Sendikadan Didim’deki tutuklamalara tepki: Bu bir gözdağı operasyonudur
Sendikadan Didim’deki tutuklamalara tepki: Bu bir gözdağı operasyonudur
Didim’de Zeytin hasadı için toplanan işçi ve gençlik sendikası üyesi 5 kişi örgüt üyeliği gerekçesiyle şafak operasyonuyla gözaltına alındı. Tutuklamanın işçi ve emekçi sınıfına gözdağı vermek için yapıldığını belirten Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, tutukluların biran önce serbest bırakılması gerektiğini savundu
Haber Giriş Tarihi: 07.12.2024 13:06
Haber Güncellenme Tarihi: 07.12.2024 13:11
Kaynak:
HABER MERKEZİ
Aydın’ın Didim ilçesinde sabah saatlerinde zeytin toplamak için bir araya gelen Fatma Alökmen, Yücel Memiş, Serdar Gür, Rohat Ayas ve misafir olarak bulundukları evin sahibi Emine Turan şafak operasyonuyla örgüt üyeliği yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. 27 Kasım sabahı yapılan baskında, emniyet ekiplerinin isimsiz bir ihbar gerekçesiyle evi aradığı ve zanlıları gözaltına aldığı bildirildi. Şüpheliler, Didim Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek ifadeleri alınırken, yasal haklarını kullanarak susma haklarını tercih etmeleri de “suç delili” olarak değerlendirildi. Gözaltı süresi uzatılırken, İzmir’deki evlerine de eş zamanlı baskınlar yapıldı. Ancak iddiaları destekleyecek delil bulunamayınca, sosyal medya görüntüleri kullanılarak dava dosyası hazırlandı. Tutuklamaların yalnızca bir örgüt operasyonu gibi gösterilmek istendiğini ve işçi sınıfının örgütlenme hakkına yönelik bir saldırı olduğunu savunan Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası olaya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Devrimci Tekstil İş Genel Başkanı Öznur Acar Odabaşı, “Tutuklamaların asıl amacı işçi sınıfı ve emekçilere gözdağı vermek, toplumu baskı altına almak. Bu karanlık baskı rejimine teslim olmayacağız. Didim tutukluları serbest bırakılsın. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın” diye konuştu.
İSİMSİZ İHBARLA ŞAFAK OPERASYONU
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası tarafından yapılan basın açıklamasında tutuklamaların hiçbir hukuki dayanağı olmadığı ve tamamen siyasi bir karar olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;
“Bu ülkede artık gündelik hale gelmiş olan keyfi tutuklama olaylarından bir yenisi nedeniyle buradayız. Bu düzenin, bu düzen adına ülkeyi yönetenlerin bekası için hiçbir hukuk, yasa, kural tanınmıyor. AKP-MHP iktidarı kapitalist sömürü düzenini ayakta tutmak için pervasızca adımlar atıyor. Toplum baskı ve zorbalıkla teslim alınmak isteniyor. Sermaye ve siyasal iktidar açlık, yoksulluk ve kölece çalışma koşullarını işçi sınıfı ve emekçilere dayatırken, bunun karşısında direnen, mücadele edenleri ise gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışılıyor. 27 Kasım günü arkadaşlarımız göz altına alındılar. Ve her türlü hukuksal kaidenin keyfi olarak çiğnendiği bir sürecin arkasından tutuklandılar. Zeytin hasadı için bulundukları ev “isimsiz ihbar” gerekçesiyle sabaha karşı basıldı. Ortada hiçbir gerekçe yokken arkadaşlarımız Didim emniyetine götürüldü. Bu keyfi uygulamayı kabul etmeyen arkadaşlarımızın emniyette susma haklarını kullanmaları örgüt üyeliğine delil kabul edildi. Emniyette susmanın aynı zamanda yasal bir hak olduğuna aldırmayan savcılık arkadaşlarımızla ilgili 3 günlük gözaltı kararı aldı. 27 Kasım sabahından mahkemeye çıkarıldıkları 29 Kasım akşamına kadar savcılık ve Didim polisi bu gerekçesiz ev baskınına delil bulma çabası içine girdi. Arkadaşlarımızın İzmir’de İkamet ettiği evler tek tek basıldı. Bu baskınlarda da istenilen elde edilemeyince sosyal medya ve internet gibi açık kaynaklardan toplanan görüntülerle bir dosya hazırladı. Ve böylece kim oldukları, nerede yaşadıkları, ne iş yaptıkları bilinen, sınıf ve gençlik mücadelesi içindeki yerleri sır olmayan arkadaşlarımız ve bulundukları evin sahibi Emine Turan örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Zeytin hasadı için bir araya geldiği belli olan insanlara suçüstü yapan Didim emniyeti ve adli makamları buradan bir örgüt operasyonu çıkarmayı başardı.”
GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYORLAR
Tutuklamaları amacının toplumsal muhalefete ve onun öncüsü olması gereken sınıf örgütlerine gözdağı vermek olduğu belirtilen açıklamada, “Eğer bu ülkede gazetecilerden insan hakları savunucularına, sendikacılardan sıradan emekçilere, oradan muhalif siyasetçi ve seçilmiş belediye başkanlarına binlerce insan uydurma gerekçelerle tutuklanıp yıllarca hapislerde yatmıyor olsa, bu olay ancak mizah dergilerinin konusu olabilirdi. Ancak bizler biliyoruz ki bu tutuklamalar ne ilktir ne de son olacaktır. Nitekim yakın zamanda DİSK/Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy gözaltına alınıp tutuklanmışlardı. Fatma Alökmen sendikamızın yıllarca başkanlığını yapmıştır ve halen başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir. Serdar Gür ve Yücel Memiş Aliağa havzasında çalışan ve bu bölgede bir dizi sendikal örgütlenme ve hak alma eylemi içinde yer alan devrimci işçilerdir. Rohat Ayas Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisidir. Ve kendisinin katıldığı gençlik eylemleri suç unsuru sayılmaktadır. İşçi ve gençlik eylemlerinin örgüt üyeliğinden tutuklamaya gerekçe olarak gösterilmesi tam bir kara mizahtır. İşçilerin ve sendika yöneticilerinin işçi eylemlerine katılmasından, bunları bir fiil örgütlemesinden daha doğal ne olabilir” ifadelerine yer verildi.
İZMİR POLİSİNİN BULAMADIĞI NEYİ BULDUNUZ?
Tutuklamaya gerekçe gösterilen Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası ve Ege işçi Birliği eylemleri, 1 Mayıs mitingleri, demokratik hak mücadeleleri, herkesin gözü önünde gerçekleşen eylemler olduğu hatırlatılarak, “Didim’deki kolluk güçleri ve adli makamları İzmir polisinin bugüne kadar bulamadığı neyi bulmuştur da bu tutuklamalar gerçekleşmiştir. Bu sorular bile kendi başına Didim’de yaşanan olayın ya bir komplonun ürünü olduğunu ya da gerçekten isimsiz bir ihbar üzerinden keyfince ev basan emniyet ve ona izin veren savcılığın içine düştüğü komik durumu tutuklamalarla örtmeye çalıştığının göstergesidir. Nedeni ne olursa olsun bu tutuklamalar ülkenin içinde bulunduğu siyasal atmosferden, yaratılmaya çalışılan korku ikliminden, inşa edilen baskı rejiminden bağımsız değerlendirilemez. Hiçbir dayanağı olmayan bu tutuklamalarda amaç işçi sınıfına, emekçilere, gençliğe ve toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermektir. Bizler sendikamızın ve Ege İşçi Birliğinin sürdürdüğü faaliyetlerin suç sayılmasını, gayrimeşru gösterilmesini reddediyoruz. Bunun, milyonlarca emekçinin kölece yaşam ve çalışma koşullarına sürüklendiği bugünün Türkiye’sinde işçi sınıfının örgütlenme hakkına bir saldırı olduğunu biliyoruz. Buna boyun eğmeyeceğiz. Gençliğin özgürlük mücadelesinin yanında olduk yanında olmaya devam edeceğiz. Bu karanlık baskı rejimine teslim olmayacağız. Tüm emek kamuoyunu işçi sınıfı ve emekçileri demokratik hak ve özgürlükleri savunmaya, sınıfın birleşik mücadelesini örgütlemek için ileri çıkmaya çağırıyoruz. Didim tutukluları serbest bırakılsın. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın” denildi.
OĞLUMLA GURUR DUYUYORUM
Oğlunun gösterdiği direnişi kendisinin devam edeceğini belirten Serdar Gür’ün annesi, “Bizim gençlerimiz merhametli pırıl pırıl insanlar. Evimizi basan polislere de bunu söyledim. İşçilerin emekçilerin yanında duran gençlerimiz bunlar, delil gösterdikleri fotoğraflarda bende varım dedim. Ben çocuklarımızın hepsini tanıyorum ve gurur duyuyorum. Yeni doğan bebeklerin öldürülerek para kazanıldığı, tacizcilerini tecavüzleri yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunlar tutuklanmazken bizim bir tane onur kırıcı suçları olmayan çocuklarımız neden tutuklanıyor? Bizim çocuklarımız onlara benzemez. Onurlu şerefli insanlardır. Serdar’ın yaptığı işi annesi olarak sokakta şimdi ben yapacağım. Kesinlikle korkmuyoruz. Derhal çocuklarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Didim’de Zeytin hasadı için toplanan işçi ve gençlik sendikası üyesi 5 kişi örgüt üyeliği gerekçesiyle şafak operasyonuyla gözaltına alındı. Tutuklamanın işçi ve emekçi sınıfına gözdağı vermek için yapıldığını belirten Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, tutukluların biran önce serbest bırakılması gerektiğini savundu
Aydın’ın Didim ilçesinde sabah saatlerinde zeytin toplamak için bir araya gelen Fatma Alökmen, Yücel Memiş, Serdar Gür, Rohat Ayas ve misafir olarak bulundukları evin sahibi Emine Turan şafak operasyonuyla örgüt üyeliği yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. 27 Kasım sabahı yapılan baskında, emniyet ekiplerinin isimsiz bir ihbar gerekçesiyle evi aradığı ve zanlıları gözaltına aldığı bildirildi. Şüpheliler, Didim Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek ifadeleri alınırken, yasal haklarını kullanarak susma haklarını tercih etmeleri de “suç delili” olarak değerlendirildi. Gözaltı süresi uzatılırken, İzmir’deki evlerine de eş zamanlı baskınlar yapıldı. Ancak iddiaları destekleyecek delil bulunamayınca, sosyal medya görüntüleri kullanılarak dava dosyası hazırlandı. Tutuklamaların yalnızca bir örgüt operasyonu gibi gösterilmek istendiğini ve işçi sınıfının örgütlenme hakkına yönelik bir saldırı olduğunu savunan Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası olaya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Devrimci Tekstil İş Genel Başkanı Öznur Acar Odabaşı, “Tutuklamaların asıl amacı işçi sınıfı ve emekçilere gözdağı vermek, toplumu baskı altına almak. Bu karanlık baskı rejimine teslim olmayacağız. Didim tutukluları serbest bırakılsın. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın” diye konuştu.
İSİMSİZ İHBARLA ŞAFAK OPERASYONU
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası tarafından yapılan basın açıklamasında tutuklamaların hiçbir hukuki dayanağı olmadığı ve tamamen siyasi bir karar olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;
“Bu ülkede artık gündelik hale gelmiş olan keyfi tutuklama olaylarından bir yenisi nedeniyle buradayız. Bu düzenin, bu düzen adına ülkeyi yönetenlerin bekası için hiçbir hukuk, yasa, kural tanınmıyor. AKP-MHP iktidarı kapitalist sömürü düzenini ayakta tutmak için pervasızca adımlar atıyor. Toplum baskı ve zorbalıkla teslim alınmak isteniyor. Sermaye ve siyasal iktidar açlık, yoksulluk ve kölece çalışma koşullarını işçi sınıfı ve emekçilere dayatırken, bunun karşısında direnen, mücadele edenleri ise gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışılıyor. 27 Kasım günü arkadaşlarımız göz altına alındılar. Ve her türlü hukuksal kaidenin keyfi olarak çiğnendiği bir sürecin arkasından tutuklandılar. Zeytin hasadı için bulundukları ev “isimsiz ihbar” gerekçesiyle sabaha karşı basıldı. Ortada hiçbir gerekçe yokken arkadaşlarımız Didim emniyetine götürüldü. Bu keyfi uygulamayı kabul etmeyen arkadaşlarımızın emniyette susma haklarını kullanmaları örgüt üyeliğine delil kabul edildi. Emniyette susmanın aynı zamanda yasal bir hak olduğuna aldırmayan savcılık arkadaşlarımızla ilgili 3 günlük gözaltı kararı aldı. 27 Kasım sabahından mahkemeye çıkarıldıkları 29 Kasım akşamına kadar savcılık ve Didim polisi bu gerekçesiz ev baskınına delil bulma çabası içine girdi. Arkadaşlarımızın İzmir’de İkamet ettiği evler tek tek basıldı. Bu baskınlarda da istenilen elde edilemeyince sosyal medya ve internet gibi açık kaynaklardan toplanan görüntülerle bir dosya hazırladı. Ve böylece kim oldukları, nerede yaşadıkları, ne iş yaptıkları bilinen, sınıf ve gençlik mücadelesi içindeki yerleri sır olmayan arkadaşlarımız ve bulundukları evin sahibi Emine Turan örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Zeytin hasadı için bir araya geldiği belli olan insanlara suçüstü yapan Didim emniyeti ve adli makamları buradan bir örgüt operasyonu çıkarmayı başardı.”
GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYORLAR
Tutuklamaları amacının toplumsal muhalefete ve onun öncüsü olması gereken sınıf örgütlerine gözdağı vermek olduğu belirtilen açıklamada, “Eğer bu ülkede gazetecilerden insan hakları savunucularına, sendikacılardan sıradan emekçilere, oradan muhalif siyasetçi ve seçilmiş belediye başkanlarına binlerce insan uydurma gerekçelerle tutuklanıp yıllarca hapislerde yatmıyor olsa, bu olay ancak mizah dergilerinin konusu olabilirdi. Ancak bizler biliyoruz ki bu tutuklamalar ne ilktir ne de son olacaktır. Nitekim yakın zamanda DİSK/Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy gözaltına alınıp tutuklanmışlardı. Fatma Alökmen sendikamızın yıllarca başkanlığını yapmıştır ve halen başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir. Serdar Gür ve Yücel Memiş Aliağa havzasında çalışan ve bu bölgede bir dizi sendikal örgütlenme ve hak alma eylemi içinde yer alan devrimci işçilerdir. Rohat Ayas Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisidir. Ve kendisinin katıldığı gençlik eylemleri suç unsuru sayılmaktadır. İşçi ve gençlik eylemlerinin örgüt üyeliğinden tutuklamaya gerekçe olarak gösterilmesi tam bir kara mizahtır. İşçilerin ve sendika yöneticilerinin işçi eylemlerine katılmasından, bunları bir fiil örgütlemesinden daha doğal ne olabilir” ifadelerine yer verildi.
İZMİR POLİSİNİN BULAMADIĞI NEYİ BULDUNUZ?
Tutuklamaya gerekçe gösterilen Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası ve Ege işçi Birliği eylemleri, 1 Mayıs mitingleri, demokratik hak mücadeleleri, herkesin gözü önünde gerçekleşen eylemler olduğu hatırlatılarak, “Didim’deki kolluk güçleri ve adli makamları İzmir polisinin bugüne kadar bulamadığı neyi bulmuştur da bu tutuklamalar gerçekleşmiştir. Bu sorular bile kendi başına Didim’de yaşanan olayın ya bir komplonun ürünü olduğunu ya da gerçekten isimsiz bir ihbar üzerinden keyfince ev basan emniyet ve ona izin veren savcılığın içine düştüğü komik durumu tutuklamalarla örtmeye çalıştığının göstergesidir. Nedeni ne olursa olsun bu tutuklamalar ülkenin içinde bulunduğu siyasal atmosferden, yaratılmaya çalışılan korku ikliminden, inşa edilen baskı rejiminden bağımsız değerlendirilemez. Hiçbir dayanağı olmayan bu tutuklamalarda amaç işçi sınıfına, emekçilere, gençliğe ve toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermektir. Bizler sendikamızın ve Ege İşçi Birliğinin sürdürdüğü faaliyetlerin suç sayılmasını, gayrimeşru gösterilmesini reddediyoruz. Bunun, milyonlarca emekçinin kölece yaşam ve çalışma koşullarına sürüklendiği bugünün Türkiye’sinde işçi sınıfının örgütlenme hakkına bir saldırı olduğunu biliyoruz. Buna boyun eğmeyeceğiz. Gençliğin özgürlük mücadelesinin yanında olduk yanında olmaya devam edeceğiz. Bu karanlık baskı rejimine teslim olmayacağız. Tüm emek kamuoyunu işçi sınıfı ve emekçileri demokratik hak ve özgürlükleri savunmaya, sınıfın birleşik mücadelesini örgütlemek için ileri çıkmaya çağırıyoruz. Didim tutukluları serbest bırakılsın. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın” denildi.
OĞLUMLA GURUR DUYUYORUM
Oğlunun gösterdiği direnişi kendisinin devam edeceğini belirten Serdar Gür’ün annesi, “Bizim gençlerimiz merhametli pırıl pırıl insanlar. Evimizi basan polislere de bunu söyledim. İşçilerin emekçilerin yanında duran gençlerimiz bunlar, delil gösterdikleri fotoğraflarda bende varım dedim. Ben çocuklarımızın hepsini tanıyorum ve gurur duyuyorum. Yeni doğan bebeklerin öldürülerek para kazanıldığı, tacizcilerini tecavüzleri yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunlar tutuklanmazken bizim bir tane onur kırıcı suçları olmayan çocuklarımız neden tutuklanıyor? Bizim çocuklarımız onlara benzemez. Onurlu şerefli insanlardır. Serdar’ın yaptığı işi annesi olarak sokakta şimdi ben yapacağım. Kesinlikle korkmuyoruz. Derhal çocuklarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.
Kaynak: HABER MERKEZİ
Son tarih belli oldu: Bu telefonlar artık WhatsApp kullanamayacak
İzmir’de kadın cinayeti: Cezaevinden firar edip, eşini öldürdü
İzmir’de çok acı veda: Otel yangınında ölen anne ve kız son yolcuğuna uğurlandı
İBB meclis üyesi Rasim Şişman kimdir, kaç yaşında?
İzmir otelleri yangın güvenliği konusunda tehlike altında
O ilçede sömestr etkinlikleri devam ediyor
Bakanlıktan ikinci çevreyolu açıklaması: Mart’ta komisyon toplanacak
İZSU’dan uyarı: Konak’ta 24 saatlik su kesintisi
İzmir'de down sendromlu genci darbettiği öne sürülen kişi serbest bırakıldı
ETİK Başkanı İşler'den su tepkisi
Son Girilen Haberler
Motosiklet kazasında üniversite öğrencisi hayatını kaybetti
Muğla'nın Bodrum ilçesinde kaza geçiren üniversite öğrencisi Oğuzhan Özer hayatını kaybetti.
SPK 4 şirketin halka arzını onayladı
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Vişne Madencilik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ, Seranit Granit Seramik Sanayi ve Ticaret AŞ, Enda Enerji Holding AŞ ile Birleşim Grup Enerji Yatırımları AŞ'nin halka arzını onayladı.
Trump: ABD kripto konusunda dünyanın başkenti haline gelecek
ABD Başkanı Donald Trump, faiz oranlarının tüm dünyada düşmesi gerektiğini söyledi.