TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Arzu Çerkezoğlu

Arzu Çerkezoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Arzu Çerkezoğlu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Arzu Çerkezoğlu kimdir? Arzu Çerkezoğlu nereli, kaç yaşında? Haber

Arzu Çerkezoğlu kimdir? Arzu Çerkezoğlu nereli, kaç yaşında?

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun hayatı büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Türkiye'nin önde gelen sendikalarından DİSK'in ilk kadın genel sekreteri ve aynı zamanda ilk kadın başkanı olan Arzu Çerkezoğlu kimdir? Arzu Çerkezoğlu nereli, kaç yaşında? ARZU ÇERKEZOĞLU KİMDİR? 11 Ağustos 1969 tarihinde Artvin'de dünyaya gelen Arzu Çerkezoğlu, 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden patoloji uzmanı olarak mezun oldu. Tıp alanındaki kariyerine ek olarak, doktor unvanını aldıktan sonra sağlık sendikalarında aktif rol üstlendi. Tüm Sağlık Sen ve SES'de şube başkanlığı görevini üstlendikten sonra, kamu görevini tamamladıktan sonra 2001 yılında Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası'na (Dev Sağlık-İş) üye oldu ve burada genel başkanlık görevini üstlendi. 2013 Nisan ayında DİSK genel sekreterliğine seçilen Çerkezoğlu, Gezi Parkı protestoları döneminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından "aşırı sendikacı" olarak nitelendirildi. Haziran 2016'da Diyarbakır'da yaptığı bir konuşma nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret ettiği suçlamasıyla gözaltına alındı, ancak daha sonra serbest bırakıldı. Arzu Çerkezoğlu, Kani Beko'nun istifası sonrasında 15. Genel Kurul'da DİSK'in Genel Başkanı olarak seçildi. ARZU ÇERKEZOĞLU NERELİ, KAÇ YAŞINDA? 1969 Artvin doğumlu olan Arzu Çerkezoğlu, 2024 yılında 55 yaşındadır.

İşçiler için kara tablo çizdi: Eğer iktidar değişmezse… Haber

İşçiler için kara tablo çizdi: Eğer iktidar değişmezse…

TENZİLE AŞÇI Türkiye 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri için geri sayıyor.  Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarışacağı 2. tur seçimine günler kala adaylar seçilmeleri durumunda ‘geleceğin Türkiye’si’ planlarını çeşitli planlarda anlatmaya devam ediyorlar. Seçim için sadece siyasi arenada değil toplum genelinde heyecan ve tansiyon yükselirken sadece siyasiler değil STK, dernek, sendika temsilcileri ve toplumun kanaat önderleri de seçim için kendi alanlarında çalışmalar yürütmeye başladılar. Sendikal hareketlerin yanında siyasi görüşleriyle de dikkat çeken DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, seçimin işçi ve emekçilerin rehafı için kader seçimi olduğunu belirtirken mevcut iktidarın devam etmesi durumunda hali hazırda açlık sınırının altında yaşayan işçileri daha kötü günler beklediğine dikkat çekti. İŞÇİ SINIFINA YARAR GETİRMEDİ 28 Mayıs seçiminin sadece cumhurbaşkanı seçimi değil aynı zamanda işçi hakları açısından kritik bir seçim olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye’nin içinden geçtiği süreç son derece önemli. 28 Mayıs'ta yapılacak seçim de Türkiye’de işçiler, emekçiler açısından son derece önemli. Biz DİSK olarak böyle önemli tarihsel süreçlerde kararlarımızı somut veriler üzerinden şekillendiriyoruz. Seçimden önce araştırma dairemizin yayımladığı geniş kapsamlı rapora göre; AK Parti’nin 21 yıllık iktidarında uygulanan politikalarının işçiler ve emekçiler açısından sonuçlarını ortaya koyan somut veriler üzerinden bir çağrı yapıyoruz. 28 Mayıs’ta vereceğimiz karar, Türkiye'yi hangi cumhurbaşkanının yöneteceğine ilişkin bir karardan ibaret değil. Verilecek karar, özellikle Türkiye’nin 2018 yılı itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında bir başkanlık rejimine geçişiyle birlikte tüm etkinin tek bir yerde ve tek bir kişide toplandığı bir rejimden demokrasiye geçişi sağlayacak bir karar olması yönünde bir çağrımız var. Biz yaşayarak gördük ki başkanlık rejimi, işçi sınıfına yarar getirmedi. Çok açıkça görülüyor ki başkanlık rejimine geçildikten sonra tüm ekonomik veriler, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları, yüksek enflasyon ve işsizliğin daha fazla artması… Bütün bunlar işçiler başta olmak üzere bütün toplumun, karar mekanizmalarından dışlandığı sürecin olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. O nedenle biz 28 Mayıs’ta bütün işçileri ve emekçileri demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz, emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Türkiye toplumu bir ücretler toplumu haline geldi. Toplumun 4’te 3’ü ücretle hayatı sürdürüyor. İşçi sınıfının çoğunlukta olduğu bir toplum haline geldik. O nedenle işçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki bütün engellerin kaldırılması, demokrasinin olmazsa olmasıdır. O nedenle 28 Mayıs’ta vereceğimiz karar ve bu seçimler Türkiye tarihi açısından çok önemli bir dönemeç olacaktır. O yüzden bütün işçileri, emekçileri, işsizleri, emeklileri, kadınları, gençleri herkesi oy vermeye ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi. Oy vererek yeni bir süreci başlatmak açısından” dedi. OY VERİP DEĞİŞİM SÜRECİNİ BAŞLATACAĞIZ Geçtiğimiz günlerde DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, 28 Mayıs için İzmir’den 70 bin oy sözü verirken işçilerin örgütlenmesiyle ülke genelinde sayının artırılabileceği mesajını veren Çerkezoğlu, emekçilere sandığa gidin çağrısı yaparak “Bütün emekçileri ve işçi arkadaşlarımız her şeyden önce kendi emeği ve ekmeği için oy vermeye çağırıyoruz. Kullanılmayan milyonlarca oy, sandığa gitmeyen milyonlarca vatandaşımız var. Belki umutlarını kaybetmiş olabilirler ama herkese bu çağrıyı yapıyoruz. Önce oy vereceğiz. Hepimiz sandığa gideceğiz ve bir değişim sürecini başlatacağız. Öyle bir urum söz konusu değil. Birilerinin seçilmesi her şeyi çözmeyecek. Bu ülkeyi eşitliği, adaleti ve barışı biz hep birlikte getireceğiz. Neoliberal politikaların yıkımı Türkiye’de çok daha ağır bir biçimde yaşandı. AK Parti iktidarı bütün toplumsal hayatı ciddi bir biçimde tahrip etti. İnsanı ve emeği yok ayan politikaların ağır bir tahribatını yaşıyoruz. Bugün yaşadığımız işsizlik, gelir kaybı, yoksulluk… hiçbiri tesadüf değil. Bunların hepsi iktidarın tercihleri. Bizim bunu değiştirmemiz lazım. Bu değişim, yeni bir sürecin başlangıcıdır. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönen bu çarkların düzenini değiştirmemiş lazım. Yeni bir toplumsal düzen için harekete geçmek zorundayız. Bilelim ki böylesi bir değişim süreci 28 Mayıs itibariyle başladığında başta işçi sınıfı olmak üzere hep birlikte kuracağız. Bu ülkenin bütün güzelliklerini, hayatı her gün yeniden üreten işçi sınıfıdır. Nasıl ki hayatı her gün yeniden üretiyoruz yaşadığımız bu sorunları da hep birlikte çözüp aydınlık geleceği de birlikte inşa edebiliriz” diye konuştu. İKTİDAR DEĞİŞMEZSE KARA TABLO DEVAM EDECEK İktidarı değişmemesi durumunda emekçiler için mevcutta devam eden ‘sömürü’ düzeninin artarak devam edeceğinin altını çizen Çerkezoğlu, şunları söyledi; “21 yıllık AK Parti iktidarlarında işçi sınıfının neler kaybettiğini anlatan ayrıntılı bir rapor paylaştık. Orada da çok net bir biçimde şu görülüyor: Eğer Türkiye’nin temel ekonomi politikası ve temel tercihleri değişmezse yaşanan bu olumsuz ve kara tablo devam edecek. Hatta daha da derinleşecek. Çünkü Türkiye ekonomisinin geldiği nokta ortada. Üretime dayanmayan, kalıcı ve güvenli istikrar yaratmayan, paylaşım ve gelir dağılımı adaletsizliğinin sürekli büyüdüğü bir sistem var ülkemizde. Bu sistemin ve temel politikanın değişmesi lazım. Bu da ancak iktidar değişikliğiyle mümkün. Mevcut iktidarın devam etmesi durumunda bu tercihler sürecek. Türk lirasının değersizleştirilmesi ve emeğin ucuzlaştırılması üzerine kurulu bir büyüme politikası izliyor AK Parti. Sistem değişmezse bu devam edecek. Bunun bizler açısından anlamı ise daha fazla yoksulluk daha fazla işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da büyümesi, ürettiğimiz değerden aldığımız payın giderek daha da fazla küçülmesi olacak. Yani işçi sınıfı ve emekçiler mevcut iktidarın devamı açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, adaletsizliklerin, her türlü özgürlüğün kısıtlanmasının derinleşerek devam etmesi demek. O nedenle yeni bir toplumsal düzen diyoruz. DİSK olarak tüm emekçi arkadaşlarımıza çağrım, oy ver değişsin. Değiştirelim ki yeni bir toplumsal düzeni kurmak için başlangıç olsun. Kuşkusuz bu tahribatı ortadan kaldırmak kolay değil ama bu tablonun tam tersi mümkün.”

'İkinci Yüzyılda Emek Eksenli Yeniden Kuruluş' Haber

'İkinci Yüzyılda Emek Eksenli Yeniden Kuruluş'

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin “Çokluğa ve Birliğe Davet” temalı son gününde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “İkinci Yüzyılda Emek Eksenli Yeniden Kuruluş” başlığı altında sunum yaptı. Arzu Çerkezoğlu, 8 aydır bu çalışmanın sürdüğünü anımsatarak, “Bizim de katkı sunmaya çalıştığımız, Tunç Başkan'ın tüm toplantılara bizzat kendisinin katıldığı ve büyük bir titizlikle yürüttüğü bu çalışma son derece önemli. Bu kongreyi, çok özel bir tarihsel dönemde gerçekleştiriyoruz. 100 yıl önce birinci İktisat Kongresi toplandığında hem dünyada hem de bu topraklarda yeni bir dönemin ilk adımları atılıyordu. Zamanın ruhu denir ya, 100 yıl sonra bugün de hem dünyamız hem de ülkemiz açısından yeni bir çağın eşiğinde bu kongreyi yapıyoruz. Bu sistemin adına ne dersek diyelim; emperyalizm, kapitalizm, neoliberalizm... Nasıl tarif edersek edelim, bu sistemin tüm dünyada ve ülkemizde de işçi sınıfına, kadınlara, emekçilere, gençlere, bütün dünya halklarına vaat edeceği bir şey kalmadı. Bütün masallar bitti, bütün yaldızlar döküldü. Eşitsizliklerin alabildiğine arttığı, iklim değişikliğinden, su krizi, enerji krizi, gıda krizine kadar, sağlığın, eğitimin, sosyal güvenliğin özelleştirilmesinden işsizliğe kadar, bütün yıkıcı sonuçlarını yaşadığımız bu düzen artık iflas etti” dedi. UMUTLU VE HEYECANLI BİR TARİHSEL ANDAYIZ Artık yeni bir toplumsal düzenin şart olduğunu gördüğünü ifade eden Arzu Çerkezoğlu, “Ülkemiz çok zorlu bir dönemden geçiyor. Ama bir o kadar da kararlı, umutlu ve heyecanlı bir tarihsel andayız. Kararlılığımız deprem felaketinin 85 milyonun yüreğinde açtığı yaraların derinliğinden geliyor. Umudumuz, gücünü hayatı her gün ama her gün yeniden üreten ellerimizden alıyor ve heyecanımız bugün bu topraklarda tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi yeni bir ülke kurmanın tarifsiz coşkusu ve gururu ile büyüyor” dedi. BUGÜN ÜZERİMİZE ÇÖKEN SERMAYENİN EN VAHŞİ EGEMENLİĞİDİR Arzu Çerkezoğlu, “Neyin üretileceği, nasıl üretileceği ve üretilenin nasıl paylaşılacağı eskisi gibi belirlenmeyecek. İçinden geçtiğimiz bu felaket günlerinde asırlık dayanışma kurumlarımızın çadır sattığı zihniyetin arkasında, gölgesini satamadığı ağacı kesen düzenin kendisi var. Her şeyi ama her şeyi özelleştirince, serbest piyasanın vahşi kurallarını dokunulmaz kılınca, sosyal devletten uzaklaşıp, sosyal politika yardım faaliyetine indirgenince, memleket şirket gibi yönetilince karşı karşıya kalacağımız acı hakikatin bu olduğunu yarım asırdır söylüyoruz. Bugünlerde altından çıkmaya çalıştığımız siyasi enkazın da, ekonomik enkazın da, depremin yarattığı enkazın da sebebi belli. Bugün üzerimize çöken sermayenin en vahşi egemenliği. Yani neoliberal yıkım stratejisidir” diye konuştu. GELİR EŞİTSİZLİĞİ ARTTI Çalışma yaşamının sadece güvencesiz değil, aynı zamanda güvenliksiz bir hal aldığını söyleyen Çerkezoğlu, “Çalışırken ölüm, iş cinayetleri muazzam bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen, azalmak bir yana hızla arttı. Sendikal haklar, ağır baskılar ile yüz yüze kaldı. Türkiye'de her şey işçilerin örgütlenmesinin, sendikalaşmasının önünde engeldir. Bu zihniyeti değiştirmek zorundayız. İşçiler sendikalaştıkları zaman buna reaksiyon gösteren işverenler şunu bilmelidir ki; bugün belki kar oranlarını korudukları için mutlu olabilirler. Ama yarın hepimizin çocuklarının ve torunlarının yaşadığı Türkiye'de nasıl tehlikeli bir gelecek tahayyülüne el verdiklerini görmeliler. Gelir eşitsizliği arttı. Asgari ücret ortalama ücret haline geldi. Ağır bir vergi yükü emekçilerin alım gücünü giderek daha da aşındırdı” diye konuştu. İŞÇİ SINIFI OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ Geleceğin inşasının, cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması ile olacağını da vurgulayan Arzu Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Demokrasi sadece beş yılda bir sandığa gidip oy vermekten ibaret değil. Demokrasi tüm toplumsal kesimlerin hayatın her alanında karar mekanizmalarına katıldığı ve bunun güvence altında olmasıdır. İşçi sınıfının söz ve karar sahibi olması, örgütlü olmasından geçiyor. Ülkemizin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfı olmadan demokrasi olmaz, demokratik bir cumhuriyet hiç olmaz. Tüm işçileri, çalışanları, dünyadaki en uzun çalışma saatlerine, en düşük ücretlere, en örgütsüz çalışmaya, en çok ölümlü iş cinayetine mahkûm eden bu distopyaya mahkum değiliz. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Yani meselemiz, Türkiye için demokrasi, toplum için ekonomidir. Esas meselemiz, demokratik bir cumhuriyeti inşa etmektir. Neyin üretileceğine, nasıl üretileceğine ve nasıl bölüşüleceğine halkın karar verdiği bir düzen kurmaktır. Bunun yolu da örgütlü olmaktan geçiyor. Örgütlenmenin önündeki engelleri ortadan kaldıracağız.” Arzu Çerkezoğlu, konuşmasının ardından son günün teması olan “Çokluğa ve Birliğe Davet” sloganını hatırlatarak sahneye sendika üyelerini, işçileri davet etti. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.