TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ABD’nin Yunanistan’daki Üslerinin Hedefi Türkiye

Yazının Giriş Tarihi: 18.07.2022 07:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.07.2022 07:08

ABD, her geçen gün Türkiye’yi kuşatmayı sürdürüyor.

Yunanistan’daki üslerinin sayısı şu an için 9.

Bu üslerin konumlarına baktığımız zaman bunun Rusya’ya karşı değil Türkiye’ye karşı yapıldığı çok açık.

Amerikan üslerinden biri olan Dedeağaç, Edirne sınırına sadece 40 kilometre mesafede bulunuyor. Burada ise 400’den fazla tank ve zırhlı yer alıyor.

ABD’nin Türkiye’ye yönelik daha önce de düşmanca tutumları vardı ama yine de soğuk savaş döneminde kendi yanında bir Türkiye istiyordu.

Soğuk savaş biteli 30 yıl oldu ve ABD’nin Türkiye planları da değişti.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Asya topraklarında yeni bir yapılanmaya gitmek istiyor.

Bunun ilk ayağı Arap baharıydı.

Bu bölgede çıkarlarına ters düşecek güç unsuru olan 3 ülke kaldı. İran, Türkiye ve Rusya.

FETÖ ayağıyla Türkiye’ye yönelik işgal projesi yıllar önce başlatıldı.

Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı ABD, CIA güdümündeki FETÖ ile Türkiye’nin anahtarını eline alacaktı.

15 Temmuz başarısızlığa uğrayınca bu kez B planlarına geçtiler.

B planı ne mi tabi ki de sığınmacılar.

Arap baharından önce apar topar Suriye sınırındaki mayınlar temizletilmişti.

O temizlenmiş sınırdan milyonlarca Suriyeli Türkiye topraklarına giriş yaptı.

Türkiye, bugün için sadece Suriyeli değil Afgan’ından Somalilisine kadar milyonlarca sığınmacının adresi olmuş konumda.

Resmi makamlar 4-5 milyon arası rakam verse de ülkemizde şu an için 9 milyon sığınmacının yaşadığı tahmin ediliyor.

Tarihte hiçbir ülke bir anda nüfusunun yüzde 10’u kadar göçü kaldıramaz.

Göçler o ülkenin toplumsal yapısını bozacaktır.

Ülkemiz de şu an için bunu yaşıyor.

Sığınmacılar bazı şehirlerde kendi gettolarını kurmuş durumda.

Açtıkları işyerlerinde Türkleri çalıştırmıyorlar.

Alışveriş yaparken mecbur kalmadıkça kendilerinin dışından kimseden ürün almıyorlar.

Çeteleşmeye gidiyor ve mafyavari örgütler kuruyorlar.

Bunun yanında kültürel uyuşmazlık en büyük engellerden biri.

Kendi ülkesinde kadınları kara peçe arkasında gören Afganlı ya da Suriyeli burada istediği gibi giyinip özgürce gezen bir kadının statüsünü aklı almıyor.

Bugünden yarına da o kişinin bunu kabullenip bizler gibi olmasını bekleyemeyiz.

İlk fırsatta bu kişiler yaşadıkları gibi bizleri yaşatmaya çalışacaktır…

Diğer en önemli sorun ise vefasızlık.

Bu kişilerin büyük çoğunluğu maalesef göçmelerinin sorumluluğunu Türkiye’ye yüklemekteler.

Kendi rıskımızdan verdiğimiz yardımların ise Avrupa’dan geldiğini düşünmekteler.

ABD, kendi projesi ile soktuğu sığınmacılar için ikinci aşamaya geçişi ilmek ilmek dokuyor.

Yunanistan’da bulunan üsler bu plan çerçevesinde harekete geçeceği günü sabırla bekliyor.

ABD, Türkiye içinde bulunan hain uzantıları ile sığınmacıların Türkiye’de kalmalarını sağlamayı sürdürmeyi hedefliyor.

Bunu yaparken insanlık, vicdan, din, tarih gibi duygusal soslar kullanılıyor ve kullanılmaya devam edecek.

Asla yan yana gelmeyecek sosyalistiyle muhafazakarı sığınmacılar konusunda aynı dili kullanıyor.

İkisi de insani duyguları ortak payda ediniyor.

Her kesimin içine sokulan 5. kol faaliyetleriyle bu hızla yayılıyor.

Maalesef bunun farkında olmayan çok kişi var (siyasetçiler de dahil) ve buna çanak tutuyor.

Sığınmacılar tam olarak Türkiye’de kalıcı oldukları andan itibaren ise ABD asıl planını devreye sokacak.

Yıllardır uykuda beklettiği terör hücrelerini uyandıracak.

Ülkede bir Arap-sığınmacı ayaklanması başlatacak.

Suriye ve Irak’ta organize ettiği bir nevi devlet konumuna gelmiş PKK ile Türkiye’yi bir diğer ateşin içine atacak.

Ülkeyi bir anda kaosa sürükleyerek idarecilerin hatalı ve hızlı kararlar almasına neden olacak.

Sığınmacılara yönelik yapılan tutuklama ya da farklı eylemleri Batı medyasında Türkiye’nin sığınmacıları katlettiği yönünde lanse edecek.

Sığınmacıları Suriye’ye yeniden göndermeye çalıştığımızda “Türkler Ermenilere yaptıklarını yapacak” diyerek tarihi yalanı o gün için tekrar kullanacak.

Belirli bir kamuoyu oluşturacak.

Sonra ne mi olacak.

Tabii ki de NATO’yu; sığınmacıları biz “barbar Türkler”in elinden kurtarmak için harekete geçirecek.

Ve o Yunanistan’daki gördüğünüz üsler Türkiye’ye harekâta başlayacak.

İçerde iki ateş arasında kalan Türkiye, NATO’yla da mücadele etmek zorunda kalacak.

Yunanistan’a yüzyıl önce Anadolu’dan çekilmek zorunda kaldığı topraklar vaat ediliyor.

O gün için Türklerin tokadını yine Yunanlılar bu kez ABD’yi arkasına alıp yeniden atağa geçeceği günü bekliyor.

Bu nedenle ABD ordusuna ülkenin her yeri peşkeş çekilmiş durumda.

Ve nihai amaç Sevr’de Türkiye’ye verilen topraklara Türkleri yeniden hapsetmek olacak.

Diyeceksiniz ki tamam hoş da neden ABD böyle bir şeyi tercih etsin.

ABD, kendisine tehdit olarak gördüğü Çin’i etkisiz hale getirmek istiyor.

ABD Başkan Yardımcısı Hintli Kamala Harris’in etkisi ile Çin ve Hindistan’ı birbirine kırdırmak istiyor.

Savaş ve gelecek gıda kriziyle beraber büyük göçler meydana gelecek.

Bu göçlerin Avrupa’ya sıçramaması gerekiyor.

Bu yüzden göç alabilecek yerler arasında Anadolu da hesaba katılıyor.

Ege’de yer alacak Yunanistan’a göçmenleri Avrupa’ya sokmama görevi verilecek.

Türkiye’den önce ya da sonra İran’ın da etkisizleştirilmesiyle göçmenler için koridor açılacak ve böylece Rusya milyonlarca hektarlık tarım arazileriyle bölgede yalnız kalacak.

Rusları göçlerle de etkisiz hale getirecek ABD, dünya üzerindeki egemen gücünü bir 100 yıl kadar daha pekiştirecektir.

Bunun yanında Ortadoğu’nun tek süper gücünü de İsrail yapılacak.

Siyonizm hedeflerine ulaştırılacak.

Bu ABD’nin planı.

Umarım bizim de bir planımız vardır, yoksa da olmalı.

Ama ne yazık ki ABD’nin Yunanistan’daki üslerinin Türkiye’ye yönelik olduğunu Türk Dışişleri farkında olsa da bu işin sığınmacılar üzerinden olacağının farkında değil.

Bugün için Türkiye’de sığınmacıları tek gönderecek parti Zafer Partisi olarak görünüyor.

Ümit Özdağ, haklı endişelerini dile getirirken ırkçılık ile suçlanıp katirüze edilmeye çalışılıyor.

Buna rağmen oy oranlarını artırmayı sürdürüyor.

ABD, Özdağ’ı kendine tehdit olarak görürse Muhsin Yazıcıoğlu’nun akıbetine uğramasından korkarım.

Bu söylediklerim 10-15 yıl içinde gerçekleştirilmek isteniyor.

Türkiye olarak ya bu kara geleceği görüp hazırlanacağız ve bunu önleyeceğiz ya da o gün geldiğinde yeni bir Atatürk çıkması için dua edeceğiz…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.