Barok müzikte bir Türk!

İzmir’de yaşayan 33 yaşındaki viyola sanatçısı ve akademisyen Barış Kerem Bahar, son dönemde İtalya ve Türkiye’de gerçekleştirdiği sanatsal çalışmalarla adından söz ettiriyor

Haber Giriş Tarihi: 23.03.49654 06:03
Haber Güncellenme Tarihi: 23.03.49654 06:03
ilksesgazetesi.com

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Küçük yaşlarda İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin çocuk korosuna girerek müzikle tanışan Barış Kerem Bahar, daha sonra tutkusu olan viyola ile yoluna devam etti. Eğitim için gittiği İtalya’da barok dönem ve barok arşe tekniği üzerine eğitimler alan Bahar, İtalyan klavsen ve org sanatçısı Gabriele Levi ile “DuoPontis” adını verdikleri bir ikili oluşturarak konserler vermeye başladı. Milli değerlerimizi yurtdışında tanıtmak adına çalışmalarını sürdüren Bahar, yurtiçi ve yurtdışında verdiği konserlerde büyük alkış topladı. Aynı zamanda sıkı bir edebiyat tutkunu olan Bahar, Tomris Uyar anısına bestelediği Tomris Viyola Süiti’nin dünya prömiyerini 7 Ekim akşamı İstanbul Piyano Evi’nde gerçekleştirecek.

TESADÜFEN MÜZİKLE TANIŞTI

Bir gün yolda giderken tesadüfen çocuk korosu seçmelerinin afişini gören Bahar, müzikle tanışmasını şöyle anlattı: “Babam ben ortaokula giderken vefat etti, annem terzilik yaparak beni ve iki kardeşimi büyüttü. Ailemde hiç müzikle uğraşan birileri yoktu. Bir gün İzmir Devlet Opera ve Balesi binasının önünden babamla geçerken çocuk korosu seçmeleri yapılacağını gördüm. O zaman çocuk korosunu devlet opera ve balesi sanatçıları çalıştırıyordu. Beni yetenekli bularak koroya aldılar. Birkaç ay içerisinde çocuk rollerini oynamak üzere diksiyon, oyunculuk, dans eğitimi almaya ve operalarda oynamaya başladım. Daha sonra konservatuara geçmek istedim fakat ailem karşı çıktı. Komşudan borç para alıp 11 yaşındayken Bilkent Üniversitesinin sahne sanatları ve konservatuar bursluluk sınavlarına girmek için Ankara’ya tek başıma gittim ve tam burslu olarak kazandım. Aynı yıl burayı da kazandım ve Dokuz Eylül Üniversitesine devam ettim. Operayı da bırakmadım; lise sona kadar önemli rollerde müzikallerde oynadım. Ama viyola benim için bir tutku oldu ve o yolda devam ettim.”

EĞİTİM İÇİN İTALYA’YA GİTTİ

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezun olan Bahar, uzun yıllar aynı okulda okuduktan sonra kendini keşfetme isteği ile başka bir okula geçmeye karar verdi. Türkiye’deki en iyi hocalardan biri olan Çiğdem Epikmen ile çalışmak için İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda lisans eğitimine başlayan Bahar, “Sanatta yeterlilik eğitimimi de orada tamamladım. Dostum ve meslektaşım Doç. Beste Tıknaz Modiri ile oda müziği üzerine çalıştık. Tez aşamasındayken eğitim için İtalya’ya gittim. Barok dönem ve barok arşe tekniği üzerine çalışmayı çok istiyordum. Türkiye’de böyle bir bölüm ve çalışma yoktu. Prof. Luca Morassutti’nin sınıfına kabul edildim. Yüksek lisans yaparken Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi oldum. 5 yıl orada görev yaptım” dedi.

KLAVSEN VE VİYOLA BİRLİKTELİĞİ

İtalya’da birlikte çalıştığım klavsen ve org sanatçısı Gabriele Levi ile DuoPontis adını verdikleri bir ikili oluşturduklarını anlatan Bahar, “Klavsen ve viyola sıklıkla bir araya gelen bir ikili değil, fakat barok arşeyle çalınan viyola ve klavsenden çok güzel tınılar elde edilebiliyor. Biz de barok dönem repertuvarının önemli bestecilerinden Bach, Vivaldi ve Marcello’nun eserlernden oluşturduğumuz repertuvarımızla İtalya’daki önemli festivallerde ve Türkiye’de konserler vermeye devam ettik. Önümüzdeki Kasım ayında İzmir’de yine sürpriz bir programla seyirci karşısında olacağız” ifadelerini kullandı.

YURTDIŞINDA TÜRK RİTİMLERİNİ ANLATIYOR

Repertuarını renklendirmek ve milli değerlerimizi yurtdışında tanıtmak için müzik alanında yaptığı diğer çalışmalara örnekler veren Bahar, şunları söyledi: “Daha önce hiç çalınmamış A. Stamitz Fa Majör Viyola Konçertosu’nun Türkiye prömiyerini yaptım orkestra eşliğinde. Bunun haricinde geçtiğimiz yıl İtalya’da başladığım Serata Bach projesi var. J. S. Bach’ın solo eserlerinin yanı sıra değerli hocam Ebru Güner Canbey’in solo viyola için yazdığı Minyatürler adlı eserin dünya prömiyerini gerçekleştirdim. İtalyanlara Türk ritimlerini ve modlarını anlatarak çaldım. Ben konserlerimin hepsini anlatımlı yapıyorum. Hiçbir konserde çıkıp çalıp inmiyorum. Mesela geçen sene piyano eşliğinde Romantik Bir Gece diye projem vardı. Ölen ve aşk üzerine eserler veren şairlerin eserlerini romantik dönem eserleri ile birleştiren bir projeydi. Bunu sadece büyük şehirlerde değil Adıyaman’da bile yaptım. Tıklım tıklım doluydu konser. Serata Bach’ta da en başta anlatıyorum o süitlerin yazılma sürecini, neden barok arşe ile çaldığımı… Geçen sezonki konserlerde özellikle Avrupa’da alkıştan dolayı bir Türk eserini beş kere çaldığım oldu. İlk Brescia’ya gittiğimde ‘Aaa Türkler enstrüman çalıyor mu, kızlar konservatuara girebiliyor mu’ gibi sorularla karşılaştım. Dolayısıyla benim merakım onların çok ilgisini çekti. Çok sevdiğim bir hocam var, Sayram Akdil, bilinen bir bestecidir. İtalya’daki bazı konservatuvarlara kendisinden de izin alarak eserlerini götürdüm, hocalara tanıttım.”

BAĞIMLI DEĞİL BAĞLIYIM

Akademisyen ve performans sanatçısı kimliğimin yanı sıra sinemaya da ilgili olan ve uzun yıllar yazarlık yapan Bahar, Türkiye’deki sayılı DVD arşivcilerinden biri. Bağlı olmakla bağımlı olmak arasında farka vurgu yapan Bahar, “Ben geleneklerine bağlı bir insanım fakat bağımlı olmamak lazım. Anca sizin bir evreniniz olduğunda diğer evrenlerle buluşabiliyorsunuz. Müziğe de bağımlı değilim, kendime çok esler veririm. Benim hobilerim kitaplar ve sinema. Uzun yıllar sinema yazarlığı yaptım. Hayalim doçentliğimi alınca sinema televizyon alanında master yapmak. Bunlar benim hobim ama müzik benim çok severek yaptığım bir şey. Çok mutlu oluyorum; zorunlu veya bağımlı değilim ama bağlıyım. İstediğim için bunu yapıyor olmalıyım bağımlı olduğum için değil” diye konuştu.

DÜNYA ÇAPINDA BAROK RESİTALLER

Viyolanın çok bilinen bir enstrüman olmadığını, kendine has ve daha dramatik bir dokusu olduğunu dile getiren Bahar, “Az viyola çalan var; iyi çalan ise daha az. Akademisyenlik yoluna girdiysen bu ömür boyu öğrencilik demek aslında. Sahnedesin, elbette bir egon olacak. Fakat bazen onu alıp yere koymayı öğrenmen lazım. Eğer gelişmek ve ilerlemek istiyorsan… Viyola repertuarımız çok kısıtlı. Dolayısıyla benim için en önemli şey bu repertuarı biraz olsun genişletebilmek. İtalya’ya gittiğimde bir Bach konçertonun dünya prömiyerini yaptım İtalyan bir orkestrasıyla beraber. İtalyan Kültür Bakanlığının restore ettiği Brescia Pietro da Cemmo Salonu’nun açılışında çaldım. 14. yüzyıldan kalma çok önemli bir salondu. Bunun dışında orada barok topluluklara dahil oldum. Dünyanın çeşitli yerlerinde barok konserler yapıyoruz. İtalya’da konserler genelde festival sistemiyle yürür. Bizdeki gibi sanat merkezleri daha az. Yazları festivaller, kışları ise kilise konserleri daha çok oluyor” şeklinde konuştu.

EDEBİYAT VE MÜZİĞİN BİRLİKTELİĞİ

Sanatçı kimliğinin yanı sıra akademisyen kimliği de bulunan Bahar, önümüzdeki süreçte hedeflerini şöyle dile getirdi: “Akademik olarak hedefim doçentlik. Ardından sinema-televizyon ile ilgili master yapmak istiyorum. İyi öğrenciler yetiştirmek istiyorum. Konuştuğum Türk besteciler var onlarla farklı enstrüman gruplarıyla çalışmalar yapmak istiyorum. Onlara okul dışında da bir hayatın olduğunu ve aslında sanatın sokakta olduğunu göstermeye çalışıyorum. Artık bulunduğumuz yüzyılda sadece çalmak ya da öğretmek yetmiyor, yaratıcılık ve orijinal projeler üretmek gerekiyor. Tam da bu yüzden daha çok okumak, entelektüel düzeyimizi yükseltmek lazım. Benim dersime elinde kitap olmadan kimse giremez. Bütün çocukların okuduğu kitaplar belli. Benden mutlaka dönem sonunda kitap hediyesi alırlar. Edebiyat benim için çok önemli. Elimden geldiğince projelerimde yer vermeye çalışıyorum. Mesela bu sezon ilk projem çok sevdiğim Tomris Uyar anısına bir resital. Benim bestelediğim Tomris Solo Viyola Süiti’nin de dünya prömiyerini gerçekleştireceğim konserin ilkini 7 Ekim akşamı İstanbul Piyano Evi’nde yapacağız.”

BARIŞ KEREM BAHAR KİMDİR?

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Prof. Çetin Aydar ile tamamlayan Bahar, lisans eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesinde Çiğdem Epikmen ile önce yüksek lisans eğitimine, sonra sanatta yeterlik çalışmalarına ile devam etti. Doç. Beste Tıknaz Modiri ile oluşturdukları ikili ile ülkenin önemli sahnelerinde konserler veren Bahar, İtalya’da Luca Morassutti ve Giovanna Fabbiano ile Barok dönem ve oda müziği üzerine çalışmalarını sürdürdü, solist olarak Barok oda müziği toplulukları eşliğinde konserler verdi. Türkiye’de ve İtalya’da birçok konserde yer alan, ustalık sınıfları yapan, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası gibi topluluklarda yer alan sanatçı yurt içi ve yurt dışındaki diğer akademik ve sanatsal çalışmalarını sürdürüyor.