10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün bayram olmaktan çıktığını söyleyen İGC Önceki Dönem Başkanı Misket Dikmen, “Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” dedi
Haber Giriş Tarihi: 10.01.2023 14:30
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
BURAK AKDEMİR
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Önceki Dönem Başkanı Misket Dikmen, Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla önemli mesajlar veren Dikmen, “Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 25’i işsizse, gazetelerin ayrışması bu kadar keskin ise şapkayı önümüze alıp, oturup düşünmemiz gerekiyor. Medya içerisindeki gazete, televizyon, radyo kendini yok ediyor ya da yok ediliyorsa düşünmemiz lazımdır. Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” dedi.
YAKIŞTIRAMADIĞIMIZ BİR GİDİŞTİ
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün bayram olmaktan çıktığını söyleyen Dikmen, Türkiye’de gazetecilerin işten çıkarılması, işsiz kalması ve yaşadıkları sıkıntılarla mesleklerini yürütmeye çalıştığına dikkat çekti. Sözlerine haber izlediği sırada polislerce gözaltına alınan ve dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe’yi anarak başlayan Dikmen, “Kendisi çok donanımlı ve çalışkan bir gazeteciydi. Metin’in ölümü yüzümüzü kızartan ve yakıştıramadığımız bir gidişti. Haber peşindeyken gözaltına alınarak daha sonra da ‘duvardan düştü’ denildi. Bütün açıklama bu olabilir mi acaba? Hangisinde gerçekten insanların vicdanını tatmin eden adalet duygularının güçlenmesini sağlayan duygular oldu da Metin’in gidişi de böyle bir gidiştir” sözlerini kullandı.
ÇÖZÜLMEZ YUMAK HALİNDE
“Türkiye’de gazeteciler çalışamıyorlar. Çağdaş bir ülke sistemine yakışır düzende çalışamıyorlar” diyen Misket Dikmen, şunları da ekledi: “Türkiye’de çalışan gazetecilerin yaklaşık yüzde 25’i işsiz ve yüzü aşkın İletişim Fakültesi ve istihdam sıkıntısı var. Dolayısıyla bu durum çözülmez yumak halindedir. Gazetecilerin yıpranma payı hakkına ilişkinde ciddi baskı politikaları uygulanıyor. Dünyada madencilikten sonra yıpranma payı en yüksek mesleklerden biridir. Basında çalışan kişilerin yıpranma hakkı basın kartı gibi ipotek altındadır. Ciddi baskı ve yıldırma politikası izleniyor. Çağdaş bir ülke olduğunu iddia eden bir ülke için kabul edilemez. Bizler de mücadele içerisinde örgütlü desteğimizle var olacağız.” Dikmen son olarak, “Olumsuzluklara rağmen geleceğe dair içim umut dolu” diyerek, “Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 25’i işsizse, gazetelerin ayrışması bu kadar keskin ise şapkayı önümüze alıp, oturup düşünmemiz gerekiyor. Medya içerisindeki gazete, televizyon, radyo kendini yok ediyor ya da yok ediliyorsa düşünmemiz lazımdır. Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” bilgisini paylaştı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün bayram olmaktan çıktığını söyleyen İGC Önceki Dönem Başkanı Misket Dikmen, “Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” dedi
BURAK AKDEMİR
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Önceki Dönem Başkanı Misket Dikmen, Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla önemli mesajlar veren Dikmen, “Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 25’i işsizse, gazetelerin ayrışması bu kadar keskin ise şapkayı önümüze alıp, oturup düşünmemiz gerekiyor. Medya içerisindeki gazete, televizyon, radyo kendini yok ediyor ya da yok ediliyorsa düşünmemiz lazımdır. Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” dedi.
YAKIŞTIRAMADIĞIMIZ BİR GİDİŞTİ
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün bayram olmaktan çıktığını söyleyen Dikmen, Türkiye’de gazetecilerin işten çıkarılması, işsiz kalması ve yaşadıkları sıkıntılarla mesleklerini yürütmeye çalıştığına dikkat çekti. Sözlerine haber izlediği sırada polislerce gözaltına alınan ve dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe’yi anarak başlayan Dikmen, “Kendisi çok donanımlı ve çalışkan bir gazeteciydi. Metin’in ölümü yüzümüzü kızartan ve yakıştıramadığımız bir gidişti. Haber peşindeyken gözaltına alınarak daha sonra da ‘duvardan düştü’ denildi. Bütün açıklama bu olabilir mi acaba? Hangisinde gerçekten insanların vicdanını tatmin eden adalet duygularının güçlenmesini sağlayan duygular oldu da Metin’in gidişi de böyle bir gidiştir” sözlerini kullandı.
ÇÖZÜLMEZ YUMAK HALİNDE
“Türkiye’de gazeteciler çalışamıyorlar. Çağdaş bir ülke sistemine yakışır düzende çalışamıyorlar” diyen Misket Dikmen, şunları da ekledi: “Türkiye’de çalışan gazetecilerin yaklaşık yüzde 25’i işsiz ve yüzü aşkın İletişim Fakültesi ve istihdam sıkıntısı var. Dolayısıyla bu durum çözülmez yumak halindedir. Gazetecilerin yıpranma payı hakkına ilişkinde ciddi baskı politikaları uygulanıyor. Dünyada madencilikten sonra yıpranma payı en yüksek mesleklerden biridir. Basında çalışan kişilerin yıpranma hakkı basın kartı gibi ipotek altındadır. Ciddi baskı ve yıldırma politikası izleniyor. Çağdaş bir ülke olduğunu iddia eden bir ülke için kabul edilemez. Bizler de mücadele içerisinde örgütlü desteğimizle var olacağız.” Dikmen son olarak, “Olumsuzluklara rağmen geleceğe dair içim umut dolu” diyerek, “Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 25’i işsizse, gazetelerin ayrışması bu kadar keskin ise şapkayı önümüze alıp, oturup düşünmemiz gerekiyor. Medya içerisindeki gazete, televizyon, radyo kendini yok ediyor ya da yok ediliyorsa düşünmemiz lazımdır. Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesek de, içim umut dolu” bilgisini paylaştı.
Son Girilen Haberler
Müge Anlı’daki skandalda Aile Bakanlığı devreye girmişti: 8 yaşındaki Melodi için karar verildi!
Umut Yetkin'in Müge Anlı'nın programına konuk olup paylaştığı yürek sızlatan hikayesi, Türkiye'nin her köşesindeki izleyicileri derinden etkiledi. Yetkin, kaçırılan eşi Tuğçe ve 19 yaşındaki oğlu Mustafa tarafından alıkonulan 8 yaşındaki kızı Melodi'yi kurtarmak için çaresizce mücadele etti. Bu trajik durum, birçok kişinin gözyaşlarına boğulmasına sebep oldu. Küçük kız, nihayet devlet himayesine alındı ve bu dramatik hikaye ülke gündemine oturdu. Programda Tuğçe'nin babasının da katılımıyla yaşananlar daha da karmaşık bir hal aldı.
Hastane güvenliği için hastane polisleri olsun
İzmir Şehir Hastanesi’nde meydana gelen saldırı teşebbüsü hakkında Kaynak, hastanelerin müdahale yetkisi olmayan güvenlik görevlilerine değil hastane polisine emanet edilmesi gerektiği vurguladı
Tek-Art Holding'den eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz’ın vefatıyla ilgili açıklama
Tek-Art Holding’den eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz’ın vefatıyla ilgili açıklama yapıldı