Çiftçinin küstüğü tarla hobi bahçesi oluyor

Şehirden kaçan insanların sığındığı hobi bahçelerinin çoğalmasının nedenlerinden birini tarımdan para kazanamayan çiftçilerin toprağını satmak zorunda kalmış olması olarak belirten İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hakan Çakıcı, bu durumun sektöre dönüştüğünü belirterek “rant var” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 08.07.2024 11:59
Haber Güncellenme Tarihi: 01.08.2024 14:27
Kaynak: MUHABİR BERKAY ERDEN
Çiftçinin küstüğü tarla hobi bahçesi oluyor

Muhabir Berkay Erden/ İzmir’de artan göç ve ekonomik koşulların da etkisiyle hobi bahçesi arayanlara ve hobi bahçesi işletenlere her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. İzmir Ziraat Mühendisleri Odası başkanı ve İzmir Valiliği toprak koruma kurulu üyesi Dr. Hakan Çakıcı, hobi bahçelerinin tarım arazilerine verdiği zararlar açısından ele aldı. Paylaştığı görüşlerinde konunun ekonomik, sosyolojik ve yasal boyutlarına değinen Çakıcı, hobi bahçelerinin Türkiye’deki gelişimini anlatarak başladığı konuşmasında şu sözleri söyledi:

Artışın en büyük etkeni pandemi

Hobi bahçelerinin Türkiye’deki gelişimi hakkında görüşlerini aktaran Oda Başkanı Çakıcı, pandemi sürecinde insanların hobi bahçelerine olan taleplerinin arttığına değinerek; “Özellikle büyükşehirlerde, büyükşehirlerin civarlarında tarım alanlarının tarım dışına çıkartıldığını görüyoruz. Tabi hobi bahçesi diye çıkmasa da bir kooperatif kuruluyor büyük bir parseli normalde 5493 sayılı yasa gereği bölemezsiniz. Yasada bunun kuralları var meyve bahçesi, zeytinlik, 5 dekar, 50 dekar ve benzeri diye ayrımları var. Yani kendinize göre parselleyemezsiniz araziyi böyle olunca kendi aralarında paylaşıyor insanlar. Bunların içinde tarım yapmayı düşünen var bir kısmı da hani tarım yapınca eşyalarımı koyarım mantığıyla depo yapıyorlar aslında bu da yasak yasa gereği. İnşaat zaten bağ evi gibi villa gibi yapmanız zaten yasak zaman içerisinde insanlar buraları bu şekilde yavaş yavaş kapatıyorlar. Bu büyük bir sorun. Nereden çıktı bu hobi bahçeleri dersek; belki bir 15-20 yıllık mazisi var ama çoğunlukla pandemi dönemi arttı. İnsanların şehir dışında bir yer edineyim karmaşadan uzaklaşayım ya da işte hobi olarak tarım yapayım düşüncesinden doğdu” şeklinde konuştu.

Hobi bahçesi toplantısına emlakçılar ilgi gösterdi

Hobi bahçeciliğinin bir sektöre dönüştüğünü aktaran Çakıcı, oluşan bu sektör sonucunda tarım arazilerinin rant ve yatırıma kurban gittiğini belirterek şu sözleri kullandı; “Geçenlerde İzmir Ticaret Odasında bir toplantı yapıldı hobi bahçeleri ile ilgili ama katılanların çoğu emlakçıydı. Çünkü konu ‘tarım alanları nasıl tarım dışına çıkarılır’ şeklindeydi. Hatta ben sosyal medyada görüyorum bazı içerik üreticileri tarım arazisine nasıl imar yapılır onu anlatıyorlar işte yasadaki açıkları falan anlatıyorlar. Böyle bir sektör oluştu çünkü rant var bunun üzerine gitmeye çalışıyorlar veya insanlar şehir merkezinden bir mülk alamadıkları için ellerindeki bütçeyle oralardan bir mülk edinmeye çalışıyorlar.

İstanbul’dan çok göç geliyor

Belirli bir gelir seviyesinin üzerinde olan kişilerin İstanbul’dan uzaklaşarak İzmir’de sakinlik arayışıyla tarım arazilerine yatırım yaptığını belirten Çakıcı, “Sonuç olarak bizim için tarım arazilerinin tarım alanlarının dışına çıkmasını önlemek çok önemli. Tarım arazisi, tarım arazisi olarak kalmak zorunda. Bu sadece gıda üretimini engellemekle kalmıyor aynı zamanda çevre kirliliği, su kullanımı gibi pek çok sıkıntı doğuruyor. Özellikle İzmir’de çok büyük bir sorun çünkü İzmir dışarıdan göç alıyor. Bu gelen göç ise çoğunlukla İstanbul’dan belirli bir gelir seviyesinin üstündeki kişiler oluyor. Yani sanayileşme için çalışacak bir nüfus gelmiyor parası olan insan geliyor bu yüzden Menderes, Çeşme gibi yerlerde inanılmaz bir yağma var tarım alanlarında, zeytinliklerde. Bunlar tarımsal üretimi kısıtlayan şeyler o hobi bahçesinde yaşayan kişiler ‘ben burada tarım yapıyorum’ dese bile sonuçta ürün özellikleri göz önüne alınarak yapılan bir tarım değil. Ovanın en verimli yerine zeytin ektiğiniz zaman bu kolaya kaçmak oluyor tarımsal ürün dengesini bozmuş oluyorsunuz. Son geldiğimiz dönemde ekonomik olarak maliyetlerin çok yükselmesi tarımsal ürünlerin şehir merkezine mümkün olduğunca kısa zamanda ulaşması lazım nakliye ve üretim masraflarını göz önüne alırsak böyle düşününce de şehrin çevresindeki tarım alanları çok kıymetli oluyor. İzmir bu konuda çok şanslı bir şehir aslında Ödemiş, Tire, Menderes, Menemen çok verimli araziler buradan her türlü ürünler elde ediliyor bu mesafelerden İzmir’e ürün gelmesi kolay ama biz buraları kaybedersek daha uzak yerlerden bu ürünler gelecek ve bu bir maliyet demek o yüzden buraları korumak zorundayız” şeklinde konuştu.

Bunları kim yıkacak?

Dr. Hakan Çakıcı, yasalara ve yasaların uygulamalarına değindiği açıklamasında özellikle yasaların uygulanması konusunda sıkıntılar olduğunu belirtti. Çakıcı yıkım kararını uygulamakta belediyelerin zorlandığını ifade ederek şu sözleri söyledi; “Korumakla ilgili kanunlarımızda var 5403 sayılı toprak koruma kanunumuz var pek çok kanun var ama bunlarla da mücadele edilemiyor kanunlar var ama ne kadar uygulanıyor takip ediliyor diye düşünürsek burada büyük bir sıkıntı var. Denetleme, kontrol konusunda çok sıkıntı var.  Tarım arazisine bir yapı yapacaksanız izin alma durumundasınız. Ama tabi izin alınarak bu tarz yapıların yapılması mümkün değil ve var olanların da yıkılması lazım. Buradaki esas sıkıntı kim yıkacak? Bu büyükşehirlerde özellikle belediyelerin görevi ilçelerde de ilçe belediyelerinin görevi ama bu yıkımlar ülkemizde büyük sorun bunu başkanlar ile görüşünce belediyenin imkanları belli ihale açtıkları zaman ise ihaleye kimsenin katılmadığını söylüyorlar yani yıkım yapmak zor. Son dönemlerde bazı yerlerde yıkım yapmaya çalışıyorlar ama ne kadar etkili onu sormak lazım”

Yasak değil düzenleme

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı açıklamasında hobi bahçelerine yaklaşımda Avrupa’daki uygulamaları örnek göstererek yeni bir düzenleme yapılabileceğini aktardı. Başkan Çakıcı açıklamasında, “Hobi bahçeleri ile ilgili ayrı bir düzenleme yapmak lazım. Toprak koruma yasasının içindeki yasaklamadan ziyade bununla ilgili belli planlamalar yapılmalı belki bunlar ile ilgili yerler de ayrılmalı. Yurt dışına baktığınız zaman bunlar var mülk sahibi olarak değil de kiralayarak belediyenin gösterdiği yerlerden bu şekilde böyle şeyler yapılabilir aslında diye düşünüyorum madem böyle bir istek var ama bu tarım yapma isteğinden ziyade insanlarda kırsalda bir mülk sahibi olmak hatta eldeki bir miktar parayı değerlendirebilmek son dönemde olan bu” sözlerini kullandı.

Çiftçi para kazanabilseydi arazisini satmazdı

Üreticinin artan maliyetler karşısında zor duruma düştüğünü aktaran oda başkanı çiftçinin düşen gelirleri karşısında arazisini artan fiyatlardan satmaya direnemediğini söyleyerek şu şekilde konuştu; “Tarım bitmiyor ama zorlaşıyor özellikle kırsal diye nitelendiremediğimiz mahalle dediğimiz yerlerde mesela Menderes örneği taşınmazın değeri tarım arazisi değerinden çok oranın mülk değeri, arsa değeri üzerinden oluşmuş durumda. Oradaki çiftçi de gelir elde etmekte zorlandığı için arazisini satıyor. Tarla fiyatından çok daha yüksek bir fiyata sattığı zaman gelir elde ediyor. İnsanların bunu bir yatarım aracı olarak görmesi sorun. Aynı şekilde yazlıklar da böyle Çeşme’ye Seferihisar’a baktığınız zaman zeytinlikler yazlık baskısı altında. Çiftçi para kazansaydı arazisini satmazdı arazisi de çok fazla değerlendiği için çiftçi buna karşı koyamıyor.”

Zararlarını sürekli anlatmak lazım

Vatandaşların tarım arazilerinin önemi hakkında sürekli bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizen Çakıcı,  “Her zaman tarım ülkesiyiz dedik ama biz tarımın değerini varken ulaşamadığımız zaman öğrendik bu pandemi sürecinde bunu hissettik. O ana kadar böyle bir bilinç yoktu bir yerde birileri bir şeyler üretiyor biz de gidip onu pazardan alıyorduk, paramız varsa alıyorduk gibi bir düşünce vardı. Şimdi 10 kişi 20 kişi bir tarım arazisini alıp bölüşünce ne sonuçları olacak bunu düşünmemiz lazım Eskiden en azından kamu spotları oluyordu artık böyle bir şey kalmadı. Sigara sağlığa zararlıdır nasıl kamu spotuyla insanlara devamlı aktarıyorsak, bunu da aktarmamız lazım” diyerek açıklamalarını sürdürdü.

Ovanın ortasına sanayi kuruluyor

Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımında hobi bahçelerinden başka sorunlar da olduğuna dikkat çeken Çakıcı, kamunun da bu konuda hataları olduğunu söyleyerek şu ifadelerde bulundu; “Aslında tarım arazilerinin tarım dışına çıkmasında hobi bahçeleri bu işin bir kısmı. Sanayi tesisleri var, soğuk hava depoları var. Artık tarım yapmak hem maliyet açısından zorlaşıyor ve hem de iklim krizi yüzünden zorlaşıyor bu yüzden küçücük bir arazi bile kıymetleniyor tarım yapabilmek için. Siz buralara inşaat yaptığınız zaman orada tarım yapıp beslenemiyorsak bunun bir değeri yok. İnsanlara bu bilinci aşılamak lazım. Kamu da buna çok dikkat etmiyor olmadık yerlere olmadık tesislerin izni veriliyor. Ovanın ortasına sanayi bölgesi kuruluyor. Biz bunun mücadelesini Menemen’de veriyoruz serbest bölge ile mücadele ediyoruz. Çeşme turizm projesini mahkemeye verdik kazandık. Su olmayan yerde golf sahaları var zaten kısıtlı olan suyu çim alanlarda kullandıracağım diyorsunuz. Şöyle bir yanlış yapıldı hep madencilikle tarım alanları hep çekişme halindedir. Buna hep gelir olarak bakılır birim alanda madencilikten elde edilen gelir zeytinden elde edilenden fazla gibi bir matematik hesabı yapılır ama ileriye dönük bakınca bu hesap böyle olmaz.”

Tunç Soyer’i zor ikna etmiştik

İzmir’in tarım arazilerinin korunmasında yerel yönetime sorumluluklar düştüğünü aktaran Çakıcı, İnciraltı’na dikkat çektiği konuşmasında, “Hobi bahçeleri artma yolunda ilerleyebilir bunda ülkenin ekonomik durumu da önemli. Şunu anlıyorum bu insanların içinde tarım yapmak isteyerek gelenler olabilir. Ama bir de mülk edinme, elindeki parayı değerlendirmek isteyen insanlar var. Bunlar dönemsel şeyler. İzmir kıymetli Türkiye’de büyükşehir olmasına rağmen tarımsal üretimde üst sıralarda bir şehir. Büyük ovalarımız ve havzalarımız var 5 milyonluk şehri besleyecek potansiyeli var. Bu özelliği kaybetmememiz lazım. Özellikle yerel yönetime çok görev düşüyor. Yerel yönetimler bunu sürekli gündemde tutmalı ama tabi imar planları olsun şehirleşme olsun hep bir çatışma var. Biz Tunç Soyer’i zor ikna etmiştik İnciraltı konusunda. Şimdi yine Balçova Belediye Başkanı ile sıkıntımız var. Cemil Tugay da çelişkili konuşmalar yapıyor. Madem büyükşehir yasası tarımla ilgili görevler de verdi belediyelere tarım ofisleri açıldı o zaman temel amaç toprağı korumak olmalı” diye konuştu.

Kendi haklarımızdan çok tarım arazilerini koruyoruz

Ziraat Mühendisleri Odası olarak tarım arazilerinin korunmasına çok önem verdiklerini belirten oda başkanı meslek odası olmanın ötesinde mücadele ettiklerini aktararak açıklamalarını şu şekilde sonlandırdı; “Ziraat mühendisleri odası olarak en çok mücadele ettiğimiz konu bu biz meslek örgütüyüz aslında ama 10 tane dava açıyorsak 9 tanesi tarım alanlarının korunmasıyla alakalı bu da çok enteresandır mesleki haklarımızla ilgili de pek çok mücadele veriyoruz ama Türkiye’de 27-28 tane şubemiz ve temsilciliklerimiz var her yerde yaptığımız mücadele bu. Menemen’de serbest bölge davası, Çeşme’de turizm davası, İnciraltı’nda davamız sürüyor. Bireysel olarak bilir kişiler olarak mahkemelere destek veriyoruz. Çoğunlukla mücadelemiz bu yönde.”

Kaynak: BERKAY ERDEN

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.