TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anayasa Mahkemesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Anayasa Mahkemesi’nden boşanma davalarıyla ilgili 3 yıl kuralı! Haber

Anayasa Mahkemesi’nden boşanma davalarıyla ilgili 3 yıl kuralı!

Anayasa Mahkemesi (AYM), boşanma davası reddedildikten sonra üç yıl boyunca ortak yaşamı yeniden kuramayan çiftlerin, "evlilik birliğinin temelden sarsıldığı" kabulüyle boşanma davası açabilmesini öngören kuralı, taraflara dayanılamayacak bir yük getirdiği gerekçesiyle iptal etti. Ankara 18. Aile Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu'nun "evlilik birliğinin sarsılmasına" dair düzenlemeyi içeren 166. maddenin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia ederek iptalini talep etti ve bu talep Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer aldı. İptali talep edilen kuralda, "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmü yer alıyordu. Mahkeme başvurusunda, kuralda öngörülen 3 yıllık sürenin adil olmadığını belirterek, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildiklerini ve bu durumun kişilik haklarına dayanan anayasal hükümle bağdaşmadığını ifade etti. Sürenin uzun olmasının evlilik dışı ilişkilere yol açabileceğini iddia eden mahkeme, bu durumun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile devletin aileyi koruma yükümlülüğünü ihlal ettiğini savundu. Yüksek Mahkeme, başvuruyu değerlendirdikten sonra, kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna hükmederek iptaline karar verdi. İptal kararının uygulanması ise 9 ay sonra gerçekleşecek. ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KURAL İPTALİ KARARINDA ÖNE ÇIKAN NOKTALAR Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararında, kuralın, boşanma talebinde bulunanları evlilik birliğini sürdürmeye zorlaması ve bu süreci gereksiz uzatmasının kabul edilemez olduğuna dikkat çekildi. Kararda, boşanma için öncelikle reddedilmiş bir davanın olması gerekliliği vurgulanırken, bu durumun zaman açısından zorlayıcı olabileceği ifade edildi. Kurala göre, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilebilmesi için ortak hayatın yeniden kurulamaması ve önceden açılmış bir boşanma davasının reddedilmiş olması gerektiği belirtilen kararda, ret kararının kesinleşmiş olmasının önemine vurgu yapıldı. Kararda, ret kararına itiraz eden tarafların kanun yoluyla başvurabileceği ve bu sürecin uzun bir zaman alabileceği ifadesine yer verildi. EVLİLİKTEKİ TEMEL SARSILMALAR: MAHKEMENİN KURAL İPTALİ KARARI  Mahkeme kararında, kuralın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını belirleyebilmesi için ret kararının kesinleşmesinden sonra 3 yıl beklenmesinin gerektiği hatırlatılarak, şu değerlendirmelerde bulunuldu: "Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır."

AYM Can Dündar'ın hak ihlali başvurusunu kabul edilemez buldu Haber

AYM Can Dündar'ın hak ihlali başvurusunu kabul edilemez buldu

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, Dündar, ulusal bir gazetede kendisi hakkında çıkan bir dizi haber nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği iddiasıyla tazminat davası açtı. İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Dündar'ın karara karşı yaptığı itirazlar sonucu değiştirmedi ve hüküm kesinleşti. Dündar, açtığı davadan sonuç alamaması üzerine şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. Başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, olayda şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Mahkeme, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle başvuruyu kabul edilemez buldu. Kararın gerekçesinden Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, bahse konu haberlerde, "Dündar'ın FETÖ ile ilişkisinin olduğu, MİT tırlarına ilişkin haberin bu çerçevede çıkar ilişkisi nedeniyle yapıldığı, evini örgüt mensuplarına rayiç bedelinin çok üzerinde bir fiyata sattığı, örgütün bu fiyat farkını MİT tırlarına ilişkin haber nedeniyle ödediği ve söz konusu alışverişte MİT tırları operasyonunda yer alan bir generalin de bulunduğunun" iddia edildiği aktarıldı. Haberlerde öne sürülen bilgilerin adli kaynaklar ile başvurucunun yargılandığı dosyadan elde edildiği tespitine yer verilen gerekçede, bu nedenle anılan haberde yer alan ifadelerin olgusal bir temele dayandığı belirtildi. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, haberin kamuyu ilgilendiren güncel bir mesele hakkında ve başvurucu tarafından yayımlanan MİT tırları haberlerinin güvenilirliğini sorgulamaya yönelik olduğu bildirildi. Dündar'ın o tarihlerde başka bir gazetenin genel yayın yönetmeni olduğu, hakkındaki haberlere rahatlıkla cevap verebileceği kaydedilen gerekçede, haberde kullanılan dilin rahatsız edici bulunması karşısında da "başvurucunun eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiği" ifade edildi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- İstinaf nedir? İstinaf mahkemesi ne için yapılır?

Ek MTV ödenmesine yönelik karar Resmi Gazete'de Haber

Ek MTV ödenmesine yönelik karar Resmi Gazete'de

Yüksek Mahkeme, 6 Şubat 2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, "ek motorlu taşıtlar vergisi" alınmasını öngören 1. maddesinin bazı hükümlerinin iptaline ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle CHP'nin yaptığı başvuruyu esastan görüşmüş, iptal talebinin reddine karar vermişti. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan kararda, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından 1998 yılında beyan edilen gelir veya kurumlar vergisi matrahları ile bu yılda elde edilen ve belli miktarın üzerindeki ücretler, bina, arsa ve araziler, motorlu taşıtlar, cep telefonları üzerinden bir defalık ek vergi ödenmesini öngören 4481 sayılı Kanun'daki düzenlemelerin de 2001 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği hatırlatıldı. Yüksek Mahkemenin, 4481 sayılı Kanun'a yönelik incelemesinde, deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması gibi sosyal ve ekonomik şartların zorunlu kıldığı nedenlerle ek vergi getirilmesinde kamu yararının gözetildiği gerekçesiyle iptal talebini reddettiği anımsatıldı. Öte yandan 2003'te çıkarılan 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun'un 1. maddesi ile 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun'un 21. maddesinin birinci fıkrasının da Anayasa Mahkemesince incelenen diğer düzenlemeler olduğu belirtildi. Yüksek Mahkemenin bu düzenlemelere ilişkin incelemesinde, olağanüstü şartların zorunlu kıldığı durumlarda vergilendirmeye ilişkin konularda yasama organının takdir yetkisinin diğer dönemlere göre daha geniş olduğunu kabul ettiği ancak ekonomik istikrarı sağlamak ve kamu borç stokunun azaltılmasını temin veya uygulanmakta olan ekonomik program hedeflerini tehlikeye düşüren gelir kaybının telafisi amacıyla ek vergi ihdasını olağanüstü şartların zorunlu kıldığı bir durum olarak görmediği ve düzenlemenin iptaline karar verdiği anlatıldı. Mülkiyet hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerektiğine işaret edilen kararda, dava konusu kuralda vergi kapsamındaki taşıtlara yönelik verginin nasıl hesaplanacağı hususunun açık ve net olarak düzenlendiği, bu nedenle kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu kaydedildi. Anayasa'nın 35. maddesine göre mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği aktarılan kararda, "Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da vurguladığı üzere deprem gibi olağanüstü hadiseler nedeniyle oluşan kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması maksadıyla ek vergi yükümlülüğü getirilmesi mümkün olup, dava konusu kuralda ek motorlu taşıtlar vergisinin getirilmesinde kamu yararına yönelik meşru bir amacın olmadığı söylenemez. 6 Şubat depremlerinin büyüklüğü ve yıkıcı boyutu da dikkate alındığında düzenlemeyle güdülen meşru amacın daha belirgin hale geldiği anlaşılmaktadır." denildi. Dava konusu kural ile daha önce iptal edilen 4837 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ihdas ediliş amaçları yönünden birbirinden farklı olduğunun altı çizilen kararda, 4837 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle öngörülen ek motorlu taşıtlar vergisinin, ekonomik istikrarın sağlanması ve kamu borç stokunun azaltılması amacıyla ihdas edildiği, Anayasa Mahkemesinin, ekonomik istikrarın sağlanması veya borç stokunun azaltılması amacının olağanüstü şartların zorunlu kıldığı haklı bir neden olamayacağını değerlendirdiği anlatıldı. Kararda, "Oysa dava konusu kuralla öngörülen ek motorlu taşıtlar vergisi deprem sebebiyle oluşan maliyetin karşılanması amacına yöneliktir. Bu yönüyle dava konusu düzenlemenin ihdas şartları itibarıyla 4481 sayılı Kanun'la getirilen ek motorlu taşıtlar vergisine benzemektedir. Anayasa Mahkemesi 4481 sayılı Kanun'la getirilen ek motorlu taşıtlar vergisinin iptal talebini, ek verginin deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması amacına dayandığına vurgu yaparak reddetmiştir." ifadelerine yer verildi. "Gereklilik kriterini karşıladığı değerlendirilmiştir" Kararda ayrıca, Anayasa'nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi uyarınca, düzenlemenin elverişlilik, gereklilik ve orantılılık kriterlerini karşılaması gerektiği kaydedildi. Ek motorlu taşıtlar vergisinin bir defalığına ödenmesinin öngörülmesinin, 6 Şubat depremlerinin etkilerinin azaltılması için ihtiyaç duyulan finansmana katkı sağlayacağı gözetildiğinde meşru amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu belirtilen kararda, "Depremin yol açtığı ekonomik kayıpları telafi etmek ve sosyal dayanışmayı sağlamak amacıyla mevcut vergilerin artırılması ya da yeni bir vergi ihdas edilmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında başvurabileceği araçlardandır. Bu nedenle 2023 yılı için ek motorlu taşıtlar vergisi alınması yolunda düzenleme yapılmasının gereklilik kriterini karşıladığı değerlendirilmiştir." denildi. Kararda, deprem nedeniyle oluşan maddi kayıpların büyüklüğü karşısında bu kayıpların giderilmesi neticesinde elde edilecek fayda ile araç sahiplerinin katlanacağı külfet arasında makul olmayan bir dengesizliğin bulunmadığı, bu nedenle sınırlamanın orantılı olduğu da belirtildi. Anayasa'nın 73. maddesinde "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." hükmüne yer verildiği hatırlatılan kararda, şu değerlendirmeler yer aldı: "Aracın yaşı, motor silindir hacmi, oturma yeri veya ağırlığı gibi unsurlar dikkate alınarak ödenecek ek motorlu taşıtlar vergisi belirlenmektedir. Bu itibarla mükelleflerin taşıtın değeriyle orantısız bir vergi yükü ile karşı karşıya kaldığı söylenemez. Motorlu taşıtlar vergisinin toplumun tüm kesimlerini kapsayan yaygın bir vergi olduğu da dikkate alındığında kuralın mali güce göre vergilendirme, vergi yükünün adaletli dağılımı ve eşitlik ilkeleriyle çelişmediği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesinin deprem gibi olağanüstü olayların yaşandığı dönemlerde oluşan ekonomik kayıpların telafisi amacıyla -ölçülü olmak kaydıyla- ek vergilerin öngörülebileceği yolundaki içtihadından, dava konusu kural bakımından da ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 13, 35 e 73. maddelerine aykırı değildir, iptal talebinin reddi gerekir." "Depremin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi için ihdas edildiği anlaşılmaktadır" Kararda, ek motorlu taşıtlar vergisinin yerel yönetimlere verilecek payların hesabından dikkate alınmayacağına yönelik düzenlemenin iptal isteminin reddiyle ilgili de şu değerlendirmeler yapıldı: "Kanun'un 1. maddesinin gerekçesinden, ek motorlu taşıtlar vergisinin depremin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi için ihdas edildiği anlaşılmaktadır. Depremin olumsuz etkilerinin giderilmesi için yerine getirilecek görevlerin ve gelir kaynaklarının merkezi idare ile mahalli idareler arasında dağıtımı konusunda kanun koyucunun takdir yetkisinin bulunduğu ve ek motorlu taşıtlar vergisinin istisnai bir kamu geliri olduğu gözetildiğinde kuralın idarenin bütünlüğü ilkesi ile mahalli idarelerin mali özerkliği ilkesini zedelediği söylenemez. Bu nedenle kural, Anayasa'nın 123 ve 127. maddelerine aykırı değildir, iptal talebinin reddi gerekir." BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Reeskont kredilerinde finansman maliyeti düşürüldü

Can Atalay'ın başvurusunu AYM, genel kurula sevk etti Haber

Can Atalay'ın başvurusunu AYM, genel kurula sevk etti

Anayasa Mahkemesi 1. Bölümü, Türkiye İşçi Partisi milletvekili Can Atalay’ın başvurusunu Genel Kurul’a sevk etti. Can Atalay, vekil seçilmesinin ardından yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. 2023 Mayıs ayında gerçekleşen Türkiye genel seçimleri sonrasında, özellikle sosyal medya ve ana akımda sıklıkla adı geçen Can Atalay, pek çok kişi tarafından araştırılmaya başlandı. Tüm bu süreçte adını hemen hemen her kesimden insanın öğrendiği ve bu nedenle hayatına ilişkin detayların merak edildiği Can Atalay kimdir? Kariyeri, tutukluluk ve milletvekilliği sürecine yönelik bilgileri, haberimizin devamında sizin için derledik. Can Atalay’ın hayatı 24 Mart 1976 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Can Atalay’ın tam adı, Şerafettin Can Atalay’dır. Annesi bankacı, babası ise muhasebecidir. Ailenin tek çocuğu olan Can Atalay, önemli bir siyasi figür olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay’ın yeğenidir. (Şerafettin Atalay, 1971 yılında siyasi bir suikastle öldürüldü.) Çocukluk ve gençlik çağlarını İstanbul’un Kadıköy semtinde geçiren Atalay, o dönemde ailesinin arkadaşları olan Aziz Nesin, Can Yücel ve Yaşar Kemal gibi ünlü isimlerle zaman geçirme şansı elde etti. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlayan Can Atalay, mezuniyetinin ardından NTV’nin hukuk departmanında işe başladı. O dönemlerde Ahmet Şık’ın avukatlığını yaptı. Merkezi İstanbul’da bulunan Sosyal Haklar Derneği’nin yönetim kurulunda görev aldı. 2014 yılında meydana gelen ve 301 maden işçisinin ölümüne sebep olan Soma Maden Faciası olayında avukatlık görevi üstlendi. Adından Ermenek’te meydana gelen maden kazasında da avukat olarak rol aldı. 2016 yılında yaşanan Adana öğrenci yurdunda çıkan yangında mağduriyet yaşayan ailelerin de avukatı oldu. Avukatlık hayatı boyunca bunlar gibi pek çok davada aktif görev alan Can Atalay hem toplumsal olaylarda hem de bireysel mağduriyet davalarında zorluk yaşayan kişilerin safında yer alması ile tanındı. Can Atalay neden tutuklandı? İstanbul Taksim’de konumlanan Gezi Parkı’na alışveriş merkezi açılmasına yönelik yapılan girişimin engellenmesi amacıyla, Taksim Dayanışması birtakım çalışmalar yürütüyordu. O dönem Can Atalay, Taksim Dayanışması’nın avukatı olarak görev aldı. Ardından Gezi Davası’nda, dava sürecine sanık olarak dahil edildi ve gözaltına alındı. Hakkında açılan 2 davadan da beraat etti. Ancak hemen akabinde “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla hukuk önünde yargılandı. 25 Nisan 2022 tarihinde, davanın Silivri 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında ise 18 yıl hapis cezası almasına karar verildi. O tarihten bu yana cezaevinde bulunuyor. Can Atalay nasıl milletvekili oldu? Can Atalay, 14 Mayıs 2023 yılında gerçekleştirilen Türkiye genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) üzerinden Hatay milletvekili adayı oldu. Çıkan sonuçlara göre girmiş olduğu bu seçimi kazanan Atalay, Hatay Milletvekili olarak seçildi. Bu durum sonucunda hapishaneden tahliye edilmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne başvuruda bulunuldu. Ancak talebi oy çokluğu ile reddedildi. Tüm bu sürecin sonunda Can Atalay, kişi hürriyet ve güvenlik hakkının ihlalini gerekçe göstererek, Anayasa Mahkemesine başvurdu.

AYM'den ek MTV'nin iptal başvurusuna ret Haber

AYM'den ek MTV'nin iptal başvurusuna ret

AYM Genel Kurulu, 6 Şubat 2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, "ek motorlu taşıtlar vergisi" alınmasını öngören 1. maddesinin bazı hükümlerinin iptaline ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle CHP'nin yaptığı başvuruyu esastan görüştü. Yüksek Mahkeme, Kanun'un, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisi ödenmesini düzenleyen 1. maddesinin ilgili hükümlerinin Anayasa'ya uygun olduğuna ve iptal isteminin reddine karar verdi. Anayasa Mahkemesinden ek MTV ödenmesinde "deprem" gerekçesi Anayasa Mahkemesinin, ek Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) alınmasını öngören yasal düzenlemenin oy birliğiyle reddedilmesine ilişkin kararının gerekçesinde, 6 Şubat depremlerinin yol açtığı ekonomik kayıpların büyüklüğünün esas alındığı belirtildi. Yüksek Mahkeme, 6 Şubat 2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, "ek motorlu taşıtlar vergisi" alınmasını öngören 1. maddesinin bazı hükümlerinin iptaline ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle CHP'nin yaptığı başvuruyu esastan görüştü. Kanun'un, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisi ödenmesini düzenleyen 1. maddesinin ilgili hükümlerinin Anayasa'ya uygun olduğuna ve iptal isteminin reddine karar verdi. Mahkemenin oy birliğiyle aldığı kararının gerekçesinde, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomik kayıplarının büyüklüğünün dikkate alındığı, bu sebeple ek MTV alınmasının Anayasa'ya uygun olduğu sonucuna vardığı belirtildi. Bölgenin finansman ihtiyacının karşılanması için çıkarılmıştı Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat'taki 11 ili etkileyen depremlerin ardından bölgenin finansman ihtiyacının karşılanması için çıkarılan yasa ile bir defaya mahsus olmak üzere ihdas edilen ek MTV'nin, 2023 yılı Ağustos ve Kasım aylarında iki eşit taksitte ödenmesine yönelik düzenleme yapılmıştı. Anayasa Mahkemesinin düzenlemeye onay vermesinin ardından, ek MTV'nin ilk taksitini yatırmayanlar faiziyle ödeme yapacak. İkinci taksiti kasım ayında ödenecek ek MTV'den 2 taksitte toplam 30 milyar lira gelir elde edilmesi hedefleniyor. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Genç Kart nedir? Genç Kart başvuruları nereden yapılır?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.