TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bu köyde ölenlerin 10’da 8’i kanser!

Bir köy düşünün, sanayinin tamda içinde. Ve yine bir köy düşünün burada ölenlerin 10’da 8’i kanser… Ölüme yakın bir yaşam süren Horozgediği, eceliyle değil zehirlenerek yok oluyor!

Haber Giriş Tarihi: 27.09.2021 07:29
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Bu köyde ölenlerin 10’da 8’i kanser!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER

-Aliağa mezarlıkları kanser yüzünden ölenlerle dolu.

-Sanayi ve köy iç içe adeta. Ölüme yakın bir yaşam sürüyoruz. Köyde ölenlerin 10’da 8’i kanserden ölüyor.

-Köyde 35 yaşın altında kimse yok. Gençler çekti gitti.

- Şimdi gidin bir köylünün kapısını çalın hiçbiri konuşmaz. Çünkü vakti zamanında hepsi arsalarını sattı, fabrikalar öyle öyle kuruldu.

Bu sözler demir tozlarından dolayı hastalığa yakalanan ve 68 gün Ege Üniversitesinde tedavi gören 59 yaşındaki Özcan Bora’ya ait… Bora, Aliağa’ya bağlı Horozgediği Köyü’nün eski muhtarı. Köyün içerisine kadar giren ağır sanayi vatandaşı gün be gün zehirlerken, ölümler kaçınılmaz hale geldi. Burada neredeyse her 10 kişiden 8’i kanser. Fakat Özcan Bora dışında kimin kapısını çaldıysak sustular, açmadılar. Çünkü köyü kendi elleriyle zehirleyen köylünün ta kendisi. Arsalarını yüksek fiyatlara satarak demir-çelik fabrikalarının kurulmasına neden olan vatandaşlar, sessiz kalmaya ve toprak satmaya devam ettikçe Horozgediği yok oluyor. Gençler zaten köyü terk edip gitti. Kalanlar ise ‘eceliyle ölmek’ için dua ediyor… Köyde acı bir gerçek daha var ki görenleri hayrete düşürüyor. Yıllar önce Horozgediği’nde tarım yapan vatandaşların kapısında 1 ya da 2 tane kamyon var. Bu kamyonlarla sanayi atığı olan ve kanser riski oluşturan cüruflar taşınıp, dağlara götürülüyor. Kırsal dönüşümün yaşandığı köy, zincirleme bir zehirlenme olayıyla karşı karşıyayken, adeta bir Robin Hood gibi mücadele veren eski muhtar Bora, “Köyü kaldırın. Buranın başka kurtuluşu yok” diyor.

KÖYDE SAĞLIK GÖÇÜ YAŞANDI!

Aliağa ilçesine bağlı Horozgediği Köyü, 1970 öncesinde bağcılık, zeytincilik, tütün, pamuk, buğday, bahçecilik ve hayvancılıkla geçimini sürdürürken, Aliağa ağır sanayi bölgesi ilan edildikten sonra 1970’li yılların başında köy, sanayileşmeye başladı. Köy zaman içinde kurulan demir-çelik fabrikalarının ortasında kaldı ve kırsal dönüşüme uğradı. 1970’lerden sonra tarım alanlarının yavaş yavaş sanayi topraklarına dönüşmesiyle başlayan yoğun hava kirliliği ve buna bağlı olduğu düşünülen hastalıklar yüzünden, köyde sağlık göçü yaşandı. Sanayinin yarattığı hava kirliliği, köyün tüm ekolojik dengesini bozdu. Topraktaki bitki örtüsünden hayvanlara kadar tüm canlılar hastalandı ve köyde sıklıkla kanserden söz edilmeye başlandı… Köyde doğan ve halen orada yaşamını idame ettiren 59 yaşındaki Özcan Bora da yıllardır mücadele veren isimlerden biri. 99 yılında Horozgediği’nde muhtarlık yapan Bora, konuşurken dahi öksürüyor. Çünkü ağır sanayinin bedelini o da yaşadı.

SANAYİ VE KÖY İÇ İÇE

“Biz doğduğumuzdan beri burada pisliğin içerisindeyiz” diyerek sözlerine başlayan Bora, “76’da Ege Gübre kuruldu, ondan sonra hepsinin arkası geldi. Ben muhtar olduğum yıllarda da bu sorunlarla karşılaşıyorduk. Çevre kirliliği, Bakanlığın duyarsızlığı, çevre halkının duyarsızlığı köyümüzü zehirliyor. Burada çelikhanelerin atıkları var, bacaların pisliği var. Burada bize şu an en büyük zararı Ege Gübre veriyor. Sanayi ve köy iç içe adeta. Ölüme yakın bir yaşam sürüyoruz. Köyde ölenlerin 10’da 8’i kanserden ölüyor. Köyün yüzde 70 ila 80’i gırtlak kanseri, akciğer kanseri, kolon kanseri. Şu an köyde bulunan 4 kişi tedavi görüyor. Ses çıkaran sayılı insanlardanım. Hatta bir tek ben ses çıkarıyorum diyebilirim. Diğer herkes susuyor. Şimdi gidin bir köylünün kapısını çalın hiçbiri konuşmaz. Çünkü vakti zamanında hepsi arsalarını sattı, bu fabrikalar öyle öyle kuruldu, köy bu şekilde zehirlendi. Daha da satmaya devam ediyorlar. Satacak arsa kalmayacak sonunda. Adama, ‘Neden tarlanı satıyorsun?’ diyoruz, ‘Sizi ilgilendirmez, benim tarlam değil mi? Öldükten sonra çoluk çocuğuma bırakabileceğim bir param olsun’ cevabını veriyorlar” bilgisini paylaştı.

BU KÖYÜN VEBALİ SİZİN ÜSTÜNÜZE!

Şu an görev yapan köy muhtarı da kanser. Fakat kendisi bizlerle konuşmadı. Çünkü o da yakın zaman önce bir arsasını sanayi için sattı. “Ölüme bile bile lades yani…” ifadelerini kullanan Bora, “Köyde 35 yaşın altında kimse yok. Gençler çekti gitti. Saysanız 1 ya da 3 kişi ancak var. Onlarda maddi sıkıntılardan dolayı kaçıp gidemeyenler… İmkanım olsa ben de giderdim. Tedavi gördüm, ben de rahatsızdım. Demir tozlarından dolayı hastalığa yakalandım. 68 gün Ege Üniversitesi’nde yattım. Benim bu köyde bir karış toprağım yok. Fakat olsaydı da vermezdim bunlara. Dedemin köyde arsası var. Sanayinin oraya kadar girmemesi için eylem yaptım, mücadele gösterdim. Fakat akrabaların bir kısmı toplandı, demir-çeliğe gitti. ‘Yeri satacağız’ dediler, 560 bin TL’ye dedemin arsasını sattılar. Ama satarlarken halama söyledim, ‘Bu köyün vebali sizin üstünüze’ dedim. Şu an sülalede kimse benimle konuşmuyor” dedi.

ÇİFTÇİLİKTEN ‘ZEHİR ŞOFÖRLÜĞÜNE’

Önceden köyde tarım işinin yapıldığını hatırlatan Bora, son olarak şunları ekledi: “Geçimimizi onunla sağlardık. Ancak insanlar şimdi kamyonculukla yaşamını idame ettiriyor. Her evin önünde 1 ya da 3 tane kamyon vardır. Fakat bu kamyonlar ne taşıyor biliyor musunuz? Cüruf… Yani bizi zehirleyen fabrikaların zehirli atıklarını. O cürufları alıp dağa götürüyorlar, dağ oluşturuyorlar. Zehirden dağ… Akşam olunca da o zehirli kamyonlarla para için sattıkları, zehirledikleri köylerine geri geliyorlar. Nereden nereye değil mi? Tarımdan kamyonculuğa. Köy işte bu hale geldi. İmbat esti mi biz rahatız. Poyraz eserse köy tozdan, pislikten geçilmez… Ben emekliyim, kaçıp gitmek istesem, nereye, hangi parayla gideceğim? Burada öleceğiz işte. Öyle ecelimizle de değil, köyü, köylüyü satanlar yüzünden! Satacak arazi kalmadı… Şu an için köy adına yapılabilecek tek şey köyü kaldırmaları. Köyü kaldırın, başka bir yere taşıyın! Ne kadar acı değil mi? Geldiğimiz sonuç bu: Köyü kaldırın. Buranın başka kurtuluşu yok.”

MEZARLIKLAR KANSER HASTALARIYLA DOLU

DİSK Emekliler Sendikası Aliağa Şubesi Başkanı ve aynı zamanda CHP’den eski dönem meclis üyesi Sabahattin Yeşiltepe ise “Var olan kirliliği sadece bu köy değil, Aliağa da yaşıyor. Kanserden dolayı hasta olanlar Tepecik’e, Bozyaka’ya, Ege Üniversitesine yönlendiriliyorlar ve orada vefat ediyorlar. Ölüm raporları orada yazıldığı için de bu kişilerin Aliağa’daki kirlilik nedeniyle hayatını kaybettiği anlaşılmıyor. Bu raporlar ile gelip Aliağa’ya gömülüyorlar. Ölümü belirsizleştirerek ölüm oranlarının çok az olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Fakat Aliağa mezarlıklarının kanser hastalarıyla dolu olduğunu hepimiz biliyoruz. Köy ve sanayi dip dibe. Bunun sorumlusu en başta köylüler. Çözecek olan da köylüler. Karşıdaki güç bizden daha güçlü olduğu için ve daha fazla güce meyilli olduğu için insanlar para kazanma uğruna bilinçli kişileri de dinlemiyor. Eski muhtarımız Özcan Bey, Robin Hood gibi kendi savaşını verdi. Fakat baktı ki olmuyor, oluruna bıraktı. Ama biz ısrarla bu sanayileşmiş yerde en azından çevreci bir sanayi olmasını istiyoruz. Defalarca söyledik; bizler sanayiye karşı değiliz ancak doğru sanayiye! Buradaki insanlar, çalışanlar ölmesin. Haklarıyla kazansınlar, haklarıyla yaşasınlar. İnsanca yaşamlarını noktalasınlar” sözlerine vurgu yaptı.

BU KADAR MI HAİNSİNİZ?

Yeşiltepe, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Evet, Türkiye’nin yüzde 8 ila yüzde 10’luk ağır sanayisi Aliağa’da. Bu ağır sanayide insanlar ölüyor. Böyle olmasını istemediğimiz halde insanlar geçim sıkıntısı nedeniyle sessiz kalıyor! O sessizliklerinin karşılığını aldıklarını sanıyorlar. Fakat unutuyorlar ki geçmişleri ve gelecekleri yok oluyor. Buradaki köylüyü öldürmeden, tarımı yok etmeden de sanayi yapılabilir. Doğru bir sanayi ve planlamayla bu mümkün. Vahşi kapitalizmin bize verdiği o etkiyle inadına insanların ölümlerine dahi sessiz kalıyoruz. Meclis üyesiyken buraya geldiğimizde insanlar, ‘Kardeş burası benim toprağım, seni ilgilendirmez’ diyordu. Bunu bana söyleyen insanlar bugün sanırım hayatta değil ya da hastalıkla pençeleşiyor. Bunu anlatırken gurur duymuyorum, üzülüyorum. Ben yetkililere sesleniyorum. Eğer birazcık insani yapılarınız varsa, bir gelin, bir şeylere de ‘dur’ demeyi öğrenin. Para kazanmanın ötesinde insanca yaşayabilecek bir ortam sağlayın. Bu kadar mı hırslısınız, bu kadar mı para düşkünüsünüz, bu kadar mı hainsiniz?”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.