Aşırı sıcaklarda dışarı çıkılmamalı

İzmir Halk Sağlığı Müdürü Mehmet Nil Hıdır, yaz aylarında eğlenme, sağlık veya spor amaçlı olarak en sık tercih edilen etkinliklerin başında yüzmenin geldiğini vurgulayarak, yüzme etkinlikleri sırasında karşılaşabilecek sağlık riskleri ve sorunları hakkında gazetemize özel açıklamalarda bulundu

Haber Giriş Tarihi: 09.06.47406 05:00
Haber Güncellenme Tarihi: 09.06.47406 05:00
ilksesgazetesi.com

EMİNE YALÇIN

Geniş bir kıyı şeridine sahip İzmir sınırları içerisinde denize kıyısı olan on ilçenin halkın yoğun olarak yüzme alanı olarak kullandığı tespit edilen 107 noktanın bulunduğunu açıklayan İzmir Halk Sağlığı Müdürü Mehmet Nil Hıdır, “Yaz aylarında eğlenme, sağlık veya spor amaçlı olarak en sık tercih edilen etkinliklerin başında yüzme gelmektedir. Yüzme etkinlikleri sırasında sıklıkla karşılaşılabilecek sağlık riskleri ve sorunları boğulma ve yaralanmalar, güneş, aşırı sıcak-soğuk etkisi ve göz, kulak, cilt, bağırsak infeksiyonları gibi mikroorganizmaya maruziyet nedenli hastalıklarıdır. Her yıl olduğu gibi bu yılda yüzme suyu kalitesinin belirlenmesi amacıyla Ege Bölgesi için Bakanlığımız tarafından yaz sezonu olarak belirlenen ve Mayıs ayından itibaren başlayarak Eylül ayına dek 15 günde bir Toplum Sağlığı Merkezi personelince deniz suyu numunesi alınarak, numune alımı sırasında fiziksel kirlilikler değerlendirilmekte, ayrıca mikrobiyolojik kirlilik yönünden analizleri İzmir İl Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda yaptırılmakta. Analizlerde toplam koliform, fekal koliform, fekal streptokok parametreleri kılavuz ve zorunlu değerler olarak isimlendirilen iki ayrı sınır değere göre değerlendirilmekte olup sonuçlar yüzme suyu hakkında halkımızın kullanımına açık Bakanlığımız http://yüzme.saglik.gov.tr adresli web sayfasında yayınlanmaktadır. Tatil planlarında karar vermenizi kolaylaştıracak bu sayfada yüzme alanlarının 2011 yılından bu yana tüm sonuçları yayımlanmakta olup ayrıca yüzme alanında mevcut olanaklar ve sosyal tesislere ilişkin bilgiler de yer alıyor” dedi.

ÖNEMLİ BİR TURİZM MARKASIDIR

Hıdır, yüzme suları mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre A (mükemmel), B (İyi), C (Kötü) ve D (Yasak) olarak 4 grupta gruplandığını ifade ederek, “2011 yılından bu yana numune analiz sonuçları incelendiğinde ilimiz kıyı şeridinde yer alan yüzme alanlarımızın suyu kalite sınıflandırmasında A kalite sınıfında yer aldığı görüldü. İlimizde 107 izleme noktası arasında yer alan 45 yüzme alanı ve 3 adet marina ise ayrıca mavi bayrak sahibidir. Mavi Bayrak, Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (FEE) tarafından başlatılan bir program kapsamında plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülü olup ülkemizde 1993 yılında Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde başlatılmış ve Türkiye Çevre Eğitim Vakfı tarafından yürütülüyor. Bu ödül yalnızca deniz suyunun temizliğini değil, söz konusu yüzme alanında aynı zamanda çevre yönetimine önem verildiğini, çevre bilincinin oluşturulmasına yönelik etkinliklerin yapıldığını ve plaj veya marinayı kullananların ihtiyaçlarına cevap verecek donanım ve güvenliğe sahip olduğunun göstergesi olan 33 adet kriterin sağlandığının göstergesi olan, önemli bir çevre ve turizm markasıdır. Mavi Bayrak Ödülü bir yıl için verilmekte ve her yıl tekrar denetlenerek yenilenmekte” şeklinde konuştu.

HAVUZLAR DA ÇOK SAYIDA KULLANICIYA HİTAP EDİYOR

Yaz aylarında denizler yanında yüzme havuzlarının da çok sayıda kullanıcıya hitap ettiğine dikkat çeken Hıdır, İzmir’de bulunan 386 adet ticari amaçlı yüzme havuzlarının ve 16 adet kaplıca havuzunun denetiminin Toplum Sağlığı Merkezleri ve İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü söyledi. Hıdır, “Ticari havuzlardan aylık mikrobiyolojik ve kimyasal parametrelere yönelik, kaplıca havuzlarında ise 3 ayda bir mikrobiyolojik, yılda bir kimyasal parametreler yönünden numuneler alınmakta ve denetimleri yapılmaktadır. Ticari amaçlı havuzların sayısının çok daha üzerinde olduğunu tahmin ettiğimiz ve yönetmelik kapsamı dışında kaldığı için Müdürlüğümüzce denetlenmeyen site havuzları, özel mülkiyetli havuzlar ve sadece öğrencilerine hizmet veren okul havuzlarının sahiplerinin de sağlık risklerinden korunmak için ticari amaçlı havuzlar için öngörülen su kalitesine yönelik izlemelerini kendi olanaklarıyla yaptırtmaları ve havuz hijyenine yönelik diğer tedbirleri almaları önem taşımaktadır” diye konuştu.

DENİZLERE GÖRE ÇOK DAHA ÇABUK KİRLENİYOR

Hıdır, havuzların ortak kullanılan alanlar olduğunu ve steril olmadıklarına dikkat çekerek, dezenfeksiyonla mikrobiyolojik riskler açısında güvenli düzeyde tutulmaya çalışılan havuzlarda en önemli kirlilik kaynağının kullanıcılar olduğunu öne sürdü. Havuzların; birçok sebepten dolayı sürekli kirlendiğini dile getiren Hıdır, “Denizler çevre kirliliği tehdidi altında bulunmakla birlikte havuzlar kapalı sistemler olduğundan ve çok sayıda insanın kullanımına açık olduğu için denizlere göre çok daha çabuk kirlenebilmekte. Dezenfeksiyon ile zararlı mikroplar ölür ancak bu zaman alır. Bu nedenle, kullanıcılar tarafından hijyen kurallarına uyulmadığı takdirde en iyi yönetilen havuzlarda bile kirlilik ve hastalık riski kaçınılmazdır. Mikroorganizmaların üremesi için besin kaynağı olarak etki gösteren, havuz içindeki dezenfektanları bağlayarak mikroorganizmalarla savaş gücünü ve düzeyini azaltan, solunum yolları üzerinde olumsuz etkileri olan ve kanserojen yan ürünler ortaya çıkmasına neden olan kullanıcı kaynaklı kirliliğin uygulanan dezenfektanın baş edebileceği en az düzeye indirilebilmesi için havuza girmeden önce duş alınma ve dezenfektanlı ayak yıkama havuzundan geçilmelidir. Tuvaletten sonra eller mutlaka sabunlanmalıdır. Ateşli hastalık veya ishal geçirirken suya girilmemelidir. Havuza mayo ile girilmeli ve havuz alanına özel terlikler kullanılmalıdır. Havuz suyu yutulmamalıdır. Çocuklar sık sık tuvalete götürülmeli, bez değişimi bu iş ayrılan özel alanlarda yapılmalı ve havuz öncesinde sabunla bakıcı el temizliği ve çocuğun beden temizliği yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

HER GÜN EN AZ 2-2,5 LİTRE SIVI TÜKETİLMELİ

Aynı zamanda yeterli önlem alınmadığı taktirde aşırı sıcaklar nedeniyle sıcak çarpması, sıcak bitkinliği, sıcak krampları ve güneş yanıklarının ortaya çıkabileceğini de açıklayan Hıdır, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalı, denize ya da havuza girilmemeli ve güneşlenilmemelidir. Bu saatlerin dışında güneşten koruyucu krem (en az 15 koruma faktörlü) kullanmalı, şapka ve gözlük gibi gerekli koruyucu önlemleri almalı ve uzun süre kesintisiz güneşlenmemelidir. Açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır. Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmelidir.”