Ülkemizde ne yazık ki eğitim her geçen gün niteliğini yitiriyor. Bunların başlıca nedeni ise bir olay olduğunda gözden ilk çıkarılan eğitimin olması olduğunu söyleyebiliriz. 2020 yılında pandemi zamanında başlayan uzaktan eğitim süreci 6 Şubat depreminden sonra da devam etti. Daha sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan üniversitelerin hibrit eğitim sistemine geçebileceğini okullara isteğe bağlı gidileceğini söyledi. Yani kısacası istersen gel, istemezsen gelme mantığı oluştu. Bu kararı alırken şehir dışında ki öğrencileri düşündünüz mü? Hiç sanmam. Evlerini kapatan onlarca öğrenci vardı mağdur oldular. KYK yurtlarında kalan öğrenciler ise yurtlarına geri dönemedi belki de bu yüzden uzaktan eğitimi tercih etti. Peki ya sizce Üniversitelerin alt yapısı uzaktan eğitim vermeye yeterli mi? Pandemi zamanında yaşanılanları hatırlarsak pek de yeterli olduğu söylenemez.
***
Şu anki sistemin ise hem öğrenciyi hem öğretmeni zorladığını görebiliyoruz. Öğretmenler hem yüz yüze eğitim verirken hem de online eğitim verdiklerini söylüyorlar. Bir öğrenciden aldığım duyuma göre ise sınıflarda 5 kişi oluyormuş. Bu sistem uygulanmaya başladığından itibaren öğrencilerin verimli eğitim aldıklarını düşünüyor musunuz? Peki ya bu sistem karşısında öğretmen ne kadar nitelikli eğitim verebilir. Bu süreç hem öğrenciler hem de öğretmeneler adına zorlayıcı bir süreç oluyor. Nitekim ülkemizde eğitim her geçen gün eğitim önemini yitiriyor gençler ise bu yüzden önünü göremiyor şu an birçok gencimiz yurt dışına nasıl giderim diye düşünüyor. Belki de depresyon yaşıyor. Her geçen gün ‘Gelecek Kaygısı’ yaşayan gençlerimiz artıyor fakat bu ülkenin genç beyinlere ihtiyacı var. Cahiliyete artık bir dur demeli! Gençlerimize nitelikli eğitim vererek gelecek kaygılarını yenmeyi öğretmeliyiz.