TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Geçmiş ve gelecek bağı ölçüsünde varız

Bir gezi kitabı ve tarihi romanıyla Türk insanının bugünü ve geçmişiyle olan bağlarını daha da sıkılaştıran Yazar Onur Çimen, “İnsan geçmişiyle geleceği arasında kurduğu bağ ölçüsünde hayatta vardır” dedi

Haber Giriş Tarihi: 27.10.2022 12:43
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Geçmiş ve gelecek bağı ölçüsünde varız

TANER UYANIKER- RÖPORTAJ

Yazar, gezgin ve mühendis olan kültür insanı arkadaşım Onur Çimen ile hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Doğu Ekspresinde Bir Kedi ve Akdeniz Kanatlarımın Altında iki kitabı yayınlanan Çimen, hayatına ve hayata dair sorularımızı cevapladı.

Merhaba Onur nasılsın? Daha önce ilk kitabını çıkardığında gazetemizde kitabınla ilgili güzel bir röportaj yapmıştık. Gerçi şu an ikinci kitabın da var hatta üçüncü için de çalıştığını biliyorum ama ben bu sefer sana dair bir röportaj yapmak istedim. Kitaplardan daha çok tarih ve kültür sevgisi nereden geliyor biraz bundan bahseder misin?

Öncelikle ikinci kez bana gazetende yer verdiğin için çok teşekkür ederim. Evet, o zaman daha ilk yazın tecrübemdi ve meslek hayatımın da başlarındaydım. Şimdi ise ikinci kitabımla birlikte köşe yazarlığı da yapmaktayım ve tabii ki meslek hayatım sayesinde bazı değerlerin de zihnime oturması da kolaylaştı. Bu anlamda kitaptan ziyade hayata dair sohbet etmek bana da ayrı bir keyif verecektir. Ben Erzurum doğumluyum. Çocukluğum çoğunlukla Konya, Karaman ve Ermenek bölgesinde geçti. Biz özellikle Antalya ve Mersin arasında kalan bölgeye Taşeli diyoruz. O bölgenin insanları da tarihte Karamanoğulları diye geçiyor. Tabi Atatürk’ün annesinin ve babasının Karamanoğulları’ndan olması beni zaten bölgesel tarihe yöneltmişti. Kendim de Konyalı bir ailenin çocuğu olduğum için kültürel olarak da bir aidiyet taşımaktayım. Bunun yanı sıra milli mücadelenin Sivas ve Erzurum’dan başlaması ve kendimin de Erzurum doğumlu olması sebebiyle oraları da sadece Cumhuriyet dönemi değil her anlamda tanımak için ilk kitabımın içeriği olan gezi yazılarımı çalışarak, araştırarak ve öğrenerek derlemiştim. İkinci kitabımı da ilk anda bahsettiğim şekilde doğal olarak Türk beylikleri üzerine yazmıştım.

KÜTÜPHANELERDE VAKİT GEÇİRDİM

Evet, çocukluk döneminden sonra lise ve üniversiteyi İzmir’de okudun. Peki, İzmir sana ne kattı ve şimdiki yaşantınla eğitimini ve uğraşlarını nasıl sentezleyebiliriz?

Ege üniversitesi Kimya Mühendisliği mezunuyum. Haklısın aslında ergenlik dönemi ve üniversite hayatı gerçek anlamda kişileri yönlendirici bir etkiye sahip oluyor. Bunu şöyle söyleyebilirim. Çocukken tabi o dönem pek imkan olmadığı için daha çok kütüphanelerde vakit geçiyordu ya da işte çocukluk arkadaşlarımızla ortak etkinlikler yapıyorduk. Şimdi Büyükşehir’e gelince bu tip imkanlar genişledi. Daha güzel kaynaklara, kitaplara erişmeye başladık. Üniversiteye başlayınca öğrenci toplulukları bana o çocukken filiz halinde olan sosyalliğimi daha da geliştirme imkanı verdi ama bunu mümkün oldukça üretime döndürmeye çalıştık. Tiyatro kolektifi, satranç kolektifi, meslek kolektifi gibi oluşumlarla insanlarla paylaşımı devam ettirdik. Şimdi ise elimden geldikçe bireysel olarak çabalar devam ediyor. İş hayatı tabi eskisi kadar özgür bırakmıyor insanı.

Meslek hayatından bahsedersek onun katkısını nasıl söyleyebiliriz?

Ben 5 senedir Türkiye Şeker Fabrikaları bünyesinde çalışıyorum. Tabi fabrikalar çoğunlukla Orta Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde olduğu için bazen fiili bazen de görevlendirme usulü farklı fabrikalara gidiyoruz. Bu ister istemez o bölgenin insanlarının yapılarından, kültürlerinden etkilenmene sebep olabiliyor ve civar şehirleri de daha rahat gezip görebiliyorsun. Bir de bunun yanında Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş her ne kadar kamu kurumu olsa da üretim tesisi olduğu için masa başından ziyade sahada olduğun bir çalışma alanı. Bu sana farklı dinamikler kazandırıyor. Onun dışında öğrenciliğim ve özel sektör yaşantımda da meraklı olduğum için çalıştığım fabrikalar mesleki olduğu kadar kültürel de beni beslemiştir. Bir de insan geçmişiyle geleceği arasında kurduğu bağ ölçüsünde hayatta vardır ve bu şekilde hayata tutunur.

KALICI BİLGİ VURGUSU

Son olarak geçmiş ve gelecek demişken nasıl bir dünya bizi bekliyor? Bu konuda düşüncelerin nelerdir?

Eskiye göre yaşam daha hızlı akıyor ve bunu yönetebilenler daha fazla başarılı oluyor. Teknoloji her şeye egemen ve sana her şeyi kolaylıkla sunuyor ama sen mi teknolojiye hakimsin yoksa teknoloji mi sana hakim bunu irdelemek lazım. Bilgiye ulaşmak çok kolay ama eskiden olduğu kadar kalıcı değil. Onun için çabuk ama bir o kadar da kalıcı bilgiye ulaşıp onu üretime döndüren milletler yeni dünyada daha başarılı olacak.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.