#ameliyat

ameliyat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ameliyat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beyin ameliyatlarında nöronavigasyonun avantajları Haber

Beyin ameliyatlarında nöronavigasyonun avantajları

Nöronavigasyon sistemi, öncelikle beyin ve omurga ameliyatlarında kullanılan bir teknoloji olduğunu ve GPS sistemi gibi işlev görerek cerrahlara karmaşık anatomik yapılar etrafında hassas rehberlik sağladığı ifade eden Akyüz, “Sistem, GPS gibi işlev görerek cerrahlara ameliyat sırasında yüksek doğrulukla navigasyonlarını kolaylaştırır. Bu sistem, cerrahların hedef bölgelerine minimum hasarla ulaşmalarına yardımcı olur ve beyin, omurilik ve sinir yapıları gibi hassas dokular etrafında milimetre düzeyinde hassasiyet sağlar. Nöronavigasyon sistemleri, beyin tümörlerinin doğru çıkarılmasına yardımcı olmak için görüntü kılavuzlu nöroşirürji için geliştirilmiştir. Navigasyonlu cerrahinin temel prensipleri, bir işaretçinin ucunu bir görüntü alanında görmektir. Cihaz alanı ile görüntü alanı arasında bir ilişki kurulmalıdır” diye konuştu. Omurgadaki prosedürler için doğru rehberlik sağlar Temel olarak, görüntü ile cihaz alanları arasındaki herhangi bir noktanın koordinatlarını eşlemek için bir dönüşüm matrisi hesaplanması gerektiğini belirten Akyüz, “Dönüşüm matrisinin amacı, dijital görüntü verileri ile anatomik yapı arasında bir bağlantı oluşturmak ve bu nedenle artan 3 boyutlu yönelim sağlamaktır. Nöronavigasyon sistemi kritik beyin yapılarından kaçınırken tümörleri hassas bir şekilde bulmaya ve çıkarmaya yardımcı olmasının yanı sıra Epileptik nöbetlerden sorumlu beyin bölgelerini belirlemeye ve hedeflemeye yardımcı olur. Ayrıca, omurgadaki prosedürler için doğru rehberlik sağlayarak vidaların, implantların ve diğer aletlerin doğru yerleştirilmesini sağlar” dedi. Yüksek doğruluk verir ve riski en aza indirir Prof. Dr. Mahmut Akyüz, görüntülerin ameliyat sırasında gerçek zamanlı olarak güncellendiğini ifade ederek, “Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme veya ultrason tarafından sağlanan fonksiyonel verilerin nöronavigasyonla birleştirilmesi, nörocerrahların ameliyat sırasında beynin önemli bölgelerinden kaçınmasını sağlar. Ameliyattan önce, hastanın anatomisinin üç boyutlu bir haritasını oluşturmak için MRI ve BT taramaları kullanılır. Bu harita, prosedür sırasında kullanılan diğer cerrahi sistemler ve araçlarla entegredir. Mevcut pozisyonu ve durumu yansıtmak için sürekli olarak gerçek zamanlı olarak güncellenir. Ameliyat sırasında sistem gerçek zamanlı geri bildirim sağlayarak cerrahın hedeflenen bölgedeki her ayrıntıyı ve etkiyi gözlemlemesini ve gezinmesini sağlar, yüksek doğruluk verir ve riski en aza indirir” dedi.

Kalbindeki delik emekli olduktan sonra kapandı Haber

Kalbindeki delik emekli olduktan sonra kapandı

İzmir'de yaşayan emekli İngilizce öğretmeni Gönül Kahraman (63), 43 yıl boyunca ertelediği kalp ameliyatını kapalı yöntemle yaptırarak sağlığına kavuştu. Meslek hayatının başında, 1981 yılında yapılan bir sağlık kontrolünde kalbinde 1 santimetrelik delik olduğunu öğrenen Kahraman, açık kalp ameliyatından korktuğu için tedaviyi sürekli erteledi. Çabuk yorulma sorunları Yıllar boyunca ciddi bir sağlık sorunu yaşamayan Kahraman, emekliliğin ardından İzmir'e yerleştikten sonra zaman zaman nefes darlığı ve çabuk yorulma sorunlarıyla karşılaşmaya başladı. Sonunda İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi'ne başvuran Kahraman, Doç. Dr. Cihan Altın tarafından muayene edildi. Altın, kalbindeki deliğin kapalı anjiografik yöntemle kapatılabileceğini söyledi. Operasyon başarıyla tamamlandı Operasyon, sağ kasıktan girilerek atardamar ve toplardamar üzerinden kalpteki deliğe ulaşılarak başarıyla tamamlandı. Gönül Kahraman, ameliyattan sadece 5 saat sonra yürüyebildi ve ertesi gün taburcu edildi. Kahraman, yıllardır korktuğu açık kalp ameliyatını yaptırmak zorunda kalmadan sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "43 yıl sonra kalbimdeki delik kapandı. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum," dedi. Doç. Dr. Cihan Altın ise kalp deliklerinin çocukluk döneminde kendiliğinden kapanabildiğini ancak bazı durumlarda müdahale gerektiğini ifade etti. Kahraman'ın ameliyatının başarılı geçtiğini belirten Altın, kapalı yöntemle hastanın kısa sürede sağlığına kavuştuğunu vurguladı.

Son jenerasyon osseointegrasyon protezi ile hayata tutundu Haber

Son jenerasyon osseointegrasyon protezi ile hayata tutundu

Libya’da asker olarak görev yapan Mundır Ali Mustafa Alweheshi’nin 2018 yılında katıldığı bir operasyonda bomba patlaması neticesinde sol bacağı kırıldı, sağ bacağı ise diz üstünden koptu. Alweheshii daha sonra tedavi için Türkiye’ye geldi ve ilk önce kemiği 10 santim uzatıldı, sonra ise klasik soket protez takıldı. Günde sadece 5 dakika ayakta durabilen, ağrıları giderek artan Alweheshii, yeniden Türkiye’ye gelmeye karar verdi. Türkiye’de ilk defa uygulanan yöntemle osseointegrasyon protez operasyonu gerçekleşti. Alweheshii, operasyon sonrasında ayağa kalkıp desteksiz olarak yürüyebildi. 5 dakikalık yürüme mesafesini geçemiyordu Operasyonun ayrıntılarını aktaran Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Adnan Kara, “Hastamız daha öncesinde soket protezi denedi. Bu protezle yürüme süresi kısıtlıydı. Protezin cilde temas ettiği yerde de yaralar oluşuyordu. Protezi sürekli çıkarmak durumunda kalıyordu. Kullandığı zamanlarda ise 5 dakikalık yürüme mesafesini geçemiyordu. Başarılı bir operasyonla osseointegrasyon protezi ameliyatımızı yaptık” şeklinde konuştu. İyi sonuçlar alındıkça hastalar da bunu yaptırmak isteyecektir Doç. Kara, “Her hastamıza bu işlemi yapamıyoruz. Özellikle yara yerinde iyileşme sorunu olmayan hastalarımızda uygulayabiliriz. Cerrahi olarak çok zor sayılmasa da hasta takibi yönünden oldukça zordur. Hastayı bundan sonra ömür boyu takip edeceğiz. Osseointegrasyon protezi ülkemizde yeni jenerasyon olarak uygulanan ilk operasyon oldu. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Tabii bu ilerleyen süreçlerde yayılarak devam edecektir. Sonuçları görüldükçe, iyi sonuçlar alındıkça hastalar da bunu yaptırmak isteyecektir” dedi. “Tempolu ve ağrısız bir şekilde uzun mesafeler yürüyebiliyor” Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ağırman, “Hastamız sağ bacak diz üstü ampütasyon hastasıydı. Hastamızı uzun süre klasik olarak bildiğimiz protez bacak kullanıyordu. Hastamıza yeterli rehabilitasyon programı yapmamıza rağmen fonksiyonel olarak rahat hareket edemediği için kemik içi protez uygulandı. Operasyon sonrası hastamız yavaş yavaş kademeli olarak ayağa kalkmaya ve yürümeye başladı. Ortopedi, fizyoterapi ve fizik tedavi ile birlikte uzun bir süreç oldu. Önce belli ağırlıklarda baskı uyguladı. Kendi kilosunu kaldıracak ağırlığa ulaştıktan sonra önce ayakta durmaya ardından destekli yürümeye başladı. Şimdi ise tempolu ve ağrısız bir şekilde uzun mesafeler yürüyebiliyor. Hastamız bundan sonraki sürecini kimseye bağlı olmadan rahatlıkla yapabilecek” dedi. “Eskisine göre çok fark var” Alweheshi, “İki ayağımdan yaralandım. Sol bacağımı yapılan tedaviyle kurtardık. Ancak sağ ayağım kesilerek ampüte edildi. 1,5 yıl boyunca Adnan hoca ile sık sık görüşme yaptık. Operasyon sonrası hayatım tamamen değişti. Eskisine göre çok fark var. Eskiden çok zorluk çekiyordum. Yeni takılan protezde hiçbir zorluk yaşamıyorum. Çıkarıp takması çok kolay. Yeni protezimi kendi ayağım gibi hissediyorum. Sosyal hayatıma devam ediyorum” diye konuştu.

Bitlis'te bir kişinin kulağında hareket eden kene tespit edildi Haber

Bitlis'te bir kişinin kulağında hareket eden kene tespit edildi

Tatvan ilçesinin bir köyünde yaşayan 70 yaşındaki kadın hasta, sabah uyandığında kulağında bir şeylerin hareket ettiğini hissetti. Tatvan Devlet Hastanesi acil servisine başvuran kadın hasta, doktorların kulağında hareket halinde olan keneyi tespit etmesinin ardından Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Hakan Tuhan’a sevk etti. Op. Dr. Hakan Tuhan, kısa süreli operasyonla 70 yaşındaki kadın hastanın kulağında hareket halinde olan keneyi başarıyla çıkarttı. 10 gün boyunca takibi yapılan hasta sağlığına kavuşarak taburcu oldu. Bir hafta içerisinde 3’üncü kulakta kene vakasıyla karşılaştıklarını söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Hakan Tuhan, “70’li yaşlarda kırsalda yaşayan bir kadın hastamız sabah saatlerinde ‘kulağıma bir şey kaçtı ve hareket ediyor’ şikâyetiyle acil servise başvurdu. Acil serviste kulağında kene olduğu tespit edilen hasta tarafıma yönlendirildi. Baktığımızda dış kulak yoluna gömülü ve canlı halde olduğunu gözlemledik. Sorunsuz bir şekilde çıkardık. Bu şekilde bir haftada gelen 3’üncü kulakta kene vakasıydı. Diğer 2 hastanın birisi çiftçi, birisi de hayvancılıkla uğraşıyordu. 3 hastamızı 10 gün boyunca takip ettik. Herhangi bir semptom ile karşılaşmadık” dedi. Kenelerin tehlike oluşturabileceğini söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Hakan Tuhan, “Dış kulak yolu tüm vücut yüzey alanımızı ele aldığımız zaman aslında sınırlı bir bölge. 1 hafta içerisinde 3 kulakta kene vakasıyla karşılaşmam aslında ne kadar yaygın olabileceğini bize dolaylı yoldan göstermekte ve bu konuda dikkatli olmamız gerektirmektedir. Kenelerin tutunması mutlak hastalıkla sonuçlanmak zorunda değil, çünkü bütün keneler hastalık taşımıyor. Öbür yandan hastalık taşısalar bile belirli bir süre tutunması ve hastalık yapacak kadar toksini vücuda enjekte etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların keneler konusunda duyarlı olması gerektiğini söyleyen Hakan Tuhan, “İlkbahar ve yaz aylarında karşılaşıyoruz. Keneler kışın kış uykusunda oluyorlar. Veterinerler, hayvancılıkla uğraşanlar, tekstil fabrikasında çalışanlar, askerler, tarım işçileri, kamp yapan insanlar, kasaplar ve sağlık personelleri en büyük risk grubunu oluşturmaktadır. Ağrı-sızı yapmadıkları için ve küçük oldukları için fark edilmeleri pek kolay değildir” diye konuştu. Uzun kollu ve uzun paçalı kıyafetler giyilmesi hususunda uyarılarda bulunan Tuhan, “Çoğu zaman hastalar tarafından vücutlarında ben ya da leke olarak algılıyor olabiliyorlar. Vücudun açıkta kalan bölgelerine tutunduğu için uzun kollu ve uzun paçalı kıyafetler öneriyoruz. Vücudun açıkta kalan kısımlarına sinek kovucu ilaçlar sürülebilir. En güzel yöntem eve gidince soyunup vücuda tutunmuş bir kene var mı diye kişinin kendini kontrol etmesidir. Kene tutunduğunu algıladığımızda 1-2 saat içerisinde bir sağlık kuruluşuna başvurabilecek imkân söz konusu ise başvurmalarını, böyle bir imkân söz konusu değilse kendilerinin çıkarmasını istiyoruz. Kene çıkarma işlemi basit ama dikkat gerektiren bir işlem. Bu işlemdeki en önemli nokta kenenin midesini bulandırmamak ve kusturmamaktır. Üzerine kolonya, tentürdiyot, aseton ve zeytinyağı gibi ürünler sürülmemesi lazım. Bunlar kenenin kusmasına ve muhtemel toksinlerin hastaya enjekte etmesine sebep olabilir. Bir pense, cımbız ya da bir ip yardımıyla çivi çıkarır gibi kenenin gövdesine zarar vermeden çıkarmak gerekiyor. Çıkardıktan sonra da çıplak elle temas etmemek de önemlidir” şeklinde konuştu.

Doğduktan 1 gün sonra ameliyata alındı: 2 yıl sonra sağlığına kavuştu Haber

Doğduktan 1 gün sonra ameliyata alındı: 2 yıl sonra sağlığına kavuştu

Yılmaz ve Hatice çiftinin çocuğu olan 2,5 yaşındaki Defne Ferah Özen, doğum sonrasında karında şişlik, beslenememe, safralı kusma yakınmaları ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesine hayatının 1. gününde sevk edildi. Yenidoğan yoğun bakımında izleme alınan ve tetkikleri yapılan olguda (Midgut volvulus) bağırsağının kendi etrafında uygunsuz şekilde dönmesi sonucunda bağırsakta dolaşım bozukluğu ve bağırsağın hemen tamamının kaybı ile gidebilen bir durum olduğu düşünüldü ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD'dan Doç. Dr. Surhan Arda tarafından acilen ameliyata alındı. “Doğumundan sonra 1 günlükken bize geldi ve ameliyat oldu” Ameliyat sırasında kesin tanısı doğrulanabilen bu gibi durumlarda uzun süren hastane yatışı, damardan beslenme ve tekrarlayan cerrahi girişimler gerekebildiğini belirten Doç. Dr. Surhan Arda, “Çocuk cerrahisi doğumsal problemlerle ilgilenen bir cerrahi branş ve çocuğun ameliyatlık hastalıklarına bakıyor. Hastamız Defne'de de doğumundan önce anne karnında geliştiğini düşündüğümüz bağırsağın kendi etrafında uygunsuz bir şekilde dönmesi sonucunda dolaşım kusuru ve canlılığını yitirmesi gibi bir durum söz konusu. Bu durumda acil cerrahiye aldık. Defne, devlet hastanesinde doğmuştu. Doğumundan sonra 1 günlükken bize geldi ve ameliyat oldu. Arkasından 4-5 defa daha ameliyata aldık. Ameliyatlar sonucunda hastamızın yaklaşık 32 santim ince ve kalın bağırsak arasındaki kapak sistemi dediğimiz sistemi kalmıştı. Zaten kitabi bilgi olarak da bağırsak miktarı olarak bu hastanın hayatla bağdaşacak alt limiti. Ama hastamızla 2 senelik bir tedavi süreci atlattık. Bunların tamamında hasta hastanedeydi. Bu aradaki ve daha sonraki ameliyatlarında da bir miktar bağırsak uzatma yöntemlerini kullandık. Bu arada tabii annesi hiç yılmadan, isyan etmeden hastanede kızıyla beraber kaldı. Ailenin başka çocukları da var. Onlar için çok zor bir durumdu gerçekten" dedi. “Doktorlar ve hemşireler kendi evlatları gibi düşündüler” Kızı Defne hakkında konuşan Hatice Özen süreç hakkında ise şöyle konuştu: “Defne'nin kusmaları oluyordu en başta aslında. Daha doğrusu hani baştan başlamam gerekirse, doğmadan bir sorunun olduğunu biliyorduk. Ama bu kadar uzun bir süreç olacağını tahmin etmemiştik. Doğumdan sonra hemen ertesi gün Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisinde ameliyata alındı. Bağırsağın düğümlendiğini, bağırsağın büyük bir kısmının canlılığını yitirdiğini öğrendik. Sonrasında 2-2 buçuk yıl kadar bir uzun tedavi süreci oldu. Bu sürede beslenememe ve kusma yakınmaları oluyordu. Kilo alamadığı gibi kilo kayıpları da oluyordu. Buradaki doktorlarımız, hemşirelerimiz çok ilgili ve alaka gösterdiler. Kendi evlatları gibi düşündüler. Hep ona öyle yaklaştılar. Onların ilgisi, alakası o kadar iyiydi ki hem ben hem kızım için. Hep birlikte başardık çok şükür, şimdi iyiyiz.”

Küçük kesiyle yapılan ameliyatlarda iyileşme daha hızlı Haber

Küçük kesiyle yapılan ameliyatlarda iyileşme daha hızlı

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, robotik cerrahiyle çok sayıda branşta başarılı ameliyatlar yapılıyor. Robotik cerrahi, operasyon gerektiren kalp ve damar hastalıklarında da kullanılıyor. Bu yöntemin kullanıldığı Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ise 2013'ten bu yana 1128 kalp ameliyatı robotik cerrahiyle gerçekleştirildi. Başhekim Prof. Dr. Mehmet Ertürk, robotik cerrahiyle kalp ameliyatı için Türkiye'den ve dünyanın pek çok ülkesinden kendilerine başvuru geldiğini belirtti. Prof. Dr. Ertürk, bu kapsamda hastanenin tüm Türkiye'ye hatta dünyaya da hizmet verdiğini, sağlık turizmi hastalarının da olduğunu ve uzun yıllardır sağlık turizmi yaptıklarını ifade etti. Dünyada ve Avrupa'da vaka sayısı ile önde olduklarını belirten Ertürk, "Hastanemizde yaklaşık 2 bine yakın hasta robotik cerrahiyle ameliyat edildi. Bunun 1128’i kalp ameliyatları. Burada diğer branşlarda ameliyatlar da yapabiliyoruz. Kalp damar cerrahisi dışındaki diğer ameliyatları devlet hastanelerinden gelen misafir hocalarımız yapıyor." bilgisini paylaştı. Hastalar ameliyat izini ömür boyu taşımak zorunda kalmıyor Hastanenin Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın, "bypass", "kalp kapak ameliyatı ya da kalp kapak tamiri", "kalpteki deliklerin kapatılması" ve "kitlelerin çıkarılması" şeklindeki kalp cerrahisinin büyük bölümünü oluşturan ameliyatların robotik cerrahiyle gerçekleştirilebildiğini ifade etti. Prof. Dr. Aydın, bu ameliyatın en büyük avantajının göğüs kafesi açılmadan yapılması olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: "Bu ameliyatta herhangi bir kesi izi kalmıyor. Çok küçük kesilerden yaptığımız için hastalar bunun izini ömrü boyu taşımak zorunda kalmıyor. Hastaların psikolojik açıdan daha rahat edebileceği bir ameliyat oluyor. Açık kalp ameliyatlarında, 'sternum' dediğimiz, göğsün tam önünde, halk arasında ise 'iman tahtası' denilen kemiği açmak zorunda kalıyoruz. Bu kemiğin boyu 20-30 santimetre arasında. Robotik cerrahi ile ameliyat yapıldığında 20-30 santimlik bu kesi yerine sadece 4 santimlik bir kesi oluyor. Dolayısıyla hastada görüntü itibarıyla ciddi fark yaratıyor." Ameliyatın küçük kesi ile yapılmasının hastanın iyileşmesini hızlandırdığına dikkati çeken Aydın, "Bizim için en önemli belirleyici faktörler; hastanın ameliyat sonrası performansına hızlıca kavuşması, kan kaybının dolayısıyla da yoğun bakım yatış süresinin azalması. Tabii bunun yanı sıra kozmetiğin de iyi olması ekstra bir fayda." ifadelerini kullandı. İyileşme açık ameliyatta 2 ay, robotik cerrahide birkaç hafta Prof. Dr. Aydın, açık ameliyat yapılan hastalarda iyileşmenin yaklaşık 2 ayda olduğunu robotik cerrahide ise bu sürenin birkaç hafta sürdüğünü kaydetti. Hastaların bu durumdan memnun kaldığını, günlük hayatlarına çok kısa sürede döndüklerini aktaran Aydın, robotik cerrahi yapılan hastaların bu konuda kendilerine, "Ameliyattan sonra hiç ağrı yaşamadım. Korse hiç takmadım." gibi olumlu dönüşler yaptıklarını bildirdi. Prof. Dr. Aydın robotik cerrahiyle ameliyat olacak hastalar için çeşitli kriterler olduğuna dikkati çekerek, "Hastanın robotik kalp cerrahisine uygun olup olmadığı kararını hastalığına ve vücut fonksiyonlarına göre veriyoruz. Eğer bu konuda tam bir fikir birliği sağlamışsak, uygun görüyorsak robotik kalp cerrahisi gerçekleştiriyoruz." dedi.

New York'ta bir ilk! 'Tam göz' nakli yapıldı Haber

New York'ta bir ilk! 'Tam göz' nakli yapıldı

ABD’nin New York şehrinde tıp bilimi adına önemli bir adım atıldı. Yüksek voltajlı elektrik akımına kapılarak sol gözü dahil yüzünün sol tarafından büyük hasar alan 46 yaşındaki Aaron James’e 21 saat süren ameliyatın ardından ilk tam göz nakli gerçekleştirildi. ABD’nin New York şehrinde bulunan akademik tıp merkezi NYU Langone Health’de yapılan ameliyatın ardından Dr. Eduardo Rodriguez, “Göz nakli, yüzyıllardır düşünülmüş ama hiçbir zaman gerçekleştirilememiş olan bir şeydi. Göz naklini gerçekleştirmiş olmamız ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır” dedi. Şu anda nakledilen gözün beyinle iletişim kuramadığı belirtilirken, ameliyatı yapan cerrahi ekibine göre, nakledilen gözde iyi işleyen kan damarları ve umut verici görünen bir retina görüldü. “Umarım bu yeni bir yol açar” Sağ gözünün görme yetisini koruyan James, nakledilen gözün tekrar görememe ihtimalini bildiğini söylerken, “Doktorlar hiçbir zaman kesin olarak işe yarayacağını beklemiyorlardı ve bunu bana en başından söylediler” ifadelerini kullandı. James, “Onlara şunu söyledim: Ben göremesem de belki en azından hepiniz bir sonraki kişiye yardım edecek bir şeyler öğrenebilirsiniz. Umarım bu yeni bir yol açar” şeklinde konuştu. Günümüzde doktorlar sadece gözün en ön kısmında yer alan ve dışarıdan gelen ışığın göz içine girdiği ilk bölge olan korneayı nakledebilirlerken, gerçekleştirilen ilk tam göz nakli insanlık için umut verici bir gelişme oldu. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Dijital cihazlar çocukların göz sağlığını tehdit ediyor

Ateş bebek, 2 kalp ameliyatından sonra sağlığına kavuştu Haber

Ateş bebek, 2 kalp ameliyatından sonra sağlığına kavuştu

Buca ilçesinde yaşayan Serhan ve Emel Yalap çifti, evliliklerinin yedinci yılında erkek bebek sahibi oldu. Aile, Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaklaşık 1,5 yıl önce sezaryenle doğan bebeğe "Ateş" ismini verdi. Doğumundan sonra nefes almada sorun yaşayan bebek, SBÜ Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Hastanesinde tedavi altına alındı. Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Karaçelik tarafından muayene edilen Ateş bebeğe, "mavi bebek" sendromu olarak da bilinen, vücudun bazı bölgelerinde morluklara neden olan "siyanotik doğumsal kalp hastalığı" teşhisi konuldu. Ateş bebeğin sağlığına kavuşması için 2 ayrı ameliyat planlandı. İlk ameliyatı 2 aylıkken olan bebeğin akciğere kirli kanı götüren damarı, ana atardamardan sökülüp yerine dikildi. Ameliyat esnasında Ateş bebeğin kalbi makineye bağlandı. 16 ay sonra yapılan ikinci ameliyatta ise kalbin içindeki delik ve damarlardaki yapısal bozukluklar onarıldı. Bir süre yoğun bakım servisinde solunum cihazına bağlı kalan bebek, cihazdan ayrılmasının ardından rahat şekilde nefes almaya başladı. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Mustafa Karaçelik, bebeğin kalbindeki 2 rahatsızlığın nadir rastlanan hastalıklardan olduğunu söyledi. Bebeği sağlığına kavuşturmak için hızlı hareket ettiklerini anlatan Karaçelik, şunları kaydetti: "Kalbin içindeki kirli kanı akciğerlere taşıyan ana damarın sol kısmı olması gereken yerde değildi. Bu durum akciğeri zorluyor, fazla kan gitmesine neden oluyordu. Bu damarı sökerek olması gereken yere diktik. İki basamaklı ameliyat düşündüğümüz için diktiğimiz damara ana atardamardan bir köprü ameliyatı yaptık. İkinci ameliyatımız 3 saat sürdü. Bebeğimizin 2. kere göğsünü açtık. Sol ve sağ akciğere giden kirli kanı götüren toplardamarı, bir yamayla genişlettik. Kalbin içinde doğuştan oluşan büyük deliği kapatarak akciğere giden yolu temizledik. Yani bir nevi düzeltme ameliyatını yaptık. Ateş, artık oksijen makinesine bağlı kalmadan normal hayatına döndü, bundan sonra büyüme ve gelişmesi daha iyi olacak." Anne Emel Yalap ise bebeğini kaybetme korkusu yaşadığını söyledi. Zorlu süreci geride bıraktıklarını dile getiren Yalap, "Bebeğimi ilk ameliyattan sonra kucağıma alabildim. Çocuğuma bakabilmek için işimden ayrıldım. Gece hala uyuyamıyorum. Morardı mı diye bakıyorum. Çok şükür artık her şey geride kaldı. Artık yüzümüz gülüyor." dedi. Baba Serhan Yalap ise evliliklerinin 7. yılında Ateş'in dünyaya geldiğini, yaşadıkların sağlık sorununun ardından doktorların sayesinde oğlunun rahat bir şekilde nefes aldığını dile getirdi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bacaklardaki kan pıhtılaşması ani ölümlere neden olabiliyor

Tek ameliyatta 2 operasyon Haber

Tek ameliyatta 2 operasyon

Özegafus (yemek borusu) kanseri; yemek borusu hücrelerinden gelişen kötü huylu bir kanser türü olarak dikkat çekiyor. Sigara, alkol kullanımı ve çeşitli yemek borusu hastalıkları bu kanserin gelişmesinde en önemli risk faktörü olarak ifade ediliyor. Ağrılı ve zor yutma, kilo kaybı yemek borusu kanserinin başlıca belirtileri arasında gösterilirken yılda ortalama yaklaşık 15 bin kişinin yemek borusu kanserinden öldüğü bildiriliyor. Yemek borusu kanserinde erken evre veya lokal ileri evre denen safhada en iyi tedavi yöntemi halen cerrahi tedavi olarak öne çıkıyor. Özellikle lokal ileri denen safhada cerrahi öncesi radyoterapi ve kemoterapi verilmesinin (neoadjuvant tedavi) hastalarda daha uzun yaşam süresine neden olduğu da uzmanlar tarafından belirtiliyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar ve Genel Cerrahi Uzmanı Kerim Güzel, yemek borusu kanseri hastası Nizami Elçioğlu’na aynı anda özofagus ameliyatı gerçekleştirdi. Her 2 branş tarafından da en zor ameliyatlarından biri olarak belirtilen işlem, uzman doktorlar tarafından kapalı yöntemle en az ve küçük delikler halinde başarılı bir şekilde yapılırken, sağlığına kavuşan Nizami Elçioğlu ise cerrahinin ardından 1 gün sonra ayağa kalkabilecek duruma geldi. “İki farklı cerrahinin birleştirilmesiyle kapalı bir operasyonla gerçekleştirdik” Yaptıkları cerrahinin önemine ve hastanın durumuna değinen Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “65 yaşındaki hastamız; yutma güçlüğü ve kilo kaybı sıkıntısı ile hastanemize başvurdu. Yaptığımız tetkiklerde yemek borusunun 40’ıncı santimetresinde yemek borusu kanserini tespit ettik. Akabinde konseyimizle değerlendirip, hastanın cerrahi planını yaptık. Ameliyat öncesi radyoterapi ve kemoterapi tedavisi bittikten sonra da tekrar değerlendirip, cerrahiye uygun olduğuna karar vererek yemek borusu çıkartılması ameliyatı yaptık. Bu ameliyatın merkezimizde yapılış şekli; kapalı sistemle yapmış olmamız önemli bir faktör. Standart olarak açık cerrahiye alternatif yapılmış torakoskopik (Kamera yardımı ile göğüs kafesinin içinin görüntülendiği ve ameliyat giriş yerleri için en az doku hasarı oluşturarak operasyonların yapılabildiği cerrahi teknik) ve laparoskopik (göbek deliğinden ince bir teleskopun karın içine sokularak karın içi organlarının görüntülenmesi prensibine dayanan bir ameliyat) iki farklı cerrahinin birleştirilmesiyle kapalı bir operasyonla gerçekleştirdik. Ameliyat sonrası 1 haftalık takip ve tedavi süresinin ardından herhangi bir komplikasyon ile karşılaşmadık. Yarı katı yiyecekleri de vermeye başladık. 1 gün sonra da taburcu etmeyi düşünüyoruz” dedi. “Özofagus cerrahisi dünyanın her yerinde zor ve özellik gerektiren bir cerrahidir” Yaptıkları ameliyatın çok zor ve teknik gerektirdiğinin altını çizen Genel Cerrahi Uzmanı Kerim Güzel, “Özofagus kanserleri nadir görülen ve hem hasta hem de doktorlar için zor ameliyat süreci içeriyor. Bu ameliyatlarda hem karın hem de göğüs boşluğunu açmanız gerekiyor. Ayrıca boyunu da açmanız gerekiyor. Hastada ne kadar yara varsa yaşama tutunması da o kadar zor oluyor. Biz bu ameliyatı göğüs cerrahisi ile birlikte göğüs kısmını ve batın (mide) kısmının hazırlanmasını endoskopik ve laparoskopik yöntemle yaptığımız için hasta ameliyat sonrası çok konforlu bir dönem geçirdi. Ağrıları az olan hata ameliyatın ardından da hemen yürümeye başladı. Bu ameliyatı açık yöntemle yapsak şu anki konfora kavuşamazdık. Toraks dediğimiz bölgenin açılması başlıca bir problem. Toraks açılsa hastanın 3 gün ağrılı ve sıkıntılı bir dönem geçirmesi gerekiyordu. Hem batın hem de toraksta 3-4 delikle ameliyatı gerçekleştirdik. Deliklerin küçük ve az olması nedeniyle hastamız ameliyat sonrası hemen hareket edebilecek duruma geldi. Özofagus cerrahisi dünyanın her yerinde zor ve özellik gerektiren bir cerrahidir. Daha çok multidisipliner yaklaşabileceğiniz, yoğun bakım şartlarınızın iyi olduğu, iyi bir cerrahi deneyim ve ekibinizin olduğu yerde kolaylıkla yapılabilir. Buna rağmen Özofagus cerrahisi; göğüs ve genel cerrahinin en zor ameliyatlarından biri olarak dikkat çekiyor” diye konuştu. Açık ameliyat olmadan sağlığına kavuştuğuna değinen hasta Nizami Elçioğlu ise “Ameliyat sonrası kendimi çok iyi hissediyorum. Doktorların müdahalesi sayesinde iyileşip ayağa kalktım. 4 ay kemoterapi aldım. Sonrasında özofagus cerrahisine kararı verildi. Ameliyat sonrası da kendimi çok iyi hissediyorum” ifadelerini kullandı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Ağız kokusuna dikkat! Diş çürüğü belirtisi olabilir

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.