TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tiyatro, toplumun kasvetini kaldıran bir olgu

Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören ile Sahne Tozu Tiyatrosu hakkında konuştuk. İşgören, tiyatronun toplumun kasvetini kaldıran bir olgu olduğunu söyledi

Haber Giriş Tarihi: 02.02.2015 08:13
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Tiyatro, toplumun kasvetini kaldıran bir olgu

EMİNE ŞEKER

Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni M. Çağlar İşgören, Sahne Tozu Tiyatrosu'nun 2005 yılında kurulduğunu ifade ederek, 1980 yılında İzmir’de dünyaya geldiğini, İzmir’de büyüdüğünü ve İzmir’de ölmek istediğini söyledi. İşgören, “Babam Fehmi İşgören emekli bir bürokrattı. Annem Vildan İşgören ise hayırsever ve sosyal bir bayandır. Sanata küçüklüğümden beri ilgi duyduğum için annem ve babam her zaman beni destekledi. Daha çocuk yaşta, güzel konuşma ve yazma piyano, ritim ve sanat tarihi dersleri aldım. Her ne kadar üniversite eğitimimde müziğe yönelsem de istediğimin bu olmadığını fark ederek tiyatro alanında eğitim almaya karar verdim. Ancak bu seferki eğitimim güzel sanatlar fakültesinden değil operadan oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera (Şan) bölümünde eğitimlerim devam etti. Şanslıydım. Müfit Bayraşa ve Sevda Aydan gibi ustaların elindeydim bu seferde. İlk defa 1999 yılında Turgut Özakman’ın Fehim Paşa Konağı adlı oyunuyla sahnelere adım attım ve bir daha sahnelerden kopamadım. 2004 yılında İstanbul’a giderek tiyatroya olan aşkımı Haldun Dormen ile paylaşmaya karar verdim. Haldun Dormen ‘in desteğiyle büyük bir cesaret yakaladım. Özel olarak Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi tiyatro bölümünün ilk reji yüksek lisans mezunu Nazlı Kayı’dan (Akalın) dersler alırken, Haldun Dormen’in yönettiği her oyunu takip edip İstanbul’a yanına gittim ve provalarına katılarak yönetmenliği hayalimdeki kişiden öğrendim. İstanbul İzmir arası mekik dokuyup, Haldun Dormen’den öğrendiğim her şeyi, aldığım özel derslerle ve konservatuvardaki bilgilerimle harmanlayarak ve Haldun Dormen’in de desteğiyle kendi özel tiyatromu kurdum. İlk olarak küçük sanat lokalimi Haldun Dormen’in önerisi ile 45 kişilik cep tiyatrosuna çevirdim. Cep tiyatromuzun açılışını Haldun Dormen’in 1954 yılında kendi cep tiyatrosunda sahnelediği ilk oyun olan Maitre Pierre Pathelin adlı oyunla gerçekleştirdik. Bu manevi güç benim her zaman destekçim oldu. Ve yine ne büyük şanstır ki tiyatro eğitimim Göksel Koray ile Haldun Dormen gibi ustaların elinde devam etti. Tiyatroyu bende şekillendiren, var eden Türk tiyatrosunun iki usta ismine her zaman minnettarım ve onlardan her an öğrenmeye de devam ediyorum” dedi.

3 ALANDA ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR

İşgören, tiyatro eğitiminin biten bir şey olmadığını belirterek, tiyatro içerisinde bulunan süreçte her dakika ve her saniye bir şeylerin öğrenildiğini dile getirdi. İşgören, “Sahne Tozu Tiyatrosu’nun 3 alanı var. Birinci alanı; tiyatro eğitimidir. Tiyatro eğitimi özellikle geçtiğimiz süreçte şekillendi. İkinci alanı; Sahne Tozu Tiyatrosu’nun kendine ait kurucuları olarak 13 kişilik ana kadrosu var. Ana kadrosu da ikinci alanı yarattığı ve sahneye çıkan profesyonel oyun sergilemeye çalışan bir ekip haline geldi. Yani bir yerde eğitim verilirken bir yerde de aktif olarak tiyatro oyunları sergilenmeye başlandı. Üçüncü alanı ise; 2012 yılında kurduğum çekimlerini tamamladığım yapım kısmıdır. Sahne Tozu yapım olarak sinema sektörüne bir adım atılmış oldu. Elimizden geldiği kadar denemelerimizi gerçekleştirdik. Ege Bölgesi’ne ait bir senaryosu var. ‘Efe’ adlı bir film çektik. Tamamı tiyatro oyuncuları ile bezenmiş bir kast oldu. Kendileri ile beraber çok şen şakrak bir deneyim gerçekleştirdik. İstanbul’dan set ekipleri geldi. Profesyonel anlamda bir set oluşturuldu. Tabi biz yapım olarak çok profesyonel değiliz. Ancak tiyatrocu bakış açısıyla ‘acaba ne kadar olabilir?’ düşündüğümüz bir girişimdi bu. 2012 yılından beri kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Meşakkatli bir iş olduğunu da öğrenmiş olduk. Ama bizim için tiyatro her zaman ön planda oldu. Tiyatroya ağırlık verildi. Sinema filmimizi dağıtım şirketiyle de alakalı olarak Mayıs ayının ortalarında vizyona girmesini düşünüyoruz. Sahne Tozu Tiyatrosu, Sahne Tozu Akademi ve Sahne Tozu Yapım olarak 3 alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

OYUNLARIMIZ GENEL ANLAMDA YETİŞKİNLERE HİTAP EDİYOR

Anlaşmalı olarak sadece Büyükşehir Belediyesi ile çocuk oyunları çıkardıklarını ifade eden İşgören, “Çocuk oyunu çıkran bir tiyatro değiliz. Ancak ilerleyen zamanlarda çocuk oyunları da sahnelemeyi düşünüyoruz. Oyunlarımız genel anlamda yetişkinlere hitap ediyor. Sahne Tozu Tiyatrosu yaklaşık 10 yıldır irili ufaklı sahnelerde az ya da çok seyirciye oyunlar sahneledi. Aslında bir yerde Sahne Tozu Tiyatrosu Türkiye’nin repertuar tiyatrolarından bir tanesidir. Oynadığı oyunların telifini ödeyerek birçok yere sahneye koymuştur oyunlarını. Geçen sezon seyircilerimize 8 farklı oyun sahneledik. Bu sezon içinde de yine 8 oyun sahneleyeceğiz” dedi.

TİYATRO SANATI AYDINLANMADIR

Tiyatroyu, ‘Tiyatro aydınlanmak demektir’ şeklinde tanımlayan İşgören, “Perdelerin açılması ve içeriye aydınlığın girmesi gerekir. Bunun için hiçbir zaman perdelerin kapalı kalmaması gerekir. Evde perdeler kapalıysa ve dışarda güneş varsa evin içi karanlık kalacaktır. Mevcut olan karanlık kişide kasvet oluşturacaktır. Tiyatro toplumun kasvetini kaldıran bir olgudur. Aydınlanmayı her insan yaşama hakkına sahiptir. Bu durumu kimsenin yok sayması da mümkün olamaz. Tiyatro neredeyse insanlığın var oluşundan gelen bir sanattır. Dünyada 7 sanat dalı var. 7. sanat dalı olarak sinema kabul edilmiş. Bir de sanata şöyle bakmak lazım; doğanın bize vermiş olduğu nimetleri kullanarak, estetik kaygılar güdülerek insanlara bir huşu bir psikolojik rahatlık getiren esrarengiz ilahi olguya sanat diyoruz. Yani müziğe, heykeltıraşa, operaya, baleye, edebiyata, resime ve tiyatroya her zaman insanların ihtiyacı vardır. Güneşi kesmeye çalışmak, ya da bu durumu aşağılamak, küçük görmek, tiyatro perdelerinin açılamaması, ressamın tablolarının satılamaması ve heykeltıraşların ürettiği eserlerin küçümsenmesi gibi şeyler bence dünyanın geri kalmışlığının en büyük göstergesidir.  Genel görüşüm olarak sanat bazı dünya ülkelerinde kabul görmüş olsa bile alt sırlarda yer almaktadır. Tiyatro sanatı benim için tek kelime ile aydınlanmadır” şeklinde konuştu.

İNSAN VÜCUDU BİR MUCİZE VE KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN BİR MAKİNE

İşgören, tiyatro oyunculuğunun yetenek mi? Yoksa sonradan kazanılan bir meziyet mi? Sorusunun tartışmaya açık bir konu olduğunu vurgulayarak, “Öncelikle yetenek olmazsa hiçbir şey olmaz. Bir insan tornavida tutmasını bilmiyorsa ya da tutamıyorsa o insan o işi yapmamalı. Kendini bu konuda elbette geliştirmelidir. O işi yapamıyor diye silip atmamak gerekir. O insanında başka alanlarda meziyetleri söz konusu olabilir. Tiyatroya bakacak olursak; insan sahneye çıkamıyor olabilir. Oyunculuk kabiliyeti çok gelişmemiş olabilir ya da yeteneği olmayabilir. Bu durumda bu insanların tiyatronun geri planında başarılı olabilir. Tiyatro sanatına aydınlıklar getirebilen iyi bir düşünür olabilir. Fikir adamı ya da çok iyi bir tasarımcı olabilir. Gören göz olduktan sonra herkesin her işe faydası olacaktır. Sadece oyunculuğu baz alacaksak; elbette ki yetenek gereklidir. Yeteneksiz bir insanın sahneye çıkması söz konusu olmaz. Ancak kendini geliştirebilir. Sanatı icra etmeye çalışan ve buna gönül vermiş bir insanın oyunculuk konusunda kendisini geliştirmesi kesinlikle söz konusudur. Çünkü insan vücudu bir mucize ve keşfedilmeyi bekleyen bir makinedir. Çok güzel bir estetiğe ve görünüme sahip olamayabiliriz. Bu demek değildir ki siz televizyonda ya da sinemada rol alamayacaksınız. Kabiliyeti olamayan bir insanın bu işe gönül verdikten sonra ben o kişinin o işi becerebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

İZMİRLİLER GELECEĞE EMİN ADIMLA YÜRÜYEN ŞEHİR HALKIDIR

İşgören, İzmir seyircisinin yapısının diğer şehirlere göre farklı olduğunu söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: “Ben bu durumu bilerek burada tiyatro yapıyorum. İstanbul’a bakarak siz sahneye oyun koyarsanız eğer yanılgılar yaşayabilirsiniz. Sahne Tozu Tiyatrosu her zaman bu durumu göz önünde bulundurarak seyircilere oyun sahneliyor. İzmirli seyirciler neyin ne olduğunu bilen, kandırılmaya gelemeyen ve iyiyi-kötüyü ayırabilen bir yapıya sahipler. Sahne sanatlarına dünden bugüne İzmirli seyircilerin tutumu ve bakışı gelişse de İzmir’in biraz daha sahne sanatları üzerine kendini geliştirmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü benim sahneye koyduğum oyunlar ya da başka tiyatroların sahneye koyduğu oyunlar halkın tiyatrosudur. Yani halk eğer düşüş yaşıyorsa sahne sanatlarının temsillerini izlemeye giderken sayıda bir düşüş söz konusu ise mutlaka sahnedeki faaliyetlerin etkisi vardır. İzmir’de ki seyircilerin kalite anlayışının yüksek olduğunu biliyorum. İzmir’de sadece popülerizmin kırılması gerekiyor. Popüler insanlar sahneye çıktığı zaman oyunun kalitesine de bakmaları gerekiyor. Özellikle İzmir’in bir oyuna gelebilecek bir potansiyeli yok. bir oyuna farklı seyirciler gelmesi gerekirken farklı oyunlara aynı seyirciler geliyor. Bu 4 milyon nüfuslu İzmir’in biraz daha sanata yönelik kendini geliştirmesi gerektiğini gösteren bir durumdur. Şehrimizde bu kişi sayısı çoğalmıyorsa eğer sahnelenen sanat ürünlerin kalitesinin düşünülmesi gerekiyor. Yani tamamen halka mal etmemek lazım bazı şeyleri. İzmir’de ki tiyatro severlerin popüler kişilerin oynadığı oyunları sorgusuz sualsiz izlemeleri ve ondan sonra da kalite analizi yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Sırf televizyonda ya da sinemada gördüler diye sahnelenen oyunu izledikten sonra ‘çok güzeldi’ deyip çıktıklarını zannetmiyorum. Netice olarak bu durumu el birliği ile düzeltebiliriz. Öncelikle İzmir’de bulunan tiyatro seyircisinin çoğalmasını sağlayabiliriz. Bunun için kaliteli oyunlar ortaya koymalıyız. İzmirli seyircilerin popüler insanların tiyatro oyunlarını objektif analiz etmelerini sağlayabiliriz. Böylelikle biz birbirimize destek olarak aydınlanmamızı devam ettirebiliriz. İzmir halkını çok seviyorum. İzmirlilerin eleştirileri bizim baş tacımızdır. Onların beğenileri ile bugünlere geldik. Onların beğenileri kazanmış olmak, onların alkışlamalarını duymak, onların salonumuzu doldurduğunu görmek benim gibi İzmirli bir tiyatrocuya neredeyse Oscar Ödülü’nü almak kadar mutluluk veriyor. İzmirliler kendi yapılarıyla, kendi özellikleriyle, kendi duruşlarıyla, kendi birliktelikleriyle ve kendi sağduyularıyla geleceğe emin adımlarla yürüyebilen bir şehir halkıdır. İzmir’de var olan aydınlığı yaşamak ve yaşatmak için elimden geleni yapıyorum.”

KUTU

Yedi Kocalı Hürmüz

Yazan: Sadık Şendil

Yönetmen: M. Çağlar İŞGÖREN

19. yüzyılın sonlarında İstanbul'un Taşkasap semtinde yaşayan Hürmüz, hepsi farklı mesleklerden olan, birbirinden habersiz altı koca ile evlenmiş, ancak yetinmeyip yedinci bir erkeğe aşık olan bir kadındır. Sonunda amacına ulaşarak bu kişiyle de bir evlilik yapar. Ancak kocalarının eve geliş - gidiş zamanlarında çakışmalar meydana gelince Hürmüz oldukça zor bir durumda kalacaktır. Hepsini bir arada idare etmeye çalışan Hürmüz'ün işi bu kez gerçekten zordur.

Oyunlar Cuma ve Cumartesi günleri saat : 20.00'de Pazar günleri ise 14.00'de Sahne Tozu Tiyatrosu Haldun Dormen Sahnesi'nde..

Biletler biletix'te ve Sahne Tozu Tiyatrosu gişelerinde www.sahnetozu.com

İletişim: 0232 445 2033

Yedi Kocalı Hürmüz Oyun Günleri:

6 Şubat Cuma: 20.00

7 Şubat Cumartesi: 20.00

8 Şubat Pazar: 14.00

13 Şubat Cuma: 20.00

14 Şubat Cumartesi: 20.00

15 Şubat Pazar: 14.00

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.