TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#adalet

adalet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, adalet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Özlem Eryakşi davasında savcı ceza istedi: Acılı anneden ‘adalet’ feryadı! Haber

Özlem Eryakşi davasında savcı ceza istedi: Acılı anneden ‘adalet’ feryadı!

İzmir’de yaşayan iki çocuk annesi Özlem Eryakşi’nin (37) silahla vurularak hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davada yargılanan tutuklu sanık Cemal Kuvusoğlu yeniden hakim karşısına çıktı. İzmir Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasına; tutuklu sanık Cemal Kuvusoğlu, taraf avukatları, maktule Eryakşi’nin annesi, çocukları ve eski kayınvalidesi katıldı. İzmir Kadın Meclisleri ve Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi üyesi kadınlar da duruşmayı mahkeme salonundan takip etti. YANINDA BİR ŞAHIS VARDI AMA… Duruşmada tanık olarak olay yerinde ilk müdahaleyi yapan sağlık görevlileri dinlendi. Olay yerine gittiklerinde kanlar içinde yerde yatan Özlem Eryakşi’nin yanında bir şahıs olduğunu belirten ambulans şoförü, “Ambulans şoförü olduğum için hastalara doğrudan müdahale etme görevim yok. Ancak bu olay ateşli silahla gerçekleştiğini öğrendiğim için diğer görevlilere kadın olması açısından onlara yardımcı olmak için onlarla polis geldikten sonra olayın meydana geldiği yere çıkmıştım. Olay yerinde yaralının yanında bir şahıs vardı ama sanık olup olmadığını bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla yaralanan şahsın bilinci yerinde değildi” dedi. SORULARA CEVAP VEREMİYORDU Maktule Eryakşi ile aralarında sözlü bir iletişim yaşanmadığı dile getiren ambulans görevlisi ise, “Olayın bildirilmesi üzerine acilden olay yerine gittik. Olay yerinde polis ekipleri yoktu bizden sonra geldiler. Yaralının bilinci açıktı ama sorulan sorulara cevap veremiyordu. İnleme dışında bir söylemi olmadı. Hızlı bir şekilde ambulansa taşıdık, gerekli müdahaleleri yaptık. Ambulans içinde bir iletişimimiz olmadı. Sorduğumuz sorulara cevap veremiyordu. Kimlik bilgilerini hastane personelinden almıştık. Görevlilere göre hasta sadece kimlik bilgilerini söyleyebilmiş. Hasta kırmızı kodlu olarak bize bildirildiği için ilgimizi yoğun şekilde yaralı şahsa yönlendirdik. Bu nedenle sanığın olay yerinde bulunup bulunmadığı konusunda bir şey hatırlamıyorum. Olay yerine gittiğimizde kalabalık ve kargaşa vardı. Polis memurları gelinceye kadar biz müdahale etmedik. Bu süre içerisinde yaralıya müdahale etmemiz konusunda talepte bulunan kişiyi hatırlamıyorum. Hastanın yanına çıktığımızda da ona yardım eden ya da bize yardımcı olan bir kişi hatırlamıyorum. Sadece yaralanan kişiyle ilgilendiğimiz için olay yerindeki kişiler ne yaptığı ne söylediği konusunda ayrıntılı bir şey hatırlamıyorum” ifadelerini kullandı. İLK YARDIM YAPILDIĞINA DAİR İZ YOKTU Olay yerinde yaralıya müdahale edildiğine dair tampon ya da bez parçası görmediklerini dile getiren diğer sağlık görevlisi de, “Sabaha karşı 112 merkezinden gelen yönlendirmeyle olay yerine gittiğimizde güvenlik güçleri henüz gelmemişti. Eve çıktığımda yerde yatan şahsı gördüm, kanaması vardı. Polis ekiplerinden rica edip ambulansa taşıdık. Yaralı şahısla iletişim kurmaya çalıştık ama aramızda hiç sözlü diyalog geçmedi. Olay yerinde yaralı şahsın yanında bir şahıs vardı. Fakat sanık mı değil mi hatırlamıyorum. Kendisine yaralanmasıyla ilgili ilk yardım yapıldığına dair bir iz yoktu. Karın bölgesi açıktı ve kanaması vardı, biz ilk müdahaleyi yapmaya çalıştık. Ateşli silah yaralanmalarında yapılacak ilk müdahale kanamayı durdurmak için kanamanın olduğu yere bir şey basılmasıdır. Bu olayda yaralıya böyle bir müdahale edildiğini görmedim. Olay yerine vardıktan sonra 4-5 dakika polis memurlarını bekledik. Olay yerinin bulunduğu sokak kalabalıktı ve gürültü vardı. Yaralıdaki yaralanmanın büyüklüğüne göre tamponla yapılan müdahale kanamayı durdurabilir, bu olayda yaralanma büyüktü. Ambulans içinde dahi kanama durdurmakta zorlandık. Biz olaya müdahale etmeden önce kanamayı durdurmak için müdahale edilmiş olabilir, buna rağmen kanama durmamış olabilir. Ancak ben olay yerinde yaralıya müdahale edildiğini gösteren tampon ya da bez parçası görmedim” diye konuştu. TAMPON YAPARAK MÜDAHALE ETTİM Tanık beyanlarının dinlenmesinin ardından söz hakkı verilen tutuklu sanık Cemal Kuvuşoğlu, “Ambulansı ben aradım, geldiğini ışıklardan fark edince pencereden ambulans görevlilerin bulunduğu yere bağırdım. Yaralının yanımda olduğunu, yukarıya çıkmalarını istedim. Ancak bana güvenlik görevlileri gelinceye kadar gelmeyeceklerini söylediler. Güvenlik görevlileri, ambulans görevlileri gelinceye kadar ben tampon yaparak müdahale etmeye çalıştım. Ambulans görevlileri geldiğinde bu durumu görmemeleri mümkün değildi” diyerek kendini savundu. KIZIM KENDİNİ VURACAK BİRİ DEĞİL İlk duruşmada üzüntüden söyleyeceklerinin eksik kaldığını ve yeniden beyanda bulunmak istediğini söyleyen Eryakşi’nin annesi Nejla Duru, “Sanık kızıma müdahale ettiğini söylüyor. Benim kızımı zaten kendisi vurdu, silah kendisinin. Şahsı ben bir anne olarak 3-4 defa gördüm. Bir tanıştığımda gördüm kabul etmedim, ikincide silah gösterdi bize, yine kabul etmedim. Olay olmadan iki gün önce kızımın evine gittim. Kendisi de oradaydı, ‘Kızım iki aydır seni sevdiği için benle konuşmuyor kıymetini bil’ dedim. Sonra ‘Kızım evlendin mi?’ diye sordum, ‘Hayır anne’ dedi. Cemal birden celallendi kalktı yerinden, ‘Benim karımdır’ dedi. Benim kızım güçlü bir kadındı. Çocuklarına çok düşkündü, kendini vuracak, silah taşıyacak biri değil. Karşı komşusu bana ‘Kızına sahip çık’ demişti. Kızımla bir ekmeği paylaşan arkadaşlarını bile yanından uzaklaştırdı. Kızıma şiddet uyguluyordu, komşuları da söylüyordu. Kendini kurtarmaya çalışıyor şimdi. Otuz tane avukat tutsan kurtulamazsın adaletten. Sadece adalet istiyorum. Bu şahıs benim kızımı vurdu. Benim kızım yaşamayı seven, güçlü biriydi. Çocukları için, benim için ağırlaştırılmış müebbet istiyorum. Cezasını çeksin. Adalet istiyorum” dedi. SAVCI CEZA İSTEDİ Tanık beyanları ve tarafların dinlenmesinin ardından savcı ikinci duruşmada mütalaasını verdi. Savcı dosyadaki mevcut deliller ışığında sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olduğunu belirterek, kasten öldürme ve ruhsatsız silah taşıma suçlarından cezalandırılmasını istedi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu’ndan maktulün alkollü olup olmadığına dair talep edilen rapor da mahkemeye ulaştı. Rapora göre maktulün kanında alkol tespit edilmediği belirtildi. TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ Daha sonra söz alan Sanık avukatı, “Mahkeme adaleti tecelli etmek için var. Sanığın yardım isteyip istemediğinin kamera kayıtlarından tespit edilmesini istiyoruz. Otopsi raporundaki kan 30 saat sonra alındığı için bu konudaki tespite katılmak mümkün değil. İlk müdahale yapılan hastaneden alınan etenol test sonuçlarını talep ediyoruz. Elimizdeki 112 ihbar kayıtları sanığın beyanlarını doğrulamaktadır. Suçun vasfının değişeceği kanaatindeyiz, tahliye hususunu kararla birlikte talep ediyoruz. Müvekkilimizin beraat edeceği kanaatindeyiz. Dosya artık karar aşamasına gelmiştir. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz. KAMERA GÖRÜNTÜLERİ İSTENDİ Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, davayı 15 Ocak 2024 tarihine erteledi. Ayrıca güvenlik kamera görüntülerinin mahkemeye gönderilmesi için 112 Acil Servis’e yazı yazılmasına, maktulenin olaydan sonra tedavi için götürüldüğü Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde etenol testi yapılmışsa buna dair raporun talep edilmesine ve maktuleye hastanede ilk müdahaleyi yapan doktor, hemşire ya da diğer sağlık görevlilerinin kimler olduğunun mahkemeye bildirilmesine karar verildi. ÜST SINIRDAN CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUZ Öte yandan duruşma öncesinde Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi, adliye binası önünde basın açıklaması yaptı. Eryakşi’nin annesi ve eski kayınvalidesinin de katıldığı açıklamada basın metnini okuyan Funda Özdemir, “Son zamanlarda kadın cinayetlerinin intihar veya kaza bahaneleri arkasında saklanmaya çalışıldığına tanıklık ediyoruz. Bu olayda da, failin çelişkili beyanları Özlem’in bir kaza veya intihar sonucu ölmediğini düşündürüyor. Bireysel silahlanma hat safhaya ulaştı. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri giderek artıyor. Kadınlar, işte, evde, hatta sokak ortasında erkekler tarafından vahşice öldürülüyorlar. Peki erkekler bu cesareti nereden alıyor? Bizler biliyoruz ki; Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, 6284 Sayılı Yasa’nın tartışmaya açılması, yasaların etkin uygulanmayışı kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaşmasında en başta gelen belirleyici etkenlerdir. Bir an önce acil önlemler alınmalıdır. ‘Benim kızım hayattan koparıldı, başka Özlem’ler ölmesin, başka annelerin yüreğine evlat ateşi düşmesin diyen’ Nejla Duru’nun ve anneleri için adalet arayan çocukların yanındayız ve failin en üst sınırdan cezalandırılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. NE OLMUŞTU? Özlem Eryakşi, 25 Kasım 2022’de evlilik hazırlıkları yaptığı Cemal Kuvusoğlu ile birlikte yaşadıkları evde silahla vurularak hayatını kaybetti. Kuvusoğlu, cama çıkarak Eryakşi’nin intihar ettiğini söyledi. Olay yerine giden polis ekipleri, Kuvusoğlu’nun çelişkili ifadeler vermesi üzerine soruşturmayı genişletti. Sabıkası olduğu belirlenen Kuvusoğlu, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Merhum Eryakşi ile zanlı Cemal Kuvusoğlu’nun aynı işyerinde çalıştıkları ve burada tanıştıkları öğrenildi. Özlem Eryakşi’nin önceki evliliğinden iki çocuğunun olduğu kaydedildi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Başkan Kurul’dan Emine Öğretmen mesajı

Adalet Bakanı Tunç: Adalet toplumun sigortasıdır Haber

Adalet Bakanı Tunç: Adalet toplumun sigortasıdır

Türkiye Adalet Akademisi'nin Yargıtay'da düzenlenen Eğitim Dönemi Açılış Töreni'ne Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, yargı mensupları ve hakim savcı adayları katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, yeni eğitim döneminin başında hakim savcı adaylarıyla bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu, zorlu bir sınavı geçen adayların bu aşamaya geldiklerini dile getirdi. Adaylık döneminde ve meslek hayatlarında adaylara başarılar dileyen Tunç, "Adalet, devletlerin payidar olmasını sağlamasının yanı sıra devletlerin varlık sebebidir. Aynı zamanda adalet, toplumun huzur ve barışının, mutluluğunun, refahının sigortasıdır. Bir adaletsizlik olduğu zaman son kertede buna 'dur' diyecek olan devletlerin adalet teşkilatıdır, hakim ve savcılarıdır." ifadelerini kullandı. Hakimlik ve savcılık mesleğinin adayların omuzlarına büyük sorumluluk yüklediğini ifade eden Tunç, "Adaletin hayatla kucaklaşması, adaletin eliyle, yani sizlerin eliyle olacaktır. Sizler, adaleti hakkıyla yerine getirirseniz devletin bekasını da korumuş olursunuz. Adaleti hakkıyla yaşatırsanız insanımızı da yaşatmış olursunuz." diye konuştu. Tunç, yargı tarafsızlığının bir unsurunun da adil görünmek olduğunu kaydetti. "Adalet Akademimizin kapasitesini arttıracağız" Bakan Tunç, son 21 yılda adalet sisteminin imkan ve şartlarının bir başka noktaya taşındığını, personel sayısının arttırıldığını, ana kanunların büyük ölçüde elden geçirildiğini bildirdi. Yargı hizmetlerindeki reform iradesini sürdüreceklerini belirten Tunç, bu kapsamda getirilen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nın 2024'te uygulamaya gireceğini ifade etti. Tunç, vatandaşların özgürlüğü ve malı hakkında karar veren hakim ve savcılar ile savunma hakkını kullanan avukatların, hukuki güvenliğe katkı veren noterlerin daha nitelikli ve kaliteli bir eğitimden geçmesini sağlayacaklarını dile getirdi. Adalet hizmetlerindeki yapısal dönüşümün ve reformların öneminin yanı sıra iyi uygulamanın da önemli olduğunu aktaran Tunç, adalet hizmetlerinin kalitesini belirleyenin temelde insan unsuru olduğunu bildirdi. "En iyi reform, iyi uygulamadır." diye konuşan Tunç, "En kötü mevzuat, iyi uygulayıcının elinde iyi mevzuat, en iyi mevzuat, kötü uygulayıcının elinde de kötü mevzuata dönüşüyor. Bu kapsamda yargı sisteminin üstüne kurulu olduğu hakim ve savcıların eğitiminin de üzerinde bilhassa duruyoruz." ifadelerini kullandı. Hakim ve savcıların eğitimi konusunda Türkiye Adalet Akademisinin çok önemli bir görev ifa ettiğini belirten Tunç, "Adalet Akademimizin kapasitesini bundan sonra giderek arttırmanın gayreti içerisinde olacağız." dedi. Tunç, Türkiye Adalet Akademisinde, adliyelerdeki bütün imkanların hakim savcı adaylarına sunulduğunu söyledi. Hakim ve savcı adaylarına tavsiyeler Hakim ve savcıların aynı zamanda aydın olduğunu belirten Tunç, bu kapsamda adaylara meslek dışı konularda da kendilerini geliştirmeleri ve bol bol okumalarını, yüksek lisans yapmalarını, yabancı dil öğrenmelerini tavsiye etti. Özgür bir aklın ve muhakeme becerisinin, adalet anlayışında hayati rolünün bulunduğuna dikkati çeken Tunç, hakim savcı adaylarına şöyle hitap etti: "Özgür bir aklı ve muhakemeyi göz ardı edip başkalarından emir alarak adeta mankurtlaşmış bir canavara dönüşen FETÖ'cülerin, ülkemizi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğine 15 Temmuz'da şahit olduk. Fikrinizi, vicdanınızı, aklınızı başkasına emanet edip, adeta uzaktan kumandayla kontrol edilen bir robota kendinizi dönüştürmeyeceğinize zaten yürekten inanıyoruz. Aklınızı, vicdanınızı hür ve temiz tutun. Hukukun üstünlüğünü, temel insan hak ve özgürlüklerini, milletimizin önceliklerini kendinize kılavuz edinin. Çıktığımız bu yolda kararlılıkla ilerleyin. Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını her zaman koruyun. Emin olun ki bu şekilde fedakarca çalıştığınızda milletimizden duyacağınız bir 'Allah razı olsun' sözü sizin tüm yorgunluğunuzu alacaktır. Hakimlik, savcılığın atanılarak değil, adanılarak yapılacak bir meslek olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. Hepinize bu uğurda kolaylıklar diliyorum." BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Kimdir?

“Oy verirken 280 gündür katili bulunmayan ablamı düşünün!” Haber

“Oy verirken 280 gündür katili bulunmayan ablamı düşünün!”

ÇAĞLA GENİŞ/ÖZEL HABER Ezgi Zerkin, 28 Temmuz’da boşanma aşamasında olduğu eşi Deniz Özarslan tarafından başından vurularak katledilmişti. Cinayetin ardından kayıplara karışan Deniz Özarslan ise aradan geçen 280 güne rağmen hala yakalanmadı. Kadın dernekleri, “Katil Deniz Özarslan nerede?” yazılı ilanlar hazırlayıp şehrin işlek noktalarına asarken, Ezgi Zerkin’in acılı ailesi ise adalet arayışını aralıksız sürdürüyor. Ablasının katilinin hala bulunamamasına isyan eden Hazal Zerkin, “Adalet yerini bulana kadar sormaya sorgulamaya devam edeceğiz. Oy verirken 280 gündür katili bulunmak istenmeyen 31 yaşındaki ablam Ezgi Zerkin’i düşünün” derken, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi ve Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz ise “Önümüzde çok kritik bir seçim var. Kadınlar açık açık korunmuyor, katiller bulunmuyorsa bizler de seçim sandığında elbette bunları göz önünde bulunduracağız. Kadın düşmanlarını hem göndereceğiz hem de Ezgi’yi ve öldürülen kadınları korumayanlardan hesap soracağız” vurgusu yaptı. OY VERİRKEN ABLAMI DÜŞÜNÜN Ablasının katilinin bulunması için ‘adalet’ çığlığını bir kez daha yüksek sesle haykıran Hazal Zerkin, “Susmayacağız Her gün korkmadan, usanmadan soracağız ‘Deniz Özarslan nerede, kimler tarafından saklanıyor?’ diye soracağız. Adalet yerini bulana kadar sormaya sorgulamaya devam edeceğiz. Oy verirken 280 gündür katili bulunmak istenmeyen 31 yaşındaki ablam Ezgi Zerkin’i düşünün!” dedi. KATİLİ AFİŞ ASARAK ARIYORUZ Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi ve Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz ise, “300 güne yakındır Ezgi Zerkin’in katili Deniz Özarslan’ı arıyoruz. Bu ülkede bir katili il il ilçe ilçe afişler asarak arıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenler, kadınların can simidi 6284’ü tartışmaya açanlar ve Ezgi’yi tedbir kararına rağmen korumayanlar şimdi ise aylardır katili bulamıyor. Failler kadınları öldürmek için nasıl cesaretleniyorsa aynı zamanda şu an faillerin bulunamaması da birbirlerine cesaret veriyor. Katilin bulunması için kırmızı bülten çıkarıldığını öğrendik. Hala nasıl yakalanmaz anlaşılır değil. Ezgi’nin ailesi katilin yurtdışına kaçtığını düşünüyor. Yetkililer kamuoyunu aydınlatmalı. Deniz Özarslan yurtdışına kaçtıysa nereye, nasıl ve kim aracılığı ile gittiği tespit edilmeli. Yasaların uygulanmamasının bir sonucu olduğu için böyle devam ederse bunların örneklerine daha çok rastlayacağız” ifadelerini kullandı. KADIN DÜŞMANLARINI GÖNDERECEĞİZ 14 Mayıs seçimlerinin kadınlar için kritik önem taşıdığının da altını çizen Susuz, “Bu adaletsizliği normalleştirmiyoruz ve asla kabul etmiyoruz. Deniz Özarslan bir an önce bulunmalı. Adalet sağlanmalı. Deniz Özarslan’ın dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesi hem potansiyel faillere de cesaret veriyor hem de dışarıdaki kadınların hayatını tehlikeye atıyor. En önemlisi de artık Ezgi için yapılabilecek en büyük şey adaletin sağlanması. Önümüzde çok kritik bir seçim var. Kadınlar açık açık korunmuyor, katiller bulunmuyorsa bizler de seçim sandığında elbette bunları göz önünde bulunduracağız. Kadın düşmanlarını hem göndereceğiz hem de Ezgi’yi ve öldürülen kadınları korumayanlardan hesap soracağız” mesajını verdi.  

İzmir’de 1 Mayıs çağrısı: Birleşe birleşe kazanacağız Haber

İzmir’de 1 Mayıs çağrısı: Birleşe birleşe kazanacağız

YAREN ELMAS GÜZELKAN Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu’nun oluşturduğu İzmir 1 Mayıs Tertip Komitesi, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamayı komite adına Türk-İş Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak okudu. Açıklamada aydınlık yarınlar için Haydi 1 Mayıs’a yazılı pankart açılırken kitle “Ya hep beraber ya hiçbirimiz; kurtuluş yok tek başına” sloganları attı. 1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, “Biz işçiler, emekçiler, emekliler, kadınlar, gençler 1 Mayıs’ta alanlarda buluşuyoruz. Yandaşların, çetelerin, rantçıların, fırsatçıların ve emek hırsızlarının geliri artarken bu adaletsiz düzene karşı enflasyonun rekor kırdığı, halkın yoksullaştığı ve asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülke- de güvenceli bir iş, güvenceli bir gelecek, insanca bir yaşam ve insan onuruna yaraşır bir ücret talebi için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Ülkenin enkaz altında bırakıldığı bir deprem felaketi ile karşı karşıya kalmışken, asırlık yardım kuruluşlarını bile depremde çadır satar hale getiren insan yaşamını hiçe sayanlara karşı bozuk düzende sağlam çark olmaz demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Kuvvetler ayrılığının ortadan kalkmasıyla, yargı bağımsızlığını tamamen yitirdi, uluslararası anlaşmalar bir kenara bırakıldı, başkanlık rejimi hayata geçirildi ve adalet, demokrasi barış ortadan kalktı. Adalet, barış, demokrasi ve kardeşliği yeniden inşa etmek için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Emperyalistlerin yürüttüğü savaşlar sonucunda yerinden yurdundan edilen mülteciler ile yaşanan kriz sonucunda Aylan bebeğin sahile vuran küçücük bedenini unutturmamak ve ‘En güzel şiir barıştır’ demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız. İklim krizinin ortasında, doğanın talanıyla yok oluşa dur demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız. En temel ihtiyacımız olan ücretsiz sağlık ve ücretsiz eğitim hakkı için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Çocuk istismarına, şiddete, mobbinge, tacize, tecavüze ve kadın cinayetlerine karşı 1 Mayıs’ta alanlardayız. Çocuklarımızın, gençlerimizin gülümseyerek mutlu, umutlu bir sabaha uyanmaları için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Karanlık gider Gezi kalır diyen ve geleceği çalınan gençlerin aydınlık yarınları için 1 Mayıs’ta alanlardayız. 1 Mayıs mücadeledir 1 Mayıs dayanışmadır 1 Mayıs gelecektir. 2023 1 Mayıs’ı yeni bir başlangıç olacaktır. Yaşasın 1 Mayıs!” açıklamasında bulundu.  

Ezgi’nin katili 152 gündür kayıp:  Adalet istiyorum, çok mu? Haber

Ezgi’nin katili 152 gündür kayıp: Adalet istiyorum, çok mu?

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Ezgi Zerkin, 29 Temmuz’da boşanma aşamasında olduğu eşi Deniz Özarslan tarafından başından vurularak katledilmişti. Cinayetin ardından kayıplara karışan Deniz Özarslan ise aradan geçen 152 güne rağmen hala yakalanmadı. Daha önce “Ezgi Zerkin’in katili Deniz Özarslan nerede?” yazılı ilanlar hazırlayıp şehrin işlek noktalarına asan İzmir’deki kadın dernekleri, bu kez vapurda eylem yaptı. Ellerinde “Katil hala bulunamadı” ve “Ezgi Zerkin’in katili aranıyor” yazılı dövizler taşıyan kadın eylemciler, katilin hala bulunamamasına isyan ederken, yolcular da alkışlarıyla mücadeleye destek verdi. Öte yandan Ezgi Zerkin’in annesi Ziynet Zerkin de acısını ve öfkesini sosyal medyadan paylaştığı videoyla bir kez daha haykırdı. YER YARILDI DA İÇİNE Mİ GİRDİ? İzmir Kadın Meclisleri’nin sosyal medya hesabından paylaşılan video aracılığıyla ‘adalet’ çığlığını bir kez daha yüksek sesle haykıran anne Ziynet Zerkin, “O kara gün üzerinden 152 gün geçti. Kızımın yaşam hakkı elinden alındı. 24 saniyede kafasına sıkılan kurşunla kızım hayata veda etti. Çığlıklarımı göklere yükseltiyorum ama karşımda muhatap bulamıyorum. Yer yarıldı da içine mi girdi bu adam? Kızımın hayallerini, yaşam hakkını elinden alan adam 152 gündür aramızda. Yetkililere sesleniyorum, neden yakalanmıyor Deniz Özarslan? 24 saniyede canını aldı kızımın, 152 gündür yakalanamıyor. Adalet nerede demeye hakkım var. Nerede bu adalet? Ben kızımın katilinin yakalanmasını istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Adalet istiyorum ya... 31 yaşında kara torağa verdiğim evladımın kanının yerde kalmamasını istiyorum. Biri karşıma çıksın da neden yakalanamadığını açıklasın. Yetkililer ne yapıyor? Sayın Soylu ne yapıyor? Her sabah yeni bir kadın cinayeti… Kahrolan aileler… Sesini duyuramayan insanlar… Biz kime sığınacağız? Ben de mi dağ kanunlarını uygulayayım? Ne istiyorsunuz? Kızımın katilinin yakalanmasını istiyorum. Etkin yasalar, caydırıcı cezalar istiyorum. Başka bir şey istemiyorum. Kan ağlıyorum, günler geçmiyor, içimde kor ateşler yanıyor. Deniz Özarslan bir aileyi darmaduman etti. O nefes alıyor, benim kızım almıyor. Adalet istiyorum ya, çok mu şey istiyorum? Lütfen yardım edin bana!” dedi. BUNLAR TESADÜF DEĞİL 152 gündür bir kadın katilin yakalanamamasının bu ülke için bir utanç vesikası olduğunu dile getiren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi ve Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz, “152 gündür bu ülkede bir katil bulunamıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamasının aslında bir sonucu bu... 6284 uygulanmıyor, İstanbul Sözleşmesi uygulanmadı. Ezgi defalarca uzaklaştırma kararı çıkarttırdı ve yasaların etkin uygulanmamasının ardından vuruldu. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi şimdi bir de katili bulunamıyor. Bunlar bir tesadüf değil. Aynı zaman şu an sadece katil Deniz Özarslan değil, katil Musa Sevim de yakalanmadı. 12 Kasım’da Diyarbakır’da Meryem Sevim’i katletmişti. Bunlar tamamen yasaların etkin uygulanmamasından ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının verdiği cesaretin bir sonucu aslında. Failler kadınları öldürmek için nasıl cesaretleniyorsa aynı zamanda şu an faillerin bulunamaması da birbirlerine cesaret veriyor. Biz il il, ilçe ilçe afişlerle bir katili arıyoruz. Yasaların uygulanmamasının bir sonucu olduğu için böyle devam ederse bunların örneklerine daha çok rastlayacağız. Ancak biz elbette ki pes etmedik, mücadelemizden de vazgeçmedik. Elbette ki katiller bulunacak ve kadınlar için adalet sağlanacak. Herkes yeni yıla dair umutlarından bahsederken biz şunu diyoruz. Biz varsak umut var, mücadelemiz varsa umut var. Biz İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayanları da sözleşmeden imzayı geri çekenleri de katilleri yakalamayanları da çok iyi biliyoruz. 152 gündür bir katilin yakalanmaması bu ülke ve kadınlar için çok büyük bir tehdit. Ama bu ülkenin hukuk sistemi için de çok büyük bir utanç vesikası. Bu yüzden biz ‘Katil aranıyor’ ve ‘Kadın cinayetlerini durduracağız’ demeye devam edeceğiz. Ta ki tek bir kadın öldürülmeye dek” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.