AH BE GÜZEL ÜLKEM

Birkaç günlük izin almıştım.

İki gün önce çıkan yazımda kendileri ile nasıl tanıştığımı anlattığım daha sonra da devamını birkaç eğlenceli yazı ile getirmeyi planladığım, hatta yazıları bile yazıp yayın günlerini belirlediğim Rus sanıp Ukraynalı çıkan misafirlerimle ilgileniyordum.

Karaburun yolunda bir kayanın üzerinde, internetin, telefonun ve bil umum modern iletişim araçlarından hiç birinin olmadığı iki gün geçirdim.

Avladığımız balıktan, yol üstündeki marketten aldığımız kovada (Tencere bulamamıştık),  Ukraynalı misafirimizin yaptığı, bu güne kadar içtiğim dünyanın en lezzetli balık çorbasını, marketten aldığımı plastik kaşıklarla içtik.

O kadar lezzetliydi ki bekleyemediğimden damaklarımı yaktım.

Yaklaşık 1 aydır otostop ile Türkiye’yi dolaşan bu arkadaşlarımın Türkiye’nin hakkında söyledikleri güzel şeyleri dinleyerek iki günü geçirdim.

‘Türkiye güzel, şiş kebap güzel, rakı güzel’ demediler. Çünkü şiş kebap ve rakı ısmarlamadık. Onun yerine patates, domates, havuç, karabiber, tuz ve şeker alıp ‘eşşeği bile bağlasan durmayacak bir yere’ bir kayanın üstüne kamp yapmaya götürdüm.

Kendileri de zaten böyle bir yer arıyorlarmış.

Nasıl teşekkür edeceklerini bilemediler.

Sürekli olarak bu gezi sebebiyle bizzat keşfettikleri ülkemizin güzel yerlerini, insanlarının sıcaklığını, yardımseverliğini anlattılar. ‘Bunu gezdiğimiz hiçbir Avrupa ülkesinde görmedik’ dediler. Onların tüm dediklerini burada yazarsam bu yazıya sığmayacak derecede güzel şeyler duydum Türkiye ile ilgili.

Bu gün de amacım bununla ilgili bir şeyler yazmaktı.

Hatta 9 Eylül İzmir’in Kurtuluş günü biliyorsunuz. Bununla ilgili de bir şeyler yazmaya niyetli idim. 9 Eylül daha sonra başka bir yazıda da değineceğim gibi benim için de ayrı bir öneme sahip.

Dün gece eve geç saatte döndüm ve haberler….

Heyhat yine ölüm ve yine ölüm ve yine ölüm..

Başka bir şey yazmamıza fırsat vermiyorlar ki.  Hep aynı cümleleri kuracağım ama “ohh” dediğim çok az günüm oldu benim ömrümde.

Herkesin hayranlıkla baktığı bu güzel ülkede neyi paylaşamıyoruz benim kafam basmıyor gerçekten. Ah be güzel ülkem. Bu kadar güzel olmanın bedeli mi bu? Çirkin bir yer mi olsaydın acaba?

Düşünüyorum, düşünüyorum herhangi bir sebep bulamıyorum sıradan biri olarak. Ama demek ince hesapları olan birileri var her iki tarafta da. Ve bu ince hesapların sonucunda arada ‘Bertaraf’ olan bizim gibi ‘bitaraf’ insanlar…

Normalde eğlenceli şeyler yazan bir yazar olarak siz değerli okuyucularımın affına sığınıyorum. Nasıl eğlenceli şeyler yazabilirim ki? Ülkemizde olanları gördükçe ‘Bunun bir kabus olmasını ve birinin kafamdan aşağı bir kova buzlu su dökerek beni uyandırmasını’ diliyorum hep.

Yazımın konusunu yine başkaları belirledi. Ben sadece yazdım, siz sadece okudunuz ama ‘acaba?’ diyorum ‘Acaba daha da geç kalmadan bir şeyler yapılabilir mi?’