Hatay’da psikolojik yıkım: "İntihar vakaları var, destek sağlanmalı!"

Depremin en çok vurduğu kentlerden olan Hatay’daki barınma, temiz su ve hijyen sorunlarının yanı sıra psikolojik yıkıma da dikkat çeken Dr. Kanatlı, intihar vakalarının yaşandığını söyledi ve ekledi: “Her mahalleye psikoterapi birimleri açılmalı!”

Haber Giriş Tarihi: 21.01.55768 00:23
Haber Güncellenme Tarihi: 21.01.55768 00:23
ilksesgazetesi.com

On binlerce kişinin ölümüne ve etkilediği illerde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 8 ay geçti. Fakat sorunlar çığ gibi büyümeye devam ediyor. Bunların başında barınma, temiz su, hijyen, asbest, ulaşım, sağlık hizmetlerine erişim ve psikolojik sorunlar yer alıyor. Kış koşullarının yaklaşması ise kaygıları daha da arttırıyor. Depremin en çok vurduğu kentlerden olan Hatay’daki son durum hakkında bilgi veren Hatay Tabip Odası’ndan Dr. Ali Kanatlı, aradan 8 ay geçmesine rağmen hala çadırlarda kalan insanlar olduğunu, şebeke suyunda ise bakterilerin tespit edildiğini söyledi. Bölgedeki hekim sayısının giderek azaldığını kaydeden Kanatlı, ‘unutulma’ hissinin yarattığı psikolojik yıkıma da ayrı bir parantez açtı. İntihar vakalarının yaşandığını dile getiren Kanatlı, “İnsanların psikolojileri git gide bozuluyor, intiharlar gördük, ileride daha da göreceğimizi düşünüyoruz. Bölgeye psikolojik destek sağlanmalı, her mahalleye psikoterapi birimleri açılmalı” uyarısında bulundu.

İLK GÜNKÜ SORUNLAR DEVAM EDİYOR

Sorunların artarak devam ettiğini belirten Kanatlı, “Depremin üzerinden 8 ay geçti ama Hatay’da değişen bir şey yok. Sağlıktan çevreye kadar her sorun ilk günkü gibi devam ediyor. Resmi rakamlara göre 166 konteyner kentimizde yaklaşık 150 bin insan barınıyor. 5 bin 500 kişi de çadır kentlerde kalıyor. 8 ay geçmiş ama hala çadırların içinde barınanlar var. İlk zamanlar hangi sorunları anlattıysak bugün hala hepsi devam ediyor. Toz, asbest, su, hijyen…” dedi.

BULAŞICI HASTALIKLAR HIZLA YAYILACAK

Yaklaşan kış koşulları nedeniyle endişeli olduklarını dile getiren Kanatlı, “Kış geliyor, konteynerler kapalı. Bir odanın içinde çok sayıda kişi barınıyor. Orada yaşlılarımız, çocuklarımız, bebeklerimiz, hastalarımız var. Onlar ne yapacak? Yaşlı gruplara aşılama yapılması gerektiğini söylüyoruz. Konteynerlerde kalanlara öncelikle grip aşısı yapılması gerekir. Yaşlıların hepsine zatürre aşısı yapılması gerekir. Okula giden çocukların getireceği bulaşıcı hastalık zatürreye dönebilir. Zaten şu an astım ya da toza bağlı hastalıklarda artış var. Gün boyu gelen hastalarımız hapşırıyor, öksürüyor, nefes almakta zorlanıyor. Bunu her yerde görüyoruz. Nedeni belli, dışarıda toz var. Kış aylarında 8-10 kişinin bir konteynerde, bir çadırda kalması sağlık açısından inanılmaz sıkıntılar yaratacak. Bebekler, çocuklar, yaşlılar, hamileler, aynı konteynerin, aynı odanın içinde kalacaklar ve bu da bulaşıcı hastalıkların hızla yayılmasına neden olacak. Ufacık bir yağışta konteynerleri su bastı, etrafında da su göletleri oluştu. Kış gelmeden önce hızlı bir şekilde bu sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

HEKİM SAYISI AZALIYOR

Bölgedeki hekim sayısının giderek azaldığını ve sağlık hizmetlerine erişimin çok kısıtlı olduğunu kaydeden Kanatlı, “Hekim sayısı yarı yarıya azaldı, hasta sayısı arttı. Doğru düzgün ameliyatlar yapılamıyor. Konteynerlerin içine ASM’ler kuruldu. Hastalar dışarıda bekliyor. Konteynerlerde sadece muayene yapılıyor. Kışın halk soğukta beklememek için içeriye girmek isteyecek. Ama içeride hasta bakılıyor olacak, hastanın mahremiyeti var. İçerinin havası da önemli. O zaman ne olacak? Vatandaş ve hekimler arasında gerginlik olacak. Vatandaş da haklı, dışarıda nerede beklesin? Yazın da sıcağın altında beklemek zorunda kaldılar. Kemoterapi yapılan yer yok. Hastaların randevu alması çok zor. En yakın İskenderun, Adana’dan randevu almaları gerekiyor. Kanser hastalarımızın hem tedavileri hem de takipleri yapılamamakta. Sevk ayrı, randevu ayrı, ulaşım ayrı bir sorun. Hekim ve hemşirelerimizin barınma koşulları henüz düzeltilmedi. Barınma sorunları onları şehir dışına gitmeye, tayin istemeye zorluyor” diye konuştu.

İÇME SUYU BAKTERİ KAYNIYOR

İçme suyu sorununun hala devam ettiğini ve geçen ay alınan 28 su numunesinden 26’sında bakteriye rastlandığını paylaşan Kanatlı, “Geçen ay Türk Tabipler Birliği, Hatay Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile beraber Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Yayladağ’dan 28 adet su numunesi aldık. Bunun 26’sında koliform bakteriye rastlandı. İlk günden itibaren asbeste dikkat çektik. Enkazlar kaldırılırken su ile ilişkili de sorunla karşılaşıyoruz. Vahşi bir şekilde enkazları kaldırırken su borularını patlatıyorlar. Hemen yanı başındaki kanalizasyonu da paylatıyorlar. Bunların arasında geçiş oluyor. Hala enkazlar kaldırılıyor ve hiçbir şekilde dikkat edilmiyor. Hala vatandaşlara gönül rahatlığıyla çeşme suyu için diyemiyoruz. Yani su sorunumuz devam ediyor. Yapı firmalarının ilk günden beri kural tanımayarak vahşice yıkımlar yapması, ortalığa içinde asbest, kurşun, civa, silika dolu tozun saçılmasıyla havamızın kirlenmesi yetmiyormuş gibi bir de yer altı sularımızın kirlenmesini sağlıyorlar. Her bina yıkıldığı zaman bu firmalar binalarına altından geçen su borularını ve kanalizasyonları patlatıyor. Suların kirlenmesini sağlıyorlar.”

PSİKOTERAPİ BİRİMLERİ AÇILMALI

Unutulduğunu düşünen depremzedelerin ruhsal sorunlarının giderek arttığını ve zaman zaman intihar vakalarının yaşandığını söyleyen Kanatlı, “İnsanların psikolojileri git gide bozuluyor, intiharlar gördük, ileride daha da göreceğimizi düşünüyoruz. Birçok hasta bize başvuruyor bu konuyla ilgili. Ama onları tedavi edecek maalesef yeterli hekimimiz yok. Bölgenin bu kadar uzun sürede düzelmemesi, Hatay’da değişikliğin bile olmaması insanların umutlarının tükenmesine neden oluyor. Hayata tutunmalarını engellemeye başladı bu durum. Bölgeye psikolojik destek sağlanmalı, her mahalleye psikoterapi birimleri açılmalı” çağrısında bulundu.

BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Hatay'da yıkıntılar arasında birliktelik ve yardımlaşmayı resmediyor