TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#anne

anne haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, anne haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hamilelikte yenmemesi gereken besinler nelerdir? Haber

Hamilelikte yenmemesi gereken besinler nelerdir?

Hamilelik, bir kadının yaşamındaki en önemli dönemlerden biridir ve sağlıklı bir bebek doğurmak için dengeli ve besleyici bir diyetin önemini vurgular. Ancak, anne adaylarının tüketiminden kaçınması gereken bazı besinler vardır. Bu besinler hem anne hem de bebek için ciddi sağlık riskleri taşıyabilir. Hamilelikte yenmemesi gereken besinler, genellikle potansiyel gıda zehirlenmeleri, enfeksiyonlar veya doğumsal bozukluklara neden olabilen mikroorganizmalar içerir. Ayrıca, bazı besinler de yüksek seviyelerde cıva veya diğer zararlı maddeler içerebilir, bu da bebeğin sinir sistemi gelişimine zarar verebilir. Bu nedenle, hamilelik döneminde sağlıklı bir beslenme planı oluştururken, bu riskli besinlerden kaçınmak, anne ve bebek sağlığını korumak için kritik bir adımdır. İşte hamilelikte yenmemesi gereken besinler … Çiğ veya Az Pişmiş Et ve Deniz Ürünleri Çiğ veya az pişmiş et ve deniz ürünleri hamilelikte gıda zehirlenmesine neden olabilir. Özellikle çiğ balık ve deniz ürünleri (sushi, istiridye vb.), hamilelikte listeria ve toksoplazma gibi bakteri ve parazitlerin bulaşma riskini artırabilir. Bu nedenle, hamilelik süresi boyunca tamamen pişmiş et ve deniz ürünlerini tüketmek önemlidir. Çiğ Yumurta Çiğ yumurta ve çiğ yumurtadan yapılan ürünler, hamilelikte Salmonella bakterisi riski taşıyabilir. Bu nedenle, çiğ yumurta içeren yiyeceklerden (örneğin, çiğ kek hamuru, soslar veya mayonez) uzak durmak ve bu tür yiyecekleri tamamen pişmiş hale getirmek oldukça önemli. Çiğ Süt ve Süt Ürünleri Çiğ süt ve çiğ sütten yapılan ürünler pastörize edilmediği sürece zararlı bakteriler içerebilir. Hamilelikte listeriozis riskini artırabilir. Listeriozis, bebeğin gelişimi için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Kafein Aşırı miktarda kafein tüketimi düşük doğum ağırlığına, erken doğuma ve diğer komplikasyonlara yol açabilir. Kafein, gebelikte sınırlı miktarda tüketilmesi gerekir.  Kahve, çay, gazlı içecekler ve çikolata gibi kafeinli ürünlerin tüketimine dikkat etmek önemlidir. Alkol Hamilelik döneminde hiçbir miktar alkol güvenli değildir ve bu yüzden kesinlikle tüketilmemesi gerekn bir maddedir. Alkol, bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir ve fetal alkol sendromu gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Hamilelik süresince alkol içilmemesi önemlidir. Yüksek Cıva İçeren Balıklar Büyük balıkların etinde yüksek seviyelerde cıva bulunabilir, bu da bebekte sinir sistemi sorunlarına yol açabilir. Tüketilmemesi gereken besinler arasında yer alır. Sakatat Sakatat, hamilelikte yüksek miktarda A vitamini ve kolesterol içerebilir. Aşırı A vitamini alımı, doğum kusurlarına neden olabilir. Kabuklu Deniz Ürünleri Kabuklu deniz ürünleri (karides, midye, istiridye vb.), hamilelikte alerjik reaksiyon riskini artırabilir. Alerjiye sahip kadınlarda bu tür yiyeceklerden uzak durmak önemlidir. Yetersiz Pişirilmiş Sebzeler Hamilelikte tüketilen sebzelerin yeterince pişirilmesi önemlidir. Yetersiz pişmiş sebzeler, toksoplazma gibi enfeksiyon riskini taşıyabilir. Sebzelerin iyice yıkanması ve tam olarak pişirilmesi gereklidir. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Hamilelik belirtileri nelerdir? İlk hamilelik belirtileri nasıl anlaşılır?

Anne olmayı engelleyebilen hastalık! Bu hastalık her 5 kadından birinde görülüyor Haber

Anne olmayı engelleyebilen hastalık! Bu hastalık her 5 kadından birinde görülüyor

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Polikistik Over Sendromu (PKOS) yumurtalıklarda milimetrik boyutlu çok sayıda kist görünümüyle karakterize bir hastalıktır. Esas olarak adet düzensizliği ile kendini gösteren bu durum vücut genelinde erkek tipi tüylenme, sivilce oluşumu ve kilo artışı gibi şikayetlere de yol açabilir. Türkiye’de her 5-7 kadından birini etkileyen bu hastalığa erken tanı konmasında toplumsal farkındalığın artması çok büyük önem taşımaktadır” diyor. Doç. Dr. Hale Göksever Çelik, Polikistik Over Sendromu hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 1. Bu belirtilerle kendini gösterebiliyor! Polikistik Over Sendromu’na ait en sık jinekolojik belirti ve bulguları; adet düzensizliği, erkek tipi tüylenme, sivilce oluşumu ve erkek tipi saç dökülmesi olarak sıralayan Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Tüm bu belirtiler, hastalığın altında yatan en önemli mekanizma olan androjen yüksekliğine bağlı gelişmektedir. Hastalığa ait belirtiler önemsenmeyip, hekime başvurulmadığı takdirde bulguların daha da artması kaçınılmaz olmaktadır.” 2. Risk faktörlerine dikkat! Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik, genetik yatkınlığın önemli rol oynadığı Polikistik Over Sendromu’nun oluşumunda ve şiddetlenmesinde; sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktiviteden yoksunluk ve obezitenin de önemli rol oynadığını vurguluyor. Ailesinde PKOS öyküsü bulunan bireylerin bu hastalığa yakalanma olasılığının, diğer bireylere oranla daha yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Bu nedenledir ki, PKOS’lu kadınlarda ilk basamak tedavimiz her zaman yaşam tarzında iyileşmeler yapmak şeklinde olmaktadır. Kilo verme ve egzersiz bunların başında gelmektedir” diyor. 3. En çok bu şikayetlerle hekime başvuruluyor Polikistik Over Sendromu’na yönelik toplumsal farkındalığın az olması hekime başvurunun da ötelenmesine ve tedavinin geciktirilmesine yol açabiliyor. Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Hastalığın yol açtığı şikayetler sıklıkla erkeklik hormonu olan androjenin yüksekliğine bağlı adet düzensizliği, erkek tipi tüylenme ve sivilce oluşumunda artış şeklinde kendini gösteriyor. Bu semptomların hepsi bir arada olabileceği gibi farklı kombinasyonlarla karşımıza gelebiliyor. Hatta bazen glukoz veya kolesterol yüksekliği, obezite gibi metabolik sıkıntılarla Dahiliye polikliniğinden de tarafımıza yönlendirilen hastalarda ultrasonda PKOS görüntüsü ile tanısını koyabiliyoruz.” 4. Anne olmayı engelleyebiliyor Yumurtalıklarda yan yana dizilmiş küçük kistlerle seyreden Polikistik Over Sendromu’nun hamile kalmanın önünde engel teşkil edebildiğini belirten Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Çoğu hasta yumurtlama sorunundan kaynaklı infertilite dediğimiz hamile kalma sürecinde yaşanan zorluklar dolayısıyla hekime başvuruyor. PKOS’a bağlı infertilite yönteminde öncelikle başka nedenlerin varlığını araştırıyoruz. Ardından kadının yaşı ve diğer eşlik eden durumlar da göz önünde tutularak aşılama veya tüp bebek tedavi sürecini uyguluyoruz” diyor. 5. Tedavide yeni nesil yöntemler Tedavinin esasını kilo kaybı ve sportif aktivitenin oluşturduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Yapılan araştırmalar; yaşam alışkanlıklarında yapılacak olumlu değişikliklerin de hamile kalmanın önündeki engellerin tedavisinde büyük rol oynadığını göstermektedir. Böylelikle semptomlar çok hafiflemekte ve hatta herhangi bir tedaviye gereksinim kalmamaktadır. Ancak buna rağmen sıkıntılar devam ederse ilaç tedavisine, en sık olarak da doğum kontrol haplarına başlanmaktadır. Geçmişte cerrahi yöntem uygulansa da günümüzde bu yaklaşım çok tercih edilmemektedir. Medikal tedavi hekim kontrolünde ve uzun soluklu kullanılmalıdır. “

Oğlu sayesinde hayata tutundu Haber

Oğlu sayesinde hayata tutundu

Balıkesir’de yaşayan ve 2011 yılından bu yana böbrek yetmezliği ile mücadele eden Havva Sağıroğlu, 6 yıldır periton diyalize, son bir yıldır da hemodiyalize bağlı olarak yaşamını sürdürüyordu. Gördüğü tedavilerden dolayı vücudunda bir süre sonra ciddi sıkıntılar yaşamaya başlayan Sağıroğlu'na, kadavradan da nakil çıkmaması üzerine yardım eli oğlundan geldi. Annesine böbreğini bağışlamaya karar veren 21 yaşındaki Hakan Sağıroğlu, durumu ilk olarak annesi ile paylaştı. Organ nakli kararının alınmasından ardından Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Sorumlu Cerrahı Prof. Dr. Murat Demirbaş başkanlığındaki ekip, anneye oğlundan böbrek nakli gerçekleştirdi. Hakan’ın annesi için büyük bir fedakârlık örneği gösterdiğini belirten Prof. Dr. Demirbaş, ’Havva Hanım bize ilk başvurduğunda yaklaşık 7 yıldır böbrek hastasıydı ve diyalize giriyordu. Diyalize girmekten dolayı çok ciddi sıkıntılar olmaya başlamıştı. Kadavradan nakil çıkmaması üzerine artık canlı vericili böbrek nakli arayışı başladı ve sonunda oldu. Oğlu Hakan 21 yaşında. Oğlunun annesine böbrek vermesi çok gördüğümüz bir olay değildir. Bu ameliyatı hastanemizde başarıyla gerçekleştirdik. Havva Hanım da, Hakan da şu anda gayet sağlıklı. Hakan’ın ameliyatını laparoskopik olarak yani kapalı yöntemle gerçekleştirdik. Ameliyat sonrası birinci günde taburcu olacak haldeydi. Annesi ile beraber bugün Balıkesir’e kısmetse taburcu edeceğiz” dedi. Yıllardan beri böbrek yetmezliği yüzünden çok acı çektiğini ifade eden Havva Sağıroğlu, “4 gün oldu ameliyatımı olalı. Şu anda sağlığım çok iyi Serdar Hocam’a ve Murat Hocam’a çok teşekkür ederim. Bir vatandaş olarak milletten istediğim organlarını bağışlaması, hayat kurtarması. Ben hayatıma geri döndüm. Benim gibi bekleyen tüm hastalar da hayatlarına dönebilsinler” şeklinde konuştu. "Annem artık denize girebilecek" 10 yaşından beri annesini makineye bağlı gördüğünü ve bunun kendisi için bir travma olduğunun ifade eden oğlu Hakan Sağıroğlu ise “Bu durumu aşmak 18 yaşından önce aklıma gelmemişti, o dönemler organ nakli konusunu çok bilmiyordum. Yaşım biraz daha ilerledikçe bir şeylerin farkına varmaya başladım. Biz Körfez kasabasında büyüdük. Orada denizi izlediğimiz bir gün annem bana bakıp ‘Hakan, denize girmeyi çok özledim’ demişti. O gün karar verdim, organ nakli imkânımız var ben bir başvurayım dedim. O gece acaba başvursam gençliğimden bir şey çalar mıyım? Diğer gençlerden bir eksiğim kalır mı? Şu güzel yaşlarımı kaybedebilir miyim? diye çok düşündüm. Sonra bağışlama kararını aldım ve anneme danıştım. Annem de o sırada bu hastanede kendi kaydını oluşturmuş ve böbrek sırası bekliyordu. Organ bağışı az olduğu için bize çıkacağını çok düşünmüyorduk" dedi. "Sen anneni yaşatacaksın" Genç bir yaşta olduğu için ailesinin ve arkadaşlarının ilk başta organ naklini istemediklerini ifade eden Sağıroğlu, “Ama bu kişi annemdi ve her şeyden önce bir candı. Birini hayatta tutmak bence çok güzel bir şey. Bu kararı aldıktan sonra hastaneye geldik. Burada koordinatörler vardı beni motive ettiler, çok yardımcı oldular ameliyat konusunda. Sonunda mental olarak böbrek vermeye hazır hale gelmiştim. Her şey güzel geçti, ameliyat gününe kadar sakindim, çok düşünmemeye çalışıyordum. Annemin heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Hep gözleri dolardı, sen beni yaşatacaksın, sen annene can vereceksin diye. Ameliyata girdik her şey çok güzel geçti. Ameliyata giren doktorlarımızla abi- kardeş diyaloğumuz oldu. Şu an her şey çok iyi, ayaklandık, annem de ayaklandı. Yürüyoruz. İnşallah her şey daha da güzel olacak. Annem eski haline dönebilecek. Ben de inşallah hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. Organ bağışlayın insanların hayatını kurtarın, emin olun çok organ bağışı bekleyen insanlar var, herkes sizden bağış bekliyor” diye konuştu. "Nakil olan vatandaşlarımız topluma tekrar katkı sağlıyor’ Süreç boyunca organ naklinde bulunan Hakan Sağıroğlu ve nakil olunan annesinin takiplerini gerçekleştiren Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Prof. Dr. Serdar Kahvecioğlu, ikisinin de sağlık durumlarının iyi olduğu bilgisini verdi. Organ yetmezliği geliştiği zaman bunun en iyi tedavisinin organı yerine koymak yani organ nakli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kahvecioğlu, “Ülkemizde yaklaşık 30 bin civarında organ bekleyen insan var, bu kişiler bir kısmı kalp, bir kısmı böbrek, bir kısmı karaciğer, bir kısmı kornea naklini umutla beklemektedir. Organ nakli olmuş olan birey nakil olmadan önce toplum üzerinde ancak bir destekle hayatını idame ettirebilirken organ nakli olduktan sonra topluma katkı sağlayan bir birey haline geliyor. Mesela daha önce nakil olan öğretmen arkadaşlarımız vardı onlar öğrencilerine kavuşarak yüzlerce öğrenci yetiştirdiler. Topluma hekim olarak katkı sağlayan birçok nakil olmuş hastalarımız var. Organ naklinden sonra toplumdan yardım alan yerine topluma yardım eden insanlar haline geliyor hastalarımız bir süre sonra. Tüm vatandaşlarımızı organlarını bağışlamaya davet ediyoruz” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Balıkesir'de jandarmadan huzur operasyonu

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.