“Köle düzeninde değiliz!”

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Mete Güzelant ile gündemde olan aile hekimlerinin cumartesi günleri nöbete kalmalarını, hükümetin sağlık politikaları ve hekimlere uygulanan şiddetin artma nedenlerini konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 09.10.47017 01:36
Haber Güncellenme Tarihi: 09.10.47017 01:36
ilksesgazetesi.com

TANER UYANIKER

Torba Yasa’yla birlikte aile hekimleri cumartesi günleri nöbet tutacak bunula ilgili iki haftadır eylemleriniz oluyor. Hem son durumu hem de genel olarak aile hekimliği sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kamu sağlık hizmetlerinin özelleştirme projesiydi. Dışarıdan önerilen bir proje olduğunu düşünüyorum. Biz o dönemde de itiraz etmiştik. Önümüzde ki dönemlerde ciddi sorunlar ve iş yükü getireceğini söylemiştik. Bu öngörülerimiz ne yazık ki çıktı. Aile hekimlerinin zaman içinde ücretleri düştü ve aynı zamanda iş yükü arttı. Bu son yasadan önce defin nöbeti gibi çok mantıksız bir şey uygulamaya başladılar. Aile hekimlerini acil servislerde nöbete tabi tutmaya başladılar. Bu arkadaşların görevi belli zaten, birinci basamak sağlık hizmetlerini yerini getirmektir. Şu bunu ifade eder doğum, gebe takibi, kronik hastaların takibi gibi hastaları kapsar. Onlar gittiler ikinci dereceden sağlık hizmetinde görevlendirdiler ama buna pratik olarak karşı koyduk ve yüzde 90 katılım gerçekleşmedi. Ve hükümet geri adım attı ve bu yasa uygulanmadı. Son olarak bu kanun çıktı. Torba yasa tasarısıyla cumartesi günleri acil nöbeti tutma yürürlüğe girdi. Şimdi tüm arkadaşlarımızın önünde şöyle bir durum söz konusu. Ya bunu kabullenmek durumda kalacaklar ya da karşı mı çıkacaklar. Bakanın sayı artarsa pazar gününe de nöbet koyma gibi bir görüşü var. Biz bunun nedeninin anlamadık açıkçası hafta sonu hasta fırtınası mı esiyor da bu kadar ihtiyaç oluyor. Acil servisler sadece hafta sonları yığılmıyor, hafta içleri de yığılıyor. Aile hekimlerinin nöbete gitmeme isteği İzmir’de 55 dolayında. Bu duruma bağlı baskı gelir mi bilinmez. Bugün firavunlar Ankara'da oturuyor. Köle düzeninde değiliz insanların dinlenme hakkı var.  Hekimlere istediklerini yapmaya çalışıyorlar. Böyle olursa karşılığını da göreceklerdir.

Peki, acil servislerin ihtiyacı mı var?

Bunun bir araştırılması gerekiliyor. Acil servislere başvuru Avrupa'da yüzde 6 civarında, Türkiye rakamı yüzde 27 düzeyindedir. Bunun sebebi şu şekilde açıklayabiliriz; insanlarımız beşte işten çıktıktan sonra acile gidiyorlar. Reçete bedeli ödemiyorlar. Sırada beklemiyorlar. Buna karşılık hastaneye gittiklerinde 8 TL ödüyorlar. Bu durum da halkımızın ekonomik durumunu ortaya koyuyor. Örnek verecek olursak belediyeler ekmek çıkartıyor bakkallar da 1 liraysa orada 50 kuruş oluyor ve insanlar önlerinde kuyruk oluşturuyor. Bir kilometre kuyruk oluyor orada. Bu sistem tabi ki acillerin yükünü çok artırıyor. Gerçek ihtiyacı olanlar acil ihtiyacını karşılayamıyor. 500 hastanın başvurduğu bir hastane düşünün siz orada hastalara reçete mi yazacaksınız yoksa bir kalp krizine bakma durumunda mı kalacaksınız? İkisi arasında kalıyor doktorlar. Hekimlerin, acillerin kesinlikle performans sisteminden çıkarılması gerekiyor. Acillerdeki doktorlar da baktıkları hasta sayısına göre prim alıyorlar. Acilin performansı olmaz. Orada çalışan hekimlerde bu durumda her gelen hastayı kabul etmek zorunda kalıyor, geçinebilmek için çünkü çoğu hekim geçinemiyor. Aciller doktorlar için bir çekim merkezi değil bir acildeki uzman doktor arkadaşımız 2200 TL maaş alıyor. Acil hekimin maaşını aile hekiminden aşağı tutarsanız insanlar acillerden kaçıyor. İnsanlar riski daha az parası daha fazla saatleri daha uygun yerlerde çalışmak istiyorlar. Herkes acil servisi yürütemez. Çünkü acil işi bir sertifikaya bağlı ve eğitim almanız gerekiyor. Aile hekimlerine böyle bir belge verilmedi. Sonuç olarak nereden bakarsanız bakın uygun olmayan bir durum. Bir işi yetkin durumunda birine yaptırmalısınız, yoksa vatandaşın sağlığını etkilersiniz. Burada iki zararlı ortaya çıkar bir vatandaş hayatını kaybedebilir iki doktor idari cezalar alabilir. Bu durumu en mantıklı şekilde çözmek gerekir.  Acil servislerin ücretlerini makul bir duruma çekerseniz doktorlarda acil servisleri seçer ve böyle bir durum yaşanmaz.

BU SEÇİM YATIRIMIDIR

Aile hekimleri nasıl yürütecekler acil servis olayını...

Durumu idare etmeye çalışıyorlar. Her Aile Sağlığı Merkezi (ASM) gurubundan her hafta biri nöbete kalacaktı ama durumu şimdi şöyle yaptılar; her ASM ayda bir nöbete kalacak bu durumda ise ayın sadece bir günü hizmet vermiş oluyorsun ayın 3 haftası hizmet vermemiş oluyorsun. Hizmet deniliyor ama 3 hafta hizmet verilmiyor. Acil servisleri ne kadar umursadıklarını bilmiyorum ama altında yatan asıl neden seçim öncesi bunu dayatmaktır. Hükümet şöyle düşünüyor ben sağlık üzerinden çok puan kazandım bunu koruyayım yada artırayım diye düşünüyor. Eskiden şöyle bir uygulama vardı. Hastanelere uzak olan yerlerde sağlık ocaklarında nöbet tutulurdu ve oranın halkı oraya giderdi. Şimdi biz bunu önerdik bunu muhakkak yaptırmayı istiyorsanız bölgeler seçin ve hekimleri oraya davet edin ama kabul etmediler. Hekimler cumartesi günü 64 TL alacak. Bir inşaat işçisinin günde aldığı para 100 - 150 liradan aşağı değil. Bir sağlık bakanlığının biz hekimlere layık gördüğü ücrete bakar mısınız? Biz de dedik ki bunun yerine makul bir ücret verin 350 - 400 TL gibi. Aile hekimlerinin mesaisi 08.00 – 17.00 değil aile hekimleri saatleri ayarlasın dedik. Çünkü aile hekimleri kendine bağlı vatandaşın profiline bakarak saatleri ayarlamış. Burada ki esas mesele seçim yatırımıdır.

Bu durumun sonucu ne olur?

Eğer acil olarak algılanırsa ve böyle bir hava verildi. Bakıldığında ise Türkiye'de en büyük sorun acillerde yaşanıyor. Oraya varan kişi işinin bir an önce bitmesini istiyor, ilk muayene olmak istiyor. Ve bunun sonucunda şiddet eylemi oluyor. Hükümet gideceksin ve hizmet verilecek diyor. Ve halkın algıladığı şekilde hizmet verilmezse şiddet ortaya çıkıyor. Devlete ait donanımlı bir yerde ve eğitimi almış doktor ve hemşirelerle, güvenlik elemanlarıyla, temizlik elemanıyla buna uygun bir bina oluşturulur. Buna kimsenin itirazı yok. Koşullar uygun olursa neden yapmayalım diyorlar. Sonuçta hekimlik halka hizmettir. Ama bu durum angaryalık değil. Her iş kendini, korur hekimlerde kendini koruyacaktır. 24 saat nöbet tutuyorsun 100 lira alıyorsun. Cumartesi günleri dinlenme haklarını elinden alan, yararsız gereksiz bir uygulamadır.

ÜLKE KAYNAKLARI BOŞA AKITILIYOR

AKP hükümetini sağlık politikalarını nasıl buluyorsunuz?

Sağlık hizmetini kışkırtılmış bir hizmet olarak görüyoruz. Bir kişinin yılda hastanelere başvurma sayısı 4,5’tan 10’lara çıktı.  Bu Avrupa'dan daha yüksektir. Bu şu demek hastanelere gelen insan sayısının artması hekimlerin iş yükünü artırıyor ve insanların cebinden daha fazla para çıkıyor. Her hastaya reçete yazıldığını düşünürseniz ülke kaynaklarının ne kadar boşa harcanıldığını görürsünüz. Bu durum çok dramatiktir. Nitekim 2004’lerde sağlık harcamaları 5 - 6 milyar dolarken şimdi 85 milyar dolar düzeylerindedir. Bu anormal bir artıştır. Bu neyle açıklanabilir tırnak içinde söylüyorum hasta memnuniyetinden. Herkes doktora gelince iyi sağlık hizmeti aldığını zannediyor. Şimdi bunlar normal şeyler değil. Hekimlerde zorunlu kalıyor bir taraftan ceza yasaları bir taraftan şiddet eylemleri nedeniyle mecbur kalıyorlar. Bizim ülkemiz oluk oluk dışarıya para harcıyor. Bu miktarın yarısıyla çok iyi bir sağlık hizmeti verilebilir.

İthal doktor getirilmesine ne diyorsunuz?

Bizde merak ediyoruz neden getirildiğini. Şimdi hekim sayısı Avrupa ortalamasının altında. Siz üniversitelerden hocaları kaçırırsanız kiminle eğitim yapacaksınız. Bu sorunun cevabını vermek zorundalar. Hekim dağıtımını iyi yapmak ve eğitim planlamasını iyi yapmak gerekiyor. Üniversiteye girip olan bile gidiyor. Üniversitede bunu kabul ediyor çünkü üniversitelerde işletme mantığıyla yürüyor. Çünkü artık müşteri olarak bakılıyor insanlara. Yoksa batıyorlar. Burada acı olan durum en kritik hastaların yeterli hizmeti alamamasıdır. Basit ve kolay hastalıkları herkes halletmeye çalışıyor. Riskli hastaları almak istemiyorlar çünkü puanları düşük ve o riske değmiyor. Önemli hastalara kimse elini sürmemeye çalışıyor. Sonuçta insanların kendisini de koruması haktır.

“BÖYLE SAÇMA BİR ŞEY OLMAZ”

Doktorlara yapılan şiddet...

Hastaların beklentileriyle gerçekte olan aynı değil. Polis emeklisi geliyor acil servise dalıyor benim hastamı bekletiyorsun diyor. Yaratılan beklentiyle uyuşmuyor. Kaç doktor var Türkiye'de 100 bin bana oy verecek kaç kişi var 70 milyon, bana laf gelmesin bana oy gelsin diyorlar. Bakanımızda bir doktor gelsin bir çalışsın bu kadar kolaysa bu iş. Şiddet hiçbir şeye çare değil kendisine hastasına ve diğer hastalara zarar olur. Önceki bakan şöyle dedi ‘parmağınızın ucu ağrısa 112 çağırın’. Böyle saçma bir şey mi olur? 112 nasıl yetişecek her yere. Sonra 112 geç kaldı deniyor.  Geç kalması sonucunda da onun yarattığı panik ortamı sonucu doktor şiddete uğruyor. Hekimlerde bu ülkenin çocukları. Hükümet kışkırtıyor bu durumu.

Üniversite hocaların özel muayene açmasına ne diyorsunuz?

Muayene hakkı özel hekimlik yapmak isteyen meslektaşlarımız için 17.00’dan sonra özel işini yapması için eğer tam gün çalıştıracaksanız da yeterli bir ücreti verin demiştik. Ama para yok siz çalışın deniliyor. Tabi bu sürecin sonunda Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla muayenesi olanların hakkı korundu ama yeni açmak isteyenlere yasaklandı. Bütün gün üniversitede çalışacak 17.00’a kadar ve çıplak bir maaş olacak.

“BİZ BU ÜLKENİN VATANDAŞI DEĞİL MİYİZ?”

Son olarak sizin ekleyecekleriniz...

Vatandaşlar, hekimler çok para kazanıyor refah ve mutluluk içinde yaşıyor zannediyorlar. Böyle bir durum yok. Hekimler anca kazanıyor. Uzman hekimin maaşı 2 bin 200 lira. Emekli olunca 2 bin lira alıyorlar. İzmir’de yaşadığınızı düşünün ve bununla geçinin o yüzden hekimler emekli olamıyor. Çalışmak zorunda kalıyor. Telefonda ağlayan hekimler var, geçinemiyoruz diye. Biz şunu öneriyoruz hakimler zam yaptılar ve 8 bin dolayında maaş alıyor ve emekli olduğunda 5 bin lira alıyor. Tabi yüksek almaları lazım anlıyoruz ama şunu anlatamıyoruz; doktorlar hakimlerden daha çok eğitim alıyorlar ve biz konumumuza uygun bir ücret istiyoruz. En azından hakim yada albay kadar maaş almak istiyoruz. Hükümete söylediğimiz bir hekim ücreti hakim ücreti kadar olmalıdır. Bu durumda daha gönüllü ve huzurlu çalışır herkes. ‘Biz doktorlara para verirsek çalışmazlar’ diyorlar. Hakimler neden para alıyor. Hekimlerine güvensinler halk da hükümette. Hak ettikleri yerleri almaları lazım bu nereye varır bilmiyorum.