TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Menopoz

Menopoz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Menopoz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Erken menopozda glutatyon tedavisi Haber

Erken menopozda glutatyon tedavisi

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kulaksız, erken menopoz ve düşük over rezervi hakkında açıklamalarda bulundu. Over rezervinin bir kadının doğurganlık kapasitesini tanımlayan kritik bir faktör olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kulaksız, “Düşük over rezervi, yumurtalıklardaki yumurta stokunun azalması anlamına gelir. Bu durum erken menopoz riskini artırabilir. İşte burada glutatyon devreye girer. Glutatyon, vücudun doğal bir antioksidanıdır ve hücreleri serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur. Ayrıca glutatyonun over sağlığını iyileştirebileceğine dair güçlü deliller bulunmaktadır. Son araştırmalar, glutatyonun overlerdeki oksidatif stresi azalttığını ve böylece over rezervini koruyabileceğini göstermektedir. Ayrıca glutatyonun hormonal dengenin korunmasına yardımcı olabileceği ve erken menopoz riskini azaltabileceği belirtilmektedir” diye konuştu. Glutatyon tedavisinin özellikle düşük over rezervi teşhisi konmuş kadınlar için umut verici bir seçenek olabileceğini dile getiren Doç. Dr. Kulaksız, “Bu tedavi, glutatyon takviyeleri veya intravenöz glutatyon uygulamalarını içerebilir. Ancak her hasta farklıdır ve tedavi seçenekleri, bir uzmanın değerlendirmesi gereken kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir” şeklinde konuştu. “Kadınların doğurganlık sağlığını koruyor” Erken menopoz ve düşük over rezervinin birçok kadının hayat kalitesini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kulaksız, “Ancak glutatyon tedavisi gibi yenilikçi yaklaşımlar, bu sorunlarla başa çıkmak için yeni umutlar sunmaktadır. Erken menopoz ve düşük over rezerviyle başa çıkarken, glutatyonun umut verici etkileri daha fazla araştırma ve klinik çalışmalarla desteklenmelidir. Ancak bu alandaki son gelişmeler, glutatyonun kadınların doğurganlık sağlığını koruma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor” dedi. “Vücudun doğal ürettiği bir antioksidan” Glutatyonun vücudun doğal olarak ürettiği bir antioksidan molekül olduğunu ve vücutta birçok önemli rol oynadığını dile getiren Doç. Dr. Deniz Kulaksız, tedavi amaçlı kullanımının bazı sağlık sorunlarını tedavi etmek veya semptomları hafifletmek amacıyla gerçekleştirilebileceğine işaret etti. Doç. Dr. Deniz Kulaksız, glutatyon tedavisinin farklı yöntemlerini şöyle anlattı: “İntravenöz (IV) glutatyon tedavisi: Bu yöntemde glutatyon doğrudan damar yoluyla vücuda verilir. Bu yöntem, glutatyonun hızlı bir şekilde emilmesini sağlar ve bazı sağlık sorunlarının hızla ele alınmasına yardımcı olabilir. IV glutatyon tedavisi, bir sağlık profesyoneli tarafından yapılmalıdır. Oral glutatyon takviyeleri: Oral glutatyon takviyeleri, glutatyonun kapsül veya toz formunda ağız yoluyla alınmasıdır. Ancak vücut glutatyonunun doğru bir şekilde emilmesi ve etkili olması zor olabilir. Çünkü mide asidi glutatyon moleküllerini bozabilir. Glutatyon deriveleri ve prekürsörleri: Bazı insanlar vücutlarının glutatyon üretimini artırmak için glutatyon prekürsörleri veya glutatyon türevleri kullanabilirler. Bu maddeler vücudun daha fazla glutatyon üretmesini teşvik etmeyi amaçlar.” “Süresi ve etkileri kişiden kişiye değişebilir” Glutatyon tedavisinin süresi ve etkilerinin kişiden kişiye değişebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Deniz Kulaksız, “Tedavinin süresi kullanılan yönteme, amaçlanan hedefe ve kişinin sağlık durumuna bağlıdır. Örneğin bazı insanlar kronik hastalıkların semptomlarını hafifletmek için uzun vadeli glutatyon tedavisi alabilirler, bu nedenle tedavi süresi daha uzun olabilir. Diğerleri ise glutatyon tedavisini birkaç hafta veya aylık bir süre boyunca alabilirler” dedi. “İlaç kullananlar ve alerjisi olanlar hekimlerine danışmalı” İlaçlara veya takviyelere karşı alerjisi veya duyarlılıkları olan hastaların glutatyon tedavisi için uygun olmayabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kulaksız, tedavi öncesi alerji ve duyarlılık testlerinin yapılmasının önemli olduğunu işaret etti. Doç. Dr. Kulaksız, “Eğer reçeteli ilaçlar veya diğer tıbbi tedaviler alıyorsanız, glutatyonun bu ilaçlarla etkileşimleri konusunda sağlık profesyonelinizle konuşmalısınız. Bazı ilaçlarla glutatyon etkileşebilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Geçmişteki sağlık sorunları tedaviye yanıtınızı etkileyebilir. Özellikle böbrek veya karaciğer sorunları olan kişiler, glutatyon tedavisini dikkatli bir şekilde değerlendirmelidir” ifadelerini kullandı. “Semptomlarda azalma olup olmadığını gözlemleyin” Glutatyon tedavisinin belirli semptomların (örneğin kronik ağrı, yorgunluk, karaciğer rahatsızlıkları) iyileşmesine yardımcı oluyorsa, bunun bir işaret olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Kulaksız, tedavi başladığından itibaren semptomlarda belirgin bir azalma olup olmadığını gözlemlemek için nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle sıraladı: “Kan testleri: Bazı durumlarda kan testleri ile glutatyon seviyeleri izlenebilir. İlgili kan parametreleri (örneğin glutatyon peroksidaz seviyeleri) normal seviyelere dönüyorsa tedavinin etkili olduğu gösterilebilir. Görsel belirtiler: Glutatyon tedavisi cilt sağlığını ve cilt tonunu iyileştirebilir. Ciltteki iyileşmeler veya renk değişiklikleri, tedavinin etkili olduğunun bir işareti olabilir. Kendi hissettiğiniz iyileşme: Kendi vücudunuzun nasıl tepki verdiğini dikkatle gözlemleyin. Daha fazla enerji hissediyor musunuz? Daha az ağrı veya inflamasyon mu yaşıyorsunuz? Daha iyi bir genel sağlık hissi mi var?” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İdrar kaçırmanın tedavisi mümkün mü?

Menopoz döneminde kalp ve damar hastalıklarına karşı önlem alınması uyarısı Haber

Menopoz döneminde kalp ve damar hastalıklarına karşı önlem alınması uyarısı

Akdeniz Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selen Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 Ekim'in Dünya Menopoz Günü olduğunu hatırlattı. Kadınların yaş aldıkça zaman içerisinde yumurtalık fonksiyonlarının giderek azaldığını belirten Doğan, adet görmenin tamamen kesildiği dönemin menopoz olarak tanımlandığını ve bunun doğal bir süreç olduğunu anlattı. Bu sürecin doğru algılanmasının önemli olduğunu ifade eden Doğan, "Menopoz bir hastalık değil. Bu süreci her kadın farklı yoğunlukta ve sürelerde yaşayabiliyor. Ateş basması, terlemeler bazı kadınlarda dayanılmaz yoğunluktayken bazıları hiç yaşamayabiliyor. Kimi 3 yılda bu süreci tamamlarken kimi 7 ila 10 yılda tecrübe etmek durumunda kalıyor. Menopozu tanımak, yönetebilmek çok önemli çünkü bir insanın yaşam ömrünü 75 yıl olarak düşünürsek kadınlar yaşamının 3'te birini menopozla ilgili süreçte geçiriyor." diye konuştu. "Önlem alarak bu süreci daha iyi atlatabiliriz" Türkiye'de menopoz yaşının ortalama 48-51 olduğunu belirten Doğan, ateş basması ve terlemenin yanı sıra bu süreçte vajinal kuruluk, uyku bozukluğu, kilo kontrolünde zorlanma, idrarla ilgili sorunlar ve duygusal dalgalanmalar yaşanabildiğini dile getirdi. Kadınların menopoza geçiş sürecini kolaylaştırmasının bilinçli hareket etmekten geçtiğini anlatan Doğan, şunları söyledi: "Menopoz döneminde bizi neler bekliyor bilmeliyiz. Örneğin kemik kaybı, kilo kontrolünde zorlanma, uyku, dikkat ve hafıza bozuklukları, menopozdan sonra uzun vadede kronik rahatsızlıklar bizi bekliyor. Bunlara önlem alarak bu süreci daha iyi atlatabiliriz. Mesela metabolizmanın yavaşladığı bir dönem olduğu için kilo alma yaşanacak, vücut kilo endeksimiz normalin üstündeyse öncesinde kilomuzu kontrol altına alabiliriz. Osteoporozla yani kemik erimesiyle ilişkili kırıklar yaşayabileceğimiz için kalsiyum, beslenme ve vitamin destekleriyle bu süreci yavaşlatabiliriz." Doğan, kilo kontrolüne ve kemik kitlesinin korunmasına destek olması açısından düzenli egzersizin de bu süreci kolaylaştıracağını vurguladı. "Bu süreçte kalp hastalıklarından korunmak çok önemli" Menopoz sonrası dönemde uzun vadede ortaya çıkabilecek kalp ve damar hastalıklara dikkati çeken Doğan, "Bu süreçte kalp hastalıklarından korunmak çok önemli. Kadın ölümlerine baktığımızda 3'te 1'inden fazlası kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Bu meme kanserinden ölümlerin 13 katı. O nedenle sağlıklı beslenmeliyiz. Karbonhidrat açısından zayıf, protein açısından zengin sebze ve meyve ağırlıklı tam tahıl ağırlıklı beslenme, fiziksel aktivite, kilo kontrolü, sigara ve alkol kullanmamak kalp ve damar sağlığını olumlu etkileyeceği için o süreçte yaşanacak hastalıklara karşı koruyucu olacaktır." ifadelerini kullandı. Doğan, menopoz sürecinin ruhsal anlamda değişimlere neden olduğunu ve bu dönemde kadınların sosyal hayattan çekilerek eve kapanmaması gerektiğini belirtti. Menopozun çalışma hayatından çekilme, eve kapanma dönemi olmadığını kaydeden Doğan, şu önerilerde bulundu: "Bu dönemde fiziksel ve zihinsel olarak aktif olmak için ekstra çaba sarf etmeliyiz. Çok yönlü olarak sosyalleşmek önemli. Bu, bize sürecin getirdiği değişikliklere adaptasyon için fırsat sağlayacaktır. Bu geçiş sürecinde aile bireylerini bilgilendirmek, eşlerin desteği bireyler için çok önemli. Bunun yanı sıra profesyonel olarak tüm kadın doğum uzmanlarından destek alabilirler. Bu konuda Sağlık Bakanlığının Sağlıklı Hayat Merkezleri var. Buraya başvurabilir, beslenme, fizyoterapi, sigara bırakma gibi alanlarda, kanser taramaları konusunda destek alabilirler. Kanser taramaları menopoz dönemi öncesinde ve süresince çok önemli. Bu desteği bulundukları bölgelere yakın merkezlerden alabilirler." BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Oda sıcaklığı, uyku kalitesini etkiliyor

Zararlı alışkanlıklar menopozu tetikliyor Haber

Zararlı alışkanlıklar menopozu tetikliyor

Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, Dünya Menopoz Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, menopozun genellikle 44 ila 55 yaşları arasında görüldüğünü belirtti. Tedavisiyle ilgili bilgiler aktaran Dr. Sarıkaya, "Kadınlarda üreme dönemi, ergenlikte adet görülmesiyle başlar ve menopoz döneminde sona erer. Kadının 12 ay süresince hiç adet görmemesiyle başladığı kabul edilen menopoz, genellikle 44 ila 55 yaşları arasında görülür. Ancak menopozun başlangıcı, bu yaş aralığından önce ya da sonra da gerçekleşebilir" dedi. Zararlı alışkanlıkların menopozu tetiklediğini ifade eden Dr. Sarıkaya, şunları kaydetti: "Hastalık olarak düşünülen menopoz; aslında vücudun normal işleyişinin devam ettiği, kadın hayatının neredeyse üçte birini kapsayan doğal bir dönemdir. Çoğu kadın menopoz semptomları hafif ve orta derecede görüldüğü için tedaviye ihtiyaç duymaz ve semptomları kendi yönetebilir. Çünkü ilaç tedavisi ancak semptomlar kadının günlük hayatını etkileyecek kadar şiddetli ise başlanır. Menopoza geçiş dönemi ve menopozun hemen sonrasındaki birkaç yıl kadın vücudunda belirgin bedensel ve psikolojik değişimler yaşanır. Kardiyovasküler hastalık ve kemik erimesi riski artar. Hormonal değişimler vücut ağırlığının artmasını kolaylaştırır. Menopoz döneminde kemik erimesi hızlanır. Bazı kişilerde kemik erimesi çok şiddetli olabilir ve ilerleyen zaman içinde omurilikte sessiz kırıklar oluşur. Küçük travmalarla bile kalça ekleminde, el bileğinde kırıklar oluşabilir." Menopozun tüm evrelerinde önem teşkil ettiğini anlatan Dr. Sarıkaya, "Sigara kullanıyor olmak ve hareketsizlik kemik erimesini artırmaktadır. Hatırlatmakta fayda var ki, her türlü rahatsızlığın olumsuz seyrine etki eden, sigara, alkol, dengesiz beslenme, düzensiz uyku gibi kötü yaşam rutinlerinden vazgeçilmesi, menopozun tüm evrelerinde önem teşkil etmektedir" değerlendirmesini yaptı. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bebek Hijyeninde Nelere Dikkat Edilmeli? Bebeklerde bakımda nelere dikkat edilmeli? Temel ipuçları ve öneriler

Menopozda ‘geç dönem’ kemik sağlığını olumsuz etkiliyor Haber

Menopozda ‘geç dönem’ kemik sağlığını olumsuz etkiliyor

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Fatma Kutlusoy Güçlü, 18 Ekim Dünya Menopoz Günü vesilesiyle kadınların, hayatın doğal bir evresi olan menopozla ilgili karşılaşabilecekleri sıkıntılar ve bu sıkıntıların en hafif şekilde atlatılabilmesi konusunda önemli bilgiler verdi. Menopozun erken ve geç dönem olmak üzere 2 farklı dönemi bulunduğunu belirten Dr. Güçlü, “Menopoz, tüm kadınların vazgeçilmez olarak karşılaştığı bir dönem diyebiliriz. Menopoz, yumurtalık aktivitesinin sonlanmasına bağlı olarak adet kanamasının artık olmamasıdır. Bu süreç ortalama Türk kadınları için 47 yaş olmakla birlikte, Türkiye ortalamasında 45 ile 55 yaş arasında değişkenlik göstermektedir” dedi. Menopozun çok fazla belirtisi olduğuna, erken dönemde öncelikli olarak “menopoza geçiş” denilen ve sık adet görme ya da adet dönemleri arasındaki uzama sorunlarının görüldüğüne değinen Dr. Güçlü, hastaların hekime genellikle bu ciddi adet düzensizlikleriyle karşılaştıklarında başvurduklarını ifade etti. Bununla beraber menopoz döneminde hekime başvurma nedenlerinin en başında “vazomotor semptomlar” denilen ateş basmaları, terleme, ciddi sinirlilik, uyku düzeni bozuklukları, ruh halindeki değişiklikler ve anksiyete gibi şikayetlerin geldiğini söyledi. “Kalp ve kemik sağlığı için çok önemli” Dr. Güçlü, geç dönem belirtilerinin ise ilerleyen dönemlerde kemik ve kalp damar sağlığı açısından göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret ederek, “Bunlar erken dönemde karşılaştığımız belirtiler olmakla beraber asıl atlanan geç menopoz dönemi belirtileridir. Çünkü bizim üretkenlik çağında salgılanan östrojen ve progesteron hormonumuz sadece adet kanamasında ve üretkenlikte değil, ileri yaşlarda başta kardiyovasküler sistem olmakla beraber kemik sağlığımız için de çok gereklidir. Kadınların ilerleyen dönemlerde menopoza bağlı kardiyovasküler sisteme bağlı kayıpları ve kemik erimesine paralel olarak gelişen kemik kırıklarına bağlı ölümler yaşadığını çok sık görmekteyiz. O yüzden bizim için menopoz ilerleyen dönemlerdeki belirtiler anlamında da çok dikkat edilmesi gereken bir süreçtir” ifadelerini kullandı. “Uzmanınıza danışın” Hormon replasman tedavisinden korkulmaması gerektiğini ve mutlaka bir uzmandan destek alınması gerektiğini vurgulayan Dr. Güçlü, sözlerine şu şekilde devam etti: “Özellikle menopoza başlangıç döneminde ve menopoz döneminde uygun görülen kadınlarımızda hormon replasman tedavisi denenebilir. Bu tedavinin hangi hasta için uygun, hangi hastaya başlanmalı, takiplerinde neler yapılmalı konusunda uzmanlar hastayı değerlendirerek karar verir. Zira her hastanın ihtiyaçları farklıdır. Hormon replasman tedavisi konusunda endişeleriniz varsa, mutlaka bir uzmana sorarak bilgi almak lazım. Tedavinin avantaj ve dezavantajlarını uzmanlarla konuşmak lazım” dedi.

Menopozda erken tanı önemli Haber

Menopozda erken tanı önemli

Dünya Menopoz Günü çerçevesinde açıklamalarda bulunan Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Fatma Nurgül Taşgöz, menopozun kadın hayatında doğal bir süreç olduğunu ve yumurtalık faaliyetlerinin sona ermesi ile birlikte adet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesini ifade ettiğini belirtti. Hastalara menopoz tanısının geriye dönük olarak konulduğunu dile getiren Doç. Dr. Taşgöz, "Bir kadın bir yıl boyunca adet görmediği zaman menopoz tanısı alır. Dünya genelinde menopoz yaş ortalaması 45 ile 55 yaşları arasında değişmektedir. Ülkemizde bu durum 47 ile 48 yaş civarındadır" dedi. Yaşlanma ile birlikte her dokuda bir takım gerilemeler olduğunu belirten Doç. Dr. Taşgöz, yaşlanma etkilerinin en yoğun görüldüğü dokulardan birinin de yumurtalık dokusu olduğunun altını çizdi. Yumurtalıktaki yumurta sayısı azaldıkça üretilen östrojen miktarının da dalgalanmaya başladığı bilgisini veren Taşgöz, "Bu dalgalanma süreci menopoza geçiş sürecidir. Menopoza geçiş döneminde hastalarda bir takım semptomlar ortaya çıkar. Adet düzensizliği, ateş basması, terlemeler, uyku problemleri, ruh hali değişiklikleri ve cinsel istekte azalma yorgunluk, konsantrasyon bozuklukları gibi problemlerin görüldüğü dönemler menopoza geçiş dönemidir" diye konuştu. "Semptomlara müdahale erken yapılmalı" Menopozla birlikte östrojenin vücuttan tamamen çekildiğine dikkat çeken Taşgöz, "Östrojen kalp damar sistemi, kemik dokusu, cilt koruyucu bir hormondur. Vücuttan östrojenin çekilmesi ile birlikte kalp damar hastalıklarında artış, ciltte kuruma, saç seyrelme, kemik dokusunda azalma meydana gelir. Beraberinde idrar yollarında problemler de görülebilir. Vücuttan östrojenin çekilmesine bağlı bu kayıpların en çok yaşandığı dönem menopozun ilk bir, iki yıllık dönemidir. Dolayısıyla menopozun tanısının erken konulması ve müdahalelerin erken yapılması önem kazanmaktadır" ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Taşgöz son olarak kadınların bu süreci rahat geçirmeleri için uzman hekimlere başvurabileceğini sözlerine ekledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bebeklik dönemi ‘Beyin gelişimi ve Okuryazarlık’ becerileri için kritik

Uzmanından "menopoz döneminde spor" önerisi Haber

Uzmanından "menopoz döneminde spor" önerisi

18 Ekim Dünya Menopoz Günü nedeniyle açıklama yapan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Uzmanı Aşkın Doğan, "Menopozda yumurtalıkların işlevi azalır, östrojen ve progesteron gibi hormonların salınımı ve seviyeleri düşer, adet döngüsü bozuklukları başlar, ilk önce sıklaşan adetler giderek seyrekleşir ve en nihayetinde sona erer" dedi. "Birçok kadın için; sıcak basmaları, uykusuzluk, ruh hali değişiklikleri gibi hayat kalitesini düşüren belirtiler görülür" diyen Doç. Dr. Uzmanı Aşkın Doğan, "Tüm bu değişiklikler, kadınların sosyal hayatını da olumsuz anlamda etkileyebilir” şeklinde konuştu. Menopozda kadınlarda genelde kilo alımının arttığını belirten Doğan, özellikle östrojen eksikliği nedeni ile bel çevresinde yağlanma ve kemik yoğunluğu kaybının arttığını belirterek, bu noktada sporun sağlıklı bir yaşam sürdürmenin anahtarı olduğunu söyledi.   DİRENÇ EGZERSİZİ YAPILMALI Doç. Dr. Aşkın Doğan, kemiklerin güçlenmesi için sadece yürüyüşün yeterli olmadığını, direnç antrenmanlarının daha etkili olduğunu belirterek, kemiklerin desteklenmesi için menopoz döneminde kalsiyum ve D Vitamini, menopoz sonrası dönemde de K2 vitamini ve magnezyum takviyelerinin faydalı olacağını dile getirdi. Düzenli sporun kemik sağlığı ile birlikte, depresyon ve anksiyete gibi ruh hali değişiklikleriyle mücadelede etkili olduğunu vurgulayan Doğan, şunları söyledi: "Egzersiz, endorfin salgısını artırarak ruh halini iyileştirir, kendine güveni artırır ve yaşlanma sürecini daha olumlu karşılamaya yardımcı olur. Bu dönemde artan kalp-damar rahatsızlıklarını riskini azaltır. Kronik sağlık sorunları olanlar, egzersize başvurmadan önce hekimine başvurmalıdır. Spor yaparken iyi bir beslenme alışkanlığına sahip olmak da önemlidir. Dengeli bir diyet, enerji seviyelerinizi yüksek tutar ve kas onarım sürecini destekler. Su içmek, vücut sıcaklığını düzenleyerek, dehidratasyonu önler. Unutmayın spora başlamak için asla geç değildir. Sağlık ve iyi hissetme konusundaki bu önemli adımı atmaktan çekinmeyin." BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Menopoz nedir? Erken menopoz neden olur? Belirtileri nedir?

Menopoz kanaması kanser belirtisi mi? Haber

Menopoz kanaması kanser belirtisi mi?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mehmet Dolanbay, kadınlarda en sık görülen 10 kanserden 3’ünün jinekolojik kanserler olduğunu ve bunların da rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanseri olduğunu söyledi. Jinekolojik kanserler denildiğinde kadın genital sisteminden kaynaklanan tüm kanserleri içerisine aldığını belirten Dr. Dolanbay “Kadınlarda en sık görülen 10 kanserden 3’ü jinekolojik kanserdir. Bunlar yumurtalık, rahim ve rahim ağzı kanserleridir. Jinekolojik kanserlerin en önemli özelliği erken tanı alındığında tedaviye çok iyi cevap vermesi ve yaşam sürelerinin çok iyi olmasıdır. Burada en önemli nokta erken tanının konulabilmesidir. Bu nedenle hastaların rutin kontrolleri ve bizim yapacağımız muayeneler önem arz ediyor” dedi. “Menopoz öncesi ve sonrası kanamalara dikkat” Bu jinekolojik kanserler arasında en sık rahim kanserine rastlandığına değinen Dr. Dolanbay öncelikle menopoz sonrası bir hastada kanama şikayeti ortaya çıkarsa, az ya da çok miktarına bakmadan mutlaka rahim kanseri ihtimalini düşünmek gerektiğini anlattı. Bu kanamaların menopoz öncesinde de görülebildiğini belirterek bu süreçte uzamış, düzensiz yoğun kanamalar olması halinde hastanın en kısa sürede jinekoloğa görünmesi gerektiğinin altını çizdi. Rahim ağzı kanserinin tarama testleri ve aşısı bulunan nadir kanserlerden biri olduğunu önemle vurgulayan Dr. Dolanbay; “Sağlık Bakanlığı ülkemizde bir tarama programı oluşturdu. 30 ila 65 yaş arasında hastalarımıza hem smear testi hem de HPV testi yapıyoruz. Smear ve HPV testimiz negatif gelirse 5 yıl gibi bir zaman içerisinde bu testleri yapmamıza gerek yok. Ancak elimizde HPV testi yok ve sadece smear testi yapmış isek 3 yıl sonrasında tekrardan smear testi yapmamız ve tanıyı koymaya çalışmamız gerekiyor. Rahim ağzı kanserinin aşısı var. Çünkü rahim ağzı kanseri genellikle HPV virüsüne bağlı oluyor. Bu virüse karşı koruyuculuğu yüksek olan bir aşı kullandığımızda kanser gelişme riskini yaklaşık yüzde 99 oranında engellemiş oluyoruz” diye konuştu. “Rahim kanserinden aşıyla korunabilirsiniz” HPV aşısının Sağlık Bakanlığı’nın rutin aşı programında yer almadığı ancak bununla ilgili çalışmaların sürdüğü bilgisini aktaran Dr. Dolanbay, bu aşının eczanelerden temin edilebildiğini; kadın doğum hekimleri ya da eczane ve sağlık ocağı çalışanları tarafından uygulanabildiğini ve yaklaşık 6 ay içerisinde tüm dozajın tamamlandığını dile getirdi. Bu aşıyla kanserden çok ciddi oranlarda korunma sağlandığını vurgulayan Dr. Dolanbay, bir diğer jinekolojik kanser türü olan yumurtalık (Over) kanserine biraz daha geç tanı konulabildiğini ifade etti. Yumurtalık kanseri belirtilerinin çok belli olmadığını belirterek “Hastalarımız genelde günlük yaşamımızda olabilecek şikayetlerle geliyor. Bunlar nelerdir; hazımsızlık, karında şişlik hissi, büyük tuvalete çıkmakta zorluk gibi şikayetler oluyor. O yüzden bunları hastaların tanıması çok kolay değil. Burada en önemli nokta hastanın mutlaka hekime başvurması. Hasta, şikayeti olmasa bile yılda bir defa hekime gelmeli, kontrollerini yapmalı ve bu kanserlerden gerekirse koruyucu önlemler alınmalı. Kanser gelişti ise erken dönemde yakalanıp tedavisi yapılmalı” diye konuştu. Eylül ayının “Jinekolojik Kanserler Farkındalık Ayı” olduğunu hatırlatan Dr. Dolanbay, “Bu konuda en önemli nokta, hastaların erken tanı alması. Erken tanı hayat kurtarır” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Prostat kanserine karşı yılda bir kez kan testi uyarısı

Menopoz nedir? Erken menopoz neden olur? Belirtileri nedir? Haber

Menopoz nedir? Erken menopoz neden olur? Belirtileri nedir?

Ortalama menopoz yaşı 50 iken ülkemizde bu yaş 47’ye kadar düşmüştür. Bu durum merak konusu olmuştur. Merak eden herkes için menopozun ne olduğunu, erken menopozun neden meydana geldiğini ve belirtilerini araştırdık. Merak ettiğiniz her şeye ve daha fazlasına haberimizden ulaşabilirsiniz. MENOPOZ NEDİR? Menopoz, düşük hormon seviyeleri sebebiyle adet dönemlerinin durduğu zaman olarak tanımlanır. Bu durum genellikle 50’li yaş civarlarında gerçekleşir ancak yumurtalıkların veya rahmin alınması sonucu kemoterapi gibi kanser tedavilerinin ardından veya genetik nedenlerden dolayı daha erken de olabilmektedir. Menopoz dönemi normal dönemlerden daha farklı geçtiği için kendisiyle birlikte birçok sıkıntı ve endişe de getiriyor. Kadın hayatının doğal dönemlerinden biri olan menopoz döneminde, kişi olduğundan fazla sinirli ve gergin olabilir. Bu durum, kişinin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Sebebi ise bedensel değişikliklerin yansıra ruhsal değişimlere de yol açmasıdır. Adet döneminin bitmesi ile birlikte kadın depresyona meyilli olabilir. Bu dönemde ağlama krizleri, yorgunluk, ani sinirlenmeler, cinsel isteksizlik, dikkat bozukluğu, unutkanlık ve benzeri belirtiler meydana gelip kişinin hayatını olumsuz etkileyebilir. MENOPOZ DÖNEMİNE GİREN KADIN NE YAPMALI? Menopozdaki kadınların öncelikle detaylı bir aile öyküsü alınmalı ve özellikle hormon tedavisinin verilmesi için sakınca oluşturacak durumlar belirlenmelidir. Bu sakıncalı durumlar söz konusu ise tedavi yapılmamalıdır aksi halde istenmeyen olumsuz sonuçlar meydana gelebilir.  Jinekolojik muayene sonrasında ultrason ile rahim ve yumurtalıklar değerlendirilmelidir. Smear testi, kan sayımı ve yağ yağları testleri, karaciğer, tiroid, kalp ve böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi, meme inceleme testleri ve kemik erime testleri gibi gereken testleri yaptırmalıdır. ERKEN MENOPOZ NEDEN OLUR? 45 yaşından önce oluşan menopoza erken menopoz denir. Sebebi belli olmayan durumlar buna yol açabilir. Diğer sebepleri ise; otoimmün hastalıklar radyoterapi, kemoterapi, enfeksiyonlar, çevresel nedenler, kürtaj ve düşükler, sık gebelik, aşırı şişmanlık ve hipotiroidizm gibi durumlardır. MENOPOZUN YAKLAŞTIĞI NASIL ANLAŞILIR? Adet dönemlerinin normalden daha sık veya daha az olmaya başlaması, adet kanamasının eskisinden daha az sürmesi, bir veya daha fazla adet döngüsünün atlanması ve adet görülmemesi, sıcak basması veya depresyon gibi menopoz belirtilerinin ortaya çıkması gibi durumlar menopoza yaklaşıldığının habercisidir. MENOPOZ BELİRTİLERİ NELERDİR? ·         Ağır veya düzensiz kanamalar ·         Sıcak basması ·         Gece terlemeleri ·         Cinsel isteksizlik ·         Kötü ruh halleri ·         Vajinal kuruluk ·         İdrar yolu problemleri MENOPOZUN NEDEN OLDUĞU SIKINTILARI NASIL EN AZA İNDİREBİLİRİZ? Sıcak basması – gece terlemeleri: Hafif kıyafetler giyilmelidir. Çay ve kahve gibi sıcak içeceklerden, acılı, baharatlı yiyecek tüketiminden kaçınılmalıdır. Sıcak basmaları sırasında boyuna nemli, ıslak bir havlu uygulanabilir. Sigara kullanılıyorsa azaltılmalı, hatta bırakılmalıdır sebebi ise sigara içmenin sıcak basması şikâyetlerini daha da artırmasıdır. Gündüz saatlerinde olabildiğince güneşten kaçınmalı ve kapalı alanlarda durulmalıdır. Güneş vücudun sıcaklığının artmasını tetikleyen bir etkendir. Vajinal kuruluk: İlişki öncesi vajinal lubrikan kullanılmalıdır. Vajinal nemlendiriciler ise, doktorun uygun gördüğü durumlarda kullanılmalıdır. Sık sık iç çamaşırı değiştirilmeli kullan at günlük hijyenik pedler kullanılmalıdır. Sık sık duş alınıp vajina için sağlıklı olan sabunlar kullanılmalıdır. Uyku problemleri: Düzenli uyku alışkanlığı edinmeye çalışılmalıdır. Öğleden sonra ya da akşam yemeği sonrası çay ve kahve alışkanlığı bırakılmalıdır. Uyumak için ve uyanmak için son saatler beklenmemelidir. Depresyon: Aktif ve sosyal olmaya çalışılmalı; spor ve egzersiz mutlaka yapılmalıdır. Sinir ve stres seviyesini yükselten ortamlardan uzak durulmalıdır. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Regl yoksulluğu derinleşiyor: ‘Ücretsiz dağıtılmalı’ çağrısı

Menopoz nedir? Haber

Menopoz nedir?

Kadınlar adet sürecine girdiğinde, üreme dönemleri de başlar. Hem adetin hem de üremenin sonlanması, menopoza ile olur. Kimi zaman kişisel durumlar, menopoza girilmesini de etkiler. Menopozun nedenleri Genel olarak 45 ila 55 yaş aralığında bulunan kadınlarda görülen menopozun ortaya çıkmasında etkili olan birçok faktör bulunur. Türkiye için menopoz yaş ortalaması, 47 ila 49 aralığındadır. Bir kadının erken yaşta menopoza girmiş sayılabilmesi için 40 yaş ve altında olması gerekir. Genetik özellikler, sigara kullanım durumu, beslenme şekli, sosyoekonomik seviye gibi durumlar menopoz yaşının belirlenmesinde rol oynar. Menopoz dönemleri Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan sınıflandırmaya göre, menopoz dönemi üçe ayrılıyor. Premenopoz: Menopozun ilk belirtilerinin görüldüğü bu aşama, başlangıç sürecinden menopozun olgunlaşmasına kadar olan süreci kapsar. Folikül etkinliği yumurtalıklarda yavaşlama gösterir. Regl düzensizleşir. Kişiye göre değişen bu süreç, birkaç ay ya da birkaç yıl devam edebilir. Menopoz: Adet kanamasının en son kez görüldüğü evredir. Postmenopoz: Bu aşama menopozun yaşlılık sürecine geçilene kadar görüldüğü, 6 ila 8 senelik zamanı kapsar. Bir kadının postmenopoz sürecine geçmiş sayılması için, son 12 aydır regl olmuyor olması gerekir. Menopoz, oluşum şekline göre de sınıflandırılır. Buna göre sınıflandırılan 3 aşama şu şekildir: Doğal (Natural) menopoz: Kadınların fizyolojik olarak doğru zamanda, adet görmemeye başladığı menopoz şeklidir. Erken menopoz: 45 yaş öncesinde ortaya çıkan menopoz şeklidir. Menopozun erken dönemde ortaya çıkmasına pek çok unsur neden olabilir. Cerrahi menopoz: Gerekli görülmesi durumunda, yumurtalıkların cerrahi olarak alınabilir. Kanser ve radyasyona maruz bırakan tedaviler de yumurtalıklarda işlev kaybına neden olabilir. Menopoz belirtileri Kişinin menopoza girip girmediğini anlayabileceği bazı belirtiler bulunur. Bu belirtiler şu şekildedir: Sık idrara çıkma, idrarı tutamama Baş ağrısı Ciltte kuruluk Yorgunluk hali Cinsel isteksizlik Metabolizmada yavaşlama Kilo alımında artış Geceleri terlemeye başlama Bir sebep yokken sıcak basması Duygu durumunda sıklıkla yaşanan değişiklik Kaygı halinde olma Unutkanlık Çarpıntı hissetme Saçların incelmesi ve dökülmesi Vajinal bölgede kuruluk ve tahriş Zor ve kısa uyku

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.