TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Aile

Aile haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aile haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

"Aile Diş Hekimliği" uygulaması 20 ile yaygınlaştırılacak Haber

"Aile Diş Hekimliği" uygulaması 20 ile yaygınlaştırılacak

Sağlık Bakanlığınca, ağız ve diş sağlığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesiyle bireylerin çok küçük yaşlardan itibaren ağız ve diş bakımını alışkanlık haline getirmesini sağlamak ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için önemli adımlar atıldı. Bu kapsamda, sağlık problemi ortaya çıkmadan diş çürüğü ve risk faktörlerini dikkate alarak önlenmesini ve kontrolünü hedefleyen "Aile Diş Hekimliği" uygulaması, 2022'de yılında hayata geçirildi. Eskişehir, Karabük ve Kırşehir'de pilot olarak başlayan uygulamayla, 42 Aile Diş Hekimliği biriminde yaklaşık 10 bin çocuğa ulaşıldı. Çocukların ağız ve diş sağlığı durumlarının kayıt altına alındığı, gerekli değerlendirmeler yapılarak koruyucu tedavilerin uygulandığı, düzenli takip ve kontrolünün sağlandığı bir sistem olan Aile Diş Hekimliği uygulaması, 2024 yılında 20 ilde yaygınlaştırılacak. Uygulamanın, 2028 yılının sonuna kadar tüm nüfusu kapsayacak şekilde kademeli olarak 81 ilde hayata geçirilmesi hedefleniyor. "Çocukların düzenli diş kontrollerinin yapılması mümkün hale getirildi" Yeni modelle birlikte devam eden tedavi edici ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin yanı sıra özellikle çocuklar için önem taşıyan "koruyucu ağız ve diş sağlığı" çalışmaları mevcut sisteme entegre edildi. Bu kapsamda, hizmetlere erişimin kolaylaştırılması ve 0-12 yaş aralığındaki çocukların düzenli diş kontrollerinin yapılması mümkün hale getirildi. Uygulama kapsamında, çocukların muayeneleri yapılarak çürük risk durumları belirlendi ve uygun koruyucu tedaviler uygulandı. Uygulamalarla ilgili bilgilendirilen ailelerin, ağız ve diş sağlığı farkındalık eğitimlerine katılımları sağlandı. Muayenesi tamamlanan çocuklar düzenli aralıklarla kontrol edildi. "Randevular, MHRS üzerinden alınabilecek" Aile Diş Hekimliği uygulaması, gerek tedavi kapsamı, sevk zincirinin sağlanmış olması ve kurumlar arası koordinasyonu, gerekse bilgi sistemleri altyapısı ve kontrol mekanizmaları ile dünyadaki benzer uygulamalara örnek teşkil ediyor. Uygulamanın, Türkiye genelinde yaygınlaştırılması için altyapı çalışmalarının tamamlanması sonrasında randevular, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden alınabilecek. Aileler, 0-12 yaş arası çocukların tüm ağız ve diş sağlığı tarama sonuçları ve takip randevularını, e-Nabız üzerinden görüntüleyebilecek. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bilim insanları akciğer kanserinin Türkiye haritasını literatüre kazandırdı

Bakan Göktaş: “Sosyal hizmetlerimizde birçok hizmeti bir arada veriyoruz'' Haber

Bakan Göktaş: “Sosyal hizmetlerimizde birçok hizmeti bir arada veriyoruz''

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş,  “Aile odaklı sosyal hizmetlerimizde çatı kuruluş olan Sosyal Hizmet Merkezlerimizle (SHM) aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici destekler başta olmak üzere rehberlik ve danışmanlık hizmeti gibi birçok hizmeti bir arada veriyoruz. Bu kapsamda 408 SHM ile vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ediyoruz.” dedi Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, ailenin sahip olduğu güç ve çözüm kabiliyetinin toplumsal huzurun da teminatı olduğunu belirterek, bu yönüyle ailenin, yapısı ve işlevleri bakımından alternatifi olmayan bir kurum olduğunu kaydetti. Göktaş, “Vatandaşlarımıza sunduğumuz hizmetlerin odağında ailenin desteklenmesi ve güçlendirilmesi yer alıyor. Bakanlık olarak aile yapımızı güçlendirmek ve aileye yönelik  sosyal politika ve sosyal hizmet faaliyetlerinin sağlam temeller üzerine inşa edilebilmesi hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sosyal hizmetler bağlamında çatı kuruluşumuz SHM'lerimizle aile, çocuk, genç, kadın, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gaziler başta olmak üzere tüm vatandaşlarımıza ihtiyaç alanlarında sosyal hizmet modelleri aracılığıyla destek sağlıyoruz.” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, Afyonkarahisar'da “Yıl sonuna kadar 2 SHM daha açmayı hedefliyoruz” 81 ilde bulunan SHM’ler aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal hizmet müdahalesi, takibi ve yönlendirmenin de yapıldığını belirterek, “Vatandaşlarımızın sosyal hizmet modellerine kolayca ulaşabildiği aile odaklı sosyal hizmetlerimizde çatı kuruluş olan SHM’lerimizle aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici destekler başta olmak üzere rehberlik ve danışmanlık hizmeti gibi birçok hizmeti bir arada veriyoruz. Bu kapsamda 408 SHM ile vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ediyoruz. Toplumun tüm kesimlerine hizmetlerimizi sunma, desteklerimizi en ücra noktalara ulaştırma gayreti içerisindeyiz. Bizim gözümüzde SHM’ler, vatandaşlarımız ile bakanlığımız arasında köprü görevi üstleniyor. Yıl sonuna kadar 2 SHM daha açmayı hedefliyoruz.” dedi. Ailelere yönelik hizmetler veriliyor Vatandaşların ihtiyaç duyduğu konularda sosyal hizmet modellerine erişebilmeleri için tüm Türkiye’deki SHM’lere başvurabildiğini, çözümler için vatandaşlara birebir destek sağlandığını vurgulayan Bakan Göktaş, SHM’lerde ailelere yönelik Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP), Aile Eğitim Programı (AEP), Aile Danışmanlığı Hizmeti kapsamında hizmet verildiğini hatırlattı. Göktaş, şunları kaydetti: “ASDEP ile aile ve bireylerin sosyal yardım ve sosyal hizmetlere olan ihtiyaçları tespit ediliyor, yapılan incelemeler sonucu Bakanlığımızın hizmet modellerinden uygun olanı uygulanıyor. Ayrıca ailelere yönelik rehberlik ve danışmanlık hizmeti de sunuluyor. ASDEP görevlilerimiz aracılığıyla 6,7 milyon haneye ulaşıldı. Sağlıklı, mutlu ve müreffeh ailelerin oluşması için hayata geçirilen AEP kapsamında ailelere eğitim, hukuk, iktisat, medya ve sağlık olmak üzere 5 alanda toplamda 28 modülden oluşan eğitimler veriliyor. Bu eğitimlerde, ailelerin sahip oldukları kaynakları etkin, verimli kullanmaları ve karşılaşabilecekleri risklere karşı önlemler almaları sağlanıyor. Ailelere yönelik bir diğer uygulama olan Aile Danışmanlığı Hizmetlerinde ise çiftlerin kendi başlarına çözemedikleri sorunların çözülmesi için rehberlik, danışmanlık ve eğitim alanlarında katkı veriliyor.” Bakan Göktaş, SHM'ler aracılığıyla verilen Evlilik Öncesi Eğitim Programı'na da değinerek, 2013 yılında hayata geçirilen evlilik çağına gelmiş ve aile kurmak amacıyla bir araya gelen çiftlerin evlilik hayatına hazırlanmalarını sağlayan   Evlilik Öncesi Eğitim Programına bugüne kadar 1,6 milyon kişinin katıldığını ifade etti. Kadınlara, çocuklara, engellilere rehberlik ve danışmanlık hizmeti SHM’lerde,ayrıca çocuk, genç, kadın, engelli ve yaşlılara yönelik hizmetler sunduklarını bildiren Göktaş, “Korunmaya muhtaç çocukların bakım kuruluşlarına yerleştirilmesi, sosyal ekonomik destek hizmeti verilmesi, koruyucu aile hizmeti ve risklerden korunması için eğitim ve danışmanlık hizmeti gibi birçok konuda çocuklara destek veriliyor. Kadınlarımıza yönelik sunulan hizmetlerde ise Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) olmayan yerlerde kadına şiddet olguları inceleniyor ve gerekli işlemler yapılıyor. Ayrıca kadınların sosyal ve ekonomik statüsünün geliştirilmesine yönelik eğitim ve danışmanlık çalışmaları da yapılıyor. SHM’lerde engellilerin ve yaşlıların sosyal hayata aktif katılmaları için desteklerde sunuyoruz. Engelli evde bakım desteği başvuruları burada inceleniyor ve sonuçlanıyor. Buna ek olarak engelli ve yaşlı bakım hizmetlerinden de yararlandırma işlemleri gerçekleştiriliyor.” dedi.

Bir aile hastalığı olan disleksi ömür boyu sürüyor Haber

Bir aile hastalığı olan disleksi ömür boyu sürüyor

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, 8 Ekim Dünya Disleksi Günü dolayısıyla disleksi hakkında merak edilenleri anlattı. Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, okuma güçlüğü manasında kullanılan disleksinin, yazma güçlüğü manasında kullanılan disgrafi ve matematik güçlüğü olan diskalkuli ile birlikte nörogelişimsel bir rahatsızlık olan özgül öğrenme güçlükleri altında yer aldığını dile getirdi. Bütün nörogelişimsel rahatsızlıklarda olduğu gibi özgül öğrenme güçlüklerinin de anne karnında beyin gelişimi sürecinde oluşan yapısal ve fonksiyonel farklılıklardan ortaya çıktığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, disleksinin de poligenik yani birden fazla genin yol açtığı sebeplerden ortaya çıktığını vurguladı. Yanlış okuma veya bazı harfleri okuyamama görülüyor Disleksinin görülme sıklığına göre en sık görülen özgül öğrenme güçlüğü tipi olduğunu da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, “Dislekside okuma; heceleyerek okuma, okumanın çok yavaş olması, okuduğunu anlamada problem, okurken hece atlama veya hece ekleme, yanlış okuma veya bazı harfleri okuyamama şeklinde kendini gösterebilir.” dedi. Bir kişiye disleksi tanısı koyabilmek için bu belirtilerin hepsinin aynı anda olmasına gerek olmadığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, poligenik yani genetik faktörlerden kaynaklanan disleksinin bazı ailelerde daha sık oranda görüldüğünü söyledi. Dislekside ortalama düzeyde zeka seviyesine sahip olduğu halde sözcükleri doğru okuyamama, okuduğunu anlayabilmede güçlük çekme, okuma hızı ve akıcılığında zorlanmalar yaşandığını da anlatan Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, bu güçlüklerin öğrencinin okul başarısını ve tüm akademik alanlardaki performansını olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Disleksinin bütün nörogelişimsel hastalıklarda olduğu gibi ömür boyu sürdüğünü kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, yetişkinlerde görülme oranının yüzde 4 olarak tahmin edildiğini de vurguladı. Erken teşhis çok önemli Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, şu bilgileri de verdi: “Çocuklarda ilkokul çağından önce sağını solunu karıştırma, merdiven çıkmakta zorlanma, ayakkabı bağlamada problem, düğme iliklemede problemler görülebiliyor. Ayrıca sosyal hayatta arkadaş ilişkilerinde problemler, aşırı alınganlık, aşırı tepki verme gibi durumlarda yaşanabiliyor. Disleksinin genel anlamda tedavisi özel eğitimdir, o yüzden de dislekside erken teşhis çok önemlidir.” Dislekside dikkat ile ilgili problemlerin de yer alabildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, en sık birlikte görüldüğü hastalığın da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile ders çalışmama isteği olduğunu kaydetti. İşte disleksinin neden olabileceği zorluklar Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, dislekside akademik alanda yaşanan ve fark edilebilecek zorlukları şöyle sıraladı: -Zeka düzeyi normal veya normalin üstünde olmasına rağmen okumayı öğrenmede güçlük belirgindir. Ses harf ilişkisi kurmakta zorlanır, özellikle ‘b-d, p-g’ harflerini karıştırır. -Okurken harf veya sözcük atlama, harf veya sözcük ekleme olabilir. -Yazı yazması yavaştır, belli bir düzende yazmakta zorluk çeker. Tahtada yazılan yazıyı defterine kopya etmekte güçlük çeker. Ayna görüntüsü yazısı vardır, harfleri ve rakamları ters yazar. -Eksik harf, hece veya fazla harf, hece yazabilir, kelimeler arasında boşluk bırakmaz.  -Matematik sembolleri öğrenmekte zorluk yaşar, bu sembolleri karıştırabilir (+, x).  -Paraları tanımada, saati öğrenmede, çarpım tablosunu ezberlemekte zorlanır.  -Günleri, ayları, mevsimleri sıralamakta sorun yaşar . -Organizasyon yapabilme, dikkat ve oryantasyon alanında da sorunlar belirgindir. Çok konuşma, dikkat eksikliği, konsantre olmada güçlük, aşırı hareketlilik gözlenir.  -Zamanı ayarlamada güçlük çeker, nerden başlayacağını bilemez, sorumluluklarını yerine getirmekten kaçar. Verilen ödevleri planlama ve düzenlemede güçlük yaşar. -Yer, yön tayini yapmakta zorlanır, sağ-sol, üst, alt, ön- arka kavramlarını karıştırır.  -Özellikle ders çalışmaya karşı isteksizdir, yakınlarından yardım ister, sık sık ara verir, odaklanma problemleri belirgindir.  -Akranları ile ilişkilerinde güçlükler olabilir. Akranları tarafından eleştiri veya uyarı aldıklarında dikkate almaz veya aşırı tepki gösterir. -Sonunu düşünmeden hareket edebilirler, daha çocuksu davranabilir.  -Jest, mimik, sözel olmayan iletişim becerilerini anlayabilmek ve kullanabilmek ile ilgili güçlük yaşar.  -Sosyal iletişim alanında yaşanan bu zorluklar yanında akademik alandaki sorunların da varlığı yoğun özgüven sorunun yaşanmasına neden olabilir. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bebeklerde Neden Gaz Sancısı Olur? Bebeklerde Gaz Sancısına Ne İyi Gelir?

Beslenme çantaları çaresizlik dolu: Bir şey yiyebilsin diye kuru ekmek! Haber

Beslenme çantaları çaresizlik dolu: Bir şey yiyebilsin diye kuru ekmek!

Okul ihtiyaçlarında birçok kalem ekonomik kriz nedeniyle el yakıyor ama bunlardan en öne çıkan beslenme. Zaten kırtasiye harcamalarıyla beli bükülen veliler şimdi de çocuklarının yıl boyu beslenme masraflarını nasıl karşılayacağını düşünüyor. Hükümet ise okullarda ücretsiz bir öğün yemek taleplerini ısrarla görmezden geliyor. Yoksulluğun her geçen gün derinleştiği Türkiye’de, çalışan nüfusun bile temel ihtiyaçlara erişmekte zorlandığını ve borçlarla yaşadığını belirten Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, yeterli gıdaya erişemeyen çocuk sayısının giderek arttığını vurguladı. Ailelerin yaşadığı ‘beslenme çantası’ çaresizliğini “Geçen hafta konuştuğum bir anne çocuğunun beslenme çantasına kuru ekmek koyduğunu söyledi. En azından bir şey yiyebilsin diye!” sözleriyle anlatan Foggo, ücretsiz öğün talebinin önemine değindi. YOKSULLUK DERİNLEŞMEYE DEVAM EDİYOR Yoksulluğun her geçen gün derinleşmeye devam ettiğini kaydeden Foggo, “Türkiye’de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin en temel sebebi de derin yoksulluk. Sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatları yüzde 50 oranında arttı. Türkiye, Haziran ayındaki yüzde 53,9’luk oranla 37 ülke arasında gıda enflasyonunun en yüksek olduğu OECD ülkesi oldu. Yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor. Çünkü sürekli zam, kiraların artması, enflasyonun sürekli yükselmesi yoksulluğu daha da derinleşiyor. Uzun yıllardır bu alanda çalışıyorum. Eskiden daha çok güvencesizler, kayıt dışı işçiler, inşaat işçileri, tekstil işçileri ile yoğun çalışıyordum. Ama bugün baktığımızda asgari ücretle çalışan, yani çalışan yoksulluğunu da tartışmaya başladık. Çünkü aslında onlar da yoksullaştı. Beyaz yakalılar da bir adım aşağıya indi. Büyükşehirlerin yanı sıra diğer illerde de kira fiyatları asgari ücret ile aynı. Çalışanlar da artık temel ihtiyaçlarına erişemez ve çalışanlar da artık güvencesiz duruma geldi ‘çalışan yoksulluğu’ diye bir kavramı tartışıyoruz şu anda” dedi. ÇALIŞAN YOKSULLUĞU: BORÇLA YAŞIYORLAR Günümüzde çalışan kesimlerin bile temel ihtiyaçlarına erişmekte zorlandığını vurgulayan Foggo, “Çalışan yoksulluğu yani çalıştığınız halde bireyin kendisini ya da ailesini geçindiremeyecek temel ihtiyaçlara erişemeyecek duruma gelmesi. Böyle krizlerle birlikte yoksulluk riskinin çalıştığınız halde sürekli artış göstermesi ve geçinemeyecek duruma gelmeniz. Başka bir deyişle, çalışan yoksullar, çalışmalarına karşın yeterli gelire sahip olamayan ve ekonomik olarak yoksulluk içinde yaşamaya devam eden insanlar. Yani her zamda bir basamak daha aşağı iniyorsunuz. Ne oluyor kirasını ödüyor ama gıdaya erişemiyor ya da mutfak masrafını azaltmaya çalışıyor, çocuğu okulu bırakıp çalışmaya başlıyor. Daha kötü koşullarda başka bir eve taşınmak zorunda kalıyor. Sürekli borçlanıyor. Borçla yaşıyor. İşsiz kalma riski ile kendisine önerilen her işi yapıyor, çalışıyor ama işsiz kalma korkusuyla kendisini sürekli tehdit altında hissediyor ve sonunda hem ruhsal hem de fiziksel olarak çöküntü yaşıyor” ifadelerini kullandı. YALNIZCA 8 ÇOCUKTAN 1’İ TÜKETEBİLİYOR Yeterli ve sağlıklı gıdaya erişmeyen çocuk sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken Foggo, “Çocuk yoksulluğu, çocukların yaşadığı hanelerin gelirinin, belirlenen yoksulluk sınırının altında olması durumunu tanımlar. Ancak çocuk yoksulluğu sadece maddi gelir yetersizliğiyle sınırlı değil, aynı zamanda çocukların temel haklara, hizmetlere erişimde de yaşadığı zorluklar, eğitim, sağlık, beslenme, barınma, sosyal katılım ve yaşam kalitesi gibi faktörleri de kapsar. Çocuk yoksulluğu, çocukların yoksulluk içinde yaşaması ve yetişkin olduğunda yoksul olarak hayatına devam etme riskinin yüksek olması anlamına geliyor. Bir çocuk yoksul bir ailede doğmuşsa sadece dünyaya geldikten sonra değil, henüz anne karnında iken yoksulluğu yaşıyor. Bilimsel araştırmalara göre, ilk 1000 gün çocuğun gelişimi için en önemli dönem diye açıklanıyor. Eğer çocuk hayatının ilk 1000 gününde yetersiz beslenme yaşıyorsa fiziksel ve zihinsel gelişim bozukluğu ortaya çıkıyor. Yapılan çalışmalar öğrenmede çok önemli olan beyin kıvrımlarının gelişiminin, dolayısıyla beyin yüz ölçümünün yoksul doğan çocuklarda daha düşük olduğunu gösteriyor. TÜİK raporuna göre her sekiz çocuktan yalnızca birinin et, tavuk veya balığı; on çocuktan da yine yalnızca birinin fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri; iki çocuktan ise birinin peynir ve yoğurdu her gün tüketebildiği görülüyor. Bu gıdaların eksikliği hem sağlık sorunlarına neden oluyor hem de çocukların okul başarısını etkiliyor” diye konuştu. BESLENME ÇANTASINA KURU EKMEK! Yetersiz beslenmenin çocuklar üzerinde ağır etkileri olduğunu belirten Foggo, okullarda ‘ücretsiz öğün’ talebinin önemine dair şunları söyledi: “Geçen hafta konuştuğum bir anne çocuğunun beslenme çantasına kuru ekmek koyduğunu söyledi. En azından bir şey yiyebilsin diye! Okul beslenmesi çok elzem. Çocuklar hiç değilse okulda sağlıklı bir öğün yesinler diye çığlığımız. Ama duymuyorlar, duymak istemiyorlar. Çocukların çektiği acıları, yaşadıkları travmaları maalesef duymuyorlar. Yalnızca bireysel refahı değil, aynı zamanda toplumsal eşitliği, dayanışmayı desteklemek ve sağlıklı bir nesil yetiştirmek açısından ücretsiz okul yemeği kritik bir öneme sahip. Geçenlerde CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Ahmet Akın ile görüştüm okul beslenmesi ile ilgili. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile CHP’li belediyelerle görüşme yaptığını geçen öğretim yılında olduğu gibi beslenme çantası projesine devam edileceğini söyledi.” DAHA FAZLA İSTEMEYİ BECERMELİYİZ Çocuk yoksulluğunun önüne geçebilmek için yerel yönetimlere düşen sorumluluklara da ayrı bir parantez açan Foggo, “Bütün belediyelerin ve belediye başkan adaylarının, hepimizin rüyası olan sosyal belediyeciliği hayata geçirmeleri gerekiyor. Sosyal belediyecilik, ekonomik, kültürel olarak risk altında yaşayan insanlara yani mülksüzlere, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, emeklilere, işsizlere çalışan, çalışamayan güvencesizlere ve tabi ki sivil toplum örgütlerine yönelik yatırım. Katılımcı bir belediye. ‘Mış’ gibi yapan değil yereldeki her yurttaşın katılımcı olduğu yani o kente o ilçeye o köye, o beldeye, o mahalleye bir çivi çakan her bireyin belediyesi olmak. Birtakım insanları zenginleştiren değil o kentin gerçek sahiplerini ekonomik ve kültürel olarak zenginleştiren yerel yöneticilere insanlar aç. Bazen şöyle oluyor gerçekten artık o kadar çok umudunu kaybetmiş ve bu çaresizliği kabul etmiş ki yoksullar, kendisi o kadar çok kötü koşullarda yaşıyor ve belediye başkanı sadece ona gülümseyip elini omzuna atsa yetiyor.  Hesap sormuyor, sorgulayamıyor. Sanki belediye o başkanın mülkü, sanki o meclisteki oda o vekilin kendi mülkü. Güzel örnekler var daha fazla, daha fazla istemeyi becermeliyiz. Yani açık, şeffaf, çocuklara hesap veren belediye başkanlarının yolu açık olsun artık” açıklamasını yaptı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Okullardaki enfeksiyon artışını önlemek için alınabilecek önlemler

Denizli'de Aile Çalıştayı'na yoğun katılım Haber

Denizli'de Aile Çalıştayı'na yoğun katılım

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Denizli İl Müdürlüğü’ne bağlı Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğü konferans salonundaki toplantıya konuşmacı olarak Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç Dr. Turgut Türkdoğan katıldı. Pamukkale Üniversitesi’nde görev alan öğretim üyeleri, görevlileri ile kamu kurum kuruluş temsilcilerinin de yer aldığı çalıştayda Doç Dr. Turgut Türkdoğan, aile üzerine bilimsel açıklamalarda bulundu. Çalışmanın Denizli aile yapısına büyük yararlar sağlayacağını kaydeden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Denizli İl Müdürü Kadriye Özer Bici, çalıştaya ilişkin raporun en kısa süre içerisinde yayınlanacağını duyurdu. Çalışataya ilişkin açıklama yapan Bici, “Bir toplumsal kurum olarak aile, toplumsal yapı içindeki yerini bugün de önemli ölçüde korumaktadır. Bu kapsamda; ülkemizdeki aile odaklı sosyal hizmet modeli uygulamalarındaki sorunların tespiti ve çözümüne ilişkin ‘Güçlü Birey, Güçlü Aile, Güçlü Toplum’ anlayışı ile ailenin korunması, güçlendirilmesi ve sosyal refahının artırılması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla Cumhurbaşkanlığımız himayelerinde Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş’ın öncülüğünde üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin derlendiği “Denizli Aile Çalıştayı' gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen çalıştayda 'Aile, Eşitlik ve Adalet", 'Aile, Sosyal Kalkınma ve Refah", "Aile, Hayat Boyu Gelişim ve Öğrenme', 'Aile, Çevre ve İklim', 'Aile, Teknoloji ve Dijitalleşme' ile 'Aile Odaklı Sosyal Hizmetler' başlıklarına yer verilerek; İlk olarak ailenin güçlendirilmesine ilişkin mevzuat, uygulamalar ve bu konuda geliştirilmesi gereken alanlar tartışılarak, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik geliştirilebilecek politikalar ve ailenin korunmasına ilişkin hak ve sorumlulukların güvence kapsamının nasıl genişletileceğine yönelik yapılacak çalışmalar, daha sonra ailelerin ekonomik ve sosyal yönden desteklenmeleri amacıyla alınabilecek ek tedbirler, yeni ailelerin kurulmasını teşvik edecek ekonomik ve sosyal desteklerin neler olması gerektiği konuları, ailenin yaşam döngüsünde aileye işlevsellik kazandıracak ve ailenin ilişkilerini sağlam temeller üzerine kurmalarını sağlayacak unsurların tartışıldığı evlilik ve aile hayatına ilişkin toplumun farkındalık düzeyini artırmaya yönelik neler yapılabileceği, Afet ve acil durumlar için ailelerin bilinç ve farkındalık düzeylerini artıracak ve ailelerin iklim değişikliği konusunda tedbirli olmalarını sağlayacak hususlar, Ailenin korunması ve güçlendirilmesinde teknolojinin bilinçli kullanımı ve teknolojik gelişme sürecinin aile lehine kullanımının sağlanmasına yönelik araçların oluşturulması, aile bireylerinin bilinçli medya kullanımına ilişkin kapasitenin artırılması ve aile dostu yapımların teşvik edilmesine yönelik çalışmalar, Son olarak da aile odaklı sosyal hizmet uygulamalarında yaşanan sorunlar ve çözüm yolları doğrultusunda sosyal hizmet modelinin güçlendirilmesi ve ailelerin sosyal hizmetlere erişimlerinin artırılması için yapılacak çalışmalar tartışıldı ve çıkarılan tespit ve önerileri içeren “Denizli Aile Çalıştayı Raporu” hazırlanacaktır. Toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak üzere gerçekleştirilen çalıştay raporu ile; gücünü milletten alan devlet anlayışıyla birey, aile ve topluma yönelik sosyal politika ve hizmetler alanında çalışmalara yön verilmesi planlanmaktadır” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Denizli'de buzla korunan ağaçlar meyve veriyor

Karabağlar'dan dar gelirli ailelere destek! Haber

Karabağlar'dan dar gelirli ailelere destek!

Kartların dağıtımının başlaması nedeniyle Kazım Karabekir Mahallesi'ndeki Ahmet Ragıp Üzümcü İlkokulu'nda tören gerçekleştirildi. Törene Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Okul Müdür Yardımcısı Hilal Şengüder, Mahalle Muhtarı Muharrem Gülgü, Belediye Başkan Yardımcısı Güven Güngörmüş, veliler ve öğrenciler katıldı. Törende ailelere seslenen Başkan Selvitopu, Karabağlar Belediyesi'nin tüm gücüyle eğitimin yanında olmaya devam edeceğini söyledi. Emekleri nedeniyle öğretmenleri kutlayan ve yeni eğitim öğretim döneminin herkese hayırlı olmasını dileyen Bakan Selvitopu, “Eğitime 'Sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevi' anlayışıyla bakmıyoruz. Yerel yönetimlere de düşen önemli görevler var. Eğitime destek temel konularımızdan biri. Çünkü geleceğimiz olan çocuklarımızı ne kadar iyi eğitebilirsek, kentimize ve ülkemize o kadar yararlı olurlar. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bunun önemini bildikleri için ağırlığı eğitime, kültür ve sanata, spora vermişlerdi” dedi. Her yönüyle destek Karabağlar Belediyesi'nin okulların bakım onarımlarını yaptığını, KARBEM Dersanesi aracılığıyla 1500 öğrenciyi lise ve üniversite sınavlarına ücretsiz şekilde hazırladığını vurgulayan Başkan Selvitopu, Eğitim Kart'ın da önemli ihtiyacı giderdiğini söyledi. Bu yıl ilkokul 1. sınıfa başlayan  5 bin öğrencinin ailesine kartların dağıtıldığını belirten Başkan Selvitopu, “Bir çok yerel yönetim bu işe yeni başladı ama biz 4-5 yıldır Eğitim Kart dağıtıyoruz. Böylece dar gelirli ailelerimizin kırtasiye alışverişlerini yapmalarına küçük de olsa katkı koyuyoruz. Bütçemiz imkan verdiği ölçüde yanınızda olmaya devam edeceğiz. Sizin çocuklarınız bizim çocuklarımız. Onlar öğretmenlerine, bizlere emanet. Biz bağış yapmıyoruz. Kamu görevlileri olarak sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Desteklerimiz bunlarla sınırlı kalmayacak. Bundan sonra da okullarımızın spor malzemeleri ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında katkılarımız devam edecek” diye konuştu. Okul Müdür Yardımcısı Hilal Şengüder de çiçek vererek Başkan Selvitopu'na teşekkür etti. Konuşmaların ardından öğrencilere Eğitim Kartları dağıtıldı. 5 bin öğrenciye dağıtıldı Bu yıl Eğitim Kart, Karabağlar'da sosyo-ekonomik durumlarına göre belirlenen 5 bin öğrenciye dağıtılılıyor. Karabağlar Belediyesi'yle İzmir Kitap ve Kırtasiyeciler Odası arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında hazırlanan bu kartlara yüklenen paralar, sadece ilçedeki kırtasiyelerde geçerli. Böylece aile bütçelerine katkı konulduğu gibi esnafa da destek sağlanıyor. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Karabağlar yeni eğitim öğretim dönemine hazır

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.