Mikro saldırılara dikkat

Ege Üniversitesi Öğretim görevlisi Doç.Dr. Yelda Kağnıcı toplum içinde uygulanan mikro saldırıların bireyin özgüvenine zarar verdiğini belirterek, bu saldırılara karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi

Haber Giriş Tarihi: 22.08.50349 21:03
Haber Güncellenme Tarihi: 22.08.50349 21:03
ilksesgazetesi.com

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

Kadınları ikinci sınıf insan olarak görme, kadınlara daha düşük maaşlı pozisyonlar önerilmesi, cinsiyetçi şakalar, kadınların matematikte daha az zeki olduğunun düşünülmesi ve işveren bir erkeğin kadına karşı olumsuz bir tutuma sahip olduğu halde bunu ret ederek işe erkek bir eleman almasını ‘daha nitelikli’ olarak açıklaması mikro saldırılar arasında yer alıyor. Yine flört ilişkilerinde daha girişken olan kadınların ‘yollu’ olarak ifade edilmesi de toplum içinde uygulanan mikro saldırılar arasında yer alıyor. Ege Üniversitesi Öğretim görevlisi Doç.Dr. Yelda Kağnıcı, mikro saldırganlığın dini azınlıklar, farklı ırktan insanlar, kadınlar, engelliler, LGBTQI bireyler gibi bir hedef gruba, günlük etkileşimler sırasında iletilen basmakalıp, özet, aşağılayıcı sözel veya davranışsal mesajlar anlamına geldiğini belirterek şunları söyledi: “Kişisel düzeyde üç tür mikro saldırı bulunmaktadır. Bunlardan Açık Saldırı dediğimiz (Microassult) isteyerek kişinin canını acıtmak amacıyla sözel veya sözel olmayan bir şekilde ayrımcı bir davranışta bulunmaktır. Örneğin işverenin GLBTİ bireylere istihdam sağlamaması gibi. Hakaret (Microinsult) ikinci mikro saldırılar arasında yer alıyor. Bir kişinin etnik kökeni, dini, kimliği veya cinsel yöneliğine karşı duyarsızlığı veya kabalığı içiren genelde bireyin farkında olmadığı davranışları veya sözleridir. Örneğin kadın şoförün iyi fark etmesini şaşkınlıkla karşılamak ve dile getirmek ‘Kadın olduğun halde iyi şoförsün’ gibi. Yok sayma (Microinvalidation) da ise azınlık grupların yaşadıkları ayrımcılık ile ilgili duygu ve düşüncelerini göz ardı etmektir. Etnik kökeni nedeniyle ayrımcılığa uğradığını düşünen kişiye ‘Sen de ne alıngansın. Ne var bunda?’ demek buna güzel bir örnektir.”

MİKRO SALDIRI

Bireylerin her ne kadar ayrımcı bir tutuma sahip olsa da toplum içinde hoş karşılanmayacağını ön gördüğü durumlarda bu tutumunu kontrol altına alma veya saklama eğiliminde olduğunu açıklayan Kağnıcı, “Bu tutumlar bireyin kimliği gizli kalabilecekse, birey etrafında kendi tutumunu destekleyen başka kişiler bulduğunda veya kontrolünü kaybettiğinde ortaya çıkabilmektedir. Güçsüzlük, yetersizlik, çaresizlik hissi, bireyin durumu değiştirmeye etkisinin olmadığını düşünmesi ve sonucunda ‘Uğraşmaya değmez’ demesi. Görünmezlikte; kişinin varlığını ve katkısının görmemezlikten gelmek yatar. Bir bütünlük kaybı olan zorunlu uyumda ise kişi hayatını sürdürmek için zorunlu olarak baskın kültüre uyum sağlamaya çalışmaktır. İnsanların birbirlerine karşı uyguladığı her mikro saldırı bireyin kendine olan özgüvenini yerle bir etmeye yetebiliyor” dedi.

AŞAĞILAMAYA DİKKAT

Kağnıcı, mikro saldırılar arasında konuşurken kadının göğüslerine bakma, ıslık çalma, kadının izni olmadan bedenine dokunma ve cinsel içerikli şakalar yapma gibi eylemlerin yer aldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bunu hemen hemen her kadının iş yerinde yaşadığı şekli ile anlatmak iyi olacak. Örneğin bir kadın iş yerinde işini en iyi şekilde yapmak için çaba sarf eder ve iyi de iş çıkarır. Ancak erkek meslektaşları kadının çıkardığı iş yerine daha çok ne giydiği ve saçını nasıl yaptığı ile ilgilenir. Bu tür mikro saldırılarda ‘Son yazdığın rapor çok iyiydi’ kelimesini duymak neredeyse imkansız’ hale gelir. Yine bir okulda çalışan engelli bir kadını fax çekerken gören birinin hayretle, ‘Fax çekebilmen senin çok zeki olduğunu gösterir’ gibi bir cümle duymak bir engelliyi takdir edilmiş değil aşağılanmış hissettirir. Engelli olmayan, aynı zamanda doktora öğrencisi olan bir çalışanı, fax çekebiliyor diye tebrik eder miydiniz?”