TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘Kirada yüzde 25’ tepkisi: Yargı bu yükü kaldıramaz!

Uyuşmazlık davalarında patlama yaşatan yüzde 25 kira artışı düzenlemesinin uzatılmasına tepki gösteren Akgün, kiracılar ile ev sahiplerinin yeniden karşı karşıya geleceği uyarısında bulundu. Av. Özkılınç ise “Yargının böylesine bir yükü kaldıramayacağını düşünüyorum” vurgusu yaptı

Haber Giriş Tarihi: 25.04.2023 03:37
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
‘Kirada yüzde 25’ tepkisi: Yargı bu yükü kaldıramaz!

ÇAĞLA GENİŞ/ÖZEL HABER

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, konutlarda kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan ve 1 Temmuz’da sona erecek olan düzenlemeyi uzatacaklarını duyurdu. Ev sahipleri ve kiracıları karşı karşıya getiren hatta kira uyuşmazlığı davalarında ciddi artış yaşanmasına sebep olan düzenlemenin uzatılması yeni tartışmaları beraberinde getirdi. İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, “Bu kesinlikle bir felaket olur. 1 yıldır kavga etmeyen mülk sahibi ve kiracı kalmadı. Kiracılar ve mülk sahipleri birbirlerine düştü. Burada adaletsizlik ve kişinin tasarruf hakkına müdahale var” derken, Avukat Onur Özkılınç ise “Yüzde 25’lik artışın devam etmesi durumunda yargının böylesine bir yükü kaldıramayacağını ve yargılamaların sürüncemede kalmasına sebebiyet vereceğini düşünüyorum” sözleriyle kararı eleştirdi.

ADALETSİZLİK SÖZ KONUSU

Tartışmalı kararın kiracılar ile ev sahiplerini yeniden karşı karşıya getireceğini savunan İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, “Bu kesinlikle bir felaket olur. Doğru bir hamle değil. 1 yıldır kavga etmeyen mülk sahibi ve kiracı kalmadı. Kiracılar ve mülk sahipleri birbirlerine düştü. Yalanlar, baskılar, silahlar, tehditler… Kişilerin tasarruf hakkını engelliyorlar. Bunun süresini uzatırlarsa ciddi adaletsizlik gündeme gelir. Aynı binada bir daireden 10 bin lira kira alınıyor, diğerinden 3 bin lira alınıyor. Burada bir adaletsizlik ve kişinin tasarruf hakkına müdahale var. Bankalardaki kur garantisinde fakirden alıp zengine verirken buna bir şey demiyor, ülkedeki enflasyonu düşürüp vatandaşa stabil hale getirmiyor. Ciddi bir adaletsizlik söz konusu. Zaten o kadar çok kira uyuşmazlığı davası açıldı ki! Hatta kira anlaşmazlıklarında arabulucu devreye sokacağız diye açıklama yapmışlardı. Hal böyleyken yine yüzde 25 sınırına devam edeceğiz diyorlar. Tabii ki kiracılar zor durumda, ucuz daire bulmaları lazım. Ama siz kişilerin ucuz barınma haklarını sağlayamıyorsanız o zaman bir aciziyet söz konusu ve bunu mülk sahiplerine yüklemeye çalışıyorlar. Bunu adaletli bulmuyoruz” dedi.

KİMSE UYMAK İSTEMİYOR

Kiralık ev piyasasında fiyatların daha da artacağını ve insanların evlerini kiraya vermek yerine satmaya yöneleceğini dile getiren Akgün, “Şu an elimde hiç kiralık daire yok. Birçok kişi evini kiraya vermek yerine satmak istiyor. 33 yıldır gayrimenkul sektöründeyim, günde en az 20 kişi ‘Mülk sahibim beni tehdit ediyor’, ‘İhtar çekti’, ‘Evi boşaltmamı istiyor’ diye geliyor. İnsanlar çaresiz. Çoğu bu baskıya dayanamıyor. Zaten yüzde 25 sınırının uygulanma oranı yüzde 50 bile değil. Kira artışlarını baskı kurarak ortalama hale getiriyorlar yine. Kimse yüzde 25 sınırına uymak istemiyor. Kiracı ile ev sahiplerini karşı karşıya getirmede bir numaralı isim sayın bakan. Boşatılan daireler reel piyasa ne ise o anki arz talep dengesine göre yüksek kiraya veriliyor. Bunu niye işyeri için de getirmiyorlar madem? Esnaf birer birer iflas ediyor. Yüzde 25 sınırının stabil hale gelmesi kira artışlarının önüne geçemez. Yabancıların satın aldığı konutlar gayrimenkul alımında fiyatları artırıyor. Ya da yüksek bedeller ödeyip ev kiralıyorlar. Bir artı bir daireler 8-10 bin lira oldu. Eski bina, içi bakımlı daire 15 bin lira! Talebin artmasının devamında arzın oluşmamasından ve üretimin az olmasından dolayı fiyatlar yükseliyor. Hükümetin konut kredi faizlerini yüksek tutup veya kredi vermemesinden kaynaklanıyor. Piyasada satılık konut arzı çok fazla kiralık konut yok. Arz talep dengesinde bir dengesizlik var” ifadelerini kullandı.

YARGI BU YÜKÜ KALDIRAMAZ

Yüzde 25’lik sınır sebebiyle çıkan kira uyuşmazlıkların geçtiğimiz 1 yılda yargıya büyük yük bindirdiğini söyleyen Avukat Onur Özkılınç ise, “11.6.2022 tarih ve 31863 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7409 sayılı Kanunun 4. maddesiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Geçici 1. madde eklenmiştir. Bu maddeye göre, 11.6.2022 ila 1.7.2023 tarihleri arasında yenilenen konut kiraları bakımından kira artışlarına yönelik olan üst sınır, tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık değişim oranlarının ortalaması yerine yüzde 25’lik sabit bir oran olacağı belirlenmişti. Ancak, iş yeri kiralarında, geçici 1. maddeden de anlaşılacağı üzere, bu oran uygulanmadı ve tüfe üst sınır olarak uygulanmaya devam etti. Bu durum, geçtiğimiz bir yılda, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirdi. Aldığı kiranın az olduğunu düşünen ev sahipleri, tahliye ve taahhüt tarihleri boş olarak kira sözleşmesi hazırlanırken kiracılara imzalattıkları tahliye taahhütnamelerini doldurup, hukuki girişimlerde bulunmaya başladılar. Şu ana kadar olan yüksek yargı kararları çoğunlukla, tarihi sonradan doldurulan tahliye taahhütnamelerini geçerli sayıyor. İmza atan kiracı yönünden, açığa atılan imzaya katlanma yükümlülüğü olarak değerlendiriliyor. Her ne kadar, kiracı-ev sahibi uyuşmazlıkları yargı yoluna taşınsa da, özellikle Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görev alanına giren tahliye ve kira tespit davaları bakımından, dava dilekçesinin verildiği tarihten 9-10 ay sonrasına dahi duruşma günü verildiği oluyor. Bu durum, uzun süren süreçte her iki tarafın da belirsizlik ve huzursuzluk yaşamasına sebebiyet veriyor. Yargı önüne gelen uyuşmazlıklarda, bir tarafın anayasa ile korunan mülkiyet hakkı, diğer tarafın yine anayasamızla koruma altına alınmış olan barınma hakkına yönelik bir talep söz konusu oluyor. Bu durum, günden güne şehirlerde yaşamayı zorlaştırmakla birlikte, yüzde 25’lik artışın devam etmesi durumunda yargının böylesine bir yükü kaldıramayacağını ve yargılamaların sürüncemede kalmasına sebebiyet vereceğini düşünmekle birlikte, her iki tarafı da tatmin edecek ortak bir formülün bulunması gerektiğini, ancak bu formülün ‘yasak’-‘sınır’dan ziyade, her olaya farklı uygulanacak belirli nisaplarda olması gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.