TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Depremzede Bozkurt: "Gelecekten umudum yok"

Depremde ailesinden 2 kişiyi kaybeden ve zor günler yaşayan depremzede Elif Bihter Bozkurt, “Bu yaşananlardan sonra sadece geçmişi özlüyorum. Gelecekten umudum yok” dedi

Haber Giriş Tarihi: 28.03.2023 06:54
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Depremzede Bozkurt: "Gelecekten umudum yok"

AYSELİN UZUN-RÖPORTAJ

Yüzyılın felaketi olarak akıllarda yer eden Kahramanmaraş merkezli depremlerden, 11 kent ve milyonlarca kişi etkilenmişti. Bu kentlerin arasında en çok hasar alan kentlerden biri de Hatay’dı. Hatay’da yaşayan ve ailesi göçük altında kalan Elif Bihter Bozkurt, babası ve ablasını kaybetti. Deprem gecesini ve sonrasını anlatan Bozkurt, çaresiz kaldığı o anları gazetemize anlattı. Bozkurt, “Enkazın başında beklemek de enkaz altında kalmak gibi acı veriyor. Yaşadığım en zor durumdu ve hiç bitmeyeceğinden eminim. Bu yaşananlardan sonra sadece geçmişi özlüyorum. Gelecekten umudum yok” diyerek ölümün soğukluğuyla tanıştığı anları aktardı.

Depremin ilk anlarında neler hissettiniz, yaptığınız ilk şey neydi?

Korku, telaş, ölüyorum hissi, pişmanlık, şok, mide bulantısı, baş dönmesi. Depremle beraber duvarlarımız patladı, binamızın yan yattığını düşündük, sırılsıklam yağmur sularının altında kaldık... Bitmek bilmedi yıkıldıkça yıkıldı, sallandıkça sallandık. Deprem yavaşladı, bittiğinden emin olduk ve yavaş hareketlerle önce eşim ardından ben ayağa kalktık. Sanki sallanan bir denge tahtasının üstündeymişiz gibi sallanıyorduk, bir yanlış hareketle yıkılacakmışız gibiydi. Evden çıkmamız gerekiyordu, ağır hareketlerle ilerledik, etraf karanlık, telefon yok cüzdan anahtar hiçbir şey yok. Önümüzü göremeden ilerlemeye başladık, dış kapıya yöneldik kapı açılmadı. Mutfağın perdesini açık bırakırdım genelde oraya yürüdük, uzaktan baktık karşı bina ayakta duruyor, demek ki biz de ayaktayız diye düşündüm. Kaçmamız lazım dedik ve tekrar kapıya yöneldik. Karanlıkta dışarıya çıkmaya çalışırken, bir yandan da, ailem kaçabilmiş midir acaba diye düşündüm. Kapıyı güç kullanarak açabildik. Pijamalarımızla sırılsıklam koşarak uzaklaştık ve gözüm ailemi aradı.

Deprem sonrasında ailenizin göçük altında olduğunu nasıl öğrendiniz, ilk tepkiniz neoldu?

Evden kaçıp, bahçeye çıktığımda ailemin beni orada bekleyebileceğini düşündüm ancak kimse yoktu. Her yerde çığlık sesleri vardı, yaralılar, yardım edin diyenler… Geri döndüm, Behzatoğlu apartmanı diye çığlık çığlığa kaldım. Burası diye 4 katlı apartmandan 2 kat gösterdiler bana. Bağırıyorum, ağlıyorum, Miraç, Fırat, Figen diye sesleniyorum sürekli.Bir yandan durmaksızın yağmur yağmaya devam ediyordu, eşim ailemin olduğu binaya doğru ilerledikçe bir korku kaplıyordu. Babamdan annemden ablamdan hiçbir iz yoktu. Eşimin ailesine de ulaşamıyorduk ya onlarda da aynı durumdalarsa diye çok korktum.

YALNIZ KALDIĞIMI O AN HİSSETTİM

Aileniz kaç gün enkaz altında kaldı ve bu süreçte neler yaşadınız?

Annem Figen Karaca, ablam Miraç Karaca ve babam Fırat Karaca enkaz altında kalmıştı. Annem depremden 12 saat sonra komşularımıza sesini duyurmuş. İsmini söyleyerek seslenmiş komşumuza. Oradan bir insan nasıl adını söyleyebilirdi ki diye şaşırdık duyunca. Sesini duyan komşularımız, annemi sağ salim çıkartmak için çaba harcamışlar ve annemi kurtarmışlar. Biz haberi aldığımızda annemin yanına gitmek istedik bulunduğumuz yere yaklaşık 10 dk. Yürüme mesafesindelerdi ancak oldukları yere ulaşmamız 1 saat sürdü. Annem kurtulunca ailemin geri kalanının da kurtarılacağını düşündük. Fakat çalışmalar zorlaştı, hava şartları zaman kaybettirdi, çok yağmur yağıyordu. Yağmur dinince enkazın olduğu alana gittik. Bağırdık, ses yok. Umut yerini bu sefer de umutsuzluğa bırakmıştı, yetmezmiş gibi yağmurdan ıslandık ve soğuktan titriyorduk. Bu sebeple Adana’ya diğer ablamın evine gittik. Bir şeyler yedik. Köy evindeydi ablamın ailesi akrabaları. Orada kaldık, uyuyamıyoruz zaten korkumuz çok fazla. Sürekli sallanıyor hissi. Gece ablam ve babamdan bir haber geldi güvenli bölgedeler diye. Sabah olmadan yola çıktık 4 gibi. Ne umutlarla. Gelen haberle hep beraber güvenli bölgeye gittik. Babamı ve ablamı aramak için. Ancak haber yalan çıktı. Babam ve ablam orada değildi. Hadi dedik eve bakmaya gidelim. Saatler sürüyor bunlar. En az 1 saat yürüme mesafesinde park edebiliyoruz aracı. Gittik baktık evde hiçbir değişiklik yok. Ailemin evinin üstüne devrilen apartmanda yangın başlamış. Baktık ablama ve babama. Yoklar ne ses var ne yardım. Hiçbir şey yok! Tekrar Adana’ya gittik annem dinlenmeliydi. Sabahı yine zor ettik. Erkenden çıktık yola. Yangın büyümüştü. Yangın ailemin apartmanına sıçramıştı. Bu böyle olmayacak dedik, bir şeyler yapmak zorundaydık. Paylaştık itfaiye lazım yangın var diye. Yok, ne itfaiye var ne bir yardım. Gönüllü genç bir ekip geldi akşam 8 gibi. Onlar baktılar apartmana yangın var, itfaiye arayalım dediler. Koşa koşa caddeye gittik, itfaiyelere derdimizi anlattık aldığımız cevap; bizim suyumuz yok. Biz arama kurtarma olarak geldik. Diğer itfaiye aracına gidiyoruz yine aynı. Polise gidiyoruz benim telsizim sadece ekibim için diyor. Hiçbir şey yapamadan geri döndük. Yangın sönmedi. Gözümüzün önünde ailemin apartmanı yanıyordu. İnsanlar bizim için çabalıyordu ama yok, ne gelen var ne giden. İtfaiye yok, AKUT, AFAD yok. Yardım hala gelmemişti üstelik apartmanımızın önünden geçen bu binadan uzak durun diyordu. İkindi vakti JAK ve AFAD geldiler. Ses dinlediler, içerde yaşayan varmış. Bize öyle ümit verdiler ancak yangın devam ediyor gitmek zorundayız dediler. Hiç kimse apartmana girmedi. Bir yandan üzülüyoruz. Her yerde battaniyelere sarılı ceset kokuları vardı. Korkunçtu. Birisi seslendi ‘Behzatoğlu apartmanı Bihter?’ diye. Benim dedim, kendilerini tanıttılar RİVA Arama Kurtarma Derneği (RAK-DER) gönüllü ekibiymiş. Arkadaşımın sayesinde bulmuşlar bizi. Bu apartman için geldim dediler ve ailenizi enkazın içinden çıkartmadan gitmeyeceğiz dediler. Çalışmalar başladı. Toplam 4 gün boyunca evimizde hiçbir çalışma olmadı ta ki RAK-DER gelene kadar. Cuma günü sabah saatlerinde çalışmaya başladılar. 10 Şubat saat 11.51’de babamın cansız bedenine ulaştılar. Bir battaniyeye sarmışlar. Teşhis yapmasını istediler ablamdan, ancak yüzünü göstermediler sadece elini gördük, dokundum öptüm. Ölüm soğukluğuyla o an tanıştım.

Ablanız babanızdan ne kadar süre sonra çıkarıldı?

Ablam Miraç için tüm gün bekledik, bir umut. O gün bitti, yangın bir yandan devam ediyordu. Bir yandan soğuk hava, bir yandan da babamın artık olmayışı, bizi çok yıprattı. Gece korkunç şeyler yaşadık, çok tekinsizdi ortalık, yağmalar oldu. Darplar oldu. Sinirlerimiz çok bozulmuştu, uykusuzduk. Gün ağarsın diye dua ettik durduk. Sabah oldu, cumartesi günü 11 Şubat. Ekip çalışmalara kaldığı yerden devam etti. Etrafımızdaki kokular dayanılmaz düzeye geldi. Ceset, moloz, tuvalet (hala ortada tuvalet yapılabilecek bir yer olmadığı için herkes kaldırıma bir enkazın yanına yapıyordu) kokuları. Çalışmalar devam ederken, saatler geçti ve canlı çıkanların sayısı azaldı. Bu sebeple de umudumuz azalmıştı. Bir süre sonra dış etkenlerin de etkisiyle, beynimiz bizimle oyun oynamaya başladı; acaba Miraç ablam çıktı mı? Acaba Miraç bir hastanede ve bilinç kaybı mı yaşıyor diye düşündük. Öğleden sonra, birini buldular, o apartman enkazında toplam 4 kişi vardı, çıkarılan kişiyi teşhis ettik, ablam Miraç’tı. Yine sadece elini görebildik. Bu sefer öpemedim, kan vardı elinde, kendisi kan görse bayılırdı… Annemin enkaz altında 12 saat boyunca konuştuğu Yaren’e ise hiç ulaşılamadı, çünkü evlerinde yangın vardı.

Arama kurtarma ekibi ne zaman geldi ve size donanım bakımından yeterli miydiler?

JAK ve AFAD 9 Şubat Perşembe günü ilk defa geldi. Ekipmanları da yoktu. Ekip gönderecek dediler ses var dediler ama göndermediler. Gittiler.

SAHİPSİZ CENAZELER GÜNLERCE BEKLEDİ

Hatırladığınız ve unutamam dediğiniz anlar hangileriydi?

Geç kalınmasını unutamam. Antakya ölüme terk edildi, günler geçti bir itfaiye gelmedi, babamın cenazesinde olamadım unutamam. Ölüm soğuğunu aklımdan çıkmadı. Hayat plan dinlemiyormuş, her şey sadece andan ibaretmiş. Son denen şey çok yakınmış bunu anladım. Benim gelin çıktığım arabanın arka koltuğunda cenaze aracı olmadığı için ablamın cenazesini taşıdık. Bu sırada sahipsiz cenazeler yol kenarında günlerce bekledi. Biz en azından cenazelerimizi defnettik diye şükrettik.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.