TMMOB: Afet Yönetiminde 25 yılda değişen bir şey yok
TMMOB: Afet Yönetiminde 25 yılda değişen bir şey yok
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25. yıldönümünde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin afetlere karşı yeterli önlemleri almadığını ve bu ihmallerin ağır bedellerle sonuçlandığını vurguladı
Haber Giriş Tarihi: 16.08.2024 13:18
Haber Güncellenme Tarihi: 16.08.2024 13:18
Kaynak: GURBET YAVUKLU
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25. yıldönümü vesilesiyle yayınladığı açıklamada, Türkiye'nin afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturma konusundaki yetersizliğini ve bu durumun ağır sonuçlarını bir kez daha gündeme getirdi. Açıklamada, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılarak, 1999 depreminden bu yana geçen çeyrek asırda afet yönetimi konusunda yeterli adımların atılmadığına dikkat çekildi.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Birleşmiş Milletler çatısı altında gerçekleştirilen 1996 Habitat II Konferansı'na Türkiye'nin imza attığını, ancak bu deklarasyonun gerekliliklerinin yerine getirilmediğini vurguladı. 25 yıllık süreçte afetlere karşı alınması gereken önlemlerin ihmal edildiği, idarelerin "mücbir sebep" kavramı arkasına sığındığı, jeolojik sakıncalı alanların imara açıldığı belirtilen açıklamada; “Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı (Habitat II) Deklarasyonuna attığımız imza ile “afetler karşısında giderek artan korumasızlığa” karşı “insan yerleşmelerini daha güvenli, daha sağlıklı ve yaşanabilir” kılmayı hedeflediğini ifade eden ve “gerekli planlama mekanizmaları ve kaynakları sağlayarak doğa kaynaklı afetlerin ve diğer acil durumların insan yerleşimleri üzerindeki etkilerini hafifletmek, afetten etkilenen yerleşimleri gelecekteki afetlerle ilgili riskleri azaltmak” için politik kararlılığını, ilan eden hükümetler bugüne kadar geçen sürede bu vaatlerinin gereklerini yerine getirseydi, bugün afetler karşısında çok farklı bir noktada olacağımız kesindir. Ülkemiz Cumhurbaşkanının Başkanlığında 1996 yılında toplanan Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı (Habitat II) Deklarasyonun üzerinden 28 yıl, 18 bin 500’e yakın insanımızın yaşamını yitirdiği 17 Ağustos 1999 Marmara depremin üzerinden ise 25 yıl geçti, değişen bir şey yok!” denildi.
MÜCBİR SEBEPLERE SIĞINDILAR
Afetlerden toplumu koruyacak politikaları geliştirmenin ve uygulamanın bir kamu görevi olduğu hatırlatılan açıklamada, “Kamu yönetimi, diğer bir ifadeyle İdare, afet sonrasında acil yardım ve destekleri (gıda, geçici barınma, ilk yardım, ilaç vb.) sağlamak kadar afet öncesi gerekli koruyucu ve risk azaltıcı önlemleri alarak afet zararlarının ortaya çıkmasını engellemek veya en az seviyeye indirmekle de görevlidir. Türkiye gibi afetlerin sık yaşandığı bir coğrafyada kurulmuş ülkede, afetlere ilişkin görev ve sorumlulukları bütünlük içerisinde yerine getirmek temel bir kamu hizmeti olmanın yanı sıra İdarenin hukuksal bir sorumluluğudur. İdareler afet yönetim döngüsü içerisindeki “afet öncesi, anı ve sonrası” aşamalara ait görevleri idari bir işlem olup diğer tüm idari işlemlerde olduğu gibi öncelikle hukuka uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Aksi durumda, yani idarenin bu görevlerini yerine getirmemesi, eksik veya geç yerine getirmesi durumunda idarenin hizmet kusuru söz konusu olacağından, idare açısından hukuki sorumluluk doğar. Ancak ülkemiz hukuk sisteminde uzunca bir süre depremler başta olmak üzere afet olayları “Mücbir sebep” olarak değerlendirilmekte, afet sonucu ortaya çıkan kayıp ve zararların, idarenin yürüttüğü bir kamu hizmetinden kaynaklanmadığı, dolayısıyla idarenin afetlere karşı sorumluluğunun ortadan kalktığı kabul edilmektedir” ifadelerine yer verildi
İHMALLER ZİNCİRİ
Tehlike ve risk haritalarının üretilmemesi, afetlere dayanıklı yapılaşma usul ve esaslarının belirlenmemiş olması, erken uyarı sistemlerinin kurulmaması ve halkın zamanında uyarılmaması ve afet risk azaltma, müdahale ve iyileştirme planların hazırlanmamış olması gibi temel afet hizmetlerini yapmamak veya eksik olarak yapmak idarenin hizmet kusuru olarak kabul edildiği belirtilen açıklamada, “Günümüzde sadece yapı üretim sürecindeki proje ve ruhsat eksiklikleri değil bir yerleşim biriminin “jeolojik-jeoteknik ve mikrobölgeleme etüt raporu ve haritalarının hazırlanmaması” veya yapılaşma gerçekleştikten sonra hazırlanması, “dere yataklarının imara açılması, sel, taşkın, tsunami gibi afetlere karşı tehlike haritaları ile erken uyarı sisteminin kurulmaması, heyelan envanter ve duyarlılık haritasının hazırlanmaması veya hazırlanan rapor ve afet tehlike haritaların imar planlanma süreçlerine entegre edilmemesi, afet zararlarının azaltılmasını sağlayacak etkin bir denetim siteminin kurulmaması veya kurulan sistemin çalıştırılmaması, afet tehlike risklerinin artmasına neden olan kararlar” idarenin hizmet kusurları arasında yer almaktadır” denildi.
MAĞDURLAR ADALETİ SOKAKTA ARIYOR
Oda, afetlerden etkilenen vatandaşların adaleti sokakta aramak zorunda kaldığını belirtti. Mahkeme salonlarında adaletin sağlanamadığını, deprem mağdurlarının haklarını aramak için sokaklara çıktığını ifade eden Oda, afet suçlularının yargılanması ve hak ettikleri cezaları alması için mücadele etmeye devam edeceklerini duyurdu. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Türkiye'de afet yönetiminin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu belirterek, toplumsal dayanışmanın ve sorumluluk bilincinin önemine vurgu yaptı. Açıklamada, toplumun, mühendislerin, avukatların ve yargı mensuplarının bir araya gelerek, afetlere karşı daha dirençli bir Türkiye inşa etmesi gerektiği ifade edildi. "Bu ülkenin toplumcu mühendislerine, suçluları adalet önüne çıkaracak yürekli savcılara ve adaleti dağıtacak hakimlere ihtiyacı var," denilen açıklamada, suçluların adalet önünde hesap vermemesi durumunda daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunuldu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25. yıldönümünde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin afetlere karşı yeterli önlemleri almadığını ve bu ihmallerin ağır bedellerle sonuçlandığını vurguladı
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25. yıldönümü vesilesiyle yayınladığı açıklamada, Türkiye'nin afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturma konusundaki yetersizliğini ve bu durumun ağır sonuçlarını bir kez daha gündeme getirdi. Açıklamada, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılarak, 1999 depreminden bu yana geçen çeyrek asırda afet yönetimi konusunda yeterli adımların atılmadığına dikkat çekildi.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Birleşmiş Milletler çatısı altında gerçekleştirilen 1996 Habitat II Konferansı'na Türkiye'nin imza attığını, ancak bu deklarasyonun gerekliliklerinin yerine getirilmediğini vurguladı. 25 yıllık süreçte afetlere karşı alınması gereken önlemlerin ihmal edildiği, idarelerin "mücbir sebep" kavramı arkasına sığındığı, jeolojik sakıncalı alanların imara açıldığı belirtilen açıklamada; “Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı (Habitat II) Deklarasyonuna attığımız imza ile “afetler karşısında giderek artan korumasızlığa” karşı “insan yerleşmelerini daha güvenli, daha sağlıklı ve yaşanabilir” kılmayı hedeflediğini ifade eden ve “gerekli planlama mekanizmaları ve kaynakları sağlayarak doğa kaynaklı afetlerin ve diğer acil durumların insan yerleşimleri üzerindeki etkilerini hafifletmek, afetten etkilenen yerleşimleri gelecekteki afetlerle ilgili riskleri azaltmak” için politik kararlılığını, ilan eden hükümetler bugüne kadar geçen sürede bu vaatlerinin gereklerini yerine getirseydi, bugün afetler karşısında çok farklı bir noktada olacağımız kesindir. Ülkemiz Cumhurbaşkanının Başkanlığında 1996 yılında toplanan Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı (Habitat II) Deklarasyonun üzerinden 28 yıl, 18 bin 500’e yakın insanımızın yaşamını yitirdiği 17 Ağustos 1999 Marmara depremin üzerinden ise 25 yıl geçti, değişen bir şey yok!” denildi.
MÜCBİR SEBEPLERE SIĞINDILAR
Afetlerden toplumu koruyacak politikaları geliştirmenin ve uygulamanın bir kamu görevi olduğu hatırlatılan açıklamada, “Kamu yönetimi, diğer bir ifadeyle İdare, afet sonrasında acil yardım ve destekleri (gıda, geçici barınma, ilk yardım, ilaç vb.) sağlamak kadar afet öncesi gerekli koruyucu ve risk azaltıcı önlemleri alarak afet zararlarının ortaya çıkmasını engellemek veya en az seviyeye indirmekle de görevlidir. Türkiye gibi afetlerin sık yaşandığı bir coğrafyada kurulmuş ülkede, afetlere ilişkin görev ve sorumlulukları bütünlük içerisinde yerine getirmek temel bir kamu hizmeti olmanın yanı sıra İdarenin hukuksal bir sorumluluğudur. İdareler afet yönetim döngüsü içerisindeki “afet öncesi, anı ve sonrası” aşamalara ait görevleri idari bir işlem olup diğer tüm idari işlemlerde olduğu gibi öncelikle hukuka uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Aksi durumda, yani idarenin bu görevlerini yerine getirmemesi, eksik veya geç yerine getirmesi durumunda idarenin hizmet kusuru söz konusu olacağından, idare açısından hukuki sorumluluk doğar. Ancak ülkemiz hukuk sisteminde uzunca bir süre depremler başta olmak üzere afet olayları “Mücbir sebep” olarak değerlendirilmekte, afet sonucu ortaya çıkan kayıp ve zararların, idarenin yürüttüğü bir kamu hizmetinden kaynaklanmadığı, dolayısıyla idarenin afetlere karşı sorumluluğunun ortadan kalktığı kabul edilmektedir” ifadelerine yer verildi
İHMALLER ZİNCİRİ
Tehlike ve risk haritalarının üretilmemesi, afetlere dayanıklı yapılaşma usul ve esaslarının belirlenmemiş olması, erken uyarı sistemlerinin kurulmaması ve halkın zamanında uyarılmaması ve afet risk azaltma, müdahale ve iyileştirme planların hazırlanmamış olması gibi temel afet hizmetlerini yapmamak veya eksik olarak yapmak idarenin hizmet kusuru olarak kabul edildiği belirtilen açıklamada, “Günümüzde sadece yapı üretim sürecindeki proje ve ruhsat eksiklikleri değil bir yerleşim biriminin “jeolojik-jeoteknik ve mikrobölgeleme etüt raporu ve haritalarının hazırlanmaması” veya yapılaşma gerçekleştikten sonra hazırlanması, “dere yataklarının imara açılması, sel, taşkın, tsunami gibi afetlere karşı tehlike haritaları ile erken uyarı sisteminin kurulmaması, heyelan envanter ve duyarlılık haritasının hazırlanmaması veya hazırlanan rapor ve afet tehlike haritaların imar planlanma süreçlerine entegre edilmemesi, afet zararlarının azaltılmasını sağlayacak etkin bir denetim siteminin kurulmaması veya kurulan sistemin çalıştırılmaması, afet tehlike risklerinin artmasına neden olan kararlar” idarenin hizmet kusurları arasında yer almaktadır” denildi.
MAĞDURLAR ADALETİ SOKAKTA ARIYOR
Oda, afetlerden etkilenen vatandaşların adaleti sokakta aramak zorunda kaldığını belirtti. Mahkeme salonlarında adaletin sağlanamadığını, deprem mağdurlarının haklarını aramak için sokaklara çıktığını ifade eden Oda, afet suçlularının yargılanması ve hak ettikleri cezaları alması için mücadele etmeye devam edeceklerini duyurdu. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Türkiye'de afet yönetiminin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu belirterek, toplumsal dayanışmanın ve sorumluluk bilincinin önemine vurgu yaptı. Açıklamada, toplumun, mühendislerin, avukatların ve yargı mensuplarının bir araya gelerek, afetlere karşı daha dirençli bir Türkiye inşa etmesi gerektiği ifade edildi. "Bu ülkenin toplumcu mühendislerine, suçluları adalet önüne çıkaracak yürekli savcılara ve adaleti dağıtacak hakimlere ihtiyacı var," denilen açıklamada, suçluların adalet önünde hesap vermemesi durumunda daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunuldu.
Kaynak: GURBET YAVUKLU
İzmir'deki elektrik faciasında mütalaa verildi
Hakim Engin Polat'ı tahliye etti, savcılık karara itirazda bulundu!
Alsancak elektrik faciası davası sonrasında Öktemay ailesinden açıklama: Adalete güvenimiz tam
İzmirliler dikkat: Pazar günü o hatlarda güzergah değişikliği
Kayıp Narin'de son dakika gelişmesi : Arabada yeni DNA bulgusuna rastlandı!
Menemen’de 3’üncü Uluslarası Çömlek Festivali kapılarını açtı
İzmir’de 9 Eylül coşkuyla kutlanacak
İzmir haber: Bergama'da orman yangını!
İzmir elektrik kesintisi 7 Eylül 2024: İzmir'de elektrikler ne zaman gelecek?
Alsancak davasında ara karar: 13 tutuklu için tutukluluğa devam
Son Girilen Haberler
Fatih Erbakan: 2026 ilkbaharında bir erken seçim gelebilir
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Özel'den erken seçim açıklaması!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Gelecek sene kasım ayı, Erdoğan'ın 5 yıllık bu döneminin tam ortasıdır. Erdoğan, 2,5 yılı geçirmeden ben kendime güveniyorum derse kasım ayına adar erken seçim yapmaya hazırız” dedi.
Fuar’da Hayko Cepkin ve Ceylan Ertem İzmirlilere unutulmaz anlar yaşattı
93. İzmir Enternasyonal Fuarı'nın (İEF) sekizinci gününde, Alternatif Sahne'de Ceylan Ertem sahne alırken, Hayko Cepkin ise Çim Konserleri Sahnesi'nde İzmirliler ile buluştu