Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre; adolesan (ergenlik) dönemi genel olarak kızlarda 10, erkeklerde 12 yaşında başlayan ve yaklaşık olarak 5-6 yıl süren; çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanabilir. Bu dönem, gençlerde fiziksel ve cinsel gelişimle birlikte psikososyal olgunlaşmayla başlayan ve bireye özgükimlik ve karakter yapısının şekillenmeye başladığı, ergenlik döneminden, erişkinliğe geçiş sürecini kapsayan yaşam süreci olarak tanımlanabilir.
Yaşam şartlarının hızla değişmesi, gündelik hayatta sıkça rastlanan dengesiz ve sağlıksız beslenme alışkanlığıyla birlikte, bilişimsel ve teknolojik gelişmelerin de kısmen payının bulunduğu, fiziksel aktivite yetersizliği nedeniyle, son yıllarda adolesan (ergenlik) döneminde birçok sağlık sorunu gözlenir haline gelmiştir. Bu sorunlarergenlik çağlarında her ne kadar ciddi hastalık semptomları (bulguları) göstermese de, ileri yaşlarda ve erişkinlik yıllarında yaşanabilecek çok önemli sağlık problemlerine zemin hazırlayabilmektedir. Bu sorunların en başında, adolesan (ergenlik) dönemi obezitesinin görülme sıklığı dikkat çekmektedir ve bu sağlık problemi ileri yaşlarda dolaylı veya dolaysız olarak birçok kronik hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Adolesan (ergenlik) döneminde görülebilecek olan birçok sağlık problemi arasında, özellikle son yıllarda aşırı kilo ve obeziteprobleminin görülme sıklığı giderek artması, ileri yaşlarda görülmesi olası olan hipertansiyon (yüksek tansiyon), tip 2 diyabet ( şeker hastalığı), kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) hastalıkları, özgüven kaybı ve depresyon gibi bazı sosyopsikolojik sorunlarının ve bazı kanser tiplerinin ortaya çıkmasından sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle ergenlik döneminde görülebilecek olan aşırı kilo ve obezite sorunun çözümünde, sağlıklı ve dengeli beslenme programlarıyla birlikte düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının kazanılması büyük önem taşımaktadır. Adolesan (ergenlik) dönemindeki gençlerin gelişimlerini destekleyebilecek sportif etkinlikler, onların beyinsel, ruhsal ve bedensel sağlıklı gelişimini olumlu yönde etkileyebileceği bilinmektedir. Birçok bilimsel çalışmada, ergenlik dönemde yapılan düzenli fiziksel aktivitelerin, gençlerin ileri yaşlarda, mental (zihinsel), bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı bir birey olmasında çok önemli rol üstlendiğini açığa çıkarmaktadır.
Spor ve fizik aktivite, çocukluk çağından itibaren bireyin fiziksel kapasitesi, psikolojik dengesini, sağlıklı düşünce gelişimini sağlayan aktiviteler bütünü olarak tanımlanabilir. Çocukluk çağında başlaması gereken fizik aktivite çalışmaları özellikle okul çağının ilk yıllarında, çocukların vücut parçalarını kullanmayı ve önemli hareket örneklerini ayırt etmeyi ve mekanik prensipleri öğrenmeyi, kurallara göre davranmayı, denge ve zamanı, alanı kullanma gibi deneyimleri kazanabilecekleri “hareket eğitimi” programlarıyla başlamalıdır.
Ergenlik dönemimde kazanılacak olan fiziksel aktivite alışkanlığının psikososyal etkilerini konu alan klinik çalışmaları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda, çocukluk döneminde başlayan hareket eğitimi sonrasında belirlenen sportif branşlarda yürütecekleri sportif aktivitelerin gençler için en uygun egzersiz alışkanlığı kazanım modeli olduğu vurgulanmaktadır. Bu tarz bir çalışmayla branş seçimi gerçekleştirildiğinde, çocuklar ve gençler; atletizm, yüzme, yürüme, jimnastik, voleybol, basketbol, tenis vb. aktiviteler arasında, kendi anatomik ve fizyolojik özelliklerine göre en uygun spor dallarında gelişim gösterebileceklerdir.
Birçok bilimsel araştırmada, ergenlik döneminde kazanılacak olan fiziksel aktivite alışkanlığı, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam davranışlarının, ergenlik döneminden sonraki erişkinlik yılları için de sağlıklı bir yaşamın temellerini oluşturacağına dikkat çekmektedir. Sonuç olarak, birçok bilimsel çalışmada gösterildiği gibi ergenlik döneminde kazanılacak olan düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı, sağlıklı, dengeli beslenmeyle birlikte yaşanacak olan sağlıklı bir adolesan (ergenlik) döneminin, yetişkinlik dönemindeki yaşam sağlığının korunması adına çok olumlu katkılar getireceği gözden uzak tutulmamalıdır.