Uçuğu dikkate alalım!

Günlük hayatta sık sık karşılaşabileceğimiz uçuğun ciddi riskleri olabileceğine dikkat çeken Dr. Mustafa Torun, hastalıktan korunma yollarını gazetemize anlattı

Haber Giriş Tarihi: 17.05.50259 15:06
Haber Güncellenme Tarihi: 17.05.50259 15:06
ilksesgazetesi.com

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER

Uçuk yani tıptaki adı Herpes Simpleks Virüsleri (HSV), genellikle dudak ve ağız çevresinde meydana gelen ve kişide kaşıntılar oluşturarak, cildi tahriş eden bir enfeksiyon hastalığı çeşididir. Günlük hayatta pek önemsemediğimiz, sadece geçici önlemler aldığımız uçuk rahatsızlığı ciddiye alınmadığı takdirde ise ciddi tehditler oluşturabiliyor. Uçuğun çeşitli tipleri olduğuna dikkat çeken Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Doktoru Mustafa Torun, hastalığa karşı alınabilecek önlemleri ve tedavi şekillerini gazetemiz okuyucularıyla paylaştı. Halk arasında genellikle korkudan oluştuğu düşünülerek fazla ciddiye alınmayan, tedavisi için sadece merhem sürerek geçiştirilen uçuk rahatsızlığının sanıldığının aksine masum olmadığını öne süren Mustafa Torun, özellikle çocuklarda ve hastane personellerinde dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

“CİDDİYE ALMIYORUZ!”

Herpeks Simpleks virüslerinin dünya çapında oldukça yaygın olduğunu söyleyen Mustafa Torun, “Dudakta ve ağızda uçuk yapan tipi (Tip-1) ile üreme (genital) organlarında uçuk yapan ve cinsel yol ile bulaşan tipi (tip-2) iyi bilinen virüslerdir. Kanserojen virüslerden biri olan Herpes grubu virüsler, özellikle bağışıklığı baskılanmış ve gebe hastalarda son derece önemlidir. Belki de dudağımızda veya ağzımızda karşılaştığımız ve korkudan olduğunu düşünerek ciddiye almadığımız, üzerine gelişigüzel merhem sürdüğümüz bu virüs ailesi, sanıldığının aksine masum olmadığı kanıtlanmıştır” ifadelerini kullandı. Herpes virüsü grubunda olan virüs çeşitlerini de aktaran Torun, “HSV Tip-1 dediğimiz tür dudakta ve ağızda uçuk ve diğer önemli enfeksiyonları oluşturur, HSV Tip-2 üreme organlarında enfeksiyon yapar, Varisella Zoster Virüsü ise su çiçeği ve zona hastalığını oluşturur. Epstein Barr virüsü vardır ve bu da öpücük hastalığı yapar. Daha sonra Cytomegalovirüs rahim içi enfeksiyonlara yol açar. İnsan Herpes Virüs tip-6 olarak bildiğimiz altıncı hastalık ve bağışıklığı baskılanmış hastalarda önemlidir. Son olarak İnsan Herpes Virüs tip-8 dediğimiz Kaposi sarkomu ile ilişkili virüstür” şeklinde konuştu.

“RİSK OLUŞTURAN ETKENLER”

Uçuk yani HSV Virüsünün olduğu enfeksiyonlarda karşılaşılabilecek bulgulara değinen Mustafa Torun, “Ağız içi, dudak, parmaklar dolama şeklinde vb durumlarla karşılaşılabilir. Cilt ve üreme organlarında içi su dolu, kaşıntılı döküntüler (vezikül) veya beyaz sarı renkte kabuklu yaralar, dişeti ve ağızda iltihaplar, birincil Herpes enfeksiyonlarında (sıklıkla HSV tip-1 yapar) beyin zarı ve beyin iltihabı (meningoensefalit), gözün saydam tabakası olarak bildiğimiz korneanın ve göz akı üstündeki konjonktiva denen zarın iltihaplanması ve buna ait bulgular (Keratokonjonktivit), HSV tip-2 üreme sisteminde iltihaplar, omurilik çıkışlı sinir kökleri iltihabı (radikülit) ile aseptik menenjit (virüslerle olan) yapabilir. HSV enfeksiyonları bazı organ iltihapları bulguları ile karşımıza çıkabilir. Bunlar yemek borusu (Ösefajit), karaciğer(hepatit), cilt(dermatit) ve akciğer (pnömonit) iltihaplarıdır” diye konuştu.

“HASTALIĞIN TANISI”

Genç doktor adaylarına HSV virüsü için hastalığın tanısına varma yollarını da ihmal etmeyen Mustafa Torun, “İyi bir öykü ve fizik muayenede döküntü, yaralar ile oluşturduğu çeşitli tablolarla tanıya yaklaşabiliriz. Kesin tanı, alınan kan ve vücut sıvılarında virüs aranması, serolojik testler ile koyulur veya HSV- DNA için PCR testi yol göstericidir. Cilt döküntü ve yaralarının kazınıp, ‘Çok çekirdekli Dev hücrelerin’ mikroskopta görülmesi önemlidir. Ağır Herpes enfeksiyonlarında (Menenjit, ensefalit gibi beyin zarı ve beyin iltihabında) Asiklovir’in damar içi formu kullanılmalıdır. Hafif enfeksiyonlarda sık aralıklarla ağızdan kullanılan formu verilebilir. Biyoyararlanımı daha iyi olan ‘Valasiklovir ve Famsiklovir’ son zamanlarda ağızdan tercih edilen Asiklovir türevleridir. Herpes enfeksiyonlarında tedavi ne kadar erken başlanılırsa başarı şansı o kadar fazladır. 3 günden sonra başlanılan (Özellikle ağızdan tedavide) tedavilerin başarı şansı çok azdır. Pomat ve merhem formları ile tedavilerin yararları tartışmalı olup tavsiye edilmemektedir” dedi.

“BEBEKLERE DİKKAT”

Son olarak hastalık hakkında öneriler de veren Mustafa Torun, “Herpes Simpleks virüs enfeksiyonlarının dünyada ve Türkiye’de yaygın olması, bulgularının az tanınması veya tanınmadan gizli seyretmesi, sakatlıklara ve ölüme yol açması son derece önemlidir. Erken tanı yaşam kurtarabilir. çocuklarda ve özellikle bağışıklığı baskılanmış hastalarda dikkat etmemiz gerekir. Sağlık çalışanları bulaşıcı HSV’li hastalardaki yara ve döküntülere çok dikkat etmeli, izolasyon önlemlerini almalıdır, HSV’li hastalar yakın çevresi ile yakınlaşmamalıdır. Cinsel yol ile bulaşan hastalık olduğundan olanak varsa bu hastalarla cinsel ilişkiye girilmemeli veya koruyucu önlem (kondom v.b.) alınmalıdır. Doğum sırasında bebekler (ağır sakatlıklara yol açtığından) bu enfeksiyondan korunmalıdır” ifadelerini kullandı.