önlenebilir hastalıkların salgınlarına neden olabileceğinden hizmetlerin devamlılığının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Aşı ile önlenebilir hastalıklardan korunmak her bireyin ihtiyacı ve hakkıdır. Aşılanmak bireyin önce kendi bedenine sonra da topluma karşı sorumluluğudur. O nedenle, hem çocuklarımız hem de kendimiz için gelin, herkes aşı olalım" şeklinde ifade etti.

Sağlıkta hayati öneme sahip bir kalkan: Tetanoz aşısı nedir, ne zaman yapılmalı? Haber

Sağlıkta hayati öneme sahip bir kalkan: Tetanoz aşısı nedir, ne zaman yapılmalı?

Sağlık dünyasında, tetanoz aşısı yaşamsal bir öneme sahiptir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, tetanoz aşısının etkinliğini ve önemini vurguluyor. Sağlık uzmanları, düzenli olarak tetanoz aşısı olmanın, hastalığa karşı güçlü bir koruma sağladığını belirtiyor. Bununla birlikte, aşılamada sürekliliğin önemi üzerinde duruluyor. Özellikle, kirli yaralanmalar, kesikler veya diğer potansiyel tetanoz kaynaklarına maruz kalındığında, aşının güncel olması hayati bir önem taşıyor. Tetanoz aşısı nedir, ne zaman yapılmalıdır? Birlikte inceleyelim. Tetanoz aşısı nedir? Tetanoz aşısı, Clostridium tetani bakterisinin neden olduğu tetanoz hastalığına karşı koruyucu bir aşıdır. Tetanoz, toksin adı verilen bir maddeyi üreten bu bakterinin neden olduğu ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu toksin, yaralanmalardan veya derin kesiklerden bakterinin vücuda girmesiyle ortaya çıkar. Tetanoz, kasların sıkışması ve kontrolsüz kasılmalarla karakterizedir, bu da ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve ölümcül olabilir. Tetanoz aşısı ne zaman yapılmalı? Tetanoz aşısı ne zaman yapılmalı sorusunu araştıranlar için cevap şu şekildedir: Tetanoz aşısının zamanlaması her yaş grubu için farklılık gösterebilir. Genel olarak, çocuklar ve yetişkinler için belirli zaman aralıklarında tetanoz aşısı yapılması önerilir. Bu aşının vurulması için genel öneriler şu şekildedir: Çocuklar: Tetanoz aşısı çoğunlukla bebeklikten başlayarak çocukluk çağı boyunca rutin aşı takviminde yer alır. İlk dozlar 2, 4 ve 6 aylıkken, ardından 15-18 aylıkken ve son olarak 4-6 yaşında yapılır. Daha sonra, çocuklar 11-12 yaşlarındayken ve her 10 yılda bir tetanoz aşısı yenilenir. Yetişkinler: Yetişkinler sıklıkla her 10 yılda bir tetanoz aşısı yaptırmalıdır. Ancak, ciddi bir yaralanma veya kirli bir yara durumunda, son tetanoz aşısının üzerinden 5 yıl geçmişse, tetanoz aşısı hızlandırılmış bir programda yapılabilir. Bu durumda, kişiye tetanoz aşısı yapılması ve tetanoz antitoksininin verilmesi gerekebilir. Yukarıdaki zamanlamalar genel önerilerdir. Bireysel durumlar ve sağlık geçmişi, tetanoz aşısının zamanlamasını etkileyebilir. Tetanoz aşısı hakkında kesin öneriler almak için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Ayrıca belirli bir ülkede veya bölgede, tetanoz aşısı için farklı kılavuzlar ve programlar olabilir. Bu nedenle, yerel sağlık otoritelerinin önerilerini takip etmek de önemlidir. Tetanoz aşısı olmazsan ne olur? Tetanoz aşısını yaptırmamak, tetanoz bakterisinin neden olduğu ciddi ve potansiyel olarak ölümcül bir enfeksiyon riskini artırır. Tetanoz, kasların sıkışması ve kontrolsüz kasılmalarla karakterizedir. Bu kas kasılmaları ciddi komplikasyonlara yol açabilir, özellikle de solunum kaslarını etkilerse yaşamı tehdit edici olabilir. Tetanoz ayrıca çene kilitlenmesine (trismus) ve vücutta sertleşmeye (spazm) yol açabilir. Komplikasyonlar arasında solunum yetmezliği, kalp yetmezliği ve diğer organ hasarı bulunabilir. Tetanoz aşısı, vücuda tetanoz toksinine karşı bağışıklık sağlar ve enfeksiyon riskini önemli ölçüde azaltır. Ancak, tetanoz aşısı olmamak, bakterinin vücuda girmesi durumunda, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek tetanoz enfeksiyonu riskini artırır. Bu nedenle, tetanoz aşısının düzenli olarak yaptırılması önemlidir ve derin yaralanmalar sonrasında da tetanoz aşısının güncel olup olmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Tetanoz aşısı yan etkileri nelerdir? Tetanoz aşısı genellikle iyi tolere edilir, ancak bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler çoğunlukla hafif ve geçicidir. En yaygın tetanoz aşısı yan etkileri şunlardır: Aşı yerinde ağrı ve kızarıklık: En sık görülen yan etkilerden biridir. Aşı yapılan bölgede hafiften orta dereceye kadar ağrı, hassasiyet ve kızarıklık olabilir. Bu durum birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Baş ağrısı: Bazı kişiler aşı sonrasında baş ağrısı yaşayabilir. Bu durum da hafif ve kısa sürelidir. Halsizlik ve yorgunluk: Aşı sonrası halsizlik, yorgunluk veya hafiften orta dereceye kadar halsizlik hissi olabilir. Hafif ateş: Aşı sonrasında hafif ateş görülebilir. Bu durum çoğunlukla 38 derecenin altında olur ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Nadir durumlarda, tetanoz aşısı daha ciddi yan etkilere neden olabilir. Bu yan etkiler arasında şunlar bulunabilir: Alerjik reaksiyonlar: Nadir durumlarda, aşıya karşı alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Bu reaksiyonlar genellikle ciddi değildir, ancak nadir durumlarda ciddi olabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir. Guillain-Barré Sendromu: Çok nadir durumlarda, tetanoz aşısı Guillain-Barré sendromuna neden olabilir. Bu, sinir sisteminin inflamatuar bir bozukluğudur ve ciddi kas zayıflığına yol açabilir. Anafilaksi: Çok nadir durumlarda, tetanoz aşısına karşı şiddetli bir alerjik reaksiyon olan anafilaksi gelişebilir. Bu durum acil tıbbi müdahale gerektirir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hepatit A aşısı ülkemizde de üretilecek Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hepatit A aşısı ülkemizde de üretilecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sincan Başkent OSB’de KeyVac Aşı Üretim Merkezi açılış törenine katıldı. Ülkenin kalkınmasına katkı sağlayan her şirkete gereken desteği verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alagöz Holding, 500 milyon dolara varan yatırımlarla bine yakın insanımızı istihdam sağlıyor. Biz de ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayan her şirketimize olduğu gibi Alagöz Holding’e gereken desteği veriyoruz" dedi. Hepatit A aşısı üretim tesisinin kendi alanında önemli bir boşluğu dolduracağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 bin metrekare fabrika üretim hattı ve 2 bin metrekare ofis alanından oluşan fabrikanın en son teknoloji ile donatıldığını, toplam 29 bin 500 metrekare fabrika sahası ile KeyVac’ın üretmeyi planladığı diğer aşılarda da inşallah öncü bir rol üstleneceğini kaydetti. Koronavirüs döneminde yaşananların aşı üretim kapasitesinin ne kadar kritik önemde olduğunu gösterdiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin bu süreci hükümetin aldığı önemli kararlar ve tedbirler sayesinde başarıyla yönettiğini bildirdi. Yaşanan pandemi sürecinde hiçbir vatandaşın çaresiz bırakılmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi yerli aşımızla birlikte salgına karşı etkisi tescillenen tüm aşıları vatandaşlarımıza ücretsiz olarak sunduk. Ekonomide farklı destek paketleri ile iş dünyamızın ve çalışanlarımızın yanında olduk. Muhalefetin tüm baskılarına rağmen ekonomide yıkıcı sonuçları olacak sert adımları atmaktan uzak durduk. Bunun yanında salgın döneminde 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteği vererek insanlık görevimizi yerine getirdik" açıklamasını yaptı. Türkiye’nin son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgından zayıflayarak değil güçlenerek ve dostlarının sayısını artırarak çıktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu başarıda katkısı bulunan sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere tüm görevlilerimizi, kurumlarımızı, şirketlerimizi tebrik ediyorum. Hepatit-A aşısı, Hepatit A virüsünün neden olduğu hastalığın önlenmesinde kullanılan inaktif aşıdır. 2012 yılından bu yana aşı genel bağışıklama programında yer alıyor. Sağlık Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak 18’inci ve 24’üncü ayların sonunda olmak üzere her çocuğa, iki doz uygulanıyor. Ayrıca kronik karaciğer hastalığı ve pıhtılaşma bozukluğu olanlarla risk grubunda olan birçok insanımız aşılanıyor" dedi. Daha çok yurt dışından tedarik edilen Hepatit A aşısının artık dünya standartlarında ülkemizde de üretileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylece Türkiye bu aşıyı en üst standartta üreten dördüncü ülke olacaktır. Açılışını yaptığımız bu önemli tesisle birlikte Hepatit A aşısında yurt dışına bağımlılığımız azalacaktır. Ayrıca bu alanda ülkemiz ileri teknolojiye ve yetişmiş insan kaynağına kavuşacaktır. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladığımız bir dönemde hizmete giren KeyVac üretim fabrikasının bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Aklını, birikimimizi, vizyonunu Türkiye Yüzyılı emrine veren siz kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyorum. Bugüne kadar yatırımlarıyla, üretimleriyle, istihdamlarıyla, Türkiye’yi büyütme davamıza destek olan herkese şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından merkezin açılışı gerçekleştirildi. Törene Erdoğan’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, AK Parti milletvekilleri Mustafa Varank, Fuat Oktay, Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Zehranur Aydemir, Asuman Erdoğan, AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, AK Parti İl Başkanı Hakan Han Özcan ve çok sayıda davetli katıldı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Grip ile Covid-19 arasındaki farklar

SES’ten ‘Şehir Hastanesi’ açıklaması: Sistem çalışmıyor, yeterli malzeme yok! Haber

SES’ten ‘Şehir Hastanesi’ açıklaması: Sistem çalışmıyor, yeterli malzeme yok!

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 1 Nolu Şube, geçtiğimiz günlerde hasta kabulüne başlayan Bayraklı Şehir Hastanesi’nde yaşanan sorunlar hakkında basın açıklaması düzenledi. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimlik önünde toplanan sendika üyeleri, “Esnek, kuralsız, angarya çalışmaya hayır, “Şehir hastaneleri soyguncularına değil emekçiye bütçe, “Ücretsiz servis istiyoruz” ve “İnsanca çalışmak istiyoruz” yazılı dövizler taşıdı. Basın açıklamasını SES İzmir 1 Nolu Şube Eş Başkanı Olcay Tekin okudu. SÜREKLİ ERTELEME ŞAİBE YARATTI Kamu özel ortaklığına dayanan şehir hastanelerine bir yenisinin de İzmir’de eklendiğini belirten Tekin, “Yap-İşlet-Devret modeliyle, kamu kaynaklarının özel şirketlere aktarılması amacıyla hazine arazilerinin yapımcı şirkete bedelsiz devri; yurt içi ve yurt dışı finans kuruluşlarından hazine garantili kredi imkanları da sağlanarak yapılan bu hastanelerin işletmesi de bu şirketlere verilmekte. Sağlık Bakanlığı, bu şirketlere yüzde 70 yatak doluluk garanti edilerek, 25-49 yıllığına kiralıyor. Hastaneyi yapan şirket inşaattan kar ediyor, 25-49 yıl hastaneyi işleterek kar ediyor. Peki kirayı kim ödüyor? Sağlık Bakanlığı! İhalesi şeffaf olmayan ve 2015 yılında yapımına başlanıp, 2018’de bitirilmesi planlanan Bayraklı Şehir Hastanesi’nde yaklaşık 10 yıldır acılar hiç bitmedi. İhaleyi alan Gama Türkerler şirketleri iki kez uzatma istemelerine rağmen yine zamanında teslim edemediler. Basına da yansıyan haberleri anımsayalım, ücretini alamayan işçiler, taşeron sistemin emekçiyi ezmesi hiç eksik olmadı. Tabi bu haberlerden ne Sağlık Bakanlığı ne de Çalışma Bakanlığı rahatsız olmadı. Duymazdan, görmezden geldi. Yılan hikayesine dönen açılış, resmen bir kaosa döndü. Depremde zemin kayması haberleri, güçlendirme çalışması fotoğrafları gene kamuoyu gündeminden düşmedi. Sendika olarak İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşmelerimizde haber yalanlansa da açılışın sürekli ertelenmesi şaibe yarattı. GELEN HABERLER İÇLER ACISI Hasta kabulünün hastaneyi yapan şirkete acilen para aktarmak için yapıldığı ve kentteki diğer hastanelerin kapatılmasa dahi işlevsizleştirildiğini kaydeden Tekin, “Sendika olarak İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşmelerimizde kapanacak hastane var mı? Personel istihdamı çözüldü mü? Sorularımız hep sorun yok şeklinde yanıtlandı. Şu an kaygılarımızın ne kadar gerçek olduğunu yaşayarak görüyoruz. Maalesef kimsenin hiçbir şey bilmediği, liyakatsizliğin diz boyu olduğu, resmen şehir hastanesi yapan şirkete acilen para aktarmak için açıldığı, diğer hastaneleri kapatmasalar da işlevsizleştirdiklerini yaşayarak görmekteyiz. Şehir hastanelerini açarken eşit, ulaşılabilir, sağlık hizmetinin hiçe sayıldığı, halkın sağlık hizmetine ulaşımının engellendiği kısacası halkın hiç düşünülmediği, sağlık emekçilerinin yok sayıldığı, insan olarak dahi görülmediği ortada. Nerdeyse yaka paça arabalarla personel acilen polikliniklerden toplanarak şehir hastanelerine götürüldü. Sistem kendi hukukunu bile hiçe saydı, ne 657 ne anayasa eşitlik ilkesi, her şey hiçe sayıldı. Orada iş yok, boş oturan personel, şehrin içindeki devasa hastanelerin içinin boşaltılması, personel eksikliği, gün aşırı nöbetler, yorgun düşen, kaza yapan personeller… Bir gecede işyeri değişiklikleri, evlerin uzaklığı, personelin tükenmişliği, kişisel sorunları… Hiçbiri önemsenmedi. Şehir Hastanesi’nden gelen haberler içler acısı. Sistem çalışmıyor, kayıtlar tutulmuyor, yeterli malzeme yok, etik yok, olması gereken sağlık kuralları yok, yapılan aşılarda dahi soğuk zincir uygulaması yok, sürekli elektrik kesintileri oluyor. Anlatmakla bitmez” ifadelerini kullandı. TALEPLERİ DİLE GETİRDİ Açıklamanın sonunda talepleri dile getiren Tekin, “İşleyen hastanelerin asla kapatılmaması. Hastaların olağan şehir içindeki yaşadığı mağduriyetinin giderilmesi. Var olan hastanelerdeki girişimsel işlemlerin yapıldığı birim ve ameliyat masalarının azaltılmaması. Gönüllü personel harici görevlendirmelerin durdurulması. Personelin ulaşım sorununun çözülmesi, ücretsiz servisler konulması. Görevlendirmelerde yasal mevzuatlara uyulması. Atama bekleyen sağlık personellerinin bir an önce atamasının yapılması” diye konuştu. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Şehir Hastanesi’nde MHRS noksanı! Aradığınız randevuya hala ulaşılamıyor

Vatandaşların dikkatine: Kuduz hastalığına karşı havadan oral aşı atımı yapılacak Haber

Vatandaşların dikkatine: Kuduz hastalığına karşı havadan oral aşı atımı yapılacak

Kars, Ardahan, Iğdır Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ercan Ödül, 15 Ekim’de başlayacak olan Kuduz Hastalığına Karşı Oral Aşı Atım Çalışmaları nedeniyle vatandaşların dikkatli olmalarını ve aşılı yemlere dokunmamalarını istedi.  Vatandaşların duyarlı olmasını gerektiğini ifade eden Ödül, “Kuduz, hem hayvanların hem de bizlerin hayatını tehdit eden, bulaşıcı ve ölümcül bir hastalıktır. Şuur kaybı, huzursuzluk ve felçler şeklinde kendini gösterir. Ülkemizde kuduzun iki ana kaynağı köpekler ve son yıllarda da tilkilerdir. Hastalık bu hayvanlar yolu ile insanlara ve diğer hayvanlara yayılır. Kuduz hastalığından korunmada aşılama en etkin yöntemdir. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı, tilkileri, köpek ve kedileri bu tehlikeli hastalıktan korumak için aşılama kampanyası başlatmıştır. Tilkiler köfte şeklindeki aşı yemleri kullanılarak, diğer hayvanlar ise şırınga ile aşılanmaktadır. Vatandaşlarımızın kuduz şüphesi bulunan hayvanlarla temas etmeleri durumunda derhal en yakın sağlık birimine başvurmaları gerekmektedir” dedi. Bölgede 15-20 Ekim tarihleri arasında kuduz hastalığının yayılmasının önlenmesi amacıyla yaban hayatında yönelik oral aşı atım çalışmaları yapılacağına dikkat çeken Başkan Ödül, “Bu çalışmada uçaklar aracılığı ile tilkilerin dolaşabilecekleri alanlara aşı yemleri atılacaktır. Vatandaşlarımızı özellikle de çocukları bu aşılı yemlere dokunmamaları konusunda uyarıyoruz. Kapsülün içindeki aşı gözle veya ciltte yer alan açık bir yarayla temas ederse, temas noktalarını su ve sabun ile yıkamalı ve derhal en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Havadan yaban hayatına yönelik atılan aşı yemi tilkilerde ağız yoluyla kullanılan SAD B19 suşu ile üretilmiş attenue canlı bir aşıdır. Aşının çevresinde bulunan köfte şeklindeki yem balık ve hayvan yemi ile parafin ve yağdan yapılmıştır. Bu karışım tilkiler için çok caziptir. Aşı plastik bir kapsülün içinde alüminyum folyo ile kaplanmış halde köftenin ortasında yer almaktadır. Tilkiler oldukça uzak mesafelerden bile aşılı yemin kokusunu alabilirler. Tilki köfteyi yerken dişleri ile aşının içinde bulunduğu kapsülü patlatacak ve aşı ağız boşluğuna yayılacaktır. Aşının buradan mukus membran ve lenf sistemi yolu ile tüm vücuda yayılması neticesinde hastalığa karşı bağışıklık oluşacaktır” diye konuştu. İnsan yaşam alanlarında bulunan bütünlüğü bozulmamış bir aşı yemi diğer kişilerin göremeyeceği bir yere doğru ayakla itilmesi gerektiğini belirten Ödül, “Aşı yeminin yani köftenin kendisi insan sağlığına zararlı değildir; fakat sözkonusu aşı yemine insan teması sonucu insan kokusunun sinmesi aşı yeminin tilkiler için çekiciliğini azaltacaktır. Açılmış yırtılmış bir aşı kapsülüne dokunulmamalıdır. Aşı güvenlikle ilgili çok sayıda testten geçmiş olmakla birlikte canlı virüs içeren bir aşıdır. Açılmış kapsülle temas eden kişilerin önce kapsülle temas eden vücut bölgelerini su ve sabunla yıkamaları ve en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir. Aşı özellikle tilkiler için geliştirildiğinden içerdiği doz bir kediyi veya köpeği kuduza karşı aşılamak için yeterli değil. Bölgemiz üreticilerinin aşılama tarihlerine takip eden 1 hafta süreyle sahipli köpekleri başıboş bırakmamaları önemlidir” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kars’ta fırınlara sıkı denetim

Hekimler, aşı karşıtlarına karşı direniyor! Haber

Hekimler, aşı karşıtlarına karşı direniyor!

Aile Sağlığı Merkezlerinde hizmet veren hekimler, artış göstermeye devam eden Kovid-19 pandemisine ilişkin yaşadıkları sorunları /şikayetleri kaydetti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından kamuoyuna aktarılan bu şikayetlerde; Sağlık Bakanlığı’nın eksiklikleri, rapor almaya başlayan hekimlerin artışı, görev yapılan ASM binalarının sağlığa elverişli olmaması, gün geçtikçe artan aşı karşıtlığı ve daha birçok konu yer alıyor. “Maske takmama rağmen hastalardan bana da bulaş oldu” diyen bir hekim, “Üst solunum yolu enfeksiyonu olarak başlayan hastalığım zatürreye dönüştü. İki haftadır raporluyum. Hastalar maske takmadığında sadece tek taraf maskeliyken korunma için yeterli olmuyor. Resmi kanallardan maske kullanımıyla ilgili halka duyuru yapılmasını rica ediyoruz” ifadelerini kullandı. GÜN GEÇTİKÇE AŞI KARŞITLIĞI ARTIYOR Birçok aile hekiminin diğer şikayet ve talepleri ise şöyle: “Salgına karşı tek kullandığımız koruyucumuz maskeler, onu da halkımız takmak istemiyor. Maske, mesafe, hijyen kurallarına dikkat edilmeli, yığılma ve kalabalık olmayacak şekilde muayene yapabileceğimiz tedbirler alınmalı, hızlı test kitlerinin ASM’lere verilmesi iyi olur.” “Çalıştığımız ASM binamız; havalandırması, penceresi, büyüklüğü, olmayan bahçesiyle sağlık hizmeti vermeye ve salgından korunmaya uygun değil. Özellikle sosyal medyada oluşan aşı karşıtlığı ve bakanlığın bu konuda sessiz kalmasından bir hekim olarak rahatsızım. “Kovid-19 aşılarına diğer aşılara göre gün geçtikçe aşı karşıtlığı artıyor. İnsanlar bu aşı sayesinde hayatta kaldı ama şimdi ondan çekinme hali söz konusu. İşin garibi ortada ispat edilmiş gerçek bir yan etki de mevcut değil.” “Yeni varyantlar için olan Kovid aşısını kendim ve ailem için istiyorum. Biz sağlık çalışanlarına grip aşılarının eylül başında yaptırabilmeyi talep ediyorum. Hiçbir planlama ve tedbir alınmamış durumda. Kovid salgını yokmuş gibi davranılıyor. Öğrenciler, öğretmenler akın akın üst solunum yolu enfeksiyonu ile geliyorlar. Kovid de olabilirler. Maske zorunluluğu gelmeli, hızlı testlerle test yapabilmeliyiz.” BAKANLIK ŞEFFAF OLMALI “Hastalarımız hastane acillerine başvurduklarında, ‘Kovid gibisin’ diyorlar ama test yapmıyorlar. ‘Gidin aile hekiminize, size rapor yazsın ki kimseye bulaştırmayasınız’ diye anlatıyorlar. Sağlık Bakanlığı şeffaf olmalı, verileri açıklayıp elindeki verileri kamuoyu ile paylaşmalı. Ben, Sağlık Bakanlığı’nın biz ASM çalışanlarına belli periyotlarla salgın ataklarında bilgilendirme yapmasını istiyorum. Örneğin, ‘Bu dönem x virüslerine bağlı vaka artışı vardır, beklenen semptomlar ...dır, tedavi algoritması ... olmalıdır’ gibi... Bence böyle bir bilgilendirme antibiyotik kullanımını azaltır, bizlerin işini kolaylaştırır. Ama bu isteğimin gerçekleşmesinin hayal olduğunun da farkındayım.” “Salgından korunmak için, kamu spotları yayımlanmalı ve maske kullanımı gibi kişisel korunmayı artırmak amacıyla halk duyuru ve afişlerle bilgilendirilmeli. Sağlık kuruluşlarında maske mutlaka takılmalı, havalandırma, bekleme salonlarında yoğunluğa dikkat edilmeli. Sağlık Bakanlığı, net bilgi akışı sağlamalı ve halkı bilgilendirmeli diye düşünüyorum. Maskeyi bile kendimiz alıyoruz. Koruyucu tedbirler ve malzeme tedariki konusunda sağlık müdürlüklerinin desteğini istiyoruz. Sahada yalnızlaştırıldık. Kamu binalarında, kamu hizmeti vermek ve sadece mesleğimize odaklanarak çalışmak istiyoruz.” TEMEL KORUYUCU ÖNLEMLER ALINMALI “En azından okullar açılmadan ve mevsim geçişleri dikkate alınarak, salgın öncesinde kırılgan gruplara Kovid-19 yeni varyantına etkili aşının yapılması; maske, mesafe, hijyen gibi temel koruyucu önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın salgın karşısında sorumluluğunu ve görevlerini yerine getirmediği gibi; şeffaf bir yönetim gereği salgınla ilgili verileri paylaşmamasının, toplumu ve sağlık çalışanlarını bilgilendirmemesinin, mevcut salgını önemsizmiş gibi gösteren ve aşı konusundaki olumsuz açıklamalar yapmasının kabul edilemez olduğunu söylemek isteriz. “Amacımız, toplumun salgının etkisinden daha az etkilenmesi ve önümüzdeki aylarda olası yeni ataklara karşı hazırlıklı olmak amacıyla, mevcut durumun ne olduğunun açık bir şekilde kamuoyuna paylaşılmasını istiyoruz. En azından kırılgan gruplara yönelik yeni varyantlara etkili aşı programının hazırlanıp uygulanmasını öneriyoruz. Toplumu ve sağlık çalışanlarını salgına karşı koruyacak tedbirlerin, açık, yaygın, etkili yollarla ilan edilmesini bekliyoruz. Sağlık çalışanlarına henüz grip aşısının bile uygulanmadığını bildiriyor, en önemli risk grubunda olan sağlık çalışanlarına ücretsiz grip aşısı uygulanmasını istiyoruz. Toplumun sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının hakları için sürdürdüğümüz mücadelemize devam edeceğimiz bildiriyor, Sağlık Bakanlığı’nı sorumluklarını ve görevlerini yerine getirmeye davet ediyor, halkımıza ve sağlık çalışanlarına acil şifa dileklerimizi iletiyoruz.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Uzmanlardan kablosuz kulaklık kullananlara uyarı!

Uzmanından uyarı: Korona aşısı yüksek riskli gruplara yapılabilir Haber

Uzmanından uyarı: Korona aşısı yüksek riskli gruplara yapılabilir

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, “Aşılarla 20 milyondan fazla insanın hayatı kurtuldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Eylül 2023 verilerine göre Covid-19 enfeksiyonu sebebiyle dünyada 770 milyon 700 bin kesinleşmiş olgu ve buna bağlı olarak yaklaşık 7 milyon ölüm meydana geldi. Pandemi sürecinde etkili ve güvenli aşı yaklaşık 14 milyar doz uygulanmış, ağır Covid-19’u ve ölümleri önlemede yüzde 90’dan fazla etkili olmuş. Böylece 20 milyondan fazla insanın hayatı kurtulmuştur. DSÖ Covid-19 aşı içeriği izleme komitesi; hastalığın seyri, sıklığı, dağılımı, dolaşımdaki varyantların durumu ve kullanımdaki aşıların etkinliği gibi konuları değerlendirerek yeni Covid-19 aşısı önermiştir. Hedeflenen, Covid-19 varyantlarına bağlı hastane yatış ve ölümlerini azaltmaktır” diye konuştu. Son korona virüs varyantı olan Eris varyantına bağlı olarak, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde Ağustos ve Eylül ayında hastane yatışı ile ölümlerde ciddi artışlar gözlemlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Alkan, bu artışlar genellikle risk grubundaki kişileri etkilediğinin altını çizdi. Ağır hastalık gelişme riski taşıyan kişileri korumanın en etkili yolunun aşılar olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Alkan, şu bilgileri paylaştı: “Yüksek gelirli veya aşı üretme kapasitesi olan ülkeler, yeni varyanta etkili mRNA aşılarını geliştirerek veya temin ederek Eylül 2023 itibarıyla riskli grupları aşılamaya başlamıştır. Yüksek gelirli ülkelerde bir önceki sezon hem orijinal suşla hem de güncellenmiş Covid-19 aşılarıyla yapılan aşılamaların ölümü, aşısızlara oranla 14 kat azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca güncellenmiş aşılarla yapılan aşılamaların ölümü azaltmada orijinal suş içeren aşılardan üç kat daha etkili olduğu öne sürülmüştür. SARS-CoV-2’nin akut hastalıktan sonra yol açtığı ölümler dışında, iyileşmiş kişilerde başta diyabet, kalp krizi, embolik olaylar ve diğer uzamış Covid-19 komplikasyonları da dikkate alındığında bu süreçte bazı ülkeler sadece risk gruplarını değil, diğer grupları da aşılamayı planlamaktadır.” “Riskli kişilerle yaşayanlar maske ve mesafeye dikkat etmeli” Risk altında yer alan bireylere değinen Uzm. Dr. Alkan, “Yeni Covid-19 aşısıyla hatırlatma dozu, yüksek öncelikli gruplar arasında kabul edilen 50 yaş üstü kişiler, ağır hastalıkları (diyabet, kalp hastalıkları, ciddi obezite) olan genç erişkinler, bağışıklığı baskılanmışlar (HIV’le yaşayan bireyler, solid organ veya kemik iliği alıcıları), gebeler, bakım hastaları ve bu gruplara bakım verenler ile sağlık çalışanları için önerilmektedir. Bu riskli kişiler ile bu kişilerle aynı evde yaşayanlar, solunum enfeksiyonlarının artış gösterdiği bu günlerde özellikle kapalı alanlarda maske, mesafe, temizlik ve havalandırma önlemlerine mutlaka uymalıdır” şeklinde konuştu. “Riskli grupların aşılanması önemli” Özellikle riskli grupların aşılanmasının önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “Yeni Covid-19 aşısının en kısa sürede kullanıma girmesine yönelik girişimler yapılmalı, yeni aşının tedarik edilemediği şartlarda ağır hastalığa ve ölüme karşı halen bir miktar koruma sağlayan eski aşılar yüksek riskli gruplarda kullanılmalı, yeni varyantlarla süren Covid-19’un yakından izlenmesi, ilgili uzmanlık dernekleriyle paylaşım yapılmalıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Böbrek iltihabının belirtileri

Bebeğin ilk aşısı: Anne sütü Haber

Bebeğin ilk aşısı: Anne sütü

Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, Emzirme Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, ilk 6 ay anne sütü ile beslenmenin sağlıklı olacağı hakkında önemli bilgiler verdi. Anne sütünün içinde 30’dan fazla madde olduğunu belirten Sarıkaya, anne sütünün sindirimi en kolay besin maddesi olduğu, ishale neden olan mikroorganizmaların oluşmasını engellediği, bebeği enfeksiyonlardan koruduğu, ani bebek ölümü riskini azalttığı ve ilerideki yaşlarda ortaya çıkabilecek hastalıkları azalttığını söyledi. 'Anne sütü daima taze, temiz ve bebeğe vermek üzere hazırdır' Bebeğin ilk 6 ay anne sütüne ihtiyacı olduğunu ifade eden Sarıkaya, “Bebeğin ilk altı ay ihtiyacı olan protein, yağ, demir, vitamin gibi her türlü besin değerini içeren ideal besin kaynağıdır. Bu nedenle ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenen bebek, D vitamini ve flor dışında hiçbir ek besine, ek sıvıya, vitamine ihtiyaç duymaz. Anne sütünde yeterli miktarda su ve vitamin bulunduğu için, çok sıcak iklimlerde bile bebeğe su vermeye gerek yoktur. Anne sütü, daima taze, temiz ve bebeğe vermek üzere hazırdır. Anne sütü alan bebeklerde pişik, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Anne sütüyle beslenen bebekler daha az ağlarlar, daha iyi uyurlar çünkü anne sütü bebeğiniz için doğal bir sakinleştiricidir” dedi. 'Hiçbir yapay gıda anne sütünün yerini tutamaz' Anne sütünün yaş gruplarına göre değişkenliklerini belirten Sarıkaya, “Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 100’nü, 6-12 ayda yüzde 50’sini ve 12. aydan itibaren de yüzde 30’nu karşılar ve hiçbir yapay gıda anne sütünün yerini tutamaz. Emzirmenin bebek açısından sayısız yararları olduğu gibi anne için de birçok yararları vardır. Emzirme sırasında anne ile bebek arasında duygusal bir alışveriş olur ve anne ile bebek arasındaki bağ güçlenir. Emziren annelerde meme, rahim kanserine yakalanma riski daha düşüktür. Emzirmeyle doğum sonu kanamalar çabuk kesilir, emziren annelerin göğüslerinde şişme, iltihaplanma olmaz, anne loğusalık dönemini daha rahat, problemsiz geçirir. Emzirme sırasında anne oksitosin (sevgi hormonu) ve serotonin (mutluluk hormonu) salgılar. Böylece anne kendini daha mutlu hisseder” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Çocuklukta doğru beslenme hastalıklardan koruyor

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.