TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eşler birbirinin ibadetlerinden sorumlu mudur?

Yazının Giriş Tarihi: 08.08.2023 07:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.08.2023 07:37
Eşler birbirinin ibadetlerinden sorumlu mudur?

İslam’a göre herkes yaptıklarından sorumludur. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değildir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurulmaktadır: “Hiçbir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiçbir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz)” buyrulur (Fatır, 35/18). Aynı şekilde İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür” (Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet buna delildir. Buna göre, kişi ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde (emr-i bi’l- ma’ruf) bulunmaktır. İnsanın emr-i bi’l-ma’rufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygamber’e de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “(Önce) en yakın akrabanı uyar” buyurmuştur (Şuara, 26/214). Buna göre, karı koca birbirinin ibadetinden sorumlu değildir. Taraflardan birisi bu ibadeti ihmal ederse diğeri ona nasihat eder. Ancak bundan dolayı bir günahı olmaz.

Işın tedavisi gören bir hasta gusül ve abdestini nasıl alır?

Dinin emrettiği konular hususunda Allah insanlara zorluk yüklememiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurulmaktadır: “Allah, kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara, 2/286) “Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur.” (Fetih, 48/17) Dolayısıyla ışın tedavisi gören bir kimse vücuduna su değmemesi gerekiyorsa tabiî ki değdirmeyecek abdest ya da gusül için su yerine teyemmüm yapacaktır. Bu, Allah’ın biz kullarına verdiği bir kolaylıktır. Ama ışın tedavisinin uygulandığı bölge çok küçük bir bölge ise ve vücudun geri kalan bölümlerinin yıkanması zarar vermeyecekse o bölge bir sargı ile sarılır ve diğer yerler yıkanır. Tabii bunun şartı tedaviye zarar gelmemesidir. Herhangi bir zarar gelecekse teyemmüm almak yeterlidir.

Ölü için yas tutmak caiz midir?

Ölen bir dost ya da akraba için yas tutmak, üzülmek, hüzünlenmek dinen caizdir. Hatta kişinin acısını açığa vurup ağlaması ve gözyaşı dökmesi de caizdir. Nitekim Hz. Peygamber de oğlu İbrahim ölünce ağlamış, yine can çekişmekte olan kızının oğlu kendisine arz edilince, gözlerinden yaşlar boşanmıştır. Sebebi sorulunca da “Bu Allah’ın rahmetidir, onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah ancak merhametli olan kullarına merhamet eder.” Buyurmuştur. (Buhari, “Cenaiz” 43.) Ölünün arkasından ağlamak ve yas tutmak caiz olmakla beraber Allah’ın takdirine karşı çıkmak ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka-paça yırtarak ağlamak, isyan içeren sözler sarf etmek caiz değildir.

Günün Ayeti

Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar. Duhan, 44/51.

Günün Hadisi

İhtiyacını insanlara arzedip onlardan çare bekleyenin dertleri asla bitmez. Derdini Allah’a açanların ise er ya da geç Allah’tan bir çıkış yoluna ve ferahlığa kavuşacakları muhakkaktır. (Tirmizi, “Zühd”, 18.)

Günün Sözü

Dünyada kalacağın kadar dünyan için, ahirette kalacağın kadar da ahiretin için çalış. Süfyan Sevri

Günün Duası

Ya rabbi bugün evimle, işimle, hayatımla ilgili doğru kararlar vermemi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Marifetullah Nedir?

Allah’ı Kur’an’ın bildirdiği gibi tanıma, sıfatlarını, isimlerini ve bunların sonsuz kemalde olduğunu bilme, İlâhî hakikatlere vakıf olma, şeklinde özetlenebilir.

Günün Nüktesi

Allah’tan Kork ve Sabret…

Enes bin Mâlik’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, çocuğunun mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti.

Ona:

“-Allah’tan kork ve sabret!” buyurdu.

Kadın:

“-Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir” dedi.

Kadın, Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Hz. Peygamber’in kapısına koştu.

Özür beyan etmek üzere Hz. Peygamber’e:

“-Sizi tanıyamadım.” dedi.

Hz. Peygamber de:

“-Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır.” Buyurdu. (Buhârî, Cenâiz 32)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.