Geri göndermelerde yöntem: Baskıyla 'rıza' belgesi

Suriyelilere yönelik geri göndermelerin İzmir’de sıklıkla yaşandığını belirten Avukat Eda Bekçi, bunun için rızaya dayalı bir işlem uygulandığını söyledi. Geri gönderme politikasının sonuçlarına dikkat çeken Bekçi, “Kalıcı bir yurt bulma arayışı onları eskisinden daha tehlikeli daha pahalı yollara itecek” dedi

Haber Giriş Tarihi: 26.07.2019 07:35
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.ilksesgazetesi.com
Geri göndermelerde yöntem: Baskıyla 'rıza' belgesi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Suriyeli mültecilerin, İçişleri Bakanlığı talimatıyla geri gönderildiğine dair bilgiler kamuoyunun gündeminde. Geri göndermeler Suriyelilerde büyük bir kaygı uyandırırken; mültecilerle ilgili çalışma yapan kurumlardan tepkiler artarak devam ediyor. Geri göndermelerin ilk olmadığını belirten Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden (Mülteci-Der) Avukat Eda Bekçi, yasadışı geçişlerin yoğun olduğu İzmir’de geri göndermelerin sıklıkla yaşandığını söyledi. Yabancıların sınır dışı edilmelerinin 676 Sayılı KHK ile başlayan yasal değişiklik süreci ile oldukça kolay ve keyfi bir hal aldığını kaydeden Bekçi, son dönemde rızaya dayalı bir geri gönderme işlemi uygulandığını ifade ederek, “Suriye savaş bölgesi olduğu için oraya Suriyeliler sınır dışı edilemezler. Bunun tek bir yöntemi var o da kendilerinin buna rıza göstermesi. Ancak bu rıza belgelerinin baskıyla imzalatıldığını düşünüyoruz. Pek çoğu bu şekilde beyan veriyor” dedi. Bekçi ayrıca, geri gönderme politikası sonucu olarak yasadışı sınır geçişlerinin artacağına dikkat çekerek, “İnsanlar kendilerine kalıcı bir yurt bulma arayışına girecekler ve bu onları eskisinden daha tehlikeli daha pahalı yollara itecek” ifadelerini kullandı.



YENİ DEĞİL, KEYFİ BİR HAL ALDI
Geri göndermelerin ilk olmadığını belirten Avukat Eda Bekçi, yasadışı geçişlerin yoğun olduğu İzmir’de geri göndermelerin sıklıkla yaşandığını belirterek, “Aslında uygulama yeni değil. İzmir’de düzensiz geçiş bölgesi ve büyük kapasiteli bir geri gönderme merkezi var. Mültecilerle Dayanışma Derneği ve şahsım serbest avukat olarak; yıllardır sınır dışı işlemlerine tabi tutulan Suriyeli ve diğer geleneksel mültecileri izliyoruz. İzmir Barosu’na da son 5 yılda bin civarında göç ve iltica alanında görevlendirme yapıldı. Bu görevlerin çoğu, sınır dışı kararlarının ve idari gözetim kararlarının iptali yönünde. Sınır dışı kararı verilen yabancıların büyük kısmı Suriyeliler. Suriyelilerde son dönemlerde rızaya dayalı bir geri gönderme işlemi yaşanıyor. Suriye savaş bölgesi olduğu için oraya Suriyeliler sınır dışı edilemezler. Bunun tek bir yöntemi var o da kendilerinin buna rıza göstermesi. Ancak bu rıza belgelerinin baskıyla imzalatıldığını düşünüyoruz. Pek çoğu bu şekilde beyan veriyor. Sanılanın aksine pek de elini kolunu sallayarak, çekirdek yiyerek plajlarda gezmiyorlar. Yabancıların sınır dışı edilmeleri 676 Sayılı KHK ile başlayan yasal değişiklik süreci ile oldukça kolay ve keyfi bir hal aldı.”
 
‘UYUM YILI’ SÖYLEMDE KALDI
Hükümetin mültecilere yönelik politikalarında söylem değişikliği olduğunu ifade eden Bekçi, şunları söyledi: “Türkiye’nin mülteci politikası, 2011 yılında savaşın patlak vermesinin ardından birkaç yıl süren açık kapı politikası dışında belirsizlik ve tutarsızlıklarla dolu. Açıkçası Türkiye, bu süreci politikasızlıkla yönetti. Oysa böylesi yoğun yabancı nüfusu gerek kamuda gerek sosyal hayatta pek çok farklı disiplinin, ortak bir akılla, göç politikaları ve siyaseti ile belirlenmiş hedeflere doğru çalışmasını ve göçü yönetmesini gerektirir. Şimdi ne değişti ve ne amaçlanıyor bilmiyorum ancak bildiğim mültecilerin, Türkiye’nin iç/dış politikasında yaşanan en ufak bir dalgalanmadan büyük yara aldıkları ve politik malzeme edilmekten usandıkları. ‘2019 yılı uyum yılı’ ise, tamamen sözde kalmış bir ifade. Alanda aktif çalışan bir avukat olarak, uyuma dair hiçbir çalışmaya rastlamadım. Aksine yabancı düşmanlığı ve bir arada yaşamayı gittikçe daha da imkansızlaştırıcı nefret dili ve söylemini körükleyici söylemlere şahit olduk.”



HUKUKA AYKIRI
Geri göndermelerin Türkiye’nin taraf olduğu Cenevre Sözleşmesi’ne, iç hukukumuzda düzenleme getiren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na doğrudan aykırı olduğunu dile getiren Bekçi, “Yakın zamanda İç İşleri Bakanlığı ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yapılan geçici koruma altındaki Suriyelilere yönelik açıklamalar, taraf olduğumuz 1951 Tarihli Mültecilerin Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi ve 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslarası Koruma Kanunumuz ile garanti altına alınmış Geri Göndermeme İlkesi’nin ihlali anlamına gelmektedir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 4. Madde ile geri göndermeme ilkesi;  ‘Bu kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez’ şeklinde düzenlenmiştir. Suriye Arap Cumhuriyeti halen savaşın ve sıcak çatışmaların devam ettiği insanların hayatı ve hürriyetinin risk altında olduğu bir bölgedir. Her ne sebeple olursa olsun mültecilerin ülkelerine geri dönmeye mecbur bırakılmaları taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuz gereği mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

ESKİSİNDEN TEHLİKELİ YOLLARA İTECEK
Belirsizlik ve hukuki güvencesizliğin Suriyelilerin korku ve kaygı durumunu daha da arttığını kaydeden Bekçi, “Her şeyden önce can güvenliği riski, insanları hala savaşın devam ettiği İdlib’e bile sınır dışı etmek ölümün kucağına atmak demektir. Suriye halklarının can,  mal, namus ve hürriyet güvenliği yoktur. Yine aile bireylerinden yapılacak sınır dışı işlemleri ailelerin bölünmesi bakıma muhtaç eş ve çocukların babalarında ayrı kalmaları anlamına gelecektir. Sınır dışı işlemi ayrıca beraberinde 1 ila 5 yıl arasında ülkeye giriş yasağı ve yeniden Türkiye’ye geldiğinden geçici korumadan faydalanama gibi sonuçlar doğuracaktır. Geri gönderme politikası sonucu olarak yasadışı sınır geçişleri artacak. İnsanlar kendilerine kalıcı bir yurt bulma arayışına girecekler ve bu onları eskisinden daha tehlikeli daha pahalı yollara itecek” açıklamasında bulundu.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.