Geçen hafta Türk markası olarak tasarlanan ve üretilen araba hayalinin gerçekleşeceğine tanık olduk. Togg otomobilinin seri üretiminin yapılacağı Gemlik Kampüsü’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılış töreniyle arabalar tanıtıldı. Togg’un elektrikli araç olarak iletişim çağının gereği olan hareketlilik ve mobiliteye uygun olarak tasarlanmış, otomobilden daha fazlası olarak üçüncü bir yaşam alanı konforunu sağlayacağı açıklandı. Bu üretime bir yandan destek verenler, diğer taraftan eleştirenlerin yorumları sanki araba üretimi konusunda tarihsel geçmişimizle tekrar yüzleşmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Togg’un lansmanından sonra yapılan yorumlar taraflar ve karşıtlar olarak sanki bir dejavu duygusu uyandırıyor. 1961 yılında da “Devrim” markası olarak ilk kez yerli bir araba üretilmiş, fakat tanıtım etkinliğinin heyecanından olsa gerek siyah arabaya yeterli yakıt koyulmamıştır. Tanıtım günü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in bindiği araba 100 metre gittikten sonra durmuştur. Ertesi gün basında “Devrim 100 metre gitti durdu” manşetleri muhalif kesimin olumsuz düşüncelerini destekler nitelikte ilk Türk üretimi arabanın alay konusu olmasına adeta çanak tutmuştur. “Meyve veren ağaç taşlanır” yaklaşımı mı galip gelmişti, yoksa O yıllarda bir otomobil markasının seri üretim, dağıtım, bayilik hizmetleri, bakım hizmetleri ve yedek parça üretimini uygulanabilir bir şekilde hayata geçirmek mi kolay olmamıştı bilinmez, bu hayal başka bahara kalmıştı. Devrim arabasını Eskişehir’de müzede ziyaret ettiğimizde “ahhh keşke” dediğimiz, içimizde ukde kalan bir umudun temsilcisi olarak belleklerde yer almıştı.

Togg’un elektrikli araç olarak tüm organizasyon planları düşünülerek hayata geçmesi elbette sevindirici bir gelişmedir. Türkiye’de bazı yabancı markaların üretimi yapılıyor ve insan kaynağı konusunda ciddi bir tecrübe ve birikim söz konusudur. Togg, her ne kadar yerli bir marka olsa da tüm parçaları yerli üretim olamayacaktır. Muhalif bakış acısından parçaları tamamıyla yerli olmayan bir araç ne kadar yerli olabilir? Sorusu akla gelen ilk sorudur. Zaten üretimini yaptığımız yabancı marka araçların da parçaları global pazardan temin edilmektedir. Togg da parçalarının yarısını yine global pazardaki yabancı firmalardan sağlıyorsa ne kadar yerli demek doğrudur? Tüm bu soruları düz bir mantıkla düşünürsek haklı görmek zor değildir. Yaşadığımız çağın gereklerini düşündüğümüzde bu mantık hatalıdır. Artık global bir iletişim sistemi içinde yerli firmalarda tüm dünyaya ürettiklerini pazarlayarak global bir firma haline gelebilmektedir. Artık uzaktaki nesneleri, kişileri ve toplumları bir araya getirmek tek tuşla mümkündür. Bölgesel ve yerel pazar anlayışı yerini ulusal ve uluslararası ölçekte geçerli bir Pazar mantığına bırakmıştır. Kısacası dijital teknolojiler sayesinde mesafelerin kısalması küresel bir dünyada tüm üretici firmaları aynı evrenin parçaları olarak algılamayı gerektirmektedir. Ticari mantalite dünyanın bir ucundan diğer ucuna mesafe tanımaksızın kendi gerçekliğini yeniden inşa etmiştir. Elbette yerli üretim sanayinin yerel ölçekte gelişmesi başta istihdam olmak üzere ülke ekonomisi için çok önemlidir. Kendi kendine yeterli olmak ve ihraç yapar durumda olmak amaçtır. Bu bağlamda cesur ve yenilikçi olmak ilk adımdır. Togg’un başarılı bir üretim ağı ile hayata geçmesi, tüketici ihtiyaçları, talepleri ve duygularına yanıt veren bir ahlak ve kültür oluşturmayı başaran bir marka olması en büyük temennimizdir. Kaliteli bir marka olarak dünya çapında bir pazarda rüştünü ispat etmesi ülkemizin hem ekonomik gelişimine hem de kültürel olarak tanıtımına katkısı olacaktır. Bu bakımdan Togg Türk otomobil markası olarak marka ruhu ve değeri açısından sahip çıkılması gereken bir olgudur. Zira yerli ve ilk kez seri üretime girecek bir ürün olarak Togg’un başarısı Türk halkının zihninde duygusal bir değer taşımaktadır. Bu nedenle başarılı bir markalaşma için tutarlı marka değeri yaratmak çok önemlidir. Togg, tüketiciye ürün ya da hizmete ek olarak eşsiz bir deneyim ve his yaşatma vadiyle yola çıkmaktadır. Bir yandan hevesle Togg’u deneyimlemeyi beklerken, diğer yandan ülkemizde ve dünya pazarında başarılı ve aranan bir marka olmasını temenni ediyorum.