TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

JESDER’den eleştirilere net yanıt: JES’lerin tarıma zararı yok

‘Jeotermal enerji santralleri tarım arazilerine zarar veriyor’ şeklindeki eleştirilere net bir şekilde cevap veren JESDER Başkanı Şentürk, “Bunların hepsi kulaktan dolma bilgi. JES’lerin tarımsal faaliyetlere zarar verdiğini gösteren bilimsel bir veri yok” dedi

Haber Giriş Tarihi: 10.12.2022 08:09
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
JESDER’den eleştirilere net yanıt: JES’lerin tarıma zararı yok

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER

Türkiye’nin jeotermal enerjide çok güçlü bir potansiyeli var. Ege Bölgesi bu potansiyelin hayata geçtiği çok önemli bir coğrafya. Ülke çapında çalışmakta olan 32 adet jeotermal santrali bulunuyor. Bu 32 santralin çok büyük bir bölümü söz konusu bölgede yer alıyor. Ege Bölgesi aynı zamanda Türkiye’nin çok verimli tarım bölgelerinin başında geliyor. Özellikle bölgede yetişen incir ve üzüm sadece Türkiye’nin değil, dünyanın dört bir yanına ihraç edilen, katma değeri yüksek tarımsal ürünler. Bu ürünlerin ihracatından ülkeye her sene ciddi rakamlarda döviz giriyor. İşte bir tarafta jeotermal enerji, öbür tarafta ise verimli tarımsal araziler… Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI AZALTIYOR

Jeotermal Enerji Santrallerinin (JES) ülke ve bölge ekonomisi ve enerjisine katkılarından bahseden Şentürk, jeotermal enerjinin ülke içindeki varlığına da dikkat çekti. Şentürk, “Jeotermal enerji yenilenebilir enerji kaynaklarından olup, ülkemizde oldukça yüksek bir potansiyele sahiptir. Her ne kadar toplam net potansiyel bilinmese de ilerleyen zamanlarda detaylı fizibilite çalışmaları ile hesaplanabileceğini öngörmekteyiz. Jeotermal enerjinin şu anki durumuna bakacak olursak; toplamda 35 lisanslı santralimiz ile 1686 MW’e kurulu güce sahibiz. Aralık 2021 yılı verilerine göre jeotermal kaynaklardan elektrik üretimimiz 10.096 GWh’tır. Bu da demek oluyor ki; elektrik üretimimizin ortalama yüzde 4’ü jeotermal kaynaklardan elde ediliyor. Jeotermal enerjinin yenilenebilir bir enerji kaynağı olması sebebi ile enerjide dışa bağımlılığımız ortalama yüzde 5-6 dolaylarında azalmakta. Yani jeotermal santrallerin olmadığı bir durumda doğalgaz ithalatımız 852 milyon dolar artmış olacaktı. Bu kapsamda tüm dünyada desteklenen yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye özelinde de destekleniyor olması bizleri enerjide çok daha verimli hale getirecektir. Ayrıca jeotermal santrallerin 7/24 elektrik üretimi ile arz güvenliğinin bulunması diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından da ayrışan bir nokta. Bölge ekonomisine katkılarına bakacak olursak santrallerimizin veya jeotermal kuyuların bulunduğu yerlerde çeşitli iş birlikleri ile konut ısıtma yapılabiliyor. Sera ısıtmasından, meyve/sebze kurutmacılığında fayda sağlanabiliyor. İzmir Balçova bunun en iyi örneklerinden biridir. Keza termal turizm ve bölgesel istihdama katkısı da göz ardı edilmemelidir” dedi.

HEDEFİMİZ 500 BİN KONUTU ISITMAK

Meclise sevki beklenen Isı Kanunu ve gerekli teşviklerle konut ısıtmada ülke genelinde kapasiteyi 500 bin konuta çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Şentürk, “Genel olarak ülkemizde 160 bin konut, 4 bin dönüm sera jeotermal enerji ile ısıtılmakta ve ortalama 5 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. Ayrıca inşası devam eden toplamda 13 bin dönüm TDİOSB sera alanının tamamlanmasıyla bu bölgelerde de ortalama 15 bin kişiye istihdam alanı yaratılabilecektir. Meclise sevki beklenen Isı Kanunu ve gerekli teşviklerle konut ısıtmada kapasitemizi 500 bin konuta çıkarmak hedeflerimiz arasındadır. Geçtiğimiz yıl Turizm Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile de sağlık turizmi kanun kapsamına alınmıştır. Bu yenilik vasıtasıyla hali hazırda yaz aylarında Seferihisar, Bodrum, Marmaris gibi turizm yörelerinin kış aylarında da turizme açılması büyük bir avantaj sağlayacaktır. İzmir özelinde ise; Seferihisar da 12 MW’lık bir santralimiz bulunmakta. Bir önceki soruda bahsettiğimiz üzere Balçova’da konut ısıtmasında faydalanıyoruz, Karşıyaka için de bir ısıtma projesi bulunmakta. Aynı zamanda termal turizmde alanında da faaliyet gösterilmektedir. Kısaca İzmir, jeotermal enerji ve direkt kullanımı açısından elverişli bir bölge diyebiliriz” ifadelerine yer verdi.

ENERJİ BAĞIMSIZLIĞIMIZA KATKI

Jeotermal enerjinin ülkenin enerji bağımsızlığına ciddi katkı sağladığını belirten Şentürk, “Ülkemizin yerli yenilenebilir enerji kaynaklarından maximum düzeyde faydalanmak, enerji bağımsızlığımıza katkı sağlayacaktır. Ayrıca enerjide dışa bağımlılık oranımızın azalmasıyla gerek elektrik üretiminde gerekse konut ve sera ısıtmasında doğalgaz ve ithal kömüre olan bağımlılığımız da gün geçtikçe azalacaktır. Jeotermal enerjiye olmasın diyebilmek için ispatlanmış bir zararın gösterilmesi gerekir ki jeotermal kaynakların hiçbir tarımsal faaliyete zararı olmadığı gibi jeotermal kaynaklı suların kullanımının yaygınlaşmasıyla ülkemizin tarımsal üretimine büyük katkılar sağlayacağı aşikârdır. Bunların ülkemize sağlayacağı maddi faydaları da ayrıca göz önünde bulundurmamız gerekir. Hali hazırda rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji santrallerine müsait bir coğrafyaya ve iklim şartlarına sahipken, yerli enerji kaynaklarımızı kullanmadan veya onları desteklemeden, jeotermal olmasa da olur düşüncesine elbette katılmamaktayız. Fosil yakıt kullanım oranını azaltmak, iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunmak, enerji maliyetlerini düşürerek tüketiciye daha az maliyetli enerji sunmak hem devletin hem de üreticilerin amacı olmalıdır” diye konuştu.

JES’LERİN TARIMA ZARARI YOK!

‘Jeotermal enerji santralleri tarım arazilerine zarar veriyor’ şeklindeki eleştirilerle ilgili de konuşan Şentürk, “Dernek olarak kurulduğumuz günden bu yana biz bu eleştirilere sürekli maruz kaldık. Bunun için çeşitli raporlarla ispat yöntemlerine gittik. Birçok projede yer aldık. Üniversitelerle birlikte çalıştık. Bunun yanında ilgili devlet kurumlarıyla mevzuat düzenlemelerinde bulunuyor, gerekli denetimlerin sağlanmasına bizzat yardımcı oluyoruz. İstikrarlı bir şekilde numuneler veriyor ve değerlerimiz kontrol ediliyor. Bu şartlar altında jeotermal elektrik santrallerinin çevreye zararlı olduklarına dair söylemleri kulaktan dolma bilgilerin çokluğuna ve jeotermal enerji hakkındaki bilginin az olmasına bağlıyoruz. Malumunuz dernek olarak ulaşabildiğimiz alan çok yaygın olamıyor. Bu sebeple de Bakanlık nezdinde bilgilendirici kampanyaların yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

17 BİN DÖNÜM SERAYLA EKONOMİYE BÜYÜK KATKI

Şentürk, “Yukarıda da bahsettiğimiz üzere toplamda ortalama 17 bin dönüm serayla ekonomiye milyonlarca dolarlık katkı sağlayacağımız öngörülmekte. Isı kanunuylabirlikte de konut ısıtmacılığı ön plana çıkacak ve yaygınlaşacak. Verimli kullanılması ve teşviklere beraber de ülkemizde en az 500 bin konut ve 50 bin dönüm sera hayata geçirilebilecektir. Bu sebeple jeotermal santrallerin ve direkt kullanım tesislerinin tarıma zararlı olduğunu, ürün kalitesini düşürdüğü gibi söylemlerin oldukça yersiz ve dayanaksız olduğu kanaatindeyiz” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.