TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Suriyeliler için farkındalık yaratacaklar

Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İzmir Sanat’ta Suriyeliler için tanıtım ve farkındalık programı düzenlendi. Programa birçok sivil toplum kuruluşu katıldı

Haber Giriş Tarihi: 24.12.2014 08:20
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Suriyeliler için farkındalık yaratacaklar

DAVUT İPEK - Suriyeli sığınmacılar için İzmir Sanat’ta düzenlenen tanıtım ve farkındalık programı kısa bir iletişim etkinliğiyle başladı. Daha sonra açılış konuşmasını yapmak üzere söz alan İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Zeki Buzgan, “Bizleri, önemli bir duyarlılık örneği sergileyerek yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum. Ortadoğu’da bildiğimiz üzere Irak’tan başlayarak Libya, Tunus, Mısır’da da devam eden bazı isyanlar sonucu yönetim değişiklikleri oldu. Tabi bu bazı durumlarda demokrasi diye gösterilmeye çalışılıyor. Ama keşke bu isyanlar demokrasi getirseydi. Nereye demokrasi götürülüyorsa oraya iç savaş ve kardeşi kardeşe düşüren olaylar görülüyor” dedi.

“DEVLETİ DESTEKLEMELİYİZ”

Buzgan, şunları da kaydetti: “Maalesef Sevr Antlaşması’yla başlayan bir süreç doğal olmayan sınırlarla bizleri bölmeye çalışan güçlerin türemesine yol açtı. Komşu ülkelerle tarihsel bağımız, akrabalık, din ve komşuluk ilişkilerinden geçiyor. Bizim komşu ülke Suriye ile kopmaz ilişkilerimiz mevcut. Suriye’deki kardeşlerimiz öncelikle bilmediğimiz bir sebeple yönetime başkaldırıya yöneldiler. Birlikte yapılan bu hareket sonunda amacı belli olmayan ve birbirlerini hasım gibi görecekleri bir hale gelmiş durumda. Şu an orada kimin kime neden düşman olduğu belli değil. Bizim bu konudaki çizgimiz, yurtta sulh cihanda sulhu savunan değerlerimizden ibarettir. Bu savaş ve isyan Türkiye’de de olabilirdi. Allah’tan kamuoyu buna izin vermiyor. Bilinçli insanlarımız hala çok fazla. Bugün ülkede iki grup Suriyeli var. Daha önceleri pasaport girişi yaparak ülkeye giriş yapanlar ve kayıt dışı giriş yapanlar. Onlara da devlet babalığını, dostluğunu veya abiliğini göstermeye çalışıyor.  İzmir’in bazı ilçelerinde garip durumlarla karşılaşıyoruz. Özellikle sığınmacılara ilaç verme konusunda farklı düşüncelere sahip olan eczacılarla karşılaştım, bu durum beni üzdü. Buna benzer birçok ilginç şey görüyoruz elbette. Siyasi sebepler yüzünden Suriyeli sığınmacılara gösterilen tavır, maalesef hepimizi ilgilendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı kararları zaman zaman onaylamasak bile bu kararların arkasında durmalıyız.” Buzgan’ın konuşmasının ardından İzmir Suriyeliler Derneği bir müzik dinletisi gerçekleştirdi. Salonda bulunan Suriyeliler de dinletide söylenen şarkılara eşlik etti.

“BİZ BİLE BUNU YAPARSAK…”

Müzik dinletisinden sonra söz alan konuşmacı Erdem Ömüriş ise şunları belirtti: “Son dönemlerde çok farklı şeylere tanık oluyoruz. Tek bir insana bile söylenemeyecek şeylerin koca bir millete söylenebildiğini gördük. Ben Suriyeli sığınmacılar ile ilgili bir çalışma gerçekleştirdim. Çalışmamı sekiz sene önce tam da 8 Eylül’de, Dünya Barış Günü’nde inşa etmeye başlamıştım. ‘İçimizden Yüzümüze’ isimli çalışmamda çok farklı olgular göreceksiniz. Benim ailem de göçmen bir aileydi. Onlar da bu topraklara ilk geldiklerinde gavur ithamlarıyla karşılaşmışlar. Belki bugün Suriyeli sığınmacılara gavur denmiyor ama daha farklı şeyler söyleniyor onlar için. Suriyelilere İzmirliler olarak bizler bile kucak açamazsak kimse kucak açamaz diye düşünüyorum. Onlar kendilerini burada bile rahat hissedemezlerse hiçbir yerde hissedemezler.”

“BİR TABAK DA KOMŞUMA”

Program kapsamında bir de projeden söz edildi. ‘Bir tabak da komşuma’ isimli projenin ekibi adına konuşan Mehmet Ateş, şöyle konuştu: “Ben Milli Eğitim Bakanlığı’nda İngilizce öğretmeni olarak çalışıyorum. Annem Antakyalı ve bu yüzden Arapça da biliyorum. Yeni bir ülkeye geldiğinizde en büyük sorun ekmekten sonra anlaşabilmektir. Bizler kendimizi Suriyelilerin yerine koyabilmeliyiz. Bu projeye nasıl başladığımızdan kısaca bahsetmek isterim. Bir gün kapımız çalındı ve Suriyeli bir aile çocuklarıyla birlikte kötü durumda olduklarını söylediler. İnsani duygular ön plana çıktı ve komşularla bazı konularda destek olmak için çalıştık. Daha sonra okuldaki arkadaşlarıma ve çevreme durumu anlattım. Üç ay sonra baktım ki okulumuz yardım merkezi haline gelmiş. Duyarlı olan insanlara ulaştık ve onlar da bizi kırmadı. Bu proje kendiliğinden ilerlemeye başladı. Ben yurtdışına gittiğimde kendimi nasıl yalnız hissediyorsam, Suriyeli sığınmacıların da burada kendilerini yalnız hissettiklerini düşündüm. Daha sonra Zeki Buzgan Bey ile tanışma fırsatı buldum. Zaten onlar da böyle bir proje başlatmak istiyorlarmış. Böylece birlikte ‘Bir tabak da komşuma’ projesini başlattık. Somut problemlerden yola çıkarak bu projeye başlama kararı aldık. Adım adım bu proje boyunca hedef ve amaçlarımız konusunda çalışmalarımızı yürüttük. İki yıl boyunca bu projenin sürmesini amaçlıyoruz. Sadece bir ilçedeki değil, tüm İzmir’deki Suriyelilere ulaşmayı hedefliyoruz. Projemizden hepsinin faydalanmasını istiyoruz. Bu bizim için çok önemli bir konu. Sığınmacılara ayrıca rehberlik ve danışmanlık hizmetleri de vermeyi planladığımız projenin başlaması için bir yerden destek alınması gerekiyor.

ÖNYARGISIZ EV

Ateş, şunları da kaydetti: “Bir ev kiralamak istiyoruz. Önyargısız bir ev olacak bu. Mümkünse Basmane’de bir ev kiralayıp bu evde eğitimler ve seminerler vereceğiz. Ayrıca bu evde meslek edindirme atölyeleri, hobi atölyeleri, dil kursları ve psiko-sosyal desteklerin verileceği bir çalışma planı doğrultusunda ilerlemeyi hedefliyoruz. Sivil toplum kuruluşlarıyla burada bir araya gelip çalışmalar yürüteceğiz bu evde. Çocuklar için oyun odaklı faaliyetleri yapacağız. Çocuklar, her şeyden habersiz ve yaşanan olaylardan en çok zarar gören kesimdir. Henüz okula başlamayan Suriyeli çocuk sayısı oldukça fazla. Okula başlamaları halinde onların o çocuk dünyası ferahlayacaktır. Önyargısız evimizde eğitim faaliyetleri de yürüteceğiz. Özellikle hak temelli eğitimler vereceğimiz bu eğitim programlarında, insan hakları ve mürteci hakları konusunda kendilerine yeterli bilgiyi aktarmayı hedefliyoruz. Ayrıca sığınmacılara dil kursları, bilgisayar kursu, kuaförlük ve aşçılık gibi çeşitli alanlarda mesleki ve teknik eğitimler vermeyi planlıyoruz. Bunlar çok önemli şeyler. Bu tip projelere ihtiyacımız var. Özellikle sivil toplum örgütünün içinde bulunduğu projelerin daha ileriye taşınabileceğini bilmeliyiz. Sivil toplum örgütlerinin bu tür projeleri desteklemesi ülkemiz için de çok yararlı olacaktır. Gerçekten anlaşabilmek, anlaşılabilmek çok önemli bir olaydır. Ben dil biliyorum, param da var ama yurtdışına çıkınca nereye gidip ne yapacağımı çoğu zaman bilmiyorum. Şu an Suriyeli sığınmacılara bir oryantasyon uygulamasını kimse yapmıyor. Bizim önyargısız evlerimizde her an bu oryantasyon eğitimini slayt ve haritalarla yapabilecek insanların olması hedeflerimiz arasında. Benim çalıştığım okulun kapısı bazen çalınıyor. İçeri gire bir Suriyeli elektrik faturasını uzatıp ben bunu nereye ödeyeceğim, nasıl ödeyeceğim diyor. Bu tip olaylarla her zaman karşılaşıyoruz. Bu insanlara gösterilen önyargının büyük bir bölümü anlaşılamamaktan kaynaklanıyor. Bizler bu projeyle ne kadar fazla kişiye ulaşırsak o kadar iyi bir çalışma ortaya çıkacaktır. Herkesi bu projeye destek vermeye davet ediyorum. Bizler elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının da desteklerini bekliyoruz.”

“ONLARA DESTEK OLMALIYIZ”

Suriyeli sığınmacılar için gerçekleştirilmesi planlanan projelerin konuşulduğu panelde İzmir Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Zeki Buzgan moderatörlük yaparken, Suriyeliler Derneği’nden Muhammet Ali, Ege Üniversitesi’nden Doç.Dr. Arife Karadağ, dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özkan Yıldız, Emniyet Yabancılar Şube Müdürü Ökkeş Bulut ve Dr. Ülkümen Rodoplu da konuşmacı olarak yer aldı. Panelin ardından ‘ASFUR’ isimli bir film gösterimi gerçekleştirildi. Daha sonra filmin yönetmeni Eylem Şen ile bir söyleşi düzenlendi. Sivil toplum kuruluşlarının projeye katkılarının da konuşulmasının ardından program son buldu. Suriyeli sığınmacılarla ilgili projelere destek veren Doğu ve Güneydoğu Anadolu Birliği (DAGAB) üyeleri de programdaki katılımcılar arasındaydı. DAGAB Diyarbakır Birlik Başkanı Ömer Balkaş ve Mardin Birlik Başkanı Mehmet Emin Dağ, programı ön sıralarda izleyenler arasındaydı. Projeye heyet olarak destek verdiklerini belirten DAGAB Genel Başkanı Doğan Bayram şunları söyledi: “Suriyeli sığınmacılara destek olmak için bu tür projelerinin sayısının artırılması gerekiyor. Bildiğimiz gibi ülkemizin büyük bir bölümünde Suriyeliler ile ilgili bir önyargı var. Bizler DAGAB olarak, bu projenin kurucularından olan DAGAB Bingöl Birlik Başkanı Zeki Buzgan’a ve ekibine destek olmak için buradayız. Tabi burada ele alınması gereken ilk konu, önyargılar konusundaki algıların yıkılmasıdır. Komşu ülkemiz Suriye’de yaşanan sıkıntılara bir el uzatmazsak, şimdikinden çok daha kötü durumda olmalarına yol açabiliriz. Edindiğimiz bilgilere göre ülkemize gelen Suriyelilerin üçte ikisi kayıt altında değil. Öncelikle bu insanların kayıt altına alınmasının gerektiğini düşünüyorum. Zaten bu kayıt altına alınma işlemlerini en kısa sürede çözersek, emniyetteki arkadaşlarımızın da işlerini kolaylaştıracağımızı düşünüyorum. Bunların haricinde, ülkemize sığınan Suriyelilere mesleki anlamda eğitimler verilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Savaşın ardından o topraklarda barış olacaktır. Bu insanlar ülkelerine geri döndüklerinde hem Türkçe biliyor olacaklar hem de Türkiye’de öğrendikleri meslekleri orada icra ederek hayatlarını idame ettirecekler. Biz önyargıların yıkılması gerektiğine inanıyoruz. Yirmi iki doğu ve güneydoğu ilinin bir araya gelerek oluşturduğu DAGAB’ta öncelikle bizim kendi önyargılarımız kırıldı. Kendi birliğimiz içindeki önyargıları kırdıktan sonra başka insanların da önyargılarının kırılması gerektiğini düşünüyoruz. Suriyeli insanlar, burada hayatlarını gerçekten son derece zor koşullarda devam ettirmeye çalışıyorlar. Onlara destek olmamız gerekiyor. Biz DAGAB olarak elimizi taşın altına koyacağız. Her türlü platformda onlara yardım etmeye çalışacağız. Onlar savaştan kaçıp bu ülkeye sığındılar. Bu soğuk havalarda, zor şartlarda sokaklarda yaşayan Suriyeli insanlar görüyoruz. Hayvanlar bile bu soğukta dışarıda yaşayamazken onlar yaşamaya çalışıyor. Fakat kendi ülkelerindeki savaş ortamını yaşamaktansa, bu ülkede soğukta dışarıda yaşamayı tercih ediyorlar. Bu hayat bile onlara lüks geliyor. Dolayısıyla bizim onlara ev, iş, yiyecek gibi konularda kucak açmamız lazım. Her türlü yardımı kendilerine yapmaktan sakınmamalıyız. Biz onlara iyi niyetle yaklaşalım. Onların durumunda olmayacağımızın garantisi yok. Allah korusun yarın öbür gün onların durumunda olabilme ihtimalini de düşünmeliyiz. Toplum olarak duyarlılığımızın artması gerektiğini düşünüyorum. Onlara daha nazik davranabilirsek, en azından bir tebessümle kendilerine yaklaşabilirsek her şey çok daha güzel olacaktır.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.