TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

42 yaşında tanı aldı: Tuhaf değil otistiğim!

Hayatının büyük bölümünü topluma uyum sağlamaya çalışarak geçiren ve bu konuda neden zorlandığını ise 42 yaşına geldiğinde kendisine otizm tanısı konulduğunda anlayan Akdeniz, “Uyum sağlayamıyorum diye kendimi suçlamayı bıraktım. Tuhaf biri değilim otistiğim” diyor

Haber Giriş Tarihi: 28.04.2023 03:27
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
42 yaşında tanı aldı: Tuhaf değil otistiğim!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Burçak Akdeniz, İzmir’de yaşayan bir rehber öğretmen. O, hayatının büyük bölümünü topluma uyum sağlamaya çalışarak geçirdi. Bu konuda neden bu kadar zorlandığını ise 42 yaşına geldiğinde kendisine otizm tanısı konulduğunda anladı. Sosyal iletişim kurmakta zorlandığını ve akranları tarafından ‘tuhaf’ bulunduğunu anlatan Akdeniz, tanı almasının ardından uyum sağlayamadığı için kendine kızmayı bıraktığını söylüyor. “42 yılımı geri istemiyorum ama bundan sonraki ömrümü bütün otistiklerin hakları için harcamak istiyorum. Toplumun genelinde bir bilinçsizlik var ve birilerinin otizmi anlatması gerekiyor. Artık uyum sağlayamıyorum diye kendimi suçlamayı bıraktım. Ben tuhaf biri değilim otistiğim” diyen Akdeniz, bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında okumak, yazmak, öğrenmek, öğretmek, bu alanda bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla geçiyor.

BÜYÜYÜNCE GEÇER DEDİLER GEÇMEDİ

Annesiyle birlikte yaşayan ve Konak’taki Şehit İdari Ataşe Çağlar Yücel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde rehber öğretmen olarak görev yapan Akdeniz, çocukluğunun travmatik geçtiğini söyleyerek, “Okulla pek aram yoktu, ailemin desteği ile okudum. Hep dedemin okunmuş pirinçlerine bağlıyorum bu durumu. Öğretmenlerim anneme sürekli, ‘Bu çocukta bir problem var, doktora götürün’ derdi. Doktorlar da ‘Büyüyünce geçer’ deyip yollardı. Büyüdüm ama geçmedi. Çocukluğum korkunç geçti, hep yalnızdım. Arkadaşlarım benimle oynamak istemiyordu. Oynasınlar diye onlara rüşvet teklif ederdim. İnsanlar bana ezilecek böcekmişim gibi bakarlardı. Hayatım boyunca istenmedim, ‘tuhaf biri’ olarak anıldım ve kendimi başarısız hissettim. Nörotipik dünyadaki hiçbir şeyi başaramadım” diyor. 

HAYAT BENİM İÇİN YORUCU

Yetişkinlik döneminde de sosyal iletişim kurmakta zorlandığını ve akranları tarafından ‘tuhaf’ bulunduğunu anlatan Akdeniz, şunları söylüyor: “Arkadaşlarım birlikte sinemaya, tiyatroya, konsere gidiyordu ama ben gidemiyordum. Çünkü bu beni çok yoran bir şeydi. Gruptan dışlanmamak için bir kez gittim ama ertesi gün evden çıkamadım. Çünkü inanılmaz yorucuydu benim için. Sabahları 5 gibi uyanır, saatlerce hayata hazırlanmaya çalışırım. Sokağa çıkıp o kalabalığın içine girmek benim için çok yorucu. Bir çocukluk arkadaşım var, adı Gözde. Beni çocukluğumdan beri tanıyor ve davranışlarımı biliyor. Biriyle problem yaşadığımda arayıp Gözde’ye anlatıyorum ve ‘Sence ne oldu?’ diye soruyorum. O beni bildiği ve problemi algıladığı için o kadar güzel anlatıyor ki, anlıyorum. Nörotipik dünyayla aramdaki köprüdür Gözde. Otistiklerde empati gücü yoktur deniyor. Hayır, var. Biz hem sizi anlamaya hem de kendi duygularımızı anlamlandırmaya çalışıyoruz. İmalardan anlamam, hayat benim için çok yorucu.”

13 YAŞINDAN BERİ DOKTORLARDAYIM

Akdeniz, yıllarca kendisiyle ilgili neyin ters olduğunu bir türlü çözememiş. Ta ki ABD’de yaşayan doktor bir akrabası ile konuşana dek: “Beni yakından tanıyan ve çocukluğumu da bilen o kişi otistik olabileceğimi söyledi. Yani otistik olabileceğimi 4 sene önce fark ettim ama bir doktor tarafından ilk kez yakın zamanda söylendi.” Yıllarca kendisine doğru teşhis konulamadan yaşayan Akdeniz, bunun sebebini tanı kriterlerinin yetersiz oluşuna bağlayarak, “13 yaşından beri doktorlara gittim. Fakat ne yazık ki hep o anki semptomlarıma göre değerlendirme yaptılar. Kimse çocukluk öykümü dinlemedi. Bipolar, borderline ya da anksiyete bozukluğu olabileceğini söylediler. Son gittiğim doktor ise ‘Otizm spektrum bozukluğu olduğu o kadar belli ki’ dedi. Otizmin bir tedavisi olmadığı için dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemim üzerine çalışıyoruz. Otistik olduğumu öğrendiğimden beri kendime şefkat göstermeye başladım. Uyum sağlayamıyorum diye kendimi suçlamayı bıraktım. Artık kendimi seviyorum ve suçlamıyorum. Ben tuhaf biri değilim otistiğim” sözleriyle kendisine otizm tanısı konulmasının ardından ferahlama hissettiğini söylüyor.

‘NEDEN’ DEDİĞİ İÇİN YARGILANDI

Kamu görevlilerinin ‘görünmez engellilik’ konusunda bilinçli davranması gerektiğinin altını çizen Akdeniz, büyük bir travma olarak hafızasında yer eden olayı şöyle anlatıyor: “Foça’da bir kafede oturuyordum. Yan tarafta bir kavga çıktı. Hemen yardıma gittim. Olaya müdahale eden bekçiler kimlik göstermemi istedi ve ben ‘Neden kimlik gösteriyorum?’ sordum. Çünkü anlamlandıramadım. Bu sebeple mukavemet suçuyla yargılandım. Duygusal çöküşü, öfke krizi olarak algıladılar ve ertelense de 331 gün hapis cezasına çarptırıldım. Üstelik kişilik ve kadınlık onuruma aykırı davranışlar yapıldı. Buna rağmen bir de avukat parası ödeyeceğim. Burs verdiğim 17 çocuğumun 1 aylık yemek parasıydı o. ‘Ben neden kimlik gösteriyorum’ demek karşımdaki insanın vicdanına bağlı olamaz.”

SÜREKLİ KULAKLIK KULLANIYORUM

Birçok otistik için sesli ortamların stres ve fiziksel acı kaynağı olduğunu aktaran Akdeniz, sürekli gürültü önleyici kulaklık kullanmak zorunda kaldığını belirterek bir de şu çağrıyı yaptı: “Ses hassasiyetim nedeniyle sürekli kulaklık kullanıyorum. Dışarıdaki o uğultu ve ses beni hasta ediyor. Kulaklığım olmadan dışarı çıkamam, bir yerde oturamam. Ama iyi bir kulaklık maalesef çok pahalı. Kulaklık reklamları ‘müthiş ses kalitesi’ diye yapılıyor ya… Bunların başka bir özelliği daha var, gürültüyü engelliyor. Ben ve benim gibi insanların ÖTV indiriminden yararlanması gerekiyor. Çünkü bu bizim için hayat kurtaran bir şey. Yurt dışında konser alanlarında duyusal hassasiyeti yüksek olan insanlar için camekanlı yerler var. Bu ülkemizde de olmalı. Ben niye Nuri Harun Ateş ya da Tarkan konserine gidemeyeyim? Hayat sadece nörotipikler için değil.”

MÜCADELEM MEHMET ERES İÇİN

Bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında okumak, yazmak, öğrenmek, öğretmek, bu alanda bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla geçiren Akdeniz, “Şimdi tüm mücadelem bakımevinde hayatını kaybeden otistik Mehmet Eres için. 42 yılımı geri istemiyorum ama bundan sonraki ömrümü bütün otistiklerin hakları için harcamak istiyorum. Toplumun genelinde bir bilinçsizlik var ve birilerinin otizmi anlatması gerekiyor. Türkiye, otistikler için her açıdan zor bir ülke. Otistik yetişkinler yok sayılıyor. Neden verilen eğitimlerle otistikleri nörotipiklere uydurmaya çalışıyorlar anlamıyorum. Eğitimler hep, ‘Otistiklerde sorunlu davranışların sağaltımı’ üzerine. Niye biz problemli oluyoruz?” sorusunu soruyor.

OTİSTİK ÖĞRENCİLERİM OLDU

Şimdiye kadar çalıştığı okullarda otistik öğrencileri de olduğunu kaydeden Akdeniz, “Onları hemen tanıyorum. Genelde öğretmen arkadaşlarım, ‘Bir çocuk var, onunla bir görüşür müsün?’ diyorlar. Yazı yazmadığını, dersleri algılayamadığını ve kafasının dağınık olduğunu söylüyorlar. Hemen anlıyorum zaten” diye anlatıyor.

HAYATIM ÇIKMAZ SOKAK GİBİ

Tanı konulduğunda sırf kendisinin değil ona yakın kişilerin de ne kadar acı çektiğini fark eden Akdeniz, “Benim üzerimden anneme çok eziyet edildi. ‘Sizin kızınızdan bir şey olmaz’ dendi. Çocukluğunuzdan beri sürekli eleştirildiğiniz için ve hayatınızda yaptığınız her şey hata olduğu için büyüdüğünüzde kadın-erkek ilişkilerini de beceremiyorsunuz. Benim hayatım çıkmaz sokak gibi” diyor.

* Seneler önce mezuniyet yıllığına öğrenciler tarafından Burçak Akdeniz hakkında yazılan not.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.