Yazımın en başında Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, çıkarılan depremin siyaseti olmaz tartışmalarına katılmayan biri olduğumu bildirerek başlamak istiyorum.
Depremin asıl siyaseti olur. Kabaca alınmayan önlemler, geç kalan müdahaleler… Hepsi siyasetin konusu. Bunu tartışmaya açmayın demek art niyetlilik olur.
Fakat şimdilerde konu bambaşka. Cumhurbaşkanlığı adaylığı mevzusu…
Hemen hemen tüm yayın organları bu konuyu tartışıyor.
Tartışılması normal de gündemin tek konusu yapmak normal mi?
Kusura bakmayın ama Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da, Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta, Şanlıurfa’da ve depremin etkilediği diğer illerde en sevdiklerini kaybedenler, evlerini barklarını kaybedip çadır kentlerde yaşamaya adapte olmaya çalışanlar çok önemsiyor mu Cumhurbaşkanının kim olacağını?
Bu eleştiri aynı zamanda medyaya…
Artık kendimize gelelim lütfen.
Tam 1 ay önce yaklaşık 13,5 milyon insanın yaşadığı 11 ili etkileyen, büyük bir deprem meydana geldi.
Arama kurtarma faaliyetleri yeterli olamadığı için insanlar enkazın altında günlerce bekledi, kimi donarak vefat etti.
Depremlerin yaralarını sarmak için, insanlara destek olmak için hepimiz elimizden gelen tüm yardımları o bölgeye gönderdik.
Depremin ardından insanlar kendilerine günlerce çadır ulaştırılmasını bekledi.
Giden yardımları yağmalamaya çalışan insanları gördük. En zor zamanlarda, yardıma ihtiyaç duyan bunca insan varken yapıldı bunlar.
Bazı aileler komple yok oldu.
Yetim kalan birçok çocuk kaldı. Bunların akıbeti halen tartışılıyor.
Şu an hijyen koşullarının tamamen sağlanamadığı bildiriliyor ve salgın hastalık riski yaşıyor bu insanlar!
Onun için lütfen gerçek gündemimize dönelim.
Aday belirleme işi çabucak halledilsin ve depremi en önemli gündem maddemiz yapmaktan çıkarmayalım.
Unutanlar için tekrar hatırlatıyorum. Bu ülkede büyük depremler oldu 1 ay önce ve bu depremlerin yaraları henüz sarılmadı.
Bunu unutmayın, unutturmayın!