O günleri unutmasına izin verilmedi!

KEMAL ÖZKURT-ÖZEL HABER İzmir’in Karşıyaka ilçesinde 2019 yılında Williams (mutluluk) sendromu rahatsızlığı bulunan 12 yaşındaki erkek çocuk komşusu H.P. tarafından cinsel istismara uğramıştı. Olayın ardından sanık hakkında hazırlanan iddianamede 30 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Karşıyaka 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, sanığa toplam 20 yıl hapis cezası verilmiş, Yargıtay’ın “çocuğun tekrar dinlenilmesi” gerekçesiyle bozma kararının ardından çocuk İstanbul Adli Tıp Kurumunda yeniden dinlenmişti. Geçtiğimiz günlerde ise Karşıyaka 3. Ağır Ceza Mahkemesinde, yaklaşık 5 yıldır süren dava da mahkeme, daha önce olduğu gibi, sanığa çocuğun cinsel istismarından 12 yıl 6 ay ve hürriyeti tahditle birlikte toplam 20 yıl hapis cezası verdi. Fakat aradan geçen bu süreçte müşteki çocuk üst mahkeme kararıyla defalarca kez dinlenmiş olayı tekrar tekrar hatırlamak zorunda bırakılmıştır. Sanık H.P. ise dava süresi boyunca delil karartma veya tehdit oluşturmadığı gerekçesiyle tutuksuz yargılandı. Süreç hakkında açıklamalarda bulunan Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Avukatı Candan Tekin, geç de olsa adaletin yerini bulduğunu belirterek, “Üst mahkemenin burada yapılan dinlemeyi yeterli bulmaması bizi en çok yaralayan konu. Çünkü bu çocuk izleme merkezinde, mahkemede defalarca kez ifade verdi. Aradan seneler geçtikten sonra İstanbul’a gidip adli tıpta olayı tekrar tekrar anlatmak zorunda kaldı” diye konuştu.

DEFALARCA KEZ İFADE VERDİ

Müşteki çocuğun defalarca kez dinlenerek olayı tekrar tekrar hatırlamak zorunda kaldığını belirten Tekin, “Sanık H.P. kümesteki hayvanları gösterme bakalım bahanesiyle 12 yaşındaki çocuğu istismar ediyor. Olayın ardından H.P.’ yerel mahkemede ilk çıkan kararla zaten ceza alıyor. Daha sonra üst mahkeme çocuğun sağlıklı bir şekilde ifade veremediğini gerekçe göstererek tekrar dinlenmesine karar veriyor. Sanık da o arada tutuksuz yargılanıyor. Üst mahkemenin burada yapılan dinlemeyi yeterli bulmaması bizi en çok yaralayan konu. Çünkü bu çocuk izleme merkezinde, mahkemede defalarca kez ifade verdi. Aradan seneler geçtikten sonra İstanbul’a gidip adli tıpta olayı tekrar tekrar anlatmak zorunda kaldı. Bu süreçte aile çocuğun olayı unutabilmesi için NLP denilen bir terapi yöntemi uygulayacaktı fakat son anda vazgeçti. Eğer bu yöntem uygulanmış olsaydı çocuk bu yaşanılanları tam hatırlamayıp çelişkili bir ifade verebilirdi. Geç de olsa adalet yerini buldu ama bu dava özelinde çocuğun olayı unutmasına dahi izin verilmedi” ifadelerine yer verdi.

ÇOCUĞA KARŞI DAVA AÇTILAR

Dava süresince duruşmaların ardından sanık ve müşteki çocuğun ailesi arasında sürekli atışmalar yaşandığını hatta bu süreçte mağdur çocuğun sanık olarak yargılandığını ifade eden Tekin, “Bu tür davalarda istismarcılar genellikle akraba veya komşulardan çıkıyor. Ailenin dava sürecine maddi zorluklardan dolayı başka bir yere taşınma imkanı olmadı. Olay yaşandıktan sonra çocuk ve ailesi 5 yıl boyunca sanıkla yüz yüze bakmak zorunda kaldı. Sanık duruşmalara gözdağı vermek için en az 15 kişi geliyordu ve bu tutumlarını mahallede de devam ettirdiler. Durum böyle olunca da hemen her duruşmadan sonra sözlü atışmalar yaşandı. Hakaretten, tehditten kendi aralarında davaları da oldu. Bu da yetmedi sanık tarafı çocuğa iftira attı. Bize hakaret ve tehdit etti diye çocuğa dava açtılar ve çocuk bu süreçte bir de suça sürüklenen çocuk olarak yargılandı” dedi.

SADECE İMZA VERMEK YETMİYOR

Çocuk istismarının önüne geçilebilmesi için yeni düzenlemeler getirilmesi gerektiğini ifade eden Tekin, “Keşke bu tür cezalarda bir takip sistemi de olsa. Çünkü bu sanıklar başkalarına karşı da aynı tutumu gösterebilirler. Bu tür cezalarda özellikle çocuğa taciz suçlarında bir takip sistemi olmalı. Çocuk istismarcılarının çocukların olacağı yerlerde gezmemesi, çocuklarla iç içe olacağı işlere getirilmemesi gibi farklı uygulamalar olmalıdır. Sadece imza vermek yetmiyor. Çocuklar koruyan, bütüncül kuralların olması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.