TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#UNDP

UNDP haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, UNDP haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Artış hızı düşmesine rağmen dünya nüfusu 8 milyarı geçti Haber

Artış hızı düşmesine rağmen dünya nüfusu 8 milyarı geçti

Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programının (UNDP) 1989'da BM Genel Kuruluna sunduğu önerinin kabul edilmesiyle her yıl 11 Temmuz, dünyadaki nüfus kaynaklı problemlere dikkati çekmek amacıyla "Dünya Nüfus Günü" olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her yıl 11 Temmuz'da nüfus ile ilgili önemli konulara dikkati çekerek nüfus ve kalkınma konularında farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyor. BM verilerine göre dünya nüfusu, 1999'da 6 milyara, 2011'de 7 milyara, 2022'de 8 milyara ulaşırken UNFPA'nın "2023 Dünya Nüfusunun Durumu Raporu"na göre, güncel rakam 8 milyarı geçmiş durumda. Rapora göre dünyanın en kalabalık ülkesi, 1 milyar 428 milyon 600 binlik nüfusuyla Hindistan oldu. Hindistan'ı, 1 milyar 425 milyon 700 bin ile Çin ve 340 milyonluk nüfusuyla ABD takip etti. Raporda ortalama insan ömrü göz önüne alındığında erkeklerin ortalama 71, kadınların ise ortalama 76 sene yaşadığı tespit edildi. Dünya nüfusundaki artış 8 ülkede yoğunlaşacak UNFPA verilerine göre, dünya nüfusundaki artışın 8 ülkede yoğunlaşacağı tahmin ediliyor. Bu ülkelerin Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Filipinler ve Tanzanya olacağı belirtiliyor. Bu ülkelerin, 2050'ye kadar küresel nüfusta öngörülen artışın yarısını oluşturması bekleniyor. Türkiye 85 milyonu geçen nüfusu ile dünyada 18. sırada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye, 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18'inci sırada yer aldı. Türkiye'nin nüfusu, dünyadaki toplam nüfusunun yüzde 1,1'lik oranına denk geliyor. Dünya nüfusu artarken nüfus artış hızı azalmakta BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'nin (UNDESA) "Dünya Nüfus Beklentileri 2022" raporundaki tahminlere göre, dünyanın 2030'da 8,5 milyar, 2050'de 9,7 milyar, 2100'de ise 10,4 milyarlık nüfusa ev sahipliği yapacağı öngörülüyor. Dünyada nüfusun artmaya devam ettiği ancak artış hızının azaldığı vurgulanan raporda, ölüm oranlarındaki düşüşün ardından doğurganlık oranının yüksek seviyelerde kalmasıyla nüfus artışının devam edeceği, doğurganlığın düşmesinin artış hızının da düşmesine neden olabileceği dikkat çekiliyor. Göçler nüfusun dağılımında önemli bir faktör Dünyanın bazı bölgelerinde uluslararası göç, nüfus değişiminde ve nüfusun bölgelere dağılımında önemli bir faktör haline geldi. Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelere Suriye üzerinden gerçekleşen göç, ülkelerin nüfusunda değişiklik yaşanmasında etkili oldu. Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Nepal, Sri Lanka, Venezuela ve Myanmar gibi ülkeler ise yurt dışına yüksek rakamlarda göç verdi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) yerel kaynaklardan derlediği bilgilere göre, Ukrayna'da savaş nedeniyle nüfusta önemli değişiklikler oldu. Ülkedeki çatışma durumu halkı güvenlik, koruma ve yardım arayışıyla evlerini terk etmeye zorlarken güncel verilere göre dünyanın farklı bölgelerinde 6 milyondan fazla Ukraynalı mülteci bulunuyor. BM verilerine göre, Türkiye, 45 binden fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bazı ülkelerde nüfus azalma eğiliminde Dünya'nın en kalabalık ülkesi olma unvanını Hindistan'a kaptıran Çin'de ülkenin Ulusal İstatistik Bürosunun (UİB) verilerine göre, Çin ana karasının nüfusu 2021'de 1 milyar 412 milyon 600 bin olarak hesaplanırken, nüfus 2022'de 1 milyar 411 milyon 800 bine geriledi. Çin'in modern tarihinde 2022 "en az doğumun olduğu yıl" olarak saptandı. "Dünya Nüfus Beklentileri 2022" raporunda da, Çin nüfusunun 2023'ün başından itibaren "mutlak azalma sürecine" gireceği ve 2050'de 1 milyar 317 milyona, yüzyıl sonunda ise 766 milyona gerileyeceği tahmin ediliyor. Japonya Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Nüfus ve Güvenlik Araştırmaları Ulusal Enstitüsü verilerine göre, 2020'de 126,1 milyon olan Japonya nüfusu, 2056'da 100 milyonun altına inecek. "Dünya Nüfus Beklentileri 2022" raporuna göre, nüfusu yarım milyondan fazla olan ülkeler arasında 2050'ye kadar nüfustaki en büyük göreceli azalmanın Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Sırbistan ve Ukrayna'da görülmesi bekleniyor. Bulgaristan Milli İstatistik Enstitüsünün (NSİ) 2022'de paylaştığı verilere göre, Bulgaristan'da nüfus son yıllarda yüzde 11 azaldı. Ülkede, göç sonucu ülke nüfusunun azaldığı ve yaşlandığı tespit edilirken, bazı bölgelerin bu durumdan etkilendiği kaydedildi. NSİ'nin yayımladığı verilere göre, 2007 yılı sonrası yaklaşık 2,5 milyon Bulgaristan vatandaşı, serbest dolaşım hakkından yararlanarak başta AB üyeleri olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine göç etti. Bulgaristanlı uzmanlar ülkede düşük doğum, yüksek ölüm oranı ve yurt dışına göçün, nüfus açısından sorun teşkil ettiğini belirtiyor. Sırbistan Cumhuriyeti İstatistik Ofisi, 2022 ekim nüfus sayım verilerine göre, ülkenin nüfusunun 2011'deki son nüfus sayımına göre yüzde 6,9 oranında azalarak 6 milyon 690 bin 887 olduğunu kaydetti. Ülkede nüfus, başkent Belgrad'ın da içinde olduğu Belgrad bölgesi hariç diğer tüm bölgelerde azaldı. AA

İklim Değişikliği Zirvesi 2023: Yeşil Dönüşüm, İstanbul'da Haber

İklim Değişikliği Zirvesi 2023: Yeşil Dönüşüm, İstanbul'da

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, özel sektörün güçlü bir şekilde sürece dahil olması ile Türkiye'nin sera gazı emisyonlarının tepe noktasına ulaşacağı zamanın planlanan 2038'den daha erkene alınabileceğine inandıklarını söyledi. "İklim Değişikliği Zirvesi 2023: Yeşil Dönüşüm", Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve UNDP iş birliğiyle, Capital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlendi. İstanbul'da gerçekleştirilen zirveye CEO düzeyinde 200'den fazla üst düzey yönetici katıldı. Karbon yoğun sektörlerin temsilcileri dahil olmak üzere 200'ü aşkın üst düzey yönetici ve finans temsilcisi bir araya gelerek Türkiye'de "yeşil dönüşüm"ün gerçekleştirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulundu. Zirvenin açılışında konuşan UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Vinton, UNDP olarak 6 Şubat'ta Türkiye'yi vuran yıkıcı depremlere müdahaleye canla, başla katıldıklarını aktardı. Depremden etkilenen bölgelerde hayata dönüşü görmenin güzel olduğunu vurgulayan Vinton, şunları kaydetti: "Sokaklarda daha fazla insan var ve daha fazla iş yeri açık ancak aynı zamanda hala yapılacak çok iş var. Keder, kayıp ve yıkım, yıkılmayı bekleyen boş binaların fiziksel ve korkutucu görüntüsü var. UNDP olarak Türkiye'nin böylesine büyük bir parçasının toparlanması ve yeniden inşasına katılmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlı ve tereddütsüz bir şekilde devam ediyoruz. Bu, uluslararası dayanışma ve cömertlik gerektiren uzun bir süreç olacaktır. UNDP olarak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği ile birlikte bu çabanın bir parçası olmaktan büyük onur duyuyoruz." Vinton, iş dünyası ve iklim değişikliği hakkında konuşmaktan daha önemli yapılacak işlerin olduğuna işaret ederek, "Her şeyden önce, yeşil çözümleri, daha iyisini ve daha yeşilini inşa etme fikrini depremin yaralarını sarma sürecine dahil etme konusunda gerçekten kalıcı bir sorumluluğumuz var. UNDP olarak konteynır kentlerin çevresel yükünü azaltmak için elimizden geleni yapıyoruz. Atık su arıtma tesisi kurulmasını sağlamayı, ahşap malzeme kullanımını ve yeniden inşayı teşvik etmeyi, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve enerji verimliliğinin yeniden inşa edilen her yeni ilçeye veya yeni kentsel alana dahil edilmesini sağlamayı ve felaketin enkazını geri dönüştürmeyi hedefliyoruz." açıklamasını yaptı. "Çok daha düşük bir maliyetle bir şeyleri düzeltebiliriz" Her gün dünyanın bir yerinde eşi benzeri görülmemiş yeni bir felaketin yaşandığına dair yeni bir manşet gördüklerini kaydeden Vinton, "Gördüğümüz emisyonları tersine çevirmek için harekete geçmezsek felaketler yaklaşıyor. Çok daha düşük bir maliyetle bir şeyleri düzeltebilecekken bu fırsatları kaçırmış olma duygusu bazen insanları bir tür kaderciliğe ve 'Tamam, kadere teslim oluyorum, ne yapabilirim.' deme arzusuna sürüklüyor." şeklinde konuştu. Vinton, bu nedenle bu fırsatı karbon nötr bir geleceğe yönelik çalışmaları sürdürmek için yeni bir motivasyon, belirledikleri ancak bir şekilde ulaşamadıkları hedeflere giden bir yol bulmak için kullanmalarının çok önemli olduğunu düşündüğünü bildirdi. Vinton, özel sektörün, iklim değişikliğine neden olan zararlı emisyonların çoğunluğunu üretmeye devam ettiğini anlatarak, "Özel sektörün güçlü bir şekilde sürece dahil olması ile Türkiye'nin sera gazı emisyonlarının tepe noktasına ulaşacağı zamanın planlanan 2038'den daha erkene alınabileceğine inanıyoruz. UNDP olarak bizler, Paris hedeflerine uygun olarak üretimi karbonsuzlaştırmaya ve takvimi hızlandırmaya ilişkin yöntemler bulma konusunda Türk iş dünyasının yaratıcılığına ve dirençliliğine güveniyoruz." görüşlerini aktardı. Capital ve Economist dergilerinin Genel Müdürü Cem Başar da iş dünyasının önde gelenlerinin iklim politikasına yönelik yaptığı verimli istişarelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "Enerjide yenilenebilirlik, ulaşımda elektrifikasyon, üretimde çeviklik" Zirve kapsamında düzenlenen "İklim Değişikliği, Dönüşüm Ekonomisi ve Fırsatlar" başlıklı panelde konuşan Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Cevdet Alemdar, enerjide yenilenebilirlik, ulaşımda elektrifikasyon, üretimde de çevikliğin önemine işaret etti. Sabancı Holding olarak sınır karbon uygulamasında sanayide bütün ürünlerinin karbon yoğunluğunu çalıştıklarını ifade eden Alemdar, bunların Avrupa'daki ve dünyadaki benchmarklarıyla kıyaslamasını da yaptıklarını belirtti. Alemdar, karbon yoğunluğu çalışmalarının yalnızca sürdürebilirlik açısından değil, ekonomik olarak rekabet edebilirlik açısından da kendilerine nerede, nasıl iyileştirme yapmaları gerektiğini öğrettiğini aktardı. Limak Çimento Üst Yöneticisi (CEO) Erkam Kocakerim de ekonomi, enerji ve iklim değişikliğinin entegre bir şekilde beraber geliştiğini ifade ederek, "Bu, Türkiye Yüzyılı hedefinde bu konunun bize bir yol ayrımı, bir paradigma değişimi olduğunu çok net anlatıyor. Yani konu sınırda karbon vergisinden dolayı ihracat rekabetinin konusu değil." dedi. Kocakerim, yeni enerji ekonomisinde temiz teknolojiye yönelik devasa bir pazar oluştuğunu kaydederek, "Nitekim bunu özellikle Avrupa Birliği'ndeki teknoloji şirketlerinin motivasyonunda da görüyoruz. Yani uzun yıllar sonra inanılmaz bir motive olmuş durumdalar." ifadelerini kullandı. "Türkiye'de otobüslerin yüzde 100'ü yerli üretim" Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan da Türkiye'nin çok büyük bir otomotiv gücü olduğunu belirterek, ülkenin ciddi anlamda üretim ve ihracat yaptığını aktardı. Arıkan, "Hem alternatif yakıtlı araçlar hem de akıllı bağlantılı araçlar devreye giriyor. Bu anlamda hani ticari araçlar olarak bakarsak çok önemli bir geliştirme var. Zaten Türkiye'de ithal edilen otobüs yok mesela. Türkiye'de otobüslerin yüzde 100'ü yerli üretim. Türkiye ciddi bir otobüs gücü. Kamyonda da önemli bir güç benzer bir şekilde. Her şirketin bizim de olduğu gibi çok güçlü bir AR-GE'si var. Bu AR-GE, senelerdir alternatif yakıtlı araçların geliştirilmesi üzerine çalışılıyor." dedi. Türkiye'nin otomotiv açısından güçlü bir ülke olduğuna işaret eden Arıkan, sektörün önünde önemli fırsatları ve riskleri barındırdığını ifade etti. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Üst Yöneticisi Özgen Özkan da teknolojileri üretirken uluslararası teknolojileri üreten insanlara da çok yakın durulması gerektiğini söyledi. Teknoloji üretiminde iş birliklerinin önemine dikkati çeken Özkan, "Genellikle iş birliklerinin önemini çok söyleyemiyoruz. Özellikle konu sürdürülebilirlikse, karbon ayak iziyse burada iş birliklerine çok açık olmamız lazım. Bunu bir rekabet avantajı olarak görmememiz lazım. Eğer ben iyi bir şey yapıyorsam veyahut da başkası iyi bir şey yapıyorsa karbon salgını konusunda bana yardım edebilmeli." görüşlerini aktardı. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.